Dünya |
Petrol savaşlarının yerini su savaşları mı alacak? |
DÜNYADA birçok ülke içme suyu sıkıntısı yaşarken, içme suyu temin eden ülkelerde de vatandaşların kullandığı sular temiz olmayabiliyor. Uzmanlar, yaşanan bu sıkıntı sebebiyle içme suyu temini yapılamaması ve içme suyunun temiz olmaması yüzünden dünyada her yıl 10 milyon kişinin vefat ettiğini bildirdi. Bu durum ise model su ve atık su sistemi olan ülkelere göre, toplam kişi başına millî hasılanın yüzde 3 4’ü kadar ekonomide büyük kayıplara sebep oluyor. Kayseri Su ve Kanalizasyon İdaresi (KASKİ) Genel Müdürlüğü’nün ev sahipliği yaptığı ‘Geleceğin Şehirleri Türkiye Ulusal Programı Kayseri Çalıştayı’na katılan Dünya Su Kuruluşu Başkanı Glen Daigger, dünya genelinde ülkelerin yaşadıkları su sıkıntılarını ve çözüm tavsiyelerini dile getirdi. ‘Dünyada petrol yerini su savaşlarının mı alacağı’ yönündeki bir soru üzerine Başkan Glen Daigger, “Bazı projelere başladık. Bu projelerin hayata geçirilmesi adına çalışıyoruz. Bunlardan birisi de Kayseri’deki programımız. Bu programları Kayseri gibi iller ve Türkiye gibi ülkelerde yapabilmek aslında çok kolay. Şimdi faaliyete geçmezsek, önlemler almazsak bu tür sorunlar çıkabilir. Ama burada Kayseri ve Türkiye örnek olabilir. Bu sorunların çözümüne örnek olabilirler” dedi. |
29.07.2010 |
Kaddafi’nin Afrika Birleşik Devletleri hayali |
LİBYA lideri Muammer Kaddafi, Afrika Birleşik Devletleri kurulması hayalini hâlâ koruduğunu, bu hafta yapılan Afrika Birliği zirvesinin bu yönde bir adım olduğunu söyledi. Uganda’nın başşehri Kampala’da yapılan Afrika zirvesinde, daha önceki zirvelerde olduğu gibi bir Afrika hükümeti kurulması konusu ele alındı. Kaddafi, zirvenin bitiminde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Afrika’nın kendi tarihi ve doğru yolunda gittiği konusunda tatmin oldum. Günün birinde o da Amerika Birleşik Devletleri gibi olacak” dedi. Muammer Kaddafi, Afrika yönetimi kurulmasına yaklaştıklarını ve her seferinde Afrika’nın problemlerini çözdüklerini, barış ve birlik yolunda ilerlediklerini söyledi. Yıllardır bir Afrika birliği hükümeti kurulmasının peşinde koşan Kaddafi, bunun Afrika’nın Batı’nın müdahalesi olmaksızın kalkınmasının tek yolu olduğunu düşünüyor. Ancak, bağımsızlıklarını sömürgecilerden çok da uzak olmayan bir zaman önce kazanan birçok Afrika ülkesi, egemenliğinden vazgeçmek istemiyor. |
29.07.2010 |
Düşen uçakta kurtulan yok |
Karaçi-İslâmabad seferi yapan Airblue havayolu şirketine ait Airbus 321 tipi yolcu uçağı, kötü hava şartlarında iniş yapmadan hemen önce Margalla tepelerinde kayalıklara çarparak düştü. Uçakta bulunan 146’sı yolcu 152 kişinin öldüğünü açıklayan Kalkınma İdaresi Başkanı İmtiyaz İlâhî, kazadan kurtulan olmadığını bildirdi. Pakistan’da uçak düştü:152 kişiden kurtulan yok PAKİStan'In başşehri İslamabad yakınlarında içinde 146’sı yolcu 152 kişinin bulunduğu bir yolcu uçağı düştü. Pakistanlı özel havayolu şirketi olan Airblue’ya ait yolcu uçağının İslamabad yakınlarındaki tepelere çarparak düştüğü belirtildi. Arama kurtarma görevlileri, ormanlık alanda meydana gelen kazanın enkazında arama çalışmalarının zor şartlarta yapıldığını vurgulayarak, yangın ve dumana rağmen çıplak elleriyle enkazı kaldırmaya çalıştıklarını kaydetti. Bu arada bir görgü şahidi, kaza anında havanın yağışlı olduğunu belirterek, “Ofisimin penceresinden oldukça alçaktan uçan uçağı gördüm” dedi.
KURTULAN OLMADI Kaza sonrası, ilk belirlemelere göre 5 kişinin kurtulduğu bildirilmişti. Ancak, Kalkınma İdaresi Başkanı İmtiyaz İlahi, AP haber ajansına yaptığı açıklamada, uçakta bulunan 146’sı yolcu 152 kişinin öldüğünü açıkladı. Bu arada düşen uçağın bir Airbus olduğu açıklandı. Pakistan’da bir önceki uçak kazası 10 Temmuz 2006’da meydana geldi. Pakistan Uluslararası Havayolları’nın (PIA) Fokker F27 tipi uçağı, iç hat seferini yapmak üzere havalandıktan dakikalar sonra Multan havaalanı yakınında düşmüş, 45 kişi ölmüştü.
TÜRKİYE’DEN KALKTI HABERİ YALANLANDI
Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) Genel Müdürü Orhan Birdal, Pakistan’da düşen Airblue şirketine ait yolcu uçağının, Türkiye’den kalkmadığını bildirdi. DHMİ Genel Müdürü Birdal, Pakistan’ın başkenti İslamabad yakınlarında düşen APBJB kuyruk numaralı uçağın iç hat seferi yaptığını ve Türkiye’den kalmadığını söyledi. İngiltere’nin Manchester kentinden dün kalkan aynı firmaya ait APBJA kuyruk numaralı başka bir uçağın, dün gece saat 04.49’da Trabzon Havalimanı’na inerek yakıt ikmali yaptığını ve mürettebat değiştirdiğini ifade eden Birdal, ‘’APBJA kuyruk numaralı bu uçak, Trabzon’dan saat 05.43’te kalkarak Karaçi’ye devam etmiş. Aynı firmaya ait bu iki uçak nedeniyle bir bilgi kirliliği yaşandığını düşünüyorum. İslamabad’da düşen uçak Türkiye’den kalkmadı’’ diye konuştu.
AIRBUS’TAN AÇIKLAMA Airbus firması, Karaçiİslamabad seferi yaparken düşen Airblue havayolları şirketine ait Airbus 321 tipi APBJB tescilli uçağın, 2006 yılı başında şirkete kiralandığını ve 13 bin 500 uçuşta, toplam 34 binlik saatlik uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. Airbus’tan yapılan açıklamada, ‘’Airbus, Airblue havayollarına ait Airbus A321 uçağının yerel saat ile 09.45 civarında bir kazaya karıştığını doğrulamaktan büyük üzüntü duyuyor. Airbus çalışanları, kazadan etkilenen tüm yolcuların aileleri ve yakınlarının üzüntülerini paylaşıyor’’ denildi. |
29.07.2010 |
ACILARI DİNMİYOR |
"ROTAMIZ Filistin Yükümüz İnsani Yardım’’ kampanyası kapsamında Mavi Marmara gemisiyle Gazze’ye insani yardım götürürken İsrail askerlerinin saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin yakınları, İsrail’in cezalandırılmasını ve Gazze’ye yönelik amborgonun kaldırılmasını istiyor. Hâlâ taziye ziyaretleri süren aileler, devlet yetkilileri ve yakınlarından gördükleri destekle, acılarını unutmaya çalışıyor. İnsani yardım yolculuğuna Diyarbakır’dan katılan ve İsrail askerlerinin düzenlediği operasyon sonucunda hayatını kaybeden Ali Haydar Bengi’nin eşi Saniye Bengi, Türkiye’nin İsrail Hükümeti ile ilişkilerini gözden geçirmesinin kendilerini sevindirdiğini söyledi. Çocuklarının babasız kalmasının, kendileri için çok zor bir durum olduğunu dile getiren Bengi, küçük oğlu Muhammed’in sürekli ‘’Babam nerede?’’ diye sorduğunu ve oğluna ne cevap vereceğini bilemediğini anlattı. Eşinin yokluğunu ailece hissettiklerini anlatan Bengi, şunları kaydetti: ‘’Eşim, çocuklarını çok severdi ve babalık görevini fazlasıyla yaptı. Ali Haydar, çocukların okumasını çok istiyordu. Hatta büyük kızımız Mehanur’u yurt dışında okutacağını söylüyordu. ‘Benim gibi yetişsin, Mısır’a göndereceğim, orada eğitimini tamamlasın’ diyordu. Çocuklarımla gurur duyuyorum. Onların okumasını istiyorum ki babasının gittiği yolda onlar da devam etsinler.’’ İsrail’in saldırısının cezasız kalmamasını isteyen Saniye Bengi, kızlarından Nursema’nın doktor, Nursena’nın da öğretmen olmak istediğini belirterek, ‘’Devlet büyüklerimiz, sağ olsunlar saldırıdan sonra bize çok destek oldu. Biz, bu desteklerini üzerimizden çekmemelerini bekliyoruz’’ dedi. Ali Haydar Bengi’nin 10 yaşındaki kızı Nursena da babasını çok sevdiğini ve özlediğini sifade etti. Babasının gittiği sırada içinde kötü bir his olduğunu belirten Nursena Bengi, ‘’Zaten İsrailli’lere de yakışacak şey buydu. İçimdeki o his gerçekleşti. Her gün, babama bir şey olacak mı? diye düşünüyordum ve sonunda babam geri gelmedi’’ diye konuştu. |
29.07.2010 |
Neo Nazi liderine müebbet hapis |
RUSYA'NIN Tver şehrinde aşırı ırkçı bir grubun lideri ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Tver kentindeki mahkeme tarafından yapılan yazılı açıklamada, 22 yaşındaki Dimitriy Orlov’un beyazların üstünlüğünü savunan ve 1990 yılından beri faal olan Rus Ulusal Birliği’nin bir hücresinin liderliğini yaptığının tesbit edildiği kaydedildi. Açıklamada, Orlov ile birlikte aralarında 18 yaşından küçük 3 kişinin de bulunduğu 13 kişinin de yapılan yargılama sonucunda “nefret saldırılarında bulunma” suçlarından 3,5 ve 17 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldığı belirtildi. Mahkemenin açıklamasında, sanıkların saldırı düzenlemenin yanı sıra evlerinde silâh ve Müslüman ile Yahudilerin “aşağılandığı yayınları” bulundurmaktan suçlu bulunduğu ifade edildi. |
29.07.2010 |
Bosna’da taciz ateşi |
BosnaHersek'TE 14 yıldır ülke genelinde sürdürdüğü çalışmalarda savaşta katledilen 20 bin kurbanın cesedine ulaşmayı başaran Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu Başkanı Amor Maşoviç ve beraberindeki ekibe, uzun namlulu silâhlarla ateş açıldı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta katledilen ve cesetleri toplu mezarlara gömülen kurbanların bulunması için kurulan Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu Başkanlığını yürüten Amor Maşoviç ve ekibi, geçen hafta Drina Nehri’nin sularının oluşturduğu Peruçaç Gölü’nde toplu mezar arama çalışması başlattı. Amor Maşoviç ve beraberindeki 7 kişiye, Bosna Sırp Cumhuriyeti sınırlarında kalan Vişegrad şehri yakınlarındaki gölde bot üzerinde bulundukları sırada, uzun namlulu silâhla ateş açıldı. Açılan ateş sonucu ölen ya da yaralanan olmadı. Mermilerden birinin, bota isabet ettiği kaydedildi. |
29.07.2010 |
Yunanistan’a yeşil vize |
Yeşil Pasaport sahiplerinin Yunanistan’a vizesiz seyahate başladığı bildirildi. Yunanistan’ın Edirne Konsolosluğu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 14 Mayıs 2010 tarihinde Yunanistan’a yaptığı ziyarette, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile Yeşil pasaport sahibi Türk vatandaşlarının Yunanistan’a vizesiz giriş hakkını sağlayan protokolün imzalanmasının ardından, Yunanistan tarafında gerekli düzenlemelerin yapıldığı bildirildi. Açıklamada, bütün gümrüklerde biyometrik pasaportların tanıtıldığı belirtilerek, ‘’Hususi (yeşil) pasaport sahipleri, artık Yunanistan’a vizesiz seyahat edebilir’’ denildi. |
29.07.2010 |
Obama: Belgeler yeni bir şey değil |
ABD Başkanı Barack Obama, Afganistan savaşının gizli belgelerinin basına sızmasının kaygı verici olduğunu, ancak bu belgelerin yeni bir şey ortaya koymadığını söyledi. Obama, Kongre liderleriyle görüşmesinin ardından basına yaptığı açıklamada, belgelerin sızmasının bazı kişileri ve operasyonları zor durumda bırakabileceğini belirterek, bu belgelerde, “daha önce kamuoyuyla paylaşılmamış yeni bir şey olmadığını” kaydetti. |
29.07.2010 |
Pentagon, 9 milyarın hesabını veremiyor |
ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon), işgalden sonra Irak’ın imarı ve insani ihtiyaçlar için ayrılan paranın yüzde 96’sının hesabını veremediği bildirildi. Irak’ın İmarı İçin ABD Özel Başmüfettişliği (SIGIR) denetçisinin raporunda, Irak’ın petrol ve gaz gelirlerinden elde edilen ve nereye gittiği bilinmeyen paranın miktarının, 9,1 milyar doların yüzde 96’sına tekabül eden 8,7 milyar dolar olduğu belirtildi. Söz konusu para, Irak Kalkınma Fonu’ndan (DFI) Pentagon’a transfer edilmişti. DFI, işgalden sonra ülkenin yönetimini ele alan Geçici Koalisyon Yönetimi tarafından kurulmuştu. DFI’nin, petrol, petrol ürünleri ve doğal gaz satışından elde edilen gelirin yanı sıra, Iraklı yetkililerin dondurulan mal varlıkları ve BM gıda karşılığı petrol programının artan fonlarını toplayıp, Iraklıların yararı için harcaması amaçlanmıştı. SIGIR’in raporunda, “Savunma Bakanlığı’nın mali ve idari kontrollerindeki zayıflığın, Irak’ın imarı için DFI fonlarından aldığı 9,1 milyarın 8,7 milyarına yeterince açıklama getirememesine yol açtığı” belirtildi. Irak hükümeti 2007 sonunda Pentagon’dan DFI fonlarının kendilerine devrini talep etmişti, ancak müfettişler, fonları hala elinde tutan ve bazen de harcayan Savunma Bakanlığı kuruluşları olduğunu saptadı. Raporda, kontrol eksikliğinin “fonları uygunsuz kullanıma ve saptanamayan kayıplara açık hale getirdiği” belirtildi. |
29.07.2010 |
Beş yılda, 230 idam |
IRAK'TA, 2005 yılından 2009 yılının sonuna kadar 230 mahkumun idam edildiği bildirildi. Irak Hükümet sözcüsü Dr. Ali El Debbağ, yaptığı yazılı açıklamada, Irak yargısının 2005’ten 2009’un sonuna kadar 1254 mahkum hakkında idam cezası verdiğini ve bu mahkûmlardan 230’unun idam edildiğini belirtti. Debbağ, “BM Irak Yardım Misyonu’nun (UNAMI) raporunda Irak’ta 12 bin kişi hakkında idam cezası verildiği yönündeki bilgiler yanlıştır. Raporun ayrıntılarındaki rakamlara dikkat edildiğinde, bu rakamın 1254 olduğu görülecektir” dedi. Irak’ta idam edilenlerin arasında, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin, Saddam Hüseyin’in kardeşi Barzan Tikriti ve Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Taha Yasin Ramazan bulunuyor. |
29.07.2010 |
İran, masada Türkiye’yi istiyor |
İRAN Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ülkesinin nükleer müzakerelere Eylül ayında yeniden başlamaya hazır olduğunu belirtti, Türkiye ile Brezilya’nın da görüşmelere dahil edilmesini istedi. Ahmedinejad’ın İngilizce yayın yapan Press TV’ye verdiği röportaj yayımlandı. “İran Eylül ayında Batı ile nükleer müzakerelere yeniden başlayacak” diye konuşan Ahmedinejad, ülkesinin, Türkiye ve Brezilya’nın da görüşmelerde yer almasını istediğini sözlerine ekledi. AB ve Kanada İran’a nükleer programı konusunda baskı yapmak için yeni yaptırımların uygulanmasını benimsemişti. |
29.07.2010 |
Irak işgali saçmaydı |
BM'NİN eski silah denetçisi Hans Blix, “ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etme nedenlerinin saçma olduğunu” belirterek, “Hem İngiltere, hem ABD kuşkulu istihbarata güvendi” dedi. Blix, emekli bürokrat Sir John Chilcot başkanlığındaki heyetin sürdürdüğü, Irak savaşına gitme sebebiyle savaştan sonraki politikaların masaya yatırıldığı “Irak Soruşturması” kapsamında ifade verdi. Irak savaşına gidilme nedeni olan, Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları olduğu iddiası yönünde yapılan araştırmada çok az kanıtın bulunduğunu söyleyen Blix, “Bu kanıtların da çok önemli olduğunu düşünmedim” diye konuştu. İfadesinde savaşa gidilme kararını eleştiren Blix, bu karar için o dönemde ikinci bir BM kararının gerekliliğinin açık olduğunu ifade etti. İngiltere ve ABD’nin kitle imha silahları konusundaki istihbaratının kuşkulu ve zayıf olduğunu belirten Blix, “Hem Londra, hem Washigton kaynaklarının zayıf olduğunu fark etmeliydi” dedi. |
29.07.2010 |