31 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Keyfî uygulamalara kim dur diyecek?

1914–1918 yılları arasında devam eden Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, Osmanlı Devleti, müttefikleriyle birlikte yenik düşmüştü. Hemen ardından yurdumuz yer yer düşman işgaline uğradı. İşte bu yerlerden biri olan Maraş, 1919 yılının 22 Şubat’ında İngiliz, 29 Ekim’inde de Fransızlar tarafından işgal edildi.

Bu işgal sırasında bir gün sokağa çıkmak mecburiyetinde kalan bir hanım, bir Fransız askerin saldırısına uğrar. Bu küstah asker, “Buralar artık Fransız toprağı oldu, çarşaf giyemezsin” diyerek çarşafını açmak ister. Bir anda neye uğradığını şaşıran, edep timsâli bu hanım annemiz, örtüsüne yabancı (nâmahrem) eli değdi diye baygınlık geçirir ve yere düşer. Bu olay sırasında yanında bulunan 6 yaşındaki oğlu, ağlayarak Fransız askerini yumruklamaya başlar. Fakat gözü dönmüş, bu asker silâhını çekip, günahsız yavruyu acımasızca öldürür. O sırada, oradan geçmekte olan ve olayı izleyen Sütçü İmam, tabancasına sarılarak bu küstah Fransızı yere serer. Gariptir ki, bütün bu olaylar İngiliz askerlerinin gözü önünde cereyan ettiği halde, herhangi bir müdahalede bulunmazlar.

Bu şekilde başlayan Maraş Savunması’nın en kanlı dönemi, 21 Ocak–11 Şubat 1920 tarihleri arasındaki 22 günlük devredir. Sonunda iman gücü sayesinde Maraş olağanüstü bir şekilde kurtarılmış oldu! Böylece örtü ve insanlık düşmanı emperyalist güçler kovulmuş oldular. Ama günümüzde hâlâ devam eden ve mağdurlarının insanlık ve vatandaşlık haklarını gasp eden, feryatlarını ayyuka çıkaran “Başörtü zulmü” acaba nereden kaynaklanıyor? Hukukî dayanaktan yoksun, hakkında hiçbir kanun bulunmayan bu hilkat acubesi ne zamana kadar devam edecek? Ülkemize çok pahalıya mâl olan, zaman ve itibar kaybettiren, hem de bir insanlık ayıbı bu keyfî uygulamaya kim veya kimler dur diyecek?

YENİÇERİLER

Osmanlı Devletinin Kuruluş Devrinde (1299 –1453) teşkil edilen Yeniçeri Ocağı, uzun yüzyıllar şanlı ordumuzun bir çok büyük zaferler kazanmasında önemli rol oynamıştır.

Duraklama Devrinde ise (1579 –1683) bazı sebeplerle bozulmaya yüz tutmuş, problem olmaya, devlete kafa tutmaya başlamıştır. Gerileme Devrinde (1683’ ten yıkılışa kadar) ise daha da bozularak, zamanla öyle bir hâle geldi ki, ikide bir İstanbul’un Et Meydanı’nda toplanıp “Filanca vezirin, falanca devlet adamının kellesini isterüz, şu… şu… arzumuz yerine gele” v.b. gibi isteklerde bulunmuşlardır. Çoğu zaman bu istekleri yerine getirilmiştir. Ayrıca, bununla da kalmayarak orduda yapılmak istenen düzenlemelere karşı geliyor, talime çıkmak istemiyor ve işlerine gelmediğinde savaş aleyhtarı olup, savaşa gitmek istemiyorlardı. Bu durum 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar devam etmiştir.

Nihayet, bu ocağın ortadan kaldırılmasına karar verildi. Padişah II. Mahmud, Şeyhülislâmdan fetva alarak bu kararını yürürlüğe koydu. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra, yeni kurulan modern birliklerde yetiştirilmiş olan Topçu yüzbaşısı Kara Cehennem Ağa, aldığı emir gereği Yeniçeri kışlalarını topa tuttu. Yeniçeriler sağa sola kaçışmaya başladılar. Yakalananlar tutuklandı.

Bu olayı zamanın şairi Keçeci Zade İzzet Molla, şu mısralarla dile getirmiştir:

“Tecemmu eyledi Meydan-ı Lahme, / “Edüp küfran-ı nimet nice bağî. / Koyup kaldırmada ikide bir de, / “Kazan devrildi söndürdü ocağî!”

(İsyan ederek Et Meydanında toplandılar / Nice eşkıya, verilen nimetleri inkâr edip / Verilen emirlere uymayıp, ikide bir isyan ederek / Adeta, ateş ocağının üzerindeki kazanın devrilmesi gibi, kendi ocaklarının söndürülmesine sebep oldular.)

İşte bütün bu olaylar, ordu gibi-–hele de bin yıldan beri âlem-i İslâmın bayraktarlığını yapan, bütün dünyaya insanlık, adalet, kahramanlık, ahlâk ve îman dersi veren, üç kıtada at oynatan Türk ordusu gibi—hassas bir kuruluşta, devletine ve milletine karşı saygı, itaat ve inancın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Allah korusun, bu değer ölçüleri sarsıldığı an, milletimizin ve memleketimizin geleceği tehlikeye düşer!

NACİ TEPİR [email protected]

31.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl