Güncel |
Bediüzzaman tam bir dâvâ adamıydı |
SİNCAN Lale Meydanı’ndaki tanıtım programının ardından Sincan Belediye Kültür Merkezi’nde Bediüzzaman Beşlemesi’nin yazarı İslâm Yaşar, “Bediüzzaman ve dâvâsı” konulu bir konferans gerçekleştirdi. İslâm Yaşar’ın konferans konuşmasından önce bir açılış konuşması yapan Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı projesinin büyük bir başarıyla devam ettiği bugünlerde, çok önemli bir projenin daha müjdesini verdi. Hizmet Tırı’nın 2010 yılındaki Türkiye turunun bitmesinin ardından, 2011 yılında, Bediüzzaman Hazretlerinin vefat tarihi olan Mart ayında, Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’yi Emeviye Camii’nde okumasının 100. yılı münasebetiyle Suriye’nin başşehri Şam’da düzenlenecek bir organizasyonla, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı projesine uluslar arası bir boyut katılacağı haberini veren Taşcı, Hizmet Tırı’nın Şam’dan yola çıkarak, Üstad Hazretlerinin esaret zamanında götürüldüğü Sibirya’daki Kosturma’ya gideceğini ve bu güzergâh üzerinde Moskova Kremlin Meydanı’nda bir faaliyet düzenleneceğini belirtti. Taşcı, daha sonrasında ise Balkanlar üzerinden Hizmet Tırı’nın Edirne’ye yani Türkiye Turu’nun başladığı noktaya geleceği bir projenin hazırlıklarını sürdürdüklerini ifade ederek, şimdiden bu büyük hizmetin müjdesini vermenin sevincini yaşadığını ifade etti. Genel Müdürümüz Recep Taşcı’nın konuşmasının ardından, konferans konuşmasını yapan İslâm Yaşar, Bediüzzaman Hazretleri’nin nasıl bir dâvâ adamı olduğuna dair veciz bir konferans gerçekleştirdi. Bediüzzaman Said Nursî’nin gerçek bir dâvâ adamı olduğunu vurgulayan İslâm Yaşar, bu haletinin daha ailesiyle birlikte yaşadığı küçük yaşlarından itibaren başladığını ifade etti. Bediüzzaman’ın Peygamber Efendimiz’i (asm) rüyasında gördüğü zaman herkesin dilediği gibi “şefaat” dilemeyip, Kur’ân ilmi talep etmesinin onun dâvâ adamlığının bir delili olduğunu vurgulayan Yaşar, Bediüzzaman Said Nursî’nin bu hareketiyle önce kendisini kurtarmayı değil, Kur’ân ilmi öğrenerek insanlığı kurtarmayı öncelediğini belirtti. Bediüzzaman’ın bu özelliğinin daha çok küçük yaşlarda da kendisinde olduğunu söyleyen Yaşar, Said Nursî’nin küçük bir çocukken, medresede kandil ışığında tedris yaptıkları sırada, kelebeklerin kandil ateşine konmaya çalışırken ölmesine hüzünlendiğini, bunun üzerine de babasından rica ederek ateşin etrafına bir kafes yaptırarak kelebeklerin ölmesini engellediğini anlattı. Bediüzzaman’ın o zaman kelebekler için gösterdiği bu hassasiyeti, ileriki yaşlarında insanlığın cehennem ateşinden kurtulması için de gösterdiğini belirten Yaşar, bu noktada Bediüzzaman’ın o meşhur sözlerini hatırlattı. “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder. Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin îmanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet’i de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennem’in alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur.” İslâm Yaşar bir dâvâ adamı olmanın aile içinde başlayacağına vurgu yaptığı konuşmasında, özellikle ailelerin çocuklarını bir dâvâ adamı yetiştirme şuurunda yetiştirmeleri gerektiğini hatırlatarak, ebeveynlere düşen önemli görev ve sorumluluklar olduğu uyarısında bulundu. Bediüzzaman’ın her zaman kendi nefsi ve şahsının menfaatinin önüne dâvâsını koyduğunu hatırlatan İslâm Yaşar, Bediüzzaman’ın dâvâsının İslâmiyeti dünyaya hakim kılmak olduğunu vurguladı. Bediüzzaman’ın İslâmiyeti dünyaya hakim kılmak için 50 talebe yetiştirmek, Medresetüzzehra açmak ve 60 ciltlik Kur’ân tefsiri yazmak gibi önemli gayeleri olduğunu belirten Yaşar, bu üç gayeden asla vazgeçilmediğinin altını çizdi. Bediüzzaman’ın Barla sürgününde başlayan süreçte talebelerini yetiştirdiğini, 60 ciltlik Kur’ân tefsiri yerine bu asrın ihtiyaçlarına daha uygun olan 6000 sayfalık Risâle-i Nur Külliyatı’nı yazdığını ve en nihayetinde dünyanın her yerinde yapılan Risâle-i Nur dersleri ve içtimaları vasıtasıyla bir nev'î Medresetüzzehra projesini hayata geçirdiğini belirten İslâm Yaşar, bir dâvâ adamı olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini ve şimdi onun talebeleri olarak bizlerin de birer dâvâ adamı olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmemiz gerektiğini söyledi.
UMUT YAVUZ SİNCAN |
27.09.2010 |
Ankara’dan Bediüzzaman’a hoşamedi |
TÜRKİYE’NİN başşehri Ankara’nın gündemi dün Bediüzzaman Said Nursî’ydi... Türkiye’yi dolaşan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Ankara’ya gelişi gündeme damgasını vurdu. Ne siyaset, ne devlet yönetimi, ne partiler, ne Meclis gündemi ne de kulisler... Hiçbiri dün Ankara’da Bediüzzaman Said Nursî’nin dâvâsını anlatmak için gelen Hizmet Tırı kadar gündemde öne çıkmadı. Ömrü ahirinde Ankara’ya son ziyaretini yapmak için gelen Bediüzzaman Said Nursî’nin o zaman Ankara’ya girmesine izin verilmemişti. O zaman Said Nursî’yi Ankara girişinde emniyet güçleri karşılamıştı. Cumartesi sabahı Kastamonu’dan hareket eden Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nı ise Ankara’da kalabalık bir araç konvoyuyla Bediüzzaman Said Nursî’nin istikbaldeki talebeleri karşıladı. Adeta Bediüzzaman tıpkı 1. Cihan Harbi ertesinde Birinci Millet Meclisi’nde “Hoşamedi” ile karşılanmasından yıllar sonra yeniden Ankaralılar tarafından “hoşamedi” ile karşılandı. Ankara’ya yaklaşık 30 km kala Akyurt mevkiinde karşılanan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı önderliğinde uzun bir konvoy oluşturularak ilk tanıtım programının yapılacağı Pursaklar semtine gidildi. Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Ankara içinden geçişi sırasında Ankaralıların dikkatlerini celbeden konvoy, sessiz ama coşkulu bir şekilde Pursaklar Hicret Camii önündeki birinci menziline ulaştı. Hicret Camii önündeki geniş alanda konaklayan tır önünde, tanıtım programı gerçekleştirildi.
Bu programda ilk konuşmayı yapan Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı, Yeni Asya’nın bu vatan sathını bir mektep haline getirmek amacı taşıdığını ve Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin eğitim olduğunu düşündüklerini ifade etti. Yeni Asya’nın bu önemli konuda görevini ifa etmek için Edirne’den Iğdır’a, Trabzon’dan Adana’ya, Van’dan İzmir’e kadar Bediüzzaman Said Nursî’nin taptaze fikirlerini Türkiye’nin dört bir tarafına ulaştırmak maksadıyla yola çıktığını belirten Genel Müdürümüz Taşcı, “Bediüzzaman’ın ülkemiz insanına tanıtılmasının; onun yüz yıllık problemlere sunduğu çözümlerin birebir anlatılmasının ülkemize büyük bir hizmet olduğuna inanıyoruz. Bu inanç ve coşkuyla da sizlerin huzuruna geldik. Daha doğrusu fikirleri, görüşleri, dersleri ve eserleri ile Bediüzzaman Said Nursî’yi sizlerle buluşturduk” dedi. Tır projesinin kamuoyunda büyük yankı uyandırdığını belirten Taşcı, “Bu proje adeta artık kamuoyuna malolmuştur. Basın-yayın organları, Sivil Toplum Kuruluşları ve bir çok kurum ve kuruluşlar da desteklerini esirgememişlerdir. En önemlisi ise halkımız projeyi bağırlarına basmıştır” dedi.
“En kara” haleti ruhiye dağıldı Daha sonra bir konuşma yapan “Bediüzzaman Beşlemesi”nin yazarı İslâm Yaşar, Bediüzzaman Said Nursî’nin sağlığında yaptığı Ankara ziyaretlerinden bahsetti. Ankara’da Bediüzzaman’ı karşılayan “Menhus ruhtan” bahseden İslâm Yaşar, Said Nursî’nin Ankara’ya ilk gelişinde karşılaştığı bu “en kara” halet karşısında burayı terk ederek mücadelesini Van’da inzivaya çekilmek suretiyle devam ettirdiğini hatırlattı. Bediüzzaman’ın Ankara’ya ikinci gelişinde ise tıpkı Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı gibi, Kastamonu üzerinden Ankara’ya getirtildiğine vurgu yapan Yaşar, kendisine burada zulmedilmesine rağmen onun, bu zulümlere reva görenlere “şefkatle” yaklaştığını belirtti. Bediüzzaman’ın “menhus ruh” tarafından yalnızlığa mahkûm edilmek istendiğini söyleyen İslâm Yaşar, Ankara valisi tarafından sarığına müdahale edilmesi üzerine “Bu sarık ancak bu başla çıkar” sözünü söylediğini ifade etti. Şimdi ise Said Nursî’nin yeniden Ankara’ya geldiğini ifade eden Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Said Nursî yeniden Ankara’da... Kastamonu-Çankırı istikametinden yeniden Ankara’ya gelirken bu sefer yüzlerce talebesi ve onlarca araba konvoyu ile geldi. Adeta bir “hoşamedi” ile karşılandı. Bu karşılama meclisteki karşılamadan daha manidardır, daha çok Said Nursî’nin adına ve şanına lâyıktır. Bugün Said Nursî’nin ismi Ankara’da pek çok yerde yayılıyor. O eski “en kara” haleti ruhiye artık Ankara’da yok. Ankara’da nuranî bir haleti ruhiye var. Özellikle bu nuranî haleti ruhiye içerisinde bu kez Said Nursî Ankara’dan gitmeye değil, Ankara’da kalmaya geldiği bir sefer bu... Said Nursî Ankara’da kalacak. Said Nursî Ankara’da daimî kalacak. Ankara’ya bir daha o menhus haleti ruhiye geri gelmeyecek.” Daha sonra ise sözü devralan Ankara’daki evsahiplerinden Yönetim Kurulu Üyesi Sami Cebeci ise Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Ankara’ya ve özellikle de Pursaklar mevkiine gelmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür etti. Pursaklar’daki programda konuşmalardan sonra sinevizyon gösterimi yapılırken, yazarlarımız İslâm Yaşar ve Sami Cebeci okuyucularıyla buluştu ve kitaplarını imzaladı. Yeni Asya Neşriyat kitap standı kurulurken, aynı zamanda Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nı ziyaret edenlere ücretsiz kitap, broşür, kaset, poster, Yeni Asya Gazetesi ve çeşitli hediyeler takdim edildi.
UMUT YAVUZ/ [email protected] Ankara |
27.09.2010 |
Sincan caddelerinden Hizmet Tırı geçti |
PURSAKLAR rogramının bitiminin ardından Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı yine konvoy eşliğinde Ankara’nın içinden geçerek Sincan Lale Meydanı’ndaki ikinci programa gitmek üzere yola koyuldu. Sincan Lale Meydanı’na büyük bir coşku, nümayiş ve anonslar eşliğinde varan Hizmet Tırı, Lale Meydanı’nda muhkem bir mevkide konakladı. Burada da geniş katılımlı bir program gerçekleştirildi. 28 Şubat sürecinde tankların yürütüldüğü ve sonrasında dine ve dindarlar büyük baskıların oluşturulduğu ve bu sebeple bir sembol haline gelen Sincan’da, aynı caddelerden Cumartesi günü Bediüzzaman Said Nursî’nin fikirlerini tanıtmayı amaç edinen Hizmet Tırı’nın geçmesi ve yüzlerce talebesi eşliğinde Bediüzzaman’ın isminin yankılanması oldukça manidar bir görüntü oluşturdu. Ankara’daki programlara ulusal basın ve ajanslardan da ilgi olduğu gözlendi. Sincan’da, Sincan İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ve emniyet mensuplarının tırımızın geçişi, konaklaması ve program güvenliği konusunda oldukça gayretli oldukları gözlendi. Nitekim program sırasında “asker kıyafeti giyen” ve daha sonradan meczup olduğu anlaşılan bir kişi tarafından başlatılmak istenen provokasyon, emniyet mensuplarının anında müdahalesi sayesinde daha büyümeden önlenmiş oldu. Meydanlara girmek kolay, gönüllere girmek zor Sincan’daki programda da bir konuşma yapan İslâm Yaşar, Bediüzzaman’ın dâvâsından ve mücadelesinden asla vazgeçmediği için bugün bu meydanlarda bir araya gelinebildiğini hatırlatarak, “Eğer bugün Said Nursî ve fikirleri Sincan Meydanı’ndadır diyebiliyorsak, bu meydana Risâle-i Nur isminin gelmesinde saffı evvellerin ve bundan sonra emeği geçmiş Nur Talebelerinin büyük gayretleri vardır” dedi. Bu devirde meydanlara girmenin kolay, gönüllere girmenin ise zor olduğunu belirten Yaşar, Nur Talebelerine düşen vazifenin gönüllere girmeye çalışmak olduğunu hatırlattı. Yaşar’ın ardından sözü devralan Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu üyesi ve Ankara’da ev sahibi olan Ali Vapurlu, Bediüzzaman’ın vefatının 50. yılı münasebetiyle böyle bir organizasyon tertip edildiğini ifade etti. Ali Vapurlu, Yeni Asya Medya Grubu’nun Türkiye’de hep ilkleri gerçekleştirdiğini hatırlatarak, bu önemli hizmet vesilesiyle Yeni Asya camiasının yine önemli bir hizmete imza atmış olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından “Işık Doğudan Yükselir” adlı sinevizyon gösterimi yapılırken, yazarlarımız da kitaplarını imzaladı. Sincanlıların Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’na yoğun ilgi gösterdiği gözlenirken, yine ücretsiz olarak kitap, broşür, poster, kaset ve Yeni Asya Gazetesi dağıtıldı.
Tırı “hoşamedi” edasıyla karşıladık Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Ankara’ya gelmesi münasebetiyle gazetemize bir beyanat veren Yeni Asya Gazetesi Ankara Temsilcisi Mehmet Kara, bu önemli hizmetin Ankara’da da yapılıyor olmasından dolayı gurur ve onur duyduklarını ifade etti. Ankara’da tarihî bir gün yaşandığını ifade eden Kara şunları söyledi: “Bediüzzaman Birinci Dünya Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle, esaret dönüşü Ankara’ya Meclis’e dâvet edilmiş ve burada bir “hoşamedi” töreniyle karşılanmıştı. Bugün Ankara’da Bediüzzaman Said Nursî’ye ikinci olarak ve gerçek mânâda bir “hoşamedi” töreni düzenlendi. Bu sefer bu töreni yapanlar yüzlerce talebesiydi. Ankara semalarında o zamanlar dolaşan menhus ruh, Said Nursî’yi Ankara’da istemiyordu. Said Nursi de o zaman Ankara’da durmak istememişti zaten. Ancak onun bu istemeyişi aslında bir gün kalıcı olarak Ankara’ya gelecek ve yerleşecek olmasından ileri geliyordu. Biz şimdi müşahade ediyoruz ki, Bediüzzaman Said Nursî belki bizzat ve cismen Ankara’ya gelmedi ve burada ikamet etmiyor, ancak onun fikirleri ve dâvâsı Ankara’ya gelmiş, yerleşmiş ve sonsuza kadar da kalacaktır. Bizler de Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın, Said Nursî’nin fikirlerinin ve şahsı manevisinin temsilcisi ve taşıyıcısı olduğunun bilincinde olarak adeta Üstadımızı karşılar gibi bir “hoşamedi” edasıyla karşıladık ve bağrımıza bastık. Bu önemli hizmet bütün Ankaralılara ve Türkiye’mize hayırlı uğurlu olsun. Tırımızın da yolu açık olsun...”
Bu kervan durmayacak, yürüyecek Gazetemize günün anlam ve önemiyle ilgili bir açıklama yapan Yeni Asya Yönetim Kurulu üyesi Ali Vapurlu ise bu günü “nurun bir bayramı” olarak niteledi. Vapurlu şu ifadeleri kullandı: “Bu Risâle-i Nurların ve Bediüzzaman’ın tanıtılması için fevkalâde güzel bir fırsattır. İnsanlık için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Bediüzzaman Hazretleri “Bu zamanda nurlara hizmet her tarafta ilânat ve neşirle olur”, “herkesin nazar-ı dikkatlerini nurlara celbetmekle olur” diyor. Bu bir anlamda ilânat mesabesinde güzel bir vesiledir. Bunun en iyi şekilde değerlendirilerek, kamuoyunda bu mânâları paylaşıp nurlara olan ihtiyacın hissettirilerek nurun dersanesinin genişlettirilmesine, daha geniş bir çevreye yayılmasına vesile edilmelidir, İnşallah vesile olur diyorum. Bunu ümit ediyorum. Ben tırı ilk karışaladığımızda Üstadımızın ve külliyatın resmini ve ismini haşmetli bir şekilde gördüğümde, bu ihtişamlı manzara karşısında duygulandım, hislendim ve gözyaşlarımı tutamadım. Bu hakikaten dâvâmız için fevkalâde büyük bir merhaledir. İnşallah bunlar umumî ve küllî bir ferecin ayak sesleri olur. Eskiden kamyonlarının arkasına Risâle-i Nurdan vecizeler yazdıran kamyon şoförleri hapislere alındığını biliyoruz. O devrelerden bugünlere gelindi şimdi. Türkiye’nin her tarafında açık bir şekilde Üstad’ın fikirlerinin dolaştırılmış olması köprünün altından çok suların aktığının göstergesidir. İnşallah bu kervan durmayacak, yürüyecektir. Üstad’ın müjdelediği gibi Risâle-i Nur dünyanın kanun-u esasisi olacaktır.” Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı Ankara’da Sincan Lale Meydanı’nda Pazar sabahına kadar konakladı. Pazar sabahı erken saatlerde Ankara’dan hareket eden Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı, Kırıkkale ve Sungurlu noktalarında duraklamalar yaparak bir sonraki menzili olan Çorum’a varmak üzere yoluna devam etti.
Hizmet Tırı’na Çankırı’da karşılama
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırı Kastamonu’dan Ankara’ya Çankırı üzerinden geçti. Çankırı’dan geçerken, Çankırılılar tarafından karşılanan Hizmet Tırı, bir süre burada durarak Çankırılılar ile birlikte oldu. Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nı kendi şehirlerinde de ağırlamak istediklerini ifade eden ve Avni Simitçi, Sefer Şahin, Mustafa Altun, Salim Aldağ ve Ramazan Kayabaşı’dan oluşan heyet, Çankırılılar adına bu tırın güzergâhı üzerinde olmaktan ve Hizmet Tırı’nın Çankırı caddelerinden geçişini görmekten dolayı duydukları memnuniyet ve sevinci bizlerle paylaştılar. Çankırı’da bir süre durduktan sonra tırımız esas hedefi olan Ankara’ya doğru yoluna devam etti.
Hizmet Tırı bugün Çarşamba’da
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırı bugün Samsun’un Çarşamba ilçesine de uğrayacak. Saat 13.00 ile 14.00 arasında Çarşambalılarla buluşacak olan tanıtım tırı, kısa bir program yaparak Ordu’ya devam edecek. Tanıtım ve hizmet tırının programı öncesi Çarşambalı okuyucularımız hummalı bir çalışma sergileyerek dört bine yakın el ilânlı ve afiş dağıtımı gerçekleştirdi. Ayrıca belediye anosları da yapıldı. Çarşamba’daki programa diğer il ve ilçe merkezlerinden de ziyaretçilerin gelmesi bekleniyor. Bu arada Çarşamba’da yayınlanan gazetede de hizmet tırı haberi yer aldı. Haber Expres gazetesi hem ana sayfasında hem de 3. sayfada konu ile ilgili habere yer verdi. Çarşamba / Yeni Asya |
27.09.2010 |
Akademisyenler Bediüzzaman’ı ve eserlerini incelesin |
İSTANBUL İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, ‘’İslâm dünyasında Bediüzzaman’a olan alâka o kadar fazla ki bizim maalesef öz yurdumuzda onun asla terk etmeyeceğim dediği Anadolu’da, hâlâ üniversiteler ve akademisyenler tarafından aynı ölçüde alâka görmüyor’’ dedi. Kaya, Said Nursî’nin, İslâma ve İslâmî değerlere müsbet hizmet hareketinin modelini ortaya koyduğuna işaret ederek, başka dine mensup akademisyenlerle dini konuların bundan 15 sene öncesine kadar asla tartışılmaz olduğunu söyledi. Bugün, bu konuların da tartışılabildiğini, Said Nursî’nin eserlerinde, ‘’Başka dine inandığı için insanları hor görmek, kötülemek, ona karşı şiddet kullanmak gibi hareketlerin yanlışlığını ortaya koyduğunu’’ anlatan Kaya, ‘’Bu anlamda, İslâma müsbet hizmet hareketi dediğimiz metodu bugün İslâm dünyasına benimsetmiştir. Bugün, Risâle-i Nur eserleri Arapça olarak Mısır’da, Türkiye’de Sudan’da ve Suudi Arabistan’da basılıyor. İslâm dünyasında Bediüzzaman’a olan alâka o kadar fazla ki bizim maalesef öz yurdumuzda, onun asla terk etmeyeceğim dediği Anadolu’da hâlâ üniversiteler ve akademisyenler tarafından aynı ölçüde alaka görmüyor’’ şeklinde konuştu. Said Nursî’nin fikir ve düşünceleri üzerine Batı dünyasında da çok sayıda kitabın çıktığını hatırlatan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Üniversite yayınevleri tarafından yayınlandı. Batı dünyası da vahiy eksenli bir din anlayışını ortaya koyduğu için Said Nursî’ye ve Risâle-i Nur’lara çok büyük bir ilgi duyuyor. Batı’dan gelen akademisyenler de Risâlelerle ilgileniyor.’’ |
27.09.2010 |
Askerlik şubesindeki şüpheli ölüm araştırılıyor |
AYDIN'IN Söke ilçesindeki askerlik şubesinde, önceki gece meydana gelen olayda, Hakan Selekkaya’nın ‘’bitişik atış’’ sonucu vücuduna isabet eden 2 kurşunla vefat ettiği belirlendi. Olayda vefat eden er Hakan Selekkaya’ya İzmir Adlî Tıp Kurumu’nda otopsi yapıldı. Yapılan incelemede, ‘’bitişik atış’’ yapılarak Selekkaya’nın göğüs altından 2 kurşun girdiği ve sırtın bel üstünden tek çıktığı belirlendi. Uzmanlar, ‘’bitişik atış’’ın silâhın vücuda dayanarak ateşlendiği anlamına geldiğini, kurşunların yan yana girerek yine aynı şekilde vücuttan çıkmasının da silâhın ‘’seri atış’’ konumunda olduğunu ortaya koyduğunu belirtirken, ‘’intihar’’ ihtimalinin yüksek olarak değerlendirildiğini kaydetti. Adlî Tıp raporu, soruşturmayı yürüten savcılığa gönderilirken, Selekkaya’nın cenazesi, memleketine götürülmek üzere askeri yetkililere teslim edildi. Söke Cumhuriyet Mahallesi Karhan Caddesi’nde, önçeki gece, Askerlik Şubesi bahçesinde er Hakan Selekkaya otomatik tüfekle vurulmuş, kaldırıldığı hastanede vefat etmişti. Askerlik Şubesine saldırı yapıldığını sanan vatandaşlar olay yerinde toplanarak tepki göstermiş, yetkililer ise açıklamalarında silâhın askerlik şubesi dışından ateşlenmediğinin belirlendiğini bildirerek, ‘’intihar ya da kaza’’ ihtimali üzerinde durduklarını belirtmişlerdi. |
27.09.2010 |
Furkan Doğan okulunda anıldı |
Gazze’ye insanî yardım götürün Mavi Marmara Gemisi’ne İsrail askerlerinin yaptığı saldırıda vefat eden Furkan Doğan, öğrenim gördüğü Kayseri Özel Hisarcıklıoğlu Liseleri’nde düzenlenen programla anıldı. Birçok sendikanın ve sivil örgütü temsilcilerinin katıldığı anma programında Furkan Doğan’ın öğretmenleri ve sınıf arkadaşları ile sevenleri yer aldı. Duygusal anların yaşandığı anma programında Furkan’ın babası Doç Dr. Ahmet Doğan bir konuşma yaptı. Gözyaşlarına hâkim olamayan baba Doğan’ın konuşması duygusal anların yaşamasına sebep oldu. Okul Müdürü Muhammet Duru, yaptığı konuşmada Furkan Doğan’ın öğrenciliğini anlatarak, böyle bir öğrenciye sahip oldukları için çok mutlu olduklarını söyledi. Duru, “Öğrencim Furkan Doğan’ı her zaman anacağız ve yaşatacağız. Bunun ilk adımı olarak da öğrencimiz Furkan Doğan’ın adını okulumuzdaki spor salonuna verdik. Şehidimiz için hazırlanan bir iftihar köşesi düzenledik” dedi. |
27.09.2010 |
Değişen maddelerin içi doldurulmalı |
Yazar Adalet Ağaoğlu, anayasa değişikliğine ilişkin, ‘’Anayasada değişecek maddeler değil, maddelerin içinin doldurulması önemli. Bununla ilgili HSYK’nın değiştirilmesini iyi bulduk. Askerî yargı gidiyor, yerine sivil yargı geliyor, ancak onun da içi doldurulmalı’’ dedi. YAZAR Adalet Ağaoğlu, anayasa değişikliğine ilişkin, ‘’Anayasada değişecek maddeler değil, maddelerin içinin doldurulması önemli. Bununla ilgili HSYK’nın değiştirilmesini iyi bulduk. Askerî yargı gidiyor, yerine sivil yargı geliyor, ancak onun da içi doldurulmalı’’ dedi. Muammer Karaca Tiyatrosu’nda düzenlenen ‘’Yetmez! Yeni Bir Anayasa İstiyoruz’’ forumunda konuşan Ağaoğlu, yeni yapılacak anayasa maddelerine dikkat edilmesi ve maddelerin hassas noktalara dokunması gerektiğini belirtti. Anayasanın içinde özel bölümler olması gerektiğini ifade eden Ağaoğlu, ‘’Anayasada değişecek maddeler değil, maddelerin içinin doldurulması önemli. Bununla ilgili HSYK’nın değiştirilmesini iyi bulduk. Askeri yargı gidiyor, yerine sivil yargı geliyor, ancak onun da içi doldurulmalı. Kadın, çocuk hakları için özel madde düzenleniyorsa, düşünce özgürlüğü için de düzenlenmeli’’ diye konuştu. |
27.09.2010 |
CAN: TOPLUM, ÖZ GÜVENİ SAĞLAMAYA BAŞLADI |
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Osman Can da Türkiye’nin önemli bir noktaya geldiğini, toplumun ciddi bir duruşu olduğunu ve ‘’Yetmez Ama Evet’’ platformunun başarıya ulaştığını belirterek, en büyük başarısı toplumu apolitize etmek olan 12 Eylül 1980’in artık artık tarihe karıştığını kaydetti. Ufukta yeni bir anayasa olduğunu ifade eden Can, ‘’Referandum sürecinde toplum analitik bir incelemeye tabi tutuldu. Toplum doğru tarihle yüzleşmeye başladı. Kitaplarda anlatılanlar kitaplarda kaldı. Halk anlatılan tarihle ilgisi olmayanları duymaya başladı. Yeni bir tarih bilinci oluştu. Statüko hiyerarşik bir dil geliştirmişti, hiyerarşik dil sona erdi’’ diye konuştu. Can, bazı kaygılardan bahsedildiğini dile getirerek, ‘’Bu ülkenin dincileri, solcuları statüko karşısında savunma içerisinde olmayacak. Toplum bu öz güveni sağlamaya başladı’’ dedi. |
27.09.2010 |
Bakan Atalay: Hiçbir ülke terörle tek başına mücadele edemez |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Avrupa ülkelerinin uzun yıllar PKK ile ilgili bilgi değişimi yapmadıklarını belirterek, “Terörden kendileri zarar görmeye başlayınca bilgi paylaşmaya başladılar” dedi. Atalay, Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde (PEKOM) gerçekleştirilen Uluslararası İstihbarat Sempozyumu’na katıldı. Çok sayıda ülkenin temsilcilerinin de katıldığı programda konuşan Atalay, istihbaratın terör olaylarını önlemesi için önemli olduğunu belirtti. Doğru istihbaratın binlerce, on binlerce insanın hayatını kurtarabileceğini belirten Atalay, aynı zamanda yanlış istihbaratın da büyük zararlara yol açabileceğine değindi. Türkiye’nin özellikle terör ve diğer organize suçlarda Avrupa ülkeleriyle geniş bir yelpazede iş birliği yaptığını aktaran Atalay, “Bu konuda çok etkili bir yöntem izliyoruz. İstihbarat terörle mücadelede biz hep daha fazla işbirliği arıyoruz. Hiçbir ülke bugün terörle yalnız mücadele edemez. Bazı ülkeler önce bilgilerini paylaşmadılar. Biz Türkiye olarak bunu yaşadık. Bölücü terör örgütü PKK ile ilgili değişimi bilgi değişimi özellikle Avrupa ülkeleri uzun süre bizle paylaşmamışlardır. Terörden kendileri zarar görmeye başlayınca paylaşmaya başlamışlardır. Terörden zarar gören bir ülke hemen diğerleriyle daha fazla paylaşmaya başlıyor. Şimdi Avrupa bizimle daha fazla bilgi paylaşıyor. Biz de onlar da daha fazla bilgi paylaşımı yapıyoruz. Bu duyarlılığın daha fazla olması talep etmek geliyorum.” diye konuştu. |
27.09.2010 |
Topçu: Yeni anayasa hazırlıkları başlatılmalı |
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, ‘’Devleti elbet, milleti esas alan, insan merkezli, mutabakatlı bir anayasanın yapılması’’ için TBMM’de çalışmaların bir ön önce başlatılması gerektiğini belirtti. BBP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı, parti merkezinde yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Topçu, halk oylamasından hiçbir parti için zafer çıkmadığını, demokrasi zaferi çıktığını belirtti. Toplumda cunta anayasasından mağdur olmayan bir kesimin kalmadığını vurgulayan Topçu, toplumun her kesiminin temsilcilerinin olduğu bir anayasa hazırlama komisyonu kurulması gerektiğini, TBMM Başkanı himayesinde kurulacak bu komisyonun da 200 kadar üyesi olabileceğini söyledi. Yeni anayasa yapılması için 2011 sonrasının bekleneceğine yönelik bir takım açıklamaların olduğunu hatırlatan Topçu, ‘’Bunlar doğru değil. Milletin TBMM’de bulunanlardan beklentisi devleti ebet, milleti esas alan, insanı öncelik alan sivil, insan merkezli, mutabakatlı bir anayasa hazırlıklarına başlanmasıdır. Bununla ilgili toplumun tamamını buraya katmasıdır. Milletin beklentisi budur’’ diye konuştu. |
27.09.2010 |
Yeni yasama yılı 1 Ekim'de başlayacak |
TBMM, 1 Ekim Cuma günü 5. yasama yılına başlayacak. TBMM Genel Kurulu, 23 Temmuzda verdiği aradan 69 gün sonra 1 Ekimde saat 15.00’de özel gündemle toplanacak. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, yeni yasama yılı dolayısıyla açılış konuşmasını yapacak, daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Genel Kurula hitap edecek. Şahin, akşam ise evsahipliğini yapacağı bir resepsiyon verecek. TBMM’nin açıldığı gün CHP Grubu da toplanacak ve grup başkanvekillikleri, grup yönetim kurulu üyelikleri, grup denetçilerini belirlemek üzere seçim yapacak. AKP Grubunun da aynı gün toplanması bekleniyor. TBMM’yi 5. yasama yılında yoğun bir gündem bekleyecek. Meclis, ilk olarak 2011 yılı bütçesini görüşecek, referandumun ardından kabul edilen anayasa değişikliklerine uyum amacıyla hazırlanacak yasa tasarıları için mesai yapacak. |
27.09.2010 |
Gazetecilerin ağır cezada yargılanması tehlikeli |
TÜRKİYE Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şube Başkanı Mustafa Gümüşdamla, Ergenekon başta olmak üzere kritik dâvâları haber yapan gazetecilerin tazminat cezalarıyla abluka altına alınmasını ve ağır cezada yargılanmasını tehlikeli bir gelişme olarak gördüğünü söyledi. Gümüşdamla, yaptığını açıklamada, Zaman Gazetesi muhabiri Büşra Erdal’ın, Basın Kanunu’ndaki düzenlemelere rağmen, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında hâkim karşısına çıkarılmasını doğru bulmadığını dile getirdi. Gümüşdamla, Ergenekon, Balyoz, Islak İmza, Poyrazköy ve KCK dâvâlarını kamuoyunun yakından takip ettiğini bildirerek, soruşturma süreçlerini haberleştiren gazeteciler hakkında açılan dâvâların sindirme operasyonuna dönüştüğünü bildirdi. Son aylarda özellikle TMK’nin 7. maddesi “örgüt propagandası yapmak”, TCK’nın “gizliliğinin ihlâli”ni içeren 285. ve “âdil yargılamayı etkileme”yi kapsayan 288. maddesinden dâvâ açıldığını hatırlatan Gümüşdamla, bu üç maddeyle ilgili açılmış dâvâların çoğunlukta olduğuna dikkat çekti. |
27.09.2010 |
Demokrat Yargı’dan YSK’ya tepki |
DEMOKRASİ ve Özgürlük için Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı), referandumda anayasa değişiklik paketinin kabulüyle birlikte HSYK’ya üye seçimine yönelik takvimi başlatan YSK’nın genelgesine sert tepki gösterdi. Demokrat Yargı, YSK’nın, HSYK’ya üye seçimine ilişkin belirlediği takvim ve genelgesinde ‘’propaganda yasağı’’ getirmesini ‘’sokağa çıkma yasağı’’ olarak değerlendirildi. Kürsü hakim ve savcılarının propaganda hakkının YSK tarafından ellerinden alınmış olmasının demokrasi önünde bir engel teşkil eden yargı bürokrasisinin devamı anlamına geleceği dile getirildi. |
27.09.2010 |
MİT, “dil bilir personel” alacak |
MİLLÎ İstihbarat Teşkilâtı (MİT) “dil bilir” personel alım ilânıyla İbranice, Kürtçe, Ermenice, Arapça, Arnavutça, Boşnakça, Bulgarca, Çince, Farsça, Gürcüce, Makedonca, Rusça, Soranice, Yunanca dillerinden en az birini bilen eleman alacak. Gazete ilânıyla personel alım duyurusu veren MİT, Türkiye’nin son günlerdeki dış politikasında önemli rol oynayan ülkelerin dillerine ağırlık verdi. Aralarında Kürtçe’nin bir lehçesi olan Soranice’yi de alacağı personel listesine ekleyen MİT, böylece Türkiye’nin bölgesindeki önemli ülkelerle istihbarat faaliyetlerine ağırlık verecek. |
27.09.2010 |
Türker: Sorun millî politika ile çözülür |
DEMOKRATİK Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, ‘’Tüm siyasî partilerin içinde yer alacağı devlet anlayışının uygulanmasıyla bölgede yaşanan sorunlar millî bir politika ile çözüme kavuşabilir’’ dedi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Serbest Muhasebeci ve Malî Müşavirler Odaları Platformu toplantısına katılan DSP Genel Başkanı Türker, daha sonra partisinin il başkanlığını ziyaret etti. DSP Van İl Başkanı Cahit Akbaş ve partililer tarafından karşılanan Türker, gazetecilere yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin BDP ile görüşmesinin, bölgedeki sorunların çözümü için önemli olduğunu ve diyaloğun, sorunların çözümüne katkı sunacağını söyledi. Türker, bölgede yaşanan sorunların çözümü için tüm kesimlerin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül öncülüğünde yuvarlak masa etrafında buluşturulması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Biz de bir buçuk yıldır bunun önerisinde bulunuyoruz. Tüm siyasî partilerin içinde yer alacağı bir devlet anlayışının uygulanmasıyla bölgede yaşanan sorunlar millî bir politika ile çözüme kavuşabilir. Parti olarak böyle bir politika çerçevesinde sorunların çözüleceği inancındayız. Devlet şu an CIA ve MİT aracılığıyla Öcalan ve Kandil ile görüşüyor. AKP ise bunu iç politika nedeniyle sahiplenmiyor. Halbuki tüm siyasî partilerin yer alacağı bir yuvarlak masada tartışılarak ve milli bir devlet politikası uygulanarak bunlar yapılabilir. Çünkü bölgede yaşanan terör sorunun çözümü için ortak bir yol haritası gerekiyor. Bu da cesaretle olacak bir politikadır.’’ Türker,, hükümetin referandum sonrasında bunu yapacak güçte olduğuna dikkati çekti. |
27.09.2010 |
Hükümete açılan kredi sınırsız değil |
USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Laçiner, 12 Eylül referandumunda halkın çözüm için her türlü yolun denenmesi konusunda hükümete geniş bir kredi açtığına dikkat çekerken, bu kredinin ucunun açık olmadığının altını çizdi. USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Laçiner, 12 Eylül referandumunda halkın çözüm için her türlü yolun denenmesi konusunda hükümete geniş bir kredi açtığına dikkat çekerek, bu kredinin ucunun açık olmadığının altını çizdi. USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Laçiner, Hükümet-BDP görüşmesini değerlendirirken, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görüşmeye katılmasının hükümetin meseleye salt terör boyutundan bakmadığının, hukuksal taleplere ve hatta ortam oluşur ise çeşitli dağdan indirme formüllerine de sıcak bakabileceğinin bir işareti olduğunu ifade etti. 12 Eylül referandumunda halkın çözüm için her türlü yolun denenmesi konusunda hükümete geniş bir kredi açtığına dikkat çeken Laçiner, bu kredinin ucu açık olmadığının altını çizdi. Hükümetin BDP’ye bakışının sadece kolaylaştırıcı bir mesaj taşıyıcıya bakış gibi olduğunu dile getiren Laçiner, terör örgütü PKK’nın gizli gündeminin ise “Öcalan ve Abdullah Gül’ü, Murat Karayılan ile Tayyip Erdoğan’ı eşitler arasında bir ilişkiye yaklaştırabilmek, hatta zorlayabilmek” olduğuna vurgu yaptı. Türkiye’de reformların ve değişimin belki de en hızlı yaşandığı alanın Kürt sorunu olduğunu ifade eden Sedat Laçiner, adeta devrimsel nitelikli bir dönüşüm yaşandığını, bu dönüşümü daha da hızlandırmanın sadece şartları zorlamak olacağını ve ülkeye yarardan çok zarar getireceğini dile getirdi. Bu tür görüşmelerin sıklaşması gerektiğinin altını çizen Sedat Laçiner, tek görüşme ile sonuç alabilmenin mümkün olmadığını kaydetti. “Taraflar süreci kendi lehlerine, parti politikalarını veya temsil ettikleri tarafı diğeri karşısında avantajlı konuma getirmek için kullanmamaları ve ortak hedeflere odaklanmaları gerekiyor ki bu gerçekten zor bir hedef” diyen Laçiner, şunları kaydetti: “Görüşmelerdeki en önemli sorunlardan biri de gizli gündem olacak. Özellikle PKK’nın bu görüşmeleri istismar etmesi ve görüşmeleri bir tür oyalama ve sahada güçlenme aracı olarak görmesi girişimi kısa sürede sekteye uğratabilir. Aynı şekilde PKK bu süreci kendisini, yani terörü kısa yoldan meşrûlaştırma fırsatı olarak görürse de yanlış yapar. Hükümetin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarından da anlaşılıyor ki devlet henüz BDP ve PKK’nın samimiyetinden tam olarak emin olamıyor. PKK’nın İstanbul’dan Uşak’a, Mardin’den Van’a kadar sansasyonel terör saldırıları hazırlığında olduğu yönünde ortaya çıkan deliller ve BDP’lilerin zaman zaman maksadı oldukça aşan açıklamaları devlet kanadındaki endişeleri daha da arttırıyor.”
“SÜREÇ İSTİSMAR EDİLEBİLİR”
USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Laçiner, önümüzdeki günlerde bu trafiğe Kandil ve hatta Kandil dışında kalan PKK’nın bazı ileri gelenlerinin de dâhil olabileceğini ifade ederek, hükümet ne kadar gerekli cesareti gösterirse göstersin ortamın seçimler öncesinde kırılgan olacağını ve daha da kırılgan olsun diye özel bir çaba sarfedileceğini vurguladı. Süreci her iki tarafın derinlerinin sabote etmenin yollarını arayacağına dikkat çeken Laçiner, “Bu çaba şimdiden başlamış durumda. PKK’da bazı kişiler liderlik mücadelesinde süreci altın fırsat olarak görüp Öcalan’ın liderliğine meydan okumak için, yani PKK’dan kopmak veya yeni bir PKK oluşturmak için süreci istismar edebilir. Aynı şekilde en hassas dönemde şehit sayısında yaşanacak bir artış ve bunun üzerine Tophane saldırısında olduğu gibi laiklik gibi konularda özel bazı krizler yaratarak hükümetin duruşunu zayıflatacak bazı girişimler de olabilir. Kısacası siyaset mayınlı araziye girdi ve bu arazide hızlı yürüyebilmek oldukça zor. Şu anki hız bile hiç yavaş değil” diye konuştu.Bu tür süreçlerin bir veya birkaç partinin götürebileceği süreçler olmadığının altını çizen Laçiner, medya başta olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarına, kurumlara ve hatta bireylere görev ve sorumluluklar düştüğünü anlattı. |
27.09.2010 |
Kılıçdaroğlu: Yeni anayasa çalışmaları başlasın |
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parlamento çatısı altında bir araya gelerek, yeni anayasa çalışmalarına başlanmasını teklif etti. Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Haymana ilçesine bağlı Balçıkhisar Belediyesi tarafından yaptırılan sosyal tesis binasının açılış törenine katıldı. Halk oylamasına değinen Kılıçdaroğlu, ‘’daha özgürlükçü bir anayasa, haklarının daha fazla korunduğu bir anayasa, baskının kurulmadığı bir anayasa’’ istediklerini belirterek, Avrupa’da yaşayanların hak ettiği bir anayasanın Türkiye’de yaşayanların da hakkı olduğunu söyledi. Sosyal devletin güçlendirilmesi durumunda yapılamayacak hiç bir şey olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ‘’Bize dar gömlek giydirenlere karşı daha özgürlükçü, daha demokratik tavrımızı ortaya koyarak yeni bir anayasa yapalım. Hemen referandumdan sonra şunu söyledim ‘daha özgürlükçü, sosyal demokrasisi güçlü, sosyal devleti güçlü, insanları saygı temelinde birleştiren, insanları ayrıştırmayan kaynaştıran, demokrasimizin eksiklerini güçlendiren bir anayasayı oturalım masaya ve çözelim’ bunu söyledim. Dün sayın Başbakan demiş ki ‘ben onun samimiyetine güvenmiyorum’. Hiç kimseyi eleştirmiyorum ama bir şeyi samimiyetle belirtmek isterim, Sayın Başbakan benim samimiyetime inanmıyorsa, hangi gerekçeyle inanmadığını çıkıp millete anlatmasını istiyorum. Eğer bu ülkede hakları ve özgürlükleri genişleteceksek, demokrasiyi güçlendireceksek ‘evet’ diyoruz, bu ülkeye barış ve kardeşlik gelecekse ‘evet’ diyoruz. Niçin Sayın Başbakan korkuyor gelsin masaya. Ben demiyorum ki üç gün içinde bunu çıkaralım.’’ |
27.09.2010 |
Otomobil ile kamyonet çarpıştı: 3 ölü, 3 yaralı |
Konya’da otomobil ile kamyonetin çarpışması sonucu 3 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Ahmet Turgut yönetimindeki 42 HF 224 plâkalı otomobil, Karaman Çevre Yolu’nu şehir merkezine bağlayan Karaman Caddesi Altıyol Kavşağı yakınlarında, karşı yönden gelen Yaşar K. idaresindeki 42 KK 251 plâkalı kamyonetle çarpıştı. Kamyonet, ortadan ikiye ayrılan otomobilin ön koltuk ve motor kısmını ana gövdeden ayırıp önüne katarak 2 apartman arasındaki garaj boşluğuna girerek durabildi. Otomobilin sürücüsü Turgut ile Mücahit Uluçay kaza yerinde, aynı araçta bulunan Muhammet Dağ hastaneye götürülürken vefat etti. Kamyonet sürücüsü Yaşar K. ile yanındaki 2 kişi yaralandı. Yaralılar, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. |
27.09.2010 |
Suriyeli heyet geliyor |
Surıye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Asistanı Hasan Türkmani başkanlığında bir heyet, bugün Türkiye’ye gidiyor. Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün dâveti üzerine 27-30 Eylül 2010 tarihleri arasında Türkiye’ye gidecek olan 5 kişilik Suriye heyetinin çeşitli temaslar ve ziyaretlerde bulunmaları bekleniyor. Aralarında Suriye Genelkurmay Başkanı yardımcılarından birinin de olduğu heyetin, Savunma Sanayi Müsteşarlığını ziyaret edecekleri ve Millî Savunma Bakanlığına bağlı bazı tesislerde incelemelerde bulunacakları kaydediliyor. Suriye Cumhurbaşkanlığında Türkiye masasından sorumlu olan Türkmani, daha önce Savunma Bakanlığı görevini yürütüyordu. |
27.09.2010 |
Hizmet Tırı bugün Çarşamba’da |
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırı bugün Samsun’un Çarşamba ilçesine de uğrayacak. Saat 13.00 ile 14.00 arasında Çarşambalılarla buluşacak olan tanıtım tırı, kısa bir program yaparak Ordu’ya devam edecek. Tanıtım ve hizmet tırının programı öncesi Çarşambalı okuyucularımız hummalı bir çalışma sergileyerek dört bine yakın el ilânlı ve afiş dağıtımı gerçekleştirdi. Ayrıca belediye anosları da yapıldı. Çarşamba’daki programa diğer il ve ilçe merkezlerinden de ziyaretçilerin gelmesi bekleniyor. Bu arada Çarşamba’da yayınlanan gazetede de hizmet tırı haberi yer aldı. Haber Expres gazetesi hem ana sayfasında hem de 3. sayfada konu ile ilgili habere yer verdi. |
27.09.2010 |