17 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

ACILAR HÂLÂ TAZE

Kocaeli’de, evlerinin enkazı altında kalan Şükran Salas, omuriliği zedelendiği için 11 yıldır yatağa mahkûm olarak yaşıyor. Kendisinin o tarihte 26 yaşında olduğunu ve evlilik hayalleri kurduğunu ifade eden Salas, ‘’Depremle hayallerim de yıkıldı. Deprem olmasaydı üç gün sonra evleneceğim kişinin ailesi istemeye gelecekti” dedi.

ONLAR KURTULDU, ÇOCUKLARI ÖLDÜ Evlerinin enkazından 36 saat sonra eşiyle birlikte burunları bile kanamadan çıkartılan Kemal Yıldırım, ölen oğlu, hamile gelini ve torununun yasını tutmaya devam ediyor. Kemal Yıldırım “Enkazdan burnumuz bile kanamadan çıktık, ancak canlarımız gitti” diyerek acılarını taze tutuyor. O GECE KAYBOLAN KIZINI ARIYOR Yıkılan evlerinin enkazından 12 saat sonra yaralı olarak çıkartılan Nilgün Karamel, “O gece” kaybolan kızı Gözde’yi 11 yıldır bitmeyen bir umutla arıyor. Yıllardır ağladığını belirten acılı anne Karamel “Yıllardır ağlıyorum. Kızımın ölüsünü ya da kendisini istiyorum” diyor. EVLÂT ÖZLEMİNİ ŞİİRLERE DÖKÜYOR Marmara depreminde 3 saat enkaz altında kaldıktan sonra ağır yaralı olarak kurtarılan Nagihan Çamur, depremde annesi ve erkek kardeşini kaybetti, kendisi ise omurilik felci olmasına rağmen hayatın zorluklarıyla mücadeleye devam ediyor. Enkazdan yara almadan kurtulan ancak 13 ve 6 yaşlarındaki 2 çocuğunu da kaybeden Erdoğan Ağdaş, ise evlâtlarına duyduğu özlemi yazdığı şiirlere döküyor. İzleri silindi, acıları taze ASRIN depremi olarak kabul edilen 17 Ağustos Marmara Depremi’nde o geceyi yaşayanlar, depremi bir türlü unutamıyor. Halen gece yatarken ve yüksek binalardan korkanlar var. Depremzedeler, “Depremi unutmak mümkün değil.” diyor.

Meydana gelen Marmara depreminde binlerce kişi hayatını kaybetti, bir o kadar kişi de yaralandı. Depremin üzerinden geçen 11 yıla rağmen 45 saniye süren o felaketi depremzedeler bir türlü unutamıyor. Depremin merkez üssü olan Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yaşayan ve 10 civarında akrabasını depremde kaybeden Naim Yılmaz, o günü unutmalarının mümkün olmadığını söyledi. Birçok evin denize çökmesi sebebiyle o günden bu yana denize küstüklerini belirten Yılmaz, deprem hasarlarını inşaat firmalarına bağladı.

Hüseyin Melen de depremi evine çıktığı anda yaşamış. Sarsıntı ile birlikte kendini dışarı attığını belirten Melen, o geceyi hayatı boyunca unutmayacağını söyledi.

Serdar Gürdal da depremden sonra halen yüksek binalara çıkamadığını anlattı. Korkunç geceyi anlatan Gürdal, yeni binalarda deprem yönetmeliğine dikkat edildiğini ifade etti. Celal Uzun her gece yatağa girerken deprem korkusunu yaşadığını ifade etti. Birçok akrabasını depremde kaybeden Uzun, felaketi unutmanın mümkün olmadığını aktardı.

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yıkılan evlerinin enkazından yaralı olarak çıkarılan Nilgün Karamel, 6 yaşındayken 17 ağustos 1999’daki Marmara depreminde kaybolan kızını 11 yıldır bitmeyen bir umutla arıyor. Karamel, ‘’Lütfen benim kızımı bulmama yardımcı olsunlar. Her gün biraz daha dayanılmaz hale geliyor. Depremde yakınlarını kaybedenlere lütfen yardım edilsin’’ diye konuştu.

17 Ağustos Marmara Depremi’nde Kocaeli’nin birçok bölgesi büyük hasar gördü. Depremin oluşturduğu hasar ve yıkımlar geçen 11 yılda tamamına yakını ortadan kaldırıldı. Maddi alanda silinen 17 Ağustos Gölcük Depremi tabelalarda kaldı varlığını konuyor. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999’da saat 03.02’de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 11 yıl geçti. Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova’da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma sebep olan depremde resmi verilere göre 17 bin 480 kişi ölürken on binlerce kişi yaralandı. Depremde, 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 40 bin 757 konut, 6 bin 57 iş yeri orta, 45 bin 86 konut ve 6 bin 128 iş yeri de hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti. Geçen süreçte, bu hasarların tamamına yakını devlet tarafından onarıldı. Yıkılan binaların yerine ve başka yerlere yenileri yapıldı. Depremde büyük hasar alan Kocaeli’de depremin izleri birkaç hasarlı binanın dışında tamamen silindi.

Kalıcı iş yerleri harabeye döndü

MARMARA depremi sonrası işyerleri yıkılanlar için Kocaeli’de 11 yıl önce yaptırılan 2 bin 362 işyerinden hak sahipleri tarafından teslim alınmayan işyerlerinin büyük çoğunluğu harabeye döndü. Esnaflar taşınmayınca, sahipsiz kalan işyerlerini sarhoşlar mekân yaptı. Ateşe verilen ve harabeye dönüştürülen işyerleri, çevredeki vatandaşların tepkisini de çekiyor. Depremde işyerleri yıkılan vatandaşlar için Kocaeli’nin belli yerlerinde 15 bölgede 40 blok halinde toplam 2 bin 362 işyeri yaptırıldı. Bunlardan 1936’sı hak sahipleri tarafından teslim alındı, ancak yalnızca 50 dolayında işyeri kullanılıyor. Çeşitli sebeplerle alınmayan toplam 426 işyeri ise kaderine terk edildi. Hak sahiplerinin şehir merkezine uzak olması ve işin niteliğine uygun olmaması sebebiyle tercih etmediği iş yerleri adeta harabeye döndü.

Bolu’da hafif şiddetli deprem

BOLU’DA hafif şiddetli deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Bolu’da 06.09’da 3.9 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Bolu şehir merkezinde depremi hisseden bazı vatandaşlar, ilk andaki panikle evlerinden dışarı çıktı. Deprem ‘o gece’ hayallerı de yikti Kocaelı’de, 17 ağustos Marmara depreminde yıkılan evlerinin enkazı altında kalan Şükran Salas, omuriliği zedelendiği için 11 yıldır yatağa mahkûm şekilde hayatı sürdürüyor. Şüran Salas hayata döndü ancak omuriliği zedelendiği için vücudunun boyundan aşağı bölümü felç oldu. Şükran Salas, üniversite öğrencisi olan kardeşi Fatoş’un yanı başında öldüğünü söyledi. Salas, ‘’O geceyi’’ hiç unutmadığını ifade etti. Kendisinin de o tarihte 26 yaşında olduğunu ve evlilik hayalleri kurduğunu ifade eden Salas, ‘’Depremle hayallerim de yıkıldı. Deprem olmasaydı üç gün sonra evleneceğim kişinin ailesi istemeye gelecekti. O zaman iki yıldır süren arkadaşlığımızı evlilikle noktalayacaktık. Ben sakat kalınca o kişi de başkasıyla evlenmiş’’ dedi. Şükran Salas, ‘’Deprem öncesiyle sonrası çok farklı. Hayallerimiz, umutlarımız, her şeyimiz gitti. Çok büyük acılar yaşadık. Allah bir daha o günleri yaşatmasın.’’ Marmara depreminde 3 saat enkaz altında kaldıktan sonra ağır yaralı olarak kurtarılan Nagihan Çamur, depremde annesi ve erkek kardeşini kaybetti, kendisi ise omurilik felci olmasına rağmen hayatın zorluklarıyla mücadeleye devam ediyor. 32 yaşındaki Nagihan Çamur, hayatını değiştiren ‘’o gece’’yi anlattı. Depremden önce evlerinin yıkılabileceği ve kendisinin enkazda kalabileceğinin hiç aklına gelmediğini ifade eden Çamur, ‘’Özellikle sakatlık hiç aklımda yoktu. Bugünlerim hiç aklıma gelmezdi. Deprem öncesi üniversitede sosyoloji okumak, evlenip yuva kurmak gibi hayallerim vardı, hepsi gitti. Allah bugünlerimizi aratmasın. Çok acı çektik ama lütfen bizleri devlet büyüklerimiz unutmasın’’ şeklinde konuştu. Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde depremde yıkılan evlerinin enkazından yara almadan kurtulan ancak 13 ve 6 yaşlarındaki 2 çocuğunu da kaybeden Erdoğan Ağdaş, evlatlarına duyduğu özlemi yazdığı şiirlere döküyor. İki çocuğunu da depremde kaybetmesinin ardından hem eşinin hem de kendisinin çok acı çektiğini belirten Ağdaş, ‘’Üzüntü yersiz. Onları bize Allahım verdi, sonra yanına geri aldı. Daha sonra zaten çocuğumuz olmadı’’ dedi. Çocukları hayattayken hemen hemen her istediklerini yaptığını kaydeden Ağdaş, ‘’Keşke çocuklarım sağ olsalardı da bana ‘şunu bunu al’ deselerdi. Bunu çok isterdim’’ şeklinde konuştu. Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yıkılan evlerinin enkazından 36 saat sonra eşiyle birlikte burunları bile kanamadan çıkartılan Kemal Yıldırım, ölen oğlu, hamile gelini ve torununun yasını tutmaya devam ediyor. Depreme duyarlılık arttı TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, 11 yıl önce gerçekleşen Marmara Depremi sonrası yaşanan acıların, Türkiye’de afete yönelik duyarlılığı artırdığını, planlama, imar ve yapılaşmaya ilişkin bir değişimin gerekliliğinin tüm kesimlerce kabul edildiğini bildirdi. Uyar, Marmara Depremi’nin 11. yılı sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos 1999’da yaşanan depremin ve izleyen günlerde Düzce depremi sonrasında ortaya çıkan acı tablonun, Türkiye’de deprem olgusunun varlığını, belirli aralıklarla ve yıkıcı olarak tekrar etme ihtimali olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti. Uyar, sistemin risk azaltma (sakınım) tedbirlerini içerecek biçimde hızla yenilenmesinin zorunlu olduğunu kaydetti. Yeni bir imar yasası şart MİMAR Mühendisler Grubu Yerbilimleri Komisyonu Başkanı Kadem Ekşi, Türkiye’de afetlere öncelik veren bir imar yasası çıkarılması, deprem bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki yönetmeliğin revize edilmesi gerektiğini bildirdi. Kadem Ekşi, Marmara depreminin 11. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan depremde yaklaşık 18 bin kişinin öldüğünü, yüz binlerce insanın evinden olduğunu hatırlattı. Ekşi, Türkiye’nin bu gerçek karşısında tedbirini alarak yaşamayı öğrenmesi gerektiğini belirtti. R

17.08.2010


 

Tabelalar hatırlatıyor

DEPREMDE en büyük yarayı alan ve denize çöken Gölcük Kavaklı Sahili de yeniden yapılarak parka dönüştürüldü.

Depremde bölgeye gelen ve o yıkımı gören vatandaşlar, bugün o izlerin hiç birisine rastlamıyor. Geçen sürede asrın depremi olan 17 Ağustos Marmara Depremi, sadece tabelalarda kaldı. Kocaeli’nin değişik yerlerinde depremi hatırlatan çok sayıda anıt ve tabela bulunuyor: 17 Ağustos Mezarlığı, 17 Ağustos Spor Salonu, 17 Ağustos Deprem Anıtı, 17 Ağustos Kapalı Çarşısı. Kocaeli’de depremi yaşayanlar ve geçen uzun süre zarfında unutanlara, bu tabelalar depremi tekrar hatırlatıyor. Bolu’da hafif şiddetli deprem BOLU’DA hafif şiddetli deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Bolu’da 06.09’da 3.9 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Bolu şehir merkezinde depremi hisseden bazı vatandaşlar, ilk andaki panikle evlerinden dışarı çıktı.

17.08.2010


 

Gül: Barış önceliklerimiz arasında

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refah ortamının egemen kılınmasının, Türkiye’nin dış politika öncelikleri arasında yer aldığını söyledi.

Gül, Azerbaycan’a hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlediği basın toplantısında, Azerbaycan’ı ziyaret etmek üzere Bakü’ye gittiğini ve ziyarette kendisine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu üyesi milletvekillerinin eşlik edeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve diğer üst düzey Azeri yetkililerle yapacağı görüşmelerin, ikili ilişkileri ve iş birliğini ilgilendiren konuları bütün yönleriyle ele almalarına imkân vereceğini, ayrıca bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında da görüş alışverişinde bulunmalarına vesile olacağını kaydetti. İki ülke ilişkilerini geliştiren ve stratejik iş birliğine dönüştüren alanlardan birisinin enerji olduğunu vurgulayan Gül, Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı projelerinin iki ülkenin enerji alanındaki iş birliğinin en önemli nişanesi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, diğer yandan ticari ilişkileri geliştirecek olan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının da bir an önce faaliyete geçmesini istediklerini vurguladı. Demiryolu hattının temelinin 2007’da Kars’ta Azerbaycan ve Gürcistan cumhurbaşkanlarının katılımıyla atıldığını ve 2012’de bu demiryolunun bitirilmesini beklediklerini ifade eden Gül, çalışmaların çok hızlı bir şekilde devam ettiğini söyledi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refah ortamının egemen kılınması, Türkiye’nin dış politika öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede Türkiye, Güney Kafkasya’daki gelişmeleri yakından izlemekte ve bölgede kapsamlı ve sürdürülebilir barışın tesisi çalışmalarına aktif katkıda bulunmaktadır. Azerbaycan’da gerçekleştireceğimiz temaslarda, ülkemizin bölgede istikrar, refah, iş birliği ortamının tesisine verdiği önemi bir kez daha vurgulayacağız.’’

Aliyev ile yapacakları ikili görüşmelerde görüş alışverişlerini bir kere daha tekrarlayacaklarını anlatan Gül, ‘’Azerbaycan’da kalıcı bir barışın tesisi için yaptığımız çalışmaları gözden geçireceğiz. Buna özellikle çok önem veriyoruz. Çünkü donmuş ihtilaflar birden bire çok büyük bölgesel meseleler haline gelmektedir. Donmuş hele hele uzun süreli ihtilaflar olunca bunlar için birkaç hamlede yoğun gayret gerekmektedir. Bazen görünür bazen görünmez ciddi çalışmalar gerekmektedir. Türkiye olarak biz bu çalışmaları bazen sesiz bir şekilde de olsa kararlı bir şekilde yürütüyoruz’’ dedi.

17.08.2010


 

“Ayasofya da ibadete açılsın’’

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Ayasofya’nın da inanç özgürlüğü kapsamında ibadete açılması gerektiğini bildirdi.

KOBİDER Genel Başkanı Özgenç yaptığı yazılı açıklamada, Trabzon’un Maçka ilçesinde bulunan tarihi Sümela Manastırı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığının özel izni ile 88 yıl aradan sonra ayin yapılmasına izin verilmesinin Türkiye için olumlu bir adım olduğunu ifade etti. Özgenç, ‘’Türkiye aynı izni ve yakınlığı Müslümanlara da tanımalı ve Ayasofya da inanç özgürlüğü kapsamında ibadete açılmalı. Artık dünya değişmiştir biz de değişmeliyiz” diye konuştu. Sümela Manastırı’nın ibadete açılmasına rağmen Ayasofya Müzesi’nin Müslümanlar için ibadete kapalı tutulmasını protesto eden Büyük Birlik Partili yaklaşık 50 kişi, Ayasofya Müzesi önünde eylem yaptı. Her türlü dini inancın özgürce yaşanması gerektiğini ifade eden BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan, 76 yıldır ibadete kapalı olan Ayasofya’da bir günlüğüne de olsa namaz kılınmasını istedi.

17.08.2010


 

Darbe anayasası ile AB’ye üye olunmaz

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, demokratikleşmenin önemine işaret ederek, ‘’AB’ye darbe Anayasası üye olunmaz’’ dedi. Bağış, Mardin Belediyesini de ziyaret ederek, Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu’dan kentin genel durumu ve belediye çalışmaları hakkında brifing aldı. Bağış, Türkiye’de fişleme belasına son verilmesi ve keyfi disiplin cezalarının ortadan kalkmasının AB standartlarına yükselmesiyle ilgili bir süreç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Bu ülkede kamu denetçiliği kurumumun kurulması, meclisin gizli oyla seçeceği bir kişinin 4 yıl boyunca vatandaşla devlet arasındaki sorunlarla ilgili olarak karar vermesinin önünün açılması, Avrupa Birliği standartları için bir girişimdir. Bu ülkede Yüksek Askeri Şura kararlarının yargı yolunun açık olması, gerektiğinde ihraç edilen kişilerin yargıya baş vurabilmesinin önünün açılması AB standartlarında bir adımdır. Kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkına kavuşması bu ülkenin AB standartları ile alakalıdır. Bütün bu adımlar Türkiye’nin daha çağdaş, demokratik daha laik daha güçlü hukuk devleti olmasını sağlayacaktır. AB’ye darbe anayasası ile üye olmayız. Darbe anayasası ile üye olmaya çalışan başka ülkeler oldu. Yunanistan, Portekiz, İspanya da denedi. Onlar da olamadı. Ne zaman ki anayasalarını değiştirdiler daha çağdaş, demokratik devleti değil bireyi öncelikli tutan anayasaları benimsediler, AB müzakere süreçleri hızlandı ve Avrupa’nın kilit ülkeleri haline geldiler. Türkiye’nin AB müzakerelerinde 12 Eylül 2010 iyi bir dönemeç olacaktır. Onun için merak edenlere Mardin’den seslenmek istiyorum, Türkiye’nin gerçekten Avrupa Birliği standartlarında olmasını istiyorsak, Mardin’in Avrupa Birliği standartlarında bir şehir olmasını istiyorsak, önce demokratikleşmemiz lazım. AB’ye darbe anayasası ile üye olunmaz.’’

17.08.2010


 

Başkent doğalgaz’a 1.2 milyar dolar

BAŞKENT Doğalgaz Dağıtım A. Ş.’nin özelleştirilmesi ihalesinin nihai pazarlık görüşmesinde en yüksek teklifi 1 milyar 211 milyon dolarla MEKA, MMEKA Makina İthalat Paz. ve Tic. A.Ş. verdi. Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu’nun komisyon başkanlığında yapılan nihai pazarlık görüşmesinde ilk olarak kapalı elemesiz teklifler alındı. Elemesiz turda en yüksek teklif 475 milyon dolar oldu. Daha sonra elemeli yazılı turlara geçildi. Toplam 3 tur olarak gerçekleştirilen elemeli yazılı turların ilk turunda en yüksek teklif 1 milyar 13 milyon dolar oldu. Bu turda Genpa Telekomünikasyon ve İletişim Hizmetleri Sanayi Tic. A.Ş. elendi. İkinci elemeli turda Yıldızlar SSS Holding A.Ş. elendi ve en yüksek tutar 1 milyar 99 milyon dolar oldu. Üçüncü elemeli turda ise Aksa Doğalgaz A. Ş. elendi. Daha sonra açık artırmaya geçildi. Açık artırmada başlangıç tutarı 1 milyar 208 milyon dolar, artırım aralığı ise 2 milyon dolar olarak belirlendi.Bir tur olarak gerçekleşen açık artırmada, Limak Yatırım İşletme Hizmetleri ve İnşaat A. Ş., Akfen Holding A. Ş. ile Fernas İnşaat A.Ş. ihaleden çekilirken, ilk turda MEKA, MMEKA Makina İthalat Paz. ve Tic. A.Ş. 1 milyar 210 milyon dolar verdi. Daha sonra ÖİB Başkanvekili Aksu’nun kapanış fiyatının tekliflerini tekrar sorması üzerine MEKA, MMEKA Makina İthalat Paz. ve Tic. A.Ş. teklifini 1 milyar 211 milyon dolara yükseltti ve en yüksek teklifi vermiş oldu. Bu arada ihalede ortaya çıkan fiyat üzerinden Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş’nin yüzde 100 hissesinin bedeli hesaplanacak ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin elinde kalan yüzde 20 hisse kazanan yatırımcı tarafından bedeli ödenmek üzere satın alınacak. MEKA, MMEKA Makine İthalat Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kazancı, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. özelleştirmesinde ödemeyi peşin yapacaklarını belirterek, ‘’Şartnamede peşin ödeme deniyor, peşin ödeyeceğiz’’ dedi.

17.08.2010


 

“CHP, Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayabilir”

MAZLUMDER Gaziantep Şube Başkanı Abdurrahim Çelik, terör örgütünün aldığı kısa süreli çatışmasızlık kararının kalıcı bir barışa dönüştürülmesi için başta siyasi partiler olmak üzere herkese büyük görevler düştüğünü söyledi.

Çelik, “Bu konudaki en önemli görevin açılım sürecini başlatan, ancak karşılaştığı direniş karşısında yeni hamleler yapmaktan ve süreci somut adımlara dönüştürmekten çekinen hükümete ait olduğuna şüphe yoktur. Hükümet’in kararlılığını sürdürmesi gerekir. Bununla birlikte; bu aşamada en büyük ve kritik görevin Cumhuriyet Halk Partisi’ne ait olduğuna inanıyoruz” dedi. Açılıma karşı direnci ve Kürt sorununun çözümüne karşı duruşu ile sürecin tıkanmasında büyük pay sahibi olan CHP’nin tavrının çok kritik bir önemi bulunduğunu kaydeden Çelik, şiddetin sona ermesi için şu aşamada, CHP’nin ortaya koyacağı olumlu katkının, sorunun çözümüne yol açacak tarihi bir adım anlamına geleceğini savundu.

17.08.2010


 

BDP: Boykottan vazgeçmedik

BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, referanduma ilişkin ‘’Bugüne kadar bizim boykottan vazgeçip, ‘evet’ ya da ‘hayır’ noktasında bir karar vermemiz için devletten, hükümetten hiçbir emare olmadı’’ dedi.

Halis, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, ‘’iktidar partisi ve anamuhalefet partisi liderlerinin, referandum için çıktıkları meydanlarda atışmacı aşıklar gibi birbirlerine söz yetiştirmeye çalıştıklarını’’ söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Dersim ile ilgili sözünü hatırlatın Halis, ‘’Ancak, Başbakan burada samimi değildir. Benim Dersim katliamı ile ilgili önergelerime AKP tarafından olumsuz yaklaşıldığı gibi ‘Dersim’ adının geri verilmesini isteyen kanun teklifim de partisi tarafından reddedilmişti’’ diye konuştu. Bir gazetecinin, ‘’Bölgenizde referandum sonucuna ilişkin bir tahmininiz var mı? Boykota yönelik çalışmalarınız vardı?’’ sorusuna Halis, ‘’Bunu söylemek çok zor. Bölgemizde boykotun ciddî bir orana varacağına inanıyoruz. Çünkü boykotun gerekçelerini halkın anlayabileceği bir şekilde anlatıyoruz. Gerçekten bu konuda halk da ikna’’ cevabını verdi. Halis, bir başka soru üzerine, ‘’Bugüne kadar çeşitli alanlarda, mitinglerde boykot çalışmalarımızı devam ettirdik ve ettiriyoruz. Bugüne kadar bizim boykottan vazgeçip, ‘evet’ ya da ‘hayır’ noktasında bir karar vermemiz için devletten, hükümetten hiçbir emare olmadı’’ dedi.

17.08.2010


 

Türkiye’nin Ermenilere borcu yok

TÜRK Tarih Kurumu (TTK) Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek, Ermenilerin Osmanlı dönemindeki mülklerine ilişkin Türkiye’den tazminat talep edemeyeceklerini açıkladı.

Çiçek, ABD’de yaşayan 2 Ermeni vatandaşının avukatları aracılığıyla açtıkları davalarda, geçmişte Türk topraklarında bulunan mallarıyla ilgili tazminat talebinde bulunmalarını değerlendirdi. Bu konuda ellerinde Türk ve Amerikan arşivlerinden edindikleri belgelerin bulunduğunu dile getiren Çiçek, ‘’Bu davaların hukuki bir geçerliliği olamaz. Benim yaptığım araştırmalara göre Lozan’da başlayan ve 1937’de sona eren süre içerisinde ABD ve Türkiye’de Ermeni ve Rumların tazminat talepleriyle ilgili komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar, taleplerini uluslararası bir anlaşmayla sona erdirmiş ve bitirmişler’’ dedi. Çankaya Köşkü, Erzurum Kongresi Binası, Çarkçı Mektebi gibi binaların Ermeni mülkü olduğu yönündeki iddiaları da değerlendiren Çiçek, ‘’Binanın tarihçesine ilişkin belgeler Çankaya Köşkü arşivinde vardır. Ama terk edilmiş mal dahi olsa Çankaya Köşkü, konu bizim açımızdan 1934 yılında kapandı’’ dedi.

17.08.2010


 

Beylikdüzü’nde Filistin gecesi

Beylikdüzü Belediyesi Ramazan etkinlik alanında Filistin gecesi düzenledi.

Filistin’e yaşanan sorunlarla ilgili bir sunum yapıldı. Filistinli çocukların şarkılar söylediği geceye büyük ilgi gösterildi. Beylikdüzü Belediyesi, Ramazan etkinliklerinde farklı kültürler bir araya geliyor. ‘5 Kıtadan 5 Kültür’ etkinliklerinin ilki olan Filistin Gecesi’nde bölgeye ait kültürel sunumlar yapıldı. Filistinli çocukların Arapça şarkılar söylediği programda, yöresel danslar sergilendi. Programda Filistin’e yapılan İsrail saldırılarında yaralanan 2 genç de Filistin’deki hayatla ilgili kısa bir konuşma yaptı. Filistin Dostluk Derneği Başkanı Münir Şahin ile Başkan Yardımcısı Naser Abed de programa katıldı. Programda konuşma yapan Filistin Dostluk Derneği Sözcüsü Hazem Antar, “Sizlere her gün televizyonlarda gördüğünüz halimizden bahsetmeyeceğim. Filistin meselesi, her şeyden öte bir işgal meselesidir. Filistin, İsrail işgali altındadır. Bir devletimiz olur ve mülteci durumundaki vatandaşlarımız geri dönerse kimseye karşı husumetimiz kalmayacaktır” diye konuştu. Gecede konuşan Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun, “Bu akşam Filistinlilerle birlikteyiz. Türkiye olarak zulüm altında olan, haksızlığa uğrayan her milletin sesinin duyulması ve fark edilmesinden yanayız” dedi.

17.08.2010


 

Dursun Çiçek adliyede

Denİz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne çıkarıldı. Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kurmay Albay Çiçek, bir ring aracıyla Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine getirilerek, binaya alındı.

Ancak, içeride yaklaşık 10 dakika kadar kalan Kurmay Albay Çiçek, tekrar dışarı çıkarılarak ring aracına bindirildi. Kurmay Albay Çiçek, ring aracıyla adliye binasından götürüldü. Kurmay Albay Çiçek, halen tutuklu bulunduğu İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ davası ile ‘’Balyoz Planı’’ davası sanıkları arasında yer alıyor.

17.08.2010


 

Cepte ‘’kara liste’’ talebine tepki

Tüketİcİler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, GSM operatörlerinin özellikle numara taşıma sırasında tüketicilerin faturalarını ödemediği gerekçesiyle ‘’kara liste’’ önerdiğini hatırlatarak, ‘’bu talebin, GSM operatörlerinden gelmesine çok şaşırdık’’

dedi. Kaya, yaptığı açıklamada, GSM operatörlerinin bütün tüketicileri potansiyel suçlu olarak görmeleri ve kara liste önerisi getirmelerinin, kabul edilemeyeceğini kaydetti. ‘’Öncelikle kendileri beyaz tarafa geçsinler, sonra tüketiciler için kara liste talebinde bulunsunlar’’ diyen Kaya, şöyle devam etti: ‘’Aslında bunun altında yatan numara taşımayı önlemek. Ortada bir sözleşme var. Eğer tüketici faturasını ödememişse, hukuki yollarla tahsilat yoluna gidebilirler. Kara liste talebinin, GSM operatörlerinden gelmesine çok şaşırdık. Siz önce faturalardaki şaibeleri kaldırın, ardından tüketiciler için kara liste önerisi getirin.’’ Kaya, böyle bir çalışmanın yapılmasını şiddetle reddettiklerini belirterek, yapılan çalışmanın durdurulmasını istedi.

17.08.2010


 

Tüketicinin güveni azaldı

Tüketİcİ Güven Endeksi, Temmuz ayında yüzde 0,64 oranında azalarak 87,48’e geriledi.

Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durum, 100 olması ise tüketici güveninde ne iyimser ne de kötümser durum olduğunu gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Merkez Bankası tarafından her ay ortaklaşa düzenlenen ve tüketicilerin harcama, davranış ve beklentilerinin değerlendirildiği, ‘’Aylık Tüketici Eğilim Anketi’’nin 2010 Temmuz ayı sonuçları açıklandı. Buna göre Haziran ayında 88,04 olan tüketici güven endeksi, Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,64 oranında azalarak 87,48 oldu. Tüketici Güven endeksindeki düşüş, tüketicilerin mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğu durumlarına dair değerlendirmelerinin kötüleşmesinden kaynaklandı. Endeksin alt kalemleri ve değişim oranlarına bakıldığında, mevcut dönemde 6 ay öncesine göre satın alma gücü endeksi Haziran ayına göre 82,19’dan 83,18’e, gelecek 6 aylık dönemde satın alma gücü endeksi 85,63’ten 85,81’e, gelecek 3 aylık dönemde genel ekonomik durum 85,44’den 85,48’e yükseldi. Gelecek 6 aylık dönem iş bulma olanakları endeksi de 83,56’dan 84,74’e çıkarken, mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğu endeksi de 103,37’den 98,17’ye düştü.

17.08.2010


 

Vize kalktı, karşılıklı geçişler arttı

Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Eyyüp Sabri Ertekin, vizelerin kaldırılmasıyla birlikte Türkiye ile Suriye arasındaki gidişgeliş trafiğinin 3 katına çıktığını belirterek, Akçakale Sınır Kapısı’nın artık yeterli gelmediğini söyledi.

ŞanlIurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Başkanı Eyyüp Sabri Ertekin, vizelerin kaldırılmasıyla birlikte Türkiye ile Suriye arasındaki gidiş-geliş trafiğinin 3 katına çıktığını belirterek, Akçakale Sınır Kapısı’nın artık yeterli gelmediğini söyledi. Ertekin, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, Suriye ile aktif olarak kullanılan Akçakale Sınır Kapısı’ndan, her ay on binlerce Suriyeli’nin ülkeye giriş yaptığını ifade etti. Tarih boyunca her iki ülkedeki insanların birbirlerini sürekli ziyaret ettiğini dile getiren Ertekin, yaklaşık 10 yıl öncesindeki Suriye-Türkiye arasındaki sorunların yerini, karşılıklı iyi ilişkilere bıraktığını hatırlattı. Ertekin, iki ülke arasındaki ticaretin de son dönemde arttığını, Türkiye-Suriye arasındaki ticaretin son üç yılda iki kat artış gösterdiğini vurgulayarak, her iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin Şanlıurfa’da şehirler düzeyine indirgenmeye çalışıldığını bildirdi. Ertekin, Suriyelilerin Türklere büyük ilgi gösterdiğini dile getirerek, komşu ülke olmasından dolayı da Suriye’ye yıllardır heyetler halinde gidip geldiklerini anlattı. Ancak, iki ülke arasındaki ilişkilerin vizelerin kaldırılmasıyla birlikte yeni bir aşama kazandığına dikkati çeken Ertekin, ‘’Vizelerin kaldırılmasıyla birlikte iki ülke arasındaki gidiş-geliş trafiği 3 katına çıktı. Akçakale Sınır Kapısı artık yeterli gelmiyor. Şanlıurfa’dan Suriye’ye açılan diğer bir kapı olan Mürşit Pınar Sınır Kapısı’nın da aktif hale getirilebilmesi için hükümetimize taleplerde bulunuyoruz’’ dedi.

17.08.2010


 

Adliyede bomba paniği

İzmİr Adliyesine bomba konulduğu yönündeki ihbar panik yaşanmasına sebep oldu.

Alınan bilgiye göre, adliye binasında icra müdürlüklerinin bulunduğu bölüme bomba konulduğu yönündeki ihbar üzerine harekete geçen polis, D-3 blokta çalışan personel ve vatandaşları tahliye ederek binayı güvenlik kordonuna aldı. Uzman ekiplerin yaklaşık 1 saat süren çalışmasının ardından, binalarda bomba bulunmadığı, ihbarın asılsız olduğu belirlendi. Çalışmanın tamamlanmasının ardından, görevli personel ile vatandaşlar yeniden binaya alınmaya başlandı. İ

17.08.2010


 

İHH’den Tanzanya’da Ramazan yardımı

İnsanİ Yardım Vakfı (İHH) üyeleri, Tanzanya’ya bağlı özerk ada Zanzibar’da yaşayan yoksul ailelere Ramazan yardımında bulundu.

Ramazan ayı dolayısıyla Tanzanya’ya giden İHH yetkilileri, Zanzibar’da yoksul ailelerle buluşarak, yardım paketi dağıttı. Adaya bağlı Kongoroni, Çoini ve Çaravi köylerinde yaşayan yoksul aileleri evlerinde ziyaret eden İHH Temsilcisi Hayrullah Küçükaytekin ve vakıf üyeleri, ailelerin Ramazan ayını tebrik ederek, gıda paketlerini verdi. Küçükaytekin, yaptığı açıklamada, Ramazan ayı münasebetiyle vakıf olarak çeşitli yardım organizasyonlarına imza attıklarını, yardımların sadece Türkiye’deki değil, 120 ülkedeki yoksullara ulaştırıldığını söyledi. Ramazan yardımı kapsamında Türkiye’den kilometrelerce uzaklıktaki Tanzaya’ya geldiklerini belirten Küçükaytekin, Zanzibar’daki yoksul ve yardıma muhtaç 450 aileye gıda paketleri dağıttıklarını ifade etti. Gıda paketlerinin yanı sıra ailelere kıyafet yardımı da yapıldığını anlatan Küçükaytekin, İHH olarak din, dil, ırk ve renk gözetmeksizin muhtaç insanlara yardımda bulunmaya çalıştıklarını kaydetti. Küçükaytekin, Zanzibar halkına desteklerinin yalnızca ramazan yardımıyla sınırlı olmadığını belirterek, adada bir okul yaptırdıklarını, hastane ve yetimhane yaptırmak için de çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

17.08.2010


 

Şarköy müftüsü açığa alındı

Tekİrdağ’In Şarköy ilçesi müftüsü, ‘’evrakta sahtecilik’’ ve ‘’zimmetine para geçirdiği’’ iddiasıyla açığa alındı.

Edinilen bilgiye göre, Diyanet İşleri Başkanlığının genel rehberlik çalışmalarıyla ilgili denetimleri sırasında, müftü A.Ş’nin zimmetine para geçirdiğinin ve promosyon gelirlerinden şahsına otomobil aldığının tespit edilmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu inceleme başlattı. Müftü A.Ş. ‘’evrakta sahtecilik’’ ve ‘’zimmetine para geçirdiği’’ iddiasıyla açığa alındı. Müftü hakkında başlatılan müfettiş incelemesinin devam ettiği, müftü hakkında Tekirdağ Valiliğine ilçedeki dini görevliler tarafından çok sayıda şikayet dilekçesi verildiği öğrenildi.

17.08.2010


 

MHP’ye “AKP’nin frekansı”

Türksat’In ‘’hatalı’’ frekans tahsis etmesi dolayısıyla AKP’nin Antalya, MHP’nin de Adana mitinglerinden birisinin yayını yapılamayacaktı.

Edinilen bilgiye göre, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 7 Ağustos Cumartesi günü Adana Akçatekir’deki konuşmasının canlı olarak izlenebilmesi için ayarlanan uydu frekans bilgileri, MHP Adana İl Başkanlığı tarafından 6 Ağustos’da MHP Genel Merkezi’ne bildirildi. MHP Basın Bürosu da canlı yayın parametrelerini Saat 20.50’de ulusal basına duyurdu. Bir gazeteci ise duyurunun ardından MHP Genel Merkezi’ni arayarak, Bahçeli’nin kullanacağı belirtilen uydu frekans parametrelerinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı gün ve aynı saatte Antalya’da yapacağı mitingin canlı yayın parametreleri ile aynı lduğu uyarısında bulundu. TÜRKSAT ile bağlantıya geçen MHP yetkilileri, ‘’Evet, biz de yanlışlık yaptığımızı fark ettik. Türksat 3A uydusu 11155 downlink frekansı aylar öncesinden Başbakanın programları için tahsis edildi’’ cevabı ile karşılaştı. Ardından TÜRKSAT, MHP’ye 11168 downlink frekansını tahsis etti ve iki miting de uydu üzerinden başarılı bir şekilde yayınlandı.

17.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.