Aile-Sağlık |
Çocuklar baba özlemini izci kampında giderecek İzmır’de faaliyet gösteren bir turizm firması, eşinden ayrılmış fakat çocuklarıyla daha iyi vakit geçirmek isteyen babalar için ‘’Babamla Kampta’’ adlı bir proje yürütüyor. Profesyonel izci eğitimlerini içeren proje kapsamında, 8-15 yaş grubundaki anne ve babası ayrı çocuklar doğayla başbaşa bir ortamda babalarıyla ‘’kaliteli vakit’’ geçirme imkânı buluyor. Turizm firmasının yetkilisi Gürkan Boztepe, bir çocuğun babasıyla paylaştığı kamp hayatının çok özel ve önemli bir an olduğunu söyledi. İzcilik deneyimin çocuğun tabiatla tanışmasını da sağladığını belirten Boztepe, bu düşünceden hareketle eşinden ayrılmış ve çocuklarıyla yakınlaşmak isteyen ebeveynler için bir proje başlattıklarını bildirdi. ‘’Babamla Kampta’’ adını verdikleri projenin, yıldızlar, tabiatta yön bulma gibi pek çok takım faaliyetlerini ve profesyonel izci eğitimlerini içeren 8-15 yaş arası çocuklar ve ebeveynleri için tasarlandığını ifade eden Boztepe, şunları kaydetti: “Bu kampa katılan baba ve oğlu kaliteli vakit geçirmenin keyfini yaşıyor. Çocuklar deneyimli, profesyonel eğitmen eşliğinde izcilikle tanışıyor. Bu yıldan itibaren yerimiz değişebilir. Çeşme ve İstanbul’a yakın bir yer arıyoruz. Katılımcıların liderlik, yöneticilik ruhunun teşvik edilmesi, özgüven, sorumluluk ve paylaşma yeteneklerinin geliştirilmesi, değişik aktivitelere iştiraki ile pratik bilgi edinimi, özgür ve ani karar verme, kişisel ilgi ve yeteneklerinin oyun ve eğlence havasında pekiştirilmesi sağlanıyor.’’
FAALİYETE TALEP OLDUKÇA FAZLA
Projenın Türkiye’de bir ilk olduğunu vurgulayan Boztepe, etkinliğe talebin fazla olduğunu söyledi. Günümüzde birçok çocuğun toprağı hissedemediğini, bir bitkinin büyüdüğünü göremediğini anlatan Boztepe, “İşte bizler bu imkânı kapınıza getiriyoruz. Haydi sizler de gelin hem çocuğunuza doğayı tanımasını sağlayın, hem de hayatında sizinle geçirebilecek unutulmaz bir an bırakın” dedi. Boztepe, kamp hakkında şu bilgileri verdi: “Takım ruhunu yansıtmaya çalışacağımız organizasyonlarda, her katılımcının ihtiyacını karşılayıp kullanmasını öğreneceği ekipman sağlanıyor. Doğa ve insanın karşı karşıya kalacağı kamp günlerinde heyecan sorumluluk ve takım ruhunun yanı sıra doğa ve diğer canlılara karşı sosyal bilinç de geliştiriliyor. Aktivite planı dahilinde, barınma, ateş yakma, yön tayini, harita okuma, ilk yardım, emniyet tedbirleri, kamuflaj yöntemleri, ata biniş teknikleri ve takım yarışmaları yer alıyor. Bu etkinliğe tüm babaların katılımını bekliyoruz.” |
03.08.2010 |
Aşırı su kaybı yüksek tansiyonu tetikliyor Kardıyolojı Uzmanı. Dr. Fatih Demircioğlu, vücuttaki aşırı su kaybı ile sıcak ve nemli havanın kalp krizi riskini yükselttiğini belirtti. Manavgat Özel Side Anadolu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı. Dr. Fatih Demircioğlu, sıcak ve nemli havaların kalp krizi riskini en yüksek günler olduğunu ifade etti. Sıcak havaların vücutta oksijen emilmesini azalttığına dikkat çeken kalp doktoru Fatih Demircioğlu, kalp ve yüksek tansiyon hastalarının acil bir işi olmadığı sürece sıcak yoğunluğunun yüksek olduğu 11.00 ile 16.00 sularından dışarı çıkmaması gerektiğini kaydetti. Demircioğlu, “Sıcak ve nemli havalarda vücutta sıvı ve mineral kaybı üst noktaya ulaşır. Sıcak ve nemli havalardaki sıvı ve mineral kaybı da kalp ritmini bozar. Bu da kalp krizine neden olur. Sıcak havalarda başta su olmak üzere bol bol sıvı gıdalar tüketelim. Yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı olan hastalar güneş ışığının en etkin olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı. Vücutta su ve mineral kaybının önüne geçmek için su, ayran, meyve suyu ve meyve tüketelim. Kalbi yoracak ağır ve yağlı gıdalardan kaçınalım. Güneş ışınlarından zarar görmemek için başımıza koruyucu takalım. Sıcak havalar kalp krizini tetiklediği için uzun güneş altında kalmayalım” diye konuştu. Demircioğlu, sıcak ve nemli havalarda duş alımının vücudu rahatlattığını söyledi. Sıcak ve nemli havalarda vücudun güneş ışınlarından fazla rahatsız olmaması için koyu renkler yerine, pamuklu, keten açık renkler tercih edilmesine dikkat çeken Demircioğlu, terleme sonrası iç çamaşırların acil bir şekilde değiştirilerek duş alınarak serinlenmesi gerektiğini kaydetti. Demircioğlu, kalp ve yüksek tansiyon hastalarının sabahın erken saatleri ve güneşin etkisini yitirdiği vakitlerde tabiat yürüyüşü yapabileceğini dile getirdi. Özel Hisar Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Emin Canan da kalp, yüksek tansiyon ve şeker hastalarının saat 11.00 ile 16.00 suları arası acil bir işleri olmadığı sürece dışarı çıkmaması tavsiyesinde bulundu. Manavgat Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Kuru ise sıcak ve nemli havalarda vücudun sıvı kaybına karşı bol bol su, limonlu ve meyveli içecekler tüketilmesi gerektiğini belirtti. Sıcak ve nemli havalarda sıvı kaybının önüne sıvı gıdalar tüketilerek geçileceğini ifade eden Kuru, yüksek tansiyon ve kalp krizine sebep olabilecek ağır yağlı ve sindirimi zor yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini kaydetti. |
03.08.2010 |
Dövme cildin yanı sıra iç organlara da zararlı Yaz tatilinde yaptırılan geçici dövmelerin cilt ve iç organlara büyük hasar verdiği belirtildi. Uzmanlar, kimyasal madde içeren dövmelerin cildi tahrip ettiği, ayrıca çocukların iç organlarına hasar verdiği konusunda uyarıyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Behçet Özsayın, bütün dövmelerin hammaddesinde kimyasal karışımlar mevcut olduğunu kaydetti. Bu kimyasalların cilde büyük zarar verdiğini ifade eden Özsayın şu uyarılarda bulundu: “Dövmeler uygulandıkları bölgedeki derinin yüzeyini tamamen kaplarlar. Deri hava alamaz duruma gelir, gözenekler tıkanır. Bu da deride alerjik reaksiyonlar ve tahrişe sebep olur. Bazen tedavisi çok zor deri zedelenmeleri meydana gelebilir. Alerjik bünyeye sahip olan insanlarda ise dövme sadece uygulanan bölgede tüm vücutta alerjiye sebep olabilir. Dövme ciddî kötü sonuçları olan büyük bir sorun haline gelebilir.” Dövmelerin içinde bulunan kimyasalların çocukların sadece derisine değil iç organlarına da nüfuz ederek karaciğer, böbrek gibi organlara zarar verebileceği gibi zehirlenmelere de maruz bırakabileceğini vurgulayan Özsayın, bu sebeple dövmelerin çocuklar için daha büyük risk taşıdığının altını çizdi. Mümkün olduğunca çocukların dövmeden uzak tutulmasını tavsiye eden Özsayın, satışlarını arttırmak için dövme veren gıda firmalarının da denetlenmesi gerektiğini dile getirdi. Yapışkanlı dövmelerin hariç kalıcı ve geçici dövmelerin iğne yardımıyla yapıldığını hatırlatan Özsayın, dövmelerin sadece cilde zarar vermekle kalmayıp hijyenik kurallara uyulmadığı taktirde hepatit, HIV, verem gibi ciddî bulaşıcı hastalık kapma riskini de arttırabileceğini sözlerine ekledi. |
03.08.2010 |
Serinlemenin faturası ağır Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesiyle birlikte, insanlar değişik yöntemler deneyerek serinlemenin yollarını arıyor. Vatandaşlar serinlemek için evlerde bürolarda klima kullanmaktan havuza girmeye, duş almaya, pamuklu hafif giysilerden serin bir ağaç gölgesi ya da parklarda hafif esintili bir yer bulmaya kadar birçok yöntemle serinlemeye çalışırken, vücudun sıvı kaybını da su meşrubat gibi içeceklerle gideriyor. Sıcak ve nemden bunalan vatandaşlar kendine göre serinlemenin yollarını ararken, klima, meşrubat, su ve dondurma satıcılarının da yüzü gülüyor. Klima satıcıları, özellikle Akdeniz, Ege ve Güneydoğu’da günde en az 2 ya da 3 adet ev ve büro tipi klima sattıklarını belirtiyor. Sıcak havanın etkisinden biraz olsun kurtulmanın maliyeti ise 300 liradan 5 bin liraya kadar değişiyor. Sıcak havaların etkisini havuzlarda yüzerek azaltmak isteyenler için havuz fiyatları şehir ve otele göre günlük 10 lira ile 50 lira arasında değişiyor. Beş yıldızlı otellerin fiyatları ise 250 ile bin 750 lira arasında bulunuyor. Ev ve büro tipi klima fiyatları 400 lira ile 5 bin lira arasında seyrederken, klima alma imkânı olmayanlar için seçenek oluşturan vantilatörler, 20 ile 150 lira arasında satışa sunuluyor. Serinlemenin bir başka yolu da balkonda oturmak. Havuzlara giremeyen, evlerine klima taktıramayan vatandaşlar çareyi balkonlara taşınmakta, hatta geceyi balkonda geçirmekte buluyor. Limonata, diğer soğuk meşrubat ve dondurma da biraz serinlemek üzere başvurulan lezzetli kurtarıcılar arasında bulunuyor. Hem vücudun sıvı dengesini koruma hem de içen kişiye serinlik hissi vermesi bakımından, yaz aylarının vazgeçilmez içecekleri arasında yer alan limonata ortalama 50 kuruş ile 1 lira arasında satılıyor. Çeşitli kâğıtlardan, iğde dalına kadar pek çok değişik malzemeden değişik renk ve desenleriyle tüketicilere sunulan yelpazeler ise en çok bayanlar tarafından ilgi görüyor. Yelpazeler ortalama 2 lira ile 20 lira arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor. |
03.08.2010 |
Güneş altında kalmak şuur kaybı sebebi Uzmanlar, çok nemli ve sıcak havalarda uzun süre güneş altında kalmanın şuur kaybına yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Sıcaklığın 40 derecenin üzerine çıkması durumunda vücudun koruma özelliğinin azalacağını belirten uzmanlar, bol sıvı tüketilmesi ve tansiyon rahatsızlığı bulunmayan kişilere tuzlu ayran öneriyor. Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gürkan Yurteri, sıcaklığın artmasıyla birlikte vücudun bir takım savunma mekanizmaları gösterdiğini ifade etti. Yurteri, “Bu savunma mekanizmaları, belli bir ısıya kadar vücudu koruyabilir. Ancak dış ısının 40 derece ve üzerine çıktığı durumlarda vücudun koruma özelliği de azalır. Özellikle havada bulunan nem yüzde 70’ in üzerine çıktığı zaman vücut terleme özelliğini kaybeder ve kişi vücut ısının dışarı atamaz. Vücut terleyemeyince ısı düşmediği için vücut ısısı artar. Tüm bunlar da kalbin gereğinden fazla çalışmasına, kişinin ateşinin yükselmesine, organlarının yetersizliğine hatta şuur kaybına kadar gidebilecek ciddî rahatsızlıklara sebep olur” dedi. Dr. Yurteri güneşte dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili olarak ayrıca şunları söyledi: “Özellikle şişman hastalar uzun süre güneşlenmemelidir. Aşırı kilolu insanlar vücutları ısı kaybını engellediği için vücut ısınını dışarı atamaz. Normalde kilolu insanların daha fazla terlediği düşünülür. Oysaki kilolu insanların terleme ihtiyaçları çok daha fazladır. Bu durum, tansiyon düşmesi, bayılma, çarpıntı gibi sonuçlar doğurabilir. Mecburi sebepler ile tehlikeli saatlerde güneş altında bulunması zorunlu olan kişilerin ise geniş şapkalar, güneş gözlükleri, 40-50 faktörlü koruyucu kremler kullanmaları güneşin zararlı etkisini azaltmak için doğru olacaktır. “ |
03.08.2010 |
Kemik kusurlarını odunla onardılar Karadenız Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi’nde, 12 koyun üzerinde yapılan bir araştırma, ortopedik cerrahide kemik kusurlarının onarımında odun parçasının kullanılabileceğini ortaya çıkardı. KTÜ Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı bünyesinde, Prof. Dr. Ahmet Uğur Turhan danışmanlığında, Ortopedi Uzmanı Dr. Adem Yıldız tarafından, ‘’Ortopedik Cerrahide Kemik Kusurlarının Onarımında Odun Kullanımı’’ konulu araştırma gerçekleştirildi. Dr. Yıldız, ortopedik cerrahide müdahale gerektiren hasarların, sonuçları bakımından tedavisi zor hastalıklardan olduğunu ve tedavinin maliyetini karşılayan devlet açısından da külfete yol açtığını söyledi. Çeşitli sebeplere bağlı olarak, kıkırdak ile kıkırdak altında ya da kemikte hasar oluştuğunu, kemiğin erken tedavi edilmediği durumlarda bütün eklemde, eklem dejenerasyonu, eklemde kıkırdak harabiyeti ve beraberinde de toplumda kireçlenme olarak bilinen durumun ortaya çıktığını belirten Yıldız, ‘’Sonuçta hasta, dizini kullanamaz ve şiddetli ağrı çeker hale geliyor. Tüm dünyada bu konuda çeşitli çalışmalar var. Yürütülen çalışmaların amacı, bu hasarları erken dönemde tedavi edip, dizin bozulma sürecini uzatma, yani nihai sonuca ulaşımı geciktirmeye yöneliktir’’ dedi. Yüksek maliyetli tedavi yöntemlerine kadar işi götürmeden, hastalığı erken dönemde nasıl tedavi edebileceklerine ilişkin çeşitli materyaller üzerinde çalıştıklarını anlatan Yıldız, şöyle devam etti: ‘’Vücuda koyulan materyalin, vücuda en az zarar verebilecek nitelikte, yani biyo uyumlu olması gerekir. Çünkü vücuda konulan her türlü materyalin vücuda etkileri vardır. Bizim yaptığımız çalışma, ‘vücuda konulan materyalin etkilerinin önüne nasıl geçilebilir’ diye yapılan çalışmalardan biri. Literatürde bu konuda çok fazla çalışma yok. Bu çalışmayı 12 koyun üzerinde gerçekleştirdik. Koyun dizlerinde osteokondral defekt yapıldı ve odun implant konuldu. Buradaki amaç özel bir kıkırdak olan ve hyalen kıkırdak da dediğimiz eklem kıkırdağının, yeniden oluşumunu sağlamaktır. Bu çok zordur. Sonuçta koyunlar üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde eklem kıkırdağını yüzde 60 oranında oluşturduk.’’ Odunun biyo uyumlu bir malzeme olduğunu belirten Yıldız, ‘’Odun, kemiğimiz kadar doğaldır, organiktir. Vücut odunu zaman içinde değiştiriyor, eritiyor yerine kemik yapıyor. O açıdan da etkili bir yöntem. Odun iletim sistemi, kemik iletim sistemiyle benzerlik arz ediyor. Hem iletim, hem destek sağlıyor. Uygun açıyla da koyarsanız iyi nüfus edebilir’’ dedi. |
03.08.2010 |