Kültür-Sanat |
Bediüzzaman, cihadı farklı yorumladı |
RİSALE-İ NUR Enstitüsü ve Bediüzzaman Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı tarafından “Yüz Yıllık Süreçte Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” konulu konferans Viranşehir Belediye Kültür Merkezinde yapıldı. Konferansın açış konuşmasını Eğitimci Şemsettin Çakır yaparken, gazetemiz yazarlarından Halil Uslu Bediüzzaman Hazretlerinin demokratik açılım ile ilgili görüşlerini dile getirdi. Demokratik açılım konusunda Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerinin büyük bir önem taşıdığını belirten Halil Uslu, “İslâm’ın olduğu yerde adalet vardır. Adalette eşitlik ve ayrıca sosyal devlet anlayışı da vardır. İslâmiyet’te ırkçılık yoktur, çünkü herkes Allah’ın kuludur, üstünlük sadece takvadadır. Kim Allah’a karşı daha fazla takvalıysa, emirlerini tutup, yasaklarından sakınıyorsa, o Allah’ın sevdiği kuludur. Bizim dinimiz, bizim ecdadımız bu sebeple ırkçılığa hep karşı olmuştur” dedi. Bediüzzaman’ın demokratikleşme için hayatî önem ifade eden görüşlerini bundan 100 sene önce dillendirdiğini hatırlatan Halil Uslu şunları söyledi: “Demokratik açılım daha geçen seneden itibaren Türkiye’nin gündemine getirilen ve tartışılmaya başlanan bir konu. Eğer Bediüzzaman Said Nursî’nin 100 sene evvel ifade ettiği görüşler, yapmış olduğu ikazlar ve gündeme getirdiği teklifler o zaman hayata geçirilmiş olsaydı, bugün demokratik açılım projesiyle çare aranan sorunların hiçbiri olmazdı. Bediüzzaman Said Nursî’nin gerek meşrûtiyet adı altında ve daha sonra demokrasi ile ilgili olarak yapmış olduğu izahlar, ondan sonra eğitim meselesine vermiş olduğu önem, Kur’ân’ın esaslarının çağın anlayışına uygun şekilde öze bağlı kalarak yapmış olduğu tefsirler, bugün gerek Türkiye’nin, gerek İslâm âleminin gerekse insanlığın karşı karşıya kaldığı temel problemlerin kalıcı çözümlerini ifade etmektedir. Said Nursî’nin çok önemli bir sözü var. Bizim düşmanımız ‘cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet ve ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.’ Bütün problemlerin özeti ve çözümü de bu cümlede yer alıyor esasında. Cehalet yani bilgisizlik, eğitimsizlik, zaruret yani fakirlik, çaresizlik ve ihtilâflar yani bölünmüşlükler, parçalanmışlıklar... Dışarılarda düşman aramamıza gerek yok. Bu üç düşman bizi yeyip bitirmeye yetiyor. Bunlara karşı da san’at, marifet ve ittifak silâhlarıyla cihad edeceğiz, diyor Bediüzzaman. Böylece cihad kavramına farklı bir boyut getiriyor.” Uslu, Batı medyasında ve Batı medyasından beslenen Türkiye medyasının da cihadın kanlı bir savaş kavramını ifade edecek şekilde gündeme taşıdığını, ama Bediüzzaman’ın böyle bir tarif getirmediğinin altını çizerek, “Bugün İslâm dünyasının sancılı bölgelerine baktığımız zaman hepsinde de aynı problemlerin yaşandığını görüyoruz. Aynı şekilde bizim Güneydoğu meselesi de aynı problemlerden kaynaklanmaktadır. Sorunların altını kazıdığımız zaman hep bu üç temel meseleyi görüyoruz. Eğitimsizlik, cahillik ve bundan kaynaklanan bilumum sosyal ve toplumsal hastalıklar. Töre cinayetlerinden, kan dâvâlarına kadar... İşsizlik, ekonomik sıkıntı da hep zaruret dediğimiz şeyden ileri geliyor. Ve de ihtilâflar, insanların birbirlerine husûmet beslemeleri, birlik içinde olamamaları” şeklinde konuştu.
NİHAT ÇİÇEK |
02.04.2010 |