14 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz

Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği ve dinî cemaat liderlerini buluşturan geleneksel iftar yemeğinde konuşan Süryani Ortodoks Cemaati Ruhanî Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Yusuf Çetin, ‘’Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz’’ dedi.

Beyoğlu Belediyesince Ceylan Intercontinental Otel’de düzenlenen ve dini cemaat liderlerini buluşturan geleneksel iftar yemeğinde konuşan Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Yusuf Çetin, ‘’Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz’’ diyerek, “Biz semavi din mensupları olarak Tanrı’nın bahçesinde kendi dinî mezhebimize göre yüce Yaradanı yükseltiyor ve şükürlerimizi sunuyoruz. Hepimiz tek Allah’a inanıyoruz. O’nun bizden beklediği manevî ve kutsal meyveler vermek ve çevremize yaymaktır. Ramazan ayının dünyaya barış, sevgi ve dostluk getirmesini diliyorum. Allah tüm İslâm âleminin oruçlarını kabul etsin ve nice bayramlara kavuştursun. Ülkemizde barış, sevgi, kardeşlik artsın, birbirimizi kucaklayalım ve terör de sona ersin’’ şeklinde konuştu.

GERÇEK DİNDARLIK NEDİR?

Daha sonra konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Ramazan ikliminin bütün İslâm âlemine dalga dalga yayılmasını dileyerek, İstanbul’un her zaman farklı dinlerin ahenk içinde yaşadığı önemli bir şehir olduğunu vurguladı. İstanbul’un kalbi ve sahnesi olan Beyoğlu’nda bütün dinlerin asırlardır birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yaşamakta olduğunu kaydeden Bardakoğlu, ‘’Gerçek dindarlık, ötekini yargılamaktan çok kendi öz hayatını gözden geçirmekle başlar. Biz önce kendi kapımızın önünü süpürelim’’ dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın herkesin diyaneti, müşterek ortak kurumu olduğunu da ifade eden Bardakoğlu, “Diyanet etnik, ırk, mezhep farkı ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan bir kurumdur. Bundan sonra da görevine bu şekilde devam edecektir’’ dedi. İftar yemeğine, Neve Şalom Sinagogu Vakfı Başkanı Josef Nassi, Süryani Katolik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Basatemir, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve bazı ülkelerin başkonsoloslarının da aralarında bulunduğu çok sayıda dâvetli katıldı.

DEMİRCAN: BEYOĞLU BİR

BİRLEŞMİŞ KÜLTÜRLER TOPLULUĞUDUR

İftarda bir konuşma yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da Musevilerin, Hristiyanların ve Müslümanların, Beyoğlu’ndaki o manevî ruhtan beslendiklerini ifade ederek, ‘’Toplumun bütün kesimlerinin uyumlu birlikteliği, ürettiği zenginlik ülkemize model oluyor. Diyebiliriz ki Beyoğlu bir birleşmiş kültürler topluluğudur. Görünen o ki, Beyoğlu’nun bu zenginliğini daha görünür kılmalıyız. Avrupa’nın, Amerika’nın Ortadoğu ve Afrika’nın da bizim geliştirdiğimiz yaşam modeline ihtiyacı var. Türkiye için ürettiğimiz bereketi dünyaya da sunmak zorundayız’’ diye konuştu.

14.08.2010


 

TSK çocuklarımıza sahip çıkmadı

Pimi çekilen el bombası olayının dört şehidinden Piyade Çavuş İbrahim Yaman’ın babası Adem Yaman, çocuklarını emanet ettikleri TSK’nın Mehmetçiklere ailelerinin yarısı kadar sahip çıkmadığını söyledi.

TSK’dakİ pimi çekilen el bombası olayının 4 şehitlerinden Piyade Çavuş İbrahim Yaman’ın babası Adem Yaman, Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin (TSK) Mehmetçiklere ailelerinin yarısı kadar sahip çıkmadığını söyledi. 17 Ağustos 2009 günü Elazığ’ın Karakoçan ilçesi Koçyiğitler Piyade Taburu’nda vatanî görevini yaparken Teğmen Mehmet Tümer’in emirlerine uymadığı gerekçesiyle silâh arkadaşı İbrahim Öztürk’ün eline tutuşturduğu pimi çekili el bombasının patlaması sonucu şehit olan İbrahim Yaman’ın ailesi, çocuklarına sahip çıkılmamasına tepki gösterdi.

Olay sonrasında tutuklanarak 8’inci Kolordu Askerî Mahkemesi’nde yargılanan Teğmen Mehmet Tümer’e verilen 9 yıl 2 ay (infaz indirimiyle 6 yıl 2 aya düştü) cezanın kendilerini bir kez daha yıktığını anlatan baba Adem Yaman, TSK’nın teğmenden yana bir tutum takındığına dikkat çekti. Acılı baba, “Biz çocuklarımızı askere niye yolluyoruz, vatanı korumak ve kollamak için. Ama bizim çocuklarımızı koruyan yok. Çocuklarımıza bizim yarımız kadar sahip çıkıp korusalardı bu kadar şehit vermezdik” dedi.

Son zamanlardaki terörist saldırılarında çok sayıda şehit verilmesinin ve ardından ortaya çıkan bir takım gerçeklerin düşündürücü olduğunu dile getiren Adem Yaman, Hakkâri-Çukurca’da 6 askerin şehit edildiği Hantepe saldırısı sırasında Heronların PKK’lı teröristlerin saldırısını ve kaçışını izlemesine rağmen müdahale etmemesinin sorumlusunun Genelkurmay Başkanlığı olduğunu söyledi. Yaman, son zamanlarda eli kınalı askerlerin bir takım ihmaller sonucunda şehit olduklarını düşündüğünü ifade etti. ederek, şehit ailelerinin olayların iç yüzünü iyi araştırması gerektiğini kaydetti.

Yaman, “Biz, oğlumuzu 20 yaşına getirdik ve askere gönderdik. Ama sahip çıkan olmadı. Aileler çocuklarını askere neden gönderiyor, vatanı korumak ve kollamak için. Ama bizim çocuklarımızı koruyan yok. Evlâtlarımızı asker ocağında bizim yarımız kadar koruyan sahip çıkan olsa böyle olmayacak. Demek ki terörist içlerinde. Biz yandık yeter. Daha kimsenin anası babası yanmasın. O sebeple belki askerî zanlılar sivil mahkemelere çıkar ve ordu içindeki pislikler temizlenir ve ihmali olanlar yargılanıp gereken cezalara çarptırılırlar ümidiyle Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyeceğiz” diye konuştu. “DEVLETTEN OĞLUMU İSTİYORUM” ACILI şehit ailesini şoke eden bir diğer olay ise Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü Ödemeler Daire Başkanlığı tarafından gönderilen 12 Temmuz tarihli yazı oldu. Yazıya göre söz konusu olayda İbrahim Yaman’ın çatışma neticesinde şehit olmaması sebebiyle 5434 sayılı kanunun 72. maddesi gereğince şehit babasının malul olmadığına karar veren SGK, babanın 65 yaşından küçük olması ve çalışabilir durumda görülmesi neticesinde aileyi verilecek sosyal haklardan yararlandırmayacak. Karara tepki göstererek SGK’ya dâvâ açtıklarını anlatan anne Nuriye Yaman, “Devletten oğlumu istiyorum. Benim yavrumu geri getirsinler, para pul hak hiçbir şey istemiyorum. Zar zor geçinen bir aileyiz. Ya oğlumu geri verecekler ya da bize sahip çıkacaklar. Buna rağmen haklarımızı vermezlerse sonuna kadar peşindeyim, insan haklarına kadar gideceğiz” ifadelerini kullandı.

14.08.2010


 

Gül, Azerbaycan’a gidecek

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, 16-17 Ağustos’ta Azerbaycan’a resmî ziyarette bulunacak.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetine icabetle Türkiye ile Azerbaycan arasında düzenli olarak yapılan üst düzey ziyaretler çerçevesinde gerçekleşecek. Gül’e, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Türkiye-Azerbaycan Karma Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanı Taner Yıldız’ın yanı sıra resmî yetkililer, akademisyenler ve medya mensuplarından oluşan üst düzey bir heyet refakat edecek. Cumhurbaşkanı Gül, ziyaret sırasında Aliyev’le yapacağı ikili ve heyetler arası görüşmelerin yanı sıra Meclis Başkanı Oktay Esadov, Başbakan Artur Rasizade ve Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade’yi kabul edecek. Görüşmelerde, Türkiye ile Azerbaycan ikili ilişkilerinin gündeminde yer alan konular ile her iki ülkenin ortak ilgi alanına giren bölgesel ve uluslar arası gelişmeler ele alınarak, bütün yönleriyle değerlendirilecek.

