Görüş |
İbret almak lâzım
Cenâb-ı Hak dünyayı ve içinde bulunduğu güneş sistemini, diğer gök cisimlerini yarattığı gibi, mu'cizevî bir şekilde yaratmıştır. Dünya’nın 23 derece 27 dakika eğik dönmesi, güneş karşısında yer kürenin kutuplarının tamamen buzullaşmasını, ekvatorun kavrulmasını engellemeye yöneliktir. Dünya, dakik hesaplarla yerinde durdurulup, esir denizinde seyahat ettirilmektedir. ‘Ay’ın, vaktimiz için dünyaya peyk yapılması... Ay ve dünyanın birlikte ahenkli bir şekilde güneş çevresinde dönmesi... Aynı anda dünyada dört mevsimin yaşanması... Bunlar bizlere Kendini tanıttırmak ve sevdirmek isteyen sonsuz güç sahibi Allah’ı hatırlatan şeylerdir. Bu olaylarla, bizlerin acizliği, hiçliği ve O’na dayanmak zorunda olduğumuz gerçeği ortaya çıkar. Dünya, O istediği için, içinde yaşanılabilir bir hâl almıştır. Aksi durum felâket olurdu. Yediğimiz besinlerin ve de çeşitli organlarımızın bizden habersiz ürettiği hormonların vücudumuzun değişik organlarının imdadına koşması... Herkesin görevini bilmesi, vazifesini üstlenip eksiksiz yapması O’na işaret ediyor. Hiçbir şey gelişigüzel ve tesadüfî değildir. Bir hikmete, bilgiye dayanır. Nitekim; beşer, Allah’ın koyduğu kanunlarla oynadığı için, ekolojik düzeni bozduğundan bir dizi felâketler zinciri ile karşılaşmaktadır. Depremler, volkan patlamaları, sel felâketleri sadece bazıları. Aynen eski kavimlerin azaba uğraması gibi. Bir de kıyamet, yani dünyanın ölümü yaklaşmaktadır. Ekolojik dengeyi bozduğu oranda insanoğlu tokat yemektedir, cezalandırılmaktadır. Aynen namazını kılmayan, orucunu tutmayan insanoğluna beş yıl namaz kıldırıp oruç tutturulması misâli. ‘Kendim ettim, kendim buldum.’ ‘Ne ekersen onu biçersin’ atasözleri gibi. Bu ata sözleri olaylara ışık tutuyor. Yeteri kadar açıklıyor. Allah’ı tanımak ve O’na ibadet için yaratılan beşer başka şeylerle meşgul oldukça, kendisini iyi okuyamıyan kâinat hiddete geliyor. Aynen kâfirlerden, cehennemin gayz etmesi gibi. Hiddetlenmesi misali. Kâinat; kendini, bir anlamda bizlere okutturuyor. Lisanı haliyle “İyi bak. Beni iyi oku. Ben sahipsiz olamadığım gibi üzerimde cereyan eden hadiseler olaylarda tesadüfi ve anlamsız olamaz. Bir irade ve istek sonucudur, dersini iyi çalış” uyarısında bulunuyor. Formalarını, sayfalarını karıştırdıkça bizlere daha çok okunacak nüsha çıkıyor. Kâinat dile ve aşka gelip cuşu huruç yapıyor. Bizi de oku. Oku ki, benim ibadetlerimden tesbihatlarımdan örnek alıp sende ibadet ve tesbihatına iyi çalış. Yap ve yaşa. Vaktini boşa geçirme. Rahle ve seccade seni bekliyor. Niçin Müslümanlar daha çok musîbetler uğruyor? Çünki Rabbimiz biz Müslümanları çok çetin azap ve imtihan diyarına safi ve günahsız göndermek istiyor. Müslümanlar için bu musîbetler kefaretüzzünuptur. Geçmiş günahlarının karşılığıdır. Bir de evliyalık gibi makamlara çıkmak için fırsattır. Aynen Çanakkale savaşları ve zaferinde 250.000 insanımızın evliya ve şehit makamına çıkması gibi. Bir de dünya bizlere yardımlaşmayı tavsiye ediyor. Aynen bütün bitkilerin hayvanların imdadına, bitki ve hayvanlarında insanoğlunun imdadına koşması gibi. İstifadesine sunulması misali. Ay ve güneş bizim hizmetimizde. Bulutlar rahmet olup yağmur yağdırıyor. Dağlar çeşitli madenleri peyder pey istifademize sunuyor. Havanın zehirli gazlarını temizliyor. Bizleri, aciz insanoğlunu deniz ve okyanusların istilâsından koruyor. Aynen Medine’li Ensarın, Mekke’li Muhacirine evlerini, ocaklarını, arazilerini, kalplerini açmaları gibi. Varını yoğunu onlarla paylaşması misali. İbret almak lâzım. Ta ki ahiret yurdunda rahat edelim. İnsan gibi Abdullah misali yaşayalım.
CİHAT ERDOĞ |
12.09.2010 |