Görüş |
İstibdada baş kaldıran adam
Hayatı boyunca İslâm’ı ve İslâm’a hizmeti şiar edinen, 20. Asrın “Ekmeksiz yaşarım fakat hürriyetsiz yaşayamam” diyen özgürlükçü insan Bediüzzaman Said Nursî’nin istibdada baş kaldırışını anlatmaya çalışacağım. Said Nursî; istibdadın uygulandığı bir ülkenin hürriyetçi ve demokratik bir ülke olamayacağını her platformda ifade etmeye çalışan, baskıcı rejimlere ödünsüz muhalefet eden, teslim olmayan ve İslâm’ın sesi olan bir öncüdür. Said Nursî; hürriyetin olmadığı yerde ancak istibdadın olacağını ifade eder. Hürriyetin başında bütün kuvvetiyle şeriat dairesindeki hürriyet-i şer’iyeyi senâ etmiş, nutukları ile halkları o hürriyete dâvet etmiş ve hürriyet-i şer’iyeye muhâlif olanlara demiş ki: “Eğer şeriat dairesinde olmazsa, istibdat nâmını verdiğiniz, bir şahsın mecburî, cüz’î ve hafif istibdâdı, pek şiddetli bir istibdâd-ı küllî olup inkısam edecek. Herkes, bir nevî müstebit olur. İstibdâd-ı mutlak çıkar. Binler istibdad hükmüne dönecek, yani, hürriyet ölecek, bir istibdâd-ı mutlak çıkacak.”1 Bir dönem uygulanan Türkiye’deki istibdat, hem Türkiye’de uygulanmakla kalmamış aynı zamanda Asya Kıt'ası’nın hürriyetine de zulmani bir set çektiğini yine Bediüzzaman şöyle ifade eder: “Bizde olan istibdat, Asya’nın hürriyetine zulmanî bir set çekmişti.”2 İstibdat, hürriyet gibi pek çok hürriyetleri içine alan cumhuriyet fikrine de karşı olmuştur. Cumhuriyet; fikir ve vicdan hürriyetini esas alan bir devlet yönetimi olması hasebiyle her ortamda Bediüzzaman, cumhuriyeti, demokrasiyi ve bunların ana maddesini oluşturan hürriyeti savunmuş ve mücadelesini vermiştir. Emirdağ Lâhikası’nda cumhuriyet hükümetlerinin ana görevlerinin “Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi temin”3 etmek olduğunu deklare etmiştir. İstibdadın zıddı olan hürriyetin ancak insan hayatının olmazsa olmazlarından olduğunu ifade ederek; din ve vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti ve fikir hürriyeti gibi hürriyetlerin en geniş şekli olan cumhuriyeti savunmuş ve hürriyeti hayat makinasının buharı olarak vasıflandırmıştır. “Hürriyetin en geniş şekli cumhuriyettir” 4 diyerek hürriyetsiz cumhuriyetin olamayacağını bir kere daha ifade etmiştir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi “makine-yi hayatın buharı olan hürriyet”tir 5 diyerek İnsan makinesinin hayatını temin edecek olanın da hürriyet olduğunu böylece söylemiştir.
DİPNOTLAR: 1- Nursî, Said; Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 149-150. 2-Nursî, a.g.e. s. 63. 3-Nursî, Said; Emirdağı Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 27. 4- Nursî, Said; Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 294. 5- Nursî, Said; Divan-ı Harbi Örfi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 59.
HALİL ELİTOK
Emekli Müftü / [email protected] |
08.07.2010 |