29 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yurt Haber

 

Başakşehir’de kültür günleri

29 Mayıs- 06 Haziran tarihleri arasında devam edecek Kültür Etkinlikleri’nde, çocuk eğlenceleri, Kur’ân ziyafeti, semazenler, uçurtma şenliği, kitap fuarı, tiyatro, konser ve konferans gibi birçok etkinlik gerçekleştirilecek.

Etkinlikler, Başakşehir sular vadisi anfi tiyatro ile Sera Cafe arasındaki alanda yapılacak. Geçen yıl ilki yapılan Sular Vadisi Kültür Etkinlikleri’nin ikincisi, 29 Mayıs Cumartesi başlıyor. Sayıları kırkı bulan Başakşehir STK Platformu tarafından organize edilen faaliyetler, bir Mehter konseri ile başlayacak, halk oyunları gösterisi ile devam edecek. Saat 17:30’da Mehmet Can’ın sunumu ile yapılacak açılış programında, kokteyl, Mehteran konseri ve Halk Oyunları sahnelenecek. Etkinliklerin ilk programı her zaman olduğu gibi minikleri yakından ilgilendiriyor. Cumartesi saat 19.00’da başlayacak olan Çocuk Şenliği kapsamında, Çocuk Tiyatrosu, Palyaço ve İllüzyon gösterileri yapılacak. Sular Vadisi Kütler Etkinlikleri’nin ikinci günü olan 30 Mayıs Pazar günü ise saat 20:30’da Dünya Şampiyonu Hafız Abdurrahman Sadien’in katılımı ile Kur’ân-ı Kerim Ziyafeti gerçekleştirilecek.

29.05.2010


 

Çocuk koltuğuna tepki

Karayolu Trafik Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle araçlarda çocuklara koltuk zorunluluğu getirilmesini değerlendiren Tüketiciler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çaprak, “Araçlarda çocuk koltuğu uygulamasında boy ve kilo kriteri doğru seçilmelidir” dedi.

Tüketiciler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çaprak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yapılan düzenleme ile araçlarda seyahat eden çocuklar için çocuk koltuğu uygulaması zorunlu hale gelmiş; 36 kg ve 140 cm altındaki çocukların çocuk koltukları ile taşınabileceğini hükme bağlanmıştır. Ülkemizde çocukların yaş-boy-kilo ortalamalarını gösteren tablolar incelendiğinde 36 kg ve 140 cm sınırlamasının işaret ettiği yaş ortalaması 50 persentil dikkate alındığında 10-11 yaş aralığıdır. Yani 11 yaşındaki çocukların bile yarısı bu sınırların altında kalmaktadır. Çocuğun ailesinden ayrıldığı ve iradesini ortaya koyduğu ilk toplumsal alan ilköğretimdir. 7 yaşındaki bir çocuk kendi başına okula gidebilir, eğitim alabilir. 7 yaşındaki çocukların % 90 lık kısmı ortalama 18,5 kg ve 114 cm’nin üzerindedir. Bu uygulama için sadece yaş kriterini dikkate almak da sıkıntılı olabileceğinden, bu yaşa ait alt değerler kriter seçilmelidir. 36 kg ve 140 cm tercihi, 7 yaşa göre revize edilmelidir. “

UYGULAMADA CİDDÎ

SIKINTI YAŞANACAK

Çocukların seyahat güvenliği açısından getirilen uygulama ilke olarak yerinde olsa dahi, zorunluluk kriterleri uygulamada ciddî sıkıntı ve tartışmalara sebep olacağını ifade eden Hüseyin Çaprak, nüfusumuzun % 17 sinin 11 yaş altında olduğu dikkate alındığına dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi: “Çocukların ulaşımında yeni engeller oluşacağı görülmektedir. Mevcut kriterlere göre 13 yaşındaki çocuğa dahi koltuk zorunluluğu nedeni ile çocukların olumsuz psikolojik etki altında kalacağı unutulmamalıdır. Zorunluluk nedeni ile çocuk koltuğu satışlarında ciddî artış yaşanmış, fahiş kâr arzularına zemin hazırlanmıştır. Yönetmelik’te acilen değişikliğe gidilerek boy ve kilo değerleri revize edilmeli, uygulanabilir hale getirilmelidir. Aksi uygulamada denetimlerde sübjektif uygulamalar yaşanacak boy ve kilo tesbitinde tartışmalara neden olacaktır. Özel araçlarda getirilen zorunluluk dikkate alındığında okul servisleri, toplu taşıma araçları ve ticari taksilerin de kapsama alınması gerekmektedir. Fakat şu an için yoruma açık olan bu durum sayılan araçlarda çocuk koltuğu bulunması gereksinimi doğurmaktadır. Bu ise kabul edilebilirlik ve uygulamadan uzak bir durumdur.”

