Güncel |
“Nükleer anlaşma anti-demokratik” |
Greenpeace, Türkiye’nin AB direktiflerine, EPDK yasasına, Mersinlilerin ve biliminsanlarının tepkilerine rağmen imzalanan nükleer anlaşmanın anti-demokratik olduğunu söylüyor. Dün, Rusya Devlet Başkanı Dimitry Medvedev ve Başbakan Erdoğan, Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan 4800 MW gücünde 4 reaktör için ihalesiz olarak hükümetlerarası anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile hükümet hem Rekabet Kanunu’nu, EPDK yasasını ve de Avrupa Birliği direktiflerini ihlal etmiş oluyor. Anlaşmanın detayları arasında belirlenen ortalama 12.5 sentlik fiyatın Türkiye üretim ortalamasının 4 katı olması dikkat çekici. Ancak bu yüksek maliyete rağmen Türkiye 2020 yılında daha fazla doğalgaz, kömür ve petrol alımı yapıyor olacak. Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Korol Diker, “Türkiye bu anlaşma ile daha kirli, daha pahalı ve daha bağımlı bir enerji sistemine doğru adım adım ilerliyor. Hükümet bu adımları ise son derece anti-demokratik bir şekilde, Mersinlilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve biliminsanlarının tepkilerine rağmen yapıyor” dedi. 1976’da ilk kez Akkuyu için yer lisansı alındığından bu yana 34 yıl geçti. Bu süre zarfında 5 bakan geldi geçti ve milyarlarca dolar harcandı. Şimdi ise hükümet, Rusya ile masaya oturarak alelacele bu serüvene son vermek istiyor ancak bunu yaparken Rus nükleer teknolojisinin sorunlarını görmezden geliyor. Rusya Enerji Bakanlığı verilerine göre, Rus nükleer endüstrisinin 2015 yılına kadar yapmayı planladığı projelerde yüzde 60’lık bir kesintiye gidiyor. Bu küçülmenin başlıca sebebi olan yeterli ağır makinanın-lojistik yeterliliğin bulunmaması, yurtdışında devam eden projelerde de ciddî güvenlik açıkları oluşturuyor. Benzer şekilde Bulgaristan’da da yapımına 22 yıldır devam edilen Belene Nükleer Santrali yüksek maliyetler sebebiyle bir türlü tamamlanamıyor. |
UMUT YAVUZ 13.05.2010 |
FİLİSTİN “VETO EDİN” ÇAĞRISI YAPMIŞTI |
Ankara’nın İsrail’e yönelik OECD jesti, Filistinlilerin “Veto edin” mektubuna rağmen geldi. Filistin yönetimi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bütün OECD ülkelerine mektup yazarak, İsrail’in üyeliğinin “reddi” çağrısı yaptı. Ankara’ya geçen hafta ulaşan mektupta, İsrail’in Filistin topraklarını işgal ettiği ve bu işgal sürecince “tüm OECD değerlerine aykırı hareket ettiği” vurgulandı. ERDOĞAN'IN “ŞERH”LERİ TATMİN ETMEDİ
Türk hükümetinin 2004'te veto ettiği İsrail'e bu kez OECD vizesi vermesi Filistin başta olmak üzere İslâm âleminde hayal kırıklığı ve tepkiyle karşılanırken, Başbakan Erdoğan'ın “İsrail OECD üyesi olduktan sonra, örgütün insan haklarını koruma ilkesine uymak ve Gazze'deki ablukayı kaldırmak zorunda” şeklindeki açıklamaları inandırıcı ve tatminkâr bulunmadı.
Filistin’e rağmen İsrail’e evet
Ankara’nın İsrail’e yönelik Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) jesti, Filistinlilerin “Veto edin” mektubuna rağmen geldi. OECD, İsrail, Estonya ve Slovenya’nın üyeliğini kabul etti. Üç ülkenin 31 üyeli OECD’ye katılım müzakereleri 2007 yılında başlamıştı. Uzun süredir İsrail’in üyeliğine karşı çıkan Türkiye, Paris’te önceki gün yapılan oylamada ‘evet’ dedi. OECD, 2007 yılından bu yana katılım müzakereleri yaptığı İsrail, Estonya ve Slovenya’nın üyeliğini Büyükelçiler Konsey toplantısında onaylamıştı. Ancak üyelikler 27-28 Mayıs’ta Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşecek OECD toplantısında tescillenecek. İsrail Maliye Bakanı Yuval Steinitz ise OECD üyeliğinin ülkesi için “tarihi bir başarı” olduğunu söyledi.
FİLİSTİNLİLER ANKARA’YA MEKTUP Ankara’nın İsrail’e yönelik OECD jesti, Filistinlilerin “veto edin” mektubuna rağmen geldi. Filistin yönetimi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu tüm OECD ülkelerine mektup yazarak, İsrail’in üyeliğinin “reddedilmesi” çağrısında bulundu. Ankara’ya geçen hafta ulaşan Filistin mektubunda, İsrail’in Filistin topraklarını işgal ettiği, bu işgal sürecince de “tüm OECD değerlerine aykırı hareket ettiği” vurgulandı. Mektupta, İsrail’in Gazze’ye yönelik ambargosunun ise, bu bölgede yaşayan sivillerin “insanlık onurunu ayaklar altına aldığı” mesajı verildi. Mektupta, “İsrail 2008 Aralık-2009 Ocak döneminde tüm Gazze’yi yıkan saldırısının ardından, bir de ambargo uygulayarak, buradaki sivillerin hayatlarını devam ettirmek için bölgeyi yeniden inşa etmelerine bile izin vermemektedir” denildi. Türk hükümetinin 2004’te veto ettiği İsrail’e bu kez OECD vizesi vermesi Filistin başta olmak üzere İslâm âleminde hayal kırıklığı ve tepkiyle karşılandı. Başbakan Erdoğan’ın “İsrail OECD üyesi olduktan sonra, örgütün insan haklarını koruma ilkesine uymak ve Gazze’deki ablukayı kaldırmak zorunda” şeklindeki açıklamaları inandırıcı ve tatminkâr bulunmadı. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Filistin sorununun yalnız Müslümanları değil, demokrasiden, milletlerin eşit haklarından, uluslararası hukukun temel normlarından bahseden herkesi ilgilendirdiğini vurgulayrak, İsrail’in Filistin’e yönelik tutumunu engelleyecek diplomatik girişimlere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Bu diplomatik çabalardan birinin de İsrail’in OECD’ye üyeliğinin engellenmesi olacağını dile getiren Kurtulmuş, ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin İsrail’in OECD üyeliğine hiçbir itirazı olmadığı söyledi. Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Bütün İslam dünyasının hemen hemen bütün partilerinin ortak meselesi olan İsrail saldırganlığının durdurulması ve Filistin meselesine sahip çıkmak konusunda Türkiye’nin tarihi bir vebal altına girdiğini, Hükümet’in bu kararla asla bedelini ödeyemeyeceği, millet karşısında, tarih karşısında ve Allah indinde asla hesabını veremeyeceği büyük bir sorumluluğa imza attığının bilinmesini isterim.” |
13.05.2010 |
AB’yi demokrasi için istiyoruz |
DİyarbakIr Valisi Hüseyin Avni Mutlu, AB sürecini hem AB’ye katılım süreci olarak değerlendirdiklerini hem de daha iyi bir işleyen devlet nizamı, daha mükemmel işleyen demokrasi sunmak için yürütüldüğünü söyledi. Diyarbakır Valiliğinde oluşturulan ‘’AB’ye Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu’’ ilk toplantısını yaptı. Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun başkanlık ettiği toplantı, Valilik Proje Koordinasyon Merkezi Toplantı Salonu’nda yapıldı. Mutlu, toplantıda yaptığı konuşmada, Valilik bünyesindeki kurulun, AB’ye katılım sürecine ilişkin bütün bilgileri taşraya taşımak amacıyla oluşturulduğunu ifade ederek, böylelikle katılımcılığı artırmak ve AB sürecindeki gelişmelere uyum sağlamanın, taşrada mevcut uygulamalara yönelik mevzuatın takip edilmesinin amaçlandığını aktardı. Sürecin daha sağlıklı işlemesi, verimli yürütülmesi ve bu konuda da taşrada katılımın sağlanmasının hedeflendiğini ifade eden Mutlu, şöyle dedi: ‘’Yüzü Batıya dönük olan bir toplum olarak bu süreci en iyi şekilde yürüteceğiz. Bunu sadece AB’ye katılım için değil, halkımızın daha modern bir yaşama, refaha, hukuka, demokrasiye, ulaştırılabilmesi için yapıyoruz. AB’ye girmek önümüzde bir hedeftir. Ama bizim asıl hedefimiz toplumumuz, bireylerimiz ve halkımız içindir. Bu sebeple süreci hem AB’ye katılım süreci olarak değerlendiriyoruz, hem de halkımıza yüksek standartlarda bir hayat, daha iyi bir işleyen devlet nizamı, daha mükemmel işleyen demokrasi sunmak için yapıyoruz.’ |
13.05.2010 |
“Konsoloslar ve başkanlar AB için ele ele” |
Zeytİnburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Avrupa Birliği’ne (AB) giriş sürecinde yerel yönetimler arası ilişkilerin son derece önemli olduğunu söyledi. Zeytinburnu Belediyesi, ‘’Avrupa Birliği Günü’’ dolayısıyla, ilçe belediye başkanları, kaymakamlar ve çeşitli ülkelerin İstanbul başkonsoloslarının katıldığı ‘’Konsoloslar ve Başkanlar Türkiye’nin AB Üyeliği İçin El Ele’’ başlıklı bir toplantı düzenledi. Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantının açılışında konuşan Aydın, AB’ye girişi, sadece resmi bir formalitenin yerine getirilmesi olarak görmediklerini, bu süreçte Türkiye ve AB ülkeleri arasında yerel bazda ilişkileri geliştirmenin büyük önemi bulunduğunu kaydetti. ‘’AB’ye giriş sürecinde yerel yönetimler arası ilişkilerin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz’’ diyen Aydın, başkanvekili olduğu Marmara Boğazları ve Belediyeler Birliğinin, bu konuda yoğun faaliyetleri bulunduğunu, çünkü AB ülkeleri ve Türkiye’deki yerel yönetimler arasındaki ilişkinin henüz istedikleri seviyede olmadığını bildirdi. Aydın, Türkiye’nin AB içine dahil edilmesinin ve büyük bir kültür birliğinin oluşturulmasının son derece önemi bulunduğunun altını çizerek, ‘’Buna hem Türkiye’nin, hem Avrupa’nın ihtiyacı var” diye konuştu. |
13.05.2010 |
Üniversitede gerginlik |
Muğla’da üniversite öğrencileri arasında çıkan kavgada bir öğrenci silahla yaralandı. Alınan bilgiye göre, Muğla Üniversitesinde eğitim gören 2 grup arasında önceki gece Recai Güreli Caddesinde kavga çıktı. Kavga esnasında açılan ateş sonucu ağır yaralanan Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Şerzan Kurt (21), acil serviste yapılan ilk müdahalenin ardından ameliyat edildi. Kurşunun sol omzundan girerek, sağ omzundan çıktığı ve başından sert bir cisimle darp edildiği bildirilen Kurt, ameliyatın ardından hastanenin yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı. Yaralı öğrenci, daha sonra, Sağlık Bakanlığına ait ambulans helikopterle İzmir’e sevk edildi. Muğla Emniyet Müdürlüğü ekipleri, öğrenci grupları arasında çıkan kavgayı ‘’gaz bombası’’ ile müdahale ederek sonlandırdı. Polis tarafından dağıtılan öğrenciler, 1’i polise ait 2 otomobil, 2 iş yeri ve MHP İl Başkanlığına taş atarak zarar verdi. Polis, olaylara karıştığı öne sürülen yaklaşık 20 öğrenciyi ifadelerini almak üzere polis merkezinde götürdü. Hastane önünde bekleyen öğrenciler, arkadaşlarının polis tarafından havaya açılan ateş esnasında vurulduğunu iddia ederek, ‘’Biz olayın tüm boyutları ile araştırılmasını istiyoruz’’ dedi. Muğla Devlet Hastanesi’nin bahçesine girmek isteyen grupla, gruba engel olmak isteyen polis memurları arasında arbede yaşandı. Arbedede grubun attığı taşlardan, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Murat Demirbaş yaralandı. |
13.05.2010 |
Hukukçular’dan Gül'e mektup |
aralarInda Erdoğan Teziç, Mümtaz Soysal’ın da bulunduğu 14 hukukçu, ‘’Anayasa değişikliği paketini bir daha görüşülmesi için TBMM’ye geri gönderilmesi’’ talebini içeren mektubu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdi. Cumhurbaşkanı Gül’e gönderildiği belirtilen mektupta, TBMM’de kabul edilen Anayasa değişikliği konusunda ‘’bazı endişelerin’’ olduğu ifade edildi. Anayasaların insan haklarını güvence altına almak üzere siyasal iktidarı kısıtlamak için yapıldığı savunulan açıklamada, yasama ve yürütmenin bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesinin çoğulcu bir demokrasiyi benimseyen bir siyasal iktidarın yararına olacağı bildirildi. Hukukçuların Anayasa değişikliği paketine ilişkin şekil ve esas yönünden eleştirilerinin de yer aldığı mektupta, Cumhurbaşkanı Gül’den ‘’Anayasa değişikliği paketinin bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermesi’’ talep edildi. Mektupta imzası bulunan 14 hukukçu arasında Erdoğan Teziç ve Mümtaz Soysal’ın yanı sıra İbrahim Kabaoğlu, Süheyl Batum ve Turgut Kazan da yer alıyor. |
13.05.2010 |
“Balyoz”da ifadelere devam |
‘’Balyoz planı’’ iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında bazı muvazzaf asker ve emekli subaylar ifade verdi. Davetiye üzerine bazı muvazzaf askerler, ‘’Balyoz planı’’ iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ifade vermek üzere Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Hakim ile savcıların giriş yaptığı bölümden adliyeye giren muvazzaf askerler, Cumhuriyet Savcılığında ifadelerine başvuruldu. Askerler, ifadelerinin ardından bahçede bekleyen sivil plakalı askeri araca binerek, adliyeden uzaklaştı. |
13.05.2010 |
DHKP/C üyesi 15 kişi gözaltına alındı |
Terör örgütü DHKP/C’ye yönelik düzenlenen operasyonlarda 15 kişi gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Küçükçekmece, Maltepe ve Şişli’de yolu trafiğe kapatarak, özel araç ve iş yerlerine zarar veren, molotofkokteyli korsan gösteri düzenleyerek, güvenlik güçlerine taşlı, havai fişekli saldırıda bulundukları öne sürülen kişilere yönelik düzenlenen operasyonlarda, DHKP/C terör örgütü mensubu 15 kişinin gözaltına alındı. Bu kişilerin üzerlerinde ve bulundukları adreslerde yapılan aramalarda, 1 ruhsatsız tabanca, 1 muşta, 3 litre molotofkokteyli yapımında kullanılan yanıcı ve yakıcı sıvı, cam şişe ve bez parçaları, maske olarak kullanılan kırımızı bez parçaları ile dijital malzeme ve örgütsel doküman ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğünde sorguları tamamlanan ve DHKP/C terör örgütü mensubu 15 kişinin Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Adliyesi’ne sevk edildikleri kaydedildi. |
13.05.2010 |
Tuğluk’a 1 beraat, 1 zaman aşımı |
KapatIlan DTP’nin eski milletvekili Aysel Tuğluk, ‘’terör örgütünün propagandası yapmak’’ suçundan yargılandığı 2 dâvânın birinden beraat ederken, diğer dâvâsı ise zaman aşımı sebebiyle ortadan kalktı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk önce, Tuğluk’un 28 Mayıs 2004 tarihinde bir gazetede yayımlanan ‘’Apo konuşuyor’’ başlıklı haber sebebiyle ‘’terör örgütünün propagandası yapmak’’ suçundan yargılandığı dâvâ görüldü. Duruşmaya Tuğluk katılmazken, avukatı Özcan Kılıç hazır bulundu. Dâvâyı karara bağlayan mahkeme heyeti, ‘’sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmediği’’ gerekçesiyle Tuğluk’un beraatına karar verdi. Aynı mahkemede daha sonra, 2002 yılında bir gazetede çıkan bir haberden dolayı Tuğluk’un ‘’terör örgütü propagandası yapmak’’ suçundan yargılandığı dâvâ görüldü. Mahkeme heyeti 7,5 yıllık dâvâ zaman aşımının olayda gerçekleşmiş olduğunu belirterek, davanın ortadan kaldırılmasına karar verdi. |
13.05.2010 |
Vize anlaşması hayatı kolaylaştıracak |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Ankara'da düzenlenen basın toplantısında konuşan Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, Türkiye ile Rusya arasında turistik vizenin kaldırılmasına ilişkin anlaşmanın “tarihî bir anlaşma” olduğunu ve “herşeyden önce milyonlarca insanın hayatını kolaylaştıracağını” söyledi. Rusya ile yeni dönem
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, Türkiye ile Rusya arasında enerji alanında büyük projeler gerçekleştirildiğini ve yeni projelerin önlerinde olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül ve Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Çankaya Köşkü’ndeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere değinen Gül, iki ülke arasındaki işbirliğinin geldiği seviyenin gurur verici olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, 2008’de 38 milyar dolara yaklaşan ticaret hacminin herkese örnek olduğunu ifade ederek, ticaret hacmini 5 yıl içinde 100 milyar dolara çıkarma konusundaki azim ve kararlılığı bir kez daha paylaştıklarını kaydetti. Türkiye ile Rusya arasında enerji alanında da büyük projeler gerçekleştirildiğini ve yeni projelerin de önlerinde olduğunu anlatan Gül, iki ülke arasında turizm alanındaki başarının herkesin gözünün önünde olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında vizelerin kaldırılması konusunda, ise ‘’Vizelerin kaldırılması hem Türk hem Rus halkı için çok memnuniyet vericidir. İlk faydayı da turistler görecektir. Türkiye ile Rusya arasındaki turizme baktığımızda 3 milyon turist eğer Türkiye’ye geliyorsa onların işini her bakımdan kolaylaştırmak hem bizim hem Rusya için görevdir. O bakımdan bu anlaşmanın bugün imzalanıyor olmasından büyük bir gurur duyuyoruz’’ dedi.
MEDVEDEV: TARİHİ BİR OLAY Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ise, Türkiye ile Rusya arasında turistik vizenin kaldırılmasına ilişkin anlaşmanın “tarihi bir anlaşma” olduğunu ve “her şeyden önce milyonlarca insanın hayatını kolaylaştıracağını” söyledi. “Bu anlaşmanın kabulü için metinler hazırlandı ve en kısa zamanda yapılacak çalışmayla anlaşma yürürlüğe girecek” diyen Medvedev, anlaşmayı hazırlayan tüm taraflara teşekkür etti. Medvedev, “Bugün, Türk-Rus münasebetlerinde çok özel bir gün yaşanıyor” diyerek, iki ülke arasındaki ilişkilerin son yıllarda radikal şekilde değiştiğini, “yeni bir merhaleye” geçildiğini kaydetti.
“FİLİSTİN’İ BİRLEŞTİRMEK GEREKİR”
Cumhurbaşsanı Gül’ün konuşmasında özetle şunları kaydetti: • İlişkileri güçlü bir şekilde daha da ileriye taşıma konusunda azimliyiz. • Bölgemizdeki sorunların diyalogla ve konuşarak çözülmesinde gayretlerimizi birleştirme ve beraber daha çok çalışma konularında mutabakata vardık. • Önümüzdeki günlerde de yine uluslararası adaylıklarda karşılıklı istişare içinde birbirimizi desteklemeye devam edeceğiz. • Bu işbirliğimizi Orta Doğu’daki meseleler, bölgemizde İran’ın nükleer meselesi, Kafkasların normalleşmesi meselesi, balkanlardaki istikrar gibi konular başlığı altında özetleyebilirim. Terörün her çeşidiyle mücadele konusunda da iki ülke olarak kararlılığımızı ortaya koymuş olduk. • Filistin dediğimizde maalesef Filistin ikiye bölünmüştür, bunu birleştirmek gerekir. • Hiç kimseyi dışlayarak barış temin edemezsiniz, o bakımdan Türkiye’nin, Rusya’nın bu girişimlerini herkesin takdir etmesi lazım, herkesi masaya çağırma, herkesi bu barış süreci içerisine katılıma davet etmesi ve işin içine sokması açısından. • Orta Doğu dörtlüsü ve ABD’nin Orta Doğu Temsilcisi Mitchell’in çalışmalarını takdir ediyoruz ama bunları çok fazla yeterli görmüyoruz ve daha fazla hamle yapılması gerektiğine inanıyoruz.
NÜKLEERDE TARİHî ANLAŞMA
Türkİye ile Rusya arasında, aralarında Akkuyu'da nükleer santral kurulması ile Türk ve Rus vatandaşlarının karşılıklı seyahatlerinde vize muafiyeti öngören anlaşmaların da bulunduğu bazı ikili anlaşmalar imzalandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev arasındaki görüşmenin ardından iki ülke hükümetleri arasında bazı anlaşmalara imza atıldı. Türkiye ile Rusya hükümetleri arasında ''Akkuyu Sahasında Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması'' imzalandı. Anlaşmaya Türkiye adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya adına Başbakan Yardımcısı Igor Seçin imza koydu. Türkiye ile Rusya arasında vize muafiyeti öngören ''Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile Rusya Federasyonu Vatandaşlarının Karşılıklı Seyahatlerine İlişkin Usullere Dair Anlaşma'' da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından imzalandı. Törende Türkiye ile Rusya arasında bazı ikili anlaşmalara da imza atıldı. Ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, dost ve komşu Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Medvedev ile çok verimli görüşmeler gerçekleştiğini belirterek, bugün iki ülke arasında toplamda 17 anlaşmanın imzalandığını bildirdi. Pek çok projenin daha etkili hale gelmesini sağlayacak adımları gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, ''Tabii bu, bir üst düzey işbirliği konseyinin oluşturulması olduğu için bakanlarımızın birbirleriyle sık işbirliği ile 5 yıl içinde 100 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmine de ulaşmayı hedefliyoruz. Her iki tarafta da bu irade mevcut'' diye konuştu. |
13.05.2010 |
Baykal sıkıntılarını aşmış! |
CHP Genel Başkan Vekili Cevdet Selvi, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sıkıntıları bulunduğunu ifade ederek, “Bunları son derece ciddî biçimde aşmış’’ dedi. Selvi, Baykal’ı Angora’daki evinde yaptığı ziyaretin ardından, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Deniz Baykal dönecek mi?’’ sorusu üzerine Selvi, ‘’CHP’de sorun olmayacak. En etkin, en mükemmel şekilde çözeceğiz’’ diye konuştu. Cevdet Selvi, ‘’Deniz Baykal’ın kurultayda aday olup olmayacağının’’ sorulması üzerine, ziyaretinde böyle bir konunun gündeme gelmediğini ifade ederek, ‘’Ben de uzun süredir kendisiyle ilk kez görüşüyorum’’ dedi. ‘’Baykal sizce geri döner mi?’’ sorusuna ise CHP Genel Başkan Vekili Selvi, ‘’Her zamanki gibi sorumluluk içinde, ama ben niyet okuma imkanına sahip değilim’’ cevabını verdi. Gazetecilerin, ‘’Deniz Baykal’ın evde neler yaptığını’’ sorması üzerine de Cevdet Selvi, ‘’Sorumluluk duygusu çok önde, sıkıntıları vardı. Bunları son derece ciddi biçimde aşmış. Son derece etkin ve heyecan içinde gördüm’’ diye konuştu. Selvi, kendi adaylığı için ise ‘’Söz konusu olamaz, hayal etmem, düşünmem’’ cevabını verdi. |
13.05.2010 |
Suikast ihbarı senaryoymuş |
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a suikast ihbarıyla ilgili gözaltına alınan 13 kişiden 12’si serbest bırakıldı. Adliyeye sevk edilen ihbarcı, emniyetteki sorgusunda, “Senaryo oluşturdum’’ dedi. İhbara ilişkin soruşturmayı yürüten Şişli Cumhuriyet Savcılığının talimatıyla Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından aralarında Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Osman Arslan’ın da bulunduğu 13 kişi gözaltına alındı. Şubede işlemleri yapılan bu kişilerden 5’i, savcılık talimatıyla önceki gün akşam saatlerinde polisten serbest bırakıldı. Osman Arslan’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi ise ifadeleri alındıktan sonra yine savcılığın talimatıyla polisten serbest kaldı. İhbarı yaptığı iddia edilen Ş.K ise hakkında yasal işlem uygulanmak üzere Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi. Öte yandan, Ş.K’nın polisteki ifadesinde, kendi kendine Baykal’a yönelik bir suikast senaryosu oluşturduğunu, bu konuda internetten topladığı bilgilerden de yararlanarak elektronik postayı emniyete gönderdiğini söylediği iddia edildi. Bu arada suikast ihbarı kapsamında aranan M.Y. avukatıyla birlikte İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelerek teslim oldu. |
13.05.2010 |
Erdoğan’a suikast ihbarı da asılsız çıktı |
İzmİr Emniyet Müdürlüğünün internet sitesine Başbakan Erdoğan’a suikast yapılacağı yönünde asılsız bilgi içeren e-posta gönderdiği belirlenen ev kadını serbest bırakıldı. Alınan bilgiye göre, İzmir Emniyet Müdürlüğünün internet sitesine ‘’Başbakana suikast yapılacak’’ yazılı bir e-posta ulaştı. İhbarın asılsız olduğu anlaşılırken, çalışma başlatan bilişim uzmanı polisler, IP numarasından e-postanın gönderildiği bilgisayarı ve adresi tespit etti. İhbarı attığı belirlenen ve gözaltına alınan S.E’nin eşi V.E’nin ‘’adam öldürme, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet, kadın kaçırma, hırsızlık’’ gibi 25 suçtan poliste kaydının bulunduğu ve halen cezaevinde olduğu tespit edildi. “Asılsız ihbarda bulunmak ve polisi oyalamak’’ suçlarından hakkında işlem yapılan S.E. cumhuriyet savcısının talimatıyla serbest bırakıldı. |
13.05.2010 |
Libya’da uçak düştü: 104 ölü var |
Güney Afrika Cumhuriyetinin Johannesburg kentinden kalkan Libya Havayollarına ait yolcu uçağı Trablusgarb Havaalanı yakınlarında, inişe geçtiği sırada düştü. Yerel saatle 06.00’da meydana gelen kazada 94 yolcu ile 11 kişilik mürettebat hayatını kaybetti. Düşen uçaktan 10 yaşında Hollandalı bir çocuk kurtuldu. Libya’da uçak düştü: 104 kişi öldü
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg şehrinden kalkan Libya Havayollarına ait yolcu uçağı, Trablusgarb Havaalanı yakınlarında, uçağın inişe geçtiği sırada düştü. Kaza, yerel saatle 06.00’da meydana geldi. Uçakta bulunan 94 yolcu ile 11 kişilik mürettebattan sadece 10 yaşındaki Hollandalı çocuk sağ kurtuldu.
ÇOCUĞUN DURUMU İYİ
HavaalanI kaynakları, Johannesburg kentinden kalkan ve inişe geçtiği sırada düşen uçaktan kurtulan çocuğun 10 yaşında olduğunu duyurdu. Libya Ulaştırma Bakanlığı, kazadan kurtulan tek kişi olan Hollandalı çocuğun hastaneye kaldırıldığını ve durumunun iyi olduğunu bildirdi.
ONLARCA HOLLANDALI VARDI
Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, Libya’da düşen uçakta onlarca Hollandalının da bulunduğunu söyledi. Basın toplantısı düzenleyen Balkenende, kazadan sadece Hollandalı bir çocuğun sağ çıktığı haberlerini de doğruladı. Balkenende, uçaktaki Hollandalıların kesin sayısını bilmediğini ifade etti.
GÖRÜNTÜLER YAYIMLANDI
Devlet televizyonu uçağın parçalanmış görüntülerini yayımladı. Devlet televizyonundaki görüntülerde, uçağın enkazının, irili ufaklı parçalar halinde geniş bir alana yayıldığı, onlarca polis, kurtarma görevlisi ve sağlık personelinin çalışmaları görüldü. Aralarında uçuş kayıt cihazı ve koltukların bulunduğu bazı enkaz parçaları için için yanmaya devam ederken, uçağın kuyruğundaki havayolunun parlak renkle yazılmış Afrikiyah logosu görüntülerde yer aldı. Öte yandan ilk verilere göre, uçak Trablusgarb Uluslararası Havaalanının ana doğu-batı pistinin başında, doğu pistine inmeye hazırlanırken düştü. Kaza sırasında havaalanı bölgesinde hava koşullarının iyi olduğu bildiriliyor. Havaalanındaki bir yetkili, uçakta mürettebat dahil 22 Libyalı olduğunu söyledi. |
13.05.2010 |
Bosna’da acılar tazelendi |
Bosna Hersek’te 1992-95 arasındaki savaşta Srebrenitsa yakınlarındaki Bratunaç’ta Sırplar tarafından evlerinden alınarak, götürüldükleri toplama kampında işkence gören, arkadaşlarının ölümüne tanık olan savaş mağdurları, 18 yıl sonra kötü anılarının bulunduğu kampa ilk kez girdi. Tanıkların, savaşın bıraktığı acı hatıraları geçen zamana rağmen unutamadıkları gözlendi. Bosnalı savaş mağdurları acı hatıralarıyla buluştu
AVRUPA’NIN İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en ağır katliamlarının yaşandığı Bosna’daki savaşta insanlık dışı muamelelerle karşılaşan sivil halk, savaşın bıraktığı acı hatıraları geçen zamana rağmen unutamıyor. Bosna’daki savaşta en büyük katliamlardan birisi ülkenin kuzey doğusunda bulunan Sırbistan sınırındaki, Drina nehri kenarına kurulu, verimli tarım arazilerine sahip Bratunaç’ta yaşandı. Şu anda Bosna Sırp Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan Bratunaç’ta, 1991’de yapılan nüfus sayımına göre, 22 bin Boşnak, 11 bin Sırp yaşıyordu. Yugoslavya ordusunun Mayıs 1992’de Bratunaç’a girmesiyle kentteki Boşnak nüfusun evleri bir gece basılarak, çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç ayrımı yapılmadan, hepsi kentin stadyumunda toplandı. Evlerinden çıkmak istemeyen, Yugoslav askerlerine direnenler ise bulundukları yerde vurularak veya boğazları kesilerek öldürüldü. Stadyumda toplanan kadın ve çocuklar, Tuzla’daki toplama kampına kamyonlara bindirilerek götürülürken, erkekler yaşayacağı vahşetten habersiz geride kaldı. Vuk Karaciç İlkokulunda toplanan 800 Boşnak erkek, burada sistematik işkenceye tabi tutuldu. Boşnak erkeklere burada en vahşi yöntemlerle eziyet edildi. Resmi kayıtlara göre bu okulda sadece Mayıs 1992’de 800 Boşnak katledildi.
İŞKENCE GÖRDÜKLERİ KAMPA GİRDİLER
BOSNA’DAKİ savaş sırasında tamamen Boşnak nüfustan arındırılan Bratunaç’a 2001’den itibaren geri dönüşler başladı. Bratunaçlı Boşnaklar, kampa getirilişlerinin 18. yıl dönümünde anma töreni düzenledi. Törene katılanlar, 18 yıl önce toplandıkları şehir stadyumunun giriş kapısına çiçekler bıraktı ve duâlar okudu. İşkence mağdurları, ellerindeki çiçeklerle Vuk Karaciç İlköğretim okuluna sessiz bir şekilde yürüdü. Yakınlarının, gözleri önünde insanlık dışı muamelelerle katledilmesine tanık olan Bratunaçlı Boşnaklar, 18 yılın ardından okula ilk kez girdi. Boşnaklar, ellerindeki çiçekleri yakınlarının öldürüldüğü yerlere bıraktı. Anma etkinliği kapsamında spor salonunda açılan resim sergisi gezildi ve sinevizyon gösterisi sunuldu. Ancak burada sergilenen resimler ve sinevizyonda izletilenler, etkinliği düzenleyen ve etkinliğe katılan Bratunaçlı Boşnakların kendi yaşadıklarıydı. Salonda sergilenen fotoğraflar arasında kendilerini gören ve yaşadıkları acı anılarla yüzleşen Boşnaklar, ‘’kendilerine bu muameleleri reva görenlerin halen ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezmelerini bir türlü kabullenemediklerini’’ kaydetti. |
13.05.2010 |
Cameron’a ilk tebrik Obama’dan |
İngiltere’de koalisyon pazarlıkları sona erdi ve hükümeti kurma görevini alan Muhafazakâr Parti lideri David Cameron, ülkenin yeni başbakanı oldu. Liberal Demokrat Partisi, Muhafazakâr Parti ile koalisyona “evet” dedi. İşçi Partisi lideri Gordon Brown ise liderlikten istifa etti. David Cameron (43), 1812 yılında 42 yaşındayken başbakanlığa atanan Lord Liverpool’dan bu yana İngiltere’nin en genç başbakanı oldu. Öte yandan İngiltere’nin yeni Başbakanı Cameron’u ilk tebrik eden liderin ABD Başkanı Obama olduğu bildirildi. Obama’nın Cameron’u, görevlendirilmesinden birkaç saat sonra telefonla aradığı ve eşiyle birlikte Temmuz ayında Washington’a davet ettiği belirtildi. |
13.05.2010 |
Somali’de şiddet dinmeyecek! |
BM, son zamanlarda artan şiddet olayları ve çatışmalar sebebiyle Afrika ülkesi Somali’de, 315 bin kişinin daha yerlerinden olmasının beklendiğini bildirdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Başkan Yardımcısı Alexander Aleinikoff, Somali’deki insani krizin “muazzam boyutlara” ulaştığını belirterek, yaklaşık yarım milyon Somalilinin komşu ülkelere kaçtığını, 1,4 milyon kişinin de ülke içinde yer değiştirdiğini ifade etti. |
13.05.2010 |
Pentagon: Çekilme takvimi değişmedi |
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Irak’tan çekilme takviminin değişmediğini açıkladı. ABD, Irak’ta bu haftaki kanlı saldırılara ve ülkedeki siyasi istikrarsızlığa rağmen önümüzdeki 4 ay içinde 40 bin askerini bu ülkeden çekmeyi planlıyor. Pentagon Sözcüsü Geoff Morrell, Irak’taki Amerikan askeri sayısının bu ay sonunda 3 bin azaltılarak 91 bine, Eylül ayında ise 50 bine düşmesinin beklendiğini kaydetti. Irak’ta pazartesi günü düzenlenen bir dizi saldırıda 119 kişi ölmüştü. |
13.05.2010 |
Meksika Körfezinde ikinci deneme |
Meksİka Körfezinde deniz tabanındaki kuyudan petrol yayılmasının durdurulmasını amaçlayan, birincisi başarısızlıkla sonuçlanan ikinci tıkaç yola çıkarıldı. Sızan petrolü deniz suyuna karışmadan yüzeydeki tankere aktarmayı amaçlayan ve özel olarak inşa edilen 100 tonluk beton ve çelik dev şapka işe yaramamış, “silindir şapka” adı verilen daha küçük bir mkanizmanın sızıntı noktasına yerleştirilmesi kararlaştırılmıştı. BP sözcüsü Bill Salvin, şapkanın deniz tabanına, sızıntı noktasının üzerine indirileceğini söyledi. |
13.05.2010 |
Filipinler’de Risâle-i Nur hizmetleriyle meşgul olan Cevdet Baybara şehit edildi |
HayatInI iman ve Kur’ân hizmetine adamış ve bir süredir Filipinler’de bu gaye uğrunda çalışan Cevdet Baybara (32), önceki gün bir Nur dersi dönüşü, önünü kesen silâhlı bir grup tarafından şehit edildi. Haber 7’nin Filipinler’de ulaştığı Baybara’nın arkadaşlarından edindiği bilgilere göre, olay önceki gün Türkiye saati ile 17:00 sularında meydana geldi. Görgü tanıklarının ifadesine göre, polis ve ambulans olay yerine gecikmeli olarak gelince, Baybara'nın kan kaybından hayatını kaybettiği söylendi. Arkadaşları, cenazenin Türkiye’ye getirilip getirilmeyeceği hususunun henüz netlik kazanmadığını, Mardin’deki ailesinin isteği üzerine Filipinler’de de toprağa verilebileceğini söyledi. |
13.05.2010 |
Araştırma görevlileri için kolay askerlik ümidi |
YÖK, askerliğini yapmamış araştırma görevlilerinin, yeni kurulan üniversitelerde görev alarak askerlik yapmış sayılmaları için Genelkurmay Başkanlığına öneri götürmeye hazırlanıyor. Alınan bilgiye göre, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın talimatı üzerine, bu durumdaki araştırma görevlilerinin sayısı araştırılmaya başlandı. Özellikle yeni kurulan üniversitelerin gelişimlerini desteklemek ve araştırma görevlilerinin askerlikleri süresince akademik dünyadan kopmamalarını sağlamak amacıyla üzerinde çalışılan öneri, araştırma görevlilerinin temel askerlik eğitiminden sonra askerlik sürelerini yeni kurulan bir üniversitede akademik faaliyetler yaparak geçirmesini içeriyor. YÖK Başkanı Özcan, bir soru üzerine, konuyu YÖK Genel Kurulu’nda gündeme getireceğini ve kabul görmesi halinde Genelkurmay Başkanlığı ile irtibata geçileceğini bildirdi. |
13.05.2010 |
Hırka-i Şerif bakıma alındı |
Peygamberimizin (asm) vasiyeti üzerine Veysel Karani’ye verilen 14 asırlık Hırka-i Şerifte yılların getirdiği bir tahribatın olduğunu belirten yetkililer, “Onu düzeltmek, onarmak, geleceğe taşımak için çalışmalar büyük bir hızla sürdürülüyor. Bu Ramazan’da ziyarete yetiştirebilmek istiyoruz” açıklaması yaptılar. Hırka-i Şerif korumaya alındı
İSTANBUL Valisi Muammer Güler, Hırka-i Şerif’in bakımı ve korunması için Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili birimlerinden oluşturulan Bilim Kurulu’nun hem Hırka-i Şerif Camisi’nin restorasyonu, hem de Hırka-i Şerif’in muhafaza edildiği mekânın restorasyonu için çalışmalara başladığını bildirdi. İstanbul’a 1611 yılında Sultan I. Ahmed’in fermanıyla Veysel Karani’nin ailesi tarafından getirilen hırka için 1780 yılında özel bir mekân oluşturulduğunu, daha sonra 1850’li yıllarda ziyaret mekânı olarak özel bir cami yapıldığını anlatan Güler, şu bilgileri aktardı: ‘’Hırka-i Şerif’te tabii yılların getirdiği bir tahribat var. Onu düzeltmek, onarmak, geleceğe taşımak için bir bilim heyeti oluşturuldu. Bu bilim heyetinin hazırladığı rapor doğrultusunda, İstanbul İl Müftülüğünün ve diğer yöneticilerin nezaretinde İtalyan restoratör tarafından şu anda çalışmalar büyük bir hızla sürdürülüyor. Niyetimiz bu Ramazan’da ziyarete yetiştirebilmek. Çalışma kapsamında eserin teşhir edildiği mekânda da düzenleme yapılacak. Bu ecdad yadigârının, büyük bir emanet olarak bilinen Hırka-i Şerif’in Ramazan’a yetiştirilmesi ve geleceğe de taşınması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Buranın iklimlendirmesi ve teşhir bölümleri böcek ve diğer bakterilere karşı yapıldığı için o takdirde belki Ramazan ayının dışında Cuma veya Kandil gibi özel günlerde de ziyarete açılabilir.’’ İ |
13.05.2010 |
Yasak, sigara satışlarını azalttı |
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) Başkanı Mehmet Küçük, son dönemde sigara satışlarında hızlı bir düşüş meydana geldiğini bildirdi. Küçük, 19 Mayıs 2008 tarihinde uygulamaya giren, 19 Temmuz 2009’da ise kapsamı genişleyen kapalı alanlarda sigara içme yasağının, sigara tüketimini azalttığını söyledi. 2008’deki yasak uygulamasıyla birlikte Haziran-Aralık döneminde sigara satışlarının 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 0,67 oranında azaldığını kaydeden Küçük, ‘’Satışlardaki gerileme Temmuz-Aralık döneminde yüzde 1,09’a çıktı, Ağustos-Aralık döneminde ise yüzde 0,20 olarak gerçekleşti. Bunda yıl sonu hesaplarının kapatılması işleminden dolayı Aralık satışlarının yüksek görünmesi etkili oldu’’ dedi. Sigara içme yasağının 19 Temmuz 2009’dan itibaren kahvehaneler ve müstakil restoranlarda da uygulamaya girdiğine dikkat çeken TAPDK Başkanı, şöyle devam etti: ‘’Yasağın yaygınlaşmasıyla birlikte sigara satışlarındaki azalma da, çok daha net olarak ortaya çıktı. 2009 yılının Haziran-Aralık döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre satışlar yüzde 2,29 oranında düştü. Düşüş oranı, Temmuz-Aralık döneminde yüzde 5’e, Ağustos-Aralık döneminde ise yüzde 6’ya ulaştı. Böylece kapalı alanlarda sigara içme yasağı, kısa sürede satışlara yansıdı.’’ TAPDK Başkanı, satıştaki düşüşün beklentilerin üzerinde olduğunu kaydetti. |
13.05.2010 |
Romanlardan ilâhî korosu |
BalIkesİr’İn Edremit ilçesinde Roman Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği tarafından kurulan ilahi korosu, ilk konserini verdi. İlçede Roman vatandaşların yaşadığı İbrahimce Mahallesi’nden 15-30 yaş arası 14 gencin yer aldığı koro, Edremit Eğitim Gönüllüleri Derneği ve Roman Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği’nin ‘’Kutlu Doğum’’ etkinlikleri çerçevesinde düzenledikleri faaliyette ilk kere sahneye çıktı. Romanların seslendirdikleri ilâhiler, izleyenlerin beğenisini kazandı. Roman Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği ikinci Başkanı Oktay Sümertaş, Eğitim Gönüllüleri Derneği’nin kendilerinden ilahi konseri vermelerini istediğini belirtti. Sümertaş, ‘’Bize bu teklifi sayın başkanımız getirdiği zaman, hiç düşünmeden bunu kabul ettik. Yaklaşık 5 günlük bir çalışmanın ardından koromuz halkımızın karşısına çıktı’’ dedi. |
13.05.2010 |
RAMAZAN’DA ZİYARETE AÇILIR |
İstanbul Müftüsü Mustafa Çağırıcı, Peygamber müjdesi bir şehirde, Peygamberin mukaddes emanetlerinin bulunmasının, hem dinî yönden, hem de millî kültür bakımından son derece önemli olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: ‘’Peygamberimizin (asm) bu güzel hatırası bin 400 yıllık bir tarihe sahip ve bu kadar geniş bir zaman içinde doğal olarak çok ciddî yıpranmalar olmuş. Bu Hırka-i Şerif İstanbul’a getirildiğinden itibaren ailenin mülkiyetinde bırakılmış ama devletimiz de hem aileye, hem Hırka-i Şerif’e sahip çıkmıştır. Bugün de bu geleneğimiz sürüyor. Kültür Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve diğer ilgili kurumlarla birlikte yeniden hijyenik bir ortamda daha dayanıklı bir hale getirilmesi ve iyileştirmelerin yapılması için çalışıyoruz. Ümit ederiz ki Ramazan’da ziyarete açılır. Bu ortam da Hırka-i Şerif’in bundan sonra yıpranmasına yol açmayacak teknik imkânlarla sağlıklı hale getirilecek. Ümit ediyoruz ki bundan sonra alınacak tedbirlerle bundan sonra ciddî yıpranmalara maruz kalmayacak.’’ |
13.05.2010 |
MEKANİK TEMİZLİK YAPILACAK |
BİLİM Kurulu'nda yer alan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Prof. Dr. Nevin Enez, bakım ve onarımda müdahale yapıldığını ancak dönüşü olan müdahale yapılmasının tercih edildiğini dile getirdi. Enez, çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi: ‘’Aslında şu anda başlanan süreçte yapılacak olan şey, eser bir vakum temizliğinden geçirilecek. Çok düşük devirli bir vakum cihazıyla eserin mekanik temizliği yapılacak. Eserin yaklaşık 1500 yaşında olduğunu ve organik bir malzemeden yapıldığını düşünürsek, geçen yıllar içinde ne kadar iyi kullanılmış olursa olsun elyafın kuruduğunu ve narin bir hale geldiğini görüyoruz. O sebeple mekanik temizlik aradaki tozları çekerek esere çok önemli katkıda bulunacak. Daha sonra eserde bir buruşuk açma işlemi yapılacak. Bu da soğuk buharlama sistemiyle yapılacak. Burada bakım ve onarımı yapmasına karar verdiğimiz İtalyan restoratör Marina Zingarelli titizlikle çalışıyor. Analizler yaptı. Buruşuk açma işleminden sonra bakım ve onarıma uygun kalitede malzemelerle eser beslenecek. Eserin sergileneceği vitrinin iklimlendirmesi yapılacak. Nem, sıcaklık kontrol altına alınacak. Hava kirliliği önlenecek. Aynı iklimlendirme mekânlarda da yapılacak ve bu suretle biz eseri bin yıllar sonraya taşıyacağımızı umuyoruz.’’ |
13.05.2010 |
Bulvara Bediüzzaman adı verildi |
AdIyaman’In Çelikhan ilçesinin ana girişi olan bulvara Bediüzzaman Bulvarı adı verildi. Çelikhan Belediye Başkanı Mehmet Bora, ilçedeki bazı cadde ve bulvarların isimlerinin meclis kararıyla değiştirildiğini belirterek, yeni isimleri açıkladı. Belediye meclis kararını açıklayan Başkan Bora, Hükümet Caddesi’nin ismini Mehmet Akif Ersoy, Cevizli Caddesi’nin ismini Selahattin Eyyubi olarak değiştirildiğini belirterek, Pınarbaşı yol ayrımına kadar olan yere ise Bediüzzaman Bulvarı adının verildiğini açıkladı. Bora, “Malatya Adıyaman kavşağında yeni yapılan ve Pınarbaşı yol ayrımına kadar olan yola Bediüzzaman Bulvarı adını verdik. Bediüzzaman özgürlük timsali olduğu için bulvara ismini verdik. Belediye meclisi tarihi bir karar aldı’’ dedi. |
13.05.2010 |
Kabiliyetlerini keşfetmek için çocuğunuzu iyi gözlemleyin |
Uzmanlar, ailelerin çocuklarının kabiliyetini iyi tespit edebilmeleri için davranışlarını iyi gözlemlemelerini tavsiye ediyor. Antalya’nın Kumluca ilçesinde Özel Batı Turgut Reis Dershanesi eğitimde başarıyı artırmak için velilere yönelik seminer düzenledi. Seminerde konuşan Yamanlar Koleji psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı Zahid Dilcioğlu, öğrencilerin başarısında sınavların tek başına ölçüt olamayacağını söyledi. Sınavda başarılı olamayan bir öğrencinin pekala sosyal hayatta, proje alanında, spor, müzik ve resim gibi alanlarda başarılı olabileceğine dikkat çeken Dilcioğlu, anne babalara şu tavsiyede bulundu: “Bu anlamda anne baba öğretmenlerinin de desteği ile çocuğunu küçük yaşlardan itibaren iyi gözlemlemeli. Çocuğunun kabiliyetlerine göre hayatını tanzim etmesine yardımcı olmalı. Başarı ancak böyle gelebilir.” |
13.05.2010 |