Güncel |
Hacı olmak için, Fransa’dan Kudüs’e yürüyerek gidiyor |
Nİsan ayında Fransa’nın Bayonne şehrinden Kudüs’e hacı olmak için yürüyerek yolla çıkan Claine Marguerite ARDILOUZE (26) yolculuğunun 6.ayında Kızılcahamam’dan geçti. Nisan ayında Fransa’dan yola çıkan ve altı aydır yürüyerek yolculuğuna devam eden Claine Marguerite ARDILOUZE (26) yolculuğunun 180. gününde Kızılcahamam’da bir gün mola verdi. Deva Termal Otelde geceyi geçiren ARDILOUZE günde ortalama 30 km yol yürüdüğünü belirterek Filistin’deki mukaddes mabedleri görmek Allah’a yaklaşmak ve O’nunla buluşmak için bu yolculuğa başladığını dile getirdi. Fransa’da öğretmenlik yapan ve bu yolculuk dolayısı ile mesleğine ara veren ARDILOUZE dört ay sonra Şubat 201’ de Kudüs’e ulaşmayı planladığını dile getirdi. İslâm’ı araştırdığını ve Müslüman olmayı düşündüğünü dile getiren ARDILOUZE İsrail’in katil bir devlet olduğunu, yolculuğunun Filistin’de sona ereceğini İsrail’e ise uğramayacağını sözlerine ekledi. |
16.10.2010 |
Ekmeğim minyatür olsun |
Türkİye Fırıncılar Federasyonu’nun ekmeğe azamî yüzde 15’in üzerinde olmamak kaydıyla zam kararını açıklamasının ardından, tüketicilere ‘’minyatür ekmek’’ tüketmeleri önerisi geldi. Ekmeğe zam kararı tartışmalarının ardından somun ve pide çeşitleri bulunan, 100-150 gram ağırlığında üretilen ve 20-25 kuruştan satılan ‘’minyatür ekmekler’’ ilgi görmeye başladı. Konya’daki fırınlarda 1 ay önce üretimine başlandığı belirtilen ve sadece fırın tezgahlarında satışı yapılan minyatür ekmeği özellikle ekmek israfının önüne geçmek isteyen tüketicilerin tercih ettiği belirtildi. Konya’da faaliyet gösteren bir ekmek fırınının sahibi Hacı Şengül, kendilerinin vatandaştan gelen talep doğrultusunda Konya’daki birçok fırın gibi sütlü ekmek grubunda üretim yapmaya başladıklarını bildiren Şengül, 100 gram olarak ürettikleri minyatür ekmeği 20 kuruştan sattıklarını bildirdi. |
16.10.2010 |
Okumayan Kalmasın’ Avrasya Maratonu’nda |
Düşün Taşın Derneği gönüllüleri ve bütün kitapseverler, ülkemizde okuma alışkanlığını arttırmak ve her bireyin haftada en az bir kitap okuması için 32. Avrasya Maratonu’nda koşacak ve Asya ile Avrupa arasında hep birlikte kitap okuyacak. Düşün Taşın Derneği, “Okumayan Kalmasın Projesi” kapsamında kitapseverleri Asya ve Avrupa arasında buluşturuyor. 32. Avrasya Maratonu’nda herkes iki kıt'ayı birbirine bağlamak için koşarken, Düşün Taşın Derneği gönüllüleri hep birlikte bütün Türkiye’de çok düşük olan kitap okuma oranını % 1 oranında arttırmak ve her Türk vatandaşının en az haftada 1 kitap bitirebilmesi için koşacak, Asya ile Avrupa kıt'ası arasında kitap okuyacak. Gönüllüler ile Buluşma Noktası ve Hareket: 07:15, Mecidiyeköy Metrobüs Çıkışı. Etkinlik Alanı Buluşma Noktası: 08:30, Avrasya Maratonu Start yeri, Altunizade. |
16.10.2010 |
Rize’de güneş enerjisi sistemi |
Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Köy İlişkileri (OR-KÖY) Genel Müdürlüğü, Rize’de orman köylülerine güneş enerjisi ile su ısıtma sisteminin kurulumu için kredi veriyor. Rize’nin yoğun yağış almasından dolayı ilk yıllarda bazı tereddütlerin olduğu ifade edilen açıklamada, sistemin bir saatlik güneşin etkisiyle verimli kullanılmasının köy halkını memnun ettiği, bundan dolayı gelecek yıllarda Rize’nin bütün orman köylerine bu sistemin kurulması için plan yapıldığı vurgulandı. |
16.10.2010 |
KÜTAHYA’NIN BEDİÜZZAMAN SEVİNCİ BÜYÜKTÜ |
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet TIR'ı devasa finale doğru ilerlerken Kütahya ve Eskişehir’e uğradı. Sabahın erken saatlerinde Afyon’dan çıkıp Kütahya’ya varan TIR'ımız, burada Yeni Asya okuyucuları ile buluştu. O saatte uykuyu, işi gücü, okulu bırakıp Kütahya’nın merkezindeki Vazo’nun önüne gelen TIR'ımızı görmeye gelen Kütahyalıların oldukça mesrur ve heyecanlı oldukları gözlendi. Büyük bir sevinç ile soğuk bir sabahta TIR'ımızı sımsıcak duygularla karşılayan Kütahyalılar hemen TIR'ın önünde fotoğraf çekilme yarışına girdiler. Bir yandan duâlar ediyor, diğer yandan da Kütahya’da Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ını görmüş olmanın sevincini doyasıya yaşıyorlardı. Kütahya’ya gelmeye son anda karar verilmiş bu sebeple de çok uzun süre durma imkânı olmayacaktı. Bu durumun verdiği hafif bir burukluk da olsa, Kütahyalılar tır ekibimiz adına koordinatörümüz İbrahim Özdabak’a üzerine Üstad Bediüzzaman’ın resmedildiği porselen bir tabak ve bardaklar hediye etmekten geri durmadı. Hemen oracıkta yüzlerce broşür, kitap ve gazete dağıtımı gerçekleştirildi. Sabahın erken saatlerinde okullarına, işlerine giden Kütahyalılar böylece şehrin merkezinde TIR'ımızla karşılaşıyor, önce hafif bir şaşkınlıktan sonra, broşürlerini de alıp yollarına devam ediyordu. Bu kısa duraklamanın ardından bizleri bekleyen Eskişehir yollarına düşmenin zamanı gelmişti. Nitekim TIR'ımız hiç vakit kaybetmeden Kütahyalıların duâ ve tezahüratları eşliğinde Eskişehir yoluna çıktı.
UMUT YAVUZ / [email protected] KÜTAHYA-ESKİŞEHİR |
16.10.2010 |
Eskişehir’de sevinç gözyaşları aktı |
TAM 75 yıl önceydi Üstad Bediüzzaman Eskişehir’e geldiğinde, yahut zorla getirildiğinde... Eskişehir Bediüzzaman’a kavuştu O zaman elleri kelepçeliydi.. Kendisiyle beraber yüz yirmi talebesi de tevkif edilerek askerî bir kamyonla Eskişehir Hapishanesi’ne konulmak üzere getiriliyordu... 2010 yılında, bu olaydan 75 yıl sonra ise, Bediüzzaman’ın şahs-ı manevîsini temsilen Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ı Eskişehir’e yine geliyordu. Yine kafilenin başında Bediüzzaman vardı... Askerî bir kamyonla değil, Hizmet TIR'ıyla geliyordu... Beraberinde talebeleri vardı yine. Eskişehir girişinde etrafını sarmışlar, onlarca araçlık bir konvoyla Eskişehir Hapishanesi’nin hemen yanında bulunan alana getiriyorlardı. Çok farklıydı bu gelişi Bediüzzaman’ın... Onu karşılayanlar gözyaşlarına hakim olamıyordu. Hem şehir içinde klaksonlarını çalıyorlar, hem de gözyaşı döküyorlardı... Nihayet Eskişehir’in Odunpazarı mevkiindeki tarihî konakların olduğu caddeye gelindiğinde, çoğunluğu hanımlardan oluşan onlarca Nur Talebesi karşıladı Bediüzzaman’ı... Bu cadde aynı zamanda Bediüzzaman’ın kaldığı eve çıkan caddeydi.. Her köşe başı Bediüzzaman’ın hatıralarıyla doluydu belki.. Belki insanları gözyaşlarına sevk eden de biraz buydu... Eskişehir Hapishanesi ve karşısındaki lise.. Şu anda hapishanenin yerinde yeller esiyor... Hemen karşısındaki lise ise ayakta... Bediüzzaman’ın bir Cumhuriyet Bayramı’nda bahçesinde oynarken müşahade ettiği çocukların bir çoğu da bu dünyadan göçüp gitmiştir muhtemelen... O zaman lisenin bahçesinde oynayan çocukların 50 sene sonraki mahzun hallerini manevî bir sinema perdesiyle gören Bediüzzaman, onların bu hallerine şefkat ve merhameti dayanamamış ve gözyaşları dökmüştü... Onlar Bediüzzaman’ı ağlatan çocuklardı.. Şimdi ise onu gözyaşlarıyla karşılayan çocuklar, büyükler, hanımlar ve erkekler var... Eğer o lisedekiler Bediüzzaman’ı ağlatan çocuklar idiyse, bunlar da muhtemelen onu tebessüm ettirenlerdir... Zira her biri ona talebe olmak iştiyakiyle ve hem dünyalarını, hem ahiretlerini kurtarmak maksadıyla etrafında toplanmış insanlardı... Eskişehirli Nur Talebeleriydi.. |
16.10.2010 |
BEDİÜZZAMAN TIRI NE GÜN, NEREDE? |
BEŞİNCİ BÖLGE: 17 EKİM 2010 PAZAR, Saat: 14:00, İstanbul. Bayezıt Meydanı |
16.10.2010 |
Muhteşem buluşma yarın |
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet TIR’ı yarın İstanbul’da gerçekleşecek program ile nihayete eriyor. Beyazıt Meydanı Bediüzzaman’ı bekliyor Beyazıt Meydanında düzenlenecek görkemli bir finalle veda edecek. Hizmet Tırı’nın son hazırlıklarını, Tır Genel koordinatörü Ali Toker anlattı. Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı Beyazıt Meydanı’nda gün boyu sürecek faaliyetlerle misafirleri ağırlayacak, peki yağmur yağarsa ne olacak? Hizmet Tırı Genel Koordinatörü Ali Toker, hava şartlarının kötüye gitmesi halinde tedbir aldıklarının altını çizerek, bütün İstanbulluları Beyazıt Meydanı’na dâvet etti. Hizmet Tırı’nın bir aylık süre içinde 55 ilden geçtiğini ifade eden Toker, bütün Türkiye’nin Bediüzzaman Tırı’na kucak açtığını söyledi. Ali Toker, toplam 7588 km yaparak, Türkiye’yi baştan başa dolaşan Hizmet Tırı finalinin, muhteşem olacağını bildirdi. Bugün Sakarya’dan İstanbul’a girecek olan Hizmet Tırı’na araçlarıyla refakat etmek isteyen Yeni Asya okuyucuları, saat 11.00’de Kurtköy OPET istasyonuna gelebilirler. Burada 5. Bölge Koordinatörü İbrahim Özdabak, görevi genel koordinatör Ali Toker’e teslim edecek. Tır, konvoy eşliğinde Güneşli’deki Yeni Asya tesislerine getirilecek.
İSTANBUL PROGRAMI Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında önemli bir mekân olan Beyazıt Meydanı’nda saat 14.00’de başlayacak programın muhtevası ise şöyle: Bizim Radyo Yayın Yönetmeni Mehmet Yaşar’ın sunuculuğunu üstleneceği program, Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı’nın açılış konuşması ile başlayacak. Ardından edebiyatçı-yazar İslâm Yaşar “Bediüzzaman ve Dâvâsı” konulu bir konuşma yapacak. Son olarak Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular’ın Tır faaliyetlerini değerlendiren konuşması olacak. Program sonunda Hizmet Tırı’nda aktif görev alan 16 gönüllü plâketle ödüllendirilecek. Bunun yanı sıra gelen misafirler için ikram yapılacak. Programın ardından diğer faaliyetler saat 18.00’a kadar devam edecek. Bediüzzaman’ı tanımak ve tanıtmak için bütün İstanbulluları Beyazıt Meydanına dâvet ediyoruz.
ELİFNUR KURTOĞLU /İSTANBUL |
16.10.2010 |
TIR İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR |
Genel Koordinatör Ali Toker’den aldığımız bilgiye göre Tır hazırlıkları tamamlandı. Buna göre: Gelen misafirlere dağıtılmak üzere göre afiş ve el ilanları basıldı. Gazete ve radyo reklâmları yayınlanmaya başladı. Eksik kitaplar basıldı. Dâvetiyeler basılıp protokol listesine dağıtıldı. Medya kuruluşlarına verilmek üzere basın bülteni hazırlandı. Meydanda dağıtılmak üzere, 5 bin adet Yeni Asya Gazetesi basılacak.
PROGRAMDA NELER VAR? Yeni Asya Neşriyat yazarlarından Mehmet Kutlular, Selahattin Yaşar, Alaettin Temur, Banu Yaşar, Ali Ferşadoğlu, Saliha Ferşadoğlu, Vehbi Kara, M. Abidin Kartal kitaplarını imzalayacaklar. TIR'ın çevresinde İbrahim Özdabak’ın karikatür sergisi olacak. Özdabak arzu edenlere karikatürlerini imzalayacak.Bunun yanı sıra Bizim Radyo canlı yayın aracı da bölgede bulunarak gün boyu Beyazıt’taki atmosferi dinleyicilerine aktaracak. Yeni Asya Neşriyat kitapları, gelen konuklara armağan edilecek Bizim Aile, Genç Yaklaşım, Can Kardeş ve Köprü dergileri misafirlere hediye edilecek. Sinevizyon gösterimi ve müzik yayını yapılacak.
Hanım okuyucularımız tarafından yiyecek kermesi düzenlenecek. Ayrıca okuyucuların talebi doğrultusunda Tırı kalıcı hale getirmek için hatıra maketi düşünüldü. Hizmet Tırı maketi, okuyucularımız için satışa sunulacak. |
16.10.2010 |
Zeynep bebek yürüyebilecek |
Hakkâri'deki mayın patlamasında yaralanan ve tedavisi tamamlanarak taburcu edilen 1 yaşındaki Zeynep Kurt artık yürüyebilecek. Hakkâri'nin Geçitli Köyü yakınlarında bir minibüsün geçişi sırasında meydana gelen patlamada yaralanan ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde 29 gündür tedavi gören Zeynep bebek taburcu edildi. Taburcu işlemlerinin ardından İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Ünsal Özgen, bundan sonraki hayatında Zeynep bebeğe mutlu bir ömür dileyerek, ''Malûm hastamız yeni yürüme çağında. 11'inci ayda bize gelip 12'inci ayını bizimle geçirdi. Tam yürüme çağı. Dolayısıyla yürümesini bir ay ertelemiş olduk. Artık yeni baştan yürüyebilen bir bebek olacak. Fonksiyonları daha önce olmadığı için yeni bir bebek gibi değerlendireceğiz'' diye konuştu. |
16.10.2010 |
Mahkeme, askerde olan öğretmeni haklı buldu |
Eğitim-Bİr-Sen, askerliğini yaparken, kadrolu öğretmen atamalarında Uşak’ın Sivaslı İlçesi Cumhuriyet İlköğretim Okulu’na kadrolu öğretmen olarak atanan, ancak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, göreve başlamadığı gerekçesiyle ataması iptal edilen üyesi adına işlemin iptali, özlük ve mali hakların tazmini ve yürütmenin durdurulması talebiyle Manisa İdare Mahkemesi’nde açtığı dâvâyı kazandı. Mahkeme, dâvâ konusu işlemin yürütmesini durdururken, kararında, “…Olayda her ne kadar dâvâcı 657 sayılı Kanun’un 62 ve 63. maddelerinde öngörülen sürede göreve başlamamışsa da, bu durum askerde olması nedeniyle oluşan hukukî mücbir sebep nedeniyle gerçekleştiğinden, dâvâcının atama onayının iptali yönündeki işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” ifadelerine yer verdi. Eğitim-Bir-Sen’den yapılan açıklamada, konuya ilişkin olarak, Millî Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 30/03/2010 tarih ve 17676 sayılı ‘askerde iken atanan öğretmen adayları’ konulu işleminde, “…askerlikleri esnasında ataması/görevlendirilmesi yapıldığı halde 48’inci madde hükümleri gereğince atamaları yapılmayan adaylar tarafından açılan dâvâlarda yargı mercileri, askerlik hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu ve adayların sınava girerken ne zaman atanacaklarını bilmediklerinden bahisle çoğunlukla adaylar lehine karar vermektedirler. Bu itibarla, Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarına kadrolu veya sözleşmeli öğretmen olarak atanan veya görevlendirilenlerden askerde olmaları nedeniyle görevine başlayamayan adayların askerliklerini bitirmelerini müteakip başvurmaları halinde görevlerine başlatılmaları gerekmektedir” denilmesine rağmen, askerlik dolayısıyla göreve başlayamayan öğretmenlerin atamasının iptal edilerek, mağduriyetlerine sebep olunduğu kaydedildi.
Ankara / Fatih Karagöz |
16.10.2010 |
Yurtlarda yataklar büyüdü |
“GENÇLERİN boy ortalamalarının geçmiş dönemlere göre daha uzun olması’’, yurtlardaki yatak boyutlarını da büyüttü. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Hasan Albayrak, ‘’Gençlerimizin boyu uzuyor. Yurtlardaki yatakların ebadını büyüttük, 1’e 2’i yaptık’’ dedi. Albayrak, yurtlarda öğrencilere yönelik hizmetleri ve öğrencilere sağlanan imkânları anlattı. Yeni yurtların ‘’en modern şekilde yaptırıldığını’’ söyleyen Albayrak, bu yurtlarda odaların 1, 2 ve 3’er kişilik olduğunu, tamamında artık buzdolabı ve televizyonun standart hale geldiğini anlattı. Öğrencilerin rahat etmesi amacıyla birkaç yıl önce yurtlardaki ‘’ranza’’ uygulamasından ‘’karyola’’ya geçtiklerini belirten Albayrak, artık karyolayı da bırakıp ‘’bazalı yatak’’ uygulamasına başladıklarını bildirdi. "Gençlerimizin boyu uzuyor. Bunu göz önünde bulundurarak yurtlardaki yatakların ebadını büyüttük 1’e 2’i yaptık. Artık bazalı yataklara geçtik, karyola yatakları bırakıyoruz’’ diyen Albayrak, bazalı yatak uygulamasının diğer yurtlara da yaygınlaştırılacağını söyledi. |
16.10.2010 |
Her yerde yağış var |
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan son değerlendirmelere göre, Türkiye’nin büyük bir bölümünde kuvvetli yağışlar etkisini sürdürecek. Sıcaklıklar, batı kesimlerde 2 ilâ 4 derece azalacak, kuzeydoğu bölgelerde 2 ila 4 derece artacak. Sağanak ve rüzgâr, balıkçıları olumsuz etkiledi TEKİRDAĞ'DA bir süredir etkili olan sağanak ve rüzgâr, balıkçıları olumsuz etkiledi. Tekirdağ’da 35 yıldır balıkçılık yapan İsmail Demir, sağanak ve rüzgâr dolayısıyla balığa çıkamadıklarını belirterek, bu zaman zarfında ağlarını onardıklarını söyledi. Demir, Eylül ayı ile birlikte av sezonunun açıldığını ifade ederek, sezonun ilk zamanlarında balıkta bolluk yaşandığını, şimdi ise azalma olduğunu kaydederek, ‘’Kötü havalarda avlanmaya çıkamıyoruz. Arkadaşlarla bu zamanı değerlendirmek için ağlarımızdaki yırtık veya kopukları onarıyoruz. Bunun yanında balıkçı teknelerinin motor bakımını da yapıp balığa çıkmaya hazır hale getiriyoruz’’ dedi. Demir, istavrit, çinakop ve lüfer ağırlıklı avlandıklarını, deniz analarının da çok görüldüğünü söyleyerek, ‘’Denizcilikte, deniz analarının çokluğunun faydalı olduğuna ve lüferin bollaşacağına işaret ettiği inanılır’’ diye konuştu. |
16.10.2010 |
Onun mücadelesi Demokrasinin yerleşmesi içindi |
ÖZDABAK konuşmasında Bediüzzaman’ın şahsiyeti ve fikirlerinden detaylı bir şekilde bahsederken şu ifadeleri de kullandı: “Bediüzzaman insanlık tarihinin en önemli konularından biri olan toplumsal ve bireysel problemlerin halledilmesinde sağlanması gereken en birinci şartın hürriyet ve meşveretin, yani serbestçe düşünebilme, ifade edebilme ve ne kendine ne de başkasına zararı dokunmadan yaşayabilme imkânının elde edilmesi olduğunu ifade eder. Bunun ise hem idarede, hem de eğitimde meşrûtiyeti, yani demokrasiyi hakim kılmakla mümkün olduğunu söyler. Sadece söylemekle kalmaz, başta 2. Meşrûtiyet’in ilânı olmak üzere Cumhuriyet Dönemi’nde de her türlü işkenceye rağmen demokrasinin yerleşmesi için mücadele eder. O 82 yıllık ömründe istibdada, yani diktaya ve statükoya karşı amansız bir mücadele vermiştir.”
O DİNDAR BİR CUMHURİYETÇİYDİ Bediüzzaman’ın din ve fen ilimlerinin bir arada okutulduğu bir eğitim sistemi tesis etmeyi arzuladığını vurgulayan Özdabak şöyle konuştu: “Bediüzzaman, gerek idare gerekse ilimde olsun, istibdadın emeğin neticelerini de tüketerek insanlığı sefalet ve yoksulluk derelerinin ta en aşağılarına yuvarladığını bildirir. Bu tehlikeden kurtaracak yolun ise, insanımızın akıl ile kalb ve vicdan bütünlüğünün temin edildiği bir eğitim sistemi olduğunu söyler. Çünkü ona göre vicdanın ışığı din ilimleri, aklın ışığı ise medeniyet fenleridir. İkisinin birleşmesiyle ile hakikat tecelli eder.” Bediüzzaman’ın dincilik taslama ile dindarlık arasındaki farkı en güzel ortaya koyan şahsiyet olduğunu vurgulayan Özdabak, “Cumhuriyet döneminde de, her vesile ile kendinin “dindar bir cumhuriyetçi” olduğunu söylemiştir” diyerek Bediüzzaman’ın cumhuriyete ne denli destek verdiğini ifade etti. |
16.10.2010 |
Burdur’da iman mührünün merasimi |
saat:10’da gökyüzü firdevsî diyarların esintisine yelken açmış; yeryüzü bütün ihtişamı ile kutlu merasimin bölükleri gibi mizan ve intizamla vazifedar bir bayramın sevinç çığlıklarının seyrü sefer ettiğini hisseder gibi oldum. Nasıl bir zaman ve nasıl bir mekân ki; yeryüzünün demdemesinin oluşturduğu bir orkestrayı âlem içi âlemde seyrü sefer eder buldum. Yıllardır mecrasını kaybetmiş alemi, gül fabrikalarının gül kokuları ile donatan, zulmün prangalarını kıran; aç ve yetim ruhları hakikat dairesinde buluşturan, kendi imanı için değil milletinin imanı için yaşamış bir âlim... 1925’de işkencelerle, eline kelepçelerle göz hapsine mahkûm edilen; Üstad Bediüzzaman... O tarihten 85 yıl sonra manen Burdur’a gelişi... Bediüzzaman Hizmet TIR'ının Gelişi ile Üstadımın Talebelerini hizmetteki kardeşlerini sever gibi, dostlarını selamlar gibi kelimelerin ve kelâmların bittiği bir an gibi, Cumhuriyet Meydanına indi. Özgürlük ve hürriyetlerin ifade edildiği meydandaki çehreler ve gönüller bir bayram edası ile maziden istikbale nasıl ümitvar olduğunu anlattılar. Bir bayram vardı, bu bayram başka âlemlerin katıldığı bir bayramdı. Bütün zamanların en ağır olan istibdat vaktinde bitmez bilmeyen bir mücadele veren; Üstad Bediüzzaman’ı, Burdur’da manen yanımıza gelmiş olarak hissettik. Bu anlatılmaz ve tarif edilmez hissiyatları yaşamamıza vesile olanlardan Allah Razı olsun.
Ey Yolcu! Şafaklar söktü kalmayacak hiçbir çile. Zulmet perdeleri yırtılıyor, bak hele şu ilklerle. En bahtiyar omuzlardan taşınan bu Risâlelerle. İman hakikatları yelken açmış, baksana nereden nereye….
CEVAT CANBAZ / Burdur 10.10.2010 |
16.10.2010 |
TIRIMIZ TARİHî KONAKLAR ARASINDA |
ÇOK güzel şekilde restore edilmiş eski konakların bulunduğu otantik bir ortamda konakladı TIR'ımız... Yağabilecek rahmet yağmurlarına karşı çadırlar kurduracak kadar tedbirliydi Eskişehirliler.. Derhal Yeni Asya standı kurulmuş, aynı zamanda katılanlara çeşitli ikramlar hazırlanmıştı. Erken bir saatte meydana giriş yapan TIR'ımız öğle saatlerinde tanıtım programına başladı. İlk olarak açılış konuşmasını Kâmil Tuncay yaptı. Daha sonra ise Rabia Beştaş ve Ebru Dağdeviren tarafından şair Abdil Yıldırım’ın Üstad’a ithafen yazdığı bir şiiri okundu. Büyük alkış alan bu şiirin ardından koordinatörümüz İbrahim Özdabak konuşmasını yaptı. |
16.10.2010 |
ESKİŞEHİR'E TEŞEKKÜR |
ÖZDABAK'TAN sonra ise Yeni Asya Gazetesi Eskişehir İl Temsilciliği adına İzzet Atik bir teşekkür konuşması yaptı. Konuşmaların ardından Işık Doğudan Yükselir adlı sinevizyon filminin gösterimine geçilirken, TIR'ımızın önünde de hatıra fotoğrafları çekildi. Eskişehirlilere çocuklar ve gençler tarafından yüzlerce gazete, kitap, broşür dağıtıldı. Akşam saatlerine kadar TIR'ımızın başından ayrılmayan Eskişehirliler, zaman zaman yağan yağmura ve serin havaya rağmen TIR'ımızı yalnız bırakmayarak vefa gösterdiler. |
16.10.2010 |
Finalden önce son durak |
Eskişehir programını tamamlayan TIR'ımız bir sonraki ve finalden önceki son durağı olan Adapazarı’na doğru yola çıktı. Dün de Adapazarlılar ile kucaklaştı. |
16.10.2010 |
Pes etmeyeceğiz |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin müzakere tarihi almak için 45 sene beklediğini ve bu süre içerisinde pes etmediğini belirterek, “Bundan sonra hiç pes etmeyeceğiz. Kararlıyız, yolumuzda yürüyeceğiz. Müzakerelere başlayan her ülke müzakereleri tamamladı, biz bir istisna olmayacağız’’ dedi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin müzakere tarihi almak için 45 sene beklediğini ve bu süre içerisinde pes etmediğini belirterek, ‘’Bundan sonra hiç pes etmeyeceğiz. Kararlıyız, yolumuzda yürüyeceğiz. Müzakerelere başlayan her ülke müzakereleri tamamladı, biz bir istisna olmayacağız’’ dedi. Egemen Bağış, Avrupa Ekonomi Basını (EBP) İstanbul Zirvesi programı kapsamında verilen yemekte yaptığı konuşmasında, Doğu’nun en batı parçası, Batı’nın da en doğu parçası olarak Türkiye’nin sunacak çok şeyi olduğunu anlattı. Bakan Bağış, uyum konusundan da bahsederek, 200 yıldan fazladır Türkiye’nin İslâm ve demokrasi kültürünü çok iyi entegre ettiğini, bunun Türkiye’nin AB üyesi olmasında etkili olabileceğini düşündüğünü söyledi. Bağış, Türkiye’nin yönünün bin yıldır Batı’ya dönük olduğunu belirterek, ‘’Kimsenin Türkiye’nin yönünü değiştirmeye gücü yok’’ dedi. Bakan Bağış, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine de değinerek, ‘’Müzakere tarihi almak için 45 sene bekledik. Bu süre içerisinde pes etmedik, bundan sonra hiç pes etmeyeceğiz. Kararlıyız, yolumuzda yürüyeceğiz. Müzakerelere başlayan her ülke müzakereleri tamamladı, biz bir istisna olmayacağız’’ şeklinde konuştu. AB’den beklentilerini de dile getirerek, Türkiye’nin özel bir muamele istemediğini, ifade eden Bağış, diğer AB üyelerine nasıl davranıldıysa aynı ve eşit şekilde muamele görmek, terör konusunda daha fazla işbirliği, vize serbestisi, zirvelere davet edilmek beklentisi içinde olduklarını söyledi. Bağış, AB’nin, Kıbrıs’ın arkasına sığınmamasını istediğini anlattı. Bakan Bağış, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili olarak da ‘’Papa seçiminde olduğu gibi Başbakan Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Papandreu, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristofyas bir odaya kilitlenip, çözüm bulmadıkça odadan çıkamayacakları şeklinde bir yöntem uygulanabilir’’ dedi. |
16.10.2010 |
TSK’ya ihmâl dâvâsı |
Ağri’nin Doğubayazıt ilçesinde 2008 yılında vatani görevini yaparken geçirdiği kaza sonrası vefat eden Diyarbakırlı Şahin Olcay’ın ailesi, olayın peşini bırakmıyor. 10 aylık asker iken bir askerî aracın altında kalarak vefat eden askerin ailesi, oğullarının ihmal kurbanı olduğunu ileri sürerek yargıya başvurdu. Şahin Olcay, vatani görevini yaptığı Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda, 21 Ağustos 2008 tarihinde askerî kamyonun çarpması sonucu ağır yaralanmış, Ankara Gata Askerî Hastanesi’nde vefat etti. Olcay ailesinin avukatı Yücel Bulut, yargı sürecinin bu kadar uzamasının sebebinin, soruşturmanın eksik yapılmasından kaynaklandığını savundu. Bulut, “Askerî mevzuat gayet açık; askerî mevzuat gereğince, askerî mahalde işlenen tüm suçlarda, özellikle ölümle sonuçlanan suçlarda, mevzuat, askerî personele olayı derhal askeri savcılığa ya da sivil savcılığa olayın intikal edilmesi görevini veriyor. Ancak buna rağmen, insanî şikâyetlerimize rağmen bu konuda ne askerî savcı ne de sivil savcılık üzerine düşeni yapmadı” diye konuştu. Olcay’ın, kazadan sonra 4 günlük süre içerisinde şuurunun açık olduğunu aktaran Avukat Yücel Bulut, şöyle konuştu: “Fakat askerî savcılık bu konuda bir girişimde bulunmadı. Kendisine 4 gün sonra intikal edilen olaydan sonra müdahalede bulunmadı. Soruşturması askerî savcılık tarafından yapılması gerekirken idarî personel tarafından yürütüldü, evrak üzerinde dosya askerî savcılığa intikal ettirildi. Olayın bütün tanıklarının ifadesi, hiçbir hukukçu kimliği olmayan bir askerî personel tarafından alındı. Olayın üzerinden 2 yılı geçen bir süreden sonra, biz ancak olay yerinde keşif yapma fırsatı bulduk. Bu da ancak dosya sivil mahkemeye intikal ettirildikten sonra gerçekleşti. İşin daha vahim ve garip tarafı şu; ceza soruşturması yetkisi olmamasına rağmen soruşturmayı yürüten idarî personel hakkında da garip bir şekilde görevi ihmal dâvâsı açıldı. Sorumlular hakkında ısrarla yürüttüğümüz hukuk mücadelesinde de bir sonuç elde etmiş değiliz. Mahkeme, askerî personel hakkında açılan kamu dâvâsında görev ihlâli görmedi ve personelin beraatına karar verdi. Tam bir ihmaller zinciri olan hadisede şu an sadece ortada sanık sıfatıyla bir erbaş bulunuyor. Bu sürecin tamamlanmasını bekliyoruz; yargı organları üzerlerine düşeni yapmıyor, ortada bir mağdur aile ve ölen bir insan var. O gün görevli ve sorumlu olmayan bir asker, komutanın emri üzerine arızalı bir kamyonu tamire götürürken böyle bir olay meydana geliyor ve bu olayda kusuru olan kimse yok diye görünüyor. Olaydan 4 gün sonra askerî savcıya haber veren askerî personel ve delilleri toplamayanlar hakkında da gerekli soruşturma açılmasını istiyoruz.” |
16.10.2010 |
Şahin: Dursun’un seçimi hukuka uygun |
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Hicabi Dursun’un TBMM Genel Kurulunda, Sayıştay adayları arasından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını bildirdi. Şahin, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Dursun’un Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçimi konusunda TBMM Başkanlığına başvurusuyla ilgili, yazılı açıklama yaptı. Konuyla ilgili 1961 ve 1982 Anayasalarındaki düzenlemeleri hatırlatan Şahin, yaş şartıyla en az 20 yıl çalışmış olma şartının sadece, ‘’öğretim üyeleri, serbest avukatlar, üst kademe yöneticileri ve birinci sınıf hakim ve savcılar’’ için öngörüldüğünü ifade etti. Şahin, şunları kaydetti: ‘’Bu husus, maddenin gerekçesinde ‘mahkeme üyeliğine, yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinden seçileceklerin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatlardan seçileceklerin en az 20 yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinden seçileceklerin yükseköğrenim görmüş ve en az 20 yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hakim ve savcılardan seçileceklerin adaylık dahil en az 20 yıl çalışmış olmaları ve sayılan bu kişilerin 45 yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir’ şeklinde ifade edilmiştir. 45 yaş ve 20 yıl çalışmış olma şartları, Sayıştay Genel Kurulunca gösterilecek adayların yanı sıra Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Genel Kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından gösterilecek adayları da kapsamamaktadır. Bu nedenle Genel Kurulun 6 Ekim 2010 tarihli 3. birleşiminde Anayasa Mahkemesi üyeliğine yapılan seçimde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.’’ |
16.10.2010 |
Bütçe büyüklüğü 312,5 milyar lira |
Malıye Bakanı Mehmet Şimşek, 2011 yılı merkezi yönetim bütçesinin 312,5 milyar lira büyüklüğe sahip olduğunu açıkladı. “Yeni yıla zamlarla girmeyeceğiz” diyen Şimşek, 2011’de vergi oranlarında değişiklik olmayacağını söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2011 yılı bütçesine ilişkin düzenlediği basın toplantısında, önümüzdeki yıl bütçe giderlerinin 312,5 milyar lira, bütçe gelirlerinin 279 milyar lira, bütçe açığının 33,5 milyar lira, faiz dışı fazlanın da 14 milyar lira olarak öngörüldüğünü bildirdi. Şimşek, gelecek yıl 232,2 milyar lira vergi geliri beklendiğini ifade etti. Maliye Bakanı Şimşek, 2010 yılı Ocak-Eylül döneminde bütçe açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre neredeyse yarı yarıya azalarak 21,3 milyar lira olduğunu söyledi. 2011 bütçesinde devlet memurları aylıklarının, Ocak ayında yüzde 4, Temmuz ayında da yüzde 4, denge tazminatının da 80 lira artırılmasının öngörüldüğünü dile getiren Şimşek, buna göre 2011 yılında ortalama devlet memuru aylığında yüzde 13,7 oranında artış yapılmış olacağını kaydetti. “Yeni yıla zamlarla girmeyeceğiz” diyen Şimşek, 2011’de vergi oranlarında değişiklik olmayacağını söyledi. 2011 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısına göre, önümüzdeki yıl 232,2 milyar lira vergi toplanacak. Bunun 67,8 milyar lirası katma değer vergisinden, 61,1 milyar lirası da özel tüketim vergisinden gelecek. 2011 yılında gelir vergisi yoluyla 47,3 milyar liralık, kurumlar vergisi yoluyla da 23,1 milyar liralık vergi tahsilatı yapılacak. Motorlu taşıt sahipleri de yeni yılda 5,9 milyar lira motorlu taşıtlar vergisi ödeyecek. |
16.10.2010 |
Çağlayan: Dış ticaret fotoğrafı iyi değil, flu |
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ‘’Dış ticaret adına benim görmüş olduğum fotoğraf iyi değil, flu biraz. Bu konuyu Bakanlar Kuruluna götürmeye karar verdim’’ dedi. Çağlayan, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti kabul etti. Çağlayan, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, ‘’böyle giderse yakında kur konusunda şikayetiniz kalmayacak. Dolar 1,39’dan aşağı, yokuş aşağı gidiyor. Kur şu anda freni patlamış kamyon gibi gidiyor’’ diye konuştu. İhracatçılara, ‘’1,39’luk bir dolar kuruyla ihracat yapabilmeniz için sihirbaz Mandrake olmanız lazım, mendilden tavşan çıkarabiliyor musunuz’’ diyen Çağlayan, 1,39 kurla istenilen seviyede ihracat yapmanın mümkün gözükmediğini kaydetti.ürkiye’nin dış ticaretinin bugün gelmiş olduğu seviyenin irdelenmesi gerektiğini, bugün ihracatın ithalatı karşılama oranının giderek düştüğünü söyledi. Konuşmaların ardından Çağlayan, bir gazetecinin dolardaki kur ve kur istikrar fonu kurulmasına ilişkin bir sorusu üzerine, şunları söyledi: ‘’Bu konuyu bilin ki EKK’da söylüyorum. Bakan arkadaşlarıma burada anlattıklarımın daha fazlasını, belki 3-5 kat daha fazlasını anlatıyorum. Çok net açıyla görmüş olduğum fotoğrafı kendilerine yansıtıyorum. Dış ticaret adına benim görmüş olduğum fotoğraf iyi değil, flu biraz. Bu konuyu Bakanlar Kuruluna götürmeye karar verdim. İlk Bakanlar Kuruluna konuyu götürüp şu anda Türkiye’nin dış ticaret görünümünün ne olduğunu, dış ticaret açığı ve cari açık yönünden neler olabileceğini, nelerle karşı karşıya kalabileceğimizi ve bu konuda almamız gereken tedbirlerin ne olacağını Bakanlar Kurulunda Başbakanımızın izni olduğu takdirde tartıştıracağız. Daha sonra alınması gereken tedbirler neyse alınır.’’ |
16.10.2010 |
Kurtulmuş, parti için tarih verdi |
Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ay sonuna kadar yeni partiyi kuracaklarını bildirdi. Kurtulmuş, Abidinpaşa Merkez Camii’nde Cuma Namazı’nı kıldıktan sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Numan Kurtulmuş, yeni parti çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine, çok yoğun görüşmelerinin sürdüğünü söyledi. Partinin ismi konusunda seçeneklerin giderek azaldığını ifade eden Kurtulmuş, çalışmalarda sona yaklaşıldığını, ayrıca logo çalışmalarının da sürdüğünü ifade etti. Kurtulmuş, partinin şekillendiğini ve ay sonuna kadar yeni partiyi kuracaklarını bildirdi. Numan Kurtulmuş, bir gazetecinin Saadet Partisi’nin Pazar günü kongresini yapacağı ve Necmettin Erbakan’ın ‘’Millî Görüş’ün tek partisi Saadet Partisi’’ dediğini hatırlatması üzerine, ‘’Saadet Partisi’ne kongresinde başarılar diliyorum. Seçilecek olan arkadaşlara başarılar diliyorum. Allah hayırlı çalışmalar, hayırlı hizmetler versin’’ dedi. |
16.10.2010 |
Çevik Bir ifade verdi |
Eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, ‘’Devrimci Karargâh Örgütü’’ soruşturması kapsamında ‘’mağdur’’ sıfatıyla ifade verdi. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından ‘’mağdur’’ sıfatıyla ifadesine başvurulan Bir, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinden ayrıldığı sırada basın mensuplarının yöneltiği soruları cevapsız bıraktı. Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral İsmail Koçman da ifade verdi İstanbul Adliyesine Çırağan Caddesi üzerindeki savcı ve hakimlerin kullandığı kapıdan giriş yapan Koçman, ‘’Devrimci Karargâh Örgütü’’ soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ın odasına çıkarak ifade verdi. |
16.10.2010 |
Gül: Resepsiyonda görürsünüz |
Cumhurbaşkani Abdullah Gül, 29 Ekim resepsiyonları konusundaki iddialarla ilgili, ‘’Görürsünüz orada’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Karabük temasları çerçevesinde ilk olarak valiliğe geldi. Burada vatandaşlar tarafından alkışlarla karşılanan Gül, valiliğe gelişinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in babası Abdullah Şahin ile bir süre sohbet etti. Daha sonra valiliğin merdivenlerinde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, ‘’29 Ekim resepsiyonları konusundaki iddialara ilişkin bir yorum yapacak mısınız?’’ sorusuna, ‘’Görürsünüz orada’’ karşılığını verdi. Gül, aynı gazetecinin, ‘’MHP ve CHP’nin, yargıdaki tartışmalarla ilgili kendisini göreve çağırdıklarını’’ hatırlatması üzerine de ‘’Onlar Ankara’da konuşulacak konular’’ dedi. |
16.10.2010 |
Kıyafet yasak konusu olmamalı |
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtü sorununa insan hakları, özgürlükler ve evrensel değerler üzerinden baktığını belirtip; “Kıyafet bir yasak konusu olmamalı” dedi. Medya yöneticileri ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu başörtüsü ile ilgili bir soru üzerine partisi ile ilgili olumsuz algılardan yakındı ve “Bu algıları kırmalıyız. Madem ki ezberleri bozacağız diyoruz, bu algıları yıkarak ezberleri bozmalıyız’’ dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ortaköy’deki Radisson Hotel’de verdiği akşam yemeğinde, medya yöneticilerinin sorularını cevaplandırdı. Kılıçdaroğlu, Genel Yayın Müdürümüz Kazım Güleçyüz’ün de katıldığı yemekte, başörtüsü sorununu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayı olduğu günden beri kendilerinin çözeceğini söylediğini hatırlatıp, bu konuyu AKP’nin çözeceğine inanmadığını tekrarladı. Kılıçdaroğlu, “Biz konuya insan, özgürlükler ve evrensel değerler üzerinden bakıyoruz. Kıyafet bir yasak konusu olmamalıdır. Üniversitelere özerklik vererek ve YÖK’ü kaldırarak bu konuyu çözebiliriz” dedi. Bir soru üzerine YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın “Başı açık olanların gantisi benim” şeklindeki açıklamasını talihsizlik olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu; “Hiçbir bürokrat veya politikacı başkasının garantisi olamaz. Hukuk devletinde güvence yasalardır” şeklinde tepki gösterdi.
“KUR’ÂN KURSLARINDA OKUTULAN KİTAPLAR ÇOK GÜZEL” CHP’nin, Kur’ân kurslarına hiçbir zaman karşı olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Biz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kontrolü dışındaki yasal olmayan kurslara karşıyız. Ali Bardakoğlu’ndan Kur’ân kurslarında okutulan kitapları istedim gönderdi. Çok güzel kitaplar. İnsan sevgisini anlatıyor. Resimlerle bezeli. İstenen yerde bu şekilde kurslar açılabilir. Bardakoğlu’na neden sizin sesiniz daha yüksek çıkmıyor dedim” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI BOYKOT GİBİ BİR TAVRIMIZ YOK” CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin ‘CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonuna katılmayacağı’ yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine 29 Ekim’e daha çok zaman olduğunu belirtip, “Resepsiyon şimdiden ulusal sorun haline getirilmesin. Cumhurbaşkanlığı makamını boykot gibi bir tavrımız yok. Sayın Muharrem İnce böyle bir açıklama yaptı mı, bilmiyorum” dedi.
“DEĞİRMENCİ İHRAÇ TALEBİYLE DİSİPLİNE SEVK EDİLDİ” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin açılım siyasetine hiç uymayan refarandum öncesi Avcılar’daki “Müslüman kadınların rahibe gibi örtünmesi için evet” afiş skandalından dolayı CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtü sorununa insan, özgürlükler ve evrensel değerler üzerinden baktığını belirterek, “Kıyafet bir yasak konusu olmamalı” dedi. Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin ihraç kararıyla disipline sevk edildiğini, kurulun kararını açıklamasını beklediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, partisinin bundan sonra izleyeceği politikayı ise “CHP’yi çözümsüzlüğün sembolü olmaktan çıkarıp, çözümün parçası haline getireceğiz” diye konuştu. |
16.10.2010 |
Müzakere ediyoruz |
Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, füze kalkanı projesiyle ilgili konunun karşılıklı müzakere edildiğini belirterek, ‘’Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lâzım’’ dedi. Füze projesini müzakere ediyoruz MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, füze kalkanı projesiyle ilgili konunun karşılıklı müzakere edildiğini belirterek, ‘’Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lazım’’ dedi. Bakan Gönül, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda, TSK personelinin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmasına ilişkin protokol imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Füze kalkanı projesinde ABD’nin Türkiye’yi karar vermeye zorladığı yönünde haberlerin bulunduğunu’’ ifade etmesi üzerine Vecdi Gönül, ‘’Hayır, öyle bir şey yok. Karşılıklı müzakere ediyoruz’’ diye konuştu. Füze kalkanının ilk olarak ABD’nin millî projesi olarak ortaya çıktığını hatırlatan Gönül, projenin Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi. Millî Savunma Bakanı Gönül, söyle devam etti: ‘’Bütün NATO ülkelerinin de talebiyle, bu NATO Projesi haline geliyor. Şimdi bu nasıl NATO projesi olur, bunu karşılıklı görüşüyoruz. Müzakere aşamasında elbette karşılıklı görüşler serdediliyor. Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lazım. Çünkü müzakere henüz bir sonuca ulaşmadı ki orada rezervasyon olsun. Müzakere Lizbon Zirvesi’nde neticeye ulaşacak. Burada tabii bizim için önemli bir husus, bizim de alçak, orta ve yüksek füze savunma sistemlerimiz var. Bunların bir kısmı millî, bir kısmı ortak üretim olarak sunuluyor. Bizim önem verdiğimiz hususlardan birisi de NATO Füze Kalkanı’nın bizim sistemimizi nasıl etkileyeceği, mümkünse bu sistemde bize maliyet bakımından nasıl fayda sağlayacağı. Çünkü bu da milyarların üzerinde bir projedir. Dolayısıyla NATO savunma kalkanının tam Türkiye’yi kapsaması halinde bu füze maliyetinde de önemli bir tasarruf sağlayabiliriz.’’
GENELKURMAY’DA İSRAİL ODASI YOK Bir milletvekilinin, Genelkurmay’da ‘’İsrail odası’’ olduğu konusunda bir sorusu bulunduğunu da hatırlatan Gönül, Genelkurmay’da ‘’İsrail odası’’ diye bir oda bulunmadığını kaydetti. Milli Savunma Bakanı Gönül, ‘’Genelkurmay’ın İsrail ile ilgili herhangi bir elektronik istihbarat, herhangi bir özel, tek İsrail’e mahsus teşkilâtı da yoktur. Vaktiyle bunlar gizlilik taşıyan bilgiler olduğu için kısa cevap verilmişti. Şimdi bunu açıkça söylemekte fayda görüyorum’’ dedi. |
16.10.2010 |
“Doğu Ekspresi” dâvâsında 4 kişiye müebbet hapis |
Doğu Ekspresi’ne bomba konulmasıyla ilgili olarak görülen davada, sanıklar Ömer ve İbrahim Sain ile Turan Erdoğan ve Lokman Körhan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın karar duruşmasına, tutuklu sanıklar Ömer Sain, İbrahim Sain, Turan Erdoğan ve Lokman Körhan ile avukatları katıldı. Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, daha önce mahkemeye sunduğu esas hakkındaki görüşünü tekrarladı. Yüksel, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Sanıkların avukatları ise müvekkillerinin beraatine, aksi halde lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini talep etti. Son sözleri sorulan sanıklardan Lokman Körhan, “Adalete güvendiğini” söylerken, İbrahim Sain ise “Yüce adalete sığınıyorum” dedi. Sanıklar Ömer Sain ile Turan Erdoğan da beraatlarına karar verilmesini istedi. Mahkeme, sanıklar Ömer Sain, İbrahim Sain, Turan Erdoğan ve Lokman Körhan’ı, TCK’nın 302/1. maddesi uyarınca “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarına karar verdi. Sanıklar hakkında, cezada indirim öngören TCK’nın 62/1. maddesini uygulayan mahkeme, cezaları müebbet hapse çevirdi. Mahkeme, sanıklara ayrıca TCK’nın 174/1. maddesi uyarınca “patlayıcı madde bulundurma” suçundan, 3’er yıl 9’ar ay hapis cezası verdi. |
16.10.2010 |
Yargıtay’da HSYK üyeliği seçimi 18 Ekim’de |
Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin istifasının ardından kurulun Yargıtay kontenjanından 3 asıl, 3 yedek üyenin belirlenmesi için 18 Ekimde seçim yapılacak. Alınan bilgiye göre, seçim, 18 Ekim Pazartesi günü, Yargıtay Konferans Salonu’nda, saat 09.00’da başlayacak. HSYK üyeliği için Yargıtay 11. Ceza Dairesi üyesi Halit Baysoy, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi üyesi Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu, Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyesi Ahmet Karayiğit, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi üyesi Aysel Özgür, Yargıtay 6. Ceza Dairesi üyesi Erkan Öztürk, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyesi Ömer Hicri Tuna, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi üyesi Rahmi Ünal ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi üyesi Ulvi Yüksel aday oldu. Seçimde HSYK’nın Yargıtay kontenjanından 3 asıl ve 3 yedek üyesi belirlenecek. En yüksek oyu alan 6 kişi HSYK’nın asıl ve yedek üyeliklerine seçilecek. Seçilen 3. asıl üye, halen HSYK üyesi olan Ali Suat Ertosun’un seçildiği tarihten itibaren başlayan 4 yıllık görev süresi dolduktan sonra kalan HSYK üyeliği süresini tamamlayacak. |
16.10.2010 |
KCK sanıklarına 3 bin yıl hapis isteniyor |
BarIş ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkan Yardımcısı, Avukat Meral Danış Beştaş, terör örgütü KCK davasında 103’ü tutuklu 151 sanık için toplam 3 bin 326 yıl hapis cezası istendiğini söyledi. Beştaş, BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) sözcüsü Cemal Coşkun, Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu ve İHD Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek ile ortaklaşa düzenlediği basın toplantısında, Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi’ne (KCK/TM) yönelik operasyonda tutuklanan ve aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu 103’ü tutuklu 151 sanığın ilk ez Pazartesi günü hakim karşısına çıkacağını belirtti. Bu davanın Türkiye’nin Kürt sorununa bakışında turnusol kağıdı olacağını ileri süren Beştaş, şöyle dedi: ‘’14 Nisan 2009 tarihinde tutuklanan kişiler, 18 ay sonra mahkeme önüne çıkacak. İçerisinde ABD Başkanı Barack Obama, Deniz Baykal, Fethullah Gülen gibi bir çok ünlünün adının geçtiği 7 bin 500 sayfalık bir iddianame mevcut. 103’ü tutuklu 151 sanık için toplam 3 bin 326 yıl hapis isteniyor. Müvekkillerimiz silâhlı bir örgütün silâhsız üyeleri konumunda yargılanıyorlar. ‘’ |
16.10.2010 |
Başbakan Erdoğan Finlandiya’ya gidecek |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Başbakanı Mari Kiviniemi’nin dâvetlisi olarak 19-20 Ekimde Finlandiya’ya resmi ziyarette bulunacak. Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Finlandiya eski Başbakanı Matti Vanhanen’in, 6 Ekim 2009 tarihinde Türkiye’yi ziyaret ettiği belirtilerek, Başbakan Erdoğan’ın Finlandiya’ya gerçekleştireceği ziyaretin, 32 yıl aradan sonra bu düzeyde ilk ziyaret olma özelliğinin yanında, bu ülkeyle son dönemde ivme kazanan karşılıklı temasların önemli bir halkasını teşkil ettiği kaydedildi. Başbakan Erdoğan’ın, Finlandiya ziyareti vesilesiyle, ana hatlarıyla, Finli muhatabı Kiviniemi ile görüşeceği, Cumhurbaşkanı Tarja Halonen ve Meclis Başkanı Sauli Vainamo Niinistö tarafından kabul edileceği ve Dışişleri Bakanı Alexander Stubb’u kabul edeceği bildirilen açıklamada, ziyaret vesilesiyle Finlandiya ile ikili ilişkilerin ve işbirliğinin ele alınacağı, ayrıca bölgesel ve uluslar arası konularda fikir alışverişinde bulunulacağı belirtildi. |
16.10.2010 |
Başörtüsü kimin işi? |
Darbelerin ürünü başörtüsü yasağında kördüğüm bir türlü çözülemiyor. Yasağın çözümünde herkes topu birbirine atarken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardak-oğlu Milliyet’e verdiği beyanatta “Biz İslâm dininin bakışıyla ilgili bilgi veririz. Sonrası siyasetçilerin işidir. Oturup çözerler” dedi. Prof. Dr. Bardakoğlu başörtüsünün dinin emri olduğunu da tekrarladı. BU İŞİ SİYASîLERE SORMAYIN 8 yıllık iktidarları döneminde yasağın toplumsal mutabakatla çözülmesini bekleyen AKP Hükümeti ise, CHP’nin bu konuda belirleyici bir adım atmasını istiyor. Öte yandan, başörtüsü ile ilgili bir soruyu cevaplandıran Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu işin siyasilere sorulmamasını istedi. Çiçek, toplumun kendi halinde sosyolojik bir değişim yaşadığını ifade etti.
Çözüm siyasetçilerin işi
DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, “Biz İslâm dininin bakışıyla ilgili bilgi veririz. Sonrası siyasetçilerin işidir. Oturup çözerler” dedi. Bardakoğlu başörtüsünün dinin emri olduğunu da tekrarladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın referans gösterdiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cevabını Başkan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Milliyet’e beyanatında verdi. Başörtüsü konusunun kilitlendiğini ifade eden Bardakoğlu, şunları söyledi: “Çünkü hep iğneyi karanlıkta odada kaybettik ışık yok diye başka yerde arıyoruz. Diyanet’in bu konuda yapabilecekleri sınırlı. Çünkü Diyanet Papalık kurumu değil. Bizim ibadeti artırma, azaltma, modernleştirme gibi bir yetkimiz hiç olmadı, olamaz da. ‘Niye başörtüsü konusunda hocalarımız, Diyanet işi biraz esnetmiyor’ denilebilir ama Kuran’ı Kerim’de istenmiş. 14 asırdır Müslüman kadınlar başörtmeyi dini bir vecibe olarak algılayagelmişler. Dini vecibeleri başörtüsüyle sınırlandırmak da, başörtüsünü Müslümanlığın giriş şartı olarak görmek de doğru değil.”
Çiçek: Başörtüsünü siyasetçilere sormayın
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, başörtüsü konusunun en evvel siyasetçilere sorulmaması istedi. Çiçek, Ankara Sanayi Odası üyeleri ve çalışanları tarafından Pakistan’daki sel felaketi mağdurları için toplanan yardım çekinin, teslim töreni öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Çiçek, bir gazetecinin bazı ‘’Başörtüsü sorunu ile ilgili olarak gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu şöyle cevapladı: ‘’Türkiye’de bence bu konular çok yanlış bir zeminde, çok yanlış üslup ve usul içerisinde tartışılıyor. Her konuyu en evvel siyasetçilere sorunca, onlar da bu işten, ‘bana ne çıkar ne çıkmaz’ mantığı ile baktığı için işler daha karışık hale geliyor. Onun için önce bu konuları en evvel siyasetçilere sormayın. Toplum bir sosyolojik değişim geçiriyor. Olayları, olup bitenleri kendisi yorumluyor ve uyguluyor. Dolayısıyla bu süreci kendi haline bıraksak, hiç bu kadar sıkıntı olmaz.’’ |
16.10.2010 |
Risâle-i Nur İstanbul âfâkında tezahür edecek |
Risâle-i Nur, ulema dairesinde ve İstanbul âfâkında tezahür edecek. İşte veçh-i rahmet ve inayet. Aziz, sıddık kardeşlerim, Size Üç Noktayı beyan etmeye kalbde bir ihtiyaç oldu. Birincisi: “Bir hâdisede hem insan eli, hem kader müdahalesi olduğundan, insan, zahirî sebebe bakıp, bazan haksız hükmedip zulmeder. Kader, o musibetin gizli sebebine baktığı için adalet eder” diye, Risâle-i Nur’da bir kaide-i esasiyedir. Hem, şimdiye kadar Risâle-i Nur’un başına gelen hâdiselerde bir dest-i inayet, bir veçh-i rahmet bulunduğu tecrübelerle sabittir. Bu iki cihette kalbden bir suâl çıktı. “Acaba Nur hakkındaki bu yeni İstanbul hadisesinde veçh-i adalet ve rahmet nedir?” Hatıra böyle bir cevap geldi ki: Risâle-i Nur’a, ehl-i ilim ve ehl-i dikkati ciddiyetle bakmaya ve tetkik etmeye sevk etti. Elbette Risâle-i Nur’u tetkik eden bir âlim, insafı varsa taraftar olur. Ve Risâle-i Nur, ulema dairesinde ve İstanbul âfâkında tezahür edecek. İşte veçh-i rahmet ve inayet. Amma, kader-i İlâhinin veçh-i adaleti şudur ki: Risâle-i Nur’un hakikatıyla ve şakirtlerinin şahs-ı manevisiyle tezahür eden fevkalâde imanî hizmetlerin ehemmiyetli bir kısmını biçare tercümanına vermek ve ehl-i dünya ve ehl-i siyaset ve avâmın nazarında birinci derece ve hakikat nazarında, imana nispeten ancak onuncu derecede bulunan siyaset-i İslâmiye ve hayat-ı içtimaiye-i ümmete dair hizmeti, kâinatta en büyük mesele ve vazife ve hizmet olan hakaik-i imaniyenin çalışmasına râcih gördüklerinden, o tercümana karşı arkadaşlarının pek ziyade hüsnüzanları ehl-i siyasete, inkılâpçı bir siyaset-i İslâmiye fikrini vermek cihetinde, Risâle-i Nur’a karşı hayat-ı içtimaiye noktasında cephe almak ve fütuhatına mâni olmak pek kuvvetli ihtimali vardı. Bunda hem hata, hem zarar büyüktür. Kader-i İlâhî, bu yanlışı tashih etmek ve o ihtimali izale etmek ve öyle ümit besleyenlerin ümitlerini tadil etmek için, en ziyade öyle cihetlerde yardım ve iltihaka koşacak olan ulemadan ve sâdâttan ve meşayihten ve ahbaptan ve hemşehriden birisini muarız çıkardı, o ifratı tadil edip adalet etti. “Size, kâinatın en büyük meselesi olan İmân hizmeti yeter” diye, bizi merhametkârâne o hadiseye mahkûm eyledi. Sonra, lillâhilhamd, o muarızı susturdu, o ateşi söndürdü. Fakat münafıklar söndürmemek için çalışıyorlar. Kastamonu Lâhikası, s. 148 *** Aziz kardeşlerim, Lehü’l-hamdü ve’l-minneh, dün, Nur’un mânevî bir fütuhatı, bütün azamet ve dehşetiyle İstanbul’da görüldü. (...) Ve üzülen bizlere, kalbimiz ve ruhumuzla çok alakadar bir şahs-ı manevi, “Ey Nurcular! Şimdi maddî imkân hasıl olmuyor diye üzülmeyiniz. Nurun fütuhatı geniş bir sahada devam ediyor. Küllî bir muvaffakıyet hâsıl oluyor. Vesâire, vesâire” diye bağırdı. Emirdağ Lâhikası, s. 94 *** Kardeşimiz Re’fet bana yazıyor ki: “İstanbul’da Nurlara çok ihtiyaç var ve ekmek gibi herkes muhtaçtır. Ve kardeşlerimizden ve Nurlarla çok alâkadar ve çok okumuş ve Nurcu olan Yeşil Şemseddin, Nur’un hakikatlerinden ders verdiğinden, vaazında binlerle adam bulunur.” Hem Re’fet der: “Bundan anlaşılıyor ki, Risâle-i Nur, bu millete hergün ekmek gibi lâzımdır.” Emirdağ Lâhikası, s. 148 *** Nurlar kemâl-i ihtişamla, İstanbul ve Ankara münevver gençlerinde büyük bir iştiyakla kendi kendine intişar edip şakirtlerine ders veriyor.
Emirdağ Lâhikası, s. 265 |
16.10.2010 |