27 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Çocuklar camiden nasiplerini almalı

ULUDAĞ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, iftar vakti ve sahurun önemine dikkat çekerek, “Oruçlunun iki mutlu anı vardır.

Bunun biri iftar vakti diğeri ise Rabbinin rızasını kazanmasıdır” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Bağcılar Belediyesi Ramazan Çadırı’nda konferans verdi. İftar ve sahur vakitlerinde dikkat edilmesi gerekenlere değinen Ay, çocukların da geleneklere uygun olarak yetiştirilmesini istedi. Bağcılar Belediyesi İrfan Sofrası’na konuk olan Prof. Dr. Mehmet Emin Ay “Ailede Ramazan” konulu bir konferans verdi. İftar vakti ve sahurun önemine dikkat çeken Ay, “Oruçlunun iki mutlu anı vardır. Bunun biri iftar vakti diğeri ise Rabbinin rızasını kazanmasıdır” dedi. “İftardan önceki anlar Rabbimizle başbaşa kaldığımız anlar olmalıdır” diyen Ay, bunun çocuklar için de örnek olacak bir an olduğunu söyledi. Sahur ânının da önemli olduğuna dikkat çeken Mehmet Emin Ay, sahurun seher vaktinde kalkılan mutlu bir an olması gerektiğini ifade etti. Bazen çocukların anne babalarını sahura kaldırdığını hatırlatan Ay, bunun doğru olmadığını, çocuğun uyandığında anne babasının daha önce kalkmış ve hazırlıkları yapmış olarak görmesinin daha iyi olduğunu söyledi.

Sahura kalkmadan oruç tutulmaması gerektiğine de değinen Mehmet Emin Ay, iftardan iftara oruç tutmanın Yahudi geleneği olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ay, Peygamber Efendimizin, seher vaktinde sahura kalkılmasını tavsiye ettiğini hatırlattı.

Sadakayı çocuğunuzun eliyle yapın

ÇOCUKLARIN camilerden de nasibini alması gerektiğini ifade eden Ay, “Çocuklar yetişkinlerden daha duygusal. Bir sadaka vermek istiyorsanız bunu çocuklarınızın eliyle yapın” dedi. Ramazan geleneklerinden iftar dâvetlerine de icabet edilmesi gerektiğini anlatan Mehmet Emin Ay, “Siz de evinizde misafirlerinizi ağırlayınız. Evinizdeki dâvetlerde çocuklarınıza da hazırlıklar konusunda imkân tanıyınız ve bu geleneği devam ettiriniz” diye konuştu. Konferansın ardından Mehmet Emin Ay, San'atçı Mustafa Demirci ile bir ilâhî de okudu. Programa, Mehmet Emin Ay’ın askerlik arkadaşı olan Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul da katıldı. Yurdakul, konferansın ardından Ay’a teşekkür plâketi verdi.

27.08.2010


Yaz aylarında böcek sokmalarına dikkat edin!

BÖCEK sokmaları özellikle yaz aylarında tarlada çalışan, tatil ve piknik yapan insanlar için keyif kaçırıcı, bazen de hayatı tehdit edici bir sorun olabiliyor.

Seyrek de olsa böcek sokmasında insanlarda 1 veya 2 hafta sonra serum hastalığı veya anafilaksi (alerji) ortaya çıktığını ifade eden Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Görgülü, böcek sokmasından sonra ortaya çıkan reaksiyonun kişiden kişiye ve hangi böceğin soktuğuna göre değişiklik gösterdiğini söyledi. Bebeklerin ısırıklara genellikle reaksiyon göstermediğini ancak çocukların aşırı duyarlılık reaksiyonu gösterdiğini belirten Görgülü, şöyle konuştu: ‘’Olağan reaksiyon, ağrı, şişme ve sokulan bölgenin etrafında oluşan renk değişikliğidir. Böcek sokması olan bölgeden uzakta şişme, kızartı, ürtiker, kaşıntı, kolik şeklinde karın ağrısı, kusma, ishal, göğüste sıkışma hissi, nefes almada zorluk, hırıltılı solunum, dilde şişme olabilir. Bunlar ciddî alerjik reaksiyon ve anafilaksi bulgularıdır ve birkaç dakika içinde ortaya çıkar. Nabzın alınamaması ve kan basıncının düşmesi, bilinç bulanıklığı ve kalp durması yaşamı tehdit eden bulgulardır.’’ BÖCEK SOKTUYSA NE YAPILMALI? Prof. Dr. Görgülü, böcek sokması halinde yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: ‘’Böceğin soktuğu yerde küçük bir şişlik oluştuysa buzla kompres yapmalı. Sabunlu suyla yıkamak veya antihistaminik pomat sürmek yeterlidir. Sokulan bölgenin çevresinde daha geniş bir şişme olursa veya yaygın kaşıntı görülürse yine normal tedavi uygulanabilir. Ağızdan alınan bazı ilâçlar da şikâyetleri giderebilir. Bilinen ciddî alerjik reaksiyon riski varsa doktorunuzun önereceği hazır epinefrin enjektörlerini yanınızda taşımalı, uyguladıktan sonra en yakın hastaneye gitmelisiniz.’’

27.08.2010


Sıcaklarda bebeği kundağa sarmayın

DR. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Adnan Tekin, sıcak havalarda yeni doğan bebeklerin kundağa sarılmaması gerektiğini ifade etti.

Bebeklere pamuklu giysiler giydirmeyi öneren Tekin; temiz su, süt ve taze sıkılmış meyve suyu takviyesi yapılmasını tavsiye etti. Uzm. Dr. Adnan Tekin, yaz aylarının anne ve bebekler açısından zorlu geçtiğini ifade etti. Hastane olarak yaz aylarında gerçekleşen normal doğum veya erken doğum olaylarında karşı hazırlıklı olduklarını dile getiren Tekin, yeni doğan bebeklerin ebeveynlerine hastaneden çıkarken uyarılarda bulunduklarını söyledi. Yeni doğdukları için en ufak bir sıvı kaybı yaşayan bebeklerin, vücut ısılarının aşırı yükseldiğini anlatan Tekin, bu olayın bebekte geri dönülemeyecek hasarlara yol açabileceği uyarısında bulundu. Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Adnan Tekin, ailelerin sıcak havalarda yapması gerekenleri şöyle sıraladı: “Bu aylarda kesinlikle kundaklama yapılmamalıdır. Çünkü aşırı sıvı kaybı veya ısı dengesizliği havalelere neden olabilir. Bu da böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Bebekler doğru beslenmeli ve temiz su takviyesi yapılmalıdır. Geleneksel giyim değil, doğru giyim tercih edilmelidir. Bebeklere pamuklu kıyafetler giydirilmesi faydalı olacaktır. Bebekler dışarıya fazla çıkmamalı. Sıvı kaybına karşı süt ve süt ürünleri veya taze sıkılmış meyve suyu takviyesi yapılmalıdır.” Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi Yenidoğan Servisi’nden Baş Hemşire Hatice Öznuzumlalı da yaz aylarında sıcakların yüksek seviyelerde seyretmesinden dolayı erken doğumların normalin üzerinde olduğunu, yoğun bakım ünitesinde çok sayıda güçsüz bebeği takip ettiklerini anlattı.

27.08.2010


Orta yaşlarda strese yaklaşmayın

ORTA yaşlarda “stres ve endişe bozukluğu” atakları geçiren kadınların, Alzheimer’a yakalanma ihtimali, diğer kadınlara göre iki kat daha fazla.

İsveçli bilim adamlarının, 1968 ile 2000 yılları arasında, bin 415 kadın üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre; stresten etkilenen 161 kadının bunadığı, çoğuna bunamanın en yaygın şekli olan alzheimer teşhisinin konulduğu ve orta yaşlarda daha sık stres yaşayan kadınlarda, bu ihtimalin yüzde 65 daha fazla görüldüğü ortaya çıktı. Araştırma dahilinde 38 ile 60 yaşında olan kadınların yaşadığı stres seviyelerini değerlendirildi. Bu sebeple 1968, 1974 ve 1980 yıllarında 3 ayrı inceleme yapıldı. Kadınların yaşadığı stres “bir ay ya da daha fazla süren uyku problemleri, korku, endişe, sinirlilik, gerginlik ve öfke duygusu” şeklinde tanımlandı. İncelemelerin her ikisinde de, sık sık ya da sürekli stresli olduğunu söyleyen kadınların bunama ihtimalinin yüzde 73 oranında arttığı gözlemlendi. Bu araştırmanın orta yaşta yaşanılan stresin ilerleyen yaşlarda bunamaya yol açtığını gösteren ilk araştırma olduğunu belirten Göteborg Üniversitesi’nden araştırmacı Lena Johansson, şunları söyledi: “Stres yaşadığını söyleyen kadınların çoğunda bunamaya rastlanmadı, dolayısıyla insanlara stresi azaltmalarını önermek ya da onları aşırı stresin bunamaya yol açtığı konu sunda uyarmak şu anda mümkün değil!”

27.08.2010


Uykunun ideal süresi var mı?

BİLİM adamları 5 saatten az veya 9 saatten fazla uyuyanlarda kalp ve damar hastalıkları riskinin neredeyse iki kat arttığını ortaya koydu.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, gece 7 saatten fazla ya da az uyumak, ülkedeki en önemli ölüm sebebi olan kalp ve damar hastalıkları riskini arttırıyor. Batı Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan ve “Sleep” dergisinde yayımlanan araştırmada, şekerlemeler dahil beş saatten az uyumanın, anjin, damar rahatsızlıkları, enfarktüs veya kalp krizine yol açma şansını iki kat arttırdığı görüldü. Araştırmanın daha şaşırtıcı bir sonucu olarak da 9 saatten fazla uyuyanlarda, “sihirli” rakam 7 saat uyuyanlara oranla 1.5 kat fazla kalp ve damar hastalığı riski bulunduğu tesbit edildi. Araştırmaya göre, en riskli grup 60 yaşından genç ve geceleri 5 saatten az uyuyanlar. Bu kişilerde kalp damar hastalığı riski, 7 saat uyuyanlara oranla 3 kat fazla bulunuyor. 6 saat veya 8 saat uyumak ise kalp damar hastalığı riskini çok hafifçe arttırıyor. Araştırmada, ABD’de 2005’te ülke çapındaki bir sağlık anketine katılan 30 bin yetişkinin verileri analiz edildi. Araştırmacılar, yanıtları, deneklerin yaşı, cinsiyeti, sigara veya alkol kullanıp kullanmadıkları, zayıf veya kilolu, sportif ya da hep oturan kişiler mi olup olmadıkları gibi özelliklerine göre sınıflandırdı. Ankete katılan deneklerin yüzde 8’i geceleri 5 saatten az, yüzde 9’u da 9 saatten fazla uyuduğunu belirtti.

27.08.2010


Zihninizi orman meyveleriyle tazeleyin

DUT, böğürtlen, çilek ve ahududu gibi hayatı daha renkli ve tatlı kılan orman meyvelerinin beyin hücrelerinin onarılmasına da yardımcı olduğu belirtildi.

İtalyan La Stampa gazetesinin haberine göre, beslenme uzmanı Dr. Shibu Poulose, Boston’da yapılan Amerikan Kimya Derneğinin toplantısında, oksidatif bozulmalara ve inflamasyona karşı koruyucu olan bu meyvelerin, beyin hücrelerini de zinde tuttuğunu söyledi. Beyinde “mikroglia” adı verilen koruyucu hücreler olduğunu ve bunların, parçalanmış hücreleri ve atık ürünleri ortadan kaldırdıklarını ifade eden Poulose, ancak yaş ilerledikçe bu hücrelerin görevini doğru şekilde yerine getiremediğini belirtti. Poulose, bazı durumlarda çok daha aktif hale gelen bu hücrelerin beyindeki sağlıklı hücrelere de zarar vermeye başlayabildiğini kaydederek, “Ancak araştırmamızda elde edilen sonuçlar, orman meyvelerinin içerdiği polifenollerin bu konuda bir cankurtaran etkisi yaptığını gösteriyor” dedi. Bu meyvelerin hücrelerin “temizleme” fonksiyonunu onardığını gözlemlediklerini belirten Poulose, orman meyvelerinin bu etkisinin daha önce bilinmediğini sözlerine ekledi.

27.08.2010


Bazı ilâçlar virüsleri uyandırıyor!

BAZI ilâç alerjilerinin, vücutta ‘’uyku’’ durumundaki virüslerin ‘’uyanmasından’’ kaynaklanıyor olabileceği bildirildi.

Fransız bilimadamı Philippe Musette ve ekibinin yaptığı araştırma, ilâç alerjisinin sanılanın aksine vücudun ilâca tepkisinin sonucu olarak değil, vücuttaki sinir hücrelerine yerleşip ‘’uyku’’ durumunda kalabilen, herpes (uçuk) virüsü gibi virüslerin ‘’uyanması’’ dolayısıyla ortaya çıkabileceğini gösterdi. Amerikan ‘’Science Translational Medicine’’ dergisinde yayımlanan araştırma 7 yıl sürdü. Araştırmacılar, sara ve gut hastalığını tedavi etmek için kullanılan bazı ilâçlar ve bazı antibiyotiklerin, kalıtsal olarak yatkınlığı olan kişilerde ‘’uyku’’ durumunda olan herpes ailesinden virüsleri ‘’uyandırdığını’’ belirttiler. Musette, ‘’Şimdiye kadar vücudun ilâca tepki verdiğini düşünüyorduk, ilk kez ilâcın virüsü etkin hale getirdiğini ve bunun alerjiyi başlattığını gösterdik’’ dedi. Araştırmaya DRESS olarak bilinen, bazı ilâçlara karşı gelişen nadir, fakat ciddî ve hayatı tehdit edebilen alerjisi olan 40 hasta katıldı.

27.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.