09 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

İnsanlığın her zaman islama ihtiyacı vardır

İSTANBUL 29 Mayıs Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Görgün, İslâmiyet’in ilk döneminde toplumların İslâm dinine ihtiyacı olduğunu belirterek, ‘’İnsanlığın İslâmiyet’e, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından ilk duyurulduğu zamandakinden daha az ihtiyacı yoktur’’ dedi. İ

İSLÂMA OLAN İHTİYAÇ HER ZAMAN AYNIDIR İstanbul İl Müftülüğünce, ‘’Camiler ve Din Görevlileri Haftası’’ dolayısıyla Fırat Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’İslâm’ın İnsanlık Tarihindeki Yeri’’ konferansında konuşan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Görgün, İslâm dininin bütün insanlığı ihya ettiğini ve Kur’ân-ı Kerim’de de geçtiği gibi âlemlere rahmet olarak gönderildiğini belirtti. Görgün, birçok Batı ülkesinin İslâm kültüründeki ahlâkî, kültürel ve edebî değerlerden etkilendiğini dile getirerek, 16, 17 ve 18. yüzyıllarda basılmış Avrupa eserlerinde İslâm dünyasının etkilerinin görüldüğünü ifade etti. İslâmiyet’in ilk döneminde toplumların İslâm dinine ihtiyacı olduğunu kaydeden Görgün, ‘’İnsanlığın İslâmiyet’e, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından ilk duyurulduğu zamandakinden daha az ihtiyacı yoktur’’ diye konuştu. Konferansın sonunda Hafızlar Musikî Topluluğu konser verdi.

09.10.2010


 

Gazipaşa’da Kur’ân ziyafeti

ANTALYA’NIN Gazipaşa İlçe Müftülüğü, Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişinin 1400. yılı vesilesiyle ‘Kur’ân Ziyafeti’ adlı program düzenledi.

Kur’ân-ı Kerîm gecesine vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Bazı vatandaşlar ayakta kaldı. Programda Gazipaşa Müftüsü Mustafa Şimşek, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Davut Kaya birer konuşma yaptılar. Kur’ân-ı Kerim okunmasının ardından Kur’ân eğitmeni Süleyman Sefer Başkan ve Ankara Tapu Kadastro Camii İmam Hatibi Ali Tel aynı anda ezan okudular. Gece sonunda eski Gazipaşa Müftüsü Ahmet Bayer duâ yaptı.

09.10.2010


 

TV’ler reyting uğruna kötü örnek olmamalı

MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, televizyon dizilerinde bütün ahlâksızlıkların reyting uğruna normalmiş gibi yansıtılmasını eleştirdi. Senaristlere çağrıda bulunan Gündoğdu, reyting uğruna çocuklara kötü örnek sunmamalarını istedi.

Gündoğdu, dizilerdeki evlenmeden çocuk yapmanın ve bu ilişkilerin normalmiş gibi yansıtılması ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, dünya görüşü ne olursa olsun bütün anne ve babalara çağrıda bulunup şunları söyledi; “Bu çocuklarımızın ahlâklı olması için yerel değerlerin diri tutulması için, aile düzenimizi korumada, çekirdek ailenin dejenere olmaması için duyarlı olalım. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Senaristlere çağrımız reyting uğruna çocuklarımıza kötü örnekler sunmamaları. Dizilerde aile bütünlüğünü koruyacak değerler öne çıkarılmalı, örneklik teşkil edecek yaklaşımlarda bulunulmalı. Burada bir yasaklamayı öneriyor değiliz, ama herkes yaptığı işin sorumluluğunda olmalı. Bunun reyting ötesi sorumluluğu var. Daha sonra çocuklarda bırakacağı izleri, bu ülkeye getireceği faturaları da hesap edersek, hep birlikte ülkemize daha da katkıda bulunmuş oluruz. Biz bunu önemsiyoruz”

09.10.2010


 

Millet Kütüphanesi’nde Osmanlı Türkçesi Kursu

KÜLTÜR A.Ş. ve Divan Araştırma ve Eğitim Derneği (DİVANDER) işbirliğiyle Fatih Millet Yazma Eser Kütüphanesi’nde düzenlenen Osmanlı Türkçesi kursları başlıyor.

Uzman öğreticiler tarafından her seviyede Osmanlı Türkçesi okuma ve yazma dersleri verilecek kurslarda, kültürel mirasımızla doğrudan iletişim kurmak isteyen bireylere katkıda bulunulması amaçlanıyor. “Kültür ve Tarih Mirasımızla Buluşmak” başlığıyla gerçekleştirilen programda, katılımcılara hem Osmanlı Türkçesi ile basılmış eserleri hem de İstanbul başta olmak üzere tarihî eserler üzerindeki Osmanlı Türkçesi yazı ve kitâbeleri okuyabilme kabiliyetini arttırıcı eğitim faaliyetlerinde bulunulacak. Program kapsamında, kültürel geziler, konferanslar ve atölye çalışmaları tertip edilerek, bu sayede tarihî ve kültürel mirasımızla barışık bireylerin sayısının arttırılması amaçlanıyor. Osmanlı Türkçesi kursları her biri 12 hafta ve 4 kurdan oluşuyor. 14 Ekimde başlayacak kursa kayıt yaptırmak isteyen adaylar, (0536) 706 24 76 ve (0554) 846 38 38 telefon numaraları ile [email protected] ve [email protected] e-posta adreslerinden iletişime geçebilir.

