Güncel |
15. madde kalkmalı |
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa değişikliği çalışmaları hakkındaki görüşlerini açıklarken, “Anayasa’nın geçici 15. maddesinin esasen orada bulunması yanlış. Kalkmış olması gayet yerinde olur’’ dedi. Demirel: 15. madde kaldırılmalı
DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘’Anayasa’nın geçici 15. maddesinin esasen orada bulunması yanlış. Kalkmış olması gayet yerinde olur’’ dedi. Demirel, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen ‘’Dünyada ve Türkiye’de Su: Gündemi ve Geleceği Yönetmek’’ sempozyumunda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Anayasa değişikliği çalışmaları hakkındaki görüşünü sorması üzerine Demirel, ‘’Anayasa değişikliği yapılsın, gayet tabiî. İhtiyaç olduğu takdirde her ülkede yapılır. Bizim ülkemizde de yapılır. Bir fevkalâdelik görmüyorum Anayasa değişikliği konusunda’’ cevabını verdi. Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması konusunun Anayasa değişikliği paketinde yer aldığının belirtilmesi üzerine Demirel, ‘’Geçici 15. maddenin esasen orada bulunması yanlış. Kalkmış olması gayet yerinde olur’’ dedi. Geçici 15. maddenin kaldırılmasından sonra yargılanmada bir zaman aşımının söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Demirel, ‘’O mesele ayrı mesele. Kalkmış olması iyi olur. Ondan sonrasını bilmem’’ diye konuştu. |
20.03.2010 |
Sözlerim çarpıtıldı |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kaçak çalışan Ermenilerle ilgili sözlerini saptırmak isteyenlere seslenerek şunları söyledi: “Bana ‘özür dilemelidir’ tavsiyesinde bulunanlara da sesleniyorum: Biz kimden özür dileyeceğimizi çok iyi biliriz. Sen kimin avukatısın ya. Bir defa dürüst ol. Doğru sözün, doğrunun avukatı ol. Yanlışın veya yanlışlığın değil.” “ROMANLARDAN DEVLET ADINA ÖZÜR DİLİYORUM”
BAŞBAKAN Erdoğan, geçen hafta sonunda Roman vatandaşlarla yaptıkları toplantıya değinerek, tarihi nitelikte bir buluşma gerçekleştirdiklerini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Toplantı boyunca coşku bir an eksilmedi. Burada salona ilişkin iki tesbitimi paylaşmak istiyorum. Buna girmeden önce bir şeyi daha paylaşmak istiyorum çünkü köşe yazarı olarak medyada yazan çizenlerin, bakıyorum ki Romanlarla, kaçak olarak Türkiye’de bulunan Ermenileri birbiriyle mukayese ediyorlar. Bu bir defa benim Roman vatandaşlarıma saygısızlıktır. Bunu bir defa çok iyi tesbit etmek lâzım. Bunun yanında benim Ermeni vatandaşım var ona da saygısızlıktır. Vatandaşlık hukuku içerisinde değerlendirmek ayrı şey, kaçak olarak benim ülkemde bulunmak ayrı bir şey. Bir defa Roman vatandaşlarım benim vatandaşımdır ve bu ülkede 10 yıllardır vatandaşlık hukukundan dahi bu vatandaşlar istifade edememişlerdir. Bu tesbiti de yapacağız. Eğer özür dilenmesi gereken varsa, benim Roman vatandaşlarımdır ve ben onlardan bu devlet adına özür diliyorum.’’ |
20.03.2010 |
12 Eylül’e yargı yolu |
Başbakan Erdoğan, Anayasa’nın taslak çalışmasını bütün siyasî partilere, STK’lara ve medyaya ulaştırıldığını söyledi. Geçici 15. maddenin taslak içine eklenmesi ise, 12 Eylül darbesini yapanlara karşı yargı yolunun açılması anlamına geliyor. Önce paket, sonra ziyaret
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliğine ilişkin paketin, muhalefet partilerine göndereceklerini açıklayarak, gelecek hafta da muhalefetin ziyaret edileceğini bildirdi. Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğine değindi. Toprak, hava, su ısındığı kadar, siyasetin de ısındığını müşahade ettiklerini belirten Erdoğan, ‘’İşte Anayasa’da kısmi bir değişiklik çalışmasıyla belli bir noktaya gelindi’’ dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Arkadaşlarımız, muhalefet partilerinden randevu talep edecekler ve çalışmaların içeriklerini paylaşacaklar. Burada şu hususu hatırlatmakta fayda görüyorum. Kısmî olarak bir Anayasa değişikliği hiç tartışmasız, hiç tereddütsüz tabiî gönül bunu çok daha geniş kapsamlı yapmayı arzu eder ama ne yazık ki diğer siyasî partilerin hiç mi hiç yakın olmadıklarını görüyoruz. Hatta hatta ‘bırakın sadece bir geçici madde ile bu işi bitirelim’ diyenler de var. Bakın bugün (dün) arkadaşlarım, bu taslak çalışmayı, bütün siyasi partilere - parlamento içi, parlamento dışı - ilgili STK’lara bunları ulaştıracaklar, medyaya ulaştıracaklar. İstiyoruz ki bu taslak hepsine ulaşsın ve bu taslak hepsine ulaştıktan sonra da arkadaşlarımız, Pazartesi, Salı gerekirse Çarşamba kendilerini ziyaret etmek suretiyle, onların bu noktada nereleri eleştiriyorlar, ilaveleri, çıkmasını istedikleri neler varsa, bunları kendilerinden arkadaşlarımız bu ziyaretlerle alacaklar. Yani bugünden verip, üç günlük bir onların taslak üzerinde çalışma imkânlarını hazırlayalım. Ve sür'atle de bu tasarıyla alâkalı şu anda 110 imza toplanmış vaziyette ve bu TBMM’ye getirilsin.’’
