Kültür-Sanat |
“EVLİLİK ATEŞ GİBİDİR, İLGİLENİLMEZSE SÖNER” |
BURSA Kent Konseyi’nin düzenlediği “Aile ve kadın psikolojisi” konulu konferansın açılış konuşmasını yapan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Türk aile yapısının önemini vurguladı. Başkan Altepe, sağlıklı kentlerin ancak sağlıklı bireylerle oluşabileceğini, bunun da aile yapısının güçlü olmasıyla gerçekleyebileceğini söyledi. Türk toplumunun aile yapısı üzerine kurulduğunu dile getiren Başkan Altepe, “Bizi geleceğe taşıyacak olan aile yapımızdır. Türk toplumunu diğer toplumlardan ayıran ön önemli özellik aile yapısına verdiği önem ve bunun sağladığı birlik ve beraberliktir. Bundan dolayı Türk toplumunu ayakta tutan güçlerden geleneksel aile yapısını özenle korumalıyız” dedi.
Kadının konforu sadakate dayalı evlilik Yoğun katılımdan dolayı onlarca kişinin ayakta izlediği konferansta konuşan İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, başarılı bir evlilikten iyi çocuk yetiştirmeye, hayatta mutluluğu yakalayabilmekten başarılı olmaya kadar birçok konu hakkında önemli ipuçları verdi. Kadın erkek ilişkilerinde 1990’lardan sonra önemli bazı değişimler yaşandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “1960’lı yıllarda başlayan feminizm akımı adeta kadın- erkek savaşlarına dönüşmüştü. ‘Erkek sana vuruyorsa sen de ona vur’ anlayışı aile yapısını kurban ediyordu. Ancak bu akımın önceleri bugün, ‘kadının konforu nerededir?’ sorusuna, “Evinin hanımı, sadakate dayalı bir evlilik’ cevabını vermektedir” dedi.
Kadın beyninde duygu, erkekte bilgi hakim Konuşmasında kadın erkek ilişkilerinde yaşanan olumsuzluklara da değinen Prof. Dr. Tarhan, kadın beyni ile erkek beyni arasındaki farlılıklara değindi. Kadın beyninin daha çok duygu aktarımında erkek beyninin ise bilgi aktarımında olduğunu ifade eden Tarhan, “Genellikle alışverişlerde yaşanan tartışmalar bunun en güzel göstergesidir. Kadın daha çok güzel ve hoş olanı arar, erkekse daha matematiksel olarak düşünüp hesaplı olanı ister. Erkekler bir sorun yaşıyorsa, bunu susarak ve düşünerek çözmeye çalışır. Kadın ise duygusal baktığı için konuşarak, paylaşarak rahatlamaya çalışır” diye konuştu.
Evlilik ateş gibidir ilgilenilmezse söner Günümüzde evliliklerin kısa sürmesine de değinen Prof. Dr. Tarhan, evliliğin, romantizm, güç çatışması ve bağlılık olarak 3 dönemden geçtiğini kaydetti. Birbirlerine âşık olduklarını söyleyen iki insanın kısa sürede boşanmaya giderken, birbirlerini tanımadan evlenenlerin ömür boyu birliktelikler kurduklarının da toplumda yaşandığını hatırlatan Tarhan, “Önemli olan romantizm evresinden sonraki güç çatışmasını sağlıklı bir şekilde atlatmaktır. Bu da ancak iyi bir işbirliği ve karşılıklı anlayışla sağlanır. Bu sürenin sonunda da bağlılık dönemi başlar ve mutlu bir evlilik oluşur. Evlilik ateş gibidir, eğer ilgilenirseniz onu sürekli beslerseniz hep yanar. Ancak ilgilenmezseniz, o zaman o ateş sönüp gider” dedi.
İnternet, madde bağımlılığı gibi Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konferansın son bölümünde dinleyicilerin sorularını cevaplandırdı. Tarhan, bir dinleyicinin “Oğlum bütün gün bilgisayar başında, ne yapmalıyım?” şeklindeki sorusuna, “Günümüzde internet bir bağımlılık haline geldi. Amerika’da, Çin’de internet bağımlılığıyla ilgili özel klinikler açılıyor. Aynı uyuşturucu bağımlılığı gibi. Oralarda 4-6 hafta tedavi görüp, bu bağımlılıktan kurtulabiliyorsunuz. Sanal ortamda mutluluk hormonları salgılanıyor. Bilgisayarı kapadı diye annesine bıçak çekenler, babası modemi söktü diye intihara kalkışanlar var. İnternette kontrolsüz bir serbestlik var. Orada rahatlıkla yalanlar söylenip, yanlış arkadaşlıklar kurulabiliyor. Bu tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır. Ancak direkt yasaklama mantığıyla gitmek daha tehlikelidir. Belki internete çocuğunuzla birlikte girmek çözüm olabilir. En önemlisi de çocuğunuzla daha fazla zaman geçirmeniz gerek. Bundan 50 yıl önce çocukla yarım saat zaman geçirmek yeterliydi, ancak günümüzde 1 saat bile yetmeyebilir” şeklinde cevap verdi.
Ekonomik krizler ve aile Tarhan bir soru üzerine, ekonomik krizlerin doğal olarak aileyi ve aile bireylerini de etkilediğini, bu süreçte evliliğin bir paylaşım müessesesi olduğunu karşılıklı olarak unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Aile’nin temelini sarsan iki şey vardır. Bunlardan ilki bencillik, diğeri lükse düşkünlüktür. Aile bireyleri aynı çatı altında hayatın her halini paylaşmaları gerektiğini unutmamalıdır. Evliliğe karar veren taraflar oksijenle hidrojen gibidirler. Bu iki madde havada serbest olarak bulunur ve özgürdürler. Ama belli şartlar altında ve belli oranlarda bir araya geldiklerinde yaşamın en büyük nimeti suyu oluştururlar. Evlilikte böyledir. Evliliği kabul eden insanların ben hem evleneyim, hem de özgür olayım deme lüksü yoktur. Evlilik bir sorumluluktur ve bir disiplin içinde yürütülmelidir. Evliliğin temelinde yaşamın her türlü halini; acıyı da, yokluğu da mutluluğu da paylaşmak vardır” |
15.12.2009 |