Aile-Sağlık |
Su ve sabun ile ishalden korunmak mümkün Akut barsak enfeksiyonları ve gıda zehirlenmeleri günümüzde önemli bir sağlık sorunu haline geldi. Uzmanlar, gelişmekte olan ülkelerde, özellikle infeksiyöz ishallerin çocuk ölümlerinde önemli bir etken olduğu konusunda uyarıyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Akkaya, dünyada yılda 3 -5 milyarı bulan ishal olgusunun meydana geldiğini ve çoğunlunu çocukların oluşturduğu 5-8 milyon kişinin ishale bağlı gelişen ikincil problemler dolayısıyla kaybedildiğini söyledi. Akut barsak enfeksiyonları ve gıda zehirlenmelerinin genel olarak ishalle ortaya çıktığını belirten Dr. Önder Akkaya, “İshal, sıklık olarak günde 3 4 defadan ve miktar olarak yaş ve beslenme faktörlerine bağlı olarak değişmek üzere 200 gramdan fazla, normal dışı sulu dışkılama olayı olup, artmış sıvı ve elektrolit kaybına sebep olan bir durumdur. Sıklıkla gelişen ölümlerin sebebi de bahsettiğim sıvı ve sodyum, potasyum gibi elektrolitlerin hızla kaybı dolayısıyla gerçekleşir” dedi. Bahar mevsiminin gelmesi ve sel olaylarının görülmesiyle su ile bulaşan paraziter hastalıklarının artabileceğini kaydeden Akkaya, dışkı ile kirlenmiş gıdaların ve suyun alınması ishale sebep olan en önemli etkenlerin başında geldiğini aktardı. Parazitlerin sebep olduğu ishal vak'alarının Mart ile Haziran ayları arasında daha yaygın olarak görüldüğünün altını çizen Akkaya, karların aniden erimesi sonucu içme suyu kaynaklarının başta olmak üzere bütün su kaynaklarının kontamine olmasının en önemli faktörlerin başında geldiğine işaret etti. Akkaya, şunları söyledi: “Ani başlayan ishal çok kez bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateşle birlikte seyreder. İshal mevcutsa çok rahat davranmayın ve belirtilerini sakın hafife almayın. Fazla gücü olmayan bir virüs ya da bakteri söz konusu ise alınacak önlemler ile hastalık birkaç gün içinde geçer. İnat eden sorunu mutlaka paylaşın ve hekim görüşü alın. Bu şartlarda önerimiz doğrultusunda antibiyotik ya da ishal kesici ilâç kullanmanız gerekebilir.” İshal ve karşılaşılabilecek hastalıklardan korunma yönteminin çok basit olduğunu belirten Dr. Akkaya, sadece su ve sabun ile bu korunmanın sağlanabileceğinin altını çizdi. Her yemekten önce ve sonra ellerin sabunlu su ile yıkanması gerektiğini söyleyen Akkaya, bunun asla ihmal edilmemesini istedi. El temizliği yanında besin temizliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Akkaya, özellikle yeşil yapraklı bitkilerin bol suyla yıkanması gerektiğini kaydetti. |
03.05.2010 |
MEYVE SUYU VE ÇAY İSHALİ ŞİDDETLENDİREBİLİR “Her tür ishalin tedavisinde ilke, kaybedilen su ve minerallerin yerine konulmasıdır. ” diyen Akkaya, hangi türden olursa olsun ishal varsa tedavisi için diyetin uygulanması gerektiğinin altını çizdi. Bunun için öncelikle bol miktarda su içilmesi gerektiğini kaydeden Akkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Su yerine ayran, ölçülü olmak kaydı ile maden suyu ve benzeri elektrolit içeren diğer sıvılar kullanılabilir. Eczanelerde bu amaç için hazırlanmış tuz, mineral ve şeker karışımı paketler de mevcuttur. Meyve suyu ve şekerli çay gibi, tuz içermeyip, yüksek seker içeren sıvılar hiperozmolariteye yol açarak ishali şiddetlendirebilir, ayrıca kahve; içerdiği kafein sebebiyle hücre içinde bazı enzim yapılarını arttırarak ishal sırasındaki sıvı kaybını arttırabilir.”Yağlı, sütlü, lifli gıdalardan kaçılması gerektiğini de vurgulayan Akkaya, bakliyat ve etli gıdalara yönelmenin doğru bir yaklaşım olabileceğini sözlerine ekledi. |
03.05.2010 |
Zararlı ışınlara karşı güneş gözlüğü kullanın Sakarya İnci Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Hakan Yüzer, gözleri zararlı ışınlardan korumak için mutlaka güneş gözlüğü takılması gerektiğini söyledi. Şehirlerde yaşayanlar için güneş gözlüğü kullanımının daha büyük önem arz ettiğini belirten Yüzer “Şehirde sadece güneş değil, bina ve araçların yansıttığı ışınlar göze büyük zarar veriyor” dedi. Yüzer, güneşli havalarda ultraviyole ve mor ötesi ışınların başta katarakt olmak üzere göze büyük zarar verebileceği uyarısında bulundu. Güneş gözlüğünün bir aksesuar olmadığını, göz sağlığı için gerekli çok önemli bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Yüzer, “Şehirde yaşayanlar için güneş gözlüğünün önemi daha çok artıyor. Çünkü sadece tepedeki güneş değil, güneşin ışınlarını bina camları ve araçlarda yansıtıyor. Dolayısıyla göz her yönden büyük bir ışık patlaması oluyor. Bu sebeple şehirlerde güneş gözlüğü kullanımı göz sağlığı için daha büyük önem arz ediyor” diye konuştu. Güneş gözlüğü alırken ultraviyole ve mor ötesi ışınları kestiğine dair sertifikası olan gözlüklerin tercih edilmesini isteyen Yüzer, kalitesiz güneş gözlüklerinin kör edebileceğinin altını çizdi. Kalitesiz güneş gözlüklerinin zararlı ışınları çıplak göze göre daha çok yansıttığını dile getiren Yüzer, “Kör olmak istemiyorsak mutlaka kaliteli gözlükler tercih etmeliyiz. Pazarda ucuza satılan genelde camları plastik olan gözlükler göz sağlığından edebilir” uyarısında bulundu. |
03.05.2010 |
Zamansızlığa karşı, günlük planlama yapın Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeyyat Sabuncuoğlu, zamansızlıktan şikâyet edenlere günlük plan yapmalarını önerdi. Sabuncuoğlu, ‘İşletmelerde Zaman Yönetimi’ için en etkin yolun planlama ve öncelikleri belirleme olduğunu belirtti. Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası ile UÜ Karacabey Meslek Yüksekokulu’nun üniversite-sanayi işbirliğine katkıda bulunmak amacıyla düzenlediği ‘İşletmelerde Zaman Yönetimi’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Zeyyat Sabuncuoğlu, zamanı boşa geçirmenin hayatını boşa geçirmek anlamı taşıdığını söyledi. 24 saatlik bir günde zamansızlıktan şikâyet etmenin plansızlıktan kaynaklandığını dile getiren Sabuncuoğlu, günün 8 saat uyku, 8 saat çalışma ve 8 saat de boş zaman şeklinde dilimlendiğini bildirdi. Sabuncuoğlu, çalışma saatleri ve boş zamanın hedeflerin belirlenmesi, önceliklerin listelenmesi ve cepte taşınacak bir kart sistemiyle çok daha verimli hale gelebileceğini vurguladı. Mükemmeliyetçilik, oyalanma, erteleme, yarıda bırakılan işler, acelecilik, kararsızlık, aşırı arkadaş sohbetleri ve öncelikleri belirlememe gibi çeşitli zaman tuzakları olduğunu anlatan Sabuncuoğlu, şöyle konuştu: “Zaman tuzaklarından kurtulmak için çok önemli, orta derecede önemli ve önemli işler şeklinde gruplandırma yapmak lâzım. A, B, C kayıt sistemine geçilebilir. Bunun için sürekli cepte taşınan yapılacak işler kartı kullanılabilir. Masa organizasyonu için 3 ayrı renk dosyayla yine önceliklere göre düzenleme yapılabilir. Görüşme odası sistemi, toplantı teknikleri geliştirme ve doğru iletişim kurma zaman tuzaklarından korunmanın yolları arasındadır.” Karacabey Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Akın da üniversite-sanayi işbirliği kapsamında düzenlenen etkinliğin sanayiciler ve meslek hayatına atılacak gençler için önemli bir kazanım olduğunu belirtti. KTSO Başkanı Özer Matlı ise günümüzde yokluğundan en çok şikâyet edilen kaynakların başında zaman ve paranın geldiğine işaret ederek, “Para belki bulunabilir ama geçip giden zamanı geri döndürmek imkânsızdır. Bugün artık rekabette başarılı olmanın yolu da zamanın değerini bilmekten geçiyor. Bu yüzden çok değerli zamanı en verimli biçimde kullanmamız şart. Mevlânâ’nın da dediği gibi, ‘Yaşadığın zamanın fırsatını elden kaçırmadınsa vaktin adamı da, genci de, yaşlısı da sensin.” dedi. Konferansta Karacabey Meslek Yüksekokulu öğrencileri işletmelerdeki kötü zaman yönetimi örneklerini skeçlerle canlandırdı. |
03.05.2010 |
BÖBREK TÜMÖRLERİNE 'AKILLI BOMBA' ‘’AkIllI bomba’’ olarak isimlendirilen hedefe yönelik tedavi seçeneği, özellikle daha önceden tedavi alan ve tedaviden başarılı sonuç elde edilemeyen metastatik böbrek tümörü hastaları için umut oldu. Uzmanlar, tedaviyle, böbrek kanserinde hastalığın ortadan kalkmadığını, ancak tümörün büyümesinin kontrol altına alınabildiğine dikkati çekiyor. Bu tedavi öncesinde söz konusu hastalara daha öncesinde bir şey yapılamazken, şimdi hastalığın kronikleşebildiğini ve hastanın hayat süresinin önemli ölçüde uzayabildiği müjdeleniyor. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Onkoloji Enstitüsü Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı, İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik, moleküler biyoloji ve genetik kodun çözülmesi sayesinde kanser hücrelerinde yeni moleküller keşfedildiğini ve özellikle bunlara yönelik tedaviler geliştirildiğini söyledi. |
03.05.2010 |