23 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli

Ey iman edenler! Kazandıklarınızın helâl ve iyi olanlarından ve sizin için yerden rızık olarak çıkardığımız şeylerden bağışta bulunun. Kendinizin ancak göz yumarak alabileceği kötü ve haram şeylerle bağışta bulunmaya kalkışmayın.

Bakara Sûresi: 267

23.06.2010


Terörün yegâne çaresi, İslâmın hakikatleridir

Beşeriyeti dehşetli sadmelere uğratan, tehdit eden, anarşiliğin, ifsat ve tahribin, yegâne çaresi ancak ve ancak İlâhî, semâvî bir dinin ezelî ve ebedî hakikatleridir, hakikat-i İslâmiyettir.

Beşeriyeti dehşetli sadmelere uğratan, tehdit eden, anarşiliğin, ifsat ve tahribin, yegâne çaresi ancak ve ancak İlâhî, semâvî bir dinin ezelî ve ebedî hakikatleridir, hakikat-i İslâmiyettir. Risâle-i Nur, hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniyeyi müsbet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir.

Barla Lâhikası, s. 9

***

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı halde, kat’î bilsinler ki, bu memlekette, bu asırda, milleti anarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadan kurtaracak yegâne çaresi, Risâle-i Nur’un esâsâtıdır.

Kastamonu Lâhikası, s. 99

***

Hem hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyeviyesine ve siyâsiyesine ve uhreviyesine pekçok faydası bulunan bu Kur’ân lemeâtlarına ve Kur’ân dellâlı olan Risâle-i Nur’a, değil ilişmek, belki tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara keffâret ve gelecek şiddetli belâlara ve anarşîliğe karşı bir set olabilsin.

Sözler, s. 141

***

..anarşistliğin emniyet-i umumiyeyi bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risâle-i Nur ve şakirtleri, iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor, emniyeti ve âsâyişi temine çalışıyor.

Lem’alar, s. 260

***

Risâle-i Nur, mânevî tahribata ve anarşilik ve bolşevizm, tabiiyyun ve maddiyyunluğa ve şükûk ve şübehata ve küfr-ü mutlaka karşı bin sedd-i Kur’ânî hizmetini bihakkın ifa etmesiyle, bu vatanı bu tehlikeli dünya fırtınası içinde muhafazaya bir vesile olduğu ve bir sadaka-i makbule hükmüne geçip ikinci Harb-i Umumînin belâsına ve başka memleketlerde vuku bulan belâların bu memlekete girmesine mümânaatla mânevî bir siper teşkil ettiği bedahetle âşikâr olmuştur.

Emirdağ Lâhikası, s. 399

***

Risâle-i Nur, beşeri anarşistlikten kurtarmaya bir derece vesile olduğu gibi, İslâmın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arabı birleştirmeye, bu Kur’ân’ın kanun-u esasîlerini neşretmeye vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar.

Emirdağ Lâhikası, s. 458

LÜGATÇE:

sadme: Darbe, yıkıcı müdahaleler.

hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniye: Kur’ân ve İslâm hakikati.

müdellel: Delilli, ispatlı.

nazar-ı tahkik: Araştırıcı, tahkik edici bakış.

tereddî ve tedennî-i mutlaka: Mutlak bir alçalma ve gerileme.

hayat-ı dünyeviye ve siyâsiye ve uhreviye: Ahiret, siyaset ve dünya hayatı.

lemeât: Lemalar, parıltılar.

dellâl: İlân edici.

terviç: Revaç verme, değerini arttırma.

iman-ı tahkikî: İnandığı şeylerin aslını, esasını bilerek inanma.

bolşevizm: Hürriyet adına bütün insanî değerleri tahribe yönelerek, hiçbir kanun, ölçü, değer tanımaksızın sosyalist hedeflere varmayı benimseyen görüş.

tabiiyyun: Tabiatçılar. Natüralistler.

maddiyyunluk: Herşeyi madde ile değerlendiren, sadece maddeye istinad eden, ruhâniyatı ve mâneviyatı inkâr edenlerin mesleği, materyalistlik.

şükûk: Şekler, şüpheler.

şübehat: Şüpheler.

küfr-ü mutlak: Hiçbir imanî hükmü, delili, hakikatı kabul etmeme, kesin ve tam bir inkâr.

kanun-u esasî: Ana prensipler, ana esaslar, ana kanun.

23.06.2010


'Kutsal emanetler'

Kutsal emanetler; Peygamberimiz (asm) ve din büyüklerimizden kalan emanetler.

Hepsinin ayrı bir yeri, ayrı bir önemi var. Çünkü hepsi, kendini ebedî varlığa adayanların, o yolda canını, malını fedâ edenlerin emanetleri.

Özellikle her yıl, Kutlu Doğum Haftası’nda cami ve müzelerde sergilenen, kimimizin görmek için kilometrelerce yol katettiği, kimimizin görmek için dakikalarca beklediği emanetler...

Peki biz her gün yanımızda olacak ve her uyguladığımızda bize İki Cihan Güneşi Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (asm) hatırlatacak ve bizi ona daha da yaklaştırıp, bağlılığımızı en güzel ve en mükemmel şekilde gösterecek ‘kutsal emanetler’ olan ‘sünnet-i seniyye’nin ne kadar farkındayız?

Peygamberimizin (asm) bize en güzel kutsal emanetleri ‘sünnet-i seniyye’si değil mi?

Kutsal emanetleri görmek için can atarken, kilometrelerce yol yürüyüp dakikalarca beklerken, en önemli kutsal emanetler olan ‘sünnet-i seniyye’ için neler yapmaktayız?

Risâle-i Nur’da “Risâle-i Nur’un hakikî şakirtleri, neşriyat-ı diniyelerinde ve ittibâ-ı sünnetteki ibadetlerinde ve içtinab-ı kebâirdeki takvâlarında, Kur’ân hesabına vazifedar sayılırlar” yazarken ve ittibâ-ı sünnetle mükellefken ve mesleğimiz ‘sahabe mesleği’yken, biz Risâle-i Nur Talebeleri ‘kutsal emanetlere’ ne kadar sahip çıkıyoruz?

Meselâ ben 25 yaşındayım. Bu yaşıma kadar yüzlerce mâlâyani şeyleri ezberlerken, kutsal emanetler olan ‘sünnet-i seniyye’den 25 tane sünneti ezberleyip uyguluyor muyum?

Kur’ân-ı Kerim ne güzel işaret ediyor: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.” (Al-i İmrân Sûresi: 31.)

Risâle-i Nur’da da “Evet, Cenâb-ı Hakk’a imân eden, elbette O'na itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullahın gösterdiği ve takip ettiği yoldur” ve “Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız Kur’ân tezgâhında yapılan takvâdır. Ve siperiniz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyyesidir. Ve silâhınız istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır” denilirken, bizler için ‘sünnet-i seniyye’nin önemi ve önemsenmesi gerektiği anlatılmıyor mu?

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin (asm) bize şefkatini anlatan şu satırlar da dikkat çekicidir: “Ey insanlar ve ey Müslümanlar! Böyle hadsiz bir şefkatiyle sizi irşâd eden ve sizin menfaatiniz için bütün kuvvetini sarf eden ve manevî yaralarınızı, getirdiği ahkâm (hükümler) ve sünnet-i seniyesiyle ve kemâl-i şefkatiyle merhem vurup tedâvi eden şefkatperver bir zâtın bedîhî şefkatini inkâr etmek ve göz ile görünen re’fetini ithâm eder (suçlar) derecede onun sünnetinden ve teblîğ ettiği ahkâmdan (bildirdiği hükümlerden) yüzlerinizi çevirmek, ne kadar vicdansızlık, ne kadar akılsızlık olduğunu biliniz!”

Bizler, hadsiz bir şefkatle bizi irşad eden Peygamberimizin (asm) “kutsal emanetler”ine ne kadar sahip çıkıyoruz?

Biz sahip çıkmaz, yaşamaz ve yaşatmazsak, başkaları “neden ve nasıl” sahip çıksın? Ahirzamanda en güzel Kur’ân tefsirine sahip ve ittibâ-ı sünnete ‘Kur’ân hesabına vazifedar’ değil miyiz?

Allah cümlemize “kutsal emanetlere” sahip çıkmayı, yaşamayı ve yaşatmayı nasip etsin.

MUHAMMET CEYHAN

[email protected]

23.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.