Aile-Sağlık |
Stresle başa çıkabilmek için neler yapılabilir? Başa çıkma, bireyin çevreden ya da içten gelen baskıları (istekler, düşünceler, duygular) önleme ya da üstesinden gelme mücadelesidir. Pek çoğumuz stresle başa çıkabilmek için olumsuz yöntemler kullanırız. Bunlara örnek olarak; kafein alma, sigara içme, maddenin kötüye kullanımı ya da aşırı yemek yeme verilebilir. Bunlar, sadece vücuda daha fazla stres bindirir. Daha yapıcı başa çıkma yöntemleri, uzun sürede vücut için daha yararlıdır. Stresle başa çıkmada yaygın olarak kullanılan stratejiler: -Aile, arkadaşlar, sosyal gruplar gibi varolan destekler, stresli olaylarla ilgilenirken yardımcı olabilirler. -Tatil; kısa molalar (ya da uzun tatiller) vermek, stresin tepeye yükseldiği zamanlarda vücudumuzun dinlenmesine yardımcı olur. -Hobiler; ilginizi ve enerjinizi yoğunlaştıracağınız bir alan bulmak, stresin etkilerini oldukça azaltacaktır. -Danışmanlık; bir danışmanla konuşmak, strese sebep olan problemlerin belirlenmesine ve stres meydana getiren negatif uyaran örüntülerinin kırılmasına yardımcı olacaktır. -Gevşeme Egzersizleri; stresle baş etme grupları ve gevşeme egzersizleri, stresle başa çıkmada etkili olacaktır. -Fiziksel Egzersiz; düzenli yapılan egzersiz kas gerginliğini azaltmakta yararlıdır ve kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlar. 0(212) 543 43 17-18 www.turkuazpsikoloji.com)
CANAN DEMİRYÜREK Özel Eğitim Uzmanı |
07.04.2010 |
Kalp delikleri rahatsızlık vermeden kalabilir Her bin yeni doğan bebekten 8’inde görülebilen kalp rahatsızlıklarına bazılarının doğumun hemen ardından ortaya çıkabildiği gibi bazıları ise erişkin yaşlara kadar rahatsızlık vermeden kalabildiği bildirildi. İki kulakçık (atrium) ve iki karıncık (ventrikül) olmak üzere dört gözden oluşan kalbin boşlukları arasındaki duvar, anne karnında kapandığını belirten Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Batur, duvarın bu evrede herhangi sebeple kapanmamasının, kulakçıkların veya karıncıkların arasında delik oluştuğu anlamına geldiğini kaydetti. Yetişkin çağda en sık görülen ve kulakçıkta olan deliklerin tesadüfen belirlendiğine dikkat çeken Batur, çocuklukta genellikle bulgu vermeyen bu deliklerin genelde kardiyologlar tarafından belirlendiğini kaydetti. Bu sebeple iyi bir muayene yapılmasının büyük önem taşıdığını ifade eden Batur, “Hastanın kalbindeki üfürüm seslerinin ciddî şekilde incelenmesi gerekiyor. Hastalığın erken dönemde tesbiti büyük önem taşıyor. Ameliyatsız kapatılan deliklerde, üç ay içinde insanın kendi dokusuyla, yerleştirilen cismin etrafı kapatılıyor. Normal yaşamına dönen hastanın yine de bir süre yüksek efor gerektiren sporları yapmaması, yürüme, yüzme gibi sporlarla ilgilenmesi öneriliyor” diye konuştu. Mersin |
07.04.2010 |
Okul dizilerindeki karakterler öğrencilere kötü örnek oluyor OKUL ve öğrenci konulu televizyon dizilerinin öğrenciler üzerindeki sosyolojik etkisini araştıran liseliler çarpıcı sonuçlarla karşılaştı. Söz konusu dizilerin öğrencilerde sigara ve alkol kullanımını arttırmanın yanında, öğretmenlere saygısız davranma, okul araç ve gereçlerinin tahribatı, devamsızlıkların artması, sövgü ve argo kelime kullanım sıklığının yanı sıra öğrencilerin ailelerine başkaldırıda etkili olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya göre bu tür diziler kitap okuma alışkanlığını da köreltiyor. Televizyon dizilerinin öğrencilerin okul, aile ve arkadaş ilişkilerini etkileme düzeyini araştıran Mersin Fen Lisesi öğrencilerinden Özgür Yusuf Karataş ve Mustafa Merih Yaraşır, farklı liselerde eğitim gören 197 öğrenciye anket düzenledi. Ankete katılanların yüzde 46,7’si erkek, yüzde 53,3’ü de kız öğrencilerden oluştu. Araştırmayı yürüten iki öğrenci arkadaşlarına, ‘Arka Sıradakiler (Fox TV), Hayat Bilgisi (Show TV), Lise Defteri (Kanal D), OKS Anneleri (Fox TV) dizilerini takip edip etmediklerini ve bu dizilerden nasıl etkilendiklerini sordu. Ankete katılan öğrencilerin yüzde 77,2’si düzenli olarak dizi takip ettiğini söyledi. Yüzde 83,8’i dizilerde kullanılan sövgülerin ve argo kelimelerin öğrenciler tarafından kullanıldığı ifade ederken, yüzde 71,1’i öğrencilerin öğretmenlere karşı saygısız davranışlarının artmasında okul konulu dizilerin etkisi olduğunu savundu.
ÖĞRENCİLER, DİZİ KARAKTERLERİNİ ÖRNEK ALIYOR
ANKETİ hazırlayan öğrenciler yaptıkları çalışma hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Dizi karekterleri öğrenciler tarafından örnek alınıyor. Öğrencilerin yüzde 91,4’ü kaba davranışlarının artmasında okul konulu dizilerin etkisi olduğuna dikkat çekti. Dizilerin öğrencilerin derse olan olumsuz tutumunun artmasına sebep olduğu düşünürken, öğrencilerin yüzde 85,3’ü okul konulu dizilerin öğrencilerin aileye başkaldırmasında etkili olduğuna dikkat çekti. Söz konusu dizilerin öğrencilerin hoşgörü düzeyini düşürdüğü ortaya çıkarken diziler öğrencilerin okula devamsızlığını arttırıyor. Dizi karakterlerini ve konuşmalarını okulda taklit eden öğrenciler öğrencilerin yüzde 90,9’u okul konulu dizilerin öğrencilerin okul kıyafetlerine yaklaşımını olumsuz etkilediğini düşünüyor.” Araştırmada ayrıca dizilerin sigaraya daha ılımlı bakmaya sebep olduğu tesbit edilirken, okullarda şiddet grupları oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Öğrencilerin yüzde 74,1’i dizilerin öğrencilerde alkol kullanımını arttırdığını düşünürken, dizilerin okul demirbaşlarına da zarar verilmesinde etkili olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmanın en dikkat çekici yönü ise dizilerin okuma alışkanlığını düşürmesi oldu. Öğrenciler araştırmalarının öneri kısmında şu tavsiyelerde bulundu: “RTÜK bu tür dizileri denetlemeli. RTÜK üyeleri içinde eğitimciler de bulunmalı. Öğrencilerin bilinç düzeyleri yükseltilerek dizi izlemede bir seçicilik oluşturmaları gerekmekte. Aileler çocukları üzerinde daha fazla denetimde bulunmalı. Öğrenciler istenmeyen rol modelleri yerine ideal rol modellerine yönlendirilmeli. Diziler estetik boyuttan yoksun, dizilerin sanatsal değerleri düzeltilmeli. Argo ve küfrün çok kullanıldığı bu dizilerin dil üzerindeki bozucu etkisi de engellenmeli.” |
07.04.2010 |
Sigara, mide kanserini de tetikliyor MİDE kanserinin sindirim kanserleri arasında en sık rastlananı olduğunu belirten uzmanlar sigara ve içkinin hastalığı tetiklediği uyarısında bulunuyor. Genellikle orta yaş sonrasında ortaya çıkan mide kanserinin erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görüldüğünü kaydeden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, hastalığın çevresel şartlar, yenilen besinlerin cinsi, içki, sigara, tuz gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını kaydetti. Hastalığın başlangıçtaki şikâyetleri basit bir gastrit veya mide ülserinden farklı olmadığını anlatan Prof. Dr. Memik, başlıca şikâyetlerin mide ağrısı, yanması, doygunluk hissi, sindirim zorluğu, gaz, geğirme, iştahsızlık ve bulantı olduğunu dile getirdi. Hastalık ilerledikçe kilo kaybı başladığını vurgulayan Memik, şunları kaydetti: “Ağrılar artar ve mide ilâçlarına cevap vermez olur. Yayılımı oldukça erken başlar ve öncelikle mide etrafındaki lenf düğümlerine ve karaciğere etkisi olur. Karaciğer tutulumu tedavi için oldukça güç durumlar ortaya çıkarır. Teşhisi genellikle geç olur, zira hastalar erken dönemlerde mide şikâyetlerini pek ciddiye almaz hekime başvurmaz ve ev ilâçları ile uzun süre vakit geçirirler. Bazı anti asit ilâçlar da hastayı geçici olarak rahatlattığından doktora gitmekte geç kalırlar. Tecrübeli bir hekim hastanın ifadesinden ve fizik muayeneden sonra gerekirse röntgen ve endoskopik tetkikler de yaparak teşhisi koyar ve sür'atle tedaviye girişir” dedi. |
07.04.2010 |