Güncel |
DEVLETLE ÖRGÜT ARASINDA |
Polis Akademisi Uluslararası Terörizm Merkezi (UTSAM) tarafından yapılan çalışmada, terör örgütüne katılımların önemli sebeplerinden birinin, bölgedeki devlet görevlilerinin hataları olduğu belirtildi. Araştırmaya göre halk devletin hataları ile örgüt baskısı arasında sıkışmış durumda. ÖFKE VE NEFRETİN KAYNAĞI
"Devlete kızgınlık, eskiden yapılmış yanlışlar, köy boşaltmalar, boşaltma esnasında askerin gelip tehdit etmesi, babayı çocuklarının yanında aşağılaması kişilerde büyük bir nefret ve öfkeye neden oldu. Örgüte katılan bazıları bunların hesabını sormanın tek yolunu dağ olarak gösterdi.”
Devletİn hatasI terörü beslİyor
POLİS Akademisi Uluslararası Terörizm Merkezi (UTSAM), terör örgütüne katılımların sebebi olarak bölgede çalışan devlet görevlilerinin hatalarını gösterdi. Polis Akademisi’nden Doç. Süleyman Özeren ve Dr. Murat Sever, Hakkâri, Yüksekova ve Van’da güvenlik güçlerinden vatandaşlara, terör örgütü sempatizanlarından eğitimcilere kadar birçok kişiyle görüşerek bir alan çalışması yaptı. “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Terörü Besleyen Sorunlar: Hakkâri, Yüksekova ve Van Örneği” adlı araştırmada, örgüte katılımların sebepleri, terörü besleyen bölgeye özgü sorunlar gibi pek çok konu üzerinde duruldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletin birçok kurumuna da gönderilen rapor, Mart 2010 tarihinde hazırlandı.Rapora göre, terör örgütüne katılımın temelinde yatan sebeplerin başında göç olgusu geliyor. Araştırmayı yapan ekip, “Göç, terörün bir sonucu halinde gelişirken sonraki süreçte terörün beslendiği ve bu beslenmenin de uzun vadede devam etmesini sağlayıcı bir faktör haline gelmiştir” değerlendirmesinde bulunuyor.
YANLIŞLARI NEFRET VE ÖFKE SEBEBİ Eğitim düzeyindeki düşüklük, sosyo-ekonomik olumsuzluklar ve uzun yıllardır süren devlet-vatandaş arasındaki güven sorunları, bölgede Kürt milliyetçiliğini yükselten temel sebepler olarak öne çıkıyor. Özellikle ayrılıkçı Kürt milliyetçiliği söylemleri, bazı bireylerin örgüte katılmalarında etkili olabiliyor. Bir Hakkâri’li doktor, şöyle anlatıyor: “Devlete kızgınlık, eskiden yapılmış yanlışlar, köy boşaltmalar, boşaltma esnasında askerin gelip tehdit etmesi, aşağılaması, babayı çocuklarının yanında aşağılaması kişilerde büyük bir nefret ve öfkeye neden olmuştur. Örgüte katılan bazı bireyler tarafından da bu yapılanların hesabını sormanın tek yolu dağ olarak gösterilmiştir.” Bölgeye atanan bazı kamu görevlilerinin suça meyilli olması da bölge insanı nezdinde devlet imajını zedeliyor, devlet kurumlarına güveni yıpratıyor. Bazıları, örgüt lehine davranıp yolsuzluklara göz yumuyor. Meselâ Köy Boşaltma Komisyonlarının yaptıkları çalışmalarda vatandaşların kayıpları yüksek gösterdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri dile getiriliyor. Özürlü olmayan çocuklar özürlü gösterilerek devletten daha fazla para alınıyor, bu paranın bir kısmının PKK’ya aktarıldığı öne sürülüyor. Bir sağlık görevlisi, “Çocuğu özürlü diye sevinen anneler var” diyor. Bir esnaf ise “Hakkari yoksulluk şehri değil yolsuzluk şehridir” diyerek durumu özetliyor. UTSAM uzmanları, bölgeye gönderileceklerin tecrübeli, bölge halkıyla irtibat kuracak gönüllü isimler olmasını, sorunlu kamu görevlilerinin ise kesinlikle gönderilmemesi çağrısında bulunuyor.
HALK, ARADA SIKIŞMIŞ DURUMDA
EVİNDE sorun olmayan, eğitimini sürdürenler üzerinde örgütün etkisi daha az hissediliyor. Araştırma ekibinin tespitine göre örgüt, çocukları sokakta tutarak hem tabanı canlı tutuyor hem de örgüte katılımın temelini atıyor. PKK ise kalabalık ailelerden bir bireyin örgüte katılmasını istiyor. Böylece kalabalık aileler örgüt ile irtibata geçiyor ve daha geniş taban oluşuyor. Şehir merkezlerinde terör örgütünün baskısında geçmişe göre kırılma yaşanmış olsa da araştırmaya göre halk devlet baskısı ile örgüt baskısı arasında sıkışmış durumda. Araştırmaya göre, devletin bölgede yaptığı ayni ve nakdi yardımlar da bireyleri hazırcılığa ve tembelliğe alıştırmış, dilencilik kültürünü yaygınlaştırmış. Bankaların önünde oluşan yardım kuyruklarının insanları ‘onursuzlaştırdığı’ yapılan mülakatlardan çıkan ortak sonuç. Bölgedeki din görevlilerinin de gerek bilgi gerekse halkla diyalog noktasında yetersiz olduğu tesbit edilmiş. Bu kişiler halk nezdinde saygı görmüyor. Vaaz, sohbetlerde bölgeye özgü sorunlar hiç dile getirilmiyor. Din konusundaki ihtiyaçların resmî mekanizmalar aracılığıyla karşılanamadığını belirten araştırma ekibi, PKK terör örgütünün halkla iletişim kurmak için dini kullandığını tesbit etmiş. |
12.07.2010 |