14.08.2010


 

Gelibolu Fırkateyni yurda döndü

Aden Körfezi, Somali açıkları ve Arap Denizi’nde deniz haydutluğuyla mücadele kapsamında görev yapan TCG Gelibolu Fırkateyni yurda döndü.

Aksaz Deniz Üssü’nden demir aldıktan 6 ay sonra Aden Körfezi’nden yurda dönen TCG Gelibolu Fırkateyni için Marmaris’teki Aksaz Deniz Üs Komutanlığında karşılama töreni düzenlendi. Üsse gelişinde Aksaz yelken takımı ve askerî helikopterle karşılanan fırkateynin 161 günlük görevi süresince 130 gün (3 bin saat) seyrettiği ve 30 bin deniz mili yol katettiği bildirildi. Bu mesafenin dünyanın çevresini yaklaşık 1.5 kez dolaşmaya eş değer olduğu öğrenildi. Gelibolu Fırkateyni, NATO Daimi Deniz Görev Grubu 2 bünyesinde Aden Körfezi, Somali açıkları ve Arap Denizi’nde deniz haydutluğuyla mücadele görevi icra ediyordu. Gelibolu Fırkateyni’nin görev yaptığı sürede Türk Bayraklı veya personeli Türk olan 120 gemiye destek sağladığı, 51 deniz haydudunu etkisiz hale getirdiği ve ilk defa deniz haydutları tarafından kaçırılan bir ticarî gemiyi takip ve baskın neticesinde deniz haydutlarının elinden kurtardığı bildirildi. Aksaz Deniz Üssü / aa

14.08.2010


 

Askerî konvoya saldırı: 5 yaralı

HakkÂrİ’nİn Yüksekova ilçe merkezinde askerî araçların geçişi sırasında, terör örgütü PKK üyeleri tarafından düzenlenen silâhlı saldırıda, 5 asker yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Yüksekova’dan Şemdinli’ye gitmekte olan askerî araç konvoyuna, ilçe merkezinde, gece saatlerinde, terör örgütü PKK üyeleri tarafından uzun namlulu silâhlarla saldırı düzenlendi. Saldırıda, 5 askerin yaralandığı, yaralı askerlerin ilçede yapılan ilk müdahalenin ardından Hakkâri Asker Hastanesine sevk edildiği bildirildi. Saldırının ardından bölgede operasyon başlatıldı.

14.08.2010


 

Ankara'da facia son anda önlendi

Emnİyet Genel Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünün yakınlarındaki bir benzin istasyonunun bahçesinde patlayıcı madde bulundu.

Alınan bilgiye göre, dün saat 07.00 civarlarında bir ihbar üzerine İstanbul Caddesindeki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne 100 metre uzaklıktaki bir benzin istasyonunun bahçesine gelen emniyet güçleri, burada poşet içinde bir miktar patlayıcı madde buldu. Alınan güvenlik tedbirlerinin ardından poşetteki patlayıcı madde, uzman ekipler tarafından incelendi. İncelemenin ardından etkisiz hale getirilen patlayıcı madde daha sonra kaldırıldı. Emniyet Güçleri olayla ilgili soruşturmasını sürdürürken, çevredeki işyerlerinin güvenlik kameraları kayıtları da incelemeye alındı. 3,5 kilodan fazla patlayıcının C-4 tipi, parça tesirli ve uzaktan kumandalı olduğu, çivi ve metal parçalarıyla güçlendirildiği öğrenildi.

14.08.2010


 

İstanbul’da terör örgütü operasyonu

İstanbul’da yasa dışı gösteri yaparak, kamu binaları ve iş yerlerine bombalı saldırı düzenledikleri iddia edilen 26 kişi yakalandı.

Alınan bilgiye göre, İstanbul terörle mücadele ve istihbarat şube müdürlüklerince PKK terör örgütüne yönelik Başakşehir, Beyoğlu, Sultangazi, Sultanbeyli ve Şişli ilçelerinde operasyon düzenlendi. Operasyonda, kamu düzenini bozarak güvenliği tehlikeye düşürecek şekilde molotofkokteyli, havai fişek ve ses bombası kullanılarak yasa dışı gösteri düzenledikleri, güvenlik kuvvetlerine ait araçlar ile kamu binaları ve iş yerlerine molotofkokteylli ve bombalı saldırı yaptıkları öne sürülen 26 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin ev ve gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda, bir ruhsatsız tabanca, 92 molotofkokteyli, molotofkokteyli yapımında kullanılan cam şişeler ve benzin ele geçirildi. Yakalanan kişilerin, 29 Ekim 2009 ile 9 Ağustos 2010 tarihlerinde Beyoğlu’nda 10, Sultangazi’de 4, Şişli ve Sultanbeyli’de birer yasa dışı gösteri organize ettikleri, gösteri sonrası molotofkokteyller ve bombalarla çevreye zarar verdikleri bildirildi. Polisteki işlemleri tamamlanan 26 kişi, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine sevk edildi.

14.08.2010


 

STK’lar: Ramazanda silâhlar sussun

HakkÂrİ Demokrasi Platformu Sözcüsü, Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Cemal Erip, ‘’Kutsal Ramazan ayının silâhların susmasına vesile olmasını, herkesin Ramazan ayını huzur ve barış içinde geçirmesini diliyoruz’’ dedi.

Hakkâri Ticaret ve Sanayi Odası (HTSO) salonunda düzenlenen basın toplantısında, aralarında Hakkâri Ticaret Ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, Hakkâri Barosu, KESK ve İHD’nin yer aldığı 42 sivil toplum örgütünün oluşturduğu Hakkâri Demokrasi Platformu adına açıklamayı okuyan Erip, Kürt ve Türk halkının bin yıldır, bu coğrafyada aynı kaderi paylaştığını belirtti. Erip, şunları kaydetti: ‘’Diyarbakır’da 649 sivil toplum örgütünün deklare ettiği çözüm önerileri ile Demokratik Toplum Kongresi’nin, silâhların susmasına yönelik çağrılarını önemsiyoruz. Biz Hakkari Demokrasi Platformu olarak bu çalışmaları ve çağrıları destekliyoruz. İnsanî, vicdanî ve ahlâkî sorumluluğumuzdan hareketle, hiç kimsenin yaşamını yitirmeyeceği bir ortamın sağlanması ve müzakere sürecinin başlatılması için, devlet operasyonları durdurmalı, PKK eylemsizlik kararı almalı, karşılıklı silâhların susturulması sağlanmalı, siyasal çözümün önünü açacak bir barış iklimi oluşturulmalıdır. Unutulmamalıdır ki toprağa düşen her damla kan, birlikte yaşama irademize sıkılan bir kurşundur. Demokratik çözümün önünün açılması için, güvenlik eksenli tedbirler yerine, diyalog ortamının oluşturulması gerekmektedir. Bu inançla kutsal ramazan ayının silâhların susmasına vesile olmasını, herkesin Ramazan ayını huzur ve barış içinde geçirmesini diliyoruz.’’

14.08.2010


 

Birileri, PKK ile el ele, gönül gönüle

Genelkurmay’ın cevap veremediği İnsansız Hava Araçlarının çektiği görüntüler, şehit ve gazi yakınlarını derinden etkiledi. Şehit babası ve eski asker Nadir Adbay, “Demek ki birileri PKK ile el ele, gönül gönüle” diye konuştu.

Televizyon ve internet sitelerinde günlerce yayınlanan, ancak hiçbir Genelkurmay yetkilisinin cevap vermediği İnsansız Hava Araçları (İHA)’nın çektiği görüntüler, şehit ve gazi yakınlarını derinden etkiledi. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir açıklama yapılmamasını manidar bulduklarını ifade eden şehit babası ve eski asker Nadir Adbay, “Demek ki birileri PKK ile el ele, gönül gönüle. Görüntüler bunu gösteriyor” dedi. Halen Elbistan Kent Konseyi Başkanlığı’nı da yürüten Adbay, mızrağın çuvala sığmadığını, şehit ve gazilerin hesabının sorulması gerektiğini belirtti. Adbay, “Şunu kesinlikle bilmelisiniz ki PKK ile el ele olan birileri olmasa, PKK’nın hayatiyetini sürdürmesi, hele de bugünkü teknolojik imkanlarla hiç yok. Bunun adına kim ne derse bilmiyorum. Ben resmen hainlik diyorum. Bu hıyaneti kimler yapıyorsa, bunların mutlaka bulunup, bunun hesabını vermesi lazım. PKK ile el ele, gönül gönüle bir yapının Türkiye Cumhuriyet’nin içinde bulunduğu artık gün gibi aşikâr. Mızrağın çuvala girmeyeceği kadar aşikâr. Bu yüzden bu şehitler ve gazilerimizin bu hesabının sorulması gerektiği kanaatindeyim” diye konuştu.

14.08.2010


 

HEDEF KÜRTLERİ DEVLETTEN KOPARMAK

Ergenekon'un temelinin Doğu ve Güneydoğu'da atıldığını iddia eden CHP Hakkâri eski milletvekili Esat Canan, devletin içindeki bir grubun 'PKK ile mücadele' adı altında devlet ile vatandaşı karşı karşıya getirmek için planlar yaptığını söyledi. Canan, bunun özellikle devletten umudu olanları küstürdüğüne dikkat çekti.

İNSANLAR TRAVMA YAŞADI Yüksekova Çetesi ve o dönemde bölgede yaşananları değerlendiren Canan, devletin içindeki bazı odakların yaptıkları ile insanlara travma yaşattığını kaydetti. "Türkiye bugün bu travmanın sonuçlarını yaşıyor." diyen Canan, şöyle devam etti: "Özel tim korucular itirafçı, asker resmen cirit atıyordu." “ERGENEKON BURALARDA PALAZLANDI”

Canan, bugün ortaya çıkan Ergenekon’un temelinin asıl Doğu ve Güneydoğu’da atıldığını iddia etti. Yapılan aramalarda 30’a yakın Ergenekon’un suikast silâhı ve bombalarından oluşan cephanenin çıktığını anlatan Canan, “Hepsi de MKE yapımı askerî silâhlar. Poyrazköy’de çıkanlardan daha çok çıktı. Dolayısıyla buradaki olaylar ve kirli ilişkiler Ergenekon’un çok önemli bir kısmını teşkil ediyor. Aslında ilk faaliyetlerini buralarda icra etti. Bu bölgede görevini yapıyordu. Ve burada palazlandı. Sonra Ankara’da iktidara karşı bir darbe teşebbüsüne dönüştü. Hesaplaşması bu kez siyasî oldu. Darbeye adı karışanların çoğu buralarda görev yapmış komutanlardır. Keşke Fırat’ın doğusundaki olaylar da Ergenekon kapsamına alınsa Sadece İstanbul ve Ankara çevreleri ile bağlı kalınmasın. Özellikle buradaki olaylar da kapsama alınmalı. Neden bu dosyalar bu dâvâ kapsamına alınmıyor? Bölge insanın kabul etmediği burasıdır. Bu konuda bazı endişelerim var ama umutluyum” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Hakkâri Eski Milletvekili Esat Canan, Ergenekon’un temelinin Doğu ve Güneydoğu’da atıldığını iddia ederek, devletin içindeki bir grubun ‘PKK ile mücadele’ adı altında devlet ile vatandaşı karşı karşıya getirmek için planlar yaptığını söyledi. Canan, bunun özellikle devletten umudu olanları küstürdüğüne dikkat çekti.

Yüksekova Çetesi ve o dönemde bölgede yaşananları değerlendiren Canan, 90’lı yıllarda uygulanan politikaların yanı sıra devletin içindeki bazı odakların yaptıkları ile insanlara travma yaşattığını kaydetti. Türkiye’nin bugün bu travmanın sonuçlarını yaşadığını kaydeden Canan, şöyle devam etti:

“Özel tim korucular itirafçı, asker resmen cirit atıyordu. Bir itirafçı tabur komutanlığını temsil ediyordu. Elinde bir telsiz, istediğini alıyor istediğini öldürüyordu. Belediye başkanının evinde silâh çıktı. Devlet yanlısı olan devlet yanlısı olmayanlar ortaya çıktı. Olmayanlar kim? Onlarla hareket etmeyenlerdir. Yani bizden olan olmayan toptancı bir mantıkla.”

