Kültür-Sanat |
BEDİÜZZAMAN ÇAĞLARA REÇETE YAZDI |
Risale-i Nur Enstitüsü ve Adıyaman Yeni Asya Temsilciliğinin düzenlediği “Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” konulu konferansta konuşan yazar Halil Uslu, “Biz konferanslarımızla Ahmet’e, Ayşe’ye reçete yazarken, Bediüzzaman çağlara reçete yazmış” dedi. BEDİÜZZAMAN Haftası Etkinlikleri kapsamında Risale-i Nur Enstitüsü ve Adıyaman Yeni Asya Temsilciğinin birlikte düzenlediği “Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” konulu konferans Adıyaman Halk Eğitim Salonunda gerçekleştirildi. Aziz Yusufoğlu Hocanın Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile başlayan programın açış konuşmasını Av. Hasan Demir yaptı. Bilal Nacir’in takdimciliğini gerçekleştirdiği anma toplantısında Araştırmacı-yazar Halil Uslu tarafından “Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” konferansı verildi. İlginin büyük olduğu anma toplantısında açış konuşmasını yapan Demir, Üstadın, her şeyden önce bütün inananların imanlarında hep sebat etmelerini istediğini belirterek, ‘ümit var olunuz diyerek’ Müslümanlara; ümit, sebat ve sadakat etmelerini istediğini ifade etti. Bediüzzaman’ın talebeleriyle zehirlenmelere, sürgünlere, eza ve cefaya karşı büyük sabır ve ümit beslediğini vurgulayan Demir, “O günleri bugünlere kıyaslayarak Bediüzzaman’ın ne kadar haklı ve ileri görüşlü olduğunu anlamaktayız. Bediüzzaman Hazretleri yıkan değil, tamir eden, yeis değil ümit aşılayan, nefret değil sevgi besleme amacı gütmüştür” dedi. Açış konuşması bitiminin ardından kürsüye gelen Halil Uslu, “Bediüzzaman Hazretleri ile aramızda ki fark; biz Ahmet’i, Mehmet’i kucaklıyoruz, Bediüzzaman çağ ve çağları kucaklıyor. Biz bu konferanslarımızla Ahmet’e, Ayşe’ye reçete yazarken, Bediüzzaman çağlara reçete yazmış” dedi. “Sadece 15 YTL'xlik mülkü olan, 24 bin kilometre karelik alanda bir toprağı bile olmayan böyle bir zatın eserlerinden istifade ediyoruz” diyen Uslu, hadis-i şeriflerden sonra dünyada en çok farklı dillere çevrilen eserin Risâle-i Nur Külliyatı olduğunu kaydetti. Uslu ayrıca şunları söyledi: “Bediüzzaman bir milletvekili değil, bir partinin genel başkanı da değil, bir bakan da değil, ama 22 Kasım 1922 senesinde TBMM’ye dâvet edilir. Ankara’ya intikal eder. Kendisine TBMM’de hoşamedi töreniyle karşılanır. Bugün 2010. TBMM’de ancak devlet reislerine tören yapılıyor. 80 küsûr senede Bediüzzaman’dan başka bir âlim o kürsüye çıkmamıştır. Eğer Üstadın dedikleri olsaydı, bu kavga patırtı şimdi olmayacaktı. Bediüzzaman bütün Türkiye’nin amcazadesidir. Bediüzzaman bu yörelerin insanıdır, araştırınız bu yörede tek söz sahibi Hazret-i Bediüzzamandır. Bediüzzaman’ın açılım paketi Münâzarât eseridir. Tam 100 sene önce bu reçete önümüze konulmuştur. Siyahı beyazı, Arabı Kürdü, şu veya bu… Hepsi veleddâllîn’den sonra ‘âmin’ demiyorlar mı? İşte size bir ilâhî açılım paketi… Ayrıca Bediüzzaman Medresetü’z-Zehra’nın olması gerektiğini Emirdağ Lâhikası’nda açıklar. Orada Kürdistan, Türkistan, Arabistan ve çeşitli kavimlerin olduğunu, bu kavimleri bir araya getirecek ve pozitif ilimlerle dinî ilimleri barıştıracak olan üniversitenin mutlaka olmasını dile getirir. İşte bu, açılımın en büyük paketlerinden birisidir.” Halil Uslu, katılımın yoğun olduğu programda konuşmasını ‘’Dünyada medeniyet çatışmasını önleyecek olan tek eser Risâle-i Nur eseridir’’ sözleriyle bitirdi. <PANELDEN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ> |
31.03.2010 |