01 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

OYUNLARLA BİRLİKTE ÇOCUKLAR DA DEĞİŞTİ

İLKÖĞRETİM çağına adım atar atmaz okulun yanı sıra sınavlar, kurslar, etütler, dershane ve iyi bir eğitim alma yarışında daha nice zorunluluğu sırtlayan çocuklar, zamansızlığın ve özellikle şehirlerde yersizliğin de etkisiyle bir zamanların çocukla özdeş oyunlarını bilmeden büyüyor.

Uzmanlar, bilgisayar oyunlarıyla kapalı alanlarda dünyasını renklendirmeye çalışan çocukların fiziksel ve ruhsal gelişiminin de bundan etkilendiğini ifade ediyor.

İlk ve ortaokul yıllarında son ders zilinin çalmasını dört gözle bekleyip döndüğü evde, önlüğü seri bir şekilde çıkarıp ardından ekmek arası peynir ve zeytinle açlığını yatıştıran miniklerin soluğu sokakta aldığı dönemler, orta yaş ve üzeri grubun gözünden film şeridi gibi akıp gidiyor. O yılların çocuk ve gençlerinin hafta arası ve hafta sonlarında günün farklı saatlerine göre yaydıkları oyunlar, bugünün çocuklarının çoğu tarafından bilinmiyor, ancak büyüklerin anılarında bir isim olarak öğreniliyor.

Çeyrek asır öncesi annelerin, ‘’Oğlum hava karardı hadi artık eve gel’’, ‘’Akşama kadar topun peşinde koşturup durdunuz, daha bıkmadınız mı?’’, ‘’Babanı da kahveden çağır da gel akşam yemeği yiyeceğiz’’ diye seslendiği çocuklar, şimdilerde ‘’haydi çocuklar bilgisayarı kapatıp elinizi yıkayın, yemek yiyeceğiz’’, ‘’internette oyun oynamayı bırakın da biraz çıkıp yürüyüş yapalım’’ sözlerini duyuyor. O dönemlerde, sokak aralarında, mahallenin futbol sahasında veya çevredeki diğer boş arazilerde oynanan topaç çevirme ve misket oyunlarının dışındaki çelik çomak, birdirbir, mendil kapmaca, güvercin taklası, uzun eşek, sek sek, bezirgânbaşı, yedi kiremit gibi oyunların nasıl oynandığı konusunda bilgisi olmayan çocuklar, daha ilköğretimin ilk yıllarında başladıkları sınav maratonunu işe girene dek sürdürüp, bilgisayar oyunlarıyla zaman geçirmeyi tercih ediyor.

ÇOCUK OYUNLARI

ARTIK çocukların önemli bir kısmının

hayatından çıkan oyunlardan bazıları şöyle: Bezirgânbaşı, Sek Sek, Mendil Kapmaca,

Yedi Kiremit, Yağ Satarım Bal Satarım, Saklambaç, Çelik Çomak, Birdirbir. OYUNUN ÖNEMİ ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, günümüzde bazı yetişkinler tarafından ‘’boşa geçen zaman’’ olarak değerlendirilen oyunun, çocuğun fiziksel olarak gelişimi, duygularını ifade edebildiği, yeteneklerini, dil, zihin, sosyal ve duygusal becerilerini geliştirebildiği aktivite olduğunu söyledi. Oyunun, çocuk için en tabiî ve en aktif öğrenme ortamı olduğunu belirten Arnas, ‘’Çocuk için bu kadar önemli ve yararlı olduğunu ifade ettiğimiz oyun, ona araştırma, gözlem yapma, keşfetme, yeni beceriler geliştirme ve başarısızlık endişesi duymadan yeni ve değişik roller alma imkânı sağlar’’ dedi. Arnas, çocuğun aynı zamanda arkadaşlarıyla birlikte oynadığı oyunda paylaşma, yardımlaşma, çevre ile olumlu ilişkiler kurma, kurallara uyma, başkalarının haklarına saygı gösterme ve sorumluluk alma gibi temel toplumsal kuralları da öğrendiğini kaydetti.

01.04.2010


Kanser ürkütecek

KALP ve damar hastalıklarının ardından en fazla ölüm vak'alarının yaşandığı kanser hastalığının 10 yıl içinde büyük oranda artmasının beklendiği bildirildi.

