Dünya |
Şimdi ne olacak? |
İlk şok ve öfke biraz duruldu. Şimdi akl-ı selim vaktidir. Başbakan Erdoğan’ın bir çok dünya ülkesi tarafından da canlı izlenen, bazılarını “Şimdi İsrail’e savaş ilân edecek!” beklentisi içine sokan hararetli konuşması da geride kaldı. Bundan sonra neler olacağını değerlendirme ve tavır belirleyip harekete geçme vaktidir. İsrail’in hamisi Amerika, Güvenlik Konseyi’nin kararını sulandırıp—uluslar arası soruşturma sözünün girmesine bile izin vermedi—yalnızca kınamaya dönüştürmesi, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Ashton’un da kınama ile yetinmesi, BM ve AB gibi uluslar arası kurumların, İsrail’e karşı etkin bir yaptırım düşünmediğini açıkça ortaya koydu. Hatta İsrail’in kara propagandasının etkisiyle bazı ülkeler saldırıyı meşrû müdafaa olarak görme eğilimine girdiler. Uluslar arası sularda, silâhsız ve masum sivillere saldırıldığını görmezden gelip, sopa ve bilyeleri silâh saydılar. Jeopolitik uzmanı, “Gelecek Yüzyıl: 21. Yüzyıl İçin Öngörüler” adlı ünlü kitabın yazarı George Friedman, Gazze’ye yardım konvoyunun asıl amacının “İsrail’in mantıksız ve zalim olduğunu göstermek” olduğunu, İsrail’i aşırı bir eyleme tahrik ederek küresel toplumdan koparmak istediğini, İsrail’in de bunu görerek güç gösterisinde bulunduğunu yazıyor. Bu yapılmasaymış abluka kırılır ve İsrail Hamas karşısında yenilmiş sayılırmış. Bu acımasız değerlendirmede Gazze’de aç susuz ve ilâçlardan yoksun bulunan masumların, gemide insanlık adına 32 ülkeden yardım için gönüllü olmuş yüzlerce insanın yeri yok. İHH ne kadar güçlü bir kuruluş imiş ki 32 ülkenin vatandaşını kendisinin bu gizli planına ikna edebilmiş! İslâm ülkelerinin ise bu konuda ciddî bir tavır ortaya koyamayacağı cılız seslerinden anlaşılıyor. Mısır böyle bir durumda bile sınır kapısını yeni açabildi. Ama bütün halk sokaklarda ellerinde Türkiye ve Filistin bayraklarıyla coşkun sel gibiler. Kendilerinin olmayan hükümetlerinin suskunluğuna inat kardeşlik dayanışması sergiliyorlar. Uluslar arası hukuk bir çok hukukçu tarafından yalnızca güçsüze uygulanması, güçlüye karşı bir yaptırımın olmaması dolayısıyla hukuk bile sayılmıyor. Bu olayda da İsrail’e uluslar arası hukuk çerçevesinde bir yaptırım çıkması mümkün görünmüyor. Peki, İsrail’in yaptığı yanına kâr mı kalacak? Somut olarak bir adım atılacak mı? İslâm dünyası İsrail ile bütün ticarî ilişkilerini kesebilir mi? Amerika’nın İsrail’e karşı herhangi bir tavır sergilemesi beklenebilir mi? Maalesef hayır. Türkiye’nin bile uzun yıllardır İsrail’e özellikle askerî teknoloji ve tarım alanında birçok konuda oluşan bağımlılığını bir anda kesip atması zor. Bugün hayalperestlerin “Keşke İsrail’i bombalasa!” diye içinden geçirdiği uçaklarımızın bir kısmının elektronik sistemlerinin bile bu ülkeden geldiğini unutmamak gerek. Ancak bu olayın dünya kamuoyu nezdinde İsrail’in Filistin’e karşı daha yumuşak bir tutuma girmesi için zorlanması, ablukanın esnetilmesi, Filistin’e daha çok sahip çıkılması gibi, işgal altındaki topraklara yönelik bazı olumlu etkiler doğuracağı açıktır. ABD’nin Ortadoğu’daki etkinliğinin azalmasıyla oluşan güç boşluğunu Türkiye ile Rusya’nın doldurmaya çalıştığını, bu olayın da Türkiye’nin bölgedeki güçlü ve sahiplenen ülke imajını pekiştireceğini bazı uluslar arası gözlemciler söylüyor. Bizce bu yorum ABD’nin bölgedeki etkinliğinin azalması gibi doğru olmayan bir tesbite dayandığı için yanlış sonuca varıyor. Halklar nezdinde itibarı artan Türkiye’nin, halkından kopuk Arap yönetimlerini yalnızca tedirgin ettiği bir gerçektir. Kısacası; maalesef bazı hamasî nutuklar ve küçük güç gösterileri dışında İsrail’e karşı hiçbir şey yapılamayacak. İsrail bir bakıma istediğini elde etti. Bundan sonra kimse Gazze’ye yardım konvoyu kurup denize açılamayacak. İsrail, Hamas’ın bu tahrikle yapacağı birkaç saldırıyı bahane gösterip Gazze’yi daha fazla vuracak. Türkiye bile uzun yıllardır İsrail’e özellikle askerî teknoloji ve tarım alanında birçok konuda oluşan bağımlılığını bir anda kesip atamayacak. Yani olan yine masumlara olacak. Ama bütün bunları beşerî aklımızla söylüyoruz. Elbette Kader-i İlâhî’nin de bir hesabı var! Mazlûmun ahı her an zalimi yakabilir. |
H.İbrahim CAN 03.06.2010 |