Yurt Haber |
Bitlis, eğitimle kalkınacak |
Tarihî kayıtlara göre, Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Ruslara rehberlik eden Ermeni çeteleri şehirde taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmaz. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine gelirler. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: “Şehirde hayata dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.” Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır: “Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel/ Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.” Bu ağıt zamanla türkü ve manilere konu olarak günümüze kadar gelir. Doğu Anadolu’nun küçük, ama her taşının altında zengin bir tarihi barındıran şehr-i Bitlis, tarihteki ihtişamlı günlerine eğitimle dönmeyi hedefliyor. Bu inançla yola çıkan Bitlisli iş adamları tarafından kurulan Bitlis Eğitim ve Tanıtım Vakfı (BETAV) üyesi iş adamları şehri adeta şantiyeye çevirmiş durumda. Bir taraftan üniversitenin inşaatı devam ederken, diğer taraftan da İstanbul’daki modern özel okulları aratmayacak fizikî imkânlara sahip okullar, iş adamları tarafından yapılıp devlete teslim ediliyor. İşte, bu okullardan biri olan Necibe Gencer Kız Meslek Lisesi’nin açılışına şahitlik etmek üzere BETAV’ın dâvetlisi olarak hafta sonunu Bitlis’te geçirdik. Bitlisli iş adamları tarafından kurulan BETAV üyesi Simge Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nezir Gencer’in annesi adına yaptırdığı okul, düzenlenen bir törenle Bitlis’in hizmetine sunuldu. Nezir Gencer’in törende annesini anlattığı duygu yüklü konuşma, törene katılanlarca büyük takdir topladı. Bu okulla birlikte BETAV şehirde 9’uncu okulunun açılışını yaptı. Okulun açılış törenine BETAV üyesi çok sayıda iş adamının yanı sıra Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da katıldı. 3 milyon dolara mâl olan 16 dershaneli modern okulun inşaatının 83 günde tamamlandığı bildirildi.
BETAV, UMUTLARI YEŞERTMİŞ
BETAV, gücünü siyasetten değil, iş adamlarından alan bir vakıf. Ortak paydaları “Bitlis” olan yaklaşık bin iş adamı BETAV’a destek oluyor. Vakıf da iş adamlarından aldığı bu destekle Bitlis’in çehresine değiştirmek için eğitim çalışmalarıyla işe başlamış. Bir taraftan da tarihî İpek Yolu üzerinde bulunan Bitlis’in eski yapılarının restore edilip yaşatılması içinde çalışmalar yürütüyor. İlde 28 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Bitlis Eren Üniversitesi’nin de en büyük destekçisi BETAV üyesi iş adamları. 23 yıllık bir geçmişi olan BETAV 2003 yılından bu yana 9 okulu Bitlis’e kazandırmış. Bu okullarda görev yapan öğretmenleri teşvik etmek için devletin verdiği maaşın üzerine ilâve maaşlar vermiş ve bu yatırımların meyvelerini toplamaya başlamış. 2010 yılı Üniversiteye giriş sınavlarında Türkçe-Sosyal dalında Türkiye birincisi bu çalışmaların neticesinde Bitlis’ten çıktığı gibi ilk bine giren öğrenciler arasında 50 öğrenci Bitlisli. Bu 50 öğrenciye Necibe Gencer Kız Meslek Lisesi’nin açılış töreninde BETAV tarafından birer cumhuriyet altını hediye edildi. BETAV’a mensup iş adamları Bitlis’e yönelik eğitim yatırımlarının hız kesmeden devam edeceğini ifade ediyor. Ümit edelim ki, Bitlisli iş adamlarının bu çalışmaları terör belâsı yüzünden geri kalmış diğer illerimizden çıkan iş adamlarına da örnek olur. Bitlisli iş adamlarının BETAV öncülüğünde kendi memleketlerinde başlattığı eğitim seferberliği, insanların umutlarını yeşertmiş. Yıllardır tek bir çivinin bile çakılmadığı şehirde devam eden inşaatlar, bitirilen okul binaları, tükenen umutları yeşertmiş durumda.
OKUMAK İSTEYENE DESTEK
Bitlis ziyaretimizde, elbette sadece okul açılışına şahitlik etmedik. Tarihî şehrin dar sokaklarını dolaşıp sokaktaki vatandaşın devletten beklentisini ve hükümetin “Kürt açılımı”nı konuştuk. Fırsat buldukça Eren Üniversitesi Öğretim Görevlisi M. Törehan Serdar Bey’in rehberliğinde Ahlat, Tatvan gibi ilçelere gidip buralardaki tarihî ve kültürel mekânlarda geziler yaptık. Muhteşem güzellikteki Nemrut Krater Gölü’nü gezip bol bol fotoğraf çektik. Şehrin ekonomik, kültürel ve sosyal yapısına ilişkin gözlemler yaptık. Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Doğru ile üniversiteyi konuştuk. Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz ile ilin sorunlarını ve çözüm yollarını konuştuk. Vali Yılmaz, bölgedeki sıkıntıların eğitimle ortadan kaldırılabileceğini belirterek, bunun için de bölgedeki çocukların eğitiminin çok daha önemli hale geldiğini kaydetti. Vali Yılmaz, okumak isteyen her öğrenciye devlet olarak yardımcı olmayı temel ilke edindiklerini söyledi. Yılmaz, Hizan ilçesinde okumak isteyen, ancak yaşları büyük olduğu gerekçesiyle okullara kayıtları yapılmayan üç kız öğrenciyle bizzat ilgilenerek okullara kayıtlarının yapılmasını sağladıklarını anlattı. Eğitim sorunlarının çözümü için çalıştıklarını belirten Vali Yılmaz, bölgedeki insanların geleneksel kültür ve değerleriyle barışık alternatif eğitim imkânlarının vatandaşa sunulması yönünde çaba harcadıklarını anlattı.
BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ
Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Doğru da, 28 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Bitlis Eren Üniversitesi’nin iş adamlarının desteği ile hızla altyapısını oluşturmaya başladığını anlattı. İki Yüksekokul, 5 Meslek Yüksekokulu, Mühendislik, Fen Edebiyat ve İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi’nden oluşan 3 fakültenin kuruluşunun tamamlandığı Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin bu eğitim öğretim döneminde eğitime başlayacağını bildirdi. 2 enstitü, 1 yüksekokul ve 1 Meslek Yüksekokulunun da yapılandırılmasının devam ettiğini belirtti. 1 Yüksekokul ve 5 meslek yüksekokulu ile eğitim faaliyetlerinin devam ettiğini ifade eden eden Prof. Dr. Doğru, Tıp Fatültesi, Eğitim Fakültesi, eczacılık Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nun açılması için gerekli girişimlerde bulunduklarını bildirdi. Rektörü Prof. Dr. Doğru, 1571-72 yıllarında Koca (Köse) Hüsrev Paşa tarafından İpek Yolu üzerindeki Rahva Ovasına yaptırılan Kervan Saray’ın Vakıflar Müdürlüğünden 20 yıllığına kiralandığını belirterek buraya da Arkeoloji ve Sanat Tarihi gibi bölümlerin açılacağını kaydetti. Bu arada Ahlat da bir Selçuklu Kültürü ve Medeniyeti üzerine bilimsel araştırmalar yapacak Selçuklu Enstitüsü’nün kurulması çalışmalarının devam ettiğini de belirtelim. Bitlis Eren Üniversitesi Kampus Alanı Başhan mevkii’inde Rahva Ovası’nda 2 bin 400 dönüm arazi üzerine kuruluyor. Kampüsün alt yapı çalışmaları üniversiteye adı verilen Eren Holding tarafından sürdürülüyor. Üniversite ve bağlı meslek yüksek okullarında şu anda 924’ü kız olmak üzere toplam 3 bin 90 öğrenci eğitim görüyor. 90 akademik 116 personel hizmet sunuyor. Yurtkur’un öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının karşılanması için yurt yapma kararı almış. Yurtların yapılması öğrencilerin barınma sorununu ortadan kaldıracak.
HER ÖĞRENCİ BİR DİKİLİ AĞAÇ DİKECEK
Rektör Prof. Dr. Doğru, kampüs inşaa çalışmalarının yanı sıra peyzaj ve ağaçlandırma çalışmalarını önemsediklerini belirterek bu maksatla bir çalıştay düzenlediklerini bildirdi. Bu çalıştay sonrasında bölge iklimine uygun çabuk yetişen bir ağaç türünün kampüs alanı içine dikilmesini kararlaştırdıklarını ifade etti. Bu konuda BETAV ile imzalanan protokole göre BETAV’dan burs alan her öğrenci yılda en az bir fidan dikecek. Bitlisli iş adamlarıyla üniversite işbirliği yapacak. Öğrencilere staj ve iş imkânları sağlanacak. Bitlis Eren Üniversite evrensel değerlerle yerel değerleri bütünleştiren bir eğitim hedefiyle çalışmalarını sürdüyor. Diğer yeni kurulan üniversiteler adım adım ilerlerken Eren Üniversitesi hızlı adımlarla hedefine doğru ilerliyor. Bunda şüphesiz üniversiteye adını veren Eren Holding ve Başkanı Ahmet Eren’in ve ailesinin cömert katkılarının payı büyük. Eren Üniversitesi, “vakıf üniversitesi mantığıyla devlet üniversitesi mantığını birleştiren” bir devlet üniversitesi. Bu üniversitenin gelecekte bölgenin eğitim açısından cazibe merkezi haline gelmesi hedefleniyor. Bitlisli iş adamları bu üniversiteye desteği kendilerinin bir vefa borcu olarak görüyor. Eren Holding Başkanı Ahmet Eren, “Sağlığımız ve varlığımız devam ettiği müddetçe üniversiteye desteğimiz, bağışlarımız devam edecek” dedi. Ahmet Eren, bu güne kadar üniversite için 70 milyon dolar harcadıklarını, devam eden yatırımlarla birlikte 50 milyon dolar daha harcayacaklarını kaydetti. İş adamlarının güçlü desteğini arkasına alan üniversite gelecek 5 yıl içinde 15 bin öğrenci potansiyeline ulaşmayı hedefliyor.
BİTLİS’TE ARICILIK-HAYVANCILIK
Terörün geri bıraktığı iller arasındaki Bitlis kabuğunu kırmak için çaba sarfediyor. Geniş arazileri ve yüksek dağlarıyla zengin çiçek çeşitleriyle Bitlis arıcılık için çok elverişli bir coğrafyaya sahip. Bitlis Merkez’de Arıcılar Birliği’nin yeni açılan modern arıcılık tesislerini gezdik. Bitlis Balı başlı başına bir marka. Ancak arıcılığın modern tekniklerle yapılması için Bitlis İli Arı Yetiştiricileri Birliği devletin de desteğiyle bölgedeki arıcıların girdi ihtiyaçlarını da karşılamaya yönelik çok modern bir tesis kurmuş. Birliğe kayıtlı arıcıların 85 bin kovanı var. Bunlardan elde edilen bal merkezdeki modern dolum tesislerinde el değmeden paketlendikten sonra pazara arz edilebiliyor. Bitlis İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Medeni Avcil, geleneksel arıcılıkla modern arıcılığı birleştirmenin gayreti içinde olduklarını söyledi. Merkezde modern bir kovan imalat atölyesi ve bal paketleme tesisi mevcut. Laboratuvarlar var. Mühendis ve veteriner gibi diğer teknik destekler arıcıların hizmetinde. Bal gibi çok değerli bir gıdanın üretilip satılması bölge insanı için çok önemli bir gelir kapısı. Bitlisliler bu işin farkında. Arıcılık aynı zamanda önemli bir istihdam sahası. Her yüz kovan ortalama 3 kişi için istihdam kapısı demek. Bu işle uğraşan köylüler, iklim şartlarının kötü gitmediği dönemlerde kendi kendine yetebilecek bir gelir elde edebiliyor. Hayvancılık için de Bitlis toprakları son derece uygun. Eskiden önemli bir geçim kapısı olan hayvancılık terör olaylarından sonra gerilemiş. Dağlarda ve yaylalarda yaşanan güvenlik sıkıntısı ve bir takım idarî kısıtlamalar neticesinde hayvancılık ancak düzlük ve yerleşim birimlerinin etrafında yapılabiliyor. Küçük ve büyükbaş hayvancılık için son derece elverişli bir ortam var. Hayvancılık Bitlis ve diğer bölge illerinin ekonomisi için kurtuluş kapılarından biri olmaya aday. Ancak bunun için devletin ciddî teşvik ve desteğine ihtiyaç var. Tam da Türkiye’nin kırmızı et krizini yaşadığı bu günlerde Bitlis ve diğer bölge illerinde hayvancılığa sağlanacak teşvik ve destek ülkemizi bu krizden korumak için önemli bir çıkış kapısı. Hem istihdam sağlanmış olacağı gibi kasaplık hayvan ithalatının önüne de bu şekilde geçilmiş olur. Bitlis mermer yatakları bakımından zengin bir yer. Krom ve panzo gibi madenler de işletilmeyi bekliyor. Ahlat taşı ise çok kaliteli bir yapı malzemesi durumunda. Bu sektörler yatırım bekliyor.
Bediüzzaman’ın en büyük ideallerinden biri neydi?
Üstad Bediüzzaman Said Nursî’yi anlamadan bu coğrafyada “kardeş”liği tam olarak algılayamayız. Üstad Said Nursî’nin her sözü dikkate alınması gereken altın değerinde. Ancak Bediüzzaman’ın din ve fen ilimlerinin bir arada okutulacağı bir üniversite olarak tasarladığı Medresetüzzehra “Doğu” veya “Kürt” sorununu bitirecek bir temel proje. Yüz yıl sonra bölge iş adamlarının başlattığı eğitim seferberliği bu projenin çok uzağında olsa da önemli bir adım olarak görmekte yarar var. Bitlis’in Hizan İlçesi İsparit Nahiyesi’nin Nurs Köyü’nde doğup büyüyen büyük İslâm âlimi Bediüzzaman’ın en büyük ideallerinden biri, doğuda Medresetüz-Zehra adıyla bir üniversitenin kurulmasıydı. Bu husustaki teklifini proje haline getirerek 1908’de İstanbul’da Sultan II. Abdülhamid’e bizzat takdim etmek istedi, ama önüne konulan bürokratik engelleri aşamadığı için bu mümkün olmadı. Ancak Bediüzzaman yılmadı. 31 Mart olayını müteakiben haksız ithamlarla yargılandığı sıkıyönetim mahkemesinde beraat ettikten sonra gittiği şarktaki aşiretleri dolaşarak bu projeyi halka mal etmeye çalıştı. Bilâhare Münâzarât adıyla kitaplaştırılan sohbetlerinde, üniversite projesi için şöyle diyordu: “Camiül-Ezher’in kızkardeşi olan Medresetüz-Zehra namıyla darülfünunu mutazammın (üniversiteyi içine alan) pek âli bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbekir’de tesisini istiyoruz.” Ardından İstanbul’a tekrar döndü Sultan Reşad’a, refakaten katıldığı Rumeli gezisinde görüşmeye muvaffak oldu ve o günlerde Kosova’da kurulması düşünülen, ancak Balkan Harbinde burası istilâ edildiği için akim kalan üniversite projesine ayrılmış on dokuz bin altın liralık tahsisatın, doğuda kurulmasını istediği Medresetüz-Zehra’ya aktarılmasını kabul ettirdi. Sonra da Van’a giderek göl kıyısında üniversitenin temelini attı. Ama Birinci Dünya Harbi patlak verince, temel, atıldığıyla kaldı. Akabinde Bediüzzaman talebeleriyle vatan müdafaası için cepheye koştu. Gönüllü Alay Kumandanı olarak Bitlis’te Rus ve Ermeni kuvvetlerine karşı savaşırken esir düştü. Esaret dönüşü İstanbul’da İngiliz işgaline karşı mücadele verdi. Anadolu’daki Kurtuluş Savaşını destekledi. M. Kemal’in ısrarlı dâvetleriyle gittiği Ankara’da, yeni devletin idarecileriyle Birinci Meclis üyelerine de, harp yüzünden yarıda kalan üniversite projesini anlatarak destek istedi. Çoğunluğu ikna edip M. Kemal de dahil 163 vekilin imzasıyla tahsisat çıkarmayı başardı, ama yeni yönetimin medreseleri kapatma kararıyla bu teşebbüsü de sonuçsuz kaldı. Eğer o zaman eğitim seferberliği başlatılmış olsaydı, Türkiye bugünkü sorunları konuşuyor olmazdı. Çünkü o projede Bediüzzaman, “Arabî vacib, Kürdî caiz, Türkî lâzım” diye 3 dilde eğitim yapılacağını belirlemişti. Eğer bölge için lâzım olan bu 3 dil kullanılsaydı belki de bugün Kürt açılımına gerek kalmazdı. Gerçi Said Nursî kurumsal olarak inşa etmeye imkân bulamadığı bu projeyi manen gerçekleştirmeyi başarmıştır. 50 dile çevrilen eserleri (Risâle-i Nur) dünyanın her yerinde okunmaktadır ve okundukları her yer bu manevî üniversitenin birer şubesidir. |
Mustafa GÖKMEN / Bitlis 10.08.2010 |