Güncel |
Yasak ‘kalkıyor’ yasakçı direniyor |
ALES'ten sonra, ÖSYM tarafından düzenlenen diğer sınavlara da artık başörtüsüyle girilebileceğini söyleyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, “Artık başörtüsü ile ilgili çok konuşmayacağım. Çünkü yargıya da intikal etti mesele. Siyasetin çözmek için hazırlıklar yaptığı şu günlerde artık bizim bu konuda birşey söylememiz gerekmiyor” şeklinde konuştu. BAŞÖRTÜLÜLERİN FOTOĞRAFINI ÇEKİYORLAR YÖK'ün, sınav kılavuzlarında yer alan ve “başı açık olma” şartı öngören maddeleri iptal kararını bazı eğitim sendikaları iptal talebiyle yargıya götürürken, bazı üniversitelerde kimi öğretim üyeleri, başörtüsüyle derse giren öğrenciler hakkında tutanak düzenliyor ve ayrıca cep telefonlarıyla bu öğrencilerin fotoğraflarını da çekerek tutanağa ekliyorlar. Sınavlarda başörtüsü serbest YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezince bundan sonra yapılacak sınavlara başörtüsü ile girilebileceğini bildirdi. Özcan, ilkbahar dönemi Akademik Personel Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) kılavuzunda yer alan ancak 19 Aralık 2010’da yapılacak sonbahar dönemi ALES kılavuzundan çıkarılan ‘’Aday, başı açık ve kılık kıyafeti ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınava alınmayacaktır. Başı örtülü adaylar sınava alınsa bile sınavları geçersiz sayılacaktır’’ ibaresinin bundan sonraki sınav kılavuzlarında da yer almayacağını söyledi. Özcan, YÖK’te, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘’Dünya Üniversiteler Kongresi’’ne video konferans sistemi ile katılarak bir konuşma yaptı. Özcan, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ‘’ALES kılavuzunda yapılan değişikliği sendikalar yargıya taşıyacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu Özcan, ‘’Dâvâ açabilirler. Orada hiçbir şey yok. Onu engelleyen bir durum da yoktu zaten. Tamamen ilk başta keyfi olarak konulmuş bir kuraldır. Biz de o kuralı kaldırdık’’ diye cevapladı. Özcan, ‘’Geçmiş dönemde benzer dâvâlar açılmış. Onlar incelenerek mi bu karar alındı?’’ sorusu üzerine ‘’Hiçbir aykırılık görmüyoruz, onun için kaldırdık’’ dedi. Bir gazetecinin ‘’Diğer sınavlarda da aynı uygulama olacak mı?’’ sorusuna Özcan, ‘’Hepsinde aynısı olacak. Bütün sınavlar dahil. Bütün sınavların kılavuzunda aynı ifadeyi göreceksiniz’’ dedi. YÖK’ün son Genel Kurul toplantısında onaylanan sonbahar dönemi ALES kılavuzundan ‘’Aday, başı açık ve kılık kıyafeti ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınava alınmayacaktır. Başı örtülü adaylar sınava alınsa bile sınavları geçersiz sayılacaktır’’ ibaresi çıkarılmıştı. ‘’Üniversitelerde başörtüsü uygulaması ile ilgili’’ bir soruya da Özcan, ‘’Artık başörtüsü ile ilgili çok konuşmayacağım. Çünkü yargıya da intikal etti mesele. Siyasetin çözmek için hazırlıklar yaptığı şu günlerde artık bizim bu konuda bir şey söylememiz gerekmiyor. Onun için bu konuda konuşmamayı tercih ediyorum’’ karşılığını verdi. |
21.10.2010 |
Metrolar için ‘son viraj’ |
ANKARA ve İstanbul’da yarım kalan metro inşaatlarını tamamlaması için Ulaştırma Bakanlığına yetki verilmesine yönelik Bakanlar Kurulu Kararının gelecek ay çıkması bekleniyor. Kararın ardından Ulaştırma Bakanlığının metro inşaatlarını yatırım programına alması ve yıl sonuna kadar inşaatlara başlaması öngörülüyor. Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin imkânsızlıklar dolayısıyla tamamlayamadıkları metroların inşaatının Ulaştırma Bakanlığı Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü’ne devredilmesinde son aşamaya gelindi. Bakanlar Kurulu Kararının ardından yarım kalan metroların yapım işi Ulaştırma Bakanlığının yatırım programına alınacak. Sürecin aksamadan işlemesi halinde Ulaştırma Bakanlığının yıl sonuna kadar metro inşaatlarına başlaması planlanıyor. Ulaştırma Bakanlığı, yapımı tamamlanan şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metroları tamamladıktan sonra belediyelere devredecek. Belediyeler, metrolardan elde edilen ciroların belli oranını, yapım için yatırıma ayrılan para tamamlanana kadar Hazine’ye ödeyecek. Ankara’da ‘’Kızılay-Çayyolu’’, ‘Batıkent-Sincan/Törekent’’ ve ‘’Tandoğan-Keçiören’’, İstanbul’da ‘’Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy’’, ‘’Bakırköy İDO Sahili-Bağcılar (Kirazlı)’’, ‘’Kabataş-Beşiktaş-Alibeyköy-Mahmutbey’’ ve ‘’Bakırköy- Beylikdüzü’’ metro hatlarının Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılması planlanıyor. |
21.10.2010 |
Beykoz Belediyesi, halka 10 ton hamsi dağıttı |
İSTANBUL’UN balıkçılığıyla ünlü ilçesi Beykoz’da vatandaşlara hamsi dağıtıldı. Her yıl yapılan balık dağıtımı kapsamında bu yıl 10 ton hamsi ücretsiz dağıtıldı. Beykoz Belediyesi ve Poyrazköy Balıkçılar Kooperatifi’nin işbirliği ile yapılan balık dağıtımına Beykozlular yoğun ilgi gösterdi. Sağlıklı besin kaynağı olan balık tüketimini teşvik amacıyla yapılan programda, Belediye Başkan Yardımcıları Hanefi Dilmaç, Yüksel Baki ve Nevin Çalıkan da poşetlere balık doldurarak dağıtım yaptı. Belediye önünde yapılan balık dağıtımında, yaşlısı genci yüzlerce vatandaş uzun kuyruklar oluşturdu. Kimi 2 kilo kimi ise 5 kilo hamsi alarak evine götürdü. Vatandaşlardan bir kısmı akşam komşularını mangal yapıp dâvet edeceğini belirtti. Başkan Yardımcısı Yüksel Baki, “Beykoz balıkçılığıyla meşhur bir ilçemizdir. Her yıl bu mevsimde, tonlarca balığı dağıtıyoruz. Vatandaşlarımızın da memnuniyetini görüyoruz” dedi. |
21.10.2010 |
Toplu mezarlarda iskeletler bulundu |
VAN’IN Gevaş ilçesine bağlı Yanıkçay Köyünde 1915 olaylarının aydınlatılmasına yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında kazı yapıldı. Ermeni çeteleri tarafından katledilen Müslüman Türklerin toplu mezarının ortaya çıkarılmasına yönelik Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevat Başaran’ın katılımıyla kazı gerçekleştirilen kazı sırasında 1 no’lu mezarda 25 iskelet ortaya çıkarıldı. Prof. Dr. Başaran, bu kazıyla 1915 olayları sırasında bölgede Ermeniler tarafından katledilen Müslüman Türkler’e ait yeni belge ve bulgular ortaya çıktığını söyledi. Köyün yaşlılarından edinilen bilgiye göre, Ermeni çetelerinin çevrede topladıkları köylüleri, Yanıkçay’a getirerek topluca katlettiğini anlatan Prof. Dr. Başaran, bu insanların topluca katledildikten sonra 3 büyük çukura toplu olarak gömüldüklerini bildirdi. Prof. Dr. Başaran, 1 no’lu mezarda 150 iskelet bulunduğunu tahmin ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Başaran, kayıtlara göre, bölgedeki katliâmlarda 500 Türk’ün öldürüldüğünü ifade etti. Bu arada Kars Müze Müdürlüğü ve Kafkas Üniversitesi (KAÜ) tarafından oluşturulan 21 kişilik kazı ekibi, Ardahan’da Halil Efendi Mahallesi’nde, Yanık Cami bölgesinde yaptığı kazı çalışmasını tamamladı. Ardahan’da açılan toplu mezarda da Ermeniler tarafından 1915’te katledilen Müslüman Türklere ait 8 insan iskeletine rastlandığı bildirildi. |
21.10.2010 |
Afetler konusunda polis de bilgi verecek |
EMNİYET Genel Müdürlüğü ile Türk Kızılayı arasında yapılan protokolle polisler, afet zararlarının en aza indirilmesi konusunda eğitim aldıktan sonra vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışma yürütecek. Muhtemel afet zararlarını azaltmak için toplum liderleri aracılığıyla toplumda afetlere karşı hazırlıklı olmak ve sosyal sorumluluk bilinci oluşturmak amacıyla Türk Kızılayı ile İçişleri Bakanlığı arasında geçen yıl bir protokol imzalanmıştı. Protokolle, valilik ve kaymakamlıklar aracılığıyla Türk Kızılayı tarafından gerçekleştirilecek eğitim programlarına ve diğer faaliyetlere katılım teşvik ediliyor, bu amaca yönelik organizasyonlara da destek sağlanıyordu. ‘’Toplum Liderlerini Teşkilâtlandırma Projesi Afet Zararlarını Azaltma Programı’’ kapsamında imzalanan bu protokolün ardından, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ile Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali arasında ek bir protokol yapıldı. Bu protokolle toplum lideri olarak belirlenen muhtar, öğretmen ve din görevlisinin yanı sıra polisler de tabiî afetlere karşı vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla çalışma yürütecek. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğüne bağlı her ilden en az bir polis, Türk Kızılayı’nın proje kapsamında düzenlediği programlara katılacak. |
21.10.2010 |
Şeker hastası öğrenciler takipte |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı (MEB), Sağlık Bakanlığı ve Çocuk Endokronolojisi ve Diyabet Derneğiyle ortaklaşa yürüteceği proje kapsamında okullarda şeker hastası çocuklar için özel uygulamalar başlatacak. MEB, Sağlık Bakanlığı ve Çocuk Endokronolojisi ve Diyabet Derneği arasında ‘’Okullarda Diyabet Eğitim Programı’’ protokolü imzalandı. Protokolle, öğretmenlerin çocuklarda diyabet bulguları ve diyabetli çocukların okulda bakımı konularında eğitilmesi yoluyla, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi amaçlanıyor. Bu kapsamında yürütülecek faaliyetler 2010-2011 öğretim yılı başından itibaren 3 öğretim yılı boyunca devam edecek. Taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde program uygun görülecek süre kadar uzatılacak. MEB’e bağlı bütün özel ve resmî örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğretmen, öğrenci ve velileri, çocuklarda diyabetin erken teşhisi ve okulda diyabetli öğrencilerin bakımı konularındaki yeterliliklerini geliştirme çalışmalarını ilişkin afiş, broşür ve okulda diyabet bakımı rehberi gibi eğitim materyalleri hazırlandı. Ayrıca, okul çocuklarında diyabet ve okulda diyabet bakımı konulu hazırlanan rehber de bütün okullara gönderilecek. Diyabetli çocukların okul hayatlarının iyileştirilmesi için de bazı tedbirler alınacak. Çocukluk çağının sık görülen kronik hastalıklarından biri olan Tip 1 diyabetin tedavisinde insülün kullanılıyor, hastalık kan şekeri takibi gibi uygulamaları dolayısıyla yakın takip gerektiriyor. Türkiye’de çoğu okul yaşında 15 bin civarında diyabetli çocuğun olduğu ve her yıl 1500-1700 civarında çocuğa da Tip 1 diyabet teşhisi konduğu tahmin ediliyor. |
21.10.2010 |
Eczacılardan meyan kökü balı uyarısı |
TÜRK Eczacıları Birliği Saymanı ve İlâç Dışı Ürünler Komisyonu Başkanı Nevin Taşlıçay, son günlerde adından çokça bahsedilen ve temelde birçok hastalığa iyi gelen, ilâç endüstrisinde de sıkça kullanılan bir bitki olan meyan kökü balının, özellikle hipertansiyonu olan hastalar için büyük tehdit oluşturduğunu bildirdi. Taşlıçay, son zamanlarda şifa bulmak umuduyla büyük talep gösterilen bitkilerin bilinçsiz bir şekilde tüketilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Bitkilerin mu'cizevi etkilerinden söz edilen haberlerde, ortaya çıkabilecek tehlikelerin göz ardı edildiğini belirten Taşlıçay, ‘’Örneğin son günlerde adından çokça bahsedilen ve temelde birçok hastalığa iyi gelen, ilâç endüstrisinde de sıkça kullanılan bir bitki olan meyan kökü balı, özellikle hipertansiyonu olan hastalar için büyük tehdit oluşturmaktadır’’ uyarısını dile getirdi. Meyan kökü balının, özellikle mide ve bağırsak sorunlarında iyi bir yardımcı olduğunu, bronşite iyi geldiğini, ciğerdeki balgamı akışkan hale getirdiğini ve öksürük kesici etkisi bulunduğunu anlatan Taşlıçay, çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılan meyan kökü balının, kronik hastalığı olup düzenli ilâç kullanan kişilerde nasıl bir etki meydana getirebildiğinin maalesef bilinemediğini söyledi. Taşlıçay, kalp, tansiyon ve böbrek gibi kronik hastalığı olup düzenli ilâç kullanan kişilerin bu bitkiyi doktor ve eczacı gözetiminde ve 6 haftadan fazla olmamak kaydıyla kullanması teklifini dile getirdi. |
21.10.2010 |
Kanada’da ilk Müslüman başkan |
Calgary şehrinde yapılan yerel seçimlerde 38 yaşındaki Müslüman aday Nahid Nenşi, oyların yüzde 40’ını alarak Belediye Başkanı seçildi. Kanada’da ilk kez bir Müslüman aday, belediye başkanı seçildi. Kanada’da Müslüman belediye başkanı Kanada’nın Calgary şehrinde yapılan yerel seçimlerde aday olan Naheed Nenshi, oyların yüzde 40’ını alarak Calgary Belediye Başkanı oldu. Kanada’nın önemli şehirlerinden Calgary’nin Mount Royal Üniversitesinde İşletme Profesörü olan 38 yaşındaki yeni Belediye Başkanı, Calgary Üniversitesinden mezun olduktan sonra Harvard Üniversitesinde kamu yönetimi masteri yaptı. Naheed Nenshi, ‘’odasında oturan değil, halkın arasında olan başkan’’ sloganı ile etkili bir seçim kampanyası yürüttü. Bir süredir yerel bir radyoda Salı sabahları Calgary Eyeopener isimli programla şehrin sorunlarına farklı yaklaşımlar getiren Belediye Başkanı Nenshi, Pembe Devrim adını verdiği kampanyası için, ‘’Bugün, dünden çok farklı bir Calgary’ye gözlerimizi açtık. Tıkanan sistemi nasıl açacağımızı ve bunu hep birlikte nasıl başaracağımızı tüm ülke görecek’’ dedi. |
21.10.2010 |
Göktürk’ün kriptosu TÜBİTAK’tan |
Mİllî Savunma Bakanlığına bağlı Savunma Sanayi Müsteşarlığınca yürütülen Göktürk-1 Keşif Gözetleme Uydusunun kripto sistemlerini TÜBİTAK yapacak. Son 30 yılda geliştirdiği teknolojiyle yalnızca yurt içinde değil, NATO’nun da dahil olduğu ülke ve organizasyonlara teknoloji sağlar duruma gelen TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), bu projesiyle ilk kez bir uydu projesinde görev alarak, Göktürk-1 uydusunun çektiği görüntülerin istenmeyen kaynakların eline geçmemesi ve uydunun hareketlerinin izlenmemesi için özel kripto sistemlerini geliştirecek. |
21.10.2010 |
Başsavcıdan aynı nakarat |
Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda siyasi partî temsilcilerinin açıklamaları sürer ve YÖK serbesti yönünde kararlar alırken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “yargı kararlarına rağmen başörtüsünün kamusal alanlarda serbest olamayacağı” görüşü tekrarlandı. Başörtülü eğitim görmenin anayasanın laiklik ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddia edilen açıklamada, siyasî partilere “Sorumluluğuna katlanırsınız” imasında bulunuldu. Yargıtay Başsavcılığı’ndan aynı nakarat Başörtüsü sorununun çözüm sürecine girdiği günlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yine konuya ilişkin tartışılacak açıklama yaptı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, son günlerde görsel ve yazılı yayın organlarında kamu kuruluşlarından sayılan yükseköğretim kurumlarında öğrencilerin dinsel inançları sebebiyle başörtüsü takmak suretiyle öğrenim görmelerinin sağlanması için Anayasa veya yasa değişikliği yapılması gerektiği, bu amaçla kıyafet serbestisi tanınmamasının eğitim ve öğretim özgürlüğüne ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu yönünde yer alan haber, yorum ve siyasi kişilerin beyanları ile ilgili olarak bazı hususların açıklanmasında yarar görüldüğü ifade edildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasî partilerin eylemlerini, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olup olmadığı yönünden soruşturmakla görevli ve yetkili olduğuna işaret edilen açıklamada, şu iddialarda bulunuldu: ‘’Anayasanın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı, hukuk devletinin temel ilkelerindendir. Anayasanın 11. maddesinde Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olarak tanımlanması ve yasaların Anayasaya aykırı olamayacağının vurgulanması, 153. maddesinin son fıkrasında Anayasa Mahkemesinin kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının öngörülmesi, 138. maddesinin son fıkrasında ise yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunun, bu organlar ile idarenin, mahkeme kararlarını değiştiremeyeceğinin ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceğinin açıkça hükme bağlanması hukuk devleti ilkesinin gereği ve sonucudur. Dinsel inanç veya dinsel kurallarla doğrudan ilişki ve bağlantı kurularak yapılan düzenlemeler, hem devrim yasalarını, hem de laiklik ilkesini ilgilendirir. Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin giyimlerini düzenlerken türban kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırma suretiyle laiklik ilkesine aykırılık oluşturur.’’ |
21.10.2010 |
Tek başına ‘türban’ı görüşmeyiz |
Başörtüsü yasağının kaldırılması için bir komisyon kurulması talebiyle AKP’li grup başkanvekilleri tarafından ziyaret edilen CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, talebe olumsuz cevap verdi. Anadol, bu meselenin, “dokunulmazlıkların sınırlandırılması, YÖK’ün kaldırılması, seçim barajının düşürülmesi”ni içeren bir paket olarak ele alınmasını istediklerini belirterek, “Tek başına türbanı görüşmeyiz. Bu sebeple bu komisyona üye vermeyeceğiz” dedi. CHP: Tek başına başörtüsünü görüşmeyiz AKP Grup Başkanvekilleri, başörtüsü konusunu görüşmek üzere sırasıyla CHP, MHP ve BDP gruplarını ziyaret etti. CHP Grup Başkanvekili Anadol, AKP’nin kurulmasını teklif ettiği komisyona üye vermeyeceklerini belirterek, YÖK, dokunulmazlık ve seçim barajının düşürülmesinin de bulunduğu paket istedi. AKP Grup Başkanvekilleri Bekir Bozdağ, Ayşenur Bahçekapılı, Suat Kılıç, Nurettin Canikli ve Mustafa Elitaş, ilk olarak CHP’yi ziyaret etti. CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi ile görüşme yaklaşık 45 dakika sürdü. AKP Grup Başkanvekilleri, CHP’nin ardından MHP Grubuna geçti. MHP Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır ile görüşme saat 11.45’de başladı. Buradaki görüşme de yaklaşık 45 dakika sürdü. Heyet daha sonra BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız’ın yanı sıra Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile de görüştü.
AKP: ÇÖZÜM İÇİN TEKLİFİMİZİ İLETTİK AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, her 3 siyasi partinin grup başkanvekillerine; ‘’üniversitede yaşanan başörtüsü sorununun çözümü için ön şartsız, kabulsüz, önyargısız ortak bir çalışma grubunun kurulması, bu çalışma grubuna her siyasî partinin eşit sayıda üye vermesi, verilecek üye sayısına grupların karar vermesi ve bu çalışma grubunun ortaya koyacağı somut çözüm önerisi üzerinde varılacak mutabakatla konunun TBMM’de kalıcı bir çözüme kavuşturulması’’ konusundaki tekliflerini ilettiklerini söyledi.
CHP: KOMİSYONA ÜYE VERMEYECEĞİZ CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi ile AKP Grup Başkanvekilleriyle 45 dakika süren görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. AKP Grup Başkanvekillerinin, parti temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurularak, başörtüsü sorununun, parlamentoda çözülmesi yönünde tekliflerini ilettiğini belirten Anadol, bu komisyona üye vermeyeceklerini kaydetti. Anadol, AKP’nin bu konuda samimî olmadığını, yıllardır şikâyet ettiği YÖK eline eçtikten sonra bu şikâyetlerini unuttuğunu ifade etti. Başörtüsü’nün, üniversitelerde öğretim özgürlüğü kapsamında çözümlenmesinin teklif edilebileceğini, tartışılabileceğini, CHP’nin olumsuz bir tavrının olmadığını savunan Anadol, ‘’Ama tek başına değil. YÖK, dokunulmazlık ve seçim barajının düşürülmesiyle ilgili bir paketin içerisinde, parlamentoda grubu bulunan partilerle görüşülebilir, çözülebilir’’ dedi. Anadol, Türkiye’yi karartma operasyonuna ortak olamayacaklarını, izin veremeyeceklerini ifade etti. Sorunun çözümü konusunda CHP’nin teklifinin sorulması üzerine Anadol, bunu iktidara gelince çözeceklerini söyledi. Anadol, “Türban sorununun, üniversitelerde öğretim özgürlüğü kapsamında çözümlenmesine karşı değiliz ama ilköğretime, ortaöğretime, kamusal alana girmesine karşıyız. Anlaşmamız mümkün olmadı. Komisyona üye vermediğimiz gibi, bu gizli gündemi bir daha saptadık. Bu konunun, Türkiye’yi karartma operasyonunun bir parçası olarak Ak Parti tarafından ele alındığını tesbit ettik." diye konuştu.
MHP: GÖRÜŞMELERE GÖRE YENİ DEĞERLENDİRME YAPACAĞIZ MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AKP Grup Başkanvekillerinin ziyaretinin ardından, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, AKP Grup Başkanvekillerinin, CHP grubu ile olan görüşmelerini aktardığını ve MHP’nin bundan sonraki süreçle ilgili tavrını sorduğunu ifade etti. CHP’nin bazı şartlar ileri sürdüğü ve söz konusu komisyona katılmayacağının anlaşıldığını belirten Şandır, “AK Parti’nin de bu şartları kabul etmediği görünüyor’’ dedi. Bu yeni gelişmeyi MHP olarak değerlendireceklerini ifade eden Şandır, şöyle devam etti: ‘’AK Parti’nin diğer partilerle de yaptığı görüşmeler sonucundaki açıklamasına bakarak bir değerlendirme yapacağız. Başın örtülmesi sorununun bir toplumsal sorun olmaktan çıkarılması ve bu sorunun çözülmesini istiyoruz. Adına ister ‘başörtüsü’ ister ‘türban’ densin. Hiç bir bahaneye sığınmadan, kamuoyu hizmetlerinin sunulmasında eşitlik ilkesine sadık kalarak, üniversitelerde başörtüsü sorunun giderilmesine biz varız ve buradayız. Mecliste bir mutabakatla bu konuda anayasa değişikliği yapılmasının doğru olacağı kanısındayız.” |
21.10.2010 |
Şahin: Bölgede nükleer silâh istemiyoruz |
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin bulunduğu bölgede de elinde nükleer silâh bulunduran ülkeler olduğunu belirterek, “Bu ülkelerin de bu silâhları yok etmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz” dedi. Japonya’da atom bombasının atıldığı noktada oluşturulan Hiroşima Barış Anıtı’na çiçek koyan ve saygı duruşunda bulunan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, daha sonra, atom bombasının atıldığı sırada ve sonrasında çekilen fotoğrafların, bombanın etkilerine maruz kalan insanlara ait resimlerin, eşyaların ve inşaat kalıntılarının sergilendiği müzeyi gezdi ve müze özel defterini imzaladı. Atom bombası atıldığında 12 yaşında bir ortaokul öğrencisi olan İkeda Seiko, Şahin’e yaşadıklarını anlattı. Müzede görülenler ile Seiko’nun anlattıkları birleştirilince nükleer silâhların ne kadar acıya yol açtığının daha net şekilde anlaşıldığını kaydeden şunları söyledi: ‘’Buraya gelmeden önce kitle imha silâhlarının imha edilmesi gerektiğini düşünüyordum. Müzeyi gördükten ve hanımefendinin söylediklerini dinledikten sonra bu düşüncelerim pekişmiş oldu. Türkiye Cumhuriyeti 87 yıl önce kurulmuştur. ‘Yurtta barış dünyada barış’, temel kuruluş felsefelerinden birisidir. Biz nükleer silâh üretilmemesini, mevcut olanların da imha edilmesini her zeminde dile getiriyoruz. Türkiye’nin bulunduğu bölgede de elinde nükleer silâh bulunduran ülkeler var. Bu ülkelerin de bu silâhları yok etmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz.” |
21.10.2010 |
AYM Başkanı Kılıç,Kılıçdaroğlu’na cevap verdi |
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, farklılıkları hazmedemeyenlerin statükonun kapsam alanı içinde olduğunu söyledi. Kılıç, yaptığı yazılı açıklamada, önceki dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında şahsını hedef alarak yaptığı konuşmanın açıklama yapmasını zorunlu kıldığını belirtti. “Anayasa Mahkemesindeki 20 yıldır sürdürdüğüm görevim süresince, söz konusu siyasî partinin önceki saygıdeğer genel başkanları da dahil herkesin, şahsıma karşı nezaket ve zarafet kuralları içinde yapılan tüm eleştirilerini anlayışla karşılayarak kimseye cevap vermedim’’ ifadesini kullanan Kılıç, açıklamasında şunları dile getirdi: “Anayasa Mahkemesine yeni seçilen üyelerimizin yemin töreninde yaptığım konuşmada, ‘değişime karşı çıkan, çağın nabzını tutmayan statüko’ yanlıları için hiçbir kişi ya da siyasî parti hedef alınmaksızın bir değerlendirme yapılmıştır. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle yaptığım bütün konuşmalarımda evrensel değerlerimiz olan demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti kavramlarının çağdaş anlamda geliştirilmesi için düşüncelerimi ağırlıklı olarak ifade ettim.Tekrar ediyorum, halkın iradesini hiçe sayanlar, onun vesayet altında tutulması gerektiğine inananlar, 11 bin hakim ve savcının kararına saygı göstermeyeneler, yasak alancılar, hukuk devleti kavramının arkasına gizlenerek insanları susturanlar, farklılıkları hazmedemeyenler, tek düşünce ve tek inanç hayal edenler ile yaşam tarzı dayatanlar statükonun kapsamı içindedirler. Adı geçen genel başkanın bu kapsamdan neden rahatsızlık duyduğu anlaşılamamıştır.’’ |
21.10.2010 |
Başörtü yasağı son bulmalı |
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, başörtüsü yasağının hiçbir şikâyete ve sınırlamaya gerek kalmadan son bulmasını istedi. Yasak, hiçbir şikâyete gerek kalmadan son bulsun Bayraktutar, yaptığı yazılı açıklamada, gerek uluslar arası sözleşmelerde gerekse anayasada herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğunun ifade edildiğini hatırlattı. Eğitim hakkının da hiçbir şekilde engellenemeyeceğini vurgulayan Bayraktutar, başörtüsü konusunda YÖK’ün atmış olduğu adımları olumlu karşıladıklarını, siyasilerin de çözümden yana tavır alarak birbirlerini dinlemeye başlamalarını sevindirici bulduklarını ifade etti. Böşörtüsü konusunda yıllardır kısır tartışmalar yaşandığına işaret eden Bayraktutar, açıklamasında, şu görüşlere yer verdi: “Gönül istiyor ki kendilerini hak ve özgürlüklerin savunucusu olarak gören CHP, bu konuda gerçekten özgürlükler ve demokrasi adına girişimde bulunsun. Bilim yuvası üniversitelerimizin rektörleri bu anlamsız yasağın kaldırılması için mücadele etsin. Hiçbir hukukî temeli ve gerekçesi olmayan başörtüsü yasağı, hiçbir şikâyete ve sınırlamaya gerek kalmadan son bulsun. Başörtüsü yasağının, eğitim, çalışma, sağlık, politik ve kamu yaşamına katılımı üzerindeki olumsuz etkileri silinmelidir. İnançlarıyla, kültürüyle zengin bir birikime sahip olan ülke insanımızın bu farklılıklarını kazanımlara dönüştürme zamanıdır.’’ |
21.10.2010 |
Şahinkaya için Meclis araştırması talebi |
DSP İstanbul Milletvekili Hasan Macit ve arkadaşları, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya ile ilgili yolsuzluk iddiaları konusunda Meclis Araştırması açılmasını istedi. DSP’li milletvekillerinin Meclis Araştırma önergesi vermesi için sayıları yetmediğinden 20 milletvekilinin imzasının tamamlanmasında bazı CHP’li milletvekilleri de önergeye destek verdi. Meclis Araştırması önergesinin gerekçesinde, 1986 yılında SHP milletvekilleri tarafından bu konuda verilen önergenin, Anayasa’nın Geçici 15. Maddesine dayanılarak işleme konulmadığı ifade edildi. Önergede, Geçici 15. Maddenin son anayasa değişikliğiyle yürürlükten kaldırıldığı hatırlatılarak, ‘’SHP milletvekillerince verilen önergenin gündeme alınarak, bu konuda Meclis Araştırması açılması’’ talep edildi. Türkiye’de, 12 Eylül 1980’den sonra uzun süre Parlamento denetimi yapılmadığı ifade edilen önergede, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında F-16 uçak alımları ve bazı yolsuzluk iddialarına yer verildi. |
21.10.2010 |
Tüzük kararı bağlayıcı değil |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komitesi’nin ‘Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ kararına ilişkin olarak, ‘’Avrupa Parlamentosu’nun bu almış olduğu karar AB’nin bağlayıcı bir kararı değildir” dedi. Erdoğan ve Finlandiya Başbakanı Mari Kiviniemi, yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi ve soruları cevapladı. Bir gazetecinin, Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komitesi’nin ‘Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ kararına ilişkin sorusu üzerine, şunları söyledi: ‘’Avrupa Parlamentosu’nun bu almış olduğu karar AB’nin bağlayıcı bir kararı değildir. AB Üyesi ülkeleri bağlayıcı bir karar değildir. Bu Avrupa Birliği’nin kendi birimlerinde, komisyonlarında aldığı bir karar da değildir. Ve bunun yasal zeminin olup olmadığı noktasındaki tesbit, onların belki şu andaki tesbiti olabilir. Ve bu konuda Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne kabul edildiğinde bize verilen bir taahhüt vardır, bu iki konudadır. Serbest dolaşım ve malî konuları içeren bir konudur ve o günden bugüne bu adım atılmamıştır. Sürekli olarak da bunu Ankara Anlaşması Ek Protokolle ilişkilendirmek suretiyle bugüne kadar bu süreç devam etmiştir. Kendilerine biz her zaman şunu söylüyoruz; Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin Parlamentosundan geçmesi gerekli bir karardır ve bu Parlamento’dan şu andaki yapı içerisinde Kıbrıs konusuna bu şekilde bir yaklaşım içerisinde TBMM’den böyle bir yaklaşım geçmez. Onun için atılması gereken adımlar var, bu konuda Finlandiya’nın çok gayretleri oldu kendi dönem başkanlığında. Özellikle limanların açılması hususunda attıkları adımlar oldu. Bu konuların giderilmesi noktasında attıkları adımlar oldu. Ne yazık ki AB burada olumlu yaklaşım göstermediği için bu iş kilitlenmiştir. Açmak istiyorlarsa önce bunun açılması lâzım, limanların açılması lâzım ki TBMM’de grubu olan partiler de bu işe olumlu bir yaklaşımı göstersinler.’’ |
21.10.2010 |
Finlandiya’dan Türkiye’ye tam destek |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan' ile görüşen Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen, yaptığı açıklamada, Türkiye ile Finlandiya’nın çok eski iki dost ülke olduğunu kaydederek, Başbakan Erdoğan’ın temaslarının çok iyi geçmesini ümit ettiğini söyledi. Halonen, ‘’Biz, hem ülke olarak hem kişisel olarak iki eski dostuz. Geçen hafta Orta Doğu’daydım, sizden ve ülkenizden çok iyi şekilde bahsedildiğini duydum. Ve ben de sizden ve ülkenizden bahsettim. Aynı şekilde, Türkiye’nin, Avrupa Birliği üyeliğini destekliyoruz. Bu süreci ilgi ve destekle izlemeye devam ediyoruz’’ dedi. |
21.10.2010 |
Yeni Asya Medya Grup dergileri dergi fuarında |
Yaklaşık 40 derginin katıldığı dergi fuarı, bir çok ünlü dergiye ev sahipliği yapıyor. Yeni Asya Medya Grubun bünyesindeki dergilerin de katılımıyla başlayan fuar açılışında bir de panel düzenlendi. Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenliği Birliği (TÜRDEB) ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul şubesi tarafından düzenlenen dergi fuarının açılışından sonra yapılan panelde yazarlar Hamza Türkme, Ali Ural, Metin Karabaşoğlu ve Mustafa Armağan ‘dergiciliğin dünü, bugünü ve yarını’ hakkında konuşmalar yaptı. Fuara katılan dergi editörlerinden bazıları ise söz alarak dergiciliği ve fuara katılma sürecini anlattı.
İstanbul / Elif Nur Kurtoğlu |
21.10.2010 |
KCK davasında “Polis salondan çıksın” talebi |
Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen ‘’Kürdistan Topluluklar Birliği/Türkiye Meclisi (KCK/TM)’’ yapılanmasıyla ilgili dâvânın dünkü duruşmasında polisin salondan çıkarılması istendi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma öncesi, polis, tutuklu sanıkların adliyeye getirilişi sırasında yol güzergâhında ve adliye binası çevresinde yoğun güvenlik tedbiri aldı. Duruşmayı izlemek üzere aralarında avukat, gazeteci, sanık yakınları ile yurt dışından gelenlerin de bulunduğu kişiler üst araması yapılarak içeri alındı. Özel salondaki duruşmaya, 104’ü tutuklu 110 sanık katıldı.. Duruşmada sanıklar avukatı olarak söz alan İstanbul Barosu’na kayıtlı Ercan Kanar, yargılamanın demokratik bir ortamda devam etmesinin hayatî bir önem taşıdığını belirterek, ‘’Terörle Mücadele Şubesi polisleri ve amirlerinin duruşma salonunda bulunduğunu gözlemledik. Soruşturmayı yürüten görevlilerin yargılamanın yapıldığı salonda katiyen bulunmaması gerekir. Salonda 2 Cumhuriyet Savcısı bulunuyor. Savunmanın kendini özgürce ifade etmesi gerekir. Mahkemenin buna izin vermemesi lâzım’’ dedi. Avukatın beyanından ardından Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, iddianamenin özetinin okunması için Cumhuriyet Savcısına söz verdi. Savcı, yaklaşık 900 sayfalık iddianame özetini okumaya devam etti. |
21.10.2010 |
MAZLUMDER’DEN SUÇ DUYURUSU |
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), dâvâya bakan mahkeme heyeti hakkında, tutuklu yargılanan sanıkların anadilde savunma taleplerini reddettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Adalet Bakanlığı ek binası önünde yaptığı açıklamanın ardından, dilekçesini Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne ulaştırdı. |
21.10.2010 |
Terörist cenazesinde olay:Emniyet Müdür yardımcıları yaralandı |
Mersin’de terörist cenazesinde çıkan olayda İl Emniyet Müdür yardımcılarından Hikmet Bulak bıçaklandı, Anadolu Atayün de atılan taşların baş ve ayağına isabet etmesi sonucu yaralandı. Alınan bilgiye göre, Akdeniz ilçesindeki Selen Kavşağı yakınında, Bingöl’deki operasyonlarda öldürülen teröristin cenazesin için toplanan gruptakiler, Güneykent mezarlığına doğru yürümeye başladı. Bölgede güvenlik tedbiri olan polis ekipleri, terör örgütü lehine sloganlar atıp, çevrede bulunan araçları taşlayan kişilere uyarıda bulundu. Bu sırada ekipleri yönlendiren İl Emniyet Müdür Yardımcısı Bulak, bıçaklı saldırıya uğradı. Emniyet Müdür Yardımcısı Anadolu Atayün de atılan atışların baş ve ayağına isabet etmesi sonucu yaralandı. Kalbine yakın bir bölgeden yaralanan Bulak, kaldırıldığı Mersin Devlet Hastanesinde ameliyata alınırken, Atayün ise ayakta tedavi edildi. Yetkililer, bölgedeki tedbir alındığını ,saldırganların tesbitine ve yakalanmasına da çalışıldığını bildirdiler. |
21.10.2010 |
Otomobilde 8,5 kg A4 patlayıcı |
Mersin’de iki kişi 8,5 kilogram A4 plastik patlayıcıyla yakalandı. Edinilen bilgiye göre, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bir süredir takip ettikleri, plâkası açıklanmayan, zanlıların bulunduğu otomobili 50. Yıl Mahallesi’nde durdurdu. Otomobildeki gizli bölmelerde 8,5 kilogram A4 plâstik patlayıcı ele geçirildi. Otomobilde bulunan iki kişi gözaltına alındı. |
21.10.2010 |
Otomobil, otobüsle çarpıştı: 3 ölü, 3 yaralı |
Muğla’da meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Necdet İnat yönetimindeki 48 RH 458 plâkalı otomobil, Muğla-Denizli karayolunun Gazeller Köyü mevkiinde Ahmet S’nin kullandığı 20 FA 119 plâkalı yolcu otobüsü ile çarpıştı. Kazada, otomobilde sıkışan sürücü Necdet İnat ile eşi Sevilay ve kızı Çağla Özge İnat olay yerinde vefat etti. Otobüs yolcularından 3 kişi ise yaralandı. Yaralılar, Muğla Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Kaza sebebiyle Muğla-Denizli karayolunda ulaşım bir süre kontrollü olarak sağlandı. |
21.10.2010 |
Yeni RTÜK üyesi Alemdar |
TBMM Genel Kurulunda, RTÜK’te boş bulunan üyelik için yapılan seçim sonuçlandı. Genel Kurulda, RTÜK’te boş bulunan üyelik için CHP’nin gösterdiği adaylardan Prof. Dr. Mehmet Korkmaz Alemdar 281, Recep Bülent Tarhan 21 oy aldı. 327 milletvekilinin oy kullandığı seçimde, 19 oy boş çıktı, 16 oy da geçersiz sayıldı. Böylece, RTÜK’teki boş üyeliğe Mehmet Korkmaz Alemdar seçildi. |
21.10.2010 |
Turgut Özal’ın eski koruması ifade verdi |
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eski Koruma Müdürü Musa Öztürk, Özal’ın ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında şahit sıfatıyla ifade verdi. Ankara Adalet Sarayına dün sabah saatlerinde gelen Öztürk’ün ifadesi, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen tarafından alındı. Savcı Görüşen’e yaklaşık 2 saat ifade veren Öztürk, daha sonra adliyeden ayrıldı. Öztürk, adliyeden ayrılışı sırasında, basın mensuplarının sorularını cevapsız bıraktı. |
21.10.2010 |
Türkiye’yi AB’de görmek istiyoruz |
Eskı Slovakya Cumhurbaşkanı Rudolf Schuster, “Türkiye’yi gelecekte Avrupa Birliği (AB) içerisinde görmek istediklerini’’ söyledi. Schuster, iş adamı Riyat Türkoğlu’nun davetlisi olarak geldiği Hatay’ın İskenderun ilçesinde, Belediye Başkan Vekili Zeki Aytaş’ı ziyareti sırasında, gazetecilerin sorularını cevapladı. Schuster, Türkiye’nin hızla gelişen bir ülke olduğuna dikkati çekerek, ‘’Türkiye’yi gelecekte AB içerisinde görmek istiyoruz’’ dedi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Vekili Zeki Aytaş ise, Rudolf Schuster’e günün anısına bir de plaket sundu. |
21.10.2010 |