Güncel |
Kimse hukukun dışına taşmasın |
Demokrat Yargı Yönetim Kurulu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yargı derneklerine yönelik sözlerine tepki göstererek, hiçbir devlet organının, buna Yargıtay, Danıştay, HSYK ve Anayasa Mahkemesi de dâhil, hukukun dışına taşarak kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanarak veya toplumun geleceğe dair korkularını istismar ederek Türkiye’yi daimî bir olağanüstü halde tutma hakkının bulunmadığının altını çizdi. Kimse hukukun dışına çıkmasın
Demokrası ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nden (Demokrat Yargı) yapılan açıklamada, hiçbir devlet organının, hukukun dışına taşarak kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanarak veya toplumun geleceğe dair korkularını istismar ederek Türkiye’yi daimî bir olağanüstü halde tutma hakkının bulunmadığı vurgulandı. Demokrat Yargı Yönetim Kurulu’nun yazılı açıklamasında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yargı derneklerine yönelik sözleri değerlendirildi. Açıklamada, bütün sorunlarıyla birlikte Türkiye’nin yargıya ilişkin sorunlarının da ideolojik eksende değerlendirilmek yerine daha evrensel ve demokratik standartlar esas alınarak çözümlenmesi gerektiği belirlenmesinin önemli olduğunun düşünüldüğünü belirtildi. Açıklamada, hiçbir devlet organının, buna Yargıtay, Danıştay, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi de dâhil, hukukun dışına taşarak kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanarak veya toplumun geleceğe dair korkularını istismar ederek Türkiye’yi daimî bir olağanüstü halde tutma hakkının bulunmadığı vurgulandı. “Tutuklamaların artık olağanlaştırılmış hak ihlâlleri olarak uygulana geldiği bir kültürün de Türkiye’ye yakışmadığı ortadadır” denilen açıklamada, şöyle denildi: “Bağımsızlığı sağlanmış yargının tarafsız olabilmesi, tüm toplumsal farklılıkların yargıya yansıtılması koşuluna bağlıdır. Halk bunun bilincindedir ve demokratikleşme gerekliliği onu ilgilendirir. Yargının iş yükünden kaynaklanan sorunlarının temelinde, hiyerarşik yapısı, hiyerarşik yapının ortaya çıkardığı ideolojik denetimler ve tüm önemli dosyaların merkeze, yani Yargıtay ve Danıştay’a aktarılması üzerine oluşturulmuş sistemdir. Bu gerçeği görmeksizin yapılacak yargı sorunlarına ilişkin değerlendirmelerin yetersiz kalacağı açıktır.” |
24.04.2010 |