16 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Erdoğan: BOP yürümedi, keşke yürüseydi

ABD eski Başkanı George W. Bush’un gerçekleştirmeyi çok arzu ettiği Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan BOP’un yürümediğinden yakınarak şunları söyledi: “Ya sen BOP’un ne olduğunu biliyor musun?

İnanın, sorsanız söyleyeceği şey ‘balondur’ diyecek. Bilmez. Ve ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ denilen olay, ilân edilmiş, fakat uygulamaya girememiş olan bir projedir. Keşke girseydi bugün Ortadoğu’nun sıkıntıları evelallah Türkiye’nin ağırlığını koymasıyla çok daha farklı bir mecraya girebilirdi. Ama başlamasıyla bitişi bir oldu. Yürümedi. Bunu bildikleri halde ikide bir önümüze getiriyorlar. Kim vardı Büyük Ortadoğu Projesi’de? İtalya vardı, başka Türkiye vardı, başka kim vardı? Yemen vardı. 3 ülkenin eşbaşkanlığında yürütülüyordu. Eğer bu yürüseydi bugün Yemen bu sıkıntıları çekmezdi. Yürüseydi İsrail-Filistin arasındaki sıkıntılar evelallah Türkiye işin içinde olacağı için bu hale gelmezdi.’’

‘BOP keşke yürüseydi’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) yürümediğinden yakınarak “‘Büyük Ortadoğu Projesi’ denilen olay, ilan edilmiş fakat uygulamaya girememiş olan bir projedir. Keşke girseydi bugün Ortadoğu’nun sıkıntıları evelallah Türkiye’nin ağırlığını koymasıyla çok daha farklı bir mecraya girebilirdi” dedi.

Başbakan Erdoğan, Malatya Belediyesi Konferans Salonunda düzenlenen AKP Siyaset Akademisi’nde yaptığı konuşmada, ‘’Biz sizin koalisyon iktidarlarında yabancı ülkelerin liderleri karşısında el pençe divan durduğunuzu biliriz. Ülkemizin gündeminin kimler tarafından hazırlandığını biliriz’’ dedi. Türkiye’nin artık gündem belirleyen bir ülke olduğunu anlatan Erdoğan, Türkiye’nin Ortadoğu’da, Kafkaslar’da, doğuda, batıda ve Balkanlar’da, ‘Acaba Türkiye şu konuda ne düşünüyor’ diye sorulan bir ülke olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Şimdi bütün bunlar dururken, hala ‘BOP nedir?’ Ya sen BOP’un ne olduğunu biliyor musun? İnanın sorsanız söyleyeceği şey ‘balondur’ diyecek. Bilmez. Ve ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ denilen olay, ilan edilmiş fakat uygulamaya girememiş olan bir projedir. Keşke girseydi bugün Ortadoğu’nun sıkıntıları evelallah Türkiye’nin ağırlığını koymasıyla çok daha farklı bir mecraya girebilirdi. Ama başlamasıyla bitişi bir oldu. Yürümedi. Bunu bildikleri halde ikide bir önümüze getiriyorlar. Kim vardı Büyük Ortadoğu Projesi’nde? İtalya vardı, başka Türkiye vardı, başka kim vardı? Yemen vardı. 3 ülkenin eşbaşkanlığında yürütülüyordu. Eğer bu yürüseydi bugün Yemen bu sıkıntıları çekmezdi. Yürüseydi İsrail-Filistin arasındaki sıkıntılar evelallah Türkiye işin içinde olacağı için bu hale gelmezdi.’’

16.11.2009


 

HUKUK ADINA İBRETLE SEYREDİYORUZ

Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, ''irtica belgesi”nde ıslak imzası bulunduğu öne sürülen Dursun Çiçek'in serbest bırakılmasına, ''Delillerin yok edilme gayretine, tanıklar üzerinde baskı yapılmasına, isnad edilen suçun mahiyetine rağmen, mahkemenin verdiği tutuklama kararının ikinci kez ivedilikle kaldırılmasını hukuk adına ibretle seyrediyoruz ve gelecek nesillere şikâyet ediyoruz'' diye tepki gösterdi.

YARGI ÜZERİNDEKİ ASKER GÖLGESİ

Çiçek'in serbest bırakılmasını protesto etmek için düzenlenen eylemde konuşan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya da tahliye kararı ile yargı üzerindeki asker gölgesinin tescillendiğini ifade etti. Kaya “Sorunun temelinde, merkezinde Genelkurmay’ın olduğu militarist yapılanma var. Bu yapılanma ile hesaplaşmadan ne hukuk, ne temel hak ve özgürlükler teminat altına alınabilir” dedi.

Çiçek serbest, hukuk tutuklu!

Özgür-Der ve Mazlumder, Albay Çiçek’in skandal bir kararla serbest bırakılmasını protesto amacıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi önünde bir protesto eylemi yaptı. Darbe belgesinin orijinalin ele geçirilmiş olması dahi yargı kurumları tarafından suçun sübutuna yeterli görülmemiş oldu. Darbe örgütlenmesinin mensubu Albay Çiçek’in ikametinin belli olması ve zanlının memuriyeti bahane edilerek salıverilmesini protesto eden Özgür-Der ve Mazlumder üyeleri “Genelkurmay Yargıdan Elini Çek!” ve “Cuntaya Hayır, Darbeciler Yargılansın!” pankartı açtılar.

Protesto eyleminde ilk sözü alan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya, Albay Çiçek’e ilişkin serbest bırakma kararı ile yargı üzerindeki asker gölgesinin tescillendiğini ifade etti. Kaya, halka ve siyasete karşı örgütlenmiş bir cunta yapılanmasına mensup olanların hangi durumda tutuklu kalması gerektiğine dair yargının sürekli darbeciler lehine esnediğine dikkat çekti. İlk tutukluluk haline belgenin orijinali yok denilerek itiraz edildiğini hatırlatan Kaya, ikinci tutukluluk haline ise sabit ikameti var denilerek itiraz edildiğini ve bu itirazların Çiçek’in serbest kalması için yeterli sayılmasına dikkat çekti. Kaya, “Sorunun temelinde merkezinde Genelkurmay’ın olduğu militarist yapılanma var. Bu yapılanma ile hesaplaşmadan ne hukuk ne temel hak ve özgürlükler teminat altına alınabilir” diye konuştu.

SARIYAŞAR: TSK, MİLLÎ SAVUNMA

BAKANLIĞINA BAĞLANMALI

Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar ise “Başbakan gecikmeksizin Org. İlker Başbuğ’u ve darbe örgütlenmesine karışan bütün subayları görevden almalıdır. TSK, Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı ve iç güvenlikten tamamen el çektirilmelidir. Namlusunu halka çevirmiş bir ordu hiçbir gerekçe ile meşrû görülemez.” dedi.

İLKAV BAŞKANI MEHMET PAMAK: CUNTACILAR GÖREVDEN ALINMALI

İLKAV Genel Başkanı Mehmet Pamak ise özetle şunları ifade etti: “Sorunun merkezi olarak Türkiye’de darbeci zihniyetleri yetiştiren eğitim anlayışı ve yasal düzenlemeler var. Bu darbe fideliği kesinlikle tasfiye edilmelidir. Ordu yeniden yapılandırılmalı, iç güvenlikten tamamen çekilmeli, cunta yapılanmasına karışan tüm subaylara derhal görevden el çektirilmelidir. Askerî bürokrasinin halka tahakküm etme yolları tamamen kapatılmalı ki adalet, güvenlik ve huzur temin edilebilsin. Ordu mensupları rehabilitasyona tabi tutularak darbeci saplantılarından kurtarılmalıdır.” Protesto eylemine katılan topluluk tarafından “Genelkurmay Yargıdan Elini Çek”, “Ergenekon Çetesi Dağıtılsın Militarizm Bataklığı Kurutulsun” sloganları atıldı.

16.11.2009


 

Hükümet açılım turunda

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Malatya’da, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Afyon ve Burdur’da, İçişleri Bakanı Beşir Atalay Adana’da, Sağlık Bakanı Recep Akdağ Erzurum’da, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Kars’ta, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan Muş ve Bitlis’te, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Nevşehir’de, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Van’da, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu Eskişehir’de açılımı anlattı.

Hükümet açılım turunda

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Malatya’da, Belediye Konferans Salonunda düzenlenen AKP Siyaset Akademisi’nde yaptığı konuşmada, ‘’Kimse bizden yangın seyretmemizi beklemesin. Demokratik açılımdan kastımız yangının sönmesidir’’ dedi.

Adana’da düzenlenen ‘’Demokratik Açılım’’ konulu konferansta, demokratik açılım çalışmaları hakkında bilgiler veren İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ‘’Bütün toplumsal sorunların çözümünde daha fazla demokrasi en önemli panzehirdir’’ diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Afyon ve Burdur’da, ‘’Demokratik açılım’’ı anlattı. Arınç, demokratik açılım sürecinde başarılı olacaklarını belirterek, ‘’Öyle toptan, tanktan, gürültüden, patırtıdan korkacak insan yok bizde. Kuştan korkan darı ekmez. Biz bu yola çıkarken onun bunun kaşına gözüne bakarak yola çıkmadık. Millet ne istiyor ona baktık. Onun için Allah’ın izniyle bu işi de başaracağız’’ ifadesini kullandı. Erzurum’da medya temsilcileriyle sohbet toplantısı düzenleyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise, ‘’Resmî dil Türkçedir, üniter devletimiz var, bayrağımızı, vatanımızın birliğini, bütünlüğünü asla tartışmaya açmayız’’ dedi.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da, Kars’ta gazetecilere ‘’Demokratik açılım’’la ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, ‘’İstiyoruz ki terör, bu ülkenin kaynaklarını tüketmesin. Bu ülkenin enerjisinin boşa gitmesine sebep olmasın’’ şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Partisinin, Kapadokya Kültür Merkezi’nde yapılan Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda ‘’Varsa bir çaresi o şehitlerimizi yüreğimize gömelim ama artık yeni şehitler olmasın’’ dedi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Van’da yerel gazete temsilcileri ile bir araya geldi. Bağış, ‘’Orada, (Habur’da) o istismarı yapanlarla, dün Meclisi terk edenlerin zihniyeti arasında hiçbir fark yoktur’’ diye konuştu.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, MÜSİAD Eskişehir’deki bir otelde düzenlediği genel idare kurulu toplantısı gala programında yaptığı konuşmada, ‘’Siyasî istikrar olmazsa ekonomik istikrar da olmaz. Koalisyon dönemlerinde siyasî istikrar olmadığı zamanlarda ekonomi hep geriye gitmiştir’’ değerlendirmesinde bulunda Muş Polisevi’nde demokratik açılımla ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ‘’Bu açılım, artık şehit üzerinden, bayrak üzerinden siyaset yapmanın alanını daraltan, kapatan bir çalışmadır’’ dedi.

16.11.2009


 

Tepkiler katliamı önledi

Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, ‘’Türk halkı ve yönetimi, Doğu Türkistan’daki 5 Temmuz 2009 katliamına tepki göstermeseydi, 10 bin kişi katledilirdi’’ dedi.

Tepkiler katliâmı önledi

DÜNYA Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı nükleer denemeler yüzünden binlerce kişinin öldüğünü belirterek, ‘’Türk halkı, yönetimi, Doğu Türkistan’daki 5 Temmuz 2009 katliâmına tepki göstermeseydi, 10 bin kişi katledilirdi’’ dedi. Tümtürk, Hatay’ın İskenderun ilçesinde, İskenderun Kültür ve Dayanışma Derneğince (İs-Der) organize edilen ‘’Doğu Türkistan-Uygur Özerk Bölgesinin Dünü, Bugünü’’ konulu konferansta, Doğu Türkistan’ın dünyaya unutturulmak istendiğini belirtti. Türk devleti ve halkının, Doğu Türkistan’a yakın ilgi gösterdiğini, ‘’5 Temmuz katliâmlarının’’ haberlerinin, internet sayesinde aynı anda bütün dünyaya yayıldığını, Çin’in bunu beklemediğini anlatan Tümtürk, şöyle konuştu: ‘’Türk devleti, iktidarıyla muhalefetiyle Doğu Türkistan’ın yanında olduklarını göstermiştir. Son olarak Urumçi’de yaşanan olayların ardından Türkiye’deki herkes ayağa kalktı ve Türk halkı Doğu Türkistan’daki kardeşlerinin yanında olduklarını gösterdi. Türk milletine her zaman müteşekkir olacağız. Türk milleti sokağa dökülmeseydi, tepki göstermeseydi 10 bin kişi katledilirdi. Türk milletinin duyarlılığı sayesinde daha büyük bir katliâmın önüne geçildi. Çin bu topraklardan asla vazgeçemez. Çünkü, bu toprakların altında 118 çeşit maden yatağı bulunmaktadır. Bu sebeple Çin, Doğu Türkistan’dan ayrılırsa kalkınmasını sürdüremeyeceğini biliyor.’’

16.11.2009


 

Krizden sonra, Türkiye’nin önü açık

MÜSİAD Genel İdare Kurulu (GİK) Toplantısı, 14–15 Kasım 2009 tarihlerinde, MÜSAD Genel Başkan Ömer Cihad Vardan, MÜSİAD Şube Başkanları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun katılımıyla Eskişehir’de gerçekleştirildi. Eroğlu, Gala Yemeği’nde yaptığı konuşmada, bir takım göstergelerin ve ihracatın 2009 sonu itibariyle gittikçe iyiye gittiğini ifade ederek, “2010 yılının krizin atlatılacağı yıl olacağına inanıyorum.

Bundan sonra Türkiye’nin yıldızı parlak, önü açık” dedi. MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Vardan ise Türkiye’nin 2001 krizinden aldığı dersler, yaptığı reform ve sağladığı siyasi istikrarla ilk defa uluslar arası ortamdaki fırsatları tepen ve sektiren ülke olmaktan çıkıp, bunları değerlendiren bir ülke olduğunu söyledi. Gelişmiş ülkelerle aralarındaki farkı kapatmak için yeni fırsatların Türkiye’nin önünde durduğunu ifade eden Vardan, rakiplerimiz krizin etkileri ile uğraşmaya devam ederken bizim daha uzun soluklu düşünerek geleceğe yönelik daha güçlü adımlar atmamız gerekiyor. Yaşlı ülkelerde kapanan firmaların tekrar ayağa kalkamayacakları veya zor kalkacağı bir gerçektir. Biz işadamları bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz” dedi.

16.11.2009


 

Soba faciası: 5 ölü

ÜMRANİYE’DE bir kadın ile 4 torunu sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek vefat etti.

Alınan bilgiye göre, Yeni Sanayi Mahallesi Atatürk Caddesi Katip Çelebi Sokak 42 numaradaki 2 katlı binanın giriş katında oturan Kepkin ailesinin yakınları, sabah saatlerinde evdekilerden cevap alamayınca kapıyı kırarak içeri girdi. Vahide Kepkin (54) ile torunları Sevda Kepkin (15), Nihat Kepkin (8), Abdullah Kepkin (10) ve Mahsun Kepkin’in (8) aynı odada hareketsiz yattıklarını gören yakınları, polis ve sağlık ekiplerini çağırdı. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından, Vahide Kepkin ile oğlunun 3, kızının da bir çocuğunun, ısınmak amacıyla kullanılan sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendiklenerek öldükleri anlaşıldı. Vahide Kepkin ile 4 torununun cesetleri, yapılan incelemelerin ardından Sancaktepe Özel İstanbul Bölge Hastanesi morguna kaldırıldı. Bu arada, Sevda, Nihat ve Abdullah’ın annesi Meysel ve babası Nezir Kepkin ile Mahsun Kepkin’in annesi Çiçek Kepkin ve babası Cem Gerçek’in bir düğüne katılmak üzere Siirt’e gittikleri öğrenildi.

16.11.2009


 

Sinagog saldırılarında ölenler anıldı

İSTANBUL'DA 15 Kasım 2003 tarihinde 2 sinagoga yönelik bombalı saldırıda vefat edenler düzenlenen törenle anıldı.

Kuledibi’ndeki Neve Şalom Sinagogu yakınındaki Barış Anıtı önünde düzenlenen tören, bombalı saldırıda vefat edenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunması ile başladı. Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva, yolda gelirken bu acı olayı yeniden hissettiğini dile getirerek, “Dua ediyoruz böyle olaylar dünyanın hiçbir yerinde olmasın. Bugünleri bir daha Tanrı hiç kimseye, dünyanın hiçbir yerinde göstermesin” diye konuştu. İstanbul İl Müftülüğü adına konuşan İl Müftü Yardımcısı İrfan Üstündağ da ilâhî bütün dinlerin insan sevgisini esas aldığını, hangi dine mensup olursa olsun insanların bu topraklarda huzur içinde yaşadıklarını ifade ederek, ‘’Terörün aidiyeti yok. Kim yaparsa yapsın terör terördür. Zarar görenler ise insanlık. İnşallah hep birlikte bu terör hadiselerine ‘dur’ deyip, bunları yok etmenin yollarını aramalıyız. Din adamları olarak bizler de bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz yapmalıyız’’ diye konuştu. Konuşmaların ardından, aralarında ölenlerin yakınlarının da olduğu grup, Neve Şalom Sinagogu’na kadar yürüyerek Sinagog’a ve karşısında Murat Şahin’in vefat ettiği Şahinler Elektrik önüne karanfil bıraktı.

16.11.2009


 

İbretle seyrediyoruz!

BOĞAZİÇİ Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, ‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ belgesinde ıslak imzası bulunduğu ifade edilen Albay Dursun Çiçek’in serbest bırakılmasına ilişkin, ‘’Delillerin yok edilme gayretine, tanıklar üzerinde baskı yapılmasına, isnat edilen suçun mahiyetine rağmen mahkemenin verdiği tutuklama kararının ikinci kez ivedilikle kaldırılmasını hukuk adına ibretle seyrediyoruz’’ dedi.

Çalışır, dernek yönetim kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, hukukçular olarak, soruşturmanın askeri yargı tarafından yapılması sağlanarak üstünün kapatılması çabalarına şahit olduklarını ifade eden, ‘’Darbe planının fotokopisi ortaya çıktığı tarihte belgenin sahte ve düzmece olduğu noktasında kamuoyu oluşturup tahkimat yapan odaklar, belge aslı ortaya çıktıktan sonra bir adım daha geri çekilerek belge ve belgeye bağlı iddialarla ilgili sivil yargının soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi olmadığı, yetkinin askeri yargıda olduğu savı ile kamuoyunda soru işaretleri oluşturmaya çalışmaktadırlar’’ görüşünü dile getirdi. ‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ belgesine ilişkin Albay Dursun Çiçek’in iki kez tutuklandığına ve kısa bir süre sonra da serbest bırakıldığına dikkati çeken Çalışır, şu görüşleri öne sürdü: ‘’Darbe suçu Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir ve askeri suç değildir. Ne Anayasada, ne Askeri Ceza Kanununda, ne de Askeri mahkemelerin kuruluş ve yargılama usulü hakkındaki kanunda darbe suçunun askeri suç olduğu yönünde bir madde ya da yoruma açık bir hüküm bulunmamaktadır. Darbe girişiminin adlî yargının faaliyet alanına girdiği çok açık ve nettir. Delillerin yok edilme gayretine, tanıklar üzerinde baskı yapılmasına, isnat edilen suçun mahiyetine rağmen mahkemenin verdiği tutuklama kararının ikinci kez ivedilikle kaldırılmasını hukuk adına ibretle seyrediyoruz ve gerçek demokrasi ve hukuk devletinde yaşayacak olan gelecek nesillere şikayet ediyoruz.’’

16.11.2009


 

2010’da faize 61,5 milyar dolar

2010 yılında faize yine servet akacak. Merkezî yönetim, mahallî idareler, döner sermayeli kuruluşlar, İşsizlik Sigortası Fonu, sosyal güvenlik kuruluşları ve bütçe dışı fonları kapsayan genel devlet harcamaları 2010 yılında 415 milyar 54 milyon lirayı bulacak. Bunun 353 milyar 547 milyon lirasını faiz dışı, 61 milyar 507 milyon lirasını da faiz harcamalarının oluşturacağı tahmin ediliyor.

2010’da faize 61.5 milyar $

Merkezİ yönetim, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar, İşsizlik Sigortası Fonu, sosyal güvenlik kuruluşları ve bütçe dışı fonları kapsayan genel devlet harcamaları 2010 yılında 415 milyar 54 milyon lirayı bulacak. Bunun 353 milyar 547 milyon lirasını faiz dışı, 61 milyar 507 milyon lirasını da faiz harcamalarının oluşturacağı tahmin ediliyor.

Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar 2010 Programından derlenen verilere göre, 2010 yılında genel devlet gelirlerinin 366 milyar 903 milyon lirayı, harcamalarının ise 415 milyar 54 milyon lirayı bulacağı öngörülüyor.

366 MİLYAR 903 MİLYON LİRA GELİR

Devletin gelecek yıl 366 milyar 903 milyon lira gelirinin 200 milyar 507 milyon lirasını vergilerin oluşturacağı tahmin ediliyor. Vergilerin gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 19,5 olarak hesaplanıyor. 2010 yılında elde edilecek vergi gelirinin 59 milyar 838 milyon lirasını vasıtasız, 133 milyar 331 milyon lirasını vasıtalı ve 7 milyar 339 milyon lirasını da servet vergisinin oluşturacağı öngörülüyor. Gelirlerin 21 milyar 632 milyon lirasının vergi dışı normal gelirlerden, 55 milyar 153 milyon lirasının da faktör gelirlerinden elde edeceği tahmin ediliyor. Sosyal fonların ise 79 milyar 206 milyon lira olacağı planlanıyor. Gelecek yıl özelleştirmelerden elde edilecek gelirin ise 10 milyar 404 milyon lirayı bulması bekleniyor.

415 MİLYAR 54 MİLYON LİRA DA HARCAMA

Devletin 2010 yılında 415 milyar 54 milyon lira da harcama yapacağı tahmin ediliyor. Harcamaların GSYH’ye oranı ise yüzde 40,3 olarak hesaplanıyor. GSYH’nin yüzde 34,4’ünü oluşturacak faiz dışı harcamaların tutarının ise 353 milyar 547 milyon lira olması öngörülüyor. 2010 yılında yapılacak harcamaların en büyük kalemini 196 milyar 685 milyon lira ile transfer harcamalarının oluşturması bekleniyor. Transfer harcamalarının alt kalemlerine bakıldığında ise bu rakamın 190 milyar 475 milyon lirasının cari transferlerden, 6 milyar 210 milyon lirasının da sermaye transferlerinden kaynaklanacağı hesaplanıyor. Gelecek yıl 33 milyar 926 milyon lira olarak öngörülen yatırım harcamalarının 33 milyar 682 milyon lirasının sabit sermaye, 244 milyon lirasının da stok değişmesinden olacağı bekleniyor. Cari harcamaların tutarı 184 milyar 442 milyon lira olarak hesaplanıyor. 2010 yılında 48 milyar 151 milyon lira borçlanma gereğinin doğacağı tahmin ediliyor.

16.11.2009


 

Yüksek fiyat kaçağa yaradı

Türkİye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, tavan fiyat uygulamasının kalmasıyla kaçak akaryakıtta patlama olduğunu, kaçakçıyı teşvik eden yüksek fiyatlar devam ettiği sürece kaçağın önüne geçilemeyeceğini ileri sürdü.

Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, akaryakıtta tavan fiyat uygulamasının da kalkmasıyla fiyatların hızla arttığına, Türkiye’deki akaryakıt fiyatlarının dünyada petrol fiyatlarının düşmesine rağmen halen yüksek seyrettiğine dikkat çekti. Akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinden dolayı son 9 ayda toplam akaryakıt tüketiminde yüzde 7,4, benzinde yüzde 2,5 oranında azalma olduğunu hatırlatan Palandöken, şöyle devam etti:

‘’Eylül ayı sanayi üretim verilerine göre üretim yüzde 8,6 azalması, enerji ve akaryakıt talebinin daha da düşeceğini göstermektedir. Buna mukabil vergi gelirlerinde artış olmuştur. Temmuz ayında yapılan vergi düzenlemesi ile benzin fiyatındaki vergi oranı yüzde 66’ya çıkınca, Türkiye, dünyanın benzinden en çok vergi alan ülkesi oldu. 2010 bütçesinde akaryakıttan alınacak vergilerde artış öngörülmesi, akaryakıt fiyatlarının daha da artacağına, dolayısıyla tüm mal ve hizmetlere de zam olacağı anlamına geliyor. Üretim ve taşımacılık maliyetlerinin düşürülmesi için mutlaka vergi oranlarında indirim yapılmalıdır.’’

Kaçak akaryakıt kullanımının artması ve mazota ÖTV oranı düşük olan yağların karıştırılarak satılmasından dolayı devletin milyarca lira vergi kaybına uğradığının da altını çizen TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, şunları kaydetti:

‘’Devletin her şeyden evvel vergi kayıplarını önlemesi gerekmektedir. Eğer bu kayıpları engellerse akaryakıt üzerindeki vergi oranlarını arttırmasına gerek kalmaz. Taşımacılık yapan esnafta, ucuz yakıt kullanarak kazanç sağlar. Şu anda kamyonların çoğu işsizlikten yatmaktadır. Üretimin tekrar artmasını istiyorsak akaryakıt ve enerji fiyatlarını ucuzlatmamız gerekmektedir.’’

16.11.2009


 

Metrobüs zammı yargıya taşınıyor

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, metrobüs taşıma ücretine yapılan yüzde 35’lik zammın geri çekilmemesi durumunda yargıya başvuracaklarını bildirdi.

Erdoğan, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kararıyla metrobüs taşıma ücretlerinin 1,5 TL’den 2 TL’ye çıkarıldığını, bunun da yüzde 35’lik bir zam anlamına geldiğini belirtti. Yapılan zammın hiçbir haklı gerekçesi olmadığını savunan Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Belediye hizmet yeridir. Kâr etme yeri değildir. En temel hizmetler olan ulaşım, su gibi alanlarda belediye İstanbul halkından kâr etmeyi öncelik haline getirmiştir. Bu zam derhal geri çekilmelidir. Metrobüs taşıma ücretine yapılan yüzde 35’lik zammın geri çekilmemesi durumunda yargıya başvuracağız.’

16.11.2009


 

Enerji şirketlerine büyük inceleme

Enerjİ Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), elektrik üretim faaliyeti göstermek üzere lisansı alınan 142 adet hidroelektrik santral (HES) projