03 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Türk Eğitim-Sen’den başbakana mektup

TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, KPSS ile ilgili iddiaların sonuçlandırılmasının ardından Millî Eğitim Bakanlığının 30 bin değil, 70 bin öğretmen ataması yapması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup gönderdi.

Sendikadan yapılan yazılı açıklamaya göre, Koncuk, mektubunda, öğretmen atamalarının şaibe iddiaları dolayısıyla ertelenmesinin çok doğru bir karar olduğunu belirtti. Ancak bu durumun KPSS’de yüksek puan alan ve atanmayı bekleyen öğretmen adaylarını olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Koncuk, mektubunda şunları kaydetti: ‘’Öğretmen adayları, bugün haklı bir isyan içindedir. KPSS’den hakkıyla yüksek puan alan öğretmen adaylarının haykırışlarına kayıtsız kalmak mümkün değildir. Şaibe iddiaları dolayısıyla moral ve motivasyon olarak çöken, psikolojileri bozulan gençlerimiz, KPSS’nin iptal edilmesi durumunda ikinci bir yıkım yaşayacaktır. Atanabilmek için KPSS’ye gece gündüz çalışan, emek veren, alın teri döken adayların mağdur olmaması çok önemlidir. Dolayısıyla Türk Eğitim-Sen olarak, bu konuda devreye girmenizi bekliyoruz. Şu anda Millî Eğitim Bakanlığının kullanabileceği 70 bin öğretmen kadrosu bulunmaktadır. Talebimiz, Millî Eğitim Bakanlığının 30 bin değil, 70 bin öğretmen ataması yapmasıdır. Türkiye’de öğretmen ihtiyacı da göz önüne alındığında şaibe iddialarının sonuçlanmasının ardından 70 bin öğretmen atamasının yapılması öğretmen adaylarının yarasına merhem olacak ve onların yaşadığı stresi büyük ölçüde azaltacaktır.’’

03.09.2010


 

KPSS’de gözaltı

ÖSYM tarafından 1011 Temmuz 2010’da gerçekleştirilen KPSS’nin sorularının çalındığı ve kopya çekildiğine ilişkin iddialara yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Isparta’da gözaltına alınarak Ankara’ya getirilen Baki S. soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan’a ifade verdi.

Baki S. savcıya ifade verdi ÖĞRENCİ Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) 10-11 Temmuz 2010’da gerçekleştirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın (KPSS) sorularının çalındığı ve kopya çekildiğine ilişkin iddialara yönelik yürütülen soruşturma kapsamında önceki gün Isparta’da gözaltına alınarak dün Ankara’ya getirilen Baki S, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan’a ifade verdi. Isparta’da gözaltına alınan S, dün Ankara’ya getirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde gözetim altında tutulan Saçi, Ankara Adliyesi’ne sevkedildi. Burada, Baki S’nin ifadesi Savcı Sakınan tarafından alındı. Öte yandan, ÖSYM’de iki gün önce başlayan inceleme çalışmaları dün de devam etti. YÖK Denetleme Kurulunca savcılık kanalıyla mahkemeden alınan karar doğrultusunda ÖSYM’nin Bilkent’teki ana hizmet binasında yürütülen çalışmanın dünkü bölümü ÖSYM’nin mesai saatiyle birlikte başladı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekibinin çalışmalarının soruların hazırlandığı Test Geliştirme ve Araştırma bölümünde sürdüğü öğrenildi.

03.09.2010


 

Emniyetten, kimsesiz öğrencilere iftar

KIRIKKALE İl Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Şube Müdürlüğü ve Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği’nce gerçekleştirilen sosyal faaliyetler projesi kapsamında çocuk yuvası öğrencilerine iftar yemeği verildi.

Yurtta kalan çocukların özgüven, sevgi, saygı kavramlarının geliştirilmesi ve sosyalleşmelerine katkıda bulunmak amacı ile düzenlenen iftar yemeği öğrencileri sevindirdi. Polis-çocuk arasındaki iletişimi güçlendirmek ve polise olan sempatinin arttırılmasına yönelik çalışmalar kapsamında verilen iftar yemeğinde, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı çocuk yuvasında kalan 15 çocuk ve çocuk yuvası yöneticilerinin yer aldığı iftar yemeğinin çok güzel geçtiğini belirten öğrenciler, herkesin memnun kaldığını ifade ettiler. Öğrenciler, şunları ifade ettiler: “Programı düzenleyen polis ağabeylerimize teşekkür ediyoruz. Bir araya gelerek birliktelik ve kaynaşma sağladık. Bu tür etkinlikler bağlarımızı güçlendiriyor. Bu şekilde örf ve adetlerimizi eksiksiz öğreniyoruz.”

03.09.2010


 

Üniversite harçlarına “zam yok” müjdesi

BAKANLAR Kurulu üniversite öğrencilerinden alınacak harç miktarlarına bu yıl zam yapmadı. Bakanlar Kurulunca, üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin 2010-2011 eğitim-öğretim yılında ödemesi gereken katkı paylarını belirledi.

Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayınlanan ve 31 Temmuz 2010 tarihinden itibaren geçerli olan karara göre, yükseköğretim kurumlarında öğretim gören öğrencilerden okudukları bölümlere göre birinci öğretimde 71 TL ile 591 TL; ikinci öğretimde ise 770-4 bin 268 TL arasında değişen miktarda katkı payı alınacak. Yüksekokul öğrencileri de harç ücretlerini zamsız ödeyecek.

03.09.2010


 

Okul alış verişinde ‘Çin malı’ uyarısı

YAKLAŞIK 15 milyon öğrencinin ders başı yapacağı 2010-2011 eğitim öğretim yılı öncesi velilerin alış veriş telâşı sürerken, firmalar ucuz ‘’Çin malı’’ ürünlerine karşı aileleri uyarıyor.

Kırtasiye sektöründe hizmet veren Mopak Ankara Bölge Müdürü Ufuk Tamaşa, eğitim sektörünün 1 milyar liraya yakın pazar payına sahip olduğunu söyledi. Ürün kalitesine göre değişebilmekle bir öğrencinin masrafının 250 lirayı bulabildiğini anlatan Tamaşa, sektördeki ‘’Çin malı furyası’’nın ise sürdüğünü bildirdi. Çin’den gelen ürünlerin ucuz olması dolayısıyla tercih edildiğini ancak bunun yanlış olduğunu belirten Tamaşa, ‘’Başta biz olmak üzere Türk üreticisi kaliteden ödün vermiyor. Çin, maliyeti düşük tutmak için hammaddeyi yeteri kadar kullanmıyor, ayrıca uygun kimyasallar yerine farklıları kullanılıyor. Bu durumda sağlık ve uzun süre kullanım açısından önemli risk taşıyor’’ dedi. Çin malı bir kalemin 50 kuruşa alınabileceğini hatırlatan Tamaşa, ancak bu kalemin bir kaç açmadan sonra kesinlikle kullanılamayacağını savundu. Tamaşa, Çin malı defterlerde kullanılan kâğıtlarında, silindiği zaman yırtıklarını ayrıca çocukların gözlerini de yorduğunu kaydederek, aileleri bu tür ürünleri alırken iki kere düşünmeye dâvet etti. Tamaşa, ucuz alınan ancak çabuk bozulan ürünlerin aile bütçesine daha fazla zarar vereceğini de kaydetti.

03.09.2010


 

Bayram referandumla birleşti, seferler arttı

RAMAZAN Bayramı ve 12 Eylül’de yapılacak referandumun arka arkaya gelmesi, yolcu taşımacılığı yapan şirketleri, sefer sayılarını arttırmak için şimdiden harekete geçirdi.

8 Eylül Arefe günüyle başlayacak Ramazan Bayramı tatili ve hemen ertesinde yapılacak halkoylaması, vatandaşların ulaşım sektörüne taleplerini arttırdı. Yoğun ilgiyle karşılaşan firmalar, bu dönemdeki seferlerine ilâveler yapmaya şimdiden başladı. Türk Hava Yolları (THY), referandumu da göz önüne alarak 12 Eylül’deki dönüş seferlerini oylamalar bitmeden önceki saatlerde yoğunlaştırdı. THY bu bayram, 2 yurtdışı özel kira seferi, 18 iç hat ilâve sefer olmak üzere toplam 20 sefer planlandı. Küçük gövdeli uçaklarla taşımacılık yapan Borajet ise Ramazan Bayramı ve 12 Eylülde yolcu taleplerinde şimdiden artış yaşadı. Borajet, 8, 9, 11, 12 ve 13 Eylülde Edremit ve Bodrum’a günlük bir gidiş-dönüş ek sefer koydu.Ayrıca şirket, Ramazan Bayramı’nın birinci günü olan 9 Eylül’de de Antalya’ya ek sefer düzenleyecek. Karayolu ile taşımacılık yapan firmalar da Ramazan Bayramında ve 12 Eylülde ek sefer koymayı planlıyor. TCDD Genel Müdürlüğü de bu döneme yönelik yolcu taleplerinin yoğunlaşması halinde hem konvansiyonel tren hem de Yüksek Hızlı Tren seferlerini arttırmayı planlıyor.

03.09.2010


 

TRT çalışanlarından Pakistan’a yardım

TRT, ‘Gözyaşı Sel Olmasın’ sloganıyla Pakistan halkına yardım kampanyası düzenliyor.

TRT 1 ekranında bugün saat 20.30’da başlayacak olan programla 4 saat boyunca izleyicilerin yapacakları bağışlar, Pakistan için toplanarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. Canlı yayın başlangıcından itibaren hayırsever vatandaşlar hem SMS ile hem de verilecek banka hesap numaralarına anında bağış gönderebilecekler. Havuzda biriken TL ve döviz miktarları anında halka açıklanacak. Telefonla programa katılmak isteyen hayırseverler karşılarında programa dâvet edilen ünlü konuklarla görüşecek. TRT çalışanları, özel yayında Pakistan için yardım toplarken; kendileri de maaşlarından ‘Pakistan yardımı’ kesilmesi için başvuruyor. Binlerce TRT çalışanı, özel oluşturulan formları doldurarak; gönüllü olarak Pakistan için maaş kesintisi talep etti. TRT çalışanlarının maaşlarından kesilen paralarla; Pakistan’da TRT Mahallesi kurulacak.

03.09.2010


 

Başörtüsü seçim malzemesi yapılamaz

Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başörtüsü yasağının insanların çalışma, okuma ve mesleğini icra etmesine engel bir yasak olduğunu kaydederek, “Başörtüsü, siyasî partilerin seçim propagandalarında malzeme olarak kullanılacak bir konu değildir’’ ifadesini kullandı.

Başörtüsü malzeme yapılmasın Sağlik-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başörtüsünün siyasî partilerin seçim propagandalarında malzeme olarak kullanılacak bir konu olmadığını kaydetti. Başoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, başörtüsü yasağını eleştirdi. Başörtüsü yasağının insanların çalışma, okuma ve mesleğini icra etmesine engel bir yasak olduğunu ifade eden Başoğlu, ‘şunları kaydetti:

“Eğer başörtüsü sorunu çözülmek isteniyorsa bunu Anayasa’nın 24. Maddesinde küçük bir değişiklikle çözüme kavuşturulabilir. Bu konuyu referandum nedeniyle oy almak için kullanan CHP, bu konuyu referandumda hayır reylerini çoğaltmak için bir malzeme olarak kullanıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Siyasî partiler bu sorun çözmek istiyorlarsa AKP, CHP ve MHP bir araya gelerek bir protokol yapabilirler. Böylece Türkiye’nin dünyaya ihraç ettiği başörtüsü sorununu sonuçlandırabilirler. On binlerce insanın öğrenci ve ailelerini perişan ettiği başörtüsü yasağının kaldırılması medeni bir devlette kaçınılmaz bir zorunluluktur. Türkiye’de çağdaş medeniyete ulaşmak için gayret sarf eden bir devlettir.”

03.09.2010


 

Silivri’de olaylı duruşma

2. ‘’Ergenekon’’ dâvâsı duruşmasında tutuklu sanık Mustafa Özbek, bağırarak konuşunca salondan çıkarıldı. Diğer tutuklu sanıklar Balbay ve Özkan da mah

kemenin tutumuna tepki gösterdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan salonda görülen davanın 78. duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu tutuklu 29 sanık katıldı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün’ün yıllık izinde olması nedeniyle üye hakim Hasan Hüseyin Özese’nin başkanlık yaptığı duruşmada, tutuklu sanık Neriman Aydın’ın savunmasına devam etmeden önce bazı sanıklar usule ilişkin beyanda bulundu.

Tutuklu sanık Mustafa Özbek, 20 aydır cezaevinde olduğunu belirterek, ‘’Sorgum yapılmadı. Hangi hukuka göre bunu yapıyorsunuz? Mektuplarla, gizli tanıklarla tutukladınız’’ dedi. Hasan Hüseyin Özese ise bunun usule ilişkin olmadığını, talepler alınırken bu yönde beyanda bulunabileceğini söyledi.

‘’Bizi burada neden tutuyorsunuz? Size güvenimiz yok. Çekilmenizi istiyorum’’ diyen Özbek, daha sonra ‘’Tiyatro gibi... Mahkemeden çıktı burası’’ şeklinde bağırarak konuştu.

Özese’nin bu şekilde konuşması halinde salondan çıkaracağı şeklinde uyardığı Özbek, ‘’Doğru dürüst yargılama yapın. Böyle mahkeme olmaz. Allah’tan korkun’’ şeklinde bağırarak konuşmaya devam etti.

Bunun üzerine Özese, Özbek’i duruşma salonundan dışarıya çıkarttı. Bu sırada Osman Gürbüz’ün de aralarında bulunduğu bazı sanıklar da salonu terk etti.

03.09.2010


 

Türkiye, raporunu sundu

Türkiye’nin ulusal “Temas Noktası” olarak görev yapan Büyükelçi Mithat Rende’nin, Türkiye’nin raporunu, Birleşmiş Milletler soruşturma komisyonuna sunduğu bildirildi.

Diplomatik kaynaklar, Büyükelçi Rende’nin Ulusal Araştırma ve İnceleme Komisyonunun raporunu New York’ta BM soruşturma komisyonuna sunduğunu, bu konudaki temas ve girişimlerin devam edeceğini kaydetti.

03.09.2010


 

Şehit ailelerinden ''genel af'' tepkisi

Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, şehit aileleri olarak her türlü affın karşısında olduklarını belirtti.

Köse, yaptığı yazılı açıklamada, şehit aileleri ve dernekleri olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel affa yönelik sözlerini ‘’talihsizlik’’ olarak nitelendirdi. Köse, şehit aileleri olarak her türlü affın karşısında olduklarını kaydetti.

03.09.2010


 

Hükümlüler, Ümraniye Cezaevi’nde yangın çıkardı

Ümranıye Cezaevi’nde, aynı koğuşta kalan ve ‘’eylem yaptıkları’’ gerekçesiyle ayrı koğuşlara alınmak istenen 9 hükümlü, yatak ve yorganları tutuşturarak yangın çıkarttı.

Cezaevi yetkililerinden alınan bilgiye göre, aynı koğuşta kalan 9 hükümlünün, bir araya geldikleri zaman ‘’güç oluşturdukları’’ ve ‘’bozucu eylem yaptıkları’’nın belirlenmesi üzerine cezaevi idaresince ayrı koğuşlara alınmasına karar verildi. Koğuşları değiştirilmek üzere müşahede koğuşuna alınan ve ayrı koğuşlara verileceklerini öğrenen 9 hükümlü, buradaki bazı yatak ve yorganları ateşe verdi. Yangın, cezaevi görevlilerince söndürülürken, olayda ölen ve yaralanan olmadı. Koğuş, yatak ve yorganlarda kısmen maddi hasar oluşurken, 9 hükümlü de kontrol altına alınarak ayrı koğuşlara gönderildi.

03.09.2010


 

Öğretmen açığına “ücretli” tedbir

KPSS’dekı iddialar dolayısıyla öğretmen atamalarını erteleyen Millî Eğitim Bakanlığı, soruşturmaların uzaması halinde oluşacak öğretmen açığını ücretli öğretmenlik uygulamasıyla gidermeyi planlıyor.

MEB, KPSS’ye yönelik iddialarla ilgili durum netleşinceye kadar 31 Ağustos 2010’da yapılması planlanan öğretmen atamalarını ertelemişti. Yeni eğitim-öğretim yılının 20 Eylül’de başlayacak olması ve durumun bu tarihten önce netlik kazanmaması okullarda öğretmen açığının nasıl kapatılacağı sorusunu gündeme getirdi. KPSS ile ilgili soruşturmaların tamamlanmasını bekleyen Bakanlık, eğer süreç 20 Eylül’den sonraya sarkarsa ‘’ücretli öğretmenlik’’ sistemini uygulamaya koyacak.Bu çerçevede il milli eğitim müdürlükleri, öğretmen ihtiyaçlarını ücretli öğretmenlik yoluyla giderecek. Uzun yıllardır zaman zaman öğretmen açığının giderilmesi amacıyla uygulanan bu sistemin yasal dayanağını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesi oluşturuyor.

03.09.2010


 

Millî eğitim müdürüne yolsuzluk gözaltıs

Erzurum’dakı ‘’Yolsuzluk Operasyonu’’nda İl Millî Eğitim Müdürü Fevzi Budak gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan 8 aylık takip sonucu, sahte belge düzenleyerek kamu kurumunun dolandırıldığı iddiasıyla İl Millî Eğitim Müdürlüğüne operasyon düzenlendi. Millî Eğitim Müdürü Budak, sabah saatlerinde, kamu kurumu aleyhine sahte belgeler düzenleyerek, ‘’nitelikli dolandırıcılık’’ suçundan, makamında, gözaltına alındı. Budak, sorgu için KOM Şube Müdürlüğüne götürüldü. Erzurum’da, bir süre önce de İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile İl Özel İdare Genel Sekreterliğinde, sahte belge düzenleyerek kamu kurumunu dolandırdıkları iddiasıyla gözaltına alınan 5 kişiden, İl Millî Eğitim Müdürlüğü çalışanları N.K. ve A.U, çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanmış, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğinde görevli Ö.D, T.Y. ve M.K. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

03.09.2010


 

STK’lar Pakistan’a 4 bin konut yapacak

‘’Türkıye-Pakıstan Gönül Köprüsü Platformu’’ adı altında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, Pakistan’da, içinde okul, sağlık ocağı ve cami gibi sosyal alanların da bulunduğu 4 bin konutluk yerleşim yeri inşa edecek.

Platform Genel Sekreteri Osman Aslan, Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, sel felâketinin Pakistan’da derin yaralar açtığını belirterek, dost ve kardeş Pakistan’a yardım için bir grup sivil toplum kuruluşunun (STK) bir araya geldiğini söyledi. Bölgenin en önemli ihtiyacının konut sorunu olduğunu belirlediklerini anlatan Aslan, Pakistan’ın Ankara Büyükelçiliği ile Türkiye Dostluk ve Kültür Derneğinin belirleyeceği bir yere, içinde okul, sağlık ocağı ve cami gibi sosyal alanların da bulunduğu 4 bin konutluk yerleşim yeri yapmaya karar verdiklerini açıkladı.

03.09.2010


 

Referanduma mutlaka katılın

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, anayasa değişikliğinin Türkiye’nin daha demokratikleşmesi ve modernleşmesi için bir adım olduğunu belirterek, herkesin referanduma katılmasını istedi.

Ruijten: Referanduma katılın AVRUPA Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, anayasa değişikliğinin Türkiye’nin daha demokratikleşmesi ve modernleşmesi için bir adım olduğunu belirterek, herkesin referanduma katılmasını istedi. Hollandalı Hristiyan Demokrat Oomen-Ruijten, anayasa referandumuna ilişkin yazılı açıklamasında, bazı siyasi partilerin taraftarlarına referandumu boykot çağrısı yaptığı yönündeki haberlerden üzüntü duyduğunu belirtti. “Herkesin düşüncesini açıklama imkanına sahip olması demokrasinin ilkesidir” diyen Oomen-Ruijten, 12 Eylülde yapılacak referandumda tüm Türk vatandaşlarının sandık başına gitmelerini talep etti. Oomen-Ruijten, “Anayasa değişikliği, Türkiye’nin daha demokratikleşmesi ve modernleşmesi için ilk önemli adımdır. Anayasa değişikliği Türkiye’nin ve halkının refah seviyesinin artmasına yardımcı olacaktır” dedi. Anayasa değişikliği paketinin TBMM’de kabul edildiğini ve Anayasa Mahkemesince incelendiğini hatırlatan Oomen-Ruijten, “Şimdi her bir vatandaş açıkça mesaj vermelidir. ‘Evet’ ya da ‘hayır’ diyebilme fırsatını kullanmalıdır” ifadesini kullandı.

03.09.2010


 

Yanlış yapan cezasını çeker

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, yargıtay üyelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının muhteva itibariyle hiçbir zaman tasvip edilecek bir şey olmadığını belirterek, ‘’Bir yargıtay üyesinin, hakimin, insanın söyleyebileceği, konuşabileceği şeyler değil’’ dedi.

YARGITAY üyesi oldukları iddia edilen üç yüksek hakim arasında geçen skandal konuşmalar internete düşmüştü. Ses kaydında, Abdullah Öcalan'dan faydalanılması isteniyor. Referandumda kilit durumda olan BDP’nin, yaptıkları görüşmeler neticesinde boykot kararı aldığı söyleniyor. Skandal kayıtta, ‘evet’ oylarını ‘hayır’a çevirmek için özellikle Abdullah Öcalan’a da çok ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. BDP’nin Kürtlerin yobaz bölümü olmadığı, partinin yöneticilerinin yüzde 99’unun CHP’ye yakın isimlerden oluştuğu, bu sebeple referandum öncesi CHP’nin BDP’nin elinden tutması gerektiği konuşuluyor. HSYK’nın bundan sonra yapabileceği çok fazla şey kalmadığını dile getiren kişiler referandum sürecinde oluşturulacak bir kaos ortamından yararlanılması gerektiğinden bahsediyor. Aksi halde işlerinin biteceği ifade ediliyor. ÖZBEK: ARALARINDA BİR KRİTİK YAPMIŞLAR

Öte yandan HSYK Başkanvekili Kadir Özbek de söz konusu konuşmaları “Birilerinin kendi aralarında yaptıkları krıtik” olarak değerlendirdi. Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik ise, adı geçen Yargıtay üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Özbek: Ses kaydının içeriğini tasvip edemem Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, bazı yargı mensuplarının internette yayınlanan telefon görüşmeleri ile ilgili olarak, ‘’Ayrıntılarını bilmiyorum, ancak içeriğini tasvip etmek mümkün değil. Üzerinde durulması gereken şey bu arkadaşlarımız neden dinlediler?” dedi. HSYK’ya gelişinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Özbek, ‘’Bazı hakim ve savcıların konuşmalarının bazı internet sitelerinde yayınlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusuna şu cevabı verdi: ‘’Ayrıntılarını bilmiyorum, ancak içeriğini tasvip etmek mümkün değil. Üzerinde durulması gereken şey bu arkadaşlarımız neden dinlediler, niye peşinde birileri dinleme hazırlığıyla geziyordu, niye bunları tespit etme ihtiyacı duydular ve niye servis edildi? Şimdi iki insan başbaşa konuşurken çok özel şeyleri de konuşabilir. Bunlar tasvip edilir, edilmez ancak bunları gizlice tespit etmek suçtur. Asıl bunun üzerinde durulması gerekir. Bu arkadaşlarımızın ne konumları ne imkanları itibariyle Öcalan ve benzerleriyle pazarlık edebilecek, bundan bir fayda bulabilecek imkanları da yok. Böyle bir şeyi gerçekleştirme şansları da yok. O sebeple bunu birilerinin kendi aralarında yaptıkları kritik olarak değerlendiriyorum. Bu şekilde yansıtılıp yargı aleyhine kullanılması son derece yanlıştır, maksatlıdır.’’ Suç işleyen cezalandırılır YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay üyelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının muhteva itibariyle hiçbir zaman tasvip edilecek bir şey olmadığını belirterek, ‘’Bir yargıtay üyesinin, hakimin, insanın söyleyebileceği, konuşabileceği şeyler değil’’ dedi. Yargıtay Başkanı Gerçeker, Yargıtay’a girişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ‘’Yargıtay üyelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarına ilişkin bir işlem yapıp yapmadıklarını’’ sorması üzerine, Gerçeker, basında konuya ilişkin haberler yer aldıktan sonra olaya el koyduklarını ve gerekli talimatları verdiğini, soruşturmanın, araştırmanın yapıldığını söyledi. Adli tatil dolayısıyla nöbetçi başkanvekili ve heyetin yasal olarak gerekli her şeyi yapacağını ifade eden Gerçeker, ‘’Basında çıkan konuşmalar yasal mıdır, hukuki geçerliliği var mıdır, yok mudur, bilmiyoruz. Bunlar araştırılacak. Bize intikal eden duruma göre ne gerekiyorsa yapılacak’’ dedi. Adlî tatil dolayısıyla ses kayıtları iddia edilen Yargıtay üyeleriyle görüşmediğini, tatil sonrasında ise görüşebileceğini ifade eden Gerçeker, şöyle konuştu: ‘’İçerik itibariyle hiçbir zaman tasvip edilecek bir şey değil. Bir Yargıtay üyesinin, hakimin, insanın söyleyebileceği, konuşabileceği şeyler değil. Bunlar hiçbir zaman tasvip edilecek şeyler değil ama hep Yargıtay’la, Danıştay’la ilgili yasal olmayan dinlemeler söz konusu. Bunların gerçek olduğu yayınlarla ortaya çıkıyor. Bir Yargıtay üyesinin Birinci Başkanlık Kurulu’nun izni olmadan dinlenmesi mümkün değil. Onun için ortam dinlemesi mi, telefon dinlemesi mi yapıldı, bilemiyoruz. Bunları araştıracağız.’’ “KİMSEYE BİR AYRICALIK SÖZ KONUSU OLAMAZ” Gerçeker, ‘’ses kayıtlarında terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan ile ilgili ifadelerin yer almasının’’ hatırlatılması üzerine de konuşmaların çok çirkin beyanlardan oluştuğunu söyledi. Konuşmaların hukukî geçerliliği tesbit edilmeden kesin bir yargıda bulunmanın da doğru olmayacağını vurgulayan Gerçeker, ‘’hukuk çizgisi içerisinde ne gerekiyorsa yapılacağını’’ söyledi. Gerçeker, ‘’Yargı bir toplum için en üstün değerdir. Ekmek gibi, su gibi gerekli olan bir şeydir. Yargıya bütün toplumun, çok büyük bir hassasiyetle sahip çıkması gerekir. Yargı, adaleti dağıtan bir müessese. Yargı zedelendiği zaman, zafiyete uğradığı zaman bundan toplum zarar görecektir. Onun için yanlış yapan varsa, o yanlışların üzerine gidilecek. Suç işleyen varsa suçlular mutlaka cezalandırılacaktır. Kimseye bir ayrıcalık söz konusu olamaz. Ama kurumları zedeleyerek, topyekün suçlayarak çalışamaz hale getirmek, hedef tahtası haline getirmek doğru bir anlayış değil ama hukuki gereklilik neyse bu da yapılacaktır’’ diye konuştu.

03.09.2010


 

Kılıçdaroğlu: AKP’de cumhurbaşkanlığı krizi yaşanacak

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin AKP içinde krize sebep olabileceğini öne sürdü.

Adana ziyaretini izleyen beraberindeki gazetecilerle parti otobüsünde sohbet etden Kılıçdaroğlu, gazetecilerin 2011’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık süreci ve Cumhurbaşkanı’nın görev süresine ilişkin sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı hevesi, AKP’de büyük kriz yaratacak. Abdullah Gül’den bir an önce kurtulma, 2012’de köşke çıkma ve yarı başkanlık modelini uygulama hevesinde olduğu çok açık ortada. Başbakan, başka partinin iç işleriyle uğraşacağına kendi gizli gündemini itiraf etsin ve AKP içinde bundan sonra yaşanacak en büyük krizi çözmeye çalışsın. AKP ve AKP’li seçmenler için yaşanabilecek en büyük kriz, kimin cumhurbaşkanı adayı olacağıdır. Abdullah Bey’i aday gösterecek 20 milletvekili mutlaka parti içinden çıkar. Gül, yeniden aday olursa, AKP ikiye bölünebilir.’’

03.09.2010


 

Şahin: Görev süresine Meclis açıklık getirir

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Cumhurbaşkanının görev süresini 5 yıla indiren Anayasa değişikliği yapılırken, Anayasa’ya bir geçici madde eklenmeliydi.

Geçici madde ile buna bir açıklık getirilmeliydi. Bu konuya açıklık getirmesi gereken merci yasama organıdır’’ dedi. Şahin, Ankara Karabüklüler Derneği’nin iftar yemeğinde gazetecilerin, Cumhurbaşkanı’nın görev süresine ilişkin sorularını cevapladı. Şahin, 2007’de referandumla kabul edilen, cumhurbaşkanının görev süresini 5 yıla indiren Anayasa değişikliği yapılırken, Anayasa’ya bir geçici madde eklenmesi gerektiğini ifade ederek, ‘’Bu bir eksiklik olmuştur. Geçici madde ile buna bir açıklık getirilmeliydi’’ diye konuştu. Bu gerçekleşmediği için tartışma yaşandığını belirten Şahin, ‘’Bu konuya açıklık getirmesi gereken merci yasama organıdır’’ dedi.

GÜL: SÖYLEDİKLERİM NE İSE O

Bu arada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bosna Hersek’e hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir gazetecinin, görev süresi konusundaki görüşlerini sorması üzerine ‘’Son açıklamalar yeni bir şey değil. Doğrusu benim söylediklerim ne ise o baki. Yeni bir şey eklemek istemiyorum’’ dedi.

03.09.2010


 

Yeni anayasa şart

İSTANBUL Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, 1982 Anayasasının, kabul edildiği günden bu yana sürekli tartışmaların odağı olduğunu belirterek, “Türkiye için artık yeni bir anayasa yapılması gerektiği, uzun yıllardır yine çok farklı görüşe sahip kesimden insanlarca ortaya konulmaktadır’’ dedi.

İÜ ile Hukukçular Derneğince düzenlenen ‘’Referandum Sürecinde Yeni Anayasa Metnine İlişkin Program’’da konuşan Prof. Dr. Söylet üniversitelerinin Türkiye’de yaşanan tartışma ve sorunlarla daima ilgili olduğunu, çoğu zaman ilgiyi de aşan bir ölçüde bazı tartışmaların önlenmesinde öncü rolünü daha belirgin bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Söylet, Türkiye’nin gündeminde anayasa değişikliği referandumunun bulunduğunu ifade ederek, ‘’1982 Anayasası, kabul edildiği günden bu yana sürekli tartışmaların odağı olmuştur. 21. yüzyılda, yüzünü uygarlığa dönmüş, daha demokratik, daha özgürlükçü ve hukukun üstünlüğüne inanmış bir Türkiye için artık yeni bir anayasa yapılması gerektiği, uzun yıllardır yine çok farklı görüşe sahip kesimden insanlarca ortaya konulmaktadır’’ diye konuştu.

03.09.2010


 

Bakan Aydın: Bu hukuk millete dar geliyor

DEVLET Bakanı Mehmet Aydın, bugünkü hukukun Türk milletine dar geldiğini belirterek, ‘’Hukukumuzun, anayasamızın yenilenmesi lazım’’ dedi. Referandum çalışmaları kapsamında Bergama’nın Zeytindağ belde Belediyesini ziyaret eden Bakan Aydın, hükümet meydanındaki kahvehanede vatandaşlarla sohbet etti.

Vatandaşlara yeni anayasa paketi hakkında bilgi veren Bakan Aydın, yargı sürecinde yaşanan bazı sıkıntıları anlattı. Ülkedeki hukuk altyapısının yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Aydın şunları söyledi: ‘’Bu hukuk bu millete dar geliyor. Niye dar geliyor? En başta hepimizin hayatını ilgilendiriyor. Hukukumuzun, Anayasamızın yenilenmesi lâzım. Yargı kendi yerinde güzeldir. Yargı yerinde olsun. Hükümet kendi yerinde güzeldir. Hükümet yargıya müdahale etmesin. Yargı hükümetin önünü adım adım kesiyorsa, hükümet ne yapsın? Yargı kesiyor diye millete geldiği zaman, millet diyorsa ‘Kanun değiştir, yargıyı sana müdahale etmeyecek konuma getir. Sen yargıya müdahale etme, yargı da sana müdahale etmesin. Asker sivil hayatına karışmasın.’ Cumhuriyeti hepimiz koruyoruz. Hepimiz korumazsak zaten bir kurumun korumasıyla olmaz. Bütün bunların hepsini zaten demokrasi, özgürlük içinde halledemezsek bu problemlerden kurtulamayız. Bunlar halledilemezse de birbirimizin önünü keseriz.’’

03.09.2010


 

Demirel: Yüz yüze bakılmayacak iş yapmamak lâzım

9. CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, siyasi üsluba ilişkin ‘’Yüz yüze bakılmayacak iş yapmamak lâzım’’ dedi.

Demirel, Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener ve Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Sarı’yı, Güniz Sokak’taki evinde kabul etti. Demirel, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Demirel, bir gazetecinin ‘’referandum sürecindeki siyasi üsluba’’ ilişkin sorusu üzerine, ‘’Bugün birbirini kıranlar, yarın bir araya gelmek durumunda. Yüz yüze bakılmayacak iş yapmamak lazım’’ dedi. Süleyman Demirel, ‘’Referandum demokrasinin önemli misyonlarından biridir ancak çok sık kullanılmaz, çok sık kullanıldığı zaman Meclisin yerini alır. Anayasa değişikliği için yapılacak referandum tartışmaları, referandumun boyunu aşmış durumda. Başka mecralara kaydı, neredeyse bir genel seçim havası var. Memnuniyetle söylemeliyim ki vatandaşın ilgisi yoğun, meydanlar dolu. Bu vatandaşın kendi meselesine, ülke meselesine ilgi gösterdiğini gösterir. Ancak vatandaş neye oy vereceğini pek bilmiyor. Millet için memleket için hayırlı olsun’’ diye konuştu. Halk oylamasında hangi yönde oy kullanacağının sorulması üzerine Demirel, ‘’Referandumda oyumun rengi, pazar günü sandığa girdiğimde belli olur. Ben siyaset üstüyüm. Halkın zihni ne kadar bulanık olsa da halk doğru cevabı bulacaktır’’ cevabını verdi.

03.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.