Kültür-Sanat |
Vuslat törenleri devam ediyor |
Hz. Mevlânâ’nın 736. Vuslat Yıldönümü törenleri 6. gününe girerken, düzenlenen 5 sema töreni ile sergi ve panelleri çok sayıda yerli ve yabancı konuk takip etti. 7 Aralık günü Mevlânâ Sevgi ve Hoşgörü Yürüyüşü ile başlayan törenlerde akşam saatlerinde düzenlenen sema törenleri ile gündüz ziyarete açılan çok sayıda sergiyi, yerli ve yabancı çok sayıda konuk takip ediyor. 11 gün sürecek olan ve talep fazlalılığı sebebiyle ek sema töreni ilâve edilen törenlere 60 binin üzerinde konuğun gelmesi planlanıyor. Bugüne kadar törenleri çok sayıda yabancı devletin Türkiye büyükelçisi de takip ederken, sema töreni dışında düzenlenen ebru, çini, resim, fotoğraf, el işi gibi sergiler ile düzenlenen panel ve sohbet toplantıları konuklardan ilgi görü-yor. 17 Aralık günü sona erecek ve gündüz ve akşam 15 sema töreni icra edilecek anma faaliyetleri, Hz. Mevlânâ’nın Hakk’a yürüdüğü gün olan 17 Aralık günü icra edilecek Şeb-i Arus törenleri ile sona erecek. |
13.12.2009 |
Mercimek tanesine hat yazısı işliyor |
NECATİ Korkmaz, mikroskop altında mercimek taneleri üzerine hat yazıları işleyerek bir ilki gerçekleştirdi. Mevlânâ’nın 736. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Mevlânâ Kültür Merkezinde el san'atları sergisi açan Necati Korkmaz (45), yaptığı açıklamada, Ankara’daki küçük atölyesinde yaklaşık 35 yıldır el san'atı ürünleri yaptığını söyledi. Bugüne kadar çeşitli objeler üzerine hat yazmaları yaptığını ifade eden Korkmaz, ‘’Zaman içinde kimsenin yapamadığı, yazılması zor, küçük objelerin üzerine yazı yazmayı düşündüm. Aklıma ilk mercimeğe yazmak geldi ve elimdeki imkânlarla bu san'atı yeşil mercimek taneleri üzerinde yapmaya karar verdim’’ dedi. Korkmaz, ilk denemelerinde kalem uçlarının kalın gelmesi sebebiyle mercimek taneleri üzerine yazı yazamadığını anlatarak, şunları kaydetti: ‘’Bunun üzerine kılı ince olduğu düşüncesiyle kedi ve köpek bıyığı ile at kuyruğundan kalemler yaptım. Ancak bu kalemler de istediğim gibi olmadı, istediğim verimi alamadım. Daha sonra kılı sert ve ince olan tilki bıyığını denedim. Tilki bıyığından yaptığım kalemlerle mercimek üzerine yazmayı başardım. Yazıları çok küçük yazmak gerektiği için mikroskop altında çalışıyorum. Çok ince bir el san'atı olduğu için hiçbir hata kabul etmiyor. Kelimenin bir harfinde ufak bir hata dahi olsa tüm emek boşa gidiyor. Onun için yoğun emek ve dikkat istiyor.’’ Mercimeklere Mevlânâ Müzesi’ndeki hat yazılarında bulunan ve ‘’Allah’ın yardımı sana olsun’’, ‘’Allah Güzeldir güzeli sever’’ gibi sözleri yazdığını anlatan Korkmaz, bazen ‘’Allah’’ yazdığını, bazen de semazen veya Mevlânâ figürleri çizdiğini bildirdi. Korkmaz, her bir mercimeğin yazımının tamamlanmasının, üzerine yazdığı yazının uzunluğuna göre 6 saat veya 1-2 gün sürebildiğini dile getirerek, daha sonra bu mercimekleri kolyelerin içine yerleştirerek 30 ile 150 lira arasında bir ücretle hediyelik olarak satışa çıkardığını belirtti. Dünyada bu kadar küçük bir objenin üzerine kendisinden başka hat işleyebilen kimsenin olmadığını iddia eden Necati Korkmaz, hedefinin incir çekirdeği üzerine hat yazması yaparak rekorlar kitabına girmek olduğunu söyledi. İncir çekirdeğinin mercimek tanesinden çok daha küçük olduğunu, bu sebeple işinin zor olduğunu anlatan Korkmaz, her şeye rağmen bunu başarabileceğine inandığını sözlerine ekledi. |
13.12.2009 |
Aytmatov, 81. doğum gününde anılıyor |
HAYATA geçen yıl Haziran ayında veda eden Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, 81. doğum gününde anılıyor. Kırgızistan’daki kütüphaneler, eğitim ve öğretim kurumları ve sinema salonlarında, kitaplar, resimler ve yazarın yazdığı eserlerden esinlenerek çekilen sinema filmleri ile belgesel film gösterimlerinin yanı sıra çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Bişkek’teki Aytmatov Rus Drama Tiyatrosunda Aytmatov’un “Kırmızı Elma” adlı eseri sahnelenecek. Sinema Devlet Kurumunda düzenlenen bir toplantıda da Aytmatov’un eserlerinin sinema sektörüne etkisi ele alınacak. Ayrıca yazarın memleketi olan Talas şehrinin Şeker Köyü okulunda düzenlenen faaliyetler çerçevesinde, bugün Kur’ân-ı Kerim okunacak. 12 Aralık 1928 tarihinde doğan Aytmatov, geçen yıl Rusya’nın devlet televizyon kanalının belgesel çekimleri için gittiği Tataristan’ın başşehri Kazan’da 16 Mayısta ani böbrek rahatsızlığına yakalanması üzerine hastaneye kaldırılmıştı. Tedavi için Almanya’ya nakledilen yazar, tedavi gördüğü hastanede 10 Haziranda böbrek yetmezliğinden vefat etmişti. Kırgızistan’da 2008 yılı, Cengiz Aytmatov yılı ilân edilmişti. Başşehirde 1917 Rus devrimcilerinin hatırasının bulunduğu parka, Devlet Rus Drama Tiyatrosuna ve Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesinin (KTMÜ) Öğrenci Kampüsüne Aytmatov ismi verilmişti. |
13.12.2009 |
Bir kemanın ilginç hikâyesi |
DÜNYACA ünlü keman san'atçısı Suna Kan, ‘’meçhul’’ bir san'atsever tarafından kendisine gönderilen 1752 yapımı kemanını 60 yıldır yanından ayırmıyor. Yaşar Üniversitesi Oda Orkestrası eşliğinde vereceği konser için İzmir’e gelen Kan, 60 yıldır kullandığı kemanının ilginç öyküsünü paylaştı. ‘’Harika Çocuklar’’ olarak bilinen yasayla Fransa’da müzik eğitimi aldığı dönemde, iyi bir kemanı olmadığını ve kendileriyle ilgilenmek üzere dönemin bakanlığı tarafından görevlendirilen ‘’talebe müfettişi’’nin yıl sonu sınav döneminde kendisine iyi bir keman kiraladığını anlatan Kan, sınavlar sona erince bu kemanın iade edildiğini söyledi. Talebe müfettişinin 1952 yılında kendisine şimdi kullandığı 1752 yapımı kemanı getirdiğinde çok mutlu olduğunu ifade eden Kan, şöyle konuştu: ‘’O zaman bu keman kiralama işi Türkiye’de duyulmuş herhalde. İstanbul’da bir hanım, topluca bir para yollamış Paris’teki talebe müfettişine, tek şartı da isminin açıklanmaması olmuş. Benim bu hikâyeden 7-8 sene önce haberim oldu. Daha önce haberim olsaydı, en azından hanım yaşamıyorsa bile ailesini bulurdum, bir şey yapardım. O zamanki talebe müfettişi yaşıyordu, şimdi vefat etti, ona sorardım. Artık sorabileceğim, öğrenebileceğim kimse kalmadı. Bu keman bana kimin hediyesi bilmiyorum, ama kendisine müteşekkirim, bütün ömrümce benimleydi.’’ Kan, kemanının kendisinden sonra kime kalacağına henüz karar vermediğini belirterek, genç yetenekleri izlediğini kaydetti. |
13.12.2009 |
Kitabı bedava bile alan yok |
KOCAELİ’DE bir kitapçı insanları kitap okumaya teşvik etmek amacıyla bazı kitapları, akşam dükkânını kapatmasına rağmen dışardaki tezgâhının üzerinde bırakıyor. Tezgâhtaki kitaplar, ‘’paranız yoksa alabilirsiniz’’ notuna rağmen alınmıyor. Karabaş Mahallesi Akçacami Caddesi’nde kitapçılık yapan Ferhat Gündüz (54), 17 yıldır kitap sattığını, İstanbul’da başladığı işi 2,5 yıldır İzmit’te sürdürdüğünü anlattı. Toplumun kitap okuma alışkanlığının çok düşük olduğunu, çok ucuz fiyata vermesine rağmen günde en fazla 5-10 kitap satabildiğini ifade eden Gündüz, ‘’Geçmişe göre çok az kitap satıyorum. Fiyatlar, 50 kuruş ile 20 TL arasında değişiyor. Buna rağmen kitaplar toplumumuzda okuma alışkanlığı olmadığı için çok fazla rağbet görmüyor’’ dedi. Piyasa fiyatının altında satmasına rağmen alıcı bulmadığı için 5 TL’lik bir kitabı 2 TL’ye vermek zorunda kaldığını, bazı müşterilerin ise kitabın fiyatı çok düşük olmasına rağmen pazarlık yaptığını dile getiren Gündüz, şunları söyledi: ‘’Pazarlıkta ısrar eden bazı müşterilere ‘o zaman kitap size hediyem olsun’ diyorum. Günümüzün eğitim politikası sürekli değişiyor. Sistem her yıl değiştiği için insanlar ne yapacağını şaşırıyor. Ekonomik nedenlerden kaynaklanan sorunlar da var. İnsanların alım gücü çok düşük. Çoğu ekonomik durumlarından dolayı kitap almayı son tercih olarak görüyor. Asıl sorun da bu.’’ Parası olmayanlara bedava kitap verdiğini, akşam dükkânını kapatırken tezgâhtaki kitaplarını da içeri almadığını belirten Gündüz, şunları kaydetti: ‘’Kitap okumak isteyen herkes alabilsin diye 50 kuruş ile 1 TL arasında sattığım kitapların üzerine ‘paranız yoksa alabilirsiniz’ yazısını bırakıyorum, ama buna rağmen kitapları kimse almıyor diyebilirim. Yandaki dükkândan atılan çürük patates, soğan ve domatesleri toplayarak evine götürenler oluyor ama kitaba gelince bedava verdiğim halde kimse almıyor. Birileri keşke kitaplarımı para vermeden de olsa alıp okusa.’’ |
13.12.2009 |