Mutluluk bazen küçük şeylerde gizlidir |
Bakmakla görmek çok farklı bir olay. Sürekli bakıyoruz. Ama, göremiyoruz. Eğer baktığımız zaman görmüş olsak hiçbir zaman ruhumuz daralıp boğulacak gibi olmaz. Ruhumuzu sıkan hadiseler içinde bizi mutluluğa ulaştıracak o kadar çok artılar vardır ki... Baktığımız halde gör(e)mediğimiz için bu kadar ıztıraba dûçâr oluyoruz.. Evde, okulda, çarşıda, pazarda, kırda, bayırda nerede olursak olalım bir olumsuz hadiseyle karşılaşmamak mümkün değil. İşte o an nazarlarımızı hadisenin olumlu yönünü görmeye çevirirsek her şey güzel olarak gelişecektir. Aksi takdirde, olumsuzluk zinciriyle sarmalandığımız an kurtuluşu olmayan bir dereye doğru yuvarlanmamak işten bile değil... Şu küçük hikâye mevzuumuza çok güzel ışık tutmakta: “Baba ve iki küçük çocuğu ormanda gezintiye çıkmışlardı. Bir süre yürüdükten sonra çocuklardan biri: 'Baba çok yoruldum. Beni omuzuna alırmısın?’ Baba hiçbir şey duymamışcasına yürümesini sürdürdü. Çocuğun ısrarı üzerine: ‘Üzgünüm, seni kucağıma alamam, ben de çok yorgunum..’ Çocuk ağlayıp sızlanarak istediğini yaptırmaya çalışmakta, babası ise hiç oralı olmadan yürümesine devam etmekte. Bir müddet sonra babası ağaçtan bir dal keserek, onu bıçakla düzeltti ve oğluna verdi. ‘Al sana güzel bir at!’ Bir anda çocuğun gözlerinde mutluluk kıvılcımları belirdi. Babasına minnetle baktı. Büyük bir coşkuyla sıçrayarak atına bindi ve ona vurarak onu şaha kaldırdı. Evin yolunu tuttu. Baba olup biteni şaşkınlıkla izleyen kızına döndü ve gülümseyerek; ‘İşte hayat böyledir. Kimi zaman ruhsal ve fizikî olarak yorgun olduğunu hissedersin. O zaman ağaç dalından kendine bir at bulmalısın. Mutlulukla atına binip yolunda ilerlemelisin.’ Kızının yüzüne bakıp yeniden gülümsedi: ‘Bir at, bir arkadaş, bir türkü, bir şiir, bir çiçek, belki de bir çocuğun gülümsemesi.. Etrafına bakıp böyle bir at arayan, onu bulabilir. Yeter ki baktığında görebilsin. Öyle değil mi?’ Kız, her şeyi anlamış gibi başını salladı; ‘Evet babacığım’ dedi. ‘Hayatın ne denli zor olduğunu düşünürsen, hayat senin için o denli zorlaşır. Bazı insanlar, mutluluğu lüks saraylarda, lüks arabalarda, çok parada arar..’ Bakışlarını uzaklara çevirdi, güneşin gülümsemesine baktı. Sonra çiçekten çiçeğe uçan bir kelebeğin kanat çırpışını seyretti. Ağacın dalında bir kuşun cıvıltılı ötüşü kulağına doldu. Kızının saçlarını eliyle okşadı. Bakışlarını siyah, güzel ve ümit dolu gözlere çevirdi. Sözlerini şöyle tamamladı: ‘Halbuki, mutluluk, ruhumuzu gülümsetecek küçük şeylerde gizlidir..’”
ORHAN ALAGÖZ |
19.08.2010 |