03 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Tetikçiler farklı zihniyet aynı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs kutlamalarına açılan Taksim'deki tablonun, Türkiye'nin hukuk dışı mücadelelerle, çetelerle mücadelesinin eseri olduğunu söyledikten sonra, “Önceki gün ve dün Tunceli ve Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyet ile 1977'de Taksim'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yok“ dedi.

ERDOĞAN: TETİKÇİLER FARKLI, ZİHNİYET AYNI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gece Nazimiye’de, dün Lice’de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyet ile Taksim’de 1977’de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark olmadığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliği teklifinin ikinci tur görüşmeleri öncesinde, partisinin grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü dün tam bir bayram havasında kutladıklarına işaret eden Erdoğan, Taksim Meydanı’nın, 32 yıl aradan sonra önceki gün yüz bini aşkın işçiyi, memuru ağırladığını söyledi. “Dün Taksim Meydanı'nda yaşanan o tarihi an, 2010 yılı 1 Mayıs'ı asla ve asla bir tesadüfün eseri değildir'' diyen Erdoğan, 2010 yılı 1 Mayıs'ının mutlaka hafızalara kazınacağını, tarihte kendisine unutulmaz bir yer bulacağını dile getirdi. ‘’Taksim’deki dostluk, kardeşlik ve dayanışma tablosu, Türkiye’nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir aslında’’ diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Hukuk dışı örgütlenmelerle mücadelesinin bir eseridir, demokratikleşme mücadelesinin bir eseridir. Türkiye, bugün artık sadece üzerindeki yüklerini, korkularını atmakla kalmıyor, bugün artık cesur bir şekilde Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Gazi Mahallesi olaylarını, 1 Mayıs 1977’yi, faili meçhul olayları konuşur, tartışır ve sorgular bir hale geldi. Bu noktada şunu tüm samimiyetimle ifade etmek durumundayım; önceki gece Tunceli’nin Nazimiye ilçesinde, dün Lice’de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyet ile 1977’de Taksim’de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Çorum’u, Kahramanmaraş’ı, Gazi Mahallesi’ni, Sivas’ı kana bulayan zihniyet ile Danıştayda kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. İsimler, etiketler, sıfatlar, tetikçiler farklı olabilir, ama her birinin nihaî, ortak amacı Türkiye’nin kardeşliğine, birlik ve bütünlüğüne, huzur ve istikrarına kast etmektir. Burada kirli senaryoların sahiplerine ve tetikçilerine bir kez daha sesleniyorum: Başaramayacaksınız, hiçbir şey elde edemeyeceksiniz...’’

HİTLER BENZETMESİNE CEVAP

Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal’ın, “münasebetsiz, çirkin benzetme yaparak kendisini Churhcill’e, hükümeti de Hitler’e benzettiğini” ifade ederek “Eğer illa Hitler’e benzetecek siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip, kendisine millî şef dedirttirmiş genel başkanlarının Hitler vari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler” diye konuştu.

03.05.2010


 

“ÖNYARGILI OLMAYAN OBJEKTİF BASIN”A SAYGI

“Önyargılı olmayan, olaylara objektif bakan, doğru eleştiri yapan tüm basına saygılı” olduğunu söyleyen Başbuğ, son karakol saldırılarıyla ilgili bazı soru işaretlerini gündeme getiren basın organlarını “Haksız yere, yalanlara dayalı olarak TSK'ya saldırı için her vesileyi kullanan basını lânetliyorum. Herşeyde TSK'yı eksik ve hatalı olarak göstermek hainliktir” dedi.

HANGİ ORDUDA GENERAL HAREKÂTA KATILIR?

Tunceli baskınında sağlanamayan tek şeyin silâhlı helikopter olduğunu, onun da hava şartları müsait olmadığı için gönderilemediğini belirten Başbuğ, “Onun dışında her şey yeterlidir” dedi. Başbuğ, “Bana göstersinler hangi orduda tugayının başında 20, 30 gün harekâta katılan general var? Göstersinler bir örneğini” şeklinde konuştu.

Eleştirilere ihanet suçlaması

‘ELEŞTİRİLERİ SAYGIYLA KARŞILIYORUZ’ DEDİ, AMA...

Genelkurmay Başkanı Başbuğ, terörle mücadeleye yönelik her türlü eleştiriyi saygıyla karşıladıklarını ancak bugün Türkiye’de basının bir bölümünün İstiklal Savaşındaki mütareke basınını dahi arattığını söyledi ve “Mütareke basını dahi bu kadar hain değildi’’ dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Harp Okulundaki 1962 yılı mezunlarıyla birlikte Anıtkabir’e yaptığı ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, terörle mücadelenin kapsamlı bir harekat olduğunu kaydetti. Orgeneral Başbuğ, ‘’Bu kadar kapsamlı harekatta bazı eksiklikler olabilir. Biz her zaman söylüyoruz elbette olabilir objektif verilere dayanan gerçekçi, bilgiye dayanan, terörle mücadeleye yönelikte her türlü eleştiriyi saygıyla karşılıyoruz. Ancak bugün maalesef Türkiye’de basının bir bölümü, çok açık söylüyorum, İstiklal Savaşındaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. Ben inanıyorum ki mütareke basını dahi bu kadar hain bu kadar önyargılı değildi’’ diye konuştu.

“TERÖR EYLEMLERİNDE ARTIŞ

OLACAĞINI BEKLİYORDUK”

Terör örgütünün son dönemlerde kendi içinde yaptığı değerlendirme ve talimatlara bakarak Nisan ve Mayıs ayında terör eylemlerinde bir artış olabileceğini beklediklerini anlatan Orgeneral Başbuğ, son iki günde gerçekleşen saldırılarla ilgili şunları kaydetti:

‘’Defalarca söyledik, bizim özellikle 3. ve 2. Ordu bölgesinde, sınır hattı da dahil olmak üzere yurt içinde binden fazla karakol ve bağımsız görev yapan birliğimiz var. Bini aşkın karakol ve üst bölgesinde görev yapacak birliklerimiz her halükarda kendi kendine yeterli olmak durumundadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim bağımsız karakol ve üst bölgelerinde görev yapan birliklerimiz kendi kendine yeterli, herhangi bir saldırı anında bu saldırıyla mücadele edebilecek güçte ve yetenektedir. Bunu sağlamak mecburiyetindeyiz.

Karakoldaki terörist eylem aslında bir saldırıdır. Bu saldırı yaklaşık 3 saat sürmüştür. Bu 3 saat saldırı esnasında karakol personelimiz, başta karakol komutanı ve onun emrindeki astsubay ve uzmanlar erbaş ve erler omuz omuza çarpışmış, mücadele etmişlerdir. Orada 4 şehit verdik. Elbette 3 saat süren çatışmada teröristlere de zayiat verdirilmiştir. Aksini düşünmek söz konusu değil. Ancak bölgede yapılan taramalarda herhangi bir terörist bulunmadığı için biz bunları açıklama durumunda değiliz. Ancak bundan herkes emin olsun ki 3 saat süren bir çatışmada teröristlerin zayiat vermemesi söz konusu olamaz.’’

03.05.2010


 

ŞEHİTLER DUÂLARLA

Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde Sarıyayla Jandarma Karakoluna teröristler tarafından düzenlenen saldırıda şehit olan Jandarma Astsubay Başçavuş Hasan Özüberk’in naaşı Kilis’te dualarla defnedildi. Şehidin eşi Çiçek, oğlu Metehan ve kızı Nehir Özüberk'in, şehidin tabutunu öpmeleri sırasında duygulu anlar yaşandı. Hakkari’nin Çukurca ilçesindeki mayın patlaması sonucu şehit olan piyade er Halil İbrahim Ertaş’ın cenazesi de Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Karayakup köyünde defnedildi.

Hakkâri ve Tunceli şehitleri uğurlandı

Tuncelİ ve Lice ve Hakkâri’nin Çukurca ilçelerinde şehit olan askerlerimiz memleketlerinde toprağa verildi. Sarıyayla Jandarma Karakoluna teröristlerce uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda şehit düşen Karakol Komutanı Jandarma Başçavuş Hasan Özüberk’in cenazesi Kilis’te, Jandarma Uzman Çavuş Kemal Koçyiğit’in cenazesi Kayseri’de, er Adem Şimşek’in cenazesi Muğla’nın Fethiye ilçesinde, er Ahmet Eyce’nin cenazesi Sivas’ta toprağa verildi.

Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki mayın patlaması sonucu şehit olan piyade er Halil İbrahim Ertaş’ın cenazesi ise Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Karayakup köyünde toprağa verildi. Ertaş’ın köy camisindeki cenaze törenine Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Manisa Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Şenol, Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü, Jandarma Alay Komutanı Albay Mürsel Şahin, Manisa Emniyet Müdürü Adem Aydemir, Manisa İl Genel Meclisi Başkanı Dursun Ali Yıldız, üyeler, bazı ilçelerin belediye başkanları ve vatandaşlar katıldı. Şehidin babası Mustafa ve annesi Gülümser Ertaş ile 4 kız kardeşi vatandaşlarca teskin edildi. Vali Güvenç ile Orgeneral Kıvrıkoğlu, köy camisinden mezarlığa kadar baba Mustafa Ertaş’la yürüdü. Tören boyunca, vatandaşlar, terör örgütünü lanetleyen sloganlar attı.

03.05.2010


 

ÜNİVERSİTELİLER BEDELLİ İSTİYOR

Millî Türk Talebe Birliği tarafından ülke çapında üniversite öğrencileri arasında yaptırılan araştırma, üniversitelilerin yüzde 54’lük kısmının bedelli askerlikten yana olduğunu ortaya koydu.

Kampüs, bedelli askerlik istiyor

Mİllî Türk Talebe Birliği (MTTB) tarafından ülke çapında üniversite öğrencileri arasında yaptırılan araştırma, üniversitelilerin yüzde 54’lük kısmının bedelli askerlikten yana olduğunu ortaya koydu.

Türkiye’de tamamıyla üniversite öğrencilerinden oluşmuş, köklü bir kuruluş olan MTTB, Türkiye’deki üniversite gençliğinin profilini çıkarmak amacıyla Metropoll Araştırma Şirketine ülke çapında bir anket çalışması yaptırdı. Araştırma; 16 il de, 25’ i devlet, 4’ ü özel olmak üzere, 29 üniversitede yüz yüze görüşme tekniği ile gerçekleştirildi. Araştırmada, üniversite öğrencilerinin yüzde 98,6’sının askerlik görevini yapmadığı ortaya çıkarken, askerlik görevinin bugünkü şekliyle devam etmesini isteyenlerin oranı yüzde 45 oldu. Profesyonel orduya geçilerek mecburi askerliğin kaldırılmasını isteyenlerin oranı 40,4 olurken, üniversite öğrencilerinin yüzde 48,1’i bedelli askerliğe olumlu baktı, yüzde 41,3’ü ise bu konuda olumsuz görüş beyan etti. Araştırma, askerlerin siyasî konularda görüş bildirmesini öğrencilerin yüzde 53,7’si yanlış bulurken, yüzde 28,7’si doğru yerine gördü. MTTB Genel Başkanı Taha Enes Şener, bu çalışma ile ülkenin geleceğine yön verecek gençlerin eğilimlerini şimdiden tesbit edip kamuoyu ile bu sonuçları paylaşacaklarını ifade etti. Şener, turnesine çıkarak bu sonuçları bir çok ilde düzenleyecekleri panellerle halkla paylaşacaklarını ve üniversite gençliğinin beklentilerini, sıkıntılarını ve bu sıkıntılara ne gibi çözümler üretilebileceğini konuşup yapılması gerekenleri planlayacaklarını açıkladı.

ÜNİVERSİTELİLER KISA DÖNEMİ BİLE

İSTEMİYOR

Son günlerde ülke gündemini meşgul eden konulardan birinin de bedelli askerlik konusunun olduğunu ve bu konu ile ilgili herkesin bir şeyler söylediğini ifade eden Şener, üniversite gençliğine kimsenin bir şey sormadığının altını çizdi. Şener, henüz bu konu gündem olmadan önce, 05 Nisan - 20 Nisan tarihleri arasında yüzyüze görüşme yöntemiyle yaptırtmış oldukları bilimsel bir anket çalışmasında bu soruyu da öğrencilerin gündemine getirdiklerini söyledi. Şener, yaptıkları anket çalışmasında ülke genelindeki 2 bin 515 üniversite öğrencisine, “Bedelli askerlik uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunun sorulduğunu ve bu konuda üniversite öğrencilerinin yüzde 54’lük (kararsızlar dağıtılınca) bir kısmının “Katılıyorum” dediğini ifade etti. MTTB Başkanı Şener, şunları söyledi: “Gelen sonuçlara baktığımızda üniversite gençliğinin yüzde 54 gibi büyük bir çoğunluğunun bedelli askerlikten yana olduğunu gözlemliyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise maddî açıdan özgürlüğünü tam anlamıyla eline alamamış 10 üniversiteliden 6’sının -5 aylık kısa dönem askerliği dahi istemeyip- tüm riskleri göze alarak bedelli askerlik ücretini üstlenmeye razı olduğudur. Üniversite gençliğinin konunun tarafı olması cihetiyle, böyle bir konunun tartışmaya açıldığı bugünlerde ve önümüzdeki süreçte meseleye bir de bu açıdan bakılacağını düşünüyoruz. Çünkü üniversiteli genç, bedelli askerlikten yana tavrını koyuyor.”

03.05.2010


 

Lice’de çatışma: 1 teğmen şehit

DİyarbakIr’In Lice ilçesinde çıkan çatışmada 1 Teğmen şehit oldu. Edinilen bilgiye göre, Lice ilçesinin kırsal kesiminde bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.

Teslim ol çağrılarına PKK’lı teröristlerce ateşle karşılık verilmesi sonucu 1 Teğmen şehit oldu. Bölgede operasyon sürüyor. Piyade Teğmen Altunoğlu için Diyarbakır Asker Hastanesi'ndeki tören düzenlendi. Basın mensuplarının alınmadığı törenin ardından Altunoğlu'nun cenazesi memleketi Samsun'a gönderildi.

03.05.2010


 

Bunalıma giren asker intihar etti

Sİvas Temeltepe Kışlası’nda bunalıma giren bir asker intihar etti. Edinilen bilgiye göre, Sivas’ta vatanî görevini yapmakta olan T. K. (22), henüz öğreniyeleyen bir sebeple önceki gece intihar etti.

Bunalımda olduğu öğrenilen askerin olay yerinde hayatını kaybettiği anlaşıldı. T. K.’nın cenazesi ambulansla otopsi yapılmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı. Otopsinin ardından cenazenin ailesine verileceği öğrenildi.

03.05.2010


 

İktidar dindarları yozlaştırıyor

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformundan yapılan açıklamada “İslami hassasiyetlere sahip olduğunu söylediğimiz, toplumun değerleriyle barışık olduğunu düşündüğümüz bir hükümetin icraatları sonucunda; bir İslâm toplumuna giden kilometre taşlarının bir bir geçildiğini görmek yerine, zenginler daha zengin olurken, toplumun geniş kesimlerinin gittikçe fakirleştiğini, ahlaki yapının çökmeye başladığını, insanların değer yargılarının değiştiğini görüyoruz” denildi.

İktidar, dindarları yozlaştırdı

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, “İslâmî hassasiyetlere sahip olduğunu söyledikleri toplumun değerleriyle barışık olduğunu düşündükleri bir hükümetin icraatları sonucunda, İslâm toplumuna giden kilometre taşlarının bir bir geçildiğini görmek yerine, zenginler daha zengin olurken, toplumun geniş kesimlerinin gittikçe fakirleştiğini, ahlâkî yapının çökmeye başladığını, insanların değer yargılarının değiştiğini bildirdi.

Platformdan yapılan açıklamada, başörtülü insanların ülkelerinde zenci muamelesi görmeye devam ettiğ ifade edilerek, her fırsatta, Müslüman kadının sembolü olan başörtüsünün, çeşitli vesilelerle hedef alındığını ve yasakların boyutu mümkün olduğunca genişletilmeye çalışıldığı kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Bugün kendi sorumluluklarımıza bir kez daha göz atalım istiyoruz. Neden böyle bir mücadeleyi savunma noktasında gerekli imtihanı veremediğimize bakalım diye talep ediyoruz. İktidar olmanın dayanılmaz hafifliğinin bizim üzerimize nasıl sirayet ettiğini tüm çıplaklığıyla müşahede edelim istiyoruz. Şöyle bir 10 yıl öncesine dönelim ve bugün geldiğimiz konumu o tarihten sorgulayalım. AK Parti, iktidara gelene kadar 28 Şubat mantığı Müslümanların üzerine bir öcü misali sirayet etmişti. Herkes bir çıkar yol ararken; AK Parti ile birlikte ümitler bir nebze olsun yeşermişti. Herkes, Müslümanların ellerinden alınan hakların tekrar kazanılması için bel bağlamıştı bu iktidara Farkında olmadan kişisel sorumluluklarımızı yüklemiştik AK Parti Hükümetine. Her ne kadar, AK Parti kendini ‘İslâmcı değiliz’ diye tanımlasa da, herkesin bir ümidi vardı. Başörtüsü sorunu çözülecek, katsayı problemi ortadan kalkacak, toplum olarak daha ahlâkî, daha mütedeyyin bir yapıya bürünecektik. Peki, geldiğimiz noktada nerede duruyoruz? Kendi sorumluluklarını başkalarına yükleyen Müslümanlar olarak ne başörtüsü sorununu çözebildik, ne de toplumu ıslâh etme noktasında artı bir adımımız oldu. İslâmî hassasiyetlere sahip olduğunu söylediğimiz, toplumun değerleriyle barışık olduğunu düşündüğümüz bir hükümetin icraatları sonucunda; bir İslâm toplumuna giden kilometre taşlarının bir bir geçildiğini görmek yerine, zenginler daha zengin olurken, toplumun geniş kesimlerinin gittikçe fakirleştiğini, ahlâkî yapının çökmeye başladığını, insanların değer yargılarının değiştiğini görüyoruz. İşte tam burada iktidarla ilişkilenme biçimimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.”

03.05.2010


 

Anayasa maratonunda 2. tur

Meclıs, ‘’Anayasa’’ mesaisi nedeniyle yoğun bir haftaya giriyor. Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik içeren teklifin önce Anayasa Komisyonunda, ardından Genel Kurulda süren görüşmelerinde 2. tur oylamayla sona erecek.

TBMM Genel Kurulu, dün başlayan Anayasa değişikliği teklifinin 2. tur oylamalarını bu hafta tamamlayacak. Genel Kurul, teklif için hafta boyunca çalışacak. Görüşmelerin Perşembe günü tamamlanması planlanıyor, ancak tamamlanmaması halinde Genel Kurul Cuma, Cumartesi ve Pazar günü de çalışacak. Genel Kurulda, 2. turda, maddeler üzerinde konuşma olmayacak. Ancak, maddeler üzerinde verilen değişiklik önergeleriyle ilgili konuşma yapılabilecek. İkinci turda, maddelerin yanı sıra teklifin tümüyle birlikte 31 gizli oylama yapılacak. Muhalefetin vereceği grup önerileri, teklif üzerindeki değişiklik önergeleri üzerinde yapılacak konuşmalar ve oylamalarla birlikte Meclisi 2. turda da yoğun bir çalışma programı bekliyor. Kabul edilen çalışma programına göre; Genel Kurul yarın, 5 Mayıs Çarşamba, 6 Mayıs Perşembe, 7 Mayıs Cuma, 8 Mayıs Cumartesi ve 9 Mayıs Pazar günleri 12.00-24.00, 4 Mayıs Salı günü ise 15.00-24.00 saatleri arasında çalışacak. 4 Mayıs Salı günü sözlü sorular ve diğer denetim konuları ele alınmayacak. Teklifin kabulü, bu turda yapılacak oylamalarda, Meclisin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu (330) ile mümkün olacak. Genel Kurulun yoğun programı sebebiyle ihtisas ve araştırma komisyonlarının herhangi bir çalışma programı bulunmuyor. Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki görüşmelerin 1. turu yaklaşık 134 saat sürmüştü. Birinci tur görüşmelerde maddeler üzerindeki gizli oylamalara katılım 405-414 arasında değişmişti. ‘’Kabul’’ oylarının sayısı ise 331-340 arasında çıkmıştı.

03.05.2010


 

Bu anayasa postal kokuyor

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Teoman Rıza Güneri, ‘’Bu anayasa postal, ABD, küresel sermayenin işgali kokuyor, köklü değişmesi gerekiyor’’ dedi. G

üneri, partisinin Zonguldak il ve merkez ilçe başkanlığınca Genel Maden İşçileri Sendikası Şemsi Denizer Salonunda düzenlediği ‘’Ekonomik Problemler ve Çözüm Önerileri’’ adlı panelde yaptığı konuşmada, bugüne kadar gündemde olan Kıbrıs, Ermeni meselesi, başörtüsü, katsayı gibi konuların çözülmediğini söyledi. Bugün de gündemde anayasanın görüşüldüğünü anlatan Güneri, şöyle konuştu: ‘’Bu millet iktidara yüzde 47 oy verdi, niye verdi? O zamanlar e-muhtıra vardı, Cumhuriyet mitingleri adı altında bir kısım insanlar meydanlarda toplanıp kendilerince maneviyata karşılıksız sözler söylüyorlardı. Bir taraftan da eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanı olur mu olmaz mı tartışması, 367 uygulaması milleti bıktırdı ve ‘al AK Parti sana yüzde 47 oy, bu konuyu kökünden çöz’ dedi. Şimdi yapılan uygulama, bunun çözümü mü? Hayır. Bu anayasa postal, ABD ve küresel sermayenin işgali kokuyor, köklü değişmesi gerekiyor. Büyük veya küçük yamalardan bu anayasanın ruhu değiştirilemiyor, kokusu gitmiyor bir türlü.’’

03.05.2010


 

Emniyet müdürü şofbenden zehirlendi

Sıvas Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü Muzaffer Çetin, karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu vefat etti.

Çetin’in Şehit Ali Yüce Polis Merkezi’nin üst katındaki evinde, banyodaki şofbenden sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi. Çetin’in cenazesinin Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldığı bildirildi. Evli ve 2 çocuk babası 20 yıllık polis Muzaffer Çetin’in cenazesi, Sivas Emniyet Müdürlüğü bahçesinde düzenlenen törenin ardından Yozgat’ın Sorgun ilçesine gönderildi. Emniyet müdür yardımcılığı sınavına hazırlandığı öğrenilen 3. sınıf emniyet müdürü Muzaffer Çetin’in bugün yapılacak sınava girmek üzere Ankara’ya gitmeye hazırlandığı belirtildi. Sınav sebebiyle izne ayrılan ancak 1 Mayıs kutlamalarında görevi başında olmak istediği için şehirde kalmayı tercih eden Çetin’in Ankara’ya gitmeyi planladığı kaydedildi. Muzaffer Çetin’in cep telefonunun uzun süre çalması ve yanıt verilmemesi üzerine eşi Şule Çetin’in meraklandığı, banyoyu kontrol ettiğinde durumu fark ettiği öğrenildi.

03.05.2010


 

Hükümete nükleer uyarı

Greenpeace örgütü nükleer enerji ile ilgili yayınladığı üç yeni raporla, nükleer santral kurmaya hazırlanan hükümete uyarıda bulundu.

Greenpeace nükleer enerjiyle ilgili üç yeni rapor yayınladı. “Nükleer Enerji: Sürdürülebilir Kalkınmanın Önünde Bir Tehdit” adlı raporda, Türkiye’de nükleer santral yapılması planlanan bölgelerin gelişemediği ortaya konuyor. “Nükleer Enerji: Tehlikeli Bir Zaman Kaybı” adlı raporda nükleer enerjinin tehlikelerinden bahsediliyor. “Nükleer Enerji: İklimi Sırtından Vurmak” adlı rapordaysa nükleer enerjinin iklim değişikliğini önlemekteki en büyük engellerden biri olduğu anlatılıyor. “Nükleer Enerji: Sürdürülebilir Kalkınmanın Önünde Bir Tehdit” adlı raporda, hükümetin 30 yıldır nükleer santral kurmayı planladığı Büyükeceli ve Sinop ile, Türkiye’nin ilk rüzgâr yatırımlarının gerçekleştiği Bozcaada ve Çeşme yörelerinin geçirdiği dönüşümler karşılaştırılıyor. Nükleer enerjinin lâfının dahi Sinop ve Akkuyu’ya çok ciddi zararlar verdiği, aslında gerekli şartların hazır olmasına rağmen, kirli enerji politikaları yüzünden bu bölgelerin gelişemediği ortaya konuyor.

03.05.2010


 

SAİD NURSî MUAZZAM BİR DÜŞÜNÜR

İLAHİYAT Fakültelerine Arapça hazırlık sınıflarının konulmasıyla beraber, kendimizi Mısırlı hocamız Eymen İbrahim Ahmed’in dersinde bulduk. Kendisinin Risâle-i Nurlara ve Bediüzzaman’a olan sevgi ve alâkasını öğrendiğimizde röportaj yapmak üzere kapısını çaldık. Büyük bir memnuniyetle bizi karşılayan hocamızla röportaj gerçekleştirdik. “3 aydır Türkiye’de ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde bulunuyor olmaktan şeref duyduğumu belirtmek istiyorum” diyerek söze başlayan Eymen İbrahim Ahmed’i dinleyelim şimdi.

Hocam Risâle-i Nur’la nasıl tanıştınız?

İslâm Tarihi ve asırlar boyu gelmiş geçmiş Müslüman düşünürlerle ilgilenirken, bu şahsiyetlerden İslâm düşüncesinde yeni yapılanmalara öncülük etmiş olanlara özel bir ilgim oluştu. Bediüzzaman Said Nursî’yi de bu yeni fikrî oluşum sürecinin öncü ve zirve şahsiyetlerinden biri olarak görmekteyim.

Bediüzzaman Said Nursî hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Bediüzzaman Said Nursî, kelâm ilminde ve Kur’ân tefsirinde başarılı yenilikler yapmıştır. Yıllar boyu aralarında çelişkiler olduğu zannedilen birçok konu ve düşünceyi, tefsirlerinde ve İslâmî anlayışında bir çerçevede toplamayı başarmıştır. Gazali’yi ve İbn-i Rüşd’ü okudum. Gazali kalp dünyasına hitap ederken, İbn-i Rüşd akla dem vurur. Bu durum, düşünürleri yıllar yılı meşgul etmiş. “Bu iki unsuru nasıl bir araya getirebiliriz?” düşüncesi fikrî bir kaostur. İşte Bediüzzaman bu zor denklemi kurabilmiş bir şahsiyettir. Said Nursî muazzam bir düşünürdür. Kendisinin benim üzerimde büyük bir etkisi oldu. Çünkü ben de sürekli en yeni Batı fikriyatıyla en değerli İslâm düşünce ürünlerini birleştirmeye çalıştım. Bu çabayı göstermiş, bu zorlu denklemi insanlığın kurtuluşu için yıllar önce sunmuş olan Bediüzzaman’ı bundan dolayı çok sevmekteyim.

O sadece aklı önceleyen ya da kalbi temel alan bir anlayışı değil, hem kalbi hem aklı hem de bürhanı temel alan Nur felsefesini ortaya koymuştur.

Arap dünyasının ve özelde Mısır’ın Risâle-i Nur’a ve Bediüzzaman’a bakışı nedir?

Bu sorunuz gerçekten çok önemli. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Sözler gibi risâlelerinin birçoğunda arzularıyla, korkularıyla, beklentileriyle, aklıyla, ruhuyla kısacası bütün yönleriyle insanı ele almıştır. O, bu ele alış tarzıyla, insanı değerlendirirken tek bir noktaya yoğunlaşan kendinden önceki düşünürlerden farklılık arz eder. Said Nursî, dinin hayatı konu alan bir sistem olduğunun, hayatın Yaratıcısının dinin de Yaratıcısı olduğunun şuurundadır. Eserlerinde bu noktayı ispat eden aklî ve naklî deliller sunmaktadır.

Arap dünyasında Said Nursî’ye büyük bir önem verildiğini görürüz. Arap dünyasında onun hakkında yazıp konuşan birçok mütefekkir, yazar, felsefeci, müfessir ve muhaddis âlimler bulunmaktadır. Mısır’da Ezher Üniversitesi başkanıdır. Ahmed Ömer Haşimi ‘Risâle-i Nur ve Dinî Söylemin Yenilenmesi’ başlıklı ilmî, fikrî bir çalışmaya öncülük etti. Panel bu başlık adı altında dünyanın dört bir yanından gelen konukların ve geniş kitlelerin katılımıyla Ezher Üniversitesi’nde düzenlendi. Fas’taki Hasan Esami Üniversitesi’nde de “Said Nursî’nin Kur’ân Tefsiri ve Faslı Âlim Ahmed İbn Azibe’nin Tefsiri Arasındaki İlişki” konulu büyük bir konferans düzenlendi. Yine Güney Afrika’da düzenlenen ve büyük katılımların olduğu konferansın konusu ise “Kur’ân Tefsirinde Bediüzzaman Said Nursî’nin Ortaya Koyduğu Yenilikler”di. Avrupa’da Londra’da bir üniversitede gerçekleşen uluslar arası oturumun konusu “Bediüzzaman Said Nursî ve Dünya Gündemine Sundukları” idi. Bu çalışmaların tümü fikri ve ilmî özelliğiyle öne çıkan İstanbul’daki “Mecellet ve Nur” dergisinde yer almıştır. Son olarak söylemek istediğim; ileriki zamanda, derin bir samimiyetle dini, insanı ve insan sevgisini anlamaya çalışmış bu büyük düşünüre dünya gündeminde, daha çok yer verileceği kanaatindeyim.

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz hocam.

Ben teşekkür eder, çalışmalarınızda muvaffakıyetler dilerim.

Prof. Dr. Eymen İbrahim Ahmed Tealip kimdir?

EYMEN İbrahim Ahmed Tealip 1963 yılında Mısır‘ın Doğu Vilayeti‘nde doğdu. 1985’de Zagazig Üniversitesi Sanat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1990 yılında ‘Apollo Şiirleri Üzerine Düşünceler’ adlı çalışmasıyla yüksek lisansını tamamladı. ’Modern Arap Şiirinde Yabancılaşma’ adlı eserle 1996’da Zagazig Üniversitesi’nde doktora derecesi aldı. 2000 yılında ‘Modern Arapça Eleştirisi’ eseriyle yardımcı doçent, 2007 yılında profösör oldu. Çeşitli yıllarda Libya’da Omar Al Mukhtar Üniversitesi’nde, Emirates Üniversitesi’nde, Gine Cumhuriyeti Gamal Abdulnassir Üniversitesi ve Lansana Quenti Üniversitesi’nde çalıştı.

RÖPORTAJ: MERVENUR FERŞADOĞLU

03.05.2010


 

Bilge Köyünde acılar hâlâ taze

Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde meydana gelen, 7’si çocuk 44 kişinin ölümüne sebep olan katliâm birinci yılını doldurdu. Katliâmda öksüz ve yetim kalan 61 çocuk, minik yürekleriyle yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyor.

Bilge Köyünde acılar hâlâ taze

MARDİN’İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde meydana gelen, 7’si çocuk 44 kişinin ölümüne sebep olan katliâm birinci yılını doldurdu. Katliâm, olaydan kurtulanlarda onarılması mümkün olmayan derin izler bırakırken öksüz ve yetim kalan 61 çocuk, minik yürekleriyle yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyor. Devlet bütün kurumlarıyla Bilge Köyü sakinlerinin ihtiyaçlarını giderirken olayın hemen ertesinde valilik köyde kurduğu mutfakta sıcak yemek verirken özellikle çocuk ve kadınlara çeşitli kurumlarca rehabilitasyon desteği sağlandı. Çocukların daha güvenli ve köye daha yakın bir yerde eğitimlerini sürdürmeleri için yaptırılan, 4 ayda tamamlanan Bilge Köyü İlköğretim Okulu açıldı. Valilik köy sakinlerine sıcak yemek dağıtmaya devam ederken güvenlik güçleri olayın ardından kurduğu geçici karakolda tedbirini sürdürüyor. Ziyarete gelenler jandarma kontrolünde köye alınıyor. Şehit olan imam Hacı Kazım Ozan’ı da, unutmayan Bilge Köyü sakinleri sakinleri onun için köyde temsili mezar yaptırdı ve onu sevgiyle andıklarını söyledi. Saldırıyı düzenleyenlerin yakınları olan 58’i çocuk, 18’i kadın 84 kişi, olayın ardından Mardin’den yaklaşık 2 bin kilometre uzaklıkta Kırklareli’nde kendileri için satın alınan 32 konuta yerleştirildi. Bu ailelerin okul çağındaki çocukları Kırklareli’ndeki okullara yerleştirilerek eğitimden yoksun bırakılmadı.

MUHTAR ÇELEBİ: AÇILIMA KARŞI OLANLAR

YAPTIRMIŞ OLABİLİR

BİLGE Köyü muhtarı Abdurrahman Çelebi, adalet yerini bulduğu için saldırganlara verilen cezaların bir nebze olsun kendilerini rahatlattığını söyledi. Geçen yıldan bu yana valilikçe köyde sıcak yemek verildiği, öksüz ve yetim çocuklar için bu uygulamanın 1 yıl daha devam etmesini istediğini kayden Çelebi, şöyle konuştu: “Yeni bir proje başlattık. Öksüz ve yetim çocuklarımıza ev yapacağız. Kampanya yeni başlamasına rağmen şimdiden çok sayıda hayırsever iş adamı destekte bulunacağını söyledi.” Muhtar Çelebi, 44 yakınının ölümüne neden olan katliâmın gerekçesinin öğrenememenin üzüntüsünü yaşadıklarını ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Aradan 1 yıl geçti. Katliâmın nedenini hâlâ öğrenemedik. Ancak olayın arkasında açılıma karşı olanların olduğunu düşünüyorum. Çünkü saldırı hükümetin açılımı başlattığı sürece denk geliyor. Üstelik hepimizi öldürüp olayı PKK’nın gerçekleştirdiğini söyleyeceklerdi, ancak bunu başaramadılar. Bu nedenle, açılımı baltalamak isteyenlerin bu işi organize etmiş olabileceğini düşünüyorum.’’ Çelebi, katliâmın birinci yıl dönümü dolayısıyla 4 Mayıs’ta köy mezarlığının yanındaki alanda mevlid okutacaklarını belirterek, ‘’Mazıdağı Müftülüğünün katkısıyla ilçeye bağlı 50’yi aşkın köydeki imamların katılımıyla ölenler için mevlid okutacağız. Mevlide aralarında imam Hacı Kazım Ozan’ın ailesi ile Hakan Şükür’ün de bulunduğu çok sayıda kişi katılacak’’ diye konuştu.

03.05.2010


 

Kazada kopan parçalar metrobüsün camlarını kırdı

D-100 Karayolu’nda metrobüs yolundaki bariyerlere çarpan otomobilden kopan parçalar, hareket halindeki yolcu dolu metrobüse çarptı. Büyük paniğin yaşandığı kazada şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı.

D-100 Karayolu’nda Boğaziçi Köprüsü istikametinde ilerleyen Yunus Eminoğlu yönetimindeki 35 AL 726 plâkalı otomobil, aşırı hız dolayısıyla Çağlayan mevkiinde kontrolden çıkarak Metrobüs yolundaki bariyerlere çarptı. Aynı istikamette seyreden Ebru Şentürk idaresindeki 34 ZF 4032 plâkalı otomobil, kaza yapan araca çarpmamak için manevra yapınca, otomobil takla atmaya başladı. 3 takla atan otomobil, sağ şeritteki bariyerlere çarparak durabildi. Bu kazalarda Ebru Şentürk hafif şekilde yaralandı. Eminoğlu’nun kullandığı otomobilden kopan parçalar o sırada Zincirlikuyu- Avcılar seferini yapan metrobüse çarptı. Ön ve yan camları kırılan metrobüsün sürücüsü aracı durdurdu. Yolcular panik halinde kendilerini dışarı attı. Otomobilden kopan parçaların metrobüste bulunan yolculara isabet etmemesi dolayısıyla ölen ya da yaralanan olmadı. Ancak kaza sebebiyle yolcular korkulu dakikalar yaşadı. Kaza dolayısıyla hem metrobüs seferleri aksadı, hem de D-100 Karayolu Boğaziçi Köprüsü istikameti bir süre trafiğe kapandı. Kazada hafif şekilde yaralanan Ebru Şentürk’ün tedavisi olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ambulansta yapıldı. Polis, kaza mahallinde yaptığı incelemelerin ardından kazaya karışan araçları yoldan kaldırdı. Araçların çekilmesinden sonra metrobüs seferleri ve D-100 Karayolu trafiği normale döndü.

03.05.2010


 

Kutupder: Trafik kurallarına uyalım

KUTUPDER Genel Başkanı Murat Çalık, “Bilgisiz ve cahil insanlar, trafik kurallarına uymayarak ölen insan sayısının artmasına sebep olmaktadır” dedi.

Kutupder Genel Başkanı Çalık, “Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası” dolayısıyla yaptığı açıklamada, trafiğin sadece taşıtlardan ibaret olmadığını belirterek, taşıtların, insanların ve hayvanların, yollar üzerindeki her türlü hareketlerine trafik denildiğini kaydetti. Hızla artan taşıt sayısıyla birlikte, trafik sorunun da arttığını ve ülkemizde her yıl binlerce insan trafik kazalarıyla vefat ettiğini vurgulayan Çalık, “Trafik canavarıyla mücadele etmenin tek yolu, trafik kurallarına uymaktır. Bilgisiz ve cahil insanlar, trafik kurallarına uymayarak ölen insan sayısının artmasına sebep olmaktadır dedi. Trafik Haftası, trafik kurallarının anlatılmasında önemli bir zaman dilimidir. Trafik kurallarını öğrenerek ve çevremizdeki insanlara öğreterek, bu haftanın amacına ulaşmasına yardımcı olabiliriz” diye konuştu.

03.05.2010


 

Hava ısınacak

POYRAZIN etkisini kaybetmesiyle hafta içinde hava sıcaklığının Çanakkale’de 26, Bursa’da 27, Balıkesir’de 28 dereceye çıkması bekleniyor.

Meteoroloji yetkililerinin verdiği bilgiye göre, geçen hafta hava sıcaklığının düşmesine yol açan poyraz, Marmara Bölgesi’nde hafta sonunda etkisini kaybetti. Hafta sonu ısınmaya başlayan bölgede hava sıcaklığının hafta içi ortalama 4 derece daha artacağı tahmin ediliyor. Çanakkale’de hava sıcaklığı Perşembe gününe kadar 26, 23 derece olan Bursa’da 27, 24 derece olarak ölçülen Balıkesir’de sıcaklığın 28 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Balıkesir’in uzun yıllar en yüksek ortalama sıcaklığının 24, Bursa’nın 23,5 derece olduğu göz önünde bulundurulduğunda mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık bekleniyor.

03.05.2010


 

Bağcılar’dan Bitlis’e 18 bin kitap

BAĞCILAR’DA Kaymakamlık, Belediye ve Millî Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa yaptığı çalışma ile toplanan 18 bin kitap Bitlis’e gönderildi.

Bağcılar Belediyesi, Bağcılar Kaymakamlığı ve Bağcılar Millî Eğitim Müdürlüğü ile ortaklaşa Bitlis’e kitap seferberliği başlattı. İş adamları ve vatandaşların da destek verdiği kampanya ile toplanan 18 bin kitap düzenlenen törenle Bitlis’e gönderildi. Bağcılar Meydanı’ndan hareket eden kitap yüklü kamyon Bitlis’e ulaştı. Bitlis Millî Eğitim Müdürlüğü kendilerine ulaşan kitapları, valiliğin de desteğiyle ilde bulunan okullar ve kütüphanelere dağıtacak.

03.05.2010


 

Kurallara uymayan kantinlere uyarı

ADIYAMAN Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, okul kantinlerinde denetim yaptı.

Denetimlerde kurallara uymayan kantin işletmecileri uyarıldı, uyanlara ise teşekkür edildi. Denetimler sırasında son kullanma tarihi geçen ürünler toplatılırken işletmecilerin gıda yönetmeliğine uymaları istendi. Zabıta Müdürü Orhan Şahin’in de eşlik ettiği denetim ekibi, bir sonraki denetimde de kurallara uymayan kantinler hakkında tutanak tutacak. Öğrenci ve öğretmenlerin yanında kantin sahipleri de denetimlerden memnun kaldığını ifade etti.

03.05.2010


 

Alanya’da okuyan başarılı öğrencilere iş garantisi

AKDENİZ Üniversitesi Alanya İşletme Fakültesi ilk, Alanya Meslek Yüksekokulu da ikinci mezunlarını verdi. Alanya İşletme Fakültesi’nin ve ALTSO Meslek Yüksekokulu’nun, iki gündür devam eden bahar şenlikleri mezuniyet töreniyle sona erdi. Fakülte şehre uzak kaldığı ve öğrencilerin halkla kaynaşması için ilk mezuniyet töreni Alanya iskele meydanında yapıldı

. Törende açılış konuşmasını yapan Fakülte Dekanı Prof. İbrahim Güngör Alanya’da üniversite okuyan öğrencilerin işsiz kalmayacağını söyledi. Mezuniyet töreninde işletme fakültesini bitiren öğrenciler arasında kura çeken Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, bir kız öğrenciyi işe aldı. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı Kerim Aydoğan ise fakülte ve meslek yüksekokulunda ilk 5 dereceye giren 10 öğrenciye iş sözü verdi.

03.05.2010


 

Haliç’in gemileri, Osmanlı tersanesinde yapılıyor

FATİH Sultan Mehmet’in Kaptan-ı Derya Hamza Paşa’yı görevlendirmesi üzerine 1455’de inşa edilen Tersane-i Amire, Osmanlı Devleti’nde gemi inşa sanayisinin gelişimine şahitlik etti.

Tersane-i Amire, Kanuni Sultan Süleyman devrinde daha da geliştirilerek müştemilatı ve faaliyetleriyle dünyanın en büyük tersanesi oldu. İlk Osmanlı kalyonu 17. yüzyılın ortalarında burada inşa edilirken, gemilerin inşası, bakım ve onarımında kullanılan ilk kuru havuz da 18. yüzyılın sonlarında burada hizmete girdi. İtalya’daki Vezüv yanardağından gemilerle getirilen volkanik taşlarla burada üç kuru havuz yapıldı. Tersaneye bir de yüzer havuzun ilâve edildiği 19. yüzyılda yaşanan buhar devrimi, dönemin gemi inşa sanayiini de etkiledi. Buhar devriminden sonra yabancı ülkelerde inşa edilip Türkiye’ye gelen yeni savaş gemilerinin bakım ve onarımları burada yapılmaya çalışıldı. Yıllarca özelleştirilme beklentisi sebebiyle yatırım yapılmayan ve alt yapısı oldukça yetersiz duruma gelen Haliç Tersanesi, 2005 yılında Şehir Hatları’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesinden sonra Türkiye Denizcilik İşletmeleri’yle yapılan protokolle belediyeye devredilerek İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’ye (İDO) tahsis edildi. Eski günlerine yeniden kavuşan tersanedeki yenileme çalışmalarıyla birlikte tarihî taş havuzlar, kapak ve köprü sistemleri etkin olarak çalıştırılabilir duruma getirildi. Zamana ayak uydurabilmesi için önemli yatırımlarla yenilenen Haliç Tersanesi’nde bugün halen yolcu ve araba vapurlarının, yolcu teknelerinin tamiratları, havuz bakımları yapılıyor.

GEMİLERDE YOK YOK

YatIrImlar çerçevesinde tersanenin 1989’dan bu yana kullanılmayan kızak sahası da düzenlenerek hizmete alındı. Geçtiğimiz günlerde üçüncüsü de denize indirilen Sütlüce, Kasımpaşa ve Hasköy adlı 3 Haliç gemisi bu kızaklarda yapıldı. Bir kültür vadisi olan Haliç ile Üsküdar arasında seyirlerini sürdüren gemiler, tamamıyla Türk mühendisleri tarafından oluşturuldu. Gemilerin yüksekliği Haliç’teki köprülerin altından geçebilmesi göz önüne alınarak inşa edildi. Engelliler ve yaşlılar dahil bütün yolcuların konforu göz önünde bulundurularak yapılan gemilerde, evcil hayvan barınağından bebek bakım odasına, engelli lavabosuna ve klimaya kadar bütün ayrıntıları görmek mümkün. Gemilerde alabildiğince geniş kullanılan camlar dolayısıyla yolcular gökyüzü dahil panoramik İstanbul manzarası eşliğinde seyahat edebiliyor. Her biri 600 yolcu kapasiteli 3 yeni gemi, Venedik, Amsterdam, Budapeşte’deki gibi Avrupa’daki kanallarda çalışan tekneler gibi tamamen turistik amaçlı hizmet veriyor. Bugüne kadar 3 Haliç gemisi ile 4 yeni arabalı vapurun yapıldığı tersanede, şehir hatlarına ait 5 vapur da bakım ve onarım gördü. Aslına uygun olarak her şeyi ile yenilenen İstanbul Boğazı’nın simgesi nostaljik şehir hatları vapurlarının her birinde çalışmalar çerçevesinde ortalama 90-100 ton sac kullanıldı. Yüzyıllara tanıklık eden, adeta bir açık hava müzesi niteliğindeki tersanede ayrıca havuzlardaki suyun tahliye pompa merkezi altyapısıyla bakımı yapıldı. Bütün tersane sahasıyla ilgili elektrik aydınlatma, yangın devresi, güvenlik gözetim sistemleri tepeden tırnağa yenilerek, İDO’nun bütün yedek parçaların bulunduğu modern bir lojistik merkezi de oluşturuldu. Tersane yönetim binası yenilenerek faaliyete alındı. Eski dökümhane atölyesi, yüksek süratli teknelerin makine bakımlarının yapıldığı bir merkeze dönüştürüldü.

03.05.2010


 

Arap dünyası Bursa’ya hayran kaldı

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Marmara Belediyeler Birliği Genel Kurulu’na katılmak için Bursa’ya gelen Filistin, Ürdün, İran, Kuveyt ve Katarlı belediye başkanlarına bir yıl içinde hayata geçirdikleri çalışmaları anlattı. Bursa’daki gelişmelere hayran kalan yabancı belediye başkanları, Başkan Altepe’ye işbirliği teklifinde bulundu.

Marmara Belediyeler Birliği’nin Genel Kurulu’na katılmak için Bursa’ya Arap ve Ortadoğu ülkelerinin yerel yöneticileri tarihî belediye binasında Başkan Recep Altepe’yi ziyaret etti. Filistin El Halil Belediye Başkanı Khaled Osaily, Beit Sahour Belediye Başkanı Hani Abdel Masih, Ürdün Al-Salt Büyükşehir Belediye Başkanı Salameh Al Hamad, Petra Bölgesi Başkan Vekili Mohammad Abulghanam, Asya Belediye Başkanları Forumu Genel Sekreteri Mohammed Khodadadi, Kuveyt Belediye Meclis Üyesi Jenan Boushahri, Katar Doha Belediye Başkanı Nassir Abdullah Al-Kaabi, Bahreyn Manama Meclis Başkanı Majeed Al-Djazeery, Bursa’da çok iyi ağırlandıklarını belirterek, misafirperverliği sebebiyle Başkan Altepe teşekkür etti.

Makam odasında bir süre yabancı konuklarıyla sohbet eden Başkan Altepe, daha sonra ise meclis salonuna geçerek burada bir yıllık çalışmaları hakkında bilgi verdi. Büyükşehir Belediyesi’nin bir yıllık çalışmalarının anlatıldığı film gösterisinin ardından konuşan Başkan Altepe, bir yıl içinde ulaşımdan çevreye, spordan altyapı yatırımlarına kadar hayata geçirilen çalışmaları anlattı.

Ürdün’ün Al-Salt Büyükşehir Belediye Başkanı Salameh Al Hamad ve Katar’ın Doha Belediye Başkanı Nassir Abdullah Al Kaabi, Bursa’da önemli çalışmaların yapıldığını gördüklerini ve yerel yönetimler arasındaki işbirliklerinin uluslar arası düzeyde daha da geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Şehirdeki gelişimin, yatırımların hayranlık uyandırıcı olduğunu dile getiren yabancı konular özellikle tarihî değerlerin yaşatılmasına gösterilen özenin dikkat çekici olduğunu vurguladılar.

03.05.2010


 

O’nun (asm) vasıflarını kuşanmalıyız

Anadolu Gençlik Derneği Beylikdüzü Şubesi tarafından ‘Rahmet Peygamberi’nin (asm) Kutlu Doğumu’ vesilesiyle başlatılan salâvat okuma kampanyası, Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii’nde halkın yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.

Programda konuşan Beylikdüzü İlçe Müftüsü Süleyman Küçük, “Bugün kutlu gün, bugün sevgi günü, bugün sevgi ve sevgiyi paylaşma günü“ diyerek bütün inananları sevmeye dâvet etti. Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı İlyas Tongüç ise, Hz. Muhammed’in (asm) peygamberlik gelmeden önce de peygamberlik geldikten sonra da insanlığa örnek ve önder olduğunu dile getirerek, “Efendimiz takva, merhamet, cömertlik, kanaatkârlık, şahsiyet, haya gibi vasıfların en güzel temsilcisi olmuştur. Huzurun, barışın ve kardeşliğin yolu bu vasıfları hakkıyla kuşanmaktan geçer” diye konuştu. Gecede, dünyaca ünlü hafızlar da Kur'ân ziyafeti verdi.

03.05.2010


 

Terlemeye serin çözüm!

Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte sıcak havalar terleme sorununu da beraberinde getiriyor.

Özellikle geçimini şoförlük yaparak sağlayanlar veya masa başı iş yapanlar terleme sorunundan çok rahatsız. Uzakdoğu ülkelerine ziyaretinde bindiği taksinin şoförünün koltuğuna soğuk su torbaları koyduğunu gören üniversite öğrencisi Fatih Koçak’ın, buradan yola çıkarak keşfettiği ‘serin minder’ler büyük ilgi görüyor. 40 derece sıcaklığa kadar serin tutma özelliğine sahip ürün sayesinde terlemeye bağlı cilt rahatsızlıklarının da önüne geçiliyor. Elis Promosyon tarafından piyasaya sürülen ve Sermin adı verilen soğuk minderler nem ve sıcağın da etkisiyle ortaya çıkan terleme şikâyetlerine çözüm üretiyor. Firmanın Genel Müdürü Fatih Koçak, “Günün büyük kısmını oturarak ya da araç kullanarak geçirenler için ideal bir ürün. Geçimini şoförlük yaparak sağlayanların yazın sıcağında araç kullanırken sürekli oturmaktan sırt, bacak ve kalça kısımlarında cilt rahatsızlıkları oluşuyor. Çok sayıda şoför bu durumdan rahatsız. Sırt ve bacaklardaki terleme kıyafetlere de yansıyor. Bazı insanlar çok fazla terlediği için masalarından kalkmaya veya dışarıda yürümeye çekiniyor. Uzakdoğu’ya yaptığım bir gezide şoförlerin buna benzer çözümler bulduğunu gördüm. Araştırmalarım sonunda bu minderleri ürettirme kararı aldım. Elektrik veya pile ihtiyaç duyulmadan çalışıyor. Piyasaya sürdüğümüz günden itibaren çok ciddî talepler aldık” ifadelerini kullandı.

03.05.2010


 

Allı Turnalar Tuz Gölünde gözlerini açacak

Geçen yıl 45 bin flamingoya ev sahipliği yapan Tuz Gölü’nde bu yıl da binlerce allı turnanın gözlerini dünyaya açması bekleniyor.

Doğa Derneği Bilim Koordinatörü Özge Balkız, Türkiye’de ‘’allı turna’’ adıyla bilinen flamingolar için tuzlu sulak alanların haayatlarındaki en önemli duraklar olduğunu söyledi. Flamingoların kuluçkaya yatmak için Tuz Gölü’ne düzenli olarak geldiklerini ifade eden Balkız, ‘’Üreme alanı konusunda çok seçici olan flamingolar kuluçkaya yatmak için tuzlu sulak alanları seçiyor. Ülkemizdeki Tuz Gölü ve Gediz Deltası flamingolara ev sahipliği yapıyor. Tuz Gölü, Akdeniz Havzası’nda flamingoların kuluçkaya yattığı en önemli alanlardan biri’’ dedi. Balkız, Tuz Gölü’nde kuluçkaya yatan flamingo sayısının gölün su seviyesine göre değiştiğini, yıllar içinde bu sayının farklılık gösterdiğini belirtti. Tuz Gölü’nde bugüne kadar en fazla yavru flamingonun geçen yıl görüldüğünü ifade eden Balkız, şunları kaydetti: ‘’Tuz Gölü’nde flamingo kolonilerinin varlığı 1970’lerden itibaren biliniyor. Biz de göldeki flamingo kolonilerini 2003 yılından itibaren düzenli olarak takip ediyoruz. 2005 yılında 5 bin yavru yumurtadan çıkarken 2007 yılında yaklaşık 4 bin yavru yumurtadan çıktı. Bu rakam 2008 yılında bine kadar düştü ve çok sayıda flamingo yavrusu öldü. Geçen yıl yağışlarla birlikte flamingolar Tuz Gölü’ne akın etti. Geçen yıl ilk yaptığımız çalışmalarda 10 bin civarında yavru flamingonun yumurtadan çıktığını tesbit etmiştik. Daha sonra fotoğraf üzerinden tek tek yaptığımız sayımda 14 bin 644 yavru flamingonun varlığını tesbit ettik. Geçen yıl Tuz Gölü’nde 14 bin 644 flamingo dünyaya geldi, 45 bin flamingo gölden ayrılarak güneye göç etti.’’

03.05.2010


 

Meksika’daki çevre felâketi canlı türlerini de tehdit ediyor

Meksİka Körfezi’nde denize yayılan ham petrolün kapısına dayandığı ABD’nin Louisina eyaletinin valisi, kirliliğin potansiyel bir felâket olduğunu ve hayat tarzlarını tehdit ettiğini söyledi. Vali Bobby Jindal, “Bu petrol tabakası sadece su ürünleri ve balıkçılığımızı değil, hayat tarzımızı da tehdit ediyor” diyerek, Amerikan kıyılarına 70 kilometre uzaklıkta yangın ve patlama sonucu batan petrol platformundan yayılmaya devam eden petrol örtüsünün bugün kıyıya ulaşmasının beklendiğini belirtti. Çevreci kuruluşlar ve uzmanlar da bölgedeki kirliliğin, aralarında yunuslar, kaşalotlar, deniz kaplumbağaları ve Louisina’ya özgü istiridyelerin bulunduğu 10’dan fazla hayvan türünün tehdit altında bulunduğunu belirttiler. Petrol örtüsünün sayıları zaten 30-40’ı aşmayan büyük burunlu yunusları ortadan kaldırabileceğini ve kaşalotların kirliliğin etkilerini çoktan hissettiklerini ifade eden uzmanlar, balıkların da bölgeden kaybolabileceklerinin altını çizdiler.

03.05.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım