Güncel |
OHAL’e gerek yok |
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, bir gazetecinin bazı siyasîlerin dile getirdiği gibi olağanüstü hal uygulamasının gerekli olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine, ‘’Olağanüstü halin söz konusu olduğunu düşünmüyorum’’ dedi. Başbuğ, ‘’Hakkari’deki saldırıda istihbarat zaafiyeti olduğuna ilişkin söylemlere katılmıyorum’’ şeklinde konuştu. OHAL’e gerek yok
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, olağanüstü hal uygulamasının gerekli olup olmadığına ilişkin soruyu, “Olağanüstü halin söz konusu olduğunu düşünmüyorum” diye cevapladı. Orgeneral Başbuğ, Çanakkale’deki Kolin Otel’de 2 gün sürecek İpek Yolu-2010 General/Amiral Semineri’nin açılışında yaptığı konuşmada, teröre karşı savaşın dünya çapında işbirliği gerektirdiğini dile getirerek ‘’Terörist örgüt, silâhlı terör örgütü elemanlarını barındırmaya devam ettikçe sadece ekonomi ve sosyo kültürel alanlarda gerekli önlemleri alarak terörün biteceğini düşünmek bir hata olacaktır. Bu nedenle tam anlamıyla yok oluncaya kadar terör örgütüyle savaşma azim ve kararlılığımız tamdır. Bu mücadele uzun vadeli bir gayrettir ve sabır ister’’ diye konuştu. Silâhlı kuvvetlerin başlıca avantajının silâh gücü, teröristlerin ise istihbarat olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, “İstihbarat, teröristlerin stratejik avantajı ise bununla mücadele etmenin yolu bu avantajı ellerinden almaktır” dedi.
İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOK
Orgeneral Başbuğ, tören sonunda gazetecilerin sorularını cevaplarken, terörle mücadele konusunda alınacak tedbirler olduğunu söyledi. “OHAL o tedbirlerden biri mi?” sorusuna Başbuğ, “Yok, hayır şu an için değil. Olağanüstü halin söz konusu olduğunu düşünmüyorum” cevabını verdi. Orgeneral İlker Başbuğ, Hakkari’deki saldırıda istihbarat zafiyeti olduğuna ilişkin söylemlere katılmadığını belirtti. Başbuğ, bir soru üzerine ‘’Son 10 gündür bizim Heron sistemlerini, Türkçe biz onlara gözcü sistemi diyoruz, İsrail’den satın aldığımız gözcü sistemlerini, biz de Irak’ın Kuzeyinde kullanmaya başladık. Irak’ın kuzeyinde belirli bir mesafede Amerikalılarla koordine etmek suretiyle yaklaşık 10 gündür bizim gözcü sistemini kullanıyoruz. Bunu kendi personelimiz kullanıyor’’ dedi. |
22.06.2010 |
TÜSİAD BAŞKANI: DEVLET HESAP VERMEKLE YÜKÜMLÜ |
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner: “Devlet, vatandaşının ve askerinin yaşama hakkını korumakla sorumlu, bu sorumluluğunu yerine getiremiyorsa bunun hesabını vermekle yükümlüdür. Toplumun görevi acıları paylaşmak, devletin sorumluluğu ise acıları paylaşmanın ötesinde, bu acıların oluşmasını önlemek için gerekli tedbirleri almaktır.” TBMM BAŞKANI: MECLİSİN GÖREVİ DENETLEMEKTİR
Mezargediği saldırısı sonrasında Genelkurmay'ı tatminkâr bir açıklama yapmaya çağıran Meclis Başkanı Şahin: “TBMM Başkanı olarak milletimizin hissiyatını dile getirmek benim görevimdir. Çünkü TBMM yasama organı olduğu kadar bir denetim organıdır. Tabiî ki eksikler olursa söyleyeceğiz. Milletimizin beklentilerini dile getireceğiz.”
Boyner: Devlet hesabını versin
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, Devlet, vatandaşının yaşama hakkını korumak için gerekli tedbiri almakla sorumludur. Bu sorumluluğunu yerine getiremiyorsa, bunun hesabını vermekle de yükümlüdür’’ dedi. Boyner, TÜSİAD ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) tarafından Trabzon’da bir otelde düzenlenen ‘’Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü’’ konulu toplantının açılışında yaptığı konuşmada, artık bugün sözün bitmekte olduğu, herkesin sabrının son noktaya vardığı bir durumda olunduğunu vurguladı. Boyer, şunları söyledi: ‘’Silkinip, terörü normalleştiren, ‘zaten 30 yıldır var’ diyerek toplumu, terörü ve terörün iniş çıkışlarını bir korku filmi gibi ürpertiyle, ancak kanıksatarak seyrettiren anlayışa hepimizin ‘dur’ demesi gerekiyor. Terörle mücadele bütün heceleriyle Türkiye’yi yatay kesen bir konudur, hepimizin konusudur. Hep birlikte üzerimize düşen sorumlukları almak durumundayız. Ancak kuşkusuzdur ki devlet, yöneticileriyle kurumlarıyla ve oluşturduğu altyapısıyla bu mücadelenin öncelikli sorumlusudur. Gelişmiş ülke olmanın en önemli ölçütlerinden biri vatandaşının yaşama hakkına verdiği değerdir. Devlet, vatandaşının yaşama hakkını korumak için gerekli tedbiri almakla sorumludur. Bu sorumluluğunu yerine getiremiyorsa, bunun hesabını vermekle de yükümlüdür.’’
DEVLETİN SORUMLULUĞU ACILARIN OLUŞMASINI ÖNLEMEK
HAYATINI kaybeden vatandaşların, gencecik askerlerin yakınlarının acısını paylaşmakla sorumlu olan yapının ‘’toplum’’ olduğunu dile getiren Boyner, şöyle devam etti: ‘’Devletin sorumluluğu ise sadece acıları paylaşmanın ötesinde, bu acıların oluşmasını önlemek için gerekli tedbirleri almak, gerekli adımları atmaktır. Bugün tek yapılacak iş iktidar partisiyle muhalefet partileriyle kurumlarıyla tek bir söylemden oluşan partiler üstü bir anlayışla geri dönüşü olmayan bir yol haritasının süratle kamuoyu ile paylaşılması ve hemen uygulamaya konulmasıdır. Bunun dışındaki hiçbir söylemi değerlendirmenin artık hiçbir önemi kalmamıştır. Bu girişimi geciktirmenin faturası çok ağırdır ve herkesin kaybedeceği bir sürece ülkenin sürüklenmesidir. Türkiye’nin gelişmesine ve iyileşmesine sürekli zarar veren, bugün başka mecralara da taşınan terörle etkin mücadele gereği açıktır.’’
‘’TERÖRÜN GÜNDEM DIŞI OLDUĞU BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTİYORUZ’’
ÜMİT Boyner, bugün şiddetten beslenen, şiddetten güç bulan her kim varsa onlarla mücadele etmenin şart olduğunu vurgulayarak, şunlardı söyledi: ‘’Bugün huzur ve barış içinde, demokratik bir refah toplumu olmamızın önünde kimler duruyorsa onlarla mücadele etmek şarttır. Türkiye’de yaşayan, bu ülke için üreten, yatırım yapan, istihdam yaratan, daha müreffeh ve yüksek standartlı bir demokrasi arayışı olan biz iş dünyası temsilcileri, tüm vatandaşlarımız gibi gündeminin birinci maddesi terör olan bir ülkede değil, terörün gündem dışı olduğu bir ülkede yaşamak istiyoruz ve huzur arıyoruz. İş dünyası olarak yukarıda yalın olarak talep ettiğimiz girişime her türlü katkıyı geçmişte olduğu gibi bugün de vermeye hazır olduğumuzu, ancak sürecin çok yakın takipçisi olacağımızı da belirtmek isterim.’’
Şahin: Denetim, Meclis’in görevi
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organı olduğu kadar denetim organıdır ve kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yürütmenin dışında başka bir organdır. Tabi ki, denetim görevimizi de yapacağız, eksikler olursa bunu da söyleyeceğiz. Milletimizin beklentilerini dile getireceğiz. Bundan kimse alınmasın, darılmasın’’ dedi. Şahin, Karaman Valiliği’ni ziyaretinin ardından çıkışta basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin ‘’Türkiye büyük bir acı yaşıyor, neler söylemek istersiniz?’’ sorusuna karşılık, Türkiye’nin bu acıyı 30 yıldır yaşadığını söyledi. Bir gazetecinin ‘’Genelkurmay’dan detaylı bir açıklama istemiştiniz, hâlâ bir açıklama gelmedi’’ sözleri üzerine Mehmet Ali Şahin, şöyle konuştu: ‘’Bugün Genelkurmay başkanımızın bir basın toplantısı vardı. Bu bir açıklamadır. Bakın ben biraz önce ifade ettim, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak, milletimizin hissiyatını dile getirmek benim görevimdir. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organı olduğu kadar denetim organıdır ve kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yürütmenin dışında başka bir organdır. Tabi ki, denetim görevimizi de yapacağız, eksikler olursa bunu da söyleyeceğiz. Milletimizin beklentilerini dile getireceğiz. Bundan kimse alınmasın, darılmasın, biz sadece bir an önce netice alınmasını arzu ediyoruz ve terörle mücadele eden kahraman evlatlarımızı teşvik ediyoruz, onların biran önce netice alması konusunda gayretlendirmek istiyoruz. Kimse benim açıklamalarımı farklı yerlere lütfen çekmesin.’’ |
22.06.2010 |
Çözüm demokratik açılımda |
PKK’nın Hakkari’deki saldırısını şiddetle kınayan Avrupa Birliği, terörün Kürt meselesinin çözümünde etkili olamayacağını belirterek, meselenin demokratik açılımla çözülebileceğini bildirdi. AB: Çözüm demokratik açılımda
TERÖR örgütü PKK’nın Hakkari’deki saldırısını şiddetle kınayan Avrupa Birliği, Kürt meselesinin demokratik açılımla çözülebileceğini bildirdi. Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle’nin sözcüsü Angela Filote, terör örgütü PKK’nın saldırılara yeniden başlayacağını açıklamasının “çok üzüntü verici olduğunu” belirterek, “AB terör örgütleri listesindeki PKK’nın cana mal olan tüm saldırılarını şiddetle kınıyoruz” dedi. Filote, “Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğine inanıyoruz, ama terör saldırıları çözüm olamaz. Çözüm, daha çok hükümetin demokratik açılımıyla bağlantılı. Kürt kökenli Türk vatandaşlarına, daha fazla can kaybı değil, istikrar, refah ve istihdam gerekiyor” ifadesini kullandı. |
22.06.2010 |
Şırnak’ta operasyonlar sürüyor |
PKK'LI teröristlerin etkisiz hale getirilmesi amacıyla Şırnak’ın Küpeli ve Çırav Dağı’nda başlatılan operasyonlar sürüyor. Küpeli ve Çırav Dağı eteklerinde bir grup teröristin tespit edilmesi üzerine güvenlik güçlerince operasyon başlatıldı. Operasyon bölgesine helikopterlerle özel komando birlikleri indirilirken, karadan da zırhlı birlikler kaydırıldı. Operasyona havadan da destek veriliyor. |
22.06.2010 |
Bölgedeki personel gözden geçirilecek |
TERÖRE karşı kısa ve orta vadeli ilave tedbirler alınmasının kararlaştırıldığı Güvenlik Zirvesinde, istihbarat ve bölgede görev yapan personelin yapısının gözden geçirilmesi üzerinde durulduğu bildirildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün başkanlığındaki toplantının ardından yapılan açıklamada, toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın katıldığı belirtildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Sayın Cumhurbaşkanımız, son terör olayları hakkında ilgili birimlerden ayrıntılı bilgi almıştır. Teröre karşı yürütülen mücadele kapsamlı şekilde değerlendirilmiş, son gelişmelerin ışığında kısa ve orta vadeli ilave tedbirler alınması kararlaştırılmıştır. Bu bağlamda istihbarat ve bölgede görev yapan personelin yapısının gözden geçirilmesi hususunun üzerinde durulmuştur. Ayrıca, çevre ve ilgili ülkelerle terörle mücadele koordinasyon faaliyetlerinin daha da etkinleştirilmesinin önemi vurgulanmıştır. Basın-yayın organlarının terörle bağlantılı haberlerde halkı bilgilendirirken terör örgütünü farkında olmadan cesaretlendirici duruma düşmemeleri için daha duyarlı davranmalarının gereğine dikkat çekilmiştir.” Öte yandan, Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Fidan Çankaya Köşkü’nden toplantı bittikten 20 dakika sonra ayrıldı. Bu arada, Cumhurbaşkanı Gül, son dönemlerde artan terör olayları sebebiyle başkanlık edeceği Güvenlik Zirvesi’nin ardından gelişmeleri değerlendirmek üzere TBMM’de grubu bulunan üç siyasi partinin genel başkanlarını ayrı ayrı görüşmek üzere Çankaya Köşkü’ne davet etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapacağı görüşmenin, ‘’programlanabilirse, en erken bugün İstanbul’da yapılacağını’’ belirtti. Gül’ün, ‘’Güvenlik Zirvesi’’ toplamasıyla ilgili de Kılıçdaroğlu, ‘’zirvenin gerekli ama geç kalmış bir zirve olduğunu’’ kaydetti. |
22.06.2010 |
Sağduyu mesajları |
Şehit aileleri: Hedefi kaos çıkarmak olan teröre bu fırsatı vermeyelim. Şehit Mutlu Saydam’ın babası Sıddık Saydam,gazetecilere yaptığı açıklamada, yaşadıkları acıyı ancak kendilerinin bilebileceğini belirterek, ‘’Bizim canımız yandı, başkalarının da canı yanmasın’’ dedi.
Şehit Ömer Kara’nın babası Mehmet Karaterörün artık durdurulması gerektiğini söyledi.
Şehit Yusuf Pazar’ın dayısı Mehmet Pazar:“Bu şer odaklarının tek amacı toplumda kaos meydana getirmektir. Asla amaçlarına hizmet etmeyelim.’’
Şehit Elhas Esendere’nin babası Çavuş Esendere: ‘’Bazılarının çocukları sahilde askerlik yaparken bizim çocuklarımız neden buralarda?’’
5 şehidimizi daha uğurladık
Hakkarİ’nİn Şemdinli ilçesindeki terörist saldırıda şehit olan askerlerden 5’i daha dün son yolculuklarına uğurlandı. Muğlalı Şehit Piyade Onbaşı Sabahattin Derin’in cenazesi ilk olarak Milas ilçesi İsmet Paşa Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi’ndeki evine getirildi. Cenazeyi karşılayan binlerce vatandaş, terör örgütü aleyhine sloganlar attı. Türk bayrağına sarılı tabuta sarılarak ağlayan ve baygınlık geçiren şehit yakınlarına sağlık ekipleri müdahale etti. Duaların okunmasının ardından Şehit Derin’in cenazesi, ellerinde Türk bayrakları taşıyan binlerce vatandaş eşliğinde törenin düzenleneceği Fatih İlköğretim Okulu’nun bahçesine getirildi. Okul bahçesinde Muğla Müftü Yardımcısı Zekeriya Çelik tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından Şehit Derin, Milas Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi. Saldırıda şehit olan Ramazan Erdem, Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, Mehmet Ali Tosun Aydın’da, Oğuz Yelken Uzunköprü’de, Mustafa Kayın ise Keşan’da toprağa verildi. Önceki gün Şehit onbaşı Hüseyin Köksal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törenin ardından Cebeci Askeri Şehitliği’nde, Uzman Çavuş Ömer Kara Mersin’in Tarsus ilçesinde, Er Elhas Esendere Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlı Ericek beldesinde, Piyade Er Süleyman Ballan Konya’da, Piyade Er Mutlu Saydam Sakarya’nın Arifiye ilçesinde, Jandarma Çavuş Yusuf Pazar Ankara’nın Kazan ilçesinde son yolculuklarına uğurlanmıştı.
Şehit babalarından sağduyu mesajları
Babalar Günü’nde evlatlarnı ebediyete uğurluyan şehit babaları sağduyu mesajları verdi. Hakkari’nin Şemdinli ilçesindeki terör saldırısında şehit olan ve Sakarya’nın Arifiye ilçesindeki toprağa verilen Piyade Er Mutlu Saydam’ın babası Sıddık Saydam, yaşadıkları acıyı ancak kendilerinin bilebileceğini belirterek, ‘’Bizim canımız yandı, başkalarının da canı yanmasın’’ dedi. Şehit askerlerden Er Elhas Esendere, memleketi Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlı Ericek beldesinde düzenlenen törenle ise babası Çavuş Esendere, oğlunu bu vatana feda ettiğini söyledi. Acılı baba, ‘’Ben oğlumu bu vatan için sapa sağlam gönderdim, oğlumu sapa sağlam istiyorum. Bitsin artık bu terör, bazılarının çocukları sahilde askerlik yapıyor. Bizim çocuklarımız neden buralarda askerlik yapıyor. Diğer oğlum Okyar da Hakkari Çukurca’da uzman çavuş. Neden ikisine de aynı bölgede görev yaptırıyorlar’’ diye gözyaşı döktü. İstanbul’da çalışan ve 3 yıldır oğlunu görmediğini anlatan acılı baba, ‘’Kaderde oğlumu böyle karşılamak da varmış. Askere giderken göremedim, onu uğurlayamadım. İzne geldi yine göremedim. Allah’ım bana güç ver, sabır ver’’ dedi. Şehit Ömer Kara’nın babası Mehmet Kara ise terörün artık durdurulması gerektiğini söyledi. Şemdinli’deki terör saldırısının ardından başlatılan operasyonda, teröristlerce araziye yerleştirilmiş patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Jandarma Çavuş Yusuf Pazar’ın (20) Ankara’nın Kazan ilçesinde son yolculuğunda dayısı Mehmet Pazar ise kalabalığa seslenerek şunları söyledi: ‘’Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa bu şer odaklarını olanca gücümüzle lanetleyeceğiz. Asla hiçbir kurum ve kuruluşu rencide edecek bir slogan atmayacağız. Bu şer odaklarının tek amacı toplumda kaos yaratmaktır. Asla amaçlarına hizmet etmeyelim.’’ |
22.06.2010 |
Plan var, icra yok |
Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliye gerekçeleri belli oldu. Tahliye kararını veren hakim Yılmaz Alp, gerekçesini, “Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır” şeklinde açıkladı. Tahliye gerekçesi: Plan var, icra yok
‘’Balyoz Darbe Planı’’ soruşturması kapsamında eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Korgeneral Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliye gerekçeleri belli oldu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Yılmaz Alp tarafından verilen kararın gerekçesinde; ‘’Eylemin aşaması dikkate alındığında şüpheliler lehine suç vasfının değişme olasılığı da mevcuttur. Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır’’ denildi. Gerekçeli kararda, Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Doğan ile emekli Korgeneral Alan’ın da aralarında bulunduğu tutuklu 14 sanığın, ‘’soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmaması’’ gibi gerekçelerle tahliyesine karar verildiği belirtildi. |
22.06.2010 |
Balyoz CD’lerinde sahtecilik yok |
“Balyoz Planı” soruşturması kapsamında, önceki bilirkişi raporlarından kaynaklanan çelişkiler sebebiyle talep üzerine, TÜBİTAK görevlisi 3 bilirkişiye yeniden yaptırılan incelemede, “17 adet CD imajı ve 2 CD’den kopyalanan dosyalarda, önceki çelişkilerin teknik bir çelişki göstergesi ve sahtecilik bulgusu olmadığı sonucuna varıldığı” belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Savcıları Süleyman Pehlivan, Murat Yönder, Mehmet Ergül ve Ali Haydar tarafından yürütülen “Balyoz Planı” soruşturması kapsamında, soruşturma konusu 19 CD üzerinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşıldı. |
22.06.2010 |
İstanbul UNFPA'ya ev sahipliği yapacak |
İstanbul, BM Nüfus Fonunun (UNFPA) Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölge Bürosuna evsahipliği yapacak. İstanbul, BM Nüfus Fonunun Bölge Bürosuna ev sahipliği yapmaya aday diğer rakip şehirler Cenevre, Konpenhag ve Viyana’yı geride bırakarak, bu önemli büroya evsahipliği etme hakkını kazandı. UNFPA Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölge Bürosunun İstanbul’a taşınmasının, başka BM bölge bürolarını da beraberinde getirmesi ve bu kapsamda İstanbul’u BM büroları açısından bölgesel bir merkez haline getirebileceği için son derece önemli olduğu belirtiliyor. Türkiye ile UNFPA arasında evsahibi ülke anlaşmasının imzalanmasının ardından bu yıl içinde, en erken sonbahar aylarında İstanbul’da faaliyete geçecek. Türkiye’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Elçi-Müsteşar Fazlı Çorman özellikle Rusya’nın Türkiye’ye bu konuda büyük destek verdiğini bildirerek, “Bu kararın alınmasında bizi özellikle heyecanlandıran, İstanbul’un ilk defa bir BM kuruluşuna evsahipliği yapacak olmasıdır” dedi. |
22.06.2010 |
İstihdam Stratejisi için sendika görüşü istendi |
Ulusal İstihdam Stratejisine (UİS) son şekli veriliyor. İşçi konfederasyonlarından, kıdem tazminatı, esnek çalışma modelleri ve bölgesel asgari ücretin de aralarında bulunduğu konularla ilgili görüş istendi. Edinilen bilgiye göre, UİS’ye ilişkin çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda konu, işçi konfederasyonlarının da katıldığı 8 Haziran 2010’da yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulunda ele alındı ve konfederasyonlardan, Ulusal İstihdam Stratejisi konusunda görüş talep edildi. Konfederasyonlardan, stratejiye ilişkin genel değerlendirmenin dışında, “İş gücü piyasasının esnekleştirilmesi, güvenceli esneklik, kıdem tazminatı, İşsizlik Sigortası Fonu, esnek çalışma modelleri, fazla çalışma süreleri, özel istihdam büroları-geçici iş ilişkisi ve bölgesel asgari ücret” konularında görüş bildirmeleri istendi. İşçi konfederasyonlarının. değerlendirmelerini bu hafta içinde iletmeleri bekleniyor. |
22.06.2010 |
İlhan Selçuk öldü |
Cumhurıyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, bir süredir Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi görüyordu. |
22.06.2010 |
Bakan Yıldız’a yumruk için 5 yıl hapis istendi |
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a Kayseri’de yumruklu saldırıda bulunan öğretmen Şahin Şimşek için ‘Kamu görevlisine karşı yaralanmasına sebep olmak’’ suçundan 3 ila 5 yıl arasında hapis cezası verilmesi istendi. Bakan Yıldız’a 19 Nisan 2010 tarihinde Kayseri'de düzenlenen cenaze töreninde yumruklu saldırıda bulunan, daha sonra tutuklanıp cezaevine gönderilen beden eğitimi öğretmeni Şimşek hakkında hazırlanan iddianame, Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede, sanık Şahin Şimşek’in cezai ehliyetinin olup olmadığına ilişkin Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden alınan raporda, suç tarihinde davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli ölçüde azaltacak bir psikopatolojinin bulunmadığı da ifade edilerek ‘’Olayın örgütlü bir eylem olup olmadığı hususunda ayrıntılı araştırma yapılmış, herhangi bir kanıt elde edilemediğinden eylem örgütlü suç olarak değerlendirilememiştir’’ denildi Hazırlanan iddianamenin son bölümünde ‘’Kamu görevlisine karşı kemik kırığı oluşturacak şekilde yaralama’’ nedeniyle beden eğitimi öğretmeni Şahin Şimşek’in (Türk Ceza Kanunu’nun 86/1-3,c ve 87 / 3, 53/1 ve 63/1 maddeleri) 3 ila 5 yıl arasında cezalandırılması istendi. Halen tutuklu olarak Kayseri Kapalı Cezaevi’nde bulunan Şahin Şimşek’in duruşması, önümüzdeki günlerde Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. |
22.06.2010 |
Danıştay, sigara yasağına karşı |
Daniştay’in kahvehanelerdeki sigara yasağının Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin, Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), Yeşilay ile sivil toplum kuruluşları tarafından yayımlanan ortak bildiride, en önemli sağlık yasalarının bazı işletmeler öne sürülerek zedelenmesinin, en temel sağlık haklarına aykırı olduğu bildirildi. Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından yapılan açıklamada, ortak bildiriye yer verildi. Bütün bilimsel araştırmaların sigara içilen yerlerdeki dumanın hiç bir teknoloji ile arındırılmadığını gösterdiğine işaret edilen ortak bildiride, ‘’Devlet, çalışanların çalıştıkları yerde iş güvenliğini de güvence altına almıştır. Kahvehanelerde çalışanlar bu güvenceye dahildir. Kanun sonrası kahvehanelerin zarar etmediği, kapanandan çok kahvehane açıldığı Maliye Bakanlığı kayıtlarından saptanmıştır. En önemli sağlık yasalarını bazı işletmeler öne sürülerek zedelemek en temel sağlık haklarına aykırıdır” denildi. SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı ise, sağlık hakkının ticaret hakkından daha üstün olduğunu, sigara içilmesinin ancak başkasını etkilemediği takdirde kişisel özgürlük olarak düşünülebileceğini bildirdi. |
22.06.2010 |
Listeler bugün kaldırılıyor |
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Anayasa değişikliğine ilişkin referandum takvimine göre muhtarlık bölgesi askı listeleri, bugün saat 17.00’da askıdan indirilecek. YSK’nın “www.ysk.gov.tr” internet adresinde ilan edilen Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’nün de ilanı sonladırılacak. Listelere yapılacak itirazlar, 28 Haziran Pazartesi günü karara bağlanacak. Listelerdeki değişiklikler 3 Temmuz Cumartesi günü işlenerek kesinleştirilecek. YSK’nın belirlediği halk oylaması takvimine göre, 8 Temmuz Perşembe günü seçmenlerin adreslerine göre sandık atamaları (sandık seçmen listeleri) yapılacak. Halk oylamasında kullanılacak birleşik oy pusulalarının basımına 9 Temmuz Cuma günü başlanacak. Sandık seçmen listelerinin çoğaltılmasına 12 Temmuz Pazartesi günü başlanacak. YSK, 12 Eylül 2010’da yapılacak referandumda, bir sandık bölgesindeki seçmen sayısını da 400 olarak belirledi. |
22.06.2010 |
Çorum’da keneden bir ölüm daha |
Çorum’da yaşayan ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle bir hafta önce Ankara’ya sevk edilen kişi öldü. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Eskice köyünde yaşayan Mehmet Biçer (59), geçtiğimiz çarşamba günü oğlu Rıfat Biçer’in evinde otururken, ateşinin yükselmesi üzerine duş almak için banyoya girdi. Mehmet Biçer, duş alırken sağ omuzunda kene olduğunu fark ederek oğluna söyledi. Oğlu, babası Mehmet Biçer’i Çorum Devlet Hastanesine götürdü. KKKA hastalığı şüphesiyle Ankara Numune Hastanesine sevk edilen Mehmet Biçer, tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı.Yakınları tarafından Çorum’a getirilen 5 çocuk babası Mehmet Biçer’in cenazesi, sağlık görevlilerinin kontrolünde Eskice köyünde toprağa verildi. |
22.06.2010 |
Okuldan çok tarlaya gidiyorlar |
TÜRKİYE'DE milyonlarca öğrenci tatil için başka illere giderken, Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinden binlerce çocuk şimdiden 3 ay sonra başlayacak okul ihtiyaçlarını karşılamak için tarlaların yolunu tutuyor. Aileleriyle birlikte tarlalarda çalışan çocuklar günlük 10 ya da 15 TL için pamuk, fıstık ve sebze tarlalarında sabahtan akşama kadar güneşin altında çapa sallıyor. İlköğretim 7. sınıf öğrencisi Bahar Çerçi, 8 kardeşi ve annesiyle Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinden 3 ay önce gelmiş. Karnesini daha alamadan Çukurova’nın 45 derece sıcağında akşama kadar yer fıstığı tarlasında çalışan Çerçi, “Keşke ben de okulumu aksatmasan ve karnemi zamanında alabilsem” diyor. Okulların geçen hafta tatile girdiğini ama tarla eğitimlerinin 3 ay önce başladığını aktaran Çerçi, “Aslında biz okuldayken tatil yapıyoruz. Okul kapanmasına 3 ay kala tarlada çalışmaya başlıyoruz. Okullar açıldıktan ancak 2 ay sonra sınıfımızda yerimizi alabiliyoruz” diye konuşuyor. İlköğretim 7. sınıfa geçen Abdullah Ocak da okulların tatil olmasıyla, sanıldığının aksine iş yükünün daha fazla arttığını aktarıyor. Her sabah okula gider gibi tarlaya gittiğini anlatan Ocak, kendisinin durumunda olan çocuklara yardım edebilmek için belediye başkanı ya da vali olmak istediğini söylüyor. Hilvan’da Mustafa Kemal İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi Abdulkadir Çerçi ise kendisi gibi 7 kardeşinin de tarlalarda çalıştığını belirtiyor. “Ben de tatil yapmak istiyorum diğer arkadaşlarım gibi” diyen Abdulkadir de öğretmen olmak istiyor. |
22.06.2010 |
Okuma-yazma bilmiyor, okul yaptırıyor |
KONYA'NIN merkez Karatay ilçesi Karakulak Mahallesi’nin ‘’Ali Amca’’sı, TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi iş adamı Ali Yaman, okuma yazma bilmemesine rağmen eğitime verdiği destekle dikkat çekiyor. 70 yaşındaki hayırsever iş adamı, hiçbir şeyin kendisini eğitime verdiği destek kadar mutlu etmediğini söyledi. Yaman, ölmeden önce kalıcı eserler bırakmak istediğini ifade ederek, ‘’Okula gidemediğim için içimde hala bir burukluk var. Bu sebeple herkesin okula gitmesi için elimden geleni yapmak istiyordum. Mahalle sakinleri de benden mahalleye okul yapmamı isteyince, hiç düşünmeden ‘tamam’ dedim. 2003 yılı baharında okulun inşasına başladık ve 2003-2004 eğitim öğretim döneminde 10 derslikli ek bina hizmete girdi. Bunu yaptıktan sonra öyle bir ferahladım, öyle bir mutlu oldum ki anlatamam. Her şeyden üstündü bu mutluluk. Hâlâ çok sevinirim’’ dedi. İlk yaptırdığı okulun ardından, o dönemdeki Karatay Millî Eğitim Müdürünün kendisine, ‘’Ali amca, bir okul daha yapalım’’ dediğini anlatan Ali Yaman, ‘’Ben ilkinden büyük bir haz almıştım. Böyle bir teklifi düşünmeden kabul ettim. Şehit Albay İbrahim Karaoğlanoğlu İlköğretim Okulu’na yaptırdığımız 10 derslikli ek binanın ardından, 1 yıl sonra 18 derslikli Müslime-Ali Yaman İlköğretim Okulunu eğitimin hizmetine sunduk. Bu okuldan bir yıl sonra da 250 kişi kapasiteli bir kız yurdu yaptırdık’’ diye konuştu. |
22.06.2010 |
Türk Kızılayı Özbekistan’da |
TÜRK Kızılayı, Kırgızistan’da yaşanan iç çatışmaların ardından Özbekistan’a sığınmak zorunda kalan yaklaşık 100 bin mülteciyi yalnız bırakmıyor. Kırgızistan sınırına en yakın şehir olan Andijan’daki kampları ziyaret eden Türk Kızılayı yardım delegesi, mültecilerin sorunlarıyla yakından ilgilendi ve ihtiyaç tespit çalışmaları gerçekleştirdi. Kızılay’dan konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle: ‘’Yapılan tespitlerde Özbekistan’a sığınan mültecilerin barınma sorunu çok fazla olmamakla birlikte, gıda, mutfak ve hijyen seti, bebek maması gibi temel ihtiyaç malzemelerine ihtiyaç duyduğu saptanmıştır. Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan mülteciler için Türk Kızılayı önümüzdeki günlerde 40 tonluk bir kargo uçağını bölgeye sevk edecektir. Kırgızistan’dan Özbekistan’a gelen mültecilerin çoğu Andijan bölgesindeki 6 bölgede kurulan toplam 47 kampta barındırılmaktadır. Sadece Andijan bölgesinde 76 bin 724 mülteci bulunmaktadır. Bahse konu 6 bölge arasında en çok mültecinin barındırıldığı bölge Jalakuduk bölgesidir. Toplam 22 bin 928 mülteci Jalakuduk’taki 13 farklı kampta barındırılmaktadır. Andijan bölgesinde barındırılan toplam 76 bin 724 mültecinin yüzde 40’ı çocuk, (yüzde 5’i bebek 0-1 yaş, yüzde 20’si çocuk 7 yaş, yüzde 15’i çocuk 7- 14 yaş), yüzde 4’ü yetişkin erkek ve yüzde 66’sı kadından oluşmaktadır. Gerek T.C. Taşkent Büyükelçiliği gerekse Özbekistan Kızılayı ile yapılan görüşmelerde bölgedeki insani durumla ilgili alınan son bilgilerin ardından, bölgeye ek yardım delegesi ve psikososyal destek uzmanı gönderilecek.’’ |
22.06.2010 |
500 kişiye sigarayı bıraktırdı |
SİGARA tiryakisi abisi kollarında öldükten sonra hayatını sigara ile mücadeleye adayan Halis Efe, bugüne kadar 500’den fazla kişiye sigarayı bıraktırdı. Osmaniye’de sigarayı bıraktırmak için bitkisel ürünler imal eden ve bugüne kadar çok sayıda tiryakiye bu zararlı maddeyi bıraktırmayı başaran Halis Efe, ağabeyinin kollarında öldüğü anı unutamıyor. Abisinin ölümüne sebep olan sigaradan insanları uzaklaştırmak için çalışan Efe, keşfettiği bitkisel ürün sayesinde herkesin sigarayı bırakacağına inanıyor. Bitkilerin şifa kaynağı olduğunu söyleyen Efe, Sağlık Bakanlığı onaylı bitkisel ürünü sayesinde içenlerin sigaradan tiksineceğini aktarıyor. Bakanlıktan onay belgesini aldıkları ilaç sayesinde 500’ün üzerinde tiryakiyi sigaradan kurtarmayı başardığını dile getiren Efe, “Bu ürün sigarayı bıraktırmanın ötesinde nikotin ve katranla tıkalı damarları açarak ciğerde bulunan sigaranın zararlarını sökerek tiksindirmektedir” diye konuştu. |
22.06.2010 |
Malezya üniversitesi, Türk öğrencileri bekliyor |
MALEZYA Putra Üniversitesi (UPM) Rektör Yardımcısı Prof. Dr Aini İderis, “Türk öğrencilerimizi üniversitemizde okumaya davet ediyoruz. Onları en iyi şekilde ağırlamaya hazırız.” dedi. Malezya Türkiye Diyalog Derneği yetkilileriyle bir araya gelen Uluslararası Akademik İşlerden Sorumlu Rektör Yardımcısı Aini İderis, UPM’nin ülkedeki en iyi iki üniversiteden biri olduğuna dikkat çekti. Başkanı Ahmet Kaplan’dan Türkiye’deki eğitim sistemi hakkında da bilgi alan Aini, “Okulumuzda birçok yabancı öğrencimiz mevcut. Türk öğrencileri de okulumuzda görmek bizi mutlu eder” dedi. Öğrencilere en yüksek kalitede eğitim verebilmek için çok çalıştıklarını belirten UPM Rektör Yardımcısı, “Farklı kültürlerden gelen yabancı öğrencilerimizi anlamak ve onları Malezya’da iyi bir şekilde ağırlayabilmek için çeşitli organizasyonlar ve etkinlikler düzenliyoruz” diye konuştu. |
22.06.2010 |
Eczacılık fakültesi açılsın mı? |
TÜRK Eczacıları Birliği (TEB) tarafından, ‘’Yeni eczacılık fakültesi açılması konusundaki ısrarın devam etmesi halinde yalnızca altyapısı ve eğitici kadroları eczacılık eğitimini vermeye yeterli kurumlara izin verilmesi gerektiği’’ savunuldu. TEB Merkez Heyeti’nin yazılı açıklamasında, eczacıların, Türkiye’de sağlık hizmetinin önemli yapı taşlarından biri olduğu vurgulanarak, bu hizmetin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için eczacıların iyi donanımlı fakültelerde, niteliği yüksek akademisyenlerce yetiştirilmesinin önem taşıdığı belirtildi. Son yıllarda açılan eczacılık fakültesi sayısının neredeyse 20’ye ulaştığı kaydedilen açıklamada, ‘’Açılan fakültelerin altyapı ve eğitim kadrolarının haâlâ tamamlanamamış olması bilinen bir gerçekken yeni fakültelerin açılmasının planlanması, oldukça düşündürücüdür’’ ifadeleri kullanıldı. |
22.06.2010 |
Karnedeki zayıf intihara sürükledi |
ADIYAMAN'DA karnesindeki zayıf yüzünden ailesi ile tartışan genç, intihara teşebbüs etti. Merkeze bağlı Kayalık Mahallesi’nde oturan O.C., karnesinde zayıf olduğu için ailesi ile tartıştı. Tartışma sonrası evde bulunan ilâçları içerek intihar etmek isteyen O.C.’yi ailesi yarı baygın halde buldu. Yakınları tarafından haber verilmesi üzerine eve gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahaleyi yaptığı genç, ardından Adıyaman Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. O.C.’nin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor. |
22.06.2010 |
Petrol felâketi kıyılara ulaştı |
ABD'NİN Meksika Körfezi’nde iki aydır, bin 500 metre derindeki kuyudan, yapılan son hesaplamalara göre günde 60 bin değil, 100 bin varil petrolün denize aktığı kaydedildi. Demokrat Parti Milletvekili Edward Mankey’in British Petrolium şirketinin mühendislerinden aldığı son hesaba göre, ABD Başkanı Barack Obama’nın tabiriyle “petrol deliği belâsı” olan, British Petrolium’un (BP) platform kazasından kaynaklanan dev akıntı günde 60 bin değil, 100 bin varil ham petrolü okyanusa ve kıyılara “zerk ediyor” olabilir. Missouri eyaletinin 80 km açığındaki petrol kazası, bugüne kadar yaşanan en büyük sanayi kazası olma yolunda hızla ilerliyor. BP’nin işlettiği “Deepwater Horizon” adlı platformda, 20 Nisan’da 11 kişinin ölümüne yol açan patlama meydana gelmiş, iki gün sonra da bu platforma bağlı, denizin 1500 metre altındaki kuyudan, ilk hesaplara göre suya günde en az 60 bin varil ham petrol karışmaya başlamıştı. BP şirketi Körfez’e karışan petrolün yüzde 90’ını önlemeyi amaçlıyordu. Yüzeyde petrolü emecek tanker dahil çok çeşitli yöntemler denendi.
MALİYET ARTIYOR
MEKSİKA Körfezindeki petrol platformunu işleten İngiliz petrol şirketi BP, platformun çökmesinden sonra sızan petrolün şirkete maliyetinin 2 milyar dolara ulaştığını bildirdi. BP’den yapılan açıklamada, henüz sızıntının sona ermediği belirtilerek, zararın artacağı kaydedildi. BP, bugüne kadar 32 bin şikâyetçiye 105 milyon dolar ödendiğini de bildirdi. BP geçen hafta da ABD’nin güney kıyılarındaki felâketzedelerin zararlarını tazmin etmek için 20 milyar dolar para vermeyi kabul etmişti. |
22.06.2010 |
Zimbabwe’ye kanlı elmas uyarısı |
ULUSLARARASI insan hakları örgütlerinden Human Rights Watch (HRW-İnsan Hakları İzleme), “kanlı elmas” ticaretini durdurma hedefiyle kurulan ve küresel çapta elmas ticaretini kontrol eden Kimberley Sürecine, madenlerinde insan hakları ihlalleri tespit ettiği Zimbabve’yi sertifika sisteminden çıkarması çağrısında bulundu. İsrail’de Tel Aviv’de yapılan Kimberley süreci toplantısı sırasında HRW tarafından yayınlanan 20 sayfalık raporda, örgütün araştırmacılarının, Zimbabve’nin doğusundaki Marange maden sahasında askerler tarafından işçilerin zorla çatıştırıldığına, işkence, dayak ve taciz uygulamaları olduğuna ilişkin delil elde ettiği bildirildi. HRW, Afrika genelinde çatışmaları finanse etmekte kullanılan, “kanlı elmas” olarak nitelenen ham elmasın ticaretini engellemek için 2002’de BM tarafından kurulan Kimberley Sürecinden, Zimbabve’nin elmas ticaretinin askıya alınmasını istiyor. Zimbabve’ye geçen yıl ambargo uygulanmış, ancak bu ülke sistemden çıkarılmamıştı. Kimberley Süreci tarafından Zimbabve’nin üyeliğinin askıya alınması, müşterilerin Zimbabve elmaslarını satın almaktan kaçınmasını sağlayabilecek. Hakkındaki iddiaları reddeden güney Afrika ülkesi Zimbabve’nin Maden Bakanı Obert Mpofu, insan hakları gruplarını “yalan bilgi vermek”, Zimbabve’yi “canavar gibi göstermek” ve “Zimbabve halkı aleyhine çalışmakla” suçlamıştı. |
22.06.2010 |
Foklar, bıyıklarıyla iz sürüyor |
FOKLARIN avlarını, balıkların suda arkalarında bıraktıkları gözle görünmez izleri bıyıklarıyla saptayarak buldukları belirlendi. Daily Telegraph gazetesinde yer alan habere göre, biyologlar, köpeklerin yiyeceklerini kokuların izini sürerek bulması gibi, fokların da balıkların suda bıraktığı belli belirsiz izleri saptama yeteneğine sahip olduğunu tespit etti. Fokların bıyıkları o kadar hassas ki, bir balığın arkasında bıraktığı izi balığın geçip gitmesinden yarım dakika sonrasına kadar saptayabiliyor. Rocstock Üniversitesi Denizcilik Bilimi Merkezi zooloğu Dr. Wolf Hanke, fokların bir balık geçip gittikten 35 saniye sonrasına kadar, yani 70 metre uzaklaştıktan sonra bile avlarının izini bularak takip edebildiğini söyledi. Foklar, karanlık veya kirli sularda kaçan avları yakalayabilmek için tamamen bu yeteneklerini kullanıyor. Journal of Experimental Biology dergisinde yayımlanan araştırmalarda, bir fokun gözlerini bağlayarak bir dizi deney yaptı. Bilim adamları, fokların avlarının büyüklüğü ve hızları hakkında bilgi sahibi olabildiğine dair bulgular da elde ettiklerini söyledi. |
22.06.2010 |
Yabancı türlere karşı tedbir alınıyor |
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü araştırmacıları, Kızıldeniz’den gelen ve Türk halkının lezzetine alıştığı yerli balık türlerini yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakan deniz anası, balon, gümüş, iskarmoz gibi istilacı türlerin Akdeniz’deki yayılım hızını engellemek için bilimsel çalışma başlattı. Akdeniz’in balık türlerinin yumurtlama, hayat ve beslenme alanlarının tek tek belirlendiği araştırmada, sayılarının 50 yıl içinde 3 bini bulacağından endişe edilen istilâcı balıkların üremesinin engellenmesi, yerli balıkların da çoğalması için avlanma dönemleri belirlendi. Uzmanlar, avlanma dönemlerine uyulmaması halinde yerli balık türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması uyarısında bulundu. Mersin’in Erdemli ilçesinde kurulu ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cemal Gücü Süveyş Kanalı’ndan geçerek Akdeniz’e ulaşan tehlikeli türler arasında bulunan balon balığı ve deniz anası sayısında artış yaşandığına dikkati çekerek, 1995’deki artışın ardından kaybolan bu türlerin son yıllarda tekrar artış göstererek balıkçılıkta ve turizmde olumsuz etkiler oluşturduğunu söyledi. Doç. Dr. Gücü, ODTÜ’nün desteğiyle başlattıkları projelerinde, Akdeniz türleri arasında bulunan barbun, mercan, çipura gibi balık türleri üzerinde Kızıldeniz’den gelen deniz anası, balon balığı, gümüş balığı, iskarmoz gibi balıkların oluşturduğu baskıyı azaltmayı hedeflediklerini bildirdi. Gücü, şöyle konuştu: ‘’Yürüttüğümüz çalışmalarda, yerli ve istilâcı balık türlerinin yumurtlama, beslenme, kışlama alanlarını tek tek tespit ettik. Bu bilgilerle Akdeniz’i yerli balık türlerinin üreme dönemlerinde avlanmaya yasak hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu şekilde yerli balıklarımızı ekosistem içinde avantajlı hale getirebiliriz. İstemediğimiz yabancı türlerin üreme dönemlerinde de balıkçılığı yoğunlaştırmakla onların ekosistemden hızla çekilmesini sağlayabiliriz.’’ Akdeniz’de son verilere göre 300’e yakın istilâcı yeni türün yurtlandığının düşünüldüğünü kaydeden Gücü, bunun 50 yıl içinde 3 bini bulacağından endişe edildiğini sözlerine ekledi. |
22.06.2010 |