09.10.2010


 

Kayseri’de Bediüzzaman coşkusu

NEVŞEHİR'DEKİ bu güzel programın ardından Kayseri’ye doğru hareket eden Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ı Kayseri’de Kurşunlu Camii’nin hemen karşısındaki geniş alanda konakladı.

Şehrin girişinde TIR'ımızı büyük bir coşkuyla karşılayan Kayserililer, tam teşekküllü bir organizasyon tertip etmişlerdi. Yeni Asya Neşriyat kitap standı, pankartlar, çok sayıdaki sandalye ve TIR programını takip edenlere kesintisiz ikram edilen çay servisi ile renkli ve kalabalık bir program düzenlenmiş oldu.

PROGRAMIN açılış konuşmasını Yeni Asya Kayseri İl Temsilcisi Mehmet Şerif Gündüz yaptı. Gündüz, “Kayseri’nin bu merkezi meydanında Bediüzzaman’ın dâvâsını ve mücadelesini anlatmaktan dolayı son derece mutluyuz. Peki neydi onun dâvâsı? Onun dâvâsı imana dâvet dâvâsıdır. Böyle bir gaye ve dâvâya sahip biri, ölümünden sonra bile rahat bırakılmadı. Vefatından tam 110 gün sonra 27 Mayıs darbecileri mezarını yıkıp, cesedini bilinmeyen bir yere götürdüler.” ifadelerini kullandı. Gündüz konuşmasına şöyle devam etti: “Bu organizasyonda İstanbul’dan buraya kadar emeği geçen herkese, Kayseri Valiliğine, Emniyet Müdürlüğüne, Belediye Başkanlarımıza, basın kuruluşlarına, bizi yalnız bırakmayan STK, vakıf ve dernek ilgililerine, burada görev yapan kamu ve özel güvenlik birimlerine, Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı’ya, Proje Koordinatörü Ali Toker’e, Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Şener Boztaş’a, Yeni Asya Gazetesi Yayın Koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş’a, sunucumuz Melih Atom’a, gazeteci Umut Yavuz’a, TIR'ımızın ve eksortun sürücüleri Salih Sorgut ile Mehmet Kurtulmuş’a, bütün okuyucularımıza ve misafirlerimize teşekkür ediyoruz.”

09.10.2010


 

Bediüzzaman, bütün insanlığın gerçeğidir

AÇILIŞ konuşmasının ardından sözü devralan Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar şöyle konuştu: “Bediüzzaman bu toprakların yetiştirdiği bir büyük İslâm âlimidir. Risâle-i Nur da onun eşsiz eseri. Bediüzzaman ve Risâle-i Nur bu ülkenin değeridir, gerçeğidir.

Bediüzzaman hayattayken bazı mihraklar bunu reddetse de Bediüzzaman’ın bu ülkenin değeri ve gerçeği olduğunu zaman ispat etmiştir. Bu ülkenin gerçeği olmayanların fikirleri, ısrarla anlatılmasına rağmen unutuldu. Ama Said Nursî unutulmadı. Demek ki bu ülkenin gerçeği ve gerçek değeridir. Bediüzzaman hayattayken Kayseri’ye gelmiş olsaydı eminim siz Kayserililer yine böyle bu meydana doluşur ve onu aynı coşkuyla karşılardınız. Şimdi Bediüzzaman Kayseri’ye hizmet TIR'ıyla, eserleriyle, talebeleriyle geldi ve siz buradasınız. Demek ki siz Bediüzzaman ile bütünleşmiş, nuranî insanlarsınız. Onun etrafında yer almış olmak bir büyük şereftir ve insanı nuranileştirir. Onun eserleri sadece Türkiye’de değil bütün dünyada okunuyor. Demek ki Said Nursî sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ve bütün insanlığın gerçeğidir.”

Konuşmaların ardından Işık Doğudan Yükselir adlı sinevizyon filminin gösterimine geçildi. Kayseri’de bine yakın broşür, kitap ve gazete dağıtılırken, Kayseri’nin bu kalabalık meydanında yüzlerce kişinin TIR'ımızı ziyaret ettiği gözlendi.

09.10.2010


 

Kayseri’de İslâm Yaşar’dan konferans

TIR'IN önünde çekilen hatıra fotoğraflarının ardından Kayserilileri temsilen iş adamı Mehmet Güntay tarafından TIR ekibi adına koordinatör Şener Boztaş’a bir çiçek takdim edildi.

Meydanda kurulan Yeni Asya Neşriyat Standı’na yoğun ilgi gösterilirken, Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar da okuyucularıyla buluşup, kitaplarını imzaladı. Kayseri’deki tanıtım programının ardından akşam saat 20.00’de Kardelen Kültür Merkezi’nde Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar, “Bediüzzaman ve Dâvâsı” başlıklı bir konferans gerçekleştirdi. Yaşar, Kayserililerin yoğun ilgi gösterdiği ve yaklaşık iki saat süren konferans programında Bediüzzaman’ın şahsiyetini, fikirlerini ve dâvâsını tafsilatıyla anlattı.

09.10.2010


 

Eraçıkbaş’a “hoşgeldin” Boztaş’a “teşekkürler”

KAYSERİ durağıyla birlikte Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ının Üçüncü Bölge etabı da tamamlanmış oldu.

Üçüncü bölge etabı boyunca TIR koordinatörlüğünü fedakârca ve başarılı bir şekilde yürüten Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Şener Boztaş da görevini Yeni Asya Gazetesi Yayın Koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş’a devretti. Dördüncü Bölge Koordinatörlüğünü İzmir’e kadar yürütecek olan Abdullah Eraçıkbaş’a hoşgeldin der ve başarılar dilerken, Trabzon’dan Kayseri’ye kadar uzun bir etapta TIR'ımızı koordine eden Şener Boztaş’a da teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Böylece TIR'ımız, bayrağı devralan Abdullah Eraçıkbaş’ın koordinatörlüğünde ve Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar’ın da eşliğinde Aksaray’da başlayıp, İzmir’de son bulacak olan ve sürekli batıya doğru hareket edecek olan yoluna başlamış oldu.

09.10.2010


 

Nevşehir ve Kayseri'de BEDİÜZZAMAN Coşkusu

BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet TIR'ı, Üçüncü Bölgedeki son durakları olan Nevşehir ve Kayseri illerindeydi.

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı olması hasebiyle onun şahsiyetini ve eserlerini tanıtmak maksadıyla 17 Eylül’de yola çıkan TIR'ımız Türkiye’yi beş bölgede dolaşmayı planlıyordu. Bu beş bölgenin üçü Nevşehir ve Kayseri illerinin de ziyaret edilmesiyle birlikte tamamlanmış oldu. Şimdi Bediüzzaman Hizmet TIR'ı turunun 4. bölgesine Aksaray ve Konya’dan start vererek, İzmir’de sona erdirmek üzere yoluna devam edecek.

Önceki gün Adana’dan yola çıkan TIR'ımız, önce Nevşehir il merkezine giriş yapmadan Nevşehirli kalabalık bir grup tarafından karşıladı. TIR'ımız, merkezde kendisi için ayrılan yerde konakladı. Burada kalabalık bir izleyici grubuna hitap eden tır programını Melih Atom sunarken, Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar da bir konuşma gerçekleştirdi.

BUGÜN BEDİÜZZAMAN

NEVŞEHİR’DEDİR

YAŞAR şu şekilde konuştu: “Bediüzzaman hayatta iken Nevşehir’e gelememişti. Ama bir insanın bir yere gitmesi için hayatta olması şart değildir. Hatta Said Nursî gibi maneviyat insanları öldükten sonra daha çok gezmişlerdir. Buraya onun şahsı manevisi defalarca gelmiştir. O burayı maddî gözleriyle göremedi belki, ama şöyle Said Nursî’yi gören bir göz var mı diye aranızda baktığımda, sürekli yaşaran bir çift yaşlı göz görüyorum. “Niye ağlıyorsun” diye sorduğumda, Narlı Ahmet Avşar Amca “Ben 1957’de Said Nursî’yi ziyaret etmiştim. Vefatından sonra özledikçe rüyamda görürdüm. Şimdi de onu görmüş gibi oluyorum. Gözyaşlarımı onun için tutamıyorum” diyordu.. Said Nursî aslında insanları ağlatan bir sima değildir. Said Nursî insanların dünya ve ahirette gülmelerini sağlayan bir sima... Buradaki gözyaşları ise hasret gözyaşlarıdır. Bu TIR'ımız da bir nebze olsun hasretleri dindiriyor..”

İslâm Yaşar’ın ardından sözü devralan Yeni Asya gazetesi Nevşehir Temsilcisi Bilal Altunbaş, aslında Bediüzzaman’ın tanıtılmaya ihtiyaç duymayan bir büyük İslâm âlimi olduğunu ifade etti. Altunbaş şunları söyledi: “Bugün Bediüzzaman Nevşehir’dedir... Onun tanıtılmaya ihtiyacı yoktu. Şana, şöhrete ihtiyacı olmayan bir dâvâ adamıydı. O hep “dâvâm” diyen büyük bir müceddit idi. Bugün böyle bir müceddidin şahs-ı manevisinin Nevşehir’i ziyaretinde bizimle birlikte olduğunuz için hepinize teşekkür ediyoruz. Bu büyük hizmet sebebiyle Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı sayın Mehmet Kutlulara ve Hizmet TIR'ı ekibine teşekkür ediyoruz.”

Nevşehİrlİlerden

ekİbİmİze jest

Yapılan konuşmaların ardından Işık Doğudan Yükselir adlı sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Daha sonra Nevşehirliler adına Araştırmacı-Yazar İslâm Yaşar’a ve Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ı 3. Bölge Koordinatörü Şener Boztaş’a birer Nevşehir hatırası özel işlemeli porselen tabak takdim edildi.

Nevşehir’de beklenmedik bir kalabalık grubun iştirak ettiği tanıtım programında kitap, broşür ve gazete dağıtımı yapılırken, daha sonra da bir hatıra fotoğrafı çektirildi.

UMUT YAVUZ / [email protected]

NEVŞEHİR/KAYSERİ

09.10.2010


 

BEDİÜZZAMAN TIRI NE GÜN, NEREDE?

DÖRDÜNCÜ BÖLGE:

9 EKİM 2010 CUMARTESİ,

Saat: 16:00, Isparta

İYAŞ Parkı karşısı

Konuşmacı: İslâm Yaşar

10 EKİM 2010 PAZAR,

Saat: 10:00, Burdur

Cumhuriyet Meydanı

Konuşmacı: İslâm Yaşar

10 EKİM 2010 PAZAR,

Saat: 15:00, Denizli

İncilipınar Parkı önü

Konuşmacı: İslâm Yaşar

11 EKİM 2010 PAZARTESİ,

Saat: 10:00, Tire

Eski Belediye binası önü

Konuşmacı: İslâm Yaşar

11 EKİM 2010 PAZARTESİ,

Saat: 15:00, Ödemiş

Hükümet Konağı önü

Konuşmacı: İslâm Yaşar

12 EKİM 2010 SALI,

Saat: 10:00 Bayındır-Torbalı

Konuşmacı: İslâm Yaşar

12 EKİM 2010 SALI,

Saat: 15:00 Bornova / İzmir

Cumhuriyet Meydanı

Konuşmacı: İslâm Yaşar

BEŞİNCİ BÖLGE:

13 EKİM 2010, ÇARŞAMBA

Saat: 10:00, Turgutlu

Saat Kulesi yanı

13 EKİM 2010 ÇARŞAMBA,

Saat: 13:00, Uşak.

Belediye önü

13 EKİM 2010 ÇARŞAMBA,

Saat: 17:00, Afyonkarahisar.

Anıt Park önü

14 EKİM 2010 PERŞEMBE,

Saat: 11:00, Eskişehir.

Odunpazarı Meydanı

15 EKİM 2010 CUMA,

Saat: 11:00, Sakarya.

Kent Meydanı

09.10.2010


 

Bediüzzaman’ı görenler konuştu

NEVŞEHİR'DE görüştüğümüz Hasan Okur, 1956 yılında Risâle-i Nurları tanıdığını belirtti. Okur, “Bediüzzaman Said Nursî’nin şahs-ı manevisini temsil eden bu Yeni Asya kervanının Nevşehirimize gelmesinden ötürü çok memnuniyet duyuyoruz.

Bu hizmet şevkimizi ve gayretimizi arttırdı. Allah yar ve yardımcınız olsun” dedi. Bediüzzaman Said Nursî’yi hayattayken görenlerden biri olan 1928 doğumlu Narlı Ahmet Avşar ile de konuştuk. Narlı Ahmet dede de oldukça ilerleyen yaşına rağmen Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ının geleceğini duyunca TIR'ın konaklayacağı meydana koşturmuştu. Zorlukla yürüyebilen Narlı Ahmet Dede, tanıtım programı boyunca sürekli ağladı. 1957’de Bediüzzaman’ı Isparta’dayken ziyaret etmiş olan Narlı Ahmet dede, Bediüzzaman Hizmet TIR'ını görünce sanki Üstad ile bir kere daha görüşmüş gibi hissettiğini bu sebeple de göz yaşını tutamadığını ifade etti.

09.10.2010


 

Medya demokrasiye katkı sağlıyor

RTÜK Başkanı Davut Dursun, “Medya, Siyaset, Yayıncılık ve Denetim’’ konulu bir konferansta yaptığı konuşmada, ‘’Radyo ve televizyonların demokrasiye, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine olumlu katkı sağladığını düşünüyorum’’ dedi.

RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun, ‘’Radyo ve televizyonların demokrasiye, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine olumlu katkı sağladığını düşünüyorum’’ dedi. Dursun, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunlarının kurduğu Siyasal Vakfınca düzenlenen ‘’Medya, Siyaset, Yayıncılık ve Denetim’’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, yazılı basının ülkeye modernleşme ve Batılılaşma hareketleriyle geldiğini ve Osmanlı döneminde genellikle gayrimüslimlerin bu alanda faaliyet gösterdiğini söyledi. Cumhuriyetin kurulmasının ardından, tek parti döneminde yazılı basının siyasetle uyum içinde olan bir nitelik kazandığını belirten Dursun, bu dönemde muhalif basının kendine yer bulamadığını söyledi. Çok partili hayata geçilmesiyle medyanın da kendi içinde çeşitlendiğine işaret eden Dursun, ‘’Siyasetteki çeşitlenmeyle basındaki çeşitlenmeler atbaşı gitmiştir’’ görüşünü dile getirdi. Dursun, 1980’lerden sonra ise egemen siyasî çizgilerden ayrılan, farklı, kendine özgü bir bakış açısının ortaya çıktığını anlattı. Özel radyo ve televizyonların yayın hayatına başlamasıyla ilgili bilgiler de veren Dursun, bu alanın denetlenmesi amacıyla RTÜK’ün kurulduğunu söyledi.

TV ve radyo sayısındaki çeşitliliğin insanların kendilerini ifade etmelerine katkı sağladığını vurgulayan Dursun, şunları kaydetti:

‘’İçinde yaşadığımız küresel çağ giderek insanları tektipleştiriyor. Bununla birlikte yerel özelliklerimizi tektipleşmeye tepki olarak tekrar hatırlıyoruz. Böylece küreselleşirken yerelleşme gibi bir paradoks yaşıyoruz. Farklılıklarımızı başkalarına anlatacak kanallar bulmaya çalışıyoruz. Radyo ve televizyonlardaki çeşitlilik bu yerelliğin başkalarına aktarılmasında etkili oluyor. Dolayısıyla ben bu yüksek radyo ve televizyon sayısının hayırlı olduğuna inanıyorum. Radyo ve televizyonların demokrasiye, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine olumlu katkı sağladığını düşünüyorum.’’

09.10.2010


 

Çin Başbakanına ayakkabılı protesto

RESMÎ ziyaret için Türkiye’de bulunan Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Ciabao, Ankara’da kaldığı otelin önünde protesto edildi.

Yurdun çeşitli yerlerinden otobüslerle Ankara’ya gelen Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi kalabalık bir grup, ellerinde pankartlarla Hilton Oteli’nin önünde toplandı. Burada Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Ciabao’yu protesto eden grup, çeşitli sloganlar attı. Bu sırada dernek üyesi bir kişi, konuk Başbakan Ven Ciabao’nun fotoğrafını parçaladı. Çin Başbakanı Ven Ciabao’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere otelden ayrıldığı sırada bir kişi de polis barikatının arkasından ayakkabısını fırlattı. Göstericilerle, Ven Ciabao’nun bulunduğu aracın arasındaki mesafenin uzak olması sebebiyle ayakkabı isabet etmedi. Grup adına basın açıklaması yapan Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, geçen yıl 5 Temmuz’da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başşehri Urumçi’deki Uygurluların demokratik hak arayışında bulunduğunu hatırlattı. Yaşanan olayların ‘’kanlı bir şekilde bastırıldığını’’ kaydeden Tümtürk, ‘’Orantısız güç kullanımını, yargısız infazları ve Çin işgalini şiddetle protesto ettiklerini’’ söyledi. Tümtürk, ‘’5 Temmuz’da katledilen, tutuklanan ve kaybolanlarla Kamboçya’dan ve Burma’dan 1,2 milyar dolar karşılığı Çin’e iade edilen 37 Uygurlunun akıbetinin soruşturulması, Çin’in devlet terörünün tekrarlanmaması için başta BM olmak üzere uluslar arası kuruluşlar, Pekin yönetimi üzerinde uluslar arası hukuk kurallarını uygulamalıdır’’ diye konuştu. Grup, açıklamanın ardından otobüslere binerek bulundukları yerden ayrıldı.

TİCARETTE HEDEF 100 MİLYAR DOLAR

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Ciabao’yu resmî törenle karşıladı. Başbakanlık Merkez Bina’daki törende, iki ülkenin millî marşlarının çalınmasının ardından, Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven tören birliğini denetledi. İki lider basına görüntü vermelerinin ardından başbaşa ve heyetlerarası görüşmelere geçtiler. Resmî karşılama töreninde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız de hazır bulundu. Erdoğan ve Ven Ciabao görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, basın toplantısında, ‘’Çin Halk Cumhuriyeti ile ikili dış ticaret hacmine baktığımızda, 17 milyar dolar gibi bir dış ticaret hacmine sahibiz. Bugün aramızda bir takvim belirledik, bu takvime göre, 2015 yılına kadar, bu ticaret hacmini 50 milyar dolara çıkaralım dedik ve ikinci bir etabı da 2020 yılına kadar koyduk, 2020 yılında da bu ticaret hacmini 100 milyar dolara ulaştıralım dedik’’ diye konuştu. Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Wen Jiabo’nun Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmi ziyaret çerçevesinde, iki ülke arasında ticaret, kültür ve ulaştırma konularında 8 anlaşma imzalandı.

09.10.2010


 

Arınç: Askerlik süresi uzun

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bedelli ve tek tip askerlikle ilgili düşüncesini daha önce açıkladığını belirterek, “Ben prensip olarak askerlik süresinin bu kadar uzun olmasına karşıyım.

Yani 12-15 ay askerlik olmamalı artık Türkiye’de” dedi.

NTV canlı yayınında soruları cevaplandıran Arınç, ‘’bedelli askerlik’’ konusuna ilişkin soru üzerine, bu konudaki düşüncelerini daha önce ifade ettiğini, ardından bazı gelişmeler olduğunu ‘’tek tip askerlik’’ ve sürelerine ilişkin konuların gündeme geldiğini söyledi.

Arınç, ‘’Sanki Genelkurmaydan Millî Savunma Bakanlığına bu konuyla ilgili bir şey gelmiş de hemen yarın karar verecekmişiz gibi, halbuki yok. Sayın Genelkurmay Başkanı’nın eskisinin de yenisinin de tek tip askerliğin lüzumlu olduğuna dair açıklamaları oldu, ama bu konuda yasal bir çalışmayı yapıp bakanlık kanalıyla hükümete göndermediler’’ diye konuştu. Konunun şu aşamada tartışıldığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ‘’Sürenin ne olacağı, üniversite doktorlarına, doçentlerine kadar herkesin eşit şartlarda mı askerlik yapacağı veya yapmayacağı, bedellinin bunun içinde olup olmayacağı belli değil. Önce asker kendi görüşünü içerisinde belirleyecek, Millî Savunmadan bize gelecek, biz de ona siyasî bir veçhe koyacağız. Çünkü hükümet sorumluluk taşıyor. Bu konunun askerlik gereği olan kısmı askerlik meselesidir ama kanun haline gelecekse bu da hükümetin vereceği karardır. Ben prensip olarak askerlik süresinin bu kadar uzun olmasına karşıyım. Yani 12-15 ay askerlik olmamalı artık Türkiye’de. Biz uzunda eşitliği değil, belki kısada eşitliği konuşabiliriz. Ama bunların hepsi tasavvurlarımızda olan şeydir. Hükümet karar verdiğinde benim değil hükümetin kararı olur.’’

Arınç, ‘’Bu konuda seçim öncesinde karar verilebilir mi?’’ şeklindeki soruya da ‘’10 aylık bir süreden söz ediyorsunuz sanırım. 2011... Bu kadar konuşulduktan sonra mutlaka bir şey olması gerekir. Ortada bırakılamaz’’ karşılığını verdi.

09.10.2010


 

İhmali olan cezalandırılsın

ŞEHİT ve Gaziler Derneği Şube Başkanı Süleyman Bayır, “Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının terör saldırılarından eğer bir ihmali varsa söz konusu isimler, bırakın terfi etmeyi en ağır ceza ile yargılanmalıdırlar” dedi.

Şehit ve Gaziler Derneği Adıyaman Şube Başkanı Bayır, TSK ile igili gündeme gelen iddialar ve generallerin terfisine ilişkin tartışmalarla ilgili yaptığı açıklamada, “Eğer yaşanan bu sorumsuz davranışlarda bir ihmalkarlık sözkonusu ise Şehit ve Gaziler Derneği Başkanı olarak ben de bunu kabullenmiyorum. Çünkü biz evlatlarımızı onlara emanet ediyoruz. Bir ihmalkarlık varsa değil ki terfi, terfinin dışında hak ettikleri en ağır ceza ile cezaya çarptırılmalıdırlar” diye konuştu. TSK’nın bu tür iddialarla gündeme gelmesine çok üzüldüğünü aktaran Bayır, şöyle devam etti: “Türk Silâhlı Kuvvetleri her zaman bizim yanımızda desteği olmuştur. Tek güveneceğimiz kişiler onlardır. Şehitlerimizi ve gazilerimizi emanet ettiğimiz Peygamber ocağının bu hale gelmesine çok üzülüyoruz. Umut ediyorum ki bu gibi sorumsuz ihmalkârlıklar yaşanmasın. Bu tür şeylere karışmamalarını diliyorum. Bütün Türk halkı bu konuda duyarlıdır, şehit ve gazilerine sahip çıkmalıdır. Destekleri olmalıdır. Böyle davranırlarsa güvenimiz kime olabilir.”

09.10.2010


 

BDP’den Millî Güvenlik dersi kaldırılsın teklifi

BDP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, milli güvenlik dersinin Millî Eğitim müfredatından çıkarılması için kanun teklifi hazırladığını bildirdi.

Özçelik, düzenlediği basın toplantısında, okullarda subaylar tarafından verilen millî güvenlik derslerinde, ‘’öğrenci-öğretmen’’ ilişkisinden çok ‘’öğrenci-komutan’’ ilişkisi oluşturulduğunu kaydetti. Özçelik, subayların üniformaları ile girdiği bu derslerde, öğrencileri birer asker ya da potansiyel asker olarak gördüğünü ve bu şekilde hareket etmelerini beklediklerini söyledi. Millî güvenlik derslerine giren muvazzaf ya da emekli subaylara okul müdürlerinin müdahale edemediğini iddia eden Özçelik, pedagojik eğitim almamış olan bu subayların bölgedeki garnizon komutanlıklarınca atandığı ifade etti. Osman Özçelik, TBMM Başkanlığına sunduğu kanun teklifinin, okullarda milli güvenlik dersinin kaldırılmasını, ‘’insan hakları ve demokrasi’’ dersinin zorunlu ders haline getirilmesini öngördüğünü belirtti. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Özçelik, TBMM Başkanlığına sunulan, sınır ötesi harekat düzenlemesi konusunda hükümete verilen yetkinin uzatılmasını öngören tezkereye değindi. Özçelik, tezkerenin gelmesini doğru bulmadıklarını ve buna karşı çıkacaklarını kaydetti.

09.10.2010


 

Ergenekon’da yeni dâvâ

SİVAS'TA kuyumculuk yapan mağdur Minas Durmazgüler’e suikast yapılacağı iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuksuz sanıklar Bekir Çelik ve Erhan Gönenci hakkında 7,5 ila 18 yıl arasında değişen hapis cezası talebiyle dâvâ açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu tarafından düzenlenen iddianame, birinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsı ile birleştirilme talebiyle gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Mahkeme, tutuksuz sanıklar Bekir Çelik ve Erhan Gönenci’nin yargılanacağı dâvânın ilk duruşmasını da 29 Kasımda yapacak. Sanıkların yargılanacağı ilk duruşma, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan duruşma salonunda görülecek. İddianamede sanık Bekir Çelik’in ‘’Silâhlı terör örgütüne üye olmak’’ ve ‘’Ruhsatsız ateşli silâhlarla mermileri satın almak, taşımak veya bulundurmak’’ suçlarından 8,5 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenirken, Erhan Gönenci’nin ise ‘’Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek’’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapse mahkûm edilmesi istendi.

09.10.2010


 

BU YASAK KANUNSUZ VE KEYFî

‘’Göreve başladığımız günden bu yana gerek başörtülü öğrencilerimiz olsun, gerekse giyim tarzı farklı biçimde olan öğrencilerimiz olsun, bütün öğrencilerimize eşit şekilde yaklaşılmıştır’’ diyen Porf. Dr. Nihat İnanç, düzenlediği basın toplantısında, Yüksek Öğretim Kurumu tarafından başörtüsüyle ilgili alınan kararı değerlendirerek, yasağın bir imzayla geldiğini ve yine bir imzayla kalktığını ifade etti.

KANUNLARDA YASAK YOK Muş Alparslan Üniversitesi’nin hiçbir biriminde, kılık kıyafet anlamında yasak olmadığını anlatan Prof. Dr. İnanç, şunları kaydetti: “Bundan sonra da olmayacak. Yasalar çerçevesinde hareket ettik. Gerek anayasa, gerekse kanunlar noktasında zaten herhangi bir kısıtlama, herhangi bir yasak söz konusu değildir. O açıdan üniversitemizde hiçbir zaman böyle bir yasak olmadı, bundan sonra da böyle bir yasak olmayacaktır.” Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, başörtüsü yasağının keyfi ve siyasal olduğunu herkesin bildiğini belirterek, “Başörtüsü tamamen kişinin, kişisel tercihidir ve o kişisel tercihe herkesin saygı duyması gerekir’’ dedi.İnanç, düzenlediği basın toplantısında, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından başörtüsüyle ilgili alınan kararı değerlendirerek, yasağın bir imzayla geldiğini ve yine bir imzayla kalktığını ifade etti. YÖK tarafından konuyla ilgili kendilerine herhangi bir yazı gönderilmediğini, öyle bir yazıya da gerek olmadığını ifade eden İnanç, ‘’Öğrenciler arasında inanç, kültür ve giyim tarzında farklılıklar olabilir. Bunları zenginlik olarak görüyoruz. MŞÜ olarak, göreve geldiğimiz 2008 tarihinden itibaren, üniversitemizin söylemine, sloganına yansıttığımız ‘Özgür üniversiteden medeni bir dünyaya’ diye bir deyimimiz var’’ diye konuştu.

İnanç, öğrencilerin her anlamda, gerek kültürel, gerek sosyal ve gerekse inançları açısından giyim tarzında farklılıkları olacağını, fakat bu farklılıkların hiçbirinin, kendilerini herhangi bir ayırıma tabi tutmayacağını, tam tersine kendilerine sonuna kadar saygı duyulacağını ve bunun bir zenginlik olarak kabul edileceğini vurguladı.

“KANUNLARDA YASAK YOK”

MŞÜ’nün hiçbir biriminde, kılık kıyafet anlamında hiçbir yasak olmadığını anlatan İnanç, şunları kaydetti:

‘’Bundan sonra da olmayacak. Bize YÖK tarafından hiçbir yazı gönderilmedi. Dolayısıyla YÖK’ün bu anlamda bize herhangi bir yazı gönderilmesine de gerek duymuyoruz. Tüm öğrencilere eşit davranıyoruz. Yasalar çerçevesinde hareket ettik. Biz 2547 sayılı yasaya göre hareket ettiğimizi her halükârda ifade ettik. Çünkü bu yasalar ek 17. madde der ki, ‘yürürlükteki yasalara aykırı olmamak kaydıyla serbesttir’. Gerek anayasa noktasında, gerekse kanunlar noktasında zaten herhangi bir kısıtlama, herhangi bir yasak söz konusu değildir. Göreve başladığımız günden bugüne kadar, gerek başörtülü öğrencilerimiz olsun, gerekse giyim tarzı farklı biçimde olan öğrencilerimiz olsun, bütün öğrencilerimize eşit şekilde yaklaşılmıştır. O açıdan üniversitemizde hiçbir zaman böyle bir yasak olmadı, bundan sonra da böyle bir yasak olmayacaktır. 2547 sayılı yasanın ek 17. maddesi gayet açıktır. Biz bunu uyguluyoruz ve uygulamaya da devam edeceğiz.’’

Başörtüsü yasağı sebebiyle öğrencilerin kılıktan kılığa girmek zorunda kaldığını ifade eden İnanç, ‘’Böyle bir yasağın insanın ne kendi şahsıyla örtüşen bir davranış biçimi olabilir, ne de karşınızdaki muhatabınızın psikolojisi ile örtüşen bir davranış olabilir’’ dedi.

‘’YASAĞIN KEYFİ VE SİYASAL

OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR’’

Öğrencilerin kılıktan kılığa girdiğini, olmadık peruklar, şapkalar vesaire bunlarla kendilerini kamufle etmeye çalıştığını ifade eden İnanç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Böylesi bir öğrencinin psikolojisi hangi noktaya ulaşabilir, böylesi bir öğrenci o psikolojiyle nasıl derslerine adapte olabilir, böylesi bir öğrenci o psikolojiyle nasıl vatan, millet sevgisi ne kadar gelişebilir? Bunlar üst düzeyde sorulması, cevaplandırılması gereken bir konudur. MŞÜ olarak, YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Yusuf Ziya Özcan’ın bu medeni ve cesaret dolu girişiminden dolayı kendisini tebrik ediyoruz ve bu uygulamanın devamını MŞÜ olarak sonuna kadar yerine getireceğimizi ifade etmek istiyorum. Çünkü başörtüsü yasağının keyfi ve siyasal olduğunu herkes biliyor. Başörtüsü tamamen kişinin, kişisel tercihidir ve o kişisel tercihe herkesin saygı duyması gerekir.’’

09.10.2010


 

Başörtüsü raporu görmedim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin hazırladığı başörtüsü raporuna ilişkin bir soruya, ‘’Daha ben bir rapor görmedim’’ dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Bolu Büyük Abant Otel’de düzenlenen toplantıya gelişinde, gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP’nin sosyal demokrat bir parti olduğunu, sosyal faaliyetlerinin de bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Abant’da milletvekilleri ve MYK üyeleri ile yararlı bir toplantı yapacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, iki gün devam edecek toplantıda hem Türkiye’yi, hem dünyayı, hem de partilerini konuşacaklarını ifade etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ‘’Bazı gazetelerde CHP’nin türban raporuna ilişkin haberler yer aldığını’’ ifade etmesi üzerine, ‘’Daha ben bir rapor görmedim’’ diye konuştu.

09.10.2010


 

Meral: 40 bin yeni ihracatçıya ihtiyaç var

Türkİye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, Cumhuriyetin 100’üncü yılında 500 milyar dolar ihracat hedefinin gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan 40 bin yeni ihracatçıyı yetiştirme çabası içinde olduklarını söyledi.

Brüksel temasları kapsamında kapsamında bir dizi görüşme gerçekleştiren Meral, soruları cevaplandırdı. Meral, Türkiye’de sermayenin el değiştirdiği iddialarıyla ilgili “Bunlara katılmam mümkün değil. Türkiye’nin önünde çok büyük hedefler var. 12-13 sene içinde 500 milyar dolar gibi bir ihracatı gerçekleştirme hedefimiz var. Bu ağır yükü sadece bir şehrin, belli grup iş adamlarının taşıması mümkün değil. Bu yükü çok daha geniş ayaklara dağıtmak mecburiyetindeyiz. Bunun için bütün Türkiye’yi ihracat ve üretim seferberliğinin içine sokmak zorundayız” dedi. Bunun için Türkiye’nin mevcut 50 bin civarındaki ihracatçısına 40 bin yeni ihracatçının katılması gerektiğini belirten Meral, ‘’TUSKON bu ihracatçıları bulmaya ve yetiştirmeye aday ve bu konuda çalışmalarını sürdürüyor’’ diye konuştu. Meral, AB’de Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanların artık eski gerekçelerini değiştirmek zorunda kaldığını anlatarak şunları kaydetti: ‘’Şu anda artık ‘fakirsiniz’ argumanını duymuyoruz, ‘demokratik değilsiniz’ argumanını duymuyoruz, ‘modern değilsiniz’ argumanını duymuyoruz. Şu anda en önemli arguman ‘Türkiye çok büyük’. Görünen şu ki Avrupa Türkiye’yi hazmedip hazmedemeyeceğinden emin değil.”

09.10.2010


 

Emekli ve yaşlılar için de promosyon

MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, emekli, yaşlı ve özürlülerin maaş promosyonu almalarını öngören kanun teklifi hazırladı.

Serdaroğlu’nun, TBMM Başkanlığına sunduğu kanun teklifinin gerekçesinde, yaklaşık olarak 1 milyon 800 bin memur, 5 milyon 500 bin işçi ve 2 milyona yakın BAĞKUR emeklisinin Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden maaş aldığı hatırlatıldı. Sosyal Güvenlik Kurumunun ayrıca, 1 milyon 200 bin kişiye yaşlılık aylığı ve özürlü aylığı da ödediğine dikkat çekilen gerekçede, devlet kurumları ve özel kurumların, personel maaşlarını öderken bankalarla pazarlık yaptıkları ve personeli için belli bir tutarda maaş promosyonu aldıkları belirtildi. Gerekçede, ‘’Bu nedenle, Sosyal Güvenlik Kurumunun inisiyatifi ele alarak, bu 10 milyonun üzerindeki insanımızın uğradığı haksızlığı ortadan kaldırması doğru olacaktır’’ denildi.

09.10.2010


 

HSYK, kesin aday listelerini yayınladı

Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üye seçimi için kesin aday listeleri, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Kararda, HSYK üye seçimi kesin aday listelerinin ilânı için yapılan çalışmaların tamamlandığı belirtildi. Aday listesinde 167 adlî yargı hakim ve savcısı ile 34 idari yargı hakim ve savcısı yer alıyor. Geçici aday ilân tarihinden sonra, Kahramanmaraş Hakimi Salman Tan, İzmir Cumhuriyet Savcısı Fatih Genç, Üsküdar Hakimi Mustafa Özçelik, Adana Hakimi Murat Demirel, Kayseri Hakimi Ali Akın’ın Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına yaptıkları adaylıktan çekilme başvurularının kabul edildiği kaydedildi. 17 Ekim Pazar günü oy verme işlemi yapılacak.

09.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.