|
20.03.2010 |
Demokrasi virajındayız |
ESKİ Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı,Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasa hazırlayarak demokratikleşme sürecini hızlandıracağını söyledi. Avcı, “Türkiye Cumhuriyeti olarak bir gündönümündeyiz. Demokrasi virajındayız” diye konuştu. Gültekin Avcı, Eğitim-Bir-Sen İzmir Şubesi’nin organizasyonuyla Ödemiş ilçesinde, “Sivil Anayasa İhtiyacı” konulu bir konferans verdi. Avcı, konferansta cumhuriyet tarihi, sivil anayasa, demokratik açılım ve diğer güncel konular üzerinde durdu. Türkiye’deki demokratikleşme süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Avcı, Adnan Menderes döneminde milletin kendi soluğunun başkentte hissedildiğinin altını çizdi. Yeni ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti için AKP’nin kendini aşması gerektiğini vurgulayan eski Savcı Avcı, “Bu ise tarihî bir misyondur. Politik bakış olarak temel asgarî eksenlerde ortaklık sağlanabilecek liberallerin, sosyalistlerin, Alevilerin, sosyal demokratların, gayrimüslimlerin ve Kürtlerin siyasal olarak temsil edilebilmesini sağlamak, AK Parti’nin bu süreçteki en önemli manevrası olacaktır”diye konuştu. Avcı, Türkiye’nin yıllardan bu yana biriken problemlerin çözüm aşamasında olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti olarak bir gündönümündeyiz. Yıllardan bu yana millete rağmen politika üretenler, millet iradesini görmezden gelenler bugün infilâk etmiş durumdadır. Demokrasi virajındayız. Jakoben darbelerle milletimize yara açan zihniyet yüzünden değişim ve dönüşüm sancıları yaşamaktayız. Demokrasi rüzgârları karşısında rahatsız olan kitleler var. Bu zihniyete karşı ülkemizde pek çok fikir yelpazesi, demokrasiyi savunan güçler olarak birlikte hareket etmektedir. Demokrasinin işlevsel kılınması için ülkemizin en büyük ihtiyaçlarından birisi de sivil soluklu bir anayasadır.” |
20.03.2010 |
Rektör Büyükkasap için tören |
ERZİNCAN'DAKİ lojmanında intihar eden Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap için cenaze töreni düzenlendi. Rektörlük bahçesindeki törene, Erdoğan Büyükkasap’ın eşi Gülten, kızı Nisa, oğlu Çağrı Büyükkasap ve yakınları ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Vali Abdulkadir Demir, Belediye Başkanı Yüksel Çakır, Garnizon Komutanı Tümgeneral Ergüder Topbaş, Erzincan milletvekilleri Sebahattin Karakelle, Erol Tınastepe, Erzincan Üniversitesi personeli ile çok sayıda öğrenci ve vatandaş katıldı. Tören, Rektör Prof. Dr. Büyükkasap’ın cenazesinin bulunduğu ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutun, polis memurlarının omuzlarında Rektörlük binasına getirilmesiyle başladı. Cenaze tören alanına getirilirken Büyükkasap’ın kızı ile bazı öğretim üyelerinin ağladığı görüldü. Daha sonra, kürsüye çıkan Büyükkasap’ın oğlu Çağrı Büyükkasap, kendisinin de babası gibi olmak istediğini söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da Rektör Büyükkasap’ın çok çalışkan birisi olduğunu belirterek, ‘’Erdoğan Büyükkasap’ın YÖK’teki sicili çok temiz. Böyle güleryüzlü, başarılı ve fevkalâde iyi olan bir hocamızın aniden gidişi bizi son derece rahatsız etmiştir’’ dedi. Erzincan Üniversitesi’ndeki törenin ardından, Büyükkasap’ın cenazesi Terzibaba Camisi’ne kadar omuzlarda taşındı. Büyükkasap’ın naaşı, cenaze namazının kılınmasının ardından toprağa verilmek üzere memleketi Tosya’ya gönderildi. |
20.03.2010 |
Bakan Ergün’e üniversitede protesto |
SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, İstanbul’da İÜ Fen Fakültesi’nde bir grup öğrenci tarafından protesto edildi. Bakan Ergün, ‘’2. Ulusal Çalışma Ekonomisi ve Yönetim Kongresi’’nde yaptığı konuşmanın ardından protesto sebebiyle arka taraftaki Su Ürünleri Fakültesinden dışarı çıkarıldı. Çıkışta bekleyen, protestocu öğrencilerden bir grup, şemsiyelerle dışarı çıkarılan bakana yumurta fırlattı. Yumurtalar Bakan Ergün’ün makam aracının yanına isabet etti. Kongrenin açılışında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden bir grup öğrenci, burada konferansa katılacak olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ü protesto etti. Fen Fakültesi bahçesinde toplanan ve üzerinde ‘’Üniversitenin kapısı AKP’ye kapalı...’’ yazan pankart taşıyan yaklaşık 40 kişilik öğrenci grubu, konferansa katılmak üzere bina içine girmek istedi. Çevik Kuvvet ekipleri kapı önünde öğrencilerin içeri girmesine izin vermezken, alkış ve ıslıklarla protestolarına devam öğrenciler, slogan atan Fen Fakültesinin ana girişine kadar ilerledi. Burada protestolarına devam eden öğrencilere, dışarıdan da bazı öğrencilerin alkış ve düdüklerle destek verdiği gözlendi. |
