Kültür-Sanat |
HAT’TA NEREDE KALMIŞTIK? |
Hat san'atın tanınmış isimlerinden Hüseyin Kutlu, mesleğin son yüzyılda büyük bir kesintiye uğradığını ancak şimdi ‘nerede kalmıştık’ diyerek hatırlanmaya başladığını söyledi. HAT san'atının tanınmış isimlerinden Hüseyin Kutlu, mesleğin son yüzyılda büyük bir kesintiye uğradığını söyledi. Kutlu, “Her şey aslına rücu eder diye bir kural var. Bu bizim kendi medeniyetimize ait bir san'at. Şimdi nerede kalmıştık diyerek hatırladılar kaldıkları yeri ve oradan yeniden başlıyorlar” dedi. Bursa Ingandı Köprüsü’nde hizmet veren Bab-ı Nun Gelenekli Sanat Atölyesi, kuruluşunun 2. yılını Hattat Hüseyin Kutlu’nun söyleşisi ile kutladı. Söyleşinin ardından ‘Hattat bestekârlar konseri’ düzenlendi. Ördekli Kültür Merkezi’ndeki Bab-ı Nun Gelenekli Sanat Atölyesi söyleşisine katılan Hüseyin Kutlu, ilginç değerlendirmelerde bulundu. Dünyada bütün san'atların Allah’ın insanlara vahyi ve hitabı olan Kur’ân-ı Kerim ile başladığının altını çizen Kutlu, “Bütün san'atlar onunla başlar ve ondan kaynağını alır. Bizim san'atlarımızı bir medeniyet içerisinde değerlendirecek olursak buna Kur’ân medeniyeti demek lâzım. İslâm medeniyeti daha genişi olup Hz. Adem’e kadar uzanır. Ama Kur’ân medeniyeti denildiği zaman biraz daha özelleştirmiş oluruz” diye konuştu. Hat san'atının Abbasiler’den itibaren ele alındığını ancak, hattatların pirinin Hz. Ali olduğunu bildiren Hüseyin Kutlu, “Hat san'atı O’ndan başlayıp Efendimize intikal eder. Hattı bir san'at olarak kabul ettiği için Abbasiler bu san'atın ilk medeniyeti olarak kabul edilir. Hat Memluklular, Endülüs Emevileri, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve son olarak Osmanlılarla zirveye ulaşmıştır” şeklinde konuştu.
SON YÜZYILDA KESİNTİYE UĞRADI
KUTLU, 1400 senelik gelişme, yenilenme, değişim ve farklılıklarla devam eden bu sürecin son yüzyılda büyük bir kesintiye uğradığına dikkat çekerek, “Bu kesinti diğer Müslüman toplumlara da aynen aksetmiştir. Bir kesinti ve başkalaşma yaşadık. Nitekim bu olgunlukla hem bir yozlaşma ve başkalaşma içine girmiş olduk” ifadesini kullandı. Son yıllarda hat san'atına yeni bir dönüş yaşandığının altını çizen Hüseyin Kutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şey aslına rücu eder diye bir kural var, bu bizim kendi medeniyetimize ait bir san'at. Diğer medeniyetlerde böyle bir san'at yok. Asırlar boyu çok güzel eserler verilmiş, insanlar bunlarla çok derin duygular yaşamışlar, kültürlerine mal etmişler ve zevkleri ona göre gelişmiş. Şimdi bu insanlar nerede kalmıştık diyerek hatırladılar kaldıkları yeri ve oradan yeniden başlıyorlar.” Bab-ı Nun Gelenekli Sanat Atölyesi Hat hocası Mahmut Şahin ise merkezin iki sene önce faaliyetine başladığını hatırlatarak, şu bilgileri verdi: “Burada hat, tezhip, ebru, ney ve naat dersleri veriliyor. Yaklaşık 6 yıldır ben Bursa’ya gidip gelerek ders veriyorum. İstanbul dışında İzmit, Bursa, Eskişehir ve Kütahya’da da ders veriyorum.” Türkiye’de geleneksel san'atlara büyük ilginin olduğuna dikkat çeken Şahin, Bursa’da 92 hat öğrencisi, ebruda 20, tezhipte 15 ve ney derslerinde ise 40’tan fazla öğrenci bulunduğunu sözlerine ekledi.
|
01.04.2010 |