Aile-Sağlık |
Polenler ve hava değişimi çocukları çok etkiledi BURSA’DA, polenler ve hava değişimi dolayısıyla öksürük, geniz tıkanıklığı, gözde kızarıklık ve yaşarma gibi sorunlar yaşayan çok sayıda çocuk hastaneye başvurdu. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Sapan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkbaharda polenler tabiata salınırken hava sıcaklığının dengesiz seyir izlediğini söyledi. Polenler ve hava değişiminin en fazla çocuklarda etkili olduğunu ifade eden Sapan, iki etkenin bir araya gelmesi durumunda çocukların daha aşırı duyarlılıkla rahatsızlanabildiğini ifade etti. Bahar mevsiminde alerjenlerin çocuklarda uzun süren ve tekrarlayan öksürüğe yol açabildiğini belirten Sapan, şöyle konuştu: ‘’Polenler öksürüğün yanı sıra burun akıntısı ve tıkanıklık, gözlerde kızarma ve kaşıntı, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk gibi olumsuz sonuçlar da doğurabiliyor. Polen alerjenleri ağız ve burna ulaştığında, üst ve alt solunum sistemine geldiğinde vücut bunları tabiî savunma mekanizması olan öksürükle atmaya çalışır. Bu balgam üretilmesiyle birlikte oluyor. Alerjenleri hapseden balgam, öksürükle atılmaya çalışılıyor.’’
HASTANELER ÇOCUKLARLA DOLUYOR Prof. Dr. Sapan, öksürüğün burunda kaşıntı, akıntı, tıkanma, gözlerde kaşıntı ve yaşarmada artış gibi bulgularla birlikte görülmesinin alerjik nezleyi gösterdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Alerjik nezle tedavi edilmezse astıma doğru ilerliyor. Polenlerin yol açtığı bu sonuçların içinde ateş yok, ancak aileler gribal enfeksiyon yaşandığını düşünerek panikle çocuğa antibiyotik veriyor. Antibiyotik, polenlerin yol açtığı alerjik rahatsızlıkları tedavi etmez. Çocuklar polenlerle mücadele ederken son günlerde yaşanan sıcaklık düşüşleriyle farklı rahatsızlıklara yakalanabiliyor. Alerjenlerle aşırı duyarlı hale gelen solunum yolları, virüs ve diğer enfeksiyonlardan daha kolay etkileniyor. Bu durum da çocukların hem polenler hem de enfeksiyonlar yüzünden hastaneye taşınmasına yol açıyor. Son günlerde hastaneler çocuklarla doluyor. Özellikle hastanelerin acil servisleri ve enfeksiyon birimlerinde öksüren, hapşıran, geniz akıntısı ve göz kızarıklığı gibi durumları görülen çocuklar bulunuyor.’’ Sapan, çocuklara alerji testleri yapılması gerektiğini belirterek, ‘’Alerji testleri ve değerlendirmesi çocuk uzmanları tarafından yapmalı. Erişkin doktorları çocuklara bakıyor ve yüksek dozda ilâçlar kullanılıyor. Bu durum çocuklarda olumsuz sonuçlar doğurabiliyor’’ diye konuştu.
POLENLİ ORTAMDA SPOR YAPILMAMALI
TRAKYA Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Galip Ekuklu, polenlerin yoğun olduğu ortamlarda spor ve fazla efor gerektiren faaliyetlerde bulunmaktan kaçınılması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Galip Ekuklu, ‘’Yerel ve mülkî idareler mutlaka yerleşim alanlarının yakınında kavak üretilmesini önlemeliler. Polenin çok yoğun olduğu yerlerde çok nefes gerektiren etkinliklerden kaçınmak lâzım. Çocukları bu ortamlara sokmamalıyız. Yaşlılar, alerjik bünyeye sahip olanlar, solunum yolu rahatsızlıkları bulunanlar bu ortamlardan uzak durmalılar. Bu ortamlarda spor yapılmaması gerekiyor. Polenler nefesle içeriye girip solunum yolundan akciğerlere kadar ulaşabilir. Bol sıvı tüketimi, çocuklarda burun açıcı sıvı kullanımı faydalı olabilir. Ancak ciddî durumlarda mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.’’ Bazı klimaların polen fitreli olduğunu bildiren Ekuklu, ‘’Bu klimalar ev ve arabalarda kullanılıyor. Bazı kişilerin bu ortamda tıbbî maske kullandığı oluyor. Polenlerin mikro boyutta olanları var. Filtreler de bir yere kadar etkili oluyor. Maskeler de mikro boyutta olan polenleri tutamaz. Yine de maske ve polen filtreli klima kullanmak hiç kullanmamaktan iyidir’’ dedi. |
24.04.2010 |
Sigara sinüziti de azdırıyor AMERİKAN Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Doç. Dr. Erkhan Genç, sigaranın özellikle içerdiği zararlı-zehirli maddelerle kronik sinüzite zemin hazırladığını ve insanların hayat konforunda ciddî azalmalara yol açtığını belirterek, “Türkiye’de her yıl yaklaşık 15 milyon kişi sinüzit nedeniyle tedavi görüyor. Kronik sinüzit hastaları normal insanlara göre yılda en az iki kez daha fazla doktora gitmekte ve beş kez daha fazla ilâç kullanıyor” dedi. Doç. Dr. Genç, konunun malî boyutuyla ilgili olarak, Türkiye’de her yıl yaklaşık 15 milyon kişi sinüzit dolayısıyla tedavi görmekte olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Kronik sinüzit hastaları normal insanlara göre yılda en az iki kez daha fazla doktora gitmekte ve beş kez daha fazla ilâç kullanmaktadır. Amerika’da sinüzit sebebiyle yıllık iş gücü kaybı maliyeti 73 milyon doları bulmaktadır. İş gücü kaybının maliyetine, ilâç, ameliyat ve doktor için harcanan paraları da katarsanız işin ekonomik boyutunun büyüklüğü bütün dehşeti ile gözler önüne serilir. Bilgilerimizi bir toparlayacak olursak sadece sinüzit ile ilgili olarak sigaranın bizatihi kendi maliyeti yanında iş gücü kabının maliyeti ve doktor maliyetlerinin de birey, aile ve ülke ekonomisindeki yıkıcı etkileri olduğunu; özellikle içerdiği zararlı-zehirli maddelerle kronik sinüzite zemin hazırladığını ve insanların hayat konforunda ciddî azalmalara yol açtığını görebiliriz.” |
24.04.2010 |
Böcek sokmalarına dikkat! SEYREK de olsa böcek sokmasında insanlarda 1 veya 2 hafta sonra serum hastalığı veya anafilaksi (alerji) ortaya çıktığını ifade eden Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Görgülü, böcek sokmasından sonra ortaya çıkan reaksiyonun kişiden kişiye ve hangi böceğin soktuğuna göre değişiklik gösterdiğini söyledi. Böcek sokmalarından korunmak için otların üzerinde açık ayakkabı ve çıplak ayakla yürünmemesi gerektiğini kaydeden Görgülü, böcek sokması halinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ‘’Böceğin soktuğu yerde küçük bir şişlik oluştuysa buzla kompres yapmalı. Sabunlu suyla yıkamak veya antihistaminik pomat sürmek yeterlidir. Sokulan bölgenin çevresinde daha geniş bir şişme olursa veya yaygın kaşıntı görülürse yine normal tedavi uygulanabilir. Ağızdan alınan bazı ilâçlar da şikâyetleri giderebilir. Bilinen ciddî alerjik reaksiyon riski varsa doktorunuzun önereceği hazır epinefrin enjektörlerini yanınızda taşımalı, uyguladıktan sonra en yakın hastaneye gitmelisiniz.’’ |
24.04.2010 |
Sırt çantası bel ağrılarını tetikliyor BAYINDIR Hastanesi Kavaklıdere Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Semih Keskil, sırt çantasının, okul çağında bel ağrısının en sık sebepleri arasında olduğunu söyledi. Prof. Dr. Keskil, bel ağrısının gelişmiş toplumlarda en sık karşılaşılan ve insanın hareketlerini kısıtlayarak sakat bırakan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, önceki yıllarda bel ağrılarının sadece yetişkinlerin sorunu olduğunu, son yıllarda ise bu sorunun gençlerde de büyük bir oranda görülmeye başlandığını kaydetti. Günümüzde artık bel ağrılarının çocukların ve gençlerin önemli bir sorunu olduğunun kabul edildiğini anlatan Keskil, ‘’Son yıllarda yapılan araştırmalara göre okul çağı çocuklarda ve gençlerde bel ağrısı sıklığı artmıştır. Çocuklarda bel ağrısı, aktiviteleri kısıtlayarak sakatlanmalara yol açmaktadır. Ayrıca duruş bozukluğu ve omurga eğriliği ile solunum sistemini de olumsuz etkilemektedir’’ dedi. Keskil, bu sebeple gençlerin ve öğrencilerin sağlıklı bir bel, kas ve iskelet sistemine sahip olabilmesi için okul çağından itibaren korunması gerektiğini ifade ederek, çocukluk döneminde bel ağrısından korunmanın büyük ölçüde mümkün olduğunu vurguladı. |
24.04.2010 |
Dünyagöz, Antalya’ya gelen turistlere ‘göz’ dikti AVRUPA ve Türkiye’de açtığı hastanelerle göz alanında dünyanın en büyük branş hastanelerinden biri haline Dünyagöz, büyümeye devam ediyor. Grup, son olarak Türkiye’deki 10. hastanesini turizmin başşehri Antalya’da hizmete açtı. Akdeniz Bölgesi’nde hem yerli hem yabancı hastalara hizmet verecek Antalya Dünyagöz, 30 milyon dolara mal oldu. Dünyagöz Grubu İcra Kurulu Üyesi Gülferi Yıldırım Öğün, geçen yıl Dünyagöz hastanelerinde 20 bin yabancının tedavi olduğunu belirterek, “Bu sayının Antalya Hastanesi’nin de devreye girmesiyle 2010 yılında 25 bini aşmasını bekliyoruz. 2011 hedefimiz ise, 50 bin yabancı hastaya hizmet vermektir. 2010 yılı ortalarında resmî açılışını gerçekleştireceğimiz Antalya hastanemiz ile sağlık turizminde çığır açmayı hedefliyoruz” dedi. Antalya’ya açtıkları hastaneyle hem bölge halkına hem de sağlık turizmi çerçevesinde yurt dışından gelecek yabancı hastalara hizmet vermeyi amaçladıklarını kaydeden Öğün, şöyle devam etti: “Ama bunun ötesinde, 2000 yılının başından beri sürdürdüğümüz, sağlık turizmi çalışmaların önemli ayağını buraya aktarmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede Antalya’daki 5 yıldızlı otellerle işbirliği yaparak içinde golf ve SPA’nın da yer aldığı özel paketlerle yabancı hasta çekmeyi planlıyoruz.” Toplam 15 bin metrekarelik kapalı alana sahip hastane, günde 750 muayene ve 50 ameliyat kapasiteli. Ayrıca hastanede 45 hasta odası ve 5 tam teşekkülü ameliyathane bulunuyor. Özellikle katarakt, lazer, retina hastalıkları, şaşılık, çocuk göz hastalıkları, glokom gibi ağırlıklı branşlarda hekim kadrosu İstanbul’dan grubun en deneyimli hekimlerinden transfer edilerek oluşturuldu. |
24.04.2010 |