20.03.2010 |
Uslu: Kaçak işçilere hukukî ayar yapılsın |
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, ‘’Kaçak yabancı işçiliğin önlenmesi, politik nedenlerle değil, ülke gerçeklerine ve hukuka uygun düzenlemelerle olmalıdır’’ dedi. Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin gelişmekte olan bin merkez ülkesi ve göç kavşağı olduğunu ifade ederek, ‘’Küresel aktör konumunda olması da cazibesini arttırmaktadır. Doğal olarak da ülkemize geliş ve gidişlerin olması normaldir’’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’Türkiye’de yaşayan kaçak Ermeni işçiler’’ ile ilgili açıklamasına değinen Uslu, bu açıklamanın ‘’2010 tehciri’’ gibi politik bir tartışma konusu yapılmasının yanlış olduğunu kaydetti. Kaçak işçilerin ülkeye girişinin politik bir tercih olmadığını belirten Uslu, kaçak işçilerin çıkışının da politik gerekçelere dayandırılamayacağını ifade etti. Sadece Ermenistan’dan değil, diğer ülkelerden kaçak işçilerin gelişlerinin de yürürlükteki iş kanunlarına uygun olmadığını savunan Uslu, ‘’Kaçak yabancı işçiliğin önlenmesi politik nedenlerle değil, ülke gerçeklerine ve hukuka uygun düzenlemelerle olmalıdır. Hukuka uygun düzenlemelerin gereğinin yapılması da hiçbir biçimde yadırganamaz, politik yorumlar yapılamaz’’ dedi. |
20.03.2010 |
“Sınır dışı” Kasımpaşa kriterlerine sığmaz |
MAZLUM-DER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, ‘’Bir ülkede yasal süresi geçtikten sonra kalmaya devam eden bir kimse ya devlet onu yakalayamadığı için kaçaktır, ya da devlet onun yerini bildiği halde dokunmadığı için misafirdir. Misafire ikramı başa kakmak Kasımpaşa kriterlerine sığmaz” dedi. Ünsal, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BBC’ye verdiği mülâkatta Türkiye’de kayıt dışı yaşayan 100 bin Ermeninin “sınırdışı edilmesi”ne yönelik sözlerinin, bu kişilerde tedirginlik oluşturduğunu ifade etti. Sözü edilen kaçak 100 bin Ermeni’nin yaşlı ve çocuk bakıcılığı, ev içi işçilik, tezgahtarlık, inşaat işçiliği, vasıfsız işçilik gibi ucuz iş gücü olarak uzun yıllar ülkelerine gidemeden çalıştığını anlatan Ünsal, şöyle devam etti: ‘’Bir ülkede yasal süresi geçtikten sonra kalmaya devam eden bir kimse ya devlet onu yakalayamadığı için kaçaktır, ya da devlet onun yerini bildiği halde dokunmadığı için misafirdir. Sözü edilen 100 bin Ermeni hemen sınır dışı edilebileceğine göre yerleri biliniyor demektir. Yerleri biliniyor ve dokunulmuyor ise kaçak değil misafirdir. Kasımpaşa kriterlerine göre misafire yapılan ikram ve ihsan başa kakılmaz. Kasımpaşa kriterlerine göre fakirlerin, sahipsizlerin, kimsesizlerin ellerinden ekmekleri ve umutları alınmaz, korkutulmaz, tehdit edilmez.’’ |
20.03.2010 |
AskerÎ rejİmİn AB’de yerİ yok |
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, “askerî rejimin ya da askerî rejimden yola çıkarak oluşturulan bir anayasanın veya din devletinin AB’de yeri olmadığını” söyledi. Pierini, Eskişehir Sivil Toplum Geliştirme Merkezinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada tercüman aracılığıyla yaptığı konuşmada, AB’ye katılımın yavaş ve karmaşık bir süreç olduğunu belirten Pierini, birliğe katılan bütün ülkelerin bu süreçten geçtiğini kaydetti. AB’ye 1972-1973’te ve 2007’de katılan ülkeler olduğunu ifade eden Pierini şöyle konuştu: “AB’ye katılan bazı ülkeler sürecin kolay olacağını düşünüyordu. Ancak süreç hiçbir ülke için kolay olmadı. AB’nin birtakım siyasî kriterleri ve müktesebatı var. Türkiye’nin 2010 yılında AB’nin kanunlarını ve politikalarını uygulaması gerekiyor. AB’nin 2010’daki politikaları ve kanunları 1972 yılındakinden çok daha fazla ve farklı. İngiltere 1972 yılında AB’ye girdiğinde o dönemdeki mevzuat ve politikalar çok daha farklıydı. Bu dönemdeki mevzuat ve politikalar çok daha fazla ve derin. Çünkü AB, sürekli bir gelişim içinde. ‘Türkiye’ye ayrımcı davranıldığını ve diğer ülkelerle aynı şansın verilmediği’ sözlerini çok sık duyuyoruz. Elbette biz de mükemmel değiliz. Ancak 550 milyon kişiyle dünyanın en büyük demokrasisini ve liberal ekonomisini temsil ediyoruz. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde uygulaması gereken kurallar diğer ülkelerle aynı. Ancak şöyle bir durum var: Bizim politikalarımızın sayısı giderek artıyor. Önümüzdeki 5-10 yılda AB’ye girmek için uygulanması gereken politikalarımızın sayısı daha da artacak. Uygulanması gereken koşullar ülkeye büyük faydalar da sağlıyor.”
“TÜRKİYE REFORMLARA DEVAM ETMELİ”
Pierini, Türkiye’nin kendi içinde de toplumunun geleceğiyle ilgili tartışmalar bulunduğunu belirterek, laiklik ve dini muhafazakârlıkla ilgili tartışmaların toplumda sürdüğünü bildirdi. AB’nin laiklik ve dini muhafazakârlıkla ilgili reçetesi bulunmadığını anlatan Pierini, şöyle devam etti: “Meselâ AB’nin başörtüsüyle ilgili bir politikası yok. AB içinde 10-15 milyon Müslüman nüfus var. Görüşlerin ifadesi için çoğulculuğun olması ve herkesin bir arada yaşamasının temin edilmesi gerekir. Askerî rejimin ya da askeri rejimden yola çıkarak oluşturulan bir anayasanın veya din devletinin AB’de yeri yok. Yunanistan, İspanya veya Portekiz gibi ülkeler askerî rejimlerini ortadan kaldırıncaya kadar AB’nin kapısında bekletildi.” Pierini, Türkiye’nin, AB ülkelerindeki algılamalarını da değiştirmesi gerektiğini belirterek, “Müzakere sürecinin yanı sıra Türkiye’nin imajının değiştirilmesi konusunda da çaba sarf edilmelidir. Realitenin AB vatandaşlarına ve siyasetçilerine anlatılması gerekir. Çünkü Türkiye’nin realitesi, imajından çok daha farklı. Türkiye’nin AB yolunda reformları ve müktesebatı benimsemeye devam etmesi gerekir. Çünkü Türkiye, ne kadar bu yolda ilerler, ne kadar çok reform gerçekleştirirse o zaman üyeliğine karşı çıkanların ortaya argüman koymaları zor olur. Bu noktada Türkiye de reformları sürdürerek elindeki hazineyi iyi kullanır” diye konuştu. |
20.03.2010 |
‘Cumhurbaşkanı görevinden dolayı sorumsuz’ |
CumhurbaşkanI Abdullah Gül’ün, geçen yıl Karaman’dan Ankara’ya dönüşü sırasında otoyolların kapatılması sebebiyle seyahat özgürlüğünün engellendiğini öne süren bir kişinin Gül aleyhinde açtığı 1 TL’lik manevi tazminat davasını reddeden mahkeme, Anayasa’nın 105. maddesinde, cumhurbaşkanının, görevi sırasındaki işlemlerden ötürü sorumsuzluğu ve yargı bağışıklığı bulunduğuna dikkati çekti. Edinilen bilgiye göre, davacı Onur Çanta, dava dilekçesinde, ‘’Cumhurbaşkanı Gül’ün 23 Haziran 2009’da Karaman’dan Ankara’ya dönüşü sırasında otoyolların kapatılması nedeniyle seyahat özgürlüğünün engellendiğini’’ ileri sürdü. ‘’Olaydan büyük üzüntü duyduğunu’’ ifade eden Çanta, Cumhurbaşkanı Gül aleyhinde 1 TL’lik manevi tazminat davası açtı. Davanın görüldüğü Ankara 11. Sulh Mahkemesi, Çanta’nın manevi tazminat talebini reddetti. Anayasa’nın 105. maddesine göre, cumhurbaşkanının, görevi sırasındaki işlemlerden ötürü sorumsuzluğu ve yargı bağışıklığının bulunduğuna işaret edilen gerekçeli kararda, Cumhurbaşkanı Gül’ün, 21 Haziran 2009’da Karaman’ı ziyaret ettiği, kendisi için alınan güvenlik tedberleri konusunda dahlinin olmadığı, güvenlik tedbirlerinin şahsından değil, temsil ettiği makamın öneminden ve gereklerinden kaynaklandığı, tedbirlerin de görevlilerce alındığı belirtildi. Gerekçeli kararda, somut olayda manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından, yersiz açılan davanın reddine karar verildiği bildirildi. |
20.03.2010 |
Büyükelçiler istişare için geldi |
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı Kürşad Tüzmen, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk’ün istişare için Türkiye’ye çağrıldığını, istişare bitince görevlerinin başına geri döneceğini bildirdi. Tüzmen, yaptığı açıklamada, 1915 olaylarına ilişkin tasarıların kabul edilmesinin ardından Washington Büyükelçisi Tan ile Stockholm Büyükelçisi Korutürk’ün çağrılmasını ‘’Türkiye’nin haklı tepkisi’’ olarak niteledi. Türkiye’nin her iki ülkeye karşı tepkisini açık açık belli etmeye gayret ettiğini vurgulayan Tüzmen, ‘’Dolayısıyla, bunlar Türkiye’nin kabul edeceği kararlar değil. Türkiye’nin de bu konuda haklılığını zaman içerisinde herkes görecektir. Büyükelçilerimiz buradaki istişareleri bittikten sonra görevlerinin başına geri dönmelerine karar verilecek ve onu da zaten Dışişleri Bakanımız açıklayacaktır’’ diye konuştu. |
20.03.2010 |
Akdağ: Sür'atle yargıçlar devleti oluyoruz |
SağlIk Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’nin, hukuk devleti olmaktan yargıçlar devleti olmaya doğru sürüklendiğini söyledi. Bakan Akdağ, anayasal erklerin 3 ana gruba ayrılmasının çağdaş demokrasilerde bulunması gereken bir husus olduğunu belirterek, Türkiye’de hem yasama hem yürütmenin, milletin egemenliği ile oluştuğunu ve millete hesap verdiğini, bu hesabın en belirgin şeklinin de yapılan seçimler olduğuna dikkati çekti. Türkiye’de yargının, kurgulanışı itibariyle halka karşı hiç bir sorumluluğunun olmadığını anlatan Akdağ, şunları söyledi: ‘’Bu kurgulama milletin egemenliğinin yasama, yürütme ve yargı üzerinde olması gerektiği şeklindeki ana prensibe uymamaktadır. Bundan, ‘yasama ve yürütme yargı erki üzerinde olsun’ anlamı çıkarılmasın. Mutlaka millet adına hareket eden bir yargı varsa ki öyle olması gerekir, milletin o yargı erki üzerinde bir iradesinin olması lazım. Türkiye’de bir kişinin yargıç olması, emekli oluncaya kadar, onun, kendi yargı kurumları içerisinde, korunmasını sağlayabilmektedir. Yargının hesap verdiği hiçbir merci yoktur. Türkiye, hukuk devleti olmaktan, süratle yargıçlar devleti olmaya doğru sürüklenmektedir. Bir anayasanın değişip değişmeyeceğine bırakalım da halk karar versin.” |
20.03.2010 |
İsveç'ten reformlara maddî destek |
İsveç hükümeti, Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda Türkiye’de yapılan reformlara yalnızca siyasî değil maddî anlamda da katkıda bulunacağını açıkladı. İsveç hükümetinin 21 Ocakta Türkiye ile stratejik işbirliğini arttırmaya yönelik kararı ile ilgili yaptığı ve internet sitesinde yayımladığı açıklamada, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine güçlü destek verildiği kaydedildi. Uluslararası Kalkınma ve Yardım Bakanı Gunilla Carlsson’un görüşlerine de yer verilen açıklamada, İsveç’in demokrasi, eşitlik ve insan hakları konularında Türkiye’ye destek vereceği bildirildi. Türkiye’nin İsveç için önemli bir ortak olduğunun kaydedildiği açıklamada, reformların önemine işaret edilirken, bu alanda daha fazla çalışma yapılmasının gereğine dikkat çekildi. Kamu sektörü ile hukuk alanında yapılması gereken reformların yanı sıra kadınların demokratikleşme sürecine katılımlarının artırılması ve azınlıklarla ilgili projelerde de İsveç’in desteğinin önemli olduğu vurgulandı. İki ülke arasındaki işbirliği stratejisinde koordinasyon görevini de İsveç’in Uluslararası Kalkınma İşbirliği örgütü SİDA ile İsveç’in İstanbul Başkonsolosluğu İsveç-Türk dostluk biriminin üstleneceği bildirildi. İstanbul Başkonsolosluğunun Türkiye’de demokrasi, kültür ve insan hakları konularında ortak işbirliği projelerine destek sağlaması planlanırken, SİDA’nın da ortak işbirliği konularına destek vereceği açıklandı. |
20.03.2010 |
“Kafes”te ilk duruşma 15 Haziran’da yapılacak |
“Kafes Eylem Planı’’ soruşturması kapsamında 3’ü tutuklu 33 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Savcıları Murat Yönder ve Ercan Şafak tarafından 3’ü tutuklu 33 şüpheli hakkında hazırlanan 65 sayfalık iddianame ve 6 klasör ek üzerindeki incelemelerini tamamladı. Mahkeme, iddianamenin kabulüne karar verdi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın ilk duruşmasının 15, 17 ve 18 Haziran 2010 tarihlerinde yapılmasını kararlaştırdı. Mahkeme, savcılığın Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmata ilişkin açılan dava ile bu davanın birleştirilmesi yönündeki talebini ise duruşmada karara bağlayacak. Mahkeme, ayrıca tutuklu sanıklar Mücahit Erakyol, Levent Gülmen ve Halil Özsaraç’ın tahliye taleplerini de reddetti. |
20.03.2010 |
Siirt'te KCK'ya 5 tutuklama |
Sİİrt’te terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 14 kişiden, aralarında BDP İl Başkanı Sıddık Taş’ın da bulunduğu 5’i tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Siirt Emniyet Müdürlüğü ekiplerince terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 14 kişi önceki gün Siirt Adliyesine çıkarıldı. Savcılıkta ifadeleri alınan 14 kişiden 7’si serbest bırakılırken, 7 kişi tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Gece saatlerinde devam eden mahkeme sonucunda, BDP Siirt İl Başkanı Sıddık Taş, İHD Siirt Şube Başkanı Vetha Aydın, BDP yöneticisi Kadriye Cengiz, İl Genel Meclisi Üyesi Belkıza Epözdemir ve Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Ferit Epözdemir tutuklanarak cezaevine gönderildi. |
20.03.2010 |
Yarın trafiğe dikkat! |
İstanbul’da Kazlıçeşme Meydanı’nda yarın gerçekleştirilecek Nevruz kutlamaları dolayısıyla bazı cadde, sokak ve noktalar araç trafiğine kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, yarın 10.00-17.00 saatleri arasında Zeytinburnu’ndaki Kazlıçeşme Meydanı’nda yapılacak toplantı sebebiyle saat 07.30’dan itibaren bazı yollarda trafik geçişine izin verilmeyecek. Buna göre, Onuncuyıl Caddesi (Sahil kuzey güney girişleri ve Belgratkapı arası), Zeytinburnu Varyanttan Zeytinburnu’na giriş, Taşhanlar Varyanttan Zeytinburnu Abay Caddesi girişi, Zeytinburnu Önleyici Hizmetler Ekipler Amirliği önünden geçen Abaya Caddesi ve Zakir Başı sokak, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi önü, Balıklı Rum Hastanesi önü, Kazlıçeşme Pazar önü (Muammer Aksoy Caddesi) trafiğe kapatılacak. |
20.03.2010 |
FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR, ARTIK GÜLÜMSEYECEK |
YERYÜZÜ Doktorları Derneği ‘’Gülümseyen Çocuklar’’ projesi kapsamında, 12 kişilik gönüllü doktor ekibi, Filistinli çocukları ameliyat etmek için Filistin’e gitti. dün yola çıkan doktorlar grubu, bir hafta boyunca dudak-damak yarığı ve doğumsal anomali hastalıkları olan Filistinli çocukları tedavi edecek. Yolculuk öncesi Hayat Vakfı Genel Merkezinde bir basın toplantısı düzenleyen gönüllü doktorlar, Filistin’de yapacakları çalışmaları anlattılar. Yeryüzü Doktorları Derneği Türkiye Şubesi Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman, hastalıklar sebebiyle gülemeyen Filistinli çocukları ve onların ebeveynlerinin yüzlerini güldürmek amacı taşıdıklarını söyledi. ‘’Gülümseyen Çocuklar’’ projesi kapsamında Filistin’e 5. kez gidileceğini kaydeden Karaman, daha önce özellikle yetim çocuklar başta olmak üzere çok sayıda Filistinli çocuğun muayene edildiğini, ülkedeki ekipman eksikliği dolayısıyla yapılamayan ameliyatların gerçekleştirildiğini ifade etti. Gittikleri ülkelerde olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyleyen Karaman, kendilerine duyulan memnuniyeti El Halil Aliya Devlet Hastanesi Haşhekiminin sözleriyle aktardı: “Başhekim, gönüllü doktor grubumuzu uğurlarken şöyle dedi: ‘Filistin’e dünyanın her ülkesinden doktorlar gelir ve ameliyat yaparlar. Ancak, siz Türklerin bize davranışı ile diğer doktorların davranışları arasında çok anlamlı bir fark var. Onlar bizim halkımız üzerinde adeta eğitim yapar gibiler. Deneme ameliyatları yapıyorlar ve bizi aşağılıyorlar. Oysa siz Türkler, bize insan gibi davranarak yaklaşıyorsunuz. Bize saygı duyuyorsunuz. Değer vererek ameliyat yaparak başarılı oluyorsunuz.” İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu da, konuşmasında dünya devleti olmanın bazı gereklilikleri olduğuna inandığını vurguladı. Dokucu, ‘’Ülkemizin, sınırları dışına taşıp bazı aktiviteler yerine getirmesi dünya devleti olmanın bir gerekliliğidir. Bu, aynı zamanda vicdanî ve insanî bir sorumluluktur’’ dedi. Göz yaşlarını tutamayan Dokucu, ‘’Sayı itibarıyla belki sadece birkaç yüz hastaya şifa olunacak, ama sembolik de olsa yapılan hadisenin çok önemli yansımalarının olacağına inanıyorum. İşimizi çok iyi yapmaya çalışacağız. İnşallah önümüzdeki günlerde Filistin’in bu tecrit halinden kurtulduğu, hizmetlerin daha kapsamlı verildiği özgür bir Filistin’in olduğu günlere kavuşuruz’’ şeklinde konuştu. Eczacı-yönetmen Faysal Soysal da proje kapsamında gönüllü doktorlarla birlikte Filistin’e gidip belgesel çekimi yapacağını bildirdi. Soysal devletlerin açtığı yaralar ne kadar büyük olursa olsun bunu saracak olanın önce insanın inancı, sonra da san'at ve kültür olduğunu dile getirdi.
|
20.03.2010 |
Dünyaya mirasın ağaç olsun! |
BİRİKİM Okulları 2. Bahar Şenliği 28 Mart 2010 Pazar günü Çekmeköy’de yapılacak. 2009’daki 1. Bahar Şenliği’nde Pendik’te Birikim Ormanı için fidanlarını diken Birikimliler, 2010 2. Bahar Şenliği’nde yeni fidanlarını Çekmeköy’de dikecekler. “Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin!” şiarından hareket eden Birikimliler, Ceviz, Badem, Dut, İncir, Ihlamur, Kestane, Fındık, Çamfıstığı fidanlarının dikileceği şenlikte bir araya gelecekler. Birikimliler, birikimden olsun olmasın bütün gönül dostlarını şenliğe dâvet ediyorlar. Bilgi için (0-212) 634 89 18 |
20.03.2010 |
147 bin hurda araç trafikte |
TRAFİKTEN çekilmeleri halinde motorlu taşıt vergisi borçları affedilecek ve piyasa değerinin üzerinde ödeme yapılacak 30 yaş üstü yaklaşık 147 bin hurda araç hâlâ trafikte seyrediyor. Can ve mal güvenliğinin arttırılması, enerji tasarrufu sağlanması, çevre kirliliğinin azaltılması ve ekonomik canlılık oluşturulması amacıyla yürürlüğe giren ve 30 Haziranda başvuru süresi sona erecek uygulamadan bugüne kadar sadece 16 bin 645 taşıt sahibi yararlandı. Alınan bilgiye göre, Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünün trafikten çekilmeleri halinde motorlu taşıt vergisi borçlarının affedilmesi ve ortalama 6 bin TL ödeme yapılmasına yönelik düzenlemesinde, hedeflenen araç sayısının sadece yüzde 10’una ulaşılabildi. |
20.03.2010 |
Doğuda donduran soğuklar |
DOĞU Anadolu Bölgesi’nde gece yaşanan en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 11 dereceyle Ardahan’da ölçüldü. Meteoroloji Erzurum Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Sibirya üzerinden gelen soğuk hava akımının etkisi altındaki bölgede, özellikle gece yaşanan hava sıcaklıklarında ani düşüş oldu. Bölgede gece en düşük hava sıcaklıkları, sıfırın altında olmak üzere, Ardahan’da 11, Erzurum’da 10, Kars ve Ağrı’da 8, Erzincan’da 5 ve Iğdır’da 2 derece olarak kaydedildi. Mevsim normallerinin altında seyreden hava sıcaklıklarında, bugünden itibaren 4-5 derecelik bir artış olacağı tahmin ediliyor. |
20.03.2010 |
Hasta yakınlarına şefkat evi |
ONDOKUZ Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde uzun süreli yatarak tedavi gören hasta yakınlarının hastanede barınma ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaları amacıyla Şefkat Evi adı altında çok amaçlı misafirhane kurulacağı bildirildi. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, yaptığı açıklamada, hazırladıkları proje kapsamında hasta yakınları için kurulacak çok amaçlı misafirhanenin Türkiye’de ilk ve örnek bir çalışma olacağını söyledi. Akan, misafirhanede kalan hasta yakınları için çok düşük bir ücret uygulanacağını da bildirdi. |
20.03.2010 |
Yaz Kur’ân kursları eğitimi engellemez |
Anayasa Mahkemesi, ‘’ilköğretimin beşinci sınıfını bitirenler için, okulların tatil olduğu dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığınca açılıp, Millî Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetiminde yürütülecek ve katılımın kişilerin kendi isteği, küçüklerin ise kanunî temsilcilerinin talebine bağlı olduğu yaz Kur’ân kurslarının, sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz laik eğitim ve öğretim faaliyetini engellemesinin söz konusu olmadığını’’ belirtti. Anayasa Mahkemesinin, ilköğretimin 5. sınıfını bitirenler için tatil döneminde yaz Kur’ân kursları açılabileceğini öngören kanun hükmünün iptal isteminin gerekçeli kararı, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Danıştay İdari Dâvâ Daireleri Kurulu, baktığı bir dâvâda, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’a 1999 yılında eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının üçüncü tümcesindeki ‘’ilköğretimin 5. sınıfını bitirenler için tatillerde ve Millî Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde yaz Kur’ân kursları açılır’’ ibaresi ile ‘’Kur’ân kurslarının açılış, eğitim öğretim ve denetimleri ile bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair hususların yönetmelikle düzenleneceğini’’ öngören ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Yüksek mahkeme, gerekçeli kararında, Millî Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetiminde faaliyet gösterecek yaz Kur’ân Kurslarını açacak olan Diyanet İşleri Başkanlığının, Başbakanlığa bağlı anayasal bir kuruluş olduğu belirtildi. Anayasa’nın 136. maddesinde, genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığının, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getireceğinin belirtildiği vurgulanan kararda, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde de Başkanlığın görevlerinin ‘’İslâm Dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek’’ olarak düzenlendiği hatırlatıldı.