29.05.2010


 

Keneler vücuttan "Kene Kartı" ile çıkarılacak

KIrIm Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı ile mücadelede kenenin vakit kaybedilmeden vücuttan uzaklaştırılmasının son derece önemli olduğu bildirildi.

Bu işlemin kolaylaştırılması için geliştirilen ‘’kene kartı’nın da kullanımına Türkiye’de bu yıl başlanacağı bildirildi. İl Sağlık İl Müdürü Dr. Erdinç Özoğlu, yaptığı açıklamada, Samsun’da ilk etapta yaklaşık 20 bin adet kene kartı dağıtılacağını söyledi. KKKA Hastalığının Türkiye’de 2002 yılından sonra görülmeye başlandığını, Samsun’da ise ilk vakanın 2004 yılında ortaya çıktığını belirten Özoğlu, o tarihten sonra vak'a sayısının her geçen yıl katlanarak arttığına işaret etti. Sağlık alanında bölge merkezi konumunda olan Samsun’da Sinop, Amasya, Tokat, Çorum gibi çevre illerden gelen vakaların da takip edildiğini belirten Özoğlu, ‘’2004 de 1 vak'a varken, 2005’te 5 vaka, 2006 ve 2007’de 6’şar vaka görüldü. 2008 yılında ilimizdeki üniversite hastanesinde bölgeden gelen vak'alarla birlikte 119 hasta takip ettik bunlardan 8’ini kaybettik, geçen yıl 92 pozitif hasta vardı bunlardan 9’unu kaybettik. 2008’de Samsun’un şehir olarak 43 tane pozitif vakası oldu, bu 43 vak'adan 2’sini kaybettik. 2009 yılında Samsun’da 40 vakamız oldu, bunlardan 4 kişiyi kaybettik’’ dedi. Bu yıl da Türkiye’deki ilk ölüm vak'asının Samsun’un Ladik ilçesinde yaşandığını anımsatan Özoğlu, kenenin vücuttan çıkarılmasının önemli bir konu olduğunu, bu hususta insanların işinin kolaylaştırılması için ilk etapta Sağlık Bakanlığı tarafından Samsun’a yaklaşık 20 bin adet ‘’kene kartı’’ gönderildiğini bildirdi.

29.05.2010


 

İstanbul’un fethinin bir romanı bile yok

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kazım Yetiş, Türk edebiyatında, İstanbul’un fethi gibi dünyayı sarsan bir olayın önemine uygun bir roman, tiyatro eseri bulunmamasının eksiklik olduğunu belirtti.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kazım Yetiş, İstanbul’un fethinin dünyada çeşitli etkilerinin bulunduğunu ifade ederek, ‘’Bizim için önemli olan İstanbul’un fethinin Türk edebiyatında nasıl akis bulduğudur. Maalesef geçmiş dönemlerde, belki estetik ve san'at anlayışlarının bir gereği olarak klasik dönem şairlerimiz, İstanbul’un fethini gereği gibi ve yeterince işlememişlerdir ama şairlerimizin, san'atkârlarımızın İstanbul’dan bahsetmemesi diye bir şey de elbette söz konusu değildir’’ dedi. Klâsik dönemde pek çok şairin İstanbul’la ilgili beyitler, gazeller hatta kasideler söylediğini belirten Prof. Dr. Yetiş, tarihî roman yazmanın zorluklarına değindi. Prof. Dr. Yetiş, tarihî romanların bir zemine oturması gerektiğini, tarihî konuların ayrıntılarıyla araştırılmasına ihtiyaç duyulduğunu, tarihi şahsiyetlerin anlatılmasının zor olacağını belirterek, ‘’Elbette uydurma şahsiyetler de olacaktır, ama bunlar da tarihi zemine oturmalıdır’’ dedi. Fethin edebiyata aktarılması halinde film yapılmasının da mümkün olacağını vurgulayan Yetiş, iyi bir araştırmaya ve çalışmaya dayalı bir roman olmadan konunun film haline getirilmesinde de zorluklar yaşandığına dikkati çekti.

29.05.2010


 

Kurumlar ‘e-Devlet’e mesafeli

E-Devlet projesi kapsamında uygulanmaya konulan Kimlik Paylaşım Sistemi’nin (KPS) yeterince kullanılmaması, kırtasiyeciliğin ortadan kaldırılmasını engelliyor.

Nüfus Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, 2006 yılında kabul edilen 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medeni durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait tabiî ve hukukî olayların belirlenip belirlenmesi, bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılması, elektronik ortamda ulusal adres veri tabanının oluşturulması ve nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesini sağlamayı amaçlıyor.

Kamu kurumlarında kırtasiyeciliğin, zaman kaybının ve israfın önlenmesi, vatandaşa daha etkin hizmet verilebilmesi için MERNİS sistemi ile tüm vatandaşların nüfus kayıtları bilgisayar ortamına aktarıldı. Kimlik Paylaşım Sistemi (KPS) ile kamu kurum ve kuruluşlarının vatandaşın ikamet ve kimlik bilgilerine on-line olarak ulaşmaları sağlandı. Ancak, aradan geçen 4 yıllık sürede kurumlar eski alışkanlıklarından vazgeçemediği için halen birçok kurum nüfus ve ikamet bilgilerini vatandaştan talep ediyor. Nüfus kaydı veya yerleşim yeri belgesi (ikamet belgesi) almak isteyen vatandaşlar, nüfus müdürlüklerinde yığılmalara sebep oluyor. Böylece, hem vatandaşın zaman israfı, hem kırtasiyecilik devam ediyor. Nüfus ve kimlik bilgilerinin bilgisayar ortamından istenildiği vakit anında kamu kurumlarından alınabilmesini sağlayan sistemin işlerliği için birçok yasal düzenleme yapıldı.

Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından Başbakanlığın 2006 tarihli 33 numaralı genelgesinde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının sistemlerini yeni uygulamaya göre uyarlamaları istendi. Başbakanlığın aynı yıl yayınladığı 8 numaralı genelgesinde ise kırtasiyeciliğin kaldırılmasının hükümetin öncelikli hedeflerinden biri olduğu vurgulanarak, kamu kurum ve kuruluşlarının nüfus müdürlükleri ve vatandaştan yerleşim yeri ve nüfus kayıt belgesi talep etmemesi, kurum ve kuruluşların bu bilgileri KPS’den almaları istendi. Ayrıca, ‘’Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik’’ de kırtasiyeciliği sona erdirmeyi amaçlayan KPS uygulaması ile ilgili ayrıntılı bilgilere yer verildi.

Bütün bu düzenlemelere rağmen eski alışkanlıkların bırakılmaması, nüfus müdürlüklerinde yoğunluğa neden oluyor. Nüfus müdürlüklerinden alınmak üzere vatandaştan en çok belge talep eden kurumların başında SGK geliyor. SGK, işe yeni başlayan vatandaşlardan nüfus kayıt örneği ve yerleşim yeri belgesi talep ediyor. Vatandaştan en çok belge talep eden kurumlar arasında okullar ikinci sırada geliyor. Kayıt ve nakiller için yerleşim yeri belgesi isteyen okullar, ayrıca bursluluk ve parasız yatılı okullara başvuru sırasında da aynı belgeleri talep ediyor.

29.05.2010


 

Muş'ta 2 aile arasında bıçaklı kavga çıktı: 6 yaralı

Muş’ta 2 aile arasında çıkan bıçaklı kavgada 1’i ağır, 6 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Sunay Mahallesi’nde Işık ve Koçlardan aileleri arasında henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı tartışma çıktı.

Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine, Mehmet Sıddık Işık ağır, Maşallah, Şeyhmus ve Necmi Işık, Abdurrezak Çetin ve Münacettin Koçlardan aldıkları bıçak ve sopa darbeleriyle yaralandı. Olay yerine çağrılan polis ekipleri kavgaya müdahale ederken, yaralılar çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Durum ağır olan Mehmet Sıddık Işık, Muş Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

29.05.2010


 

Bu otelde sigara içen çalışamıyor

İstanbul Pendik’te Türkiye’nin en büyük kongre oteli kapılarını turizme açtı.

538 odası ve 55 toplantı ve organizasyon mekânı ile hizmet veren otel, düzenlenen toplantı ile basına tanıtıldı. The Green Park Pendik Hotel & Convention Center Yönetim kurulu Başkanı Adil Üstündağ, sigara içen hiçbir elemanı bünyesinde çalıştırmadıklarını vurgularken, herhangi bir çalışanın sigara içtiği tesbit edilirse işten çıkarılma sebebi olacağını söyledi. Otelin 3 yıl önce açılmaya hazır olduğunu belirten Üstündağ, bürokratik engeller nedeniyle bir türlü otel kapılarını açamadıklarını ve mali kayıplar yaşandığını ifade etti. Yeni bir ilke imza atmanın gurur ve mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Adil Üstündağ, Pendik’teki kongre oteliyle ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bugüne kadar tüm otellerimizde ortaya koyduğumuz hizmet kalitesi ve sağladığımız güvenin tabii ki, farkındayız. Ancak, Pendik’teki kongre oteli henüz hizmete açılmadan bazı büyük organizasyonları aldık. Ciddi teklifler de gelmeye devam ediyor. Bunları büyük bir dikkatle değerlendiriyoruz. Örneğin 10-15 Nisan’da yapılan Dünya Ralli Şampiyonası’na sponsor olduk. Dünyaca ünlü sporculara ev sahipliği yaptık. Bu olay, hizmet kalitemiz ve güvenirliğimizin ayrı bir ispatı oldu. İstanbul’da kongre turizminde ciddi bir eksikliğe çözüm ürettik. Avrupa ve Dünya ölçeğinde önemli kongreleri bu otelimize alacağız. İstanbul’umuza ve Türkiyemiz’e hayırlı olsun. İlklere imza atmaya devam edeceğiz.” Üstündağ, düzenlenen basın toplantısında kongre otelinde ilk 4 ayda, değişik kademelerde 296 kişi istihdam edildiğini belirterek, hedeflerinin 1000 kişiyi istihdam etmek olduğunu dile getirdi. Kongre ve toplantılara ev sahipliği yapacak otele kara, deniz ve hava yoluyla ulaşılabiliyor. Pendik sahilinde, Temenye Bölgesi’ndeki kongre oteli; Sabiha Gökçen Havalimanı’na 9 kilometre, İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) iskelesine ise 1 kilometre mesafede yer alıyor.

29.05.2010


 

Denizli'de 185 evi su bastı

Denİzlİ Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, önceki akşam saatlerindeki etkili yağış sonunda 965 su baskını ihbarı aldıklarını, 135 ev, iş yeri ve bodrumdan su tahliye çalışması yapıldığını bildirdi.

Zeybekci, Belediye Encümen Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, yağmurdan zarar gören tüm vatandaşların yaralarını saracaklarını, önceki akşamdan itibaren bu çalışmaların başlatıldığını belirtti. Bayındırlık İl Müdürlüğü ve belediyeden oluşturulan 13 ayrı ekibin, mahallelerdeki zarar tesbit çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Zeybekci, Meteoroloji’den aldıkları verilere göre, metre kareye 24 kilogram düştüğünü, bu kadar yağışın normal şartlarda Denizli’de bir olumsuzluğa sebep olmaması gerekirken, özellikle İsrafil Deresi, Hallaçlar bölgelerindeki dereler ve dağlara daha çok yağmurun yağması, belediyenin yaptığı yağmur suyu hatlarının henüz devreye girmemesi nedeniyle su baskını yaşandığını söyledi.

29.05.2010


 

Arılar hayatımızı direkt etkiliyor

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, ‘’Arılar, insanların yaşamını direkt etkileyen bir özelliğe sahip.

Çünkü sebze ve meyvelerin üretiminde bu canlının işlevi çok büyük’’ dedi. HÜ tarafından Beytepe Yerleşkesi Mehmet Akif Ersoy Salonu’nda düzenlenen ‘’1. Dünya Arı Günü’’ etkinliği, HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı Çocuk Korosu’nun ‘’Şarkılarda Arılar’’ adlı mini konseriyle başladı. Prof. Dr. Erdener, etkinliğin açılış konuşmasında, Türkiye’nin aynı anda farklı iklimleri yaşama şansına sahip bir coğrafyada bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin, 4 milyonu aşkın kovanıyla dünya bal üretimde 3. sırada olduğunu ifade eden Erdener, şöyle konuştu: ‘’İnsan yaşamında arının ve arıcılığın önemi yadsınamaz. Geçtiğimiz yüzyılın en büyük bilim adamlarından Einstein’ın dediği gibi, arıların yok olması halinde insanların ömrü de bir anlamda onlarla bitecektir. Arılar, insanların yaşamını bu kadar direkt etkileyen bir özelliğe sahip. Çünkü sebze ve meyvelerin üretiminde bu canlının işlevi çok büyük.’’

29.05.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.