Güncel |
Devlet milletle helâlleşmeli |
Abant Platformunun ‘’Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme’’ konulu toplantısında konuşan Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt politikasını değiştirmesi gerektiğini ifade ederek, “Devlet, barış için Kürtlerin hakkını teslim etmeli, Kürtlerle helâlleşmeli. Barış için savaşın açtığı yaraları sarmak lâzım’’ diye konuştu. Devlet vatandaşı ile helâlleşmeli
DİCLE Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt politikasını değiştirmesi gerektiğini ifade ederek, ‘’ Devlet, barış için Kürtlerin hakkını teslim etmeli, Kürtlerle helalleşmeli. Barış için savaşın açtığı yaraları sarmak lazım’’ diye konuştu. Abant Platformunun ‘’Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme’’ konulu toplantısı, ikinci gününde, ‘’Değişim Talebi ve Vaad Ettikleri’’ başlıklı üçüncü oturumu ile Ankara Rixos Oteli’nde devam etti. Oturum başkanlığını gazeteci-yazar Cengiz Çandar’ın yaptığı oturumda, Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, ‘’Kürt Meselesinde Bir Çözüm Olanağı Olarak Demokratikleşme’’ konulu sunum yaptı. Coşkun, silahsızlandırma politikasının silah kullanan örgütü çözümün bir parçası haline getireceğini ve örgütü muhatap haline sokacağını savunarak, bir grup silahsızlandırılmak isteniyorsa o grup ile konuşulması gerektiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhuriyet tarihi boyunca yürüttüğü Kürt politikasından vazgeçmesi ve Kürtlerden özür dilemesi gerektiğini savunan Coşkun, ‘’Bu güvenin tesisinde bu çok önemli bir parametre. Özür kavramı bazı duyguları, grupları tahrik edebilir. O nedenle başka bir kavram kullanılabilir. Devlet, barış kurmak için Kürtlerin hakkını teslim etmeli, Kürtlerle helalleşmeli. Barış için savaşın açtığı yaraları sarmak lazım’’ diye konuştu.
YARGI METİNLERİNE “MURAT 124” BENZETMESİ
BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eser Karakaş ise Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) giden davalar bakımından birinci sırada olduğunu hatırlatarak, sonuca bağlanan davalardan yüzde 80’inde ihlal bulunduğunu ifade etti. Türkiye’deki yargı kararlarının sadece metin olduğunu belirten Karakaş ilginç bir benzetme yaptı. Karakaş, “Murat 124’ler Edirne’den sonra ‘araba’ olarak tanımlanmıyordu. Kapıları kapanmazdı, frenleri tutmazdı. Bizim yargı kararlarımız böyle, sadece metin. Türkiye’de gerçek yargı reformu ne zaman olabilir? AİHM’in Türkiye’yle ilgili verdiği kararlarda ihlal sayısı gelişmiş ülkelerin ortalamasına geldiğinde olur” dedi.
|
14.03.2010 |
Rötuş yetmez |
SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıdan yeni, çağdaş ve katılımcı bir anayasa değişikliği ile çıkılabileceğini söyledi. Kurtulmuş, birkaç temel konuda anayasa değişikliği paketi hazırlayan AKP’ye, “Bu yapılmazsa, birkaç tane temel konuda rötuş yapalım derseniz, kusura bakmayın, AKP’nin halktan almış olduğu yüzde 47’ye haksızlık yapmış olursunuz. Bu haksızlığın cevabını da millet, sandıkta verir” ikazında bulundu. Anayasaya rötuş yetmez
SAADET Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıdan yeni, çağdaş ve katılımcı bir anayasa değişikliği ile çıkılabileceğini söyledi. Kurtulmuş, birkaç temel konuda anayasa değişikliği paketi hazırlayan AKP iktidarına, “Bu yapılmazsa, birkaç tane temel konuda rötuş yapalım derseniz, kusura bakmayın, AK Parti’nin halktan almış olduğu yüzde 47’ye haksızlık yapmış olursunuz. Bu haksızlığın cevabını da millet, sandıkta verir” uyarısında bulundu. SP lideri Kurtulmuş, Abant Platformu’nun Rixos Otel’de düzenlediği ‘Yeni bir Toplumsal Mutabakat için Demokratikleşme’ toplantısına katılarak, demokratikleşme ve anayasa değişikliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Toplumsal mutabakat lafının eksik bir laf olduğunu söyleyen Kurtulmuş, demokratik açılım konusunda kendilerinin projesi olan ‘Barış ve Kardeşlik için Gönüllü Birliktelik’ kavramının daha sıcak ve kapsayıcı bir kavram olduğunu ifade etti. Bu topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşayan; etnik, mezhebi ve kültürel farklılıkları olan insanların gökten zembille yeni indirilmediğini kaydeden Kurtulmuş, “1000 senedir hep birlikte barış içinde yaşıyoruz. Zaman zaman sıkıntılarımız oldu. Bu sıkıntılarımızı aşmak için ana perspektifimiz gönüllü birliktelik olmalıdır. Onun için toplumsal mutabakat yerine onun biraz daha üstünde olan gönüllü birlikteliği tercih ediyoruz” dedi. Türkiye’de bugün gelişmeler olduğunu, ama meselenin çözülmesi için esas bam telininin bulunmak zorunda olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Türkiye’nin esas meselesi, yeni anayasa yapılması süreciyle başlayacak olan yeni bir demokratik restorasyon sürecidir.” sözlerini kaydetti. Anayasa değişiklik sürecinin sadece birkaç maddelik rötuşla sınırlı olmaması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “Kapsamlı ve köklü bir anayasa değişikliği yapılmalıdır” diye konuştu.
“TOPYEKUN RESTORASYON”
Kurtulmuş, Türkiye’deki herhangi bir anayasa değişikliğinde mutlaka bir istemezük cephesi olacağını da kaydederek, “Bunu aşmanın yolu, milleti hakim ve hakem yapmaktır. Çünkü bu mesele milletin meseledir” dedi. Bunun için Anayasa’nın 7 ve 175. Maddelerinin referanduma götürülmesini teklif eden Kurtulmuş, “Bu adımın atılmasının tam zamanıdır. Olağanüstü bir toplumsal destek bulunacaktır. Samimi olarak topyekun bir restorasyon ve reform sürecine girildiğinde, Saadet Partisi olarak bunu Türkiye’nin her köşesinde anlatacağız. Bu yapılmazsa, birkaç tane temel konuda rötuş yapalım derseniz, kusura bakmayın, AK Parti’nin halktan almış olduğu yüzde 47’ye haksızlık yapmış olursunuz. Bu haksızlığın cevabını da millet sandıkta verir. Millet bunu bekliyor. Yüzde 35-47 ile iktidara gelmek 20-30 yılda bir nasip olur. Bu gücün farkında olmak lazım. Bu gücün arkasına milletin desteğini alacak çalışmalar yapmak lazım” diye konuştu. |
14.03.2010 |
Prof. Koçak: Anayasa bireyi korumalı |
Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Koçak, Malatya İnönü Üniversitesi’nde “Türkiye’nin Anayasa Arayışları” konulu bir konferans verdi. İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Rektör Yardımcıları, fakülte dekanları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Prof. Dr. Mustafa Koçak, Türkiye’nin anayasa arayışlarının yeni olmadığını belirterek, Türkiye’de her dönemde anayasa çalışmaları bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Koçak, Avrupa’nın hukuk ve siyaset anlayışını belirleyen üç temel öğenin; Yunan felsefesi, Roma hukuku ve Hıristiyanlık olduğunu kaydetti. Anayasalı bir devlet ile anayasal bir devletin farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Koçak, devleti korumak için değil bireyin hak ve özgürlüklerini korumak için düzenlenecek anayasaların başarıya ulaşabileceğini belirtti. Prof. Dr. Koçak, yeni bir anayasanın sosyal, kültürel ve toplumsal alanlarda büyük bir rahatlama getireceğini kaydederek, birlik ve beraberlik temeline dayalı, tarihsel öğeleri ve bireyi koruyan, taklitten uzak bir anayasaya Türkiye’nin geleceği adına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Prof. Dr. Koçak, tüm anayasalarda, bireyi, devletin hükmünden koruyan, birey hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir anlayış hakimken Türkiye’deki anayasaların devleti koruma düşüncesiyle düzenlendiğini kaydetti. Türkiye’de anayasal anlayışın değiştirilmesi zamanının geldiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Koçak, uzlaşma temelinde ve kavgadan uzak bir yapıyla yeni bir anayasanın oluşturulabileceğini söyledi |
14.03.2010 |
TÜSİAD Washington ziyareti ertelendi |
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulunun 16-17 Martta ABD’nin başkenti Washington’a yapmayı planladığı ziyaret ertelendi. TÜSİAD Washington Temsilcisi Abdullah Akyüz tarafından yapılan açıklamada, sözkonusu ziyaretin, bu ziyaretten beklenen yapıcı sonuçların ortaya çıkma ihtimalinin zayıflaması sebebiyle ertelendiği belirtildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Herkesin bildiği üzere, TÜSİAD, her iki ülke açısından da merkezi bir konumda olan Türk-Amerikan ilişkilerine büyük önem atfetmektedir. TÜSİAD, Türkiye ve ABD arasında şu anda oluşan durumun sürdürülemez olduğuna inanmakta olup, yapıcı bir diyalog ortamının tekrar oluşması için elinden gelen katkıyı vermeye kararlıdır. TÜSİAD’ın Türk-Amerikan ilişkilerinin önemine olan inancının altını çizerken, şu anki ortamın iyileştirilmesine yönelik gerekli adımların atılmasıyla birlikte ertelenen bu ziyaretin bir an önce yapılması umudunu kuvvetle taşıdığımızı ifade etmek istiyoruz” |
14.03.2010 |
Yazgan: Yargı reformu kaçınılmaz |
BÜRO Memur- Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, ülkede yaşanan son olaylardan sonra adli reformun kaçınılmaz olduğunu söyledi. Büro Memur- Sen tarafından gerçekleştirilen 4/C Çalıştayı’nda konuşan Yazgan, yargısal reformun şart olduğunu dile getirerek, “Yargı adeta yürütmenin yerine geçmiştir. Adli reform şarttır. Ve acilen yapılması kaçınılmazdır” dedi. Yargıda yapılacak reformun adliye çalışanlarını da içermesi gerektiğini belirten Yazgan, adliye çalışanlarının geleceklerinin, amirleri konumundaki hâkimler ve savcıların iki dudağı arasında olduğunu kaydetti. Yazgan, “Adliye çalışanlarının da diğer 657’ye tabii çalışanların statüsüne kavuşturulmalıdır. Uygulama ile ücret adaletsizliği de giderilmelidir” değerlendirmesinde bulundu. Yazgan, sendika olarak 3. İş Mahkemesi’ne açılan davayı kazandıklarını belirterek sendika güvencisi sağladıklarını ifade etti. |
14.03.2010 |
CHP’li Ahmet Ersin, Şemdinli’de de sahne almış |
3. ORDU Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in 1 numaralı şüpheli konumunda olduğu Erzincan soruşturmasının tutuklu subaylarını askeri cezaevinde ziyaret ettiği, savcı İlhan Cihaner ile görüşerek yargıya baskı yaptığı ileri sürülen CHP’li Ahmet Ersin’in geçmişte de benzer roller üstlendiği ortaya çıktı. Sır gibi saklanan Şemdinli raporunun ardından Meclis Araştırma Komisyonu tutanaklarına da ulaşıldı. Buna göre 7 Aralık 2005 tarihinde AKP’li Musa Sıvacıoğlu başkanlığında kurulan AKP, CHP ve ANAVATAN’lı milletvekillerinden oluşan komisyon, 4 ay süren çalışma boyunca çok sayıda belge ve bilgiye ulaşıyor, üst düzey komutanlar da dahil birçok kişi ile görüşmeler yapıyor. İlk zamanlarda özellikle CHP’li üyelerin ortaya koyduğu performans sayesinde son derece uyumlu bir çalışma ortaya koyan komisyon, ilerleyen zamanlarda gergin toplantılarla devam ediyor. Bunun sebebi ise dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Mehmet Çörten’in isminin tutanaklara geçmesi ve ardından bu bilgilerin Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın talebi üzerine mahkemeye gönderilmesi. CHP’li üyeler, bu gelişmeler üzerine tavır değiştirerek, ellerindeki bilgi ve belgeleri kamuoyuna sızdırıyor. İlk başlarda olayların üzerine gidilmesini isteyen Komisyonunun CHP’li üyesi Ersin, daha önce kurulması için önerge verdiği komisyonun lağvedilmesini, Şemdinli savcısının da görevden alınmasını istiyor. |
14.03.2010 |
Yeni Galata Köprüsü 16 Mart'ta kapalı |
YENİ Galata Köprüsü, bakım çalışmaları nedeniyle 16 Mart Salı günü 01.00-04.30 saatleri arasında yaya ve araç trafiğine kapatılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, baskül köprünün mesnet, kiriş ve kilitlerinin yağlanması çalışmasını gerçekleştirecek. Bu sebeple köprü, 16 Mart 2010 Salı günü 01.00–04.30 saatleri arasında araç ve yaya trafiğine tamamen kapatılacak. Araç sürücüleri, bu saatler arası Atatürk Köprüsü’nü, 03.00-04.30 saatlerinde ise Atatürk ve Galata köprüleri deniz trafiğine açılacağından Haliç Köprüsü’nü kullanabilecek. |
14.03.2010 |
Yolsuzluğa 3 tutuklama |
ERZİNCAN Üniversitesinde ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla adliyeye sevk edilen 10 kişiden 3’ü tutuklandı. Erzincan Üniversitesi Rektörlüğü Yapı İşleri Daire Başkanlığı binasında yapılan arama sonrasında, ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla önceki gün adliyeye sevk edilen Yapı İşleri Daire Bakanlığında görevli N.K.D, Z.Ö, M.H.İ, N.O, H.R.Ç, M.S, B.A, M.A, E.P. ve E.A’nın savcılıktaki sorgusu tamamlandı. Mahkemeye çıkarılan N.K.D, E.P. ve E.A tutuklandı, diğer zanlılar ise savcılık tarafından serbest bırakıldı. |
14.03.2010 |
Türkiye, bu anayasa ile yoluna devam edemez |
DEVLETBakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye’nin mevcut Anayasa ile yoluna devam edemeyeceğini söyledi. Demokratik açılımın konuşulduğu “Türkiye Buluşuyor Konferansı”na katılmak için Bingöl’de vatandaşlarla bir araya gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, konferans sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Çiçek, demokratik açılımla ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: “Demokrasi meselesi bizim baştan beri, 2001 yılından beri üzerinde durduğumuz bir meseledir. Demokrasi konusu çok partili hayata geçtiğimiz günden beri Türkiye’nin öncelikli meselesidir. Türkiye yakışan yüksek standartta bir demokrasidir. İş başına geldiğimiz günden beri çok sayıda reform paketi hazırladık. Bu işin ucu açıktır. Bu işin önündeki en büyük engel de geriye dönüp baktığımızda 1982 anayasası gözüküyor. AK Parti olarak anayasa değişikliği üstünde durmamızın nedeni artık bu Anayasa demokratik standartlara uymuyor. Demokrasi standartlarının yükselmesinin önündeki en büyük engeldir. Çünkü öncelikleri farklı felsefeleri farklı, kurumlar arasındaki işleyiş beraberinde birçok sorun getiriyor. Anayasada olmaması gereken bir kısım hükümler anayasaya konulmuş. Neticede 82 Anayasası bir vesayet anayasasıdır. Seçilmiş insanların iş yapmasını engelleyen ve seçilmiş insanlar ne yaparsa kötü yapar mantığı üzerine kurulmuş bir anayasa. Onun için bu anayasa artık Türkiye için beraberinde getirdiği birçok sorun var. Bu anayasa ile Türkiye yoluna devam edemez.” şeklinde konuştu. Anayasanın değişmesinde herkesin olumlu katkısına açık olduklarını vurgu yapan Çiçek, “Bu anayasanın da bir bütün olarak ele alınması gerekiyor.” dedi.
|
14.03.2010 |
Açılımda Bediüzzaman’dan ilham alınmalı |
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Kürtçe’nin Kürt vatandaşlar tarafından serbestçe öğrenilip, konuşulmasının önemine değinerek, bu noktada Bediüzzaman Said Nursi’nin; “Arapça vacip, Türkçe lazım, Kürtçe caizdir” sözüne atıfta bulundu, açılımın bu görüşlerden ilham alınarak devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti. Sağlık Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) tarafından “Sağlık Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Sempozyumu” düzenlendi. Kızılcahamam Asya Termal Tesisleri’nde düzenlenen sempozyuma Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, Sağlık-Sen Yönetim Kurulu Üyeleri ile il başkanları katıldı. Sempozyum öncesi ‘Geçmişten Günümüze Sağlığın Fotoğrafı” sergisi Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından açıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Sağlık hizmeti anlayışında yaşanan reform sürecinin daha ileriye taşınması için; eşit, adil ve çağdaş çalışma şartlarının da tam anlamıyla sağlandığı bir yapısal dönüşümün gerekliliğine inandıklarını belitti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise sözleşmeli personelin hakları konusunda son 2 yılda yetkili sendika ile sürdürülen diyalog sürecinde önemli gelişmeler kaydedildiğini belirterek “Sözleşmeli personelin hakları konusunda yaşanan eksiklikleri gidereceğiz” dedi. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da sendikacılar olarak çalışma şartlarının geliştirilmesi için demokratikleşmenin gerektiğine inandıklarını vurguladı. Bu bağlamda demokratik açılıma büyük destek verdiklerini de vurgulayan Gündoğdu, Kürt vatandaşların, Alevi vatandaşların sorunlarının çözülmesine yönelik her girişime destek verdiklerini dile getirdi. Kürtçe’nin Kürt vatandaşlar tarafından serbestçe öğrenilip, konuşulmasının önemine de vurgu yapan Gündoğdu, bu noktada Bediüzzaman Said Nursi’nin; “Arapça vacip, Türkçe lâzım, Kürtçe caizdir” sözüne atıfta bulunarak, açılımın bu görüşlerden ilham alınarak devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu arada Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a karakalem çalışması bir tablo hediye etti. 2 gün sürecek olan sempozyumda, sağlık çalışanlarının güvenliği, sağlıkta şiddet, performans sistemi, sağlıkta farklı istihdam modelleri tartışılacak.
|
14.03.2010 |
Reformlarla herkes kazanır |
İtalya’nIn Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, Türkiye’nin AB üyeliğine destek verdiklerini belirterek, ‘’Türkiye’nin yapması gereken bazı reformlar var. Bu reformlar sonucunda Türkiye AB’ye girecek. Hem AB, hem Türkiye kazanacak’’ dedi. İtalyan Kültür Merkezinde düzenlenen ‘’İtalya, Türkiye, Avrupa: Ortak Bir Gelecek İçin Nasıl Bir Program’’ başlıklı panelin açılışında konuşan Marsili, İtalya’nın Türkiye’nin AB arzusuna destek verdiğini, Türkiye’nin zaten AB’nin bir parçası olduğunu söyledi. Marsili, altı buçuk yıldır görev yaptığı Türkiye’nin coğrafi konumu ve tarihsel geçmişi itibarıyla da Avrupa sınırları içinde olduğunu vurguladı. Büyükelçi Marsili, ‘’Türkiye, AB’nin bir parçasıdır. Hukuk, ekonomi ve ticaret açısından da Türkiye AB’lidir. Dini inancı bakımından da AB’ye aykırı değildir. Çünkü laik bir ülkedir. Türkiye’nin yapması gereken bazı reformlar var. Bu reformlar sonucunda Türkiye AB’ye girecek. Hem AB, hem Türkiye kazanacak’’ diye konuştu.AB’nin gelecekte güçlü olabilmesi için Türkiye’yi içine alması gerektiğini ifade eden Marsili, Türkiye’siz bir AB’nin eksik olacağını, halkanın tamamlanmayacağını ve Amerika, Çin gibi ülkelerin gerisinde kalacağını kaydetti. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunda kabul edilen Ermeni tasarısına da işaret eden Marsili, ‘’Ermeni meselesiyle ilgili kararı tarihçilere bırakmak lazım. Parlamentolar bu kararları almak için uygun yerler değildir. Politikayı politikacılara, tarihi de tarihçilere bırakmakta fayda vardır’’ dedi.Marsili, son zamanlarda İtalyan basınında, tutuklanan Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup yetkililerle ilgili çok fazla haber çıktığını, ‘’TSK ile hükümet arasında bir güven sorunu olduğu’’ şeklinde haberlerin ele alındığını kaydederek, ‘’1999’dan beri Türkiye’de önemli siyasi reformlar yapılıyor. Yaşanan olaylara da bunların sonucu olarak bakmak lazım. Son 10 yılda Türkiye’de olanları bu bakış açısıyla değerlendirmek gerekir’’ şeklinde konuştu. AKTAR: AB HALKI TÜRKİYE’Yİ TANIMIYOR Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Aktar da Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki iki önemli engelden birinin Kıbrıs Rum Kesimi, diğerinin ise Fransa olduğunu söyledi. Kıbrıs Rum Kesimi’nin 2004’ten beri tüm dış politikasını Türkiye’den öcünü almak üzere geliştirdiğini ifade eden Aktar, Fransa’nın bu bayraktarlıkta Kıbrıs Rum Kesimi’ne rakip olduğunu, bu konuda Fransa’ya Danimarka, Hollanda ve Lüksemburg gibi ülkelerin de destek verdiğini anlattı. Aktar, AB yolundaki en ciddi diğer bir engelin ise AB ülkelerinin kamuoyları olduğunu belirterek, ‘’AB halkı Türkiye hakkında çok bilgisiz. Bu bilgisizlik siyasetçiler tarafından fazlasıyla kullanılıyor’’ diye konuştu. “Müzakerelerin bugün itibarıyla neredeyse durduğunu, düşe kalka devam ettiğini’’ ifade eden Aktar, ‘’AB’ye giriş konusunda hala Türkiye’ye net bir tarih verilememesi çok şevk kırıcıdır’’ dedi. Aktar, Türkiye’nin AB’ye üye olmasının dini kimlik ve kültür farkı açısından bir fırsat olduğunu belirtti. İ
|
14.03.2010 |
Çağlayan İngiltere’ye gidecek |
DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, ticaret heyeti programı ve ekonomik ve ticaret ortaklık komitesi toplantısı için İngiltere’ye gidecek. Devlet Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakan Çağlayan başkanlığında, Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinasyonu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) organizasyonu ve İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri tarafından bir ticaret heyeti, 16-18 Mart tarihleri arasında İngiltere’de temaslarda bulunacak. Resmi ve özel sektör kurum ve kuruluşlarından toplam 160’a yakın temsilcinin katılacağı İngiltere’ye yönelik söz konusu Ticaret Heyeti programına, hazır giyim ve konfeksiyon, tekstil, deri ve ayakkabı, demir-çelik, inşaat, makine ve aksamları, mobilya, otomotiv ve yedek parçaları, ilaç sanayi ve medikal ürünler, elektronik ürünler ve gıda ürünleri sektörlerinden 80 firma katılacak. |
14.03.2010 |
Gül, Afrika yolcusu |
Cumhurbaşkani Abdullah Gül, bugün resmi ziyarette bulunmak üzere Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Kamerun’a gidecek. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, Kongo Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Kabila ve Kamerun Cumhurbaşkanı Paul Biya’nın resmi davetlisi olarak 14-17 Mart 2010 tarihlerinde Kinşasa ve Yaunde’ye gidecek. Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Kamerun’a yapılacak resmi ziyaretin iki üke açısından cumhurbaşkanı düzeyinde bir ilk olacağı belirtilen açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül’e gezisinde bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, medya ve iş dünyasının temsilcilerinden oluşan geniş bir heyetin eşlik edeceği bildirildi. |
14.03.2010 |
Okullarda Safahat okutulsun |
Şaır-Yazar ve 22. Dönem Milletvekili Recep Garip, okullardı Safahat derslerinin okutulması gerektiğini söyledi. Bağcılar Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’yle ortaklaşa, İstiklal Marşı’nın kabulünün 89’uncu yıl dönümü dolayısıyla bir program düzenledi. Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı’nda gerçekleştirilen programda eski Milletvekili Garip, “İstiklal Marşı ve Mehmet Akif” konulu bir konferans verdi. Mehmet Akif Ersoy’un hayatından kesitler anlatan Garip, Türkiye’nin zor dönemlerden geçtiği bir dönemde Mehmet Akif’in Anadolu’yu dolaşarak halkı bilinçlendirmeye çalıştığını söyledi. Garip, okullarda safahat derslerinin okutulması gerektiğini söyledi. |
14.03.2010 |
Müzede keşif yapılacak |
Devlet Resim ve Heykel Müzesinden Ocak 2009’da üç resmi çaldığı iddiasıyla bir müze görevlisi hakkında dava açıldığı ve mahkemenin bilirkişi eşliğinde müzede keşif yapılmasını istediği bildirildi. Müze Müdürü Ömer Osman Gündoğdu’nun şikayetinin ardından müzeden, değeri 600 bin TL olan resimleri çaldığı iddi edilen güvenlik görevlisi V.T. hakkında, ‘’görevi kötüye kullanmak’’ ve ‘’hırsızlık’’ suçlarından dava açıldı. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Mart 2010’daki son duruşmada, sanık V.T. suçlamaları reddetti. Duruşmada, sanık avukatının, müvekkilinin hırsızlık yapmasının mümkün olmadığının belirlenmesi için talepte bulunması üzerine, olayın aydınlatılabilmesi için bilirkişi eşliğinde müzede keşif yapılmasını kararlaştırdı. |
14.03.2010 |
Deprem Kongresi başladı |
Sakarya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 10 ülkeden 36 akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen ve Orta Doğu bölgesinin depremselliğinin ele alındığı Uluslararası Deprem Çalıştayı başladı. SAÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı ve Orta Doğu Deprem Modeli Projesi Aktif Faylar ve Sismojenik (deprem oluşturan) Zonlar (kuşak) Koordinatörü Prof. Dr. Levent Gülen, çalıştay öncesinde İsviçre ve Türkiye koordinatörlüğünde EMME Projesi’ni başlattıklarını belirtti. Türkiye, İsviçre, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Suriye, Lübnan, Ürdün, İran ve Pakistan’dan 36 akademisyenin katılımıyla projenin ilk uluslararası çalıştayını gerçekleştirdiklerini ifade eden Gülen, ‘’Projede Orta Doğu Bölgesi’nin depremselliği en güncel ve modern tekniklerle ele alınıp incelenecek. Deprem zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar doğrultusunda proje bitirilecek” dedi. |
14.03.2010 |
Atama bekleyen imamlara müjde |
DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Özafşar, ‘’Önümüzdeki hafta yaklaşık 2 bin din görevlisinin alımı için ilana çıkacağız’’ dedi. Özafşar, yaptığı açıklamada, yaklaşık 100 bin din görevlisinin başkanlık bünyesinde görev yapmak için talepte bulunduğunu söyledi. Geçen yılki yeterlilik belgesi sınavına yaklaşık 95 bin kişinin başvurduğunu belirten Özafşar, bu adaylardan 42 binin yazılı sınavı geçtiğini, mülâkat sonucunda çoğunluğunu Kur’ân kursu öğreticilerinin oluşturduğu 20 bin kişinin yeterlilik belgesi almaya hak kazandığını anlattı. Halen 5-6 bin civarında yeterlilik belgesi bulunan cami görevlisi olduğunu ve bunların da görev talep ettiğini dile getiren Özafşar, bu yıl için Maliye Bakanlığından sözleşmeli 4 bin imamla bin müezzin-kayyım kadrosu talep ettiklerini, talebin değerlendirildiğini ancak henüz sonuçlanmadığını belirtti. Ayrıca geçen yıllarda yapılan atamalarda çeşitli sebeplerle doldurulmayan ya da boşalan kadrolara alım yapacaklarını belirten Özafşar, ‘’Önümüzdeki hafta yaklaşık 2 bin din görevlisinin alımı için ilâna çıkacağız’’ dedi. Özafşar, 10 il için tercihte bulunacak adayların KPSS puanına göre yerleştirileceğini kaydetti. |
14.03.2010 |
Sağlıkçıların bayram yapacak hali yok |
TÜRK Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 14 Mart Tıp Bayramını sağlık çalışanlarının sorunlarla karşıladığı ifade ederek, sağlık çalışanlarının bayram yapacak hali olmadığını söyledi. Sağlık çalışanlarının sorunlar yumağıyla uğraştığını ifade eden Kahveci, “Sağlık çalışanları sorunlar yumağında hizmet üretiyor. Bugün Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan 80 bin sözleşmeli arkadaşımız mağdur olmaktadırlar. Eşlerinden ayrı, ailelerinden uzak ve terfiden, giyim yardımına kadar birçok haktan mahrum olarak çalışmaktadırlar. Radyoloji çalışanlarının günlük çalışma süreleri tüm itirazlarımıza rağmen 5 saatten 7 saate çıkarılarak sağlıkları riske atılmıştır. Tam Gün Yasası ile döner sermayedeki adaletsizlikler artmış, çalışanlar arasındaki iş barışı iyice bozulmuştur” dedi. Kahveci, şu an TBMM’de Plan Bütçe Komisyonunda bulunan Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ile de devlet hastanelerinin işletmeye dönüştürülmek, yönetimlerinin yerel güçlere devredilmek ve çalışanlarının sözleşmeli yapılmak istendiğini dile getirdi. Bütün bunlar yaşanırken bayram kutlanamayacağını ifade eden Önder Kahveci, Tüm bu yaşananlar ortadayken sağlık çalışanlarının 14 Mart’ta Tıp Bayramı kutlaması mümkün müdür? Çalışma şartları, malî ve özlük haklarında gerekli düzenlemeler yapılmadan sağlıkta bir bayram kutlamasından bahsedilemez “ diye konuştu. |
14.03.2010 |
YHT, dünyayı 28 kez dolandı |
GEÇTİĞİMİZ YIL hizmete giren Yüksek Hızlı Tren’in (YHT) bir yıl boyunca yaklaşık 4 bin 500 sefer yaptı ve dünyanın çevresini 28 kez dolanacak uzunlukta 1 milyon 100 bin kilometre yol katetti. YHT’nin hizmete girmesinin birinci yıl dönümü dolayısıyla Ankara Garı’nda tören düzenlendi. Törende konuşan TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, yıl dönümü için geniş kapsamlı kutlamalar planladıklarını ancak geçen hafta Elazığ’da meydana gelen deprem dolayısıyla kutlama törenlerini sınırlı yapmaya karar verdiklerini söyledi. Demiryollarının ihmal edildiğini ifade eden Karaman, 2003 yılından itibaren çalışmaları yeniden hızlandırdıklarını ve geçen yıl da yüksek hızlı treni hizmete sunduklarını kaydetti. Karaman, ‘’YHT ile Türkiye’de bir yerden başka yere gitmenin çok da zor olmadığı görülmeye başlandı’’ dedi. Türk halkının yüksek hızlı trenle birlikte demiryollarına sahip çıktığını ve demiryoluyla yolculuk talebinin arttığını belirten Karaman, yolculara teşekkür etti. Yüksek hızlı trenin, gittiği her yerde şehirleri de hareketlendirdiğini ifade eden Karaman, beş yıl içinde yüksek hızlı trenle seyahatin daha da artmasını beklediklerini dile getirdi. Karaman, konuşmasının ardından yıl dönümü dolayısıyla pasta kesti ve ilk tren hattının temelinin atıldığı 8 Haziran 2003’ten, hizmete açıldığı 13 Mart 2009 tarihine kadar geçen süreci yansıtan çeşitli fotoğraflar ve basında yer alan haberleri içeren sergiyi açtı. Karaman, daha sonra personelin dinlenme odasının açılışını da yaptı.
YHT’DEN 10 LİRAYA BİLET
YHT, bir yıl boyunca yaklaşık 4 bin 500 sefer yaptı ve dünyanın çevresini 28 kez dolanacak uzunlukta 1 milyon 100 bin kilometre yol katetti. Ankara-Eskişehir arasında 1 milyon 250 bin kişi YHT ile yolculuk yaptı. YHT’nin hizmete girmesiyle demiryolu ile seyahat etmek isteyen yolcu talebi yaklaşık yüzde 600 arttı. Diğer taraftan yıl dönümü dolayısıyla 13 Mart-11 Nisan 2010 tarihleri arasında kullanılabilecek YHT biletleri bugün 10 liradan satışa sunuluyor. |
14.03.2010 |
Avcıların vurduğu pelikana balıkçılar 12 senedir bakıyor |
AVCILARIN vurarak yaraladığı pelikan ‘Uğur’a 12 senedir balıkçılar bakıyor. Yaklaşık 40 yaşında olduğu tahmin edilen pelikanı çevre illerden bile görmeye gelenler oluyor. Kocaeli’nin Darıca beldesinde 12 yıl önce avcıların vurduğu pelikanı yaralı halde bulan balıkçılar, Ümit Yurtsever adlı arkadaşlarına götürmüş. Balıkçı Yurtsever de dükkânının yanında bir yer yapmış ve “Uğur” ismini koyduğu pelikanın bakımını üstlenmiş. Uğur, kısa zamanda Darıcalıların maskotu olmuş. Herkes onu balıkla beslemeye başlamış. Ünü çevre illere de yayılmış. Vurulunca kırılan kanatlarından dolayı uçamayan pelikan, o gün bugündür insanlarla beraber yaşıyor. 12 sene önce avcılar tarafından vurulan pelikanın balıkçılar tarafından yaralı olarak bulunarak kendisine getirildiğini belirten Yurtsever, “Kanatları da kırıktı. Ben de işyerimin yanında kulübe yaptım. Zamanla çevrenin maskotu oldu. Sıcak havalarda dolaşıyor, soğukta kulübesinden çıkmıyor. Vatandaşlar balık veriyor.” dedi. |
14.03.2010 |
Bayrampaşa Belediyesinden "Akıllı Kent Hizmet Servisi” |
BAYRAMPAŞA Belediyesince oluşturulan ‘’Akıllı Kent Hizmeti Servisi’’ kullanıma sunuldu. AKP Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan’ın da katıldığı tanıtım toplantısında konuşan Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge de kaliteli ve dinamik hizmetlere yeni halkalar eklemeye devam ettiklerini kaydederek, ‘’Beyaz Masa geleneğini bilişim teknolojileriyle bütünleştirerek, ‘Akıllı Kent Hizmet Servisi’ni açıyoruz. Bürokrasiyi azaltmayı, vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırmayı ve işlemlerine hız kazandırmayı amaçladığımız bu servisle vatandaşlarımız, belediyecilikle ilgili bütün işlemlerini dolaşmadan, yorulmadan ve konforlu bir biçimde tamamlayacaklar’’ diye konuştu. Bürge, bu servisle belediye hizmetlerinin kolaylaştığını ve bilgiye erişimin açık hale geldiğini belirterek, ‘’Vergi borcundan tahsilata, dilekçeden imar durumuna kadar her tür takip sistemi bu servis aracılığıyla yapılabiliyor. Yine bu sistem, yapılan işlemleri değerlendirerek elektronik ortamda rapor oluşturuyor’’ dedi. Konuşmaların ardından protokoldekiler kurdele keserek, servisi kullanıma açtı. |
14.03.2010 |
Çanakkale'den, Van'a eğitim köprüsü |
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) öğrencisi bir grup, düzenledikleri kampanyayla topladıkları kitap ve giysileri, Van’daki bir ilköğretim okulunda okuyan öğrencilere gönderdi. Alınan bilgiye göre, ÇOMÜ Çanakkale Savaşları Araştırma Topluluğu (ÇSATT) üyesi bir grup üniversite öğrencisi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki il ve ilçelerde eğitim gören ilköğretim okulu öğrencilerine yönelik yardım kampanyası başlattı. Van’lı olan ÇOMÜ Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencisi İrfan Soytürk, sömestr tatilinde gittiği memleketinde, hangi okula yardım yapılabileceği konusunda araştırma yaptı. Araştırma sonucunda, yeni yapılan Kinyas Kartal İlköğretim Okulu’na yardım yapılması kararlaştırıldı. Kampanyada toplanan giysi ve kitaplar, kargoyla Van’a gönderildi. |
14.03.2010 |
Vali Yerlikaya, yaralı çocukları ziyaret etti |
ŞIRNAK Valisi Ali Yerlikaya, Uludere ilçesinde mayının patlaması sonucunda yaralanan çocukları ziyaret etti. Şırnak Valisi Ali Yerlikaya ile birlikte İl Emniyet Müdürü Mehmet Avcı ve İl Jandarma Alay Komutanı Faruk Bal, Uludere ilçesi Yemişli Köyü sınır bölgesine yakın bir bölgede terör örgütü tarafından döşenen mayının patlaması sonucunda yaralanan Nuh Ağın ve Hamza Encü’yü tedavi gördükleri Şırnak Devlet Hastanesi’nde ziyaret etti. Vali Yerlikaya yaralı çocukların ailelerine geçmiş olsun dileklerinde bulunurken, yaralı çocuklara oyuncak hediye etti. Vali Yerlikaya daha sonra doktorlardan yaralı çocukların durumu hakkında bilgi aldı. |
14.03.2010 |
“Beraat” kararını yanlış anlayınca “hakaretten” tutuklandı |
AYDIN'IN Çine ilçesinde mahkeme heyetinin hakkında verdiği ‘’beraat’’ kararını yanlış anlayınca davaya bakan hakim ile savcıya tehdit ve hakarette bulunan kişi tutuklandı. Alınan bilgiye göre, Sulh Hukuk Mahkemesindeki duruşmada, Çine’de bir firmayla dâvâsı bulunan İ. Ç. hakkında mahkeme heyeti ‘’beraat’’ kararı verdi. Kararı yanlış anlayan İ. Ç, duruşma salonunda cumhuriyet savcısı ile hakime hakaret ve tehditte bulundu. İ. Ç, kâtipler tarafından sakinleştirildi. Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın ardından İ. Ç’nin yakalanmasını talep etti. İ. Ç, çıkarıldığı mahkemece ‘’görevli memuru tehdit, hakaret ve küfür’’ suçlarından tutuklandı. |
14.03.2010 |
Fayda hareketlilik var |
Prof. Dr. Günay Çifçi, Kuzey Anadolu fayında metan, hidrokarbon ve gaz hidrat çıkışı tesbit ettiklerini belirterek, fayın ne zaman kırılacağının söylemenin mümkün olmadığını ancak, tarihsel gelişimine bakıldığında Marmara’da bir depremin yaşanmasının zamanının geldiğini iddia etti. DOKUZ Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Çifçi, Marmara Denizi’ni baştan başa bölen Kuzey Anadolu fayının çok büyük hareketlilik gösterdiğini söyledi. DEÜ’ye ait “K.Piri Reis” araştırma gemisiyle Avrupa Birliği (AB) Avrupa Denizleri Gözlem Ağı İstasyonları (ESONET) Projesi kapsamında Marmara Denizi’ndeki sismik çalışmalara katılan Çifçi, yaklaşık 150 kilometrelik fayda metan, hidrokarbon ve gaz hidrat çıkışı tesbit ettiklerini belirtti. Derinliği 20 kilometre olan fayın ne zaman kırılacağını bugünkü teknolojiyle söylemenin de mümkün olmadığını vurguladı. Trakya açıklarında petrol ve gaz hidrat bulduklarını da kaydeden Prof. Dr. Çifçi, Marmara Denizi’ndeki fayın her iki başlangıcının 1766, 1894, 1912 ve 1999 depremlerinde kırıldığını hatırlattı. Batı Sırt, Orta Çukurluk ve Çınarcık Çukurluğu batısı fayının kırılmasının söz konusu olduğuna dikkat çeken Çifçi, “Marmara Denizi’nin üç segmentindeki fayda kırılma bekliyoruz. Fayın üç bölümün birlikte kırılması, çok büyük hasara sebep olur. Marmara’da 1766’da 7,6, 1894’de 7, 1912’de 7,4 ve 1999’da 7,4 büyüklüklerinde deprem meydana geldi. Tarihsel gelişimine bakıldığında Marmara’da bir depremin yaşanmasının zamanı geldi.” dedi. Marmara’nın altında büyük deprem üretme potansiyeli olan bir fay sistemi bulunduğunu anlatan Günay Çifçi, “Bu sistem, 1999 depremleriyle aşırı tektonik enerjiyle yüklenmiştir. Bu enerji, denizin altındaki kabuğu kırılmaya zorlamaktadır. Kabuk er geç kırılacak ve büyük bir deprem üretecektir. Bu tabiat gerçeği gözardı edilmeden gerekli önlemler alınmalıdır.” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Çifçi, 2007 yılında başlayan ve 2011’de sonuçlanacak araştırmalar çerçevesinde 2008’de 3 bin kilometrelik sismik çalışma yaptıklarını aktardı. Önümüzdeki yıl tamamlanacak çalışma sonucunda Marmara Denizi’nin sismik boşluk alanlarında gözlem istasyonları kurulacağını ifade eden Çifçi, “Ayrıca yerinde ve uydu izleme sistemleriyle deniz ayağı oluşturulacak. Gözlem istasyonlarından özellikle deprem, deniz altı yamaç kaymaları ve bunlara bağlı tsunami gibi tabiî âfetlerin izlenmesi açısından ülkemiz için önemi büyüktür. ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkelerde deniz ve okyanuslarda doğal âfetler, iklim ve çevresel değişim, biyoçeşitlilik gibi konularda gerçek zamanlı bilimsel gözlemler yapmak üzere halihazırda birçok istasyon ağı oluşturulmuş. Eğer biz İstanbul’a en az Avrupalılar kadar önem veriyorsak, bu sistemlerin kurulumuna ekonomik katkı sağlamalıyız” şeklinde konuştu.
Biga ve Ayvacık’ta deprem
ÇANAKKALE’NİN Biga ilçesine bağlı Karabiga beldesi ile Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar beldesi açıklarında 3,4 ile 3,6 büyüklüğünde 2 ayrı deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yetkililerinden alınan bilgiye göre ilk deprem önceki gece 01.35’de Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar beldesi açıklarında yerin 5 kilometre derinliğinde meydana geldi. 3,4 büyüklüğündeki depremin ardından Biga ilçesine bağlı Karabiga beldesinde saat 03.19’da yerin 15,7 kilometre derinliğinde 3,6 büyüklüğünde bir başka deprem daha meydana geldi. Her 2 depremde de can ve mal kaybı yaşanmadı.
Depremde ölü sayısı 42’ye yükseldi
DEPREMDEN yaralı olarak kurtulan ve Fırat Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi görmekte olan 87 yaşındaki Hüseyin Yıldırım da vefat etti. Böylece, Elazığ depreminde 41 olarak açıklanan ölü sayısı 42’ye yükseldi.
|
14.03.2010 |
El temizleme jelleri ve maskeler elde kaldı |
TÜRKİYE’DE domuz gribi salgınının zirve yaptığı 2009’un son ayları ile 2010 başlarında satışları adeta patlayan el jeli ile maskelere gösterilen talep, H1N1 virüsünün etkisini yitirdiği Şubat’tan itibaren adeta yok denecek kadar azaldı. Eskişehir Eczacı Odası Başkanı Yücel Yenilmez, Eskişehir’de yaklaşık 1000 ecza personelinin sadece 100’ünün domuz gribi aşısı yaptırdığını ifade ederek, domuz gribinin zirve yapacağı yönündeki açıklamaların basın yayın organlarında sıkça yer aldığı dönemde el jeli ve maske satışlarında patlama yaşandığını söyledi. ‘’Özellikle 2 ay el jeli ve maskeler adeta yok sattı. Şu anda el jeli ve maske satışı tamamen durdu’’ diyen Yenilmez, domuz gribi haberleri bitince satışların da durduğunu dile getirdi. Maskenin genel anlamda hiçbir koruyuculuğu olmadığını ve hastaların takması gerektiğini hatırlatan Yenilmez, şöyle konuştu: ‘’Bizde herkes maske alıp taktı. Maske hasta olan kişinin hapşırması veya öksürmesi durumunda tükürüğünün kimseye bulaşmaması için takılır. Eczacılar bile satacak el jeli ve maske bulamadı. Şu anda eczanelerin bir çoğunun elinde çok sayıda el jeli ve maske kaldı. Satış sıfır. Bundan sonra da satış olacağını düşünmüyorum.’’ |
14.03.2010 |
‘’DOMUZ GRİBİ BÜYÜK BİR PAZAR OLUŞTURDU’’ |
Yenilmez, domuz gribinin ortaya çıktığı dönemde aşı, el jeli, maske satışlarında bir sektör oluşturulduğunu belirterek, el jellerinin marketlerde bile satılmaya başlandığını gördüklerini anlattı. Yenilmez, şöyle devam etti: ‘’El jellerini 2-10 liraya, maskelerin de tanesini 50 kuruşa satıyorduk. El jelinin bu kadar çok çeşidi olduğunu biz bile bilmiyorduk. Laboratuvar sonuçlarına bakılmadan, Sağlık Bakanlığı onayı alınmadan, merdiven altında bile el jeli imalatı yapıp vatandaşa sattılar. Jel satışından birileri çok zengin oldu. El jelinde büyük bir rant oluştu.’’ |
14.03.2010 |
Hayatı kurslara katılmakla geçti |
KONYA’NIN Seydişehir ilçesinde 14 yaşından bu yana açılan bütün meslek edindirme kurslarına katılan Ayşe Çelik (47), 33 yıla tam 30 sertifika sığdırdı. Seydişehir Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü takı tasarım kursu kursiyerlerinden Ayşe Çelik (47), ilkokulu bitirdikten sonra çok istemesine rağmen ailesinin eğitime devam etmesine izin vermediğini, buna rağmen bilgi ve becerilerini geliştirebilmek için yılmadan çalışmaya kendi kendine söz verdiğini belirtti. Çelik, ilk olarak 14 yaşında Kız Meslek Lisesi tarafından açılan nakış kursuna kayıt yaptırdığını anlatarak, nakış kursunu başarıyla bitirdikten sonra her yıl açılan farklı bir kursa yazılmaya devam ettiğini, bu sayede her geçen gün kendini daha da geliştirdiğini bildirdi. Evlendikten sonra da kurslara devam ettiğini, 33 yıla tam 30 sertifika aldığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti: ‘’27 yıllık evliliğimden bir kız, bir de erkek çocuğum oldu. Bir yandan çocuklarıma baktım bir yandan kurslara katıldım. Kurslarda öğrendiklerimi evimde yaparak aile bütçeme katkı sağladım. Ev işlerimi, eşimi ve çocuklarımı asla ihmal etmedim. Katıldığım kurslar sayesinde hem boş vaktimi değerlendiriyorum hem de aile ekonomisine katkı sağlıyorum, çok mutluyum. Bundan sonra da farklı branşlarda kurslara katılmak istiyorum.’’ |
14.03.2010 |
Otomobilin çarptığı 15 koyun telef oldu |
ŞANLIURFA’NIN Ceylanpınar ilçesinde, bir otomobilin yoldan geçmekten olan koyun sürüsüne çarpması sonucu 15 koyun telef oldu. Viranşehir’den Ceylanpınar istikametinde seyir halinde olan sürücüsü ve plâkası belirlenemeyen bir otomobil, Ceylanpınar ilçesine bağlı, Evrenpaşa Köyü yakınlarında yolu karşıdan karşıya geçmekte olan koyun sürüsüne çarptı. Çarpma sonucu 15 koyun telef olurken, koyun sürüsüne çarpan otomobil sürücüsü otomobili ile kayıplara karıştı. Sürüde bulunan ve ağır yaralanan koyunlara ise Belediye Veterineri müdahale etti. Kazaya karışan otomobilin sür'atli olduğunu dile getiren sürü çobanı Nurettin Deniz, “Koyunları yolun karşı tarafını geçirmeye çalıştığım esnada, Viranşehir istikametinden gelen otomobil koyun sürüsüne çarptı ve kaçtı. 15 koyun telef olduğuna çok üzüldüm. Koyunlarıma çarpan otomobil sürücüsünün yakalanmasını istiyorum” dedi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. |
14.03.2010 |
Gez dünyayı, gör Muğla’yı |
THE Times Gazetesi’nin ‘’Gizli Türkiye: 6 gizli tatil yeri’’ başlıklı haberinde Fethiye’deki Şövalye Adası, Fethiye Ölüdeniz’deki Faralya Köyü, Marmaris’in Selimiye ve Söğüt, Ula’nın Akyaka Köyü Bodrum’daki Ortakent ve Kaş’taki Bezirgan Köyüne yer verildi. Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar, “Söğüt ve Selimiye, doğal güzelliği ve bozulmamış doğası ile ön plana çıkmış yerler. Bu değerlerimizi çok hassas bir şekilde korumamız ve kullanmamız lâzım. Doğal güzelliklerimizin korunması ve Marmaris’in değerini bir kat daha arttırmak için üzerimize düşün her şeyi yapıyoruz’’ dedi. Acar, Türkiye’ye tatile gelen insanların çarpık yapılaşma, betonlaşma ve şehirerin yoğun trafiğinden kaçtığına işaret ederek, ‘’Turistler Marmaris’e sadece konaklamaya gelmiyor. Bu çevreyi geziyor dolaşıyor. Bölgemize çevre bilinci olan turistler geliyor. Turist tatil yaptığı yerde tabiatın korunmasını istiyor’’ diye konuştu. The Times gazetesinin haberinde, söz konusu yerlerin az sayıda insan tarafından bilindiği, trafik gürültüsünden uzak olduğu, tabiî güzellikleriyle öne çıktığı anlatılıyor. |
14.03.2010 |
New York’ta tuz yasağı |
NEW YORK şehir meclisi, şehirdeki restoranlarda tuz kullanılmasını yasaklamaya hazırlanıyor. Daily Mail gazetesinin haberine göre, meclis üyesi Felix Ortiz, yemeklerinde tuz kullanan aşçılara para cezası verilmesini öngören bir tasarıyı il meclisine sundu. Ortiz, teklifinin kabul edilmesinin, kalp hastalıklarından korunmada “dev bir adım” olacağını belirtti. Felix Ortiz, yapılan araştırmaların, tüketilen tuz oranını düşürmenin damar hastalıkları, felç ve kalp krizi riskini en az sigarayı bırakmadaki kadar azalttığını ortaya koyduğunu da söyledi. Teklife göre, yemeklerde tuz kullanılması yasaklanmasına rağmen, masalarda tuzluk bulunabilecek. New York kenti daha önce de restoranlarda trans yağları yasaklamıştı. |
14.03.2010 |
Çanakkale Şehitlikleri havadan gezilebilecek |
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü öğretim üyesi ve Havacılık Topluluğu Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Cafer Türkmen, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı’nda bulunan şehitlikleri havadan tanıtmayı planladıklarını bildirdi. Türkmen, projesede ‘mikrolayt’ ve ‘motorlu delta kanat’ olarak adlandırılan 2 kişilik hava araçlarını kullanacaklarını söyledi. Projenin, bölgede ilk defa uygulanacağını dile getiren Türkmen, ‘’Başlangıç aşamasında 3 hava aracıyla hizmet vereceğiz. Hava araçları günde ortalama, toplam 20 saat çalışacak. Kilye Koyunda bulunan ana tanıtım merkezindeki kısa bir tanıtımın ardından, yarım saat içerisinde şehitliklerin havadan gezilmesini sağlayacağız’’ diye konuştu. |
14.03.2010 |
Anne baba olmak hastalıktan koruyor |
YAPILAN bir araştırma, en fazla 2 olmak üzere çocuk sahibi olmanın sağlık için iyi olduğunu ortaya koydu. Araştırmacıların 1935 ila 1968’de doğan Norveçli 1,5 milyon kadın ve erkeği kapsayan çalışmasına göre, anne baba olup olmama, kanserden kalp hastalıklarına ve alkolikliğe kadar pek çok rahatsızlık üzerinde etkili. Daily Mail gazetesinin haberinde, ancak anne baba olmanın sağlığa iyi gelmesinin de çocuk sayısına bağlı olduğu vurgulandı Tek çocuk ya da hiç çocuk sahibi olmama, araştırmaya konu olan hastalıkların tamamına yol açabilirken, fazla çocuk da beraberinde getirdiği malî ve duygusal stres yüzünden zararlı olabiliyor. İngiliz ve Norveçli araştırmacıların, Sosyal Bilim ve Tıp dergisinde yayımlanan makalesine göre 3 çocuk sağlık için hem iyi hem kötü olabilirken, en ideali iki çocuk sahibi olmak. Ancak diğer faktörler gözönünde tutulmadan sadece mutluluk faktörü dikkate alındığında en idealin 3 çocuk olduğu belirtiliyor. |
14.03.2010 |