DİN EĞİTİMİ KÜÇÜKLERİN GELİŞİMİ İÇİN ÖNEMLİ
DİN eğitiminde büyüklerden farklı olarak küçüklerin gelişim psikolojilerinin büyük önem taşıdığına işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi: ‘’Dinî kavramların bazılarının soyut olması, küçüklerin din eğitiminde zihinsel gelişim basamaklarının dikkate alınmasını zorunlu kılar. İtiraz konusu kural, küçüklerin zihinsel gelişim basamaklarına uygun olarak somut kavramlar döneminden çıkarak soyut kavramları da anlama olgunluğuna eriştiği düşünülen beşinci sınıfı bitirenler için, zorunlu temel eğitimlerini de aksatmayacak şekilde sadece okulların yaz tatilinde Millî Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetiminde yaz Kur’ân kurslarının açılmasını öngörmektedir. Buna göre, ilköğretimin beşinci sınıfını bitirenler için, okulların tatil olduğu dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığınca açılıp, Millî Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetiminde yürütülecek ve katılımın kişilerin kendi isteği, küçüklerin ise kanunî temsilcilerinin talebine bağlı olduğu yaz Kur’ân kurslarının, sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz laik eğitim ve öğretim faaliyetini engellemesinin söz konusu olmadığı açıktır. Öte yandan, yasa koyucunun Anayasa’ya aykırı olmamak koşuluyla düzenleme yapması yasama yetkisi içinde bulunduğundan, mahkeme kararlarına konu olmuş alanlarda da bu yetki geçerlidir. İptal isteminin reddi gerekir.’’ |
20.03.2010 |
Facebook, varolan sistemi geliştirecek |
Sosyal ve toplumsal paylaşım sitesi Facebook, çocuk tacizcilerinin ihbar edilmesi için ana sayfasına koymayı düşündüğü “panik tuşu”nu eklemeyeceğini, bunun yerine var olan sistemi geliştireceğini bildirdi. Facebook yetkilileri, İngiltere’den erişimler için geçerli olacak uygulamada, ihbar sayfalarına Çocuk İstismarı ve Online Esirgeme (CEOP) adlı merkez dahil bu konuda faaliyet gösteren kuruluşların linklerinin konacağını belirttiler. CEOP Direktörü Peter Chapman ise sitenin her sayfasında bir erişim düğmesi olması gerektiğini kaydetti. Peter Chapman adlı cinsel saldırganın Facebook üzerinden tanıştığı 17 yaşındaki Ashleigh Hall’u öldürmekten hüküm giymesi, sosyalleşme sitesine “panik tuşu” eklenmesi çağrılarını başlatmıştı. |
20.03.2010 |
Deniz kaplumbağaları hızla tükeniyor |
Dünya Doğayı Koruma Birliği tarafından hazırlanan ‘’Kırmızı Liste’’ye göre, sıcak ve ılıman deniz ve okyanuslarda hayat mücadelesi veren yedi kaplumbağa türünden deri sırtlı deniz kaplumbağası ve yeşil deniz kaplumbağasının hızla neslinin tükendiği bildirildi. WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, denizdeki canlıların birçok tehdit altında bulunduğunu söyledi. Risk grubundaki türler arasında deniz kaplumbağalarının da bulunduğunu belirten Baştak, tehlikeleri şöyle sıraladı: ‘’Deniz ve karadaki kirlenme, üreme, beslenme ve kışlama alanlarının tahrip edilmesi, tilki, çakal ve yengeç gibi hayvanların yuvalarını tahribi, doğrudan besin maddesi olarak tüketilmeleri, yumurtalarının bazı ülkelerde toplanıp marketlerde satılması, bazı türlerin kabuğunun süs eşyası yapımında kullanılması ve derisinin ayakkabı ve çanta yapımında kullanılmasının deniz kaplumbağalarını dünyada ve Türkiye’de tehdit eden başlıca etkenler.’’ |
20.03.2010 |
Belçika danıştayı, okulda başörtü yasağını durdurdu |
Federe yapılı Belçika’da nüfusun yaklaşık yüzde 60’ının yaşadığı Flaman bölgesindeki devlet okullarında geçen yıl Eylül ayında kademeli olarak uygulamaya konan başörtüsü yasağı, Danıştay tarafından askıya alındı. Bir öğrencinin başvurusu üzerine konuyu gündemine alan Belçika Danıştayı, devlet okullarındaki başörtüsü yasağını askıya alarak yetki karmaşasının çözülmesi için Anayasa Mahkemesinden görüş istedi. Danıştay, Flaman bölgesindeki okullarda başörtüsü yasağının kanun yerine Flaman Eğitim Konseyi’nin genelgesiyle düzenlenmesinin Belçika anayasasına uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının ardından nihaî kararını verecek. Flaman Eğitim Konseyi, 11 Eylüldeki genelgesinde, “öğrencilere özgür ve kaliteli bir eğitim imkânı sunmak için” din dersleri haricinde bütün resmî eğitim kurumlarında dinî simgeleri yasaklamış, başörtülü öğrencileri bulunan okullara 1 yıl geçiş süresi tanımıştı. |
20.03.2010 |
Kazakistan’daki oteller ‘helâl sertifikası’ istiyor |
Kazakİstan’da bir çok otelin, İslâmî kurallara ve standartlara uyun olduğunu gösteren helâl sertifikasını almak istediği belirtildi. Başşehir Astana ve Almatı kentindeki otellerin helal sertifikasına büyük ilgi gösterdikleri kaydedildi. Kazakistan’ın 2011 yılında düzenlenecek 7. Asya Kış Oyunları ‘na ev sahipliği yapacağını hatırlatan yetkililer, otel sahiplerinin Müslüman müşterileri için bu yola baş vurduklarını söyledi. Sertifika alabilmek için Helal Standartları Komitesi’ne 22 otelin başvuruda bulunduğu açıklandı. Kazakistan Helal Standartları Komitesi Başkanı Marat Sarsenbekov, helal sertifikası alabilmek için otellerin uyması gereken bir takım kurallara olduğunu söyledi. Sarsenbekov, “Otelde içki olmamalı. Her odaya Kur’ân-ı Kerim ve seccade koymak zorundasınız” ifadesini kullandı. |
20.03.2010 |