Kültür-Sanat |
Bereket ve sohbet şehri: Ağrı |
AĞRI Dağı eteğinde kurulmuş eski adı ile Karaköse olarak bilinen tarihî bir Ağrı şehri aradım bu vilayetimize varınca. Meğer öyle değilmiş!.. Ağrı şehri; Ağrı Dağı’ndan çok berilerde bir yerlerde ve çok yeni kurulmuş. Osmanlı döneminde adı “Şorbulak” imiş. Önceleri bucak-belde olan ilin adı, Karakilise olarak bilinirmiş. Kâzım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmış. *** Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ağrı / Ararat Dağı dünyaca da meşhur. Bildiğiniz üzre Ağrı ve çevresi bu vesile ile Batılılar tarafından Ararat olarak da bilinmekte… 1834 yılında bucak olan bu şehir; 1869 yılında ilçe olmuş. Ağrı’ya varıp; “En tarihî eserleriniz nerede fotoğraflarını çekeyim…” dediğimde; “Ağrı henüz 1927 yılında il merkezi haline geldi o yüzden tarihî eser yohtır gasteci kardaşım!..” dediler bize! 5165 metre yüksekliğindeki Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, Ağrı iline ad vermiş, ama çok uzak bu şehre. Ağrı Dağı'nı göreyim derseniz; niyet edip bu dağı görmek isterseniz önce Doğubeyazıt’a doğru yola koyuluyorsunuz ve sonra da bir hayli yol almak zorunda kalıyorsunuz. İshak Paşa Sarayı da işte burada… Hemen ileride de Gürbulak sınır kapımız var. Onun hemen ötesinde de koskoca Asya kıt'ası! *** İshak Paşa Camii ve Sarayı ise daha bir başka: Sarayın iki tane kocaman avlusu var. O günkü kullanımı ile harem ve selâmlık daireleri yer alıyor burada… Cami; kubbesi ve minaresi ile bütün saraya hâkimdir. Caminin kıble tarafında dış duvarlarının hemen kenarına inşa edilmiş olan sekizgen türbe bulunuyor. Tipik şekilde Selçuklu türbe mimarisi geleneğine uygun olarak iki katlı inşâ edilmiş… Ahlat taşı ile yapılan Ağrı vilayetindeki her bina kırmızı renkte ve çok eski görünümlü!.. Ancak; Bu taş yapıların yanına varınca birkaç senelik yapılar olduğunu görüp hayrete düşüyorsunuz. Ağrı çok farklı.
MEHMET KAPLAN |
27.09.2010 |