12 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Batı Nil Ateşi virüsünün ilâcı yok

EGE Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağrı Büke, sinek ve sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşan hastalığının ilk kez 1937 yılında belirlendiğini, 2000’li yıllardan sonra bu hastalığın daha yaygın olarak görüldüğünü ifade etti.

Batı Nil Ateşi hastalığı belirtilerinin herkeste ortaya çıkmadığına işaret eden Prof. Dr. Çağrı Büke, şöyle konuştu: ‘’Hastalığa yakalandıktan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı kişi oranı yüzde 20. Yüzde 80’inde hastalık belirtileri ortaya çıkmıyor. Hastalık belirtileri ortaya çıkan kişilerde 3-5 gün sonra kas ve eklem ağrısı, ateş yüksekliği, deride yaygın döküntüler baş gösteriyor. Bu hastalıkta daha çok korktuğumuz, beyin zarı iltihabı ya da beyin iltihabına yol açan formları. Bunların da hastalık belirtisi ortaya çıkan kişiler içerisinde görülme sıklığı çok fazla değil. Genel ortalama yüzde 1 oranında bildiriliyor. ABD’deki rakamlar biraz daha farklı. Bu hastalığın belirtilerinin görüldüğü kişilerin yüzde 40’ında menenjit, beyin zarı iltihabı, beyin iltihabı şeklinde seyreden formları görülüyor. Bunlar da çok ciddî sonuçları olan hastalıklar. Dünyadaki rakamlara baktığımız zaman bu hastalığa bağlı olarak ölüm oranının yüzde 4 olduğunu görüyoruz. Beyin zarı iltihabı veya beyin iltihabı gelişen kişilerde yüzde 14’lere çıkabiliyor’’ dedi.

SİNEK KOVUCU MADDE KULLANIN

HASTALIĞIN belirtileri itibarıyla ‘iyi seyirli’ bir hastalık olduğunun söylenebileceğini dile getiren Prof. Dr. Büke, ‘’Hastalığı kesinlikle tedavi etmeye yönelik şu anda elde mevcut bir ilâç yok. Tüm dünya için bu böyle’’ dedi. Prof. Dr. Büke, hastalığa sebep olan virüsün yaz, ilkbahar ve sonbahar aylarında görüldüğünü belirterek, sinek ve sivrisineklerin bulunduğu bölgelerde uzun kollu kıyafet giyilmesini ve sinek kovucu maddelerin kullanılmasını önerdi. 1-2 saatte bir sinek kovucu maddelerin kullanılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Büke, sinek kovucuların göze değmeyecek şekilde yüz kısmına ve ellere sürülmesi tavsiyesinde bulundu. Hastalığın organ ve kan nakliyle bulaşabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Büke, hastalığa yakalanan hamile ve emziren kadınların da hastalığı çocuklarına bulaştırma ihtimali bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Büke, hastalığın solunum yoluyla bulaşma ihtimalinin olmadığını sözlerine ekledi.

12.09.2010


Bağışıklık sistemini güçlendirmenin 10 yolu

1. Alkali olun

Bağışıklık sistemi alkali ve oksijenli bir ortamda güçlenir. Çünkü pek çok bakteri ve virüs asidik ortam sever ve sağlıklı alkali ortamda yaşayamaz. Egzersiz yapın, bol miktarda su ve limon suyu için ve vücudunuzda alkali ortamı sağlamaya yarayan yeşil sebzeler yiyin.

2. Pozitif olun

Mutlu, pozitif, gün boyunca kahkaha atan ve arkadaşlarına, ailesine, çocuklarına sarılan ve hayvan besleyip seven bir insanın bağışıklık sistemi bunları yapmayan bir insanınkinden çok daha kuvvetlidir. Hayata bakış açınız nasıl? Şanslı olduğunuzu hangi sıklıkta hatırlıyorsunuz?

3. Yeşil yiyin

Sebzeler vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan vitaminler, mineraller ve bitkisel besinlerce zengindir. Lifli yeşillikler ve brokoli, karnabahar ve kabak gibi sebzeler ise besinler ve antioksidanlarca zengindir.

4. Sarımsağın büyüsü

Organik sarımsak harika bir besindir. Vücudumuzu mikroplardan korur; aynı zamanda da bağışıklık sistemi güçlendiricisidir. Sarımsağın kendi savunma sistemini oluşturan elementler, bizim de bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

5. Özel besinler

Pek çok vitamin ve mineral bağışıklık sisteminde başroldedirler, özellikle de gıdalardan alınan çinko ve C vitamini. Meyvelerin çoğu ve kırmızıbiber, C vitaminin en mükemmel kaynağıdır. Çinko ise zencefil, kuru yemişler ve tohumlarda bulunur. Özellikle Brezilya cevizi, kabak ve karpuz çekirdeklerinde zengin miktarda çinko vardır. Çekirdekleriyle birlikte sıkılmış karpuz suyunu karıştırıp için; yaz için mükemmel bir serinleticidir, aynı zamanda hem alkalize eder, hem protein hem de çinko sağlar. Hepsi bir arada!

6. Çok miktarda su için

Su bütün besinleri ve atıkları vücutta kan ve lenf sıvıları yoluyla taşıyan bir çözücüdür. Günde en az 2 litre su içmek besinlerin hücrelerimize nüfuz etmesine, atıkların boşaltılmasına, sümüksü maddelerin sulanmasına, bizi hasta eden bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur.

7. Terleyin

Vücudunuzda enfeksiyon olan bir bölgede ısının yükseldiğini fark ettiniz mi? Vücut ısımızdaki artış bağışıklık sistemimizin enfeksiyona ve hastalıklara karşı aktif olarak savaşmasının bir yoludur. Terleme ise vücudumuzda birikmiş toksinlerin deri yoluyla atılmasını sağlar. Egzersiz yaparak veya sauna, buhar banyosu veya hamam gibi terapileri düzenli olarak uygulayarak, terleme yoluyla toksinlerinizden arınır ve kendinizi daha iyi hissedersiniz.

8. Kötü alışkanlıklarınızı terk edin

Paketlenmiş ve işlenmiş hazır gıdalar, kafein, alkol ve sigara bağışıklık sistemimizi tehlikeye sokan zararlı alışkanlıklardır. Bunları bırakarak yerlerine tam gıdalar, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar, taze meyve ve sebze suları koyun. Bu şekilde bağışıklık sisteminize ve vücudunuzun işleyişine destek verin.

9. Sık sık dinlenin ve gevşeyin

Stres ve yorgunluk bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve bu bitkinlik bizi daha kolay hasta eder. Dinlenme ve uyku zamanlarında vücudumuz kendini toparlar ve onarır. Stres seviyenizi azaltmaya çalışın ve gevşemek için kendinize zaman ayırın. Mutlaka her gece 7-9 saat arası uyuyarak vücudunuza kendisini toparlaması ve hastalıklarla savaşması için izin verin.

10. Soğuk duş zindeleştirir

Banyodan çıkmadan önce son duşunuzu soğuk alın. Soğuk su bağışıklık hücrelerine giden lenf dolaşımını hızlandırır. Temizlenmenin ve bağışıklık sistemini güçlendirmenin zindelik veren bir yoludur.

12.09.2010


Güçlü bir hafıza için mutlaka B vitamini

İNGİLTERE'DE yapılan yeni bir araştırma, alzheimer gibi hastalıkların yüzde 50 oranında yavaşlatılmasının, hatta durdurulmasının B vitaminiyle mümkün olabileceğini savunuyor.

Yaşlılıkla birlikte gelen ve en fazla korkulan hastalıklardan birisi alzheimer hastalığı... Ancak İngiltere’de yapılan son araştırma, başta alzheimer olmak üzere yaşlılıkla gelen bunama için umut ışığı oldu. Oxford Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmaya orta düzeyde hafıza kaybı yaşayan ve konuşmakta zorluk çeken 168 yaşlı insan katıldı. Gönüllülerin yarısına günlük tavsiye edilen miktarın üzerinde folik-asit, B6, B12 gibi 3 farklı B vitamini içeren dozajlar verildi. İki yılın sonunda vitamin verilen grupla verilmeyen grubun beyinlerindeki küçülme ölçüldü. Sonuç ise çarpıcı... Yüksek dozlarda B vitamini almış olan grupta beynin küçülme oranı ortalama yüzde 30 daha az. Hatta kimi durumlarda bu oran yüzde 50’ye yükseliyor. 60 yaşın üzerindeki insanların beyinleri yılda yüzde 0.5 oranında küçülüyor. Alzheimer hastalarında ise bu oran yüzde 2 buçuğa çıkabiliyor. Araştırmanın sonuçları bilim dünyasında büyük bir heyecan oluşturdu. İlk bulgular, B vitamininin alzheimer tedavisinde devrim oluşturabileceğini ortaya koyuyor. Ancak uzmanlar kesin sonuca varmadan önce daha çok kişiyle araştırma yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

12.09.2010


112’ye 80 bin ihbarın 70 bini asılsız

İSTANBUL'DA ‘’112 Acil Sağlık Hattı’’na günde gelen ortalama 80 bin ihbardan 70 bininin asılsız olduğu bildirildi. İstanbul İl Genel Meclisinden yapılan yazılı açıklamada, Meclisin Eylül ayı toplantısında 112 Acil Sağlık Hizmetleri konusundaki Sağlık Komisyonu’nun raporunun değerlendirildiği kaydedildi.

İstanbul 112 Acil Sağlık Hizmetleri biriminde 390 doktor, 480 şoför, 530 yardımcı sağlık personeli olmak üzere 1400 personelin görev yaptığı belirtilen açıklamada, acil sağlık biriminde 22 tam donanımlı ambulans, 5 motorize ekip, 2 hava ambulansı, 1 deniz ambulansı ve 128 adet 112 acil istasyonu ile Anadolu ve Avrupa yakalarında birer tane olmak üzere 2 acil sağlık komuta merkezi bulunduğu anlatıldı. Açıklamada, 24 saat 15 sağlıkçı telefon operatörü ve 6 danışman doktorun görev yaptığı çağrı merkezinin dakikada 300 çağrıya cevap verdiği belirtilerek, komuta merkezlerine, günlük ortalama 80 bin çağrı ulaştığı, bunların 10-15 binin gerçek vak'alar, geriye kalan 65-70 bininin ise asılsız ihbarlardan oluştuğu ifade edildi. Ambulansların vakaya ortalama 8 dakika 17 saniyede Acil Sağlık Hizmetlerinin İstanbul’da ortalama bin vak'aya hizmet ulaştırdığı kaydedilen açıklamada, İl Genel Meclisi Sağlık Komisyonu Başkanı Dr. Sadık Danışman’ın şu görüşlerine yer verildi: ‘’112 Acil Sağlık Hizmetleri, İstanbul’da hem vak'aya ulaşma itibariyle hem personel ve donanım itibariyle, her geçen gün gelişmiş ülkelerin standartlarına ulaşma yolundadır. Ancak, Sağlık Komuta Merkezlerine günde yapılan 80 bin ihbarın 70 bininin asılsız acil sağlık hizmeti bekleyenler açısından hayatî önem taşıyan vaktin boşa gitmesine sebep olmaktadır. Bütün vatandaşlarımızı bir gün kendilerinin de acil sağlık hizmetine ihtiyaçları olabileceği düşüncesiyle duyarlı olmaya çağırıyoruz.’’

12.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.