Görüş |
Sakıp Ağa’yı engelleyen Ankara
Geçtiğimiz günlerde herkes tarafından çok sevilen merhum iş adamlarımızdan Sakıp Sabancı’nın kişisel web sitesini incelerken “Başaramadıklarım” başlığını yeniden okudum. Bu sefer okurken nedense tarihler ve isimler dikkatimi çekti. Bunları sizlerle paylaşıp yorumları size bırakmak istedim. SABANCI ÜNİVERSİTESİ MASLAK KAMPÜSÜ Sakıp Sabancı, Maslak Kasrı ile İzzet Baysal Huzurevi arasındaki arazinin boş olduğu dönemlerde buraya üniversite kurmak ister ve Taksim-4. Levent metrosunun bu alana kadar uzatılması noktasındaki maliyeti kendisinin üstleneceğini ifade eder. Bu doğrultuda dönemin yetkili isimleri ile görüşür. Dönemin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı, projeye sıcak baksa da dönemin Orgeneral Başbakanına sormadan bu işin olmayacağını söyler. Dönemin Orgeneral Başbakanı Kenan Evren’den randevu alınır. Projesini bütün ayrıntıları ile birlikte heyecanla anlatan Sabancı’ya kıymetli (!) devlet başkanımız Evren ise “Anadolu’yu düşün” diyerek görüşmeyi bitirir. Sabancı Üniversitesi başka bir alana kurulur ve üniversite kurulmak istenen araziyi ise gecekondular ve kooperatifler doldurur. İşte bir darbenin eğitim, kültür, ekonomik, sosyal hayata katkıları (!)
SAKIP SABANCI MEDİCAL CENTER Son Ecevit hükümeti yılları. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş. Sakıp Ağa, çocukluğunda bir hastalığının teşhisi için hastane hastane dolaştırıldığı için Amerika’da görmüş olduğu medikal merkezlerden ülkemize kazandırmak amacıyla girişimlere başlar. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş’a projesini anlatır. Durmuş, heyecanla karşılar ve Kartal- Maltepe’de hafta sonları otopark olarak kullanılan alanın tahsisi için gerekli talimatı verir. Fakat bir sorun ortaya çıkar. Arsanın belli bir bölümü Jandarma Komutanlığı’na aittir. Bu doğrultuda sivil iktidar, geri adım atar. Sakıp Ağa, İçişleri-Sağlık ve Millî Savunma Bakanlıklarına ortak bir protokol imzalatıp engeli aşmaya uğraşır, ama maalesef bu girişimler başarısızlıkla sonuçlanır. Sivil iktidar, askerî vesayete dokun(a)madığı için bir sağlık merkezimiz buhar olup uçar. Ekonomik hayatı canlandırmak için girişimlerde bulunan Sakıp Ağa’nın yolu yine Ankara bürokrasisi tarafından kesilir. Darbe öncesi olduğu bilinmese de havası estirildiğinden sivil iktidar, risk alamıyor ve Sakıp Ağa’ya yapma demekten başka da çıkış yolu bulamıyor.
DAİMLER-BENZ AĞA'NIN KAÇIŞI (!) Yıl 1968. Sakıp Ağa, millî savunmaya kamyon üretmek ister ve bu doğrultuda Daimler-Benz ile de bir protokol imzalar. Lâkin dönemin Devlet Planlama Müsteşarlığı-Müsteşar da Turgut Özal- üretilen kamyonların yarısından fazlasını ihraç etme şartı koyunca Daimler-Benz protokolü yok sayarak ülkesine geri döner.
SHELL OTELİ AÇILMADAN KAPANDI İngiliz Petrol devi Shell ile otel açmak için protokol imzalayan Sabancı’ya “Yabancı ortağa gerek yok. Kendiniz yapın.” diye Ankara bürokrasisi akıl verince büyük bir İngiliz turist kitlesini çekecek olan proje milliyetçi görüş uğruna maalesef feda edilmiş olur.
MİLLÎ MARKAYI İNGİLİZLERE PEŞKEŞ ÇEKEN SABANCI (!) Ne o başlığı okuyunca tebessüm ettiniz sanırım. Belki de ülkeyi peşkeş çekeceklerin en sonuna yerleştirdiğini Sakıp Ağa’ya bu ithamda bulunularak Akkardan ile dünyaca ünlü Hardy Spicer anlaşması iptal ettirilir. Anlaşmanın iptalinden sonra kendi öz kaynaklarımızla üretebileceğimiz otomobil yedek parçalarını ithal etmeye devam ediyoruz. Nasıl milliyetçilik ama?
BUHARDAN ELEKTRİK DE NEYMİŞ? Okullarda Fen Bilgisi dersinde buhardan elektrik üretilebileceğini öğretmişlerdi. Sakıp Ağa’da bunu bir yerden duymuş olacak ki kendi firması olan SaSa’da üretim sırasında açığa fazladan çıkan buhar ile elektrik üretmek istemiş ve kendisine verilen cevap ise şöyle: “Sen elektrik üretemezsin. Elektriği ancak devlet üretir.” İşte devletçilik anlayışının bize kazandırdıkları ve bugün enerji yatırımı için bas bas bağırdığımız dönemler.
SABANCI'NIN BASINA YANSIYAN TEPKİLERİ “Bu siyasîler müdürlerim olsa kovardım" Türkiye’nin Washington büyükelçilik binası açılış resepsiyonuna katılan Sakıp Sabancı, seçimde başarısız olanlar için, “Böyle başarısız kişiler bende müdür olsalar hepsine yallah derdim” diye konuştu.
24 NİSAN 1999 TARİHLİ GAZETELER “Parti liderleri padişah gibi" İSO’da “Devleti koruma ve demokrasiyi güçlendirmenin ekonomik boyutları” konulu meclis toplantısına katılan Sakıp Sabancı, Türkiye’de siyasî liderlerin padişah havasında olduklarını belirterek, mevcut seçim sistemi değişmediği takdirde yaşanan sıkıntıların daha uzun yıllar devam edeceğini söyledi.
23 TEMMUZ 1998 TARİHLİ GAZETELER “Biz üretenler, Ankara’daki yiyenlere sesleniyoruz" İSO toplantısında siyasîlere sert çıkan Sakıp Sabancı, “Biz üreticiler, biz verenler, biz sanayiciler, siz yiyenler, bizim kaynaklarımızı harcayanlar, gelin sesimize kulak verin” dedi. 25 Mayıs 1995 tarihli gazeteler.
SONUÇ: İşte ülkemizin içinde bulunduğu gerçekler. Bu bildiğimiz bizim Sakıp Ağamız, peki ya daha bilmediğimiz kaç ağa geri dönmek zorunda kaldı? Geri dönmesi de değil de kendilerine hangi bahaneler öne sürüldü? Milliyetçilik, devletçilik ve diğer oklar bağrımızı delmeye devam ediyor. Öyle ise günümüzde tartışma konusu olan anayasa değişikliğini kısmî değil de küllî olması temennimiz, ama bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa bütün bütün terk etmek de çok doğru olmaz inancıyla… Sakıp Ağa’yı vefatının altıncı yılında bir kez daha rahmetle anarken Sakıp Ağa’nın önünü kesenlere Allah’tan selâmet (!) diliyorum.
YAVUZ TOPALCI [email protected] |
11.04.2010 |