“DEVLETTEN CESARET

ALMADAN YAPILAMAZ”

Canan, o yılları şöyle anlattı: “Faili meçhuller sadece 90’lı yıllarda değil, daha önceden başlamıştı. Yüksekova Çetesi, 1993-94’lerde yaşanan faili meçhullerin bir uzantısı olarak ortaya çıktı. O dönemde milletvekili idim. Bunların ortaya çıkması için tüm ilgililerle konuştum. Ama bir sonuç alamadım. Sonuç alınmaması o dönemde bir devlet politikası olarak ortaya konmuş olmasıdır bana göre. Bunlar o dönemdeki devlet politikasının ortaya konmuş somut göstergesidir. Daha sonraki gelişmelerden böyle bir sonuca vardım. Çünkü o süreçte yaşanan sadece birkaç kişinin bir araya gelerek bu olayları gerçekleştirmiş olduğunu söylemek, mantıken mümkün değil. O cesareti bulmaları, o sonuçları yaratmaları hele hukuk devletinde bir ülkenin bu sonuçlarla karşılaşması imkânsızdı. Bu işin içinde devletin içindeki unsurları vardı. Tüm bunların bir çete olayı olmadığına kanaat getirdik. Görüntüde bir çete gibi bir yapı vardı. Ama arkasında derin devlet vardı, çünkü korunuyorlardı. Devletten cesaret almadan hiç kimse bu cinayetleri işlemesi imkansızdı.”

“PARÇA ALINDI GÖVDE KALDI”

Canan, Yüksekova’daki olayların arkasındaki asıl gücün korunduğunu ileri sürdü. “Bir parça alındı ama işin gövdesi hep altta kalıyordu” diyen Canan, bu gücün ise Ergenekon’un kendisi olduğunu ifade etti. Canan, “Gövdeye kimse ulaşamıyordu. Bugün belki Türkiye’de yaşanan Ergenekon gövdesi o gün de oradaydı ama sadece dışarıdaki uzantılarla kamuoyuna yansıyordu. O dönemde Ergenekon ortaya çıkmıştı. Ama Ergenekon’un üzerine kimse gidemedi ne yazık ki. Zaten bunu daha sonraki süreçte Mehmet Ağar ‘binlerce örtülü eylem yaptık” dedi emniyet genel müdürüyken. Yine 93’te PKK ile mücadele adı altında yürütülen mücadelede Tansu Çiller 1993’te çıktı dedi ki “Biz bu mücadelenin sebebini biliyoruz, bütün finans kaynaklarını kurutacağız.” O günlere şu söyleniyordu: PKK’yı besleyen iş adamları, bürokratları ve zenginleri var. Asıl yapılması gereken bu insanların ortadan kaldırılması anlamına geliyordu. Bu açıklamanın ardından faili meçhuller başlardı. O zaman da söyledik. Bir anlamda devletin politikası olarak uygulandı. O dönemde çok ciddi tedirgindim insanların feryatlarını duymamak mümkün değildi.” ifadelerini kullandı.

14.08.2010


 

DSP’den YSK’ya ‘tercih” başvurusu

DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit’in, YSK’ya başvurarak 12 Eylül’de yapılacak referandumda seçmenin kullanacağı mühürlerde ‘’Tercih’’ yazısının bulunmasını istediği bildirildi.

DSP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Macit, başvurusunda mühürlerde ‘’Evet’’ yazısının bulunmasının yönlendirici etki yapacağını ve haksız bir şekilde sonuçları etkileyebileceğini savundu. Macit, dilekçesinde, 12 Eylül’deki referandumda, seçmene ‘’Evet’’ ve ‘’Hayır’’ olmak üzere iki seçenek sunulduğunu hatırlatarak, ‘’Seçmenin tercihini seçimlerde kullanılan ‘Evet’ yazılı mühürle yapması, ‘Evet’ seçeneği lehine yönlendirici etki yapacaktır. Bu sebeple referandum sonucuna haksız bir şekilde etki yapılacaktır. Söz konusu haksızlığın giderilmesi için Anayasa değişiklikleri ile ilgili halk oylamasında ‘Evet’ yazılı mühür yerine ‘Tercih’ yazılı mührün kullanılması için gerekli çalışmanın yapılmasını arz ederiz’’ dedi.

14.08.2010


 

CHP otobüsüne taşlı saldırı

İstanbul Maltepe’de CHP otobüsüne bir grup tarafından taşlı saldırıda bulunuldu.

Alınan bilgiye göre, Gülsuyu Gülensu Mahallesinde, CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek’in de katıldığı referandum irtibat bürosu açılış töreninin ardından yaklaşık 15 kişilik bir grup tarafından parti aracına taşlı saldırı yapıldı. Olayda parti otobüsünün camları kırıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan CHP Maltepe İlçe Başkanı Atagün Duygulu, programın bitişi sırasında provoke edilen bir grup tarafından saldırıda bulunulduğunu söyledi. Duygulu, ‘’Program bitiminde biz il başkanımız Berhan Şimşek’in de bulunduğu araçla dağılırken, Gülsuyu yokuşunda partimizin il kadın kollarına ait otobüse taşlı saldırı oldu. Partililer kısa sürede araya girerek provokatörleri yatıştırdı. Bu sırada il kadın kolları yönetiminde olan Nilgün Gümüşdere’nin de bulunduğu aracın camları kırıldı. Olayı yaralanma olmadan atlattık. Provokasyona izin vermedik’’ diye konuştu. Polisin olayla ilgili soruşturma başlattığı bildirildi.

14.08.2010


 

Ramazan umresine giden 60 bin kişinin oyu tehlikede

Ramazan ayını kutsal topraklarda geçirmek için Suudi Arabistan’a giden yaklaşık 60 bin kişi referandumda oy kullanamamakla karşı karşıya. Ramazan ayında umreye gidenlerin dönüşünde problem çıktı.

Uçakların dolu olması sebebiyle umrecilerin dönüş tarihi 12 Eylül sonrasına sarktı. Bu sebeple umreye gidenlerin büyük çoğunluğunun referandumda oy kullanması tehlikeye girdi. Seyahat acenteleri, sorunun Suudi Arabistan’dan kaynaklandığını ileri sürerken umreciler, acentelerin gitmeden önce yeterli bilgi vermediğini söylüyor. Sorunun çözümü için Türk Hava Yolları’nın ek sefer koyması gerektiği belirtiliyor.

14.08.2010


 

Helâl gıda logosuna bakanlık engeli

Gida ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, ürünlerin üzerine ‘’Helal’’ logosu koyma izniyle ilgili olarak, ‘’Tarım Bakanlığı haksız rekabet maddesine dayanarak etiketlerde bu açılımı henüz gerçekleştirmedi’’ dedi.

Büyüközer, yaptığı açıklamada, Türkiye’de ürünlerin üzerine helal logosu koyma izni bulunmadığını, müracaatları olmasına karşın bu konuda etiket yönetmeliğinde bir değişiklik yapılmadığını ifade etti. Hüseyin Kami Büyüközer, şunları kaydetti: ‘’Firmalar bu konuda yanlış uygulamalar yapıyor. Birçok firma ‘domuzdan yapılmış katkı maddesi yoktur’ diye ürünlerine yazılar yazıyor. Bunlar inanç sistemi ile alakalı ancak firmalar bunu hiçbir zaman bağımsız bir kurumun kontrolünden geçirerek etiketlerine yansıtmıyorlar. Tarım Bakanlığı maalesef bu yanlışı görmüyor, bizim bağımsız vereceğimiz sertifikaya dayalı helal logonun kullanılmasına henüz yeşil ışık yakmıyor. Tarım Bakanlığı haksız rekabet maddesine dayanarak etiketlerde bu açılımı henüz gerçekleştirmedi.’’

14.08.2010


 

GDO yönetmeliği Resmî Gazete’de

Bıyogüvenlık Kanunu’na dayanarak çıkartılan, gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO) ve GDO’lu ürünler ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, işleme, ihracat, etiketleme, izleme, piyasaya sürme, denetim ve kontrolüne yönelik yeni yönetmelik, 26 Eylül’den itibaren yürürlükte olacak şekilde Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yönetmelik, bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen GDO’lar ve GDO’lu ürünlerden kaynaklanabilecek risklerin engellenmesi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla, bu ürünlerle ilgili başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, işleme, ihracat, etiketleme, izleme, piyasaya sürme, denetim ve kontrol mekanizmalarını düzenliyor.

14.08.2010


 

SGK, kayıt dışı çalışanların peşinde

SGK Ankara İl Müdürlüğünün, bu yılın ilk altı ayında iki binin üzerinde iş yerinde denetleme yaptığı, denetlemelerde kayıt dışı çalıştırılan bine yakın kişinin, sigortası yapılarak sosyal güvenlik kapsamına alındığı bildirildi.

SGK Ankara İl Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, müdürlüğün kayıt dışı istihdamı önlemek için denetlemelerine devam ettiği belirtildi. Düzenli olarak yaptığı denetlemelerin yanı sıra vatandaşlar ve çalışanlardan gelen ihbarlara göre denetlemelerine yön veren Ankara İl Müdürlüğünün, bu yılın ilk 6 ayında iki bin 270 iş yerinde incelemelerde bulunduğu ifade edilen açıklamada, iş yerlerini tek tek dolaşan il müdürlüğü sosyal güvenlik kontrol memurlarının, denetlenen iş yerlerinde toplam 13 bin 510 kişinin çalıştığını tesbit ettiği kaydedildi. Açıklamada, iş yeri ve çalışanların evraklarında inceleme yapan sosyal güvenlik kontrol memurlarının, çalışanlardan 978’inin sigortasının yatırılmadığını belirlediğine dikkat çekilerek, kayıt dışı çalıştırılan işçilerin, sosyal güvenlik kapsamına alındığı ve işçilerin geçmişe dönük sigortalarının yapıldığı bildirildi. Açıklamada, kaçak işçi çalıştıran iş yerlerine ise toplam bir milyon 775 bin 844 lira idari para cezası uygulandığı belirtildi.

14.08.2010


 

6 ayda 3 bin 475 ihlâl başvurusu

Başbakanlik İnsan Hakları Başkanlığı’na 2010 yılının ilk altı ayında 3 bin 475 kişi başvuruda bulundu.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın insan hakları iddialarıyla ilgili 2010 yılının ilk altı ayının istatistik verileri açıklandı. İnsan Hakları Başkanlığı’na insan hakkı ihlâli iddasıyla İstanbul 285 başvuru ile ilk sırada yer aldı. 223 başvuru ile İzmir ikinci, 152 başvuru ile Ağrı üçüncü sırada yer aldı. İnsan Hakları Başkanlığı’na 2009 yılının tamamında 4 bin 503, 2008 yılında 4 bin 788, 2007 yılında ise 1.495 başvuru yapılmıştı. İnsan Hakları Başkanlığı’na sağlık ve hasta hakkıyla ilgili 493 başvuruyla ilk sırada yer aldı. Kötü muamele yasağıyla ilgili 235, adil yargılama hakkı 233 başvuru yapıldı. Ankara, Adıyaman, Bursa, Muğla, Antalya, Konya ve Sakarya’da başvuru sıralamasında yer aldı.

14.08.2010


 

İHH, Ramazan yardımlarına devam ediyor

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı, ihtiyaç sahiplerine Ramazan yardımlarına devam ediyor.

İHH’dan yapılan açıklamada, ramazanın gelişiyle yardım ekiplerinin savaş, kriz ve afet bölgeleri ağırlıklı olmak üzere 60 ülke ve bölgede gıda ve kıyafet dağıtımına başladığı bildirildi. Açıklamada, Lübnan’daki Burj El Barajine, Suriye’deki Halep Neyrab kamplarında ve başşehir Şam çevresinde bulunan Filistinli mültecilere kumanya dağıtımı yapıldığı, toplu iftar yemeği verildiği ve yetimlere bayramlık elbiseler dağıtıldığı kaydedildi. Tayland Patani’de Ramazanın ilk günü 2 bin kişiye iftar yemeği verildiği ifade edilen açıklamada, Darül Muhacirin Medresesi’nin ziyaret edilerek, sosyal yardımda bulunulduğu belirtildi. Açıklamada, sel felâketinin yaşandığı Pakistan’da Muzafferabad, İslamabad, Revalpindi ve Haripur’da günde 25 bin kişiye sıcak yemek ve afetzedelere de kumanya dağıtımı yapıldığı bildirildi.

14.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.