Spor |
Ernst Guti'yi aratmadı |
Hava çok güzeldi. Zemin nispeten düzelmiş, taraftar; ”Gücüne güç katmaya geldik, formanda ter olmaya geldik” diyordu. Beşiktaş'ta Guti ve sağ bek yoktu ama iki Alman, Hilbert ve Ernst bu eksikliği gidermişlerdi. Bobo ve Quaresma ilerde, arkalarında Tabata ve ortada Aurelio-Ernst-Necip üçlüsü. Geride İbrahim Üzülmez, Zapo, İbrahim Toraman, Hilbert. Ve kalede Hakan. Schuster’in belki de geçen haftaki hatasını telafi edip, kendine olan güvenini tazelemesi için kaleyi teslim ettiği Hakan. Antalyaspor karşısında Beşiktaş, ilk yarıya tempolu başladı. Oyunu rakip sahaya yıkarak pozisyonlar buldu. İlerde yapılan pres, yardımlaşma ve sabırlı hücum rakibe pozisyon verdirmedi. İlk yarının en önemli gol pozisyonu ise Quaresma’nın direkten dönen şutuydu. İkinci yarının başlarında Hilbert-Ernst-Bobo yapımı golle beklenilen skor yakalanınca İnönü de coşku zirveye ulaştı.Beşiktaş taraftarının tempolu tezahüratı ve ”iki gelsin ikiii” isteğine Quaresma resitali de eklenince pozisyonlar peş peşe geldi. Bobo çok net iki gollük pozisyonu değerlendiremeyince,”atamayan yer” kaidesi işledi ve beraberlik golü geldi. O zamana kadar kendisine iş düşmeyen Hakan öyle bir iş (hata) yaptı ki, bir anda her şey tersine döndü. Taraftar sustu, seyircinin neşesi kaçtı. Hakan’ın üst üste oynadığı iki maçta da puan kaybettirecek ikinci büyük hatasına rağmen, taraftarın protesto etmemesi (yuhalamaması) tam bir olgunluk işaretiydi. Bu konuda “Çarşı”’nın kararını kutlamak gerekir. Gelen beraberlik golünden sonra, Beşiktaşlı futbolcular, bocalamaya başladılar, pas yapamaz, pozisyon bulamaz bir halde iken, her şey oyunu soğutmak isteyen rakibin istediği gibi gidiyordu. Schuster’in son dakikalarda Nobre ve Holosko’yu oyuna alması da rakip kalede beklenen baskıyı getirmedi. Ancak Beşiktaş, CSKA ve Fenerbahçe maçlarında olduğu gibi maçı bırakmadı. Rakibine oranla daha diri ve istekliydi. Nitekim sahanın en iyisi Ernst uzatma dakikalarında “daha maç bitmedi. Guti yoksa ben varım” dercesine Bobo'ya öyle güzel bir pas attı ki, Bobo da bu pası gole çevirmekte zorlanmadı. Bobo ile gelen galibiyet golünden sonra, İnönü'de buz kesmiş hava yerini yeniden serin meltemlere bırakırken, trübünlerdeki donuk suratlar gülümsemeye başlamış,matem sessizliğinin yerini coşkulu şenlikler almıştı.Bu arada Beşiktaş kalesinin önünde Hilbert ve Hakan, yerlerde birbirlerine sarılmışlardı.Bobo’ya teşekkürâne selam gönderircesine ve kendilerine tesellivâri hareketlerle, samimiyetle…
NADİ AKSOY |
27.09.2010 |
BİYONİK ERNST |
BEŞİKTAŞ'IN Alman futbolcusu Fabian Ernst, bu sezon geride kalan 13 maçta adeta istikrar abidesi oldu. Ernst, bu sezon sakatlıklar ve cezalara meydan okuyarak, geride kalan 13 maçta da forma giyen tek futbolcu oldu. Takımının 2-1 kazandığı Medical Park Antalyaspor maçında ortaya koyduğu performans ve yaptığı 2 asistle galibiyetin mimarlarından olan Ernst için bu maç sonrası teknik direktörü Bernd Schuster, ''Tipik bir Alman, öyle bir ciğeri var ki, sanki hiç benzini bitmeyecekmiş gibi oynuyor'' yorumund bulundu. UEFA Avrupa Ligi'nde CSKA Sofya ile BJK İnönü Stadı'nda oynanan karşılaşmada da 90. dakikada kafayla gol bulan ve takımının 1-0 kazanıp gruplara 3 puanla başlamasını sağlayan Ernst, 13 resmi maçın 12'sinde sahada 90 dakika kaldı. ROTASYON SADECE ONA UYGULANMADI Rotasyonu seven ve her maçta takımda 5-6 değişiklik yapan Schuster, sadece Fabian Ernst'i bu rotasyona sokmayıp tüm karşılaşmalarda görevlendirdi. 13 resmi maça da ilk 11'de başlayan Ernst, Spor Toto Süper Lig'deki 6 maçta 90'ar dakika forma giydi. UEFA Avrupa Ligi'ndeki 7 maçın 6'sında 90'ar dakika oynayan Alman futbolcu, sadece Vikingur ile deplasmanda yapılan karşılaşmada 45 dakika sahada kalıp ikinci yarıda oyundan çıktı. Spor Toto Süper Lig'de 540, UEFA Avrupa Ligi'nde de 585 dakika sahada kalan Ernst toplam 1125 dakika oynadı ve takımının en çok forma giyen oyuncusu oldu. |
27.09.2010 |
Arzuladığım Beşiktaş geliyor |
BEŞİKTAŞ Teknik Direktörü Bernhard Schuster, kendi istediği ve arzuladığı Beşiktaş'ın oluşmaya başladığını söyledi. Alman teknik adam, 2-1 galip geldikleri Antalyaspor maçında takım olarak iyi işler yaptıklarını düşündüğünü belirterek, "Bu maçı kazanmak için bu işi son dakikaya kadar bırakmamak gerekiyordu. Daha önceden maçı koparmalıydık. Hala anlayamadığımız şekilde bir gol yedik. Ama benim istediğim oluşmaya başladı. Beşiktaş maçı son dakikaya kadar bırakmadı ve son dakikada golü bulduk ve kazandık." diye konuştu. Bir gazetecinin, "Takım Guti'yi aradı mı?" şeklindeki sorusuna Schuster, "Elimizde bir tane Guti var. Kendisini riske edemezdik onun için bu maçta ona görev vermedik. Ama perşembe günü kendisi bizimle olacaktır. Guti yokken görev verdiğim arkadaşların hepsi ellerinden gelini yaptı. Maçta ikinci golü bulsak herşey daha farklı olurdu. Oyuncuların hırsından ve azminden oldukça mutluyum." diye cevap verdi. Alman teknik adam, kaleci Hakan Arıkan'a güven vermek gerektiğini belirterek, "Şu anki zaman dilimi içinde Hakan birinci kaleci gibi gözüküyor. Sakat olduğu zaman Cenk'e büyük işler düşüyor. Böylesine kaleciler olduğu zaman karar vermek zor oluyor. Hakan'a güven vermek lazım biraz daha onu öne koyuyorum. Rüştü'de iyileşmeye başladı. Şu anda elimizde çok iyi 3 tane kaleci var." dedi. Fabian Ernst'in performansından övgüyle bahseden tecrübeli çalıştırıcı "Kendisi sanki hiçbir zaman benzini bitmeyecek bir araba gibi koşuyor. Nerede ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Yoğun maç trafiği içinde zaman zaman değişiklikler olacaktır. Yeri geldiğinde Fabian'da değişecektir." diye konuştu. |
27.09.2010 |
Hep son anda kazanıyor |
BEŞİKTAŞ, son 3 resmi maçında da son dakikalarda attığı gollerle taraftarlarını sevindirdi. Son 3 resmi maçında 2 galibiyet, 1 de beraberlik alan siyah-beyazlılar, puanlara hep son dakikalarda attıkları gollerle ulaştı. UEFA Avrupa Ligi'nde CSKA Sofya'yı 90. dakikada Ernst'in golüyle 1-0 yenen siyah-beyazlılar, Spor Toto Süper Lig'de geçen hafta Fenerbahçe ile 86. dakikada Guti'nin penaltı golüyle berabere kalırken, dün akşam da Medical Park Antalyaspor'u 90 1. dakikada Bobo'nun golüyle 2-1 mağlup etti. Böylece ''Kara Kartallar'', son dakikalarda attıkları gollerle ligde ve UEFA Avrupa Ligi'nde de 3'er puanı hanesine yazdırdı. Beşiktaşlı futbolcularından Fabian Ernst de, oynadıkları karşılaşmayı kazanmak için son dakikaya kadar koşmak zorunda olduklarını söyledi. Ernst, yoğun bir maç trafiği içinde olduklarını; ancak her zaman diğer maça motive olduklarını; ligde de 4-5 hafta sonra bazı durumların netleşeceğini kaydetti.Basın toplantısına katılan Robert Hilbert de, maç içinde Hakan Arıkan ile yaşadıkları anlaşmazlık sonucu gol yediklerini kaydederek, "Bugün pek yabancısı olmadığım bir mevkide oynadım. Hocamız hafta içinde bana oynar mısın dedi. Bende elimden geleni yaptım. Yenilen golde hatamız oldu. Ben kaleci arkamda diye düşünmüştüm; ama golü yedik." dedi. Alman futbolcu, hedeflerinin şampiyonluk olduğunu ve lider Bursaspor'un da rakiplerinden birisi olduğunu kaydetti. |
27.09.2010 |
Bobo Antalyaspor'a gol atmaya abone oldu |
MEDİCAL Park Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek, takımın Beşiktaş'a 2-1 mağlup olmasına rağmen oyuncularının ortaya koyduğu mücadeleden memnun olduğunu söyledi. Özdilek, mücadele anlamında futbolcularının ortaya koyduğu futboldan memnun olduğunu belirterek, "Oyunun başında Djiehoua'nın sakatlanması planlarımızı bozdu. İlk yarı her iki takım da mücadele etti. İkinci yarı Beşiktaş üstündü ve pozisyonlar bulmaya başladı. 1-0 geriye düştükten sonra taktiksel değişikliğe gittik ve pozisyonları bularak beraberliği yakaladık. Daha sonra gol atmak için yüklendiğimiz dakikalarda amatörce bir gol yedik ve geriye düştük. 90+4 dakikada şans bize goldü ama bu defa boş kaleye gol atamadık. Futbolcuların kazanma arzusundan oldukça memnunum." diye konuştu. Özdilek, Bobo'nun da Antalyaspor maçlarında ise devamlı gol atmasını ise enteresan olarak değerlendirdi. |
27.09.2010 |
Deniz: Son dakikada golü atsaydım, 1 puan gelecekti |
ANTALYASPOR futbolcularından Deniz Barış, son dakikada golü atsaydı İstanbul'dan 1 puanla döneceklerini hatırlatarak, "O golü atsaydım iyi olacaktı. Buradan en azından bir puanla dönecekti. Pozisyonda defansta bir oyuncuya çarpan topa yetişmeye çalıştım ama 2 cm eksik kaldım. Gol olmadı. Maçın zor geçeceğini biliyorduk. Rakibimiz iyi oynuyordu. İyi organize olup bol gol pozisyonlarına girdiler. Son dakikalarda yediğimiz golle mağlup olduk." diye konuştu. Deniz Barış, hakemin oldukça bir kötü maç yönettiğini vurgulayarak, "Hakemin kötü maç yönetmesi bizi oldukça etkiledi. Her pozisyonda faul verdi. Atağa kalkacağımız zaman avantajlarımızı kesti. Bize atak yapma imkanı vermeyerek bizi durdurmasını bildi." dedi. |
27.09.2010 |
Fenerbahçe Kasımpaşa virajında |
FENERBAHÇE ile Kasımpaşa, lig tarihinde bugün 17. kez karşılaşacak. İki ekip arasında geride kalan 16 maçtan 12'sini Fenerbahçe, 2'sini Kasımpaşa kazanırken, 2 maç da berabere sonuçlandı. Fenerbahçe'nin lig maçlarındaki toplam 35 golüne, Kasımpaşa 12 golle cevap verebildi. Geçen sezon, Kadıköy'de yapılan ve Fenerbahçe'nin cezası nedeniyle seyircisiz oynanan maçı Kasımpaşa 3-1 kazanırken, Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda gülen taraf 1-0'lık skorla Fenerbahçe oldu. Bu arada, Fenerbahçe ile Kasımpaşa, 2 aşamalı olarak oynanan 1962-1963 sezonunda hem Beyaz Grup'ta, hem de Final Grubu'nda birlikte yer alınca, bir sezonda birbirleriyle toplam 4 maç yapmış oldular. Ali Sami Yen Stadında saat 20.00'de başlayacak karşılaşmayı Mustafa Kamil Abitoğlu yönetecek. |
27.09.2010 |
Bursaspor prim zengini oldu |
SÜPER Toto Süper Lig'de oynadığı 6 maçın tamamını kazanan Bursasporlu futbolcular, prim zengini oldu. Yeşil-beyazlı kulüp, sezon başında futbolcularla yaptığı anlaşma gereği, iç saha galibiyetlerinde 6 bin TL, deplasman galibiyetlerinde ise 8 bin TL prim verecek. Buna göre, bu sezon oynadığı 6 maçın tamamını kazanan futbolcular, büyük bir prim geliri elde etti. Futbolcular, iç sahada kazanılan 3 maçın karşılığı olarak 18 bin TL, dış sahada da elde edilen 3 maçlık zafere karşılık ise 24 bin TL prim kazandı. Toplamda 42 bin TL ceplerine koyan Bursasporlu futbolcular, Şampiyonlar Ligi'nde de maç kazanmaları halinde primle ödüllendirilecek. Kulüp yöneticilerinin, 29 Eylül Çarşamba günü oynanacak olan Glasgow Rangers maçında elde edilecek galibiyet için futbolculara ayrıca primi vermeyi düşündüğü öğrenildi. |
27.09.2010 |
FIFA hakemleri Taşkent'te |
SON dönemlerde futboldaki ani çıkışlarla sık sık adından söz ettiren Özbekistan, ilk defa FİFA hakemler seminerine ev sahipliği yapıyor. Taşkent'te Dedeman ötelinde önceki gün başlayan Futuro-3 adlı FİFA hakemler seminerine bölge ülkelerinden hakemler iştirak ediyor. Hakemlerin futbol eğitimini daha da artırma ve karşılaşmalardaki hatalarını en aza indirme amacıyla Orta Asya'da ilk defa Özbekistan'da yapılan seminerde teorik ve pratik çalışmalar yapılıyor. FİFA ve Özbekistan Futbol Federasyonu(ÖFF)'ndan ilgililerin iştirak ettiği bir törenle başlayan seminere ev sahibi Özbekistan'ın yanı sıra diğer Orta Asya ülkeleri Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan'dan hakemler katılıyor. Seminerin açılışı töreninde konuşma yapan ÖFF Genel Sekreteri Sardar Rahmatullayev, Özbekistan olarak Orta Asya ülkeleri arasında ilk defa böyle bir seminere ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyduklarını söyledi. Seminere Özbekistan'ı Güney Afrika Dünya Futbol Şampiyonası'nda temsil eden hakem Ravşan İrmatov da iştirak ediyor. FİFA hakem semineri 28 Eylül'e kadar devam edecek. |
27.09.2010 |
Pehlivanlar er meydanına çıktı |
BURSA Büyükşehir Belediyesi'nin DağDer ile ortaklaşa düzenlediği 1. Yağlı Güreş Şenliği, çekişmeli güreşlere sahne oldu. Botanik Park´ta yapılan güreşlere 12 kategoride 227 pehlivan katıldı. Avrupa ve Türkiye'de elde ettiği başarılı sonuçlarla adından sıkça söz ettiren Bursa Büyükşehir Belediyespor Güreş Takımı toplam 8 kategoride ödül aldı. Müsabakalarda deste küçük kategorisinde yer alan Mustafa Kaya 1. olurken aynı kategorideki Büyükşehir Belediyespor güreşçisi İsmail Kazımoğlu üçüncü oldu. Deste büyük kategorisinde mücadele eden Büyükşehir Belediyespor güreşçisi Okay Köksal ve Hamza Dilber final maçı yaparak birinci ve ikinciliği paylaştı. Küçük orta küçük boy kategorisindeki Nuh Ceylan rakiplerini yenerek birinci oldu. Küçük orta büyük boy kategorisinde yarışan Ömer Faruk Kalender birinci olurken, aynı takımdan Hakkı Ceylan ise ikinciliği elde etti. Baş altı müsabakalarında ise Büyükşehir Belediyespor pehlivanı Rıza Yıldırım ikinci olurken, 1. Yağlı Güreş Şenliğinde başpehlivan ise Hasan Tuna oldu. |
27.09.2010 |
Eski gazetecilik olsaydı bugün gazeteler çok daha canlı olurdu |
Kaç yıldır spor medyasının içindesiniz? Futbol dışında diğer branşlarda da görev aldınız mı? 1986'da başladım, yani 23 yıldır gazetecilik yapıyorum. İdareci olduğum için bütün sporlara ilgi duyuyorum. Takip etmek değil de, organize etmek anlamında hepsiyle ilgileniyorum. Eskiden imkânlar az ama gazetecilik açısından kalite çoktu. Sporun her branşı sayfalarda büyük ve geniş yer alırdı. Bugün bunu göremiyoruz, neden? İki sebebe bağlıyorum. Bunlardan bir tanesi; medyanın ciddi bir şekilde gelişmiş olması, argümanların çok geniş bir şekilde gelişmiş olması. İnternet medyasının artması, televizyonların artması, gazete sayısının artması. Bütün bunların yanında kulüplerin kendi medyasını oluşturması. Bugün birçok kulübün kendi televizyonları, kendi dergileri, gazeteleri ve internet siteleri var. Size bir örnek vereyim; Bir Fenerbahçe-Galatasaray maçından önce mesela 20 yıl önce 3 tane Fenerbahçeli, 3 tane Galatasaraylı futbolcuyu biraraya getirirdiniz. Toplarla arabaların üstüne bindirirdiniz, işte onları topa tutacağız şeklinde bugün asla aklınızdan geçmeyecek o günün gazetecilik heyecanı ve hevesi içinde haber kaynaklarınızı kendiniz oluşturabiliyordunuz. Herkese ulaşmak mümkündü. Gazetecinin itibarı da daha fazlaydı. Telefon açtığınız herkese ulaşabiliyordunuz, istediğiniz yere getirebiliyordunuz. Hiç unutmuyorum, 1987'de Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesinde her iki takımın kaptanını gazetemize getirerek, açık oturum yapmıştık. Şu anda iki kulübün iki futbolcusunu derbiden önce biraraya getirmek hiçbir güç için mümkün değildir. Dolayısıyla hem rekabet arttı, hem profesyonellik arttı, hem ruh azaldı. Bunlar birbirine bağlı içiçe şeyler. Eskiden bir fotomuhabirinin ağları, kaleciyi ve topu bir arada yakalama çabası içinde bir aksilik olmuşsa ve bunu yapamamışsa keserek yapıştırdığı toptaki ruh bugün hiçbir teknolojik gelişmenin getirdiği fotoğrafta yok. Bugün bütün sayfalar birbirine yakın, bütün fotoğraflar birbirine yakın. Bütün sistem tekdüze. Eskiden ustalık vardı, eskiden heyecan vardı. Gazetecilik yeteneği yüksek olan daha ön plândaydı. Bugün artık o yarış yok. Spor medyası okurlarını futbola şartlandırmış. Onun dışındaki branşlar sütunlarda yok gibi. Bu böyle mi gidecek? Yüz yıldır el bebek, gül bebek beslediğimiz üç büyük kulübümüz var. Bunların bu yüz yılda getirdiği başarı sadece Galatasaray'ın UEFA Kupası. Avrupa'dan bahsediyorum. Maşallah bu sıfatları çokça dağıtmışız; Canavar Burhan'lar, Leblebi Mehmet'ler, Geçilmez Orhan'lar bilmem ne Abdurrahman'lar. Ama neticede bundan 50 yıl öncesine gittiğinizde Türkiye'nin futbolda iki tane büyük başarısı var. Birisi Macaristan, birisi Rusya. Bunların ikisi de özel maç. Dolayısıyla Türkiye'de futbol aslında son 20 yılda Avrupa'da kendini gösterir oldu. Rakkamlar arttı, bütçeler arttı. Futbolun lehine bir gelişme var. Bunu kabul etmek lazım. Bunun kırılması ya da medyanın çeşitlendirilmesinin yolu ne yazık ki, çünkü Türkiye'de medya başarıyı oluşturan, başarıya ön ayak olan bir medya değildir. Dolayısıyla medyanın yolu yeni Naim Süleymanoğlu'nun çıkmasıdır. Eğer yeni bir Naim Süleymanoğlu çıkarsa halterin peşine takılıyorsunuz. Nispetten bir Hamza Yerlikaya çıkarsa güreşle biraz ilgileniyorsunuz. Başarılı sporcular, dünya çapında sporcular çıktığı zaman medya onun peşinden gidecektir. Spor medyası bugün altyapısı olmayan, spor bilgisi tartışılır insanlarla doldu. Bir bakıma hiçbir işte başarılı olamayanların, gazetecilikte şansını denediği bir sektör haline geldi. Bu duruma üzülüyor musunuz? Türk spor medyası içinde öyle enterasan bloklar, gruplar var ki, işte geçmişte çok tartıştık. Bunlardan bir tanesi spordan gelenler, futboldan gelenler. Yani, onun şöhretinden istifade etmek istiyor gazeteler. Adam futbolcu, işte isim de vereyim. Semih Yuvakuran, bugün 230 milyon dolarlık bir pastanın yayıncı kuruluşunun yorumcusu. Hiç tatmin etmiyor beni. Bunları geçmişte çok tartıştık. Yazı yazamayan, derdini anlatamayan adamlar baş köşelerde. Niye, ismi var diye. İşin bu tarafı var. İkincisi, dayıoğlu, amcaoğlu, yeğen, sevgili gibi onlar var. Meslekten gelen, gazetecilikten gelen, şuurlu olarak bunu seçmiş ve haketmiş insanlar değil, torpille gelenler var. Bir de, farklı cinsel tercihleri olanlar var. Onlar da bu kesimlerde makbul bu aralar. Dolayısıyla, Türkiye'de amiral gemisi dediğimiz gazetede bugün imzası çıkan, resmi çıkan, köşesi olan adamların hiçbirini ben tanımıyorum. Bu çok enteresan bir şey. Bu adam diyebilir ki; mal benim, sen ne karışıyorsun. Durum budur. Mesela usta gazetecilerden Attila Gökçe ile ilgili çocuğun birisi yazı yazdı. Hürriyet gazetesinde bu çocuk, hiç kimsenin tanımadığı bir çocuk, Attila Gökçe'ye saldıran bir yazı yazdı. O zaman bütün değerleriniz altüst oluyor. 60 yılını bu işe vermiş bir adamla, dünkü çocuğun bir farkı olmuyor. Mesleki dejenerasyon tüm şiddetiyle futbolda, spor medyasında devam ediyor. Bugün gazeteler şirket anlayışı ile yönetiliyor. Bu doğru bir yönetim şekli mi? Haklı bir soru. Cevabını da içinde barından bir soru. Bugünün gazetecisi, spor müdürünün gazeteciden çok, ticari yetenekleri olan bir adam olması lazım. Kırk türlü şablabanlık dönüyor çünkü. Hesap, kitap, para, pul sporun dışında, gazeteciliğin dışında bir sürü öne çıkan şeyler var. Biraz önce bahsettiğimiz mesleki dejenerasyon içinde tabii ki spor müdürlerin de bazı hataları olmuştur. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte gazetecilikte de bir tembellik doğdu. Araştıran, sorgulayan gazeteciler parmakla sayılacak kadar azaldı. Keşke ne televizyon olsaydı, ne internet olsaydı, ne cep telefonu olsaydı. Eski gazetecilik olsaydı bugün çok daha canlı olurdu, çok daha manevi değeri olurdu, çok daha ruhu olurdu. Bugün mesela bir gazeteci olarak yanıma bir sayfa sekreteri alsam, internetten gelen maillerden, mesajlardan bütün federasyonlardan, bütün firmalardan, bütün kulüpler herkes haberlerini bangır bangır geçiyor sana, boğuyor. Yani o haberlerden de sayfa yapabilirsin. İş o hale geldi. İnternet gazeteciliği araştırmacılık kısmına bir katkı yapıyor olabilir ama haber peşinde koşma noktasında tembellik meydana getirdiğine kesinlikle katılıyorum. Eskiden insanlar haber peşinde koşarlardı. Şimdi internetten kulüplerin sitelerinden derleme haberlerle muhabirliğini götürmeye çalışıyor. Bir fark yok yani. Gazetecilik çabası, gazetecilik heyecanı diye birşey yok. İnternetin gazetecileri öyle tembelleştirme bir tarafı da var.
SADIK SÖZTUTAN KİMDİR?
1961 Kars doğumlu. Çok sayıda şiir, fıkra ve hikâye yazdı. Gol Olmasa da Hareket Güzeldi, Sıra Bana Geldiğinde Bilet Bitmişti, Spor Bir Hikayedir, Faili Meçhul Spor Öyküleri isimli kitapları vardır. Birinci kitabına 1999 Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Fair-Play Büyük Ödülü verildi. Halen Türkiye gazetesi spor müdürlüğünün yanı sıra spor edebiyatına dönük kalem ürünleri vermeye devam etmektedir.
EROL DOYURAN |
27.09.2010 |
Eskişehirspor fokur fokur kaynıyor |
SPOR Toto Süper Lig'in ilk 6 haftasında üst üste kötü sonuçlar alan ve dün taraftarın istifaya davet ettiği Eskişehirspor yönetimi, olağanüstü toplantı yapacak. Alınan bilgiye göre, ligin ilk 6 haftasında sadece 2 puan toplayarak, puan cetvelinin 17. sırasında yer alan Es-Es, dün de sahasında Gaziantepspor'a 1-0 yenildi. Maça sessiz protesto ile başlayan taraftar, son 10 dakika teknik direktör Rıza Çalımbay'ın ve yönetim kurulunun istifasını isteyen tezahürat yapmıştı. Çalımbay'ın maç sonrasında ''yönetimle görüşmeden istifa etmeyi düşünmüyorum'' açıklaması üzerine bazı taraftarlar, stadı terk eden yönetim kurulu üyelerine ve futbolculara tepki göstermişti. Maçtan sonra ikinci başkan Mesut Hoşcan ile durum değerlendirmesi yapan Eskişehirspor Kulübü Başkanı Halil Ünal, yönetim kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı. ÇALIMBAY: YÖNETİMLE KONUŞACAĞIM Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, yönetimle görüşmeden istifa etmeyeceğini söyledi. Çalımbay, 1-0 yenildikleri Gaziantepspor maçı ile ilgili yaptığı açıklamada, kazanmak için sahaya çıktıklarını ancak bunu başaramadıkları için çok üzgün olduklarını kaydetti. Futbolcularının oyunundan memnun olduğunu, onların arkasında olduğunu ve tüm sorumluluğu üzerine aldığını belirten Çalımbay, ''Kazanmak için ne gerekiyorsa yaptık. Son paslarda daha dikkatli olsaydık iyi bir galibiyet alabilirdik. Şans yanımızda olmadı. Arkadaşlarımı kutluyorum. Bütün sorumluluğu alıyorum. Yönetime falan kimseye bir şey denmemeli." dedi. Taraftara çok güzel günler yaşattıklarını; ancak şu an için istifa gibi bir düşüncesinin olmadığını dile getiren Çalımbay, "Taraftarımız 'istifa' şeklinde bir takım protesto girişiminde bulundu. Taraftar protesto etmede haklıdır. Taraftar hep iyi olsun ister. Şuan istifa etmek gibi bir düşüncem yok. Yönetimle görüşmeden istifa etmeyi düşünmüyorum. Önümüzde hayati derecede önemli bir Bucaspor maçı var. O maçtan sonra yönetimle oturup konuşuruz. Ondan sonra gereken neyse yaparız." diye konuştu. İki sezondur hedeflediklerinin hepsini gerçekleştirdiklerini dikkat çeken Çalımbay, "Bu sezona şanssız başladık; ama böyle gidecek değil. Böyle günlerde kenetlenmek gerekiyor. Bugün şanssız günlerden birini daha yaşadık." dedi. |
27.09.2010 |
G.Birliği haftalar sonra kazandı |
SPOR Toto Süper Lig 6. haftasında başkent derbisinde Ankaragücü'nü 1-0 mağlup eden Gençlerbirliği'nin teknik direktörü Thomas Doll, iyi oynadıklarının ve hak ettikleri bir galibiyet aldıklarını söyledi. Doll, hafta içerisinde maça iyi hazırlandıklarını ve iyi konsantre olduklarını vurgulayarak, "Oyuna iyi başladık. Oyuncularım ruhunu sahaya yansıtınca neler olduğunu gördük. Hafta boyunca çalıştıklarımızı sahaya çok iyi yansıttık. Hak ettiğimiz bir galibiyet aldık. Girdiğimiz pozisyonları değerlendirsek daha farklı olabilirdi. Önemli olan 3 puanın kazanmaktı. Derbi mücadelesini kazandığımız için mutluyuz." dedi. Kırmızı-siyahlı futbolcular Orhan ve Aykut ise, takım olarak çok iyi kenetlendiklerini, iyi bir mücadele ortaya koyduklarını ve maçı kazanmayı başardıklarını ifade ettiler. |
27.09.2010 |
Berlin Maratonu Makau'nun oldu |
37. Uluslararası Berlin Maratonu'nda, erkeklerde Kenyalı Patrick Makau, bayanlarda Etiyopyalı Aberu Kebede birinci oldu. Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen maratonda, erkeklerde Makau, 2:05:08'lik derecesi ile birinci olurken, vatandaşı Geoffrey Mutai 2:05:10 ile ikinci ve Etiyopyalı Bazu Worku, 2:05:25 ile üçüncü oldu. Bayanlarda ise 2:23:58 ile Etiyopyalı Aberu Kebede birinci oldu. Kebede'yi, 2:24:58 ile vatandaşı Bezunesh Bekele ve 2:26:10'luk derecesi ile Japon atlet Tomo Morimoto izledi. Sağanak yağış altında yapılan maratona yaklaşık 40 bin kişi katıldı. |
27.09.2010 |