Hicret edilecek şehir |
PEYGAMBER Efendimiz (asm) dadısı Ümmü Eymen’le kaldıkları evin kapısının önünde oturmaktaydılar. Orada oturan ruhani kıyafetinde iki Yahudinin dikkatini çektiler. Ümmü Eymen’e yaklaşıp “Bu çocuğun adı nedir?” diye sordular. Ümmü Eymen bu insanların kötü niyetli olabileceklerini düşündü. Soruya soruyla cevap verdi: “Niçin soruyorsunuz?” Adamlar, “Bizim tanıdığımız bir çocuğa benziyor da, onun için sorduk. Lütfen söyler misiniz, onun adı nedir?” Ümmü Eymen bu söz ve davranışlarına bakarak onlara biraz güveni geldi ve “Onun adı Ahmed’dir!” dedi. İki Yahudinin bekledikleri cevap bu olsa gerek ki, birbirlerine tebessümle baktılar. Sonra içlerinden biri Ümmü Eymen’e yalvarmaya başladı: “Ne olur, onu biraz buraya çağırır mısın?” Ümmü Eymen tekrar şüphelenmeye başladı. Ümmü Eymen’in endişelerini gidermek için daha sıcak davranmaya başladılar. Onun endişelerine karşı, “Bizler, iyilikten başka bir şey düşünmeyen insanlarız! Kimseye zarar vermeyiz. Allah için onu seviyoruz ve senden onu çağırmanı istiyoruz.” Ümmü Eymen Yahudilerin isteklerini geri çevirmedi. Peygamber Efendimizi (asm) görünce iki Yahudi de adeta yerlere kadar eğildiler. Sonra da sevgi ve saygıyla karışık bir hareketle Peygamber Efendimize (asm) yaklaştılar. Onu tepeden tırnağa süzdüler. Sonra sırtını açıp baktılar. Gördükleri karşısında ikisi de heyecanlanmıştı. Ümmü Eymen birbirlerine şöyle dediklerini duymuştu: “İşte bu çocuk, bu ümmetin peygamberidir. Bu şehir de onun hicret edeceği yerdir. Bu memlekette çok şiddetli savaşlar, hicretler ve büyük işler olacaktır.”
AHMET ÖZDEMİR |
23.08.2010 |