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu ve Avrupa Kanser Cemiyetleri Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, kanserin yeni doğanlar da dahil olmak üzere her yaş grubunda görülebilen bir hastalık olduğunu söyledi. Kanserin, vücuttaki hücrelerin genetik veya çevresel etkilerle kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucunda başlayan bir hastalık olduğunu belirten Kutluk, erişkinlerde daha sık görülmekle birlikte çocuklarda da kanser vak'alarının ciddî sayılara ulaştığını ifade etti.

Kutluk, Türkiye’de her yıl 150-200 bin kişinin kansere yakalandığının tahmin edildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: ‘’Dünyada kanser hastası sayısı maalesef artıyor. Dünyada şu anda her yıl 12 milyon kanser vak'ası görülürken, 2020 yılında görülen kanser vak'ası sayısı 17 milyona ulaşacak. Çünkü bir yandan nüfus artıyor, bir yandan hayat süreleri uzuyor. Teşhis imkânları da her geçen gün artıyor.

Ayrıca tütün kullanımı oranı da çok yüksek. Bunlar kanser vak'a sayısının artmasının başlıca sebeplerini oluşturuyor.’’

EN FAZLA GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİ

Türkiye’de meme, prostat, akciğer, kalın bağırsak ve mide kanserlerinin sık görülen kanser türleri arasında yer aldığını belirten Kutluk, Türkiye’de Batı ülkelerine oranla mide kanserlerinin biraz daha fazla gözlendiğini, bunun da beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığını anlattı.

01.04.2010


Sinsi bir hastalık: Yüksek tansiyon

SESSİZ ilerlediği için ‘sinsi hastalık’ olarak da adlandırılan hipertansiyondan (yüksek tansiyon) en çok korkması gerekenlerin, aşırı kilolular, hareketsiz yaşayanlar, stresli hayat içindekiler, 35 yaş üzerindeki herkes, ailesinde hipertansiyon-felç öyküsü bulunanlar, menopoz sonrası kadınlar, aşırı tuz tüketenler ve sigara alkol tüketenler.

Kayseri Özel Tekden Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Uz. Dr. Sinan Kahraman, tansiyon yükseldikçe hayat kalitesinin düştüğünü hatırlatarak, “Bu sinsi hastalığa yakalanmadan gerekli tedbirler alınmalı, risk grubunda olanlar hemen en yakın sağlık merkezine başvurarak gerekli kontrol ve tahlilleri yaptırmalılar” dedi. Kahraman, kalp hastalıkları için ana bir risk faktörü olan hipertansiyonun, tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar, göz ve böbrek hastalıkları için ciddî sorunlar doğurabileceğini belirtti. Dr. Kahraman, şu uyarılarda bulundu: “Büyük ya da küçük tansiyondan herhangi birinin normal değerlerin üstünde olması ‘hipertansiyon’ yani yüksek tansiyon olarak adlandırılır. Büyük tansiyonun 140 ya da küçük tansiyonun 90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilir. Ailenizde hipertansiyona yatkınlık varsa, aşırı kiloluysanız, stresli ve hareketsiz bir hayatınız varsa ve yaşınız da 40’a yaklaştıysa dikkatli olmanız gerekmektedir. Zira siz de yüksek tansiyon tehdidi altında olabilirsiniz. Hipertansiyon toplumda çok sık görülen bir hastalıktır. Üstelik insanlarımızın çoğunluğu bunun farkında olamamaktadır. Toplumda bu hastalığın farkındalığı da tedavi olan hasta sayısı da çok düşüktür. Yapılan istatistiklere göre toplumun yüzde 20’si, 55 yaşın üstündeki kişilerinse yüzde 50’si yüksek tansiyon hastasıdır. Nefes darlığı varsa hastaların büyük bir çoğunluğunda herhangi bir belirti vermez. Çoğu zaman ilk belirti beyin kanaması olabilir. Bu sebeple yüksek tansiyona ‘sinsi katil’ de denilir. Bilinmesi için tek yol belirli aralıklarla kan basıncını ölçtürmektir.”

01.04.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl