EV ALMAYI KOLAYLAŞTIRDI |
Türkiye’de 20 yıldır binlerce kişiyi otomobil sahibi yapan Emin Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı A. Emin Üstün, şimdi de ev almayı en kolay hale getiren buluş niteliğindeki sistem ile Türkiye’yi ev sahibi yapmayı amaçlıyor. Eminevim projesi ile düşük gelirli insanlar, kredi kullanamayanlar ve peşin parası olmayanlar ev sahibi olabiliyor. Eminevim faizsiz bir sistem uyguluyor. A. Emin Üstün ile ev ve otomobil sahibi yapan buluşunu, Eminevim el birliği sistemini ve yeni projelerini konuştuk.
Ev ve otomobil alımını kolaylaştıran sisteminizin daha doğrusu buluşunuzun hikâyesinden bahseder misiniz? 1990’lı yıllarda Türkiye’de insanların otomobil sahibi olması gerçekten çok zordu. Şimdi çok rahat otomobil alabilen aileler için o dönemde otomobil almak hayaldi. Emin Otomotiv’i kurmamız da bu zorlukların neticesinde oldu. Ben o günün şartlarında otomobil almak istediğimde gördüm ki bir otomobil alıp iki otomobil parası ödememiz gerekiyordu. Otomobil için sıraya girmeler, istediğin rengi alamaman ve buna benzer sıkıntılar da cabası tabiî. Şartlar gereği otomobil alamamış biri olarak neler yapılabileceğini düşündüm, en önemli sorun faizi ortadan kaldırmaktı bana göre, gerisi daha kolaydı. Hepimizin bildiği hanımlar arasında sıklıkla yapılan altın günleri benim bu sistemi kurmamda önemli bir yol gösterici olmuştur. ‘Altın günü yapar gibi otomobil günü yapılabilir mi?’ diye düşünürken ciddî bir talep göreceğini tahmin edememiştik. Bana göre yüzyıllardan beri uygulanan el birliği yardımlaşma ve dayanışmayı otomobil ve ev alımına uygulamak yeni bir buluş.
Kaç yıldır bu sistem devam ediyor ve kaç kişi otomobil sahibi oldu? Ağustos ayı itibariyle 20. yılımıza girdik. Otomobil ve ev alımında uyguladığımız sistem olan el birliği sistemi de 20 yaşında bu güne kadar yaklaşık 55.000 aileye ev ve otomobil teslim ettik. Diyebilirim ki, yapmış olduğumuz işin en önemli ayağı teslimat. Bugün 55.000 civarı teslimat yapmamız bizi tercih edenler için ne kadar önemliyse aynı zamanda bu kişiler teslimatını yapamadıkları müşteri de var mı? diye soruyorlar. Çok şükür bu günümüze kadar böyle bir durum olmadı. Binlerce kişiye teslimat yaparsınız çok fazla duyulmaz, ancak bir kişiye otomobilini veya evini teslim etmeyin bakın nasıl duyuluyor. Bir söz vardır “Kötü haberlerin kanatları vardır iyi haberlerin ayakları bile yoktur.” Allah’a şükür işimize gerekli özeni gösterdik ayaklarımızı yere sağlam bastık ve bugüne kadar kimseyi ağlatmadık.
Doksanlı yıllarda pek çok firma sizin yaptığınız işi taklit etti akıbetleri ne oldu o firmaların? İlk olarak bizim kurduğumuz el birliği sistemi çok talep gördü halkımızdan, adeta sıraya giriyordu insanlar, bize kayıt olmak için. Tabiî bu kısa sürede duyuldu ve pek çok firma ortaya çıktı. Söylenenlere göre 300'den fazla firma olmuştu. Bunların çoğu art niyetli firmalardı. Amaçları otomobil sahibi yapmak değil, insanların iyi niyetini suiistimal etmekti, nitekim böyle de yaptılar. Çok insan mağdur oldu o dönemde. Bazı firmalar da vardı ki, gayet iyi niyetli olmalarına rağmen onlar da başarısız oldu. Çok tanınmış ve bilinmiş insanlar da bu işi yaptılar, ama başarılı olamadılar. Hangi iş olursa olsun suistimaller olur. Önemli olan kul hakkından kaçınmaktır. Bunun için de Allah korkunuzun olması gerekiyor. O da yoksa devletten korkacaksın. Eğer adam hem Allah’tan, hem devletten korkmuyor ise her şeyi yapabilir. Bütün bu firmaların bize de çok zararı oldu, insanlar artık bin düşünüp bin araştırıp bir adım atar olmuştu. Kurunun yanında yaşın yanması gibi, bize de şüpheyle yaklaşır olmuşlardı. Çok şükür altyapımız, tecrübemiz, sermayemiz ve hassasiyetimizle bu günlere kadar kimseyi mağdur etmeden geldik. Bugün bile o dönemde ısrarla uyguladığımız prensipleri uyguluyoruz.
Nedir bu prensipler? Yirmi kişilik bir grup oluşturduğumuz zaman o grupta birinci aydan yirminci aya kadar herkes otomobil alıyor, ancak ilk alan kişi otomobilini diğer 19 kişinin parasıyla almış oluyor. Biz bu kişinin otomobiline borç bitimine kadar satılamaz koyuyoruz. Araç kendi adına oluyor, ancak borcu bitene kadar satamıyor. Böylelikle diğer 19 kişinin hakkını o grupta herkes otomobilini alana kadar korumuş oluyoruz. Satılamaz koymadan teslimat yapmama prensibimiz en önemlilerinden, biraz önce bahsettiğimiz iyi, ancak başarısız olan firmaların eksikliklerinden biri buydu. Teslim ettikleri otomobilin karşılığında herhangi bir teminat almadılar. Bu adam öder dediler oysa ödemeyince veya ödeyemeyince hiçbir şey yapamadılar, orada oluşan açık diğer müşterilere ve firmaya yansıdı ve başarısız oldular.
Peki, otomobildeki sistemi eve uygulama fikri nasıl doğdu? 2005 yılına geldiğimizde otomobil satışlarımız devam ediyordu; ancak bu sefer de doksanlı yıllarda otomobilde yaşananlar konut sektöründe yaşanmaya başlamıştı. Talep fazla, arz azdı. Fiyatlar birkaç yıl sürekli arttı, faizle kredi kullanarak ev sahibi olmak yine çok zordu bir ev alıp iki ev parası veriliyordu. Gerçi faizlerin düşmesine rağmen bu durum pek fazla değişmedi. 2005 yılında uyguladığımız sistemin konut alımında da uygulanabileceğini gördük. Sistemin üzerinde çalışmalar yapıp birkaç değişiklikten sonra halkımızın hizmetine sunduk.
Konut almak isteyenler bu sistemi tercih etti mi? Başlarda şu an olduğu kadar talep yoktu tabiî; ancak bugün gerçekten büyük bir talep var. Biz insanımızla birebir ilgilenip ona Türkiye şartlarında kredi kullanmaktan tutun kooperatife kadar her türlü seçeneği kıyaslayarak sunuyoruz ve tercihi onun yapmasını bekliyoruz. Bizim en önemli özelliklerimizden biri de gelen bir müşteriyle birebir ilgileniyoruz. Ne kadar yoğun olursak olalım bu değişmiyor, kişiye özel çözümler sunabiliyoruz bu şekilde.
Hitap ettiğiniz müşteri kitlesini tanımlarsanız ne söylersiniz? Konut ihtiyacı olan insanlar arasında; faizsiz bir sistem ile evini almak isteyenler, bankalardan kredi kullanamayanlar, kredi kullanabilse bile kredi taksitlerini yüksek bulan insanlar diyebiliriz. Toplumda gelir durumu düşük olan kişiler daha ziyade bizi tercih ediyor.
Sizin müşteriniz de işiniz de size özgü diyebilir miyiz? Kesinlikle öyle, ne bizim rakibimiz var, ne de biz kimseye rakibiz. Bu sektörde biz farklı bir iş yapıyoruz, müteahhitler farklı, bankalar farklı.
Türkiye’de konut sektörü hakkında düşünceleriniz nedir? Türkiye’de konut sektörü giderek gelişiyor, yapılar daha kaliteli ve estetik hale geliyor. Temiz, yenilenebilir enerjiden yararlanılmaya başlandı. İleride konut sektörünün daha çok gelişeceğini düşünüyorum. Fiyatların ve kalitenin bir standarda oturacağı fikrindeyim. Geçmişte olduğu gibi konut fiyatlarında anormal artışlar olmayacağını düşünüyorum. Bütün bunların yanında maalesef büyük şehirlerde çarpık bir yapılaşma söz konusu bunun üstesinden gelinmeli. Kentsel dönüşüm ile itfaiye ve ambulans giremeyen dar sokaklar kalmamalı. İnsanlara yeşil alan, park yeri sunulmalı. Büyük şehirlerde yeni inşaat alanları açılmalı. Eski yapılar yenilenmeli ve modern bir hale getirilmeli. Bana göre büyük şehirlerde evler çok katlı ve ergonomik, kırsal kesimlerde ise, bahçeli ev modeli uygulanmalı. Kırsal kesimde bu bahçeli evlerde insanlar aynı zamanda bir takım sebze ve meyve yetiştirmeli. Eminevim’in iddiası nedir? Eminevim sıradan bir inşaat firması değildir. Aksine Türkiye’deki bütün kiracıları zamanla ev sahibi yapabilecek büyük bir projedir. Türkiye’de üç milyondan fazla kiracı var ve bizim uyguladığımız yardımlaşma ve el birliği sistemi ile bu üç milyon kiracıyı zaman içerisinde evlendirme iddiasındayız. Bir kişi gerçekten ev almak istiyorsa ve her ay küçükte olsa düzenli bir şekilde taksit ödeyebiliyorsa bizde ev sahibi olabilir. Müşterilerimizle birebir görüşmeler yaparak onların isteklerini göz önünde bulunduruyoruz. Bazen şartlar müsait oldukça müşterilerimize evini normal teslim tarihinden daha erken teslim ediyoruz.
İnsanlar size nasıl güveniyor? 20 yıldan beri bu güveni zedelememek için dikkatle çalışıyoruz. Müşterilerimize güvence olabilecek pek çok seçenek sunabiliyoruz. Bunların yanında şirket adına yaptığımız yatırımlar müşterilerimiz için teminattır. Bunların başında ise proje geliştirilebilecek arsa yatırımlarımız geliyor.
Başka ne tür yatırımlarınız var? Şu dönemde arsa yatırımlarımızın yanında farklı alanlarda da çalışmalarımız var, bunlardan bazısı fizibilite aşamasında bazısının çalışmaları başladı. Meselâ başladığımız çalışmalar arasında küçükbaş hayvancılık var. Tarım ve büyükbaş hayvancılık alanlarında ise insanımızı pasif durumdan aktif duruma geçirecek projeler üretmeye çalışıyoruz. Yoksul ailelerin ekonomik olarak güçlenmesini sağlayacak projeler üzerinde duruyoruz.
Sosyal sorumluluk alanında çalışmalarınız var mı? Yıllar önce kurmuş olduğumuz bir vakfımız var, Habibullah Geredevi Vakfı. Bu vakıf aracılığıyla çeşitli yardımlarda bulunuyoruz yoksul insanlara, ancak, uzun vadede amacımız sürekli yardım yapmak yerine o insanlarında çalışarak kazanmalarını sağlamak. Sultanbeyli’de yeni bir proje başlattık. Sloganımız “Sultanbeyli’de kadınlara altın bilezik.” Sultanbeyli kaymakamı ve millî eğitim müdürü ile imzaladığımız protokolde yoksul kadınları meslek edinmeye dâvet ediyoruz. Başlangıçta halı ve kilim dokumayı öğretip daha sonra dokudukları halı ve kilimleri onların adına satıp gelirini direkt ailelere vereceğiz. Halk arasında bir meslek sahibi olmak aynı zamanda bileğe takılan bir altın bileziktir. Her birey bir altın bileziğe sahip olsa, sanıyorum yoksulluk ve işsizlik büyük ölçüde aşılacak. İşte bu bağlamda biz Sultanbeyli’de yaşayan yoksul kadınlara halı ve kilim dokumayı öğretip bileklerine hayatlarının kalan kısmını etkileyecek altın bir bilezik takacağız.
NECİP EYVAZOĞLU |
22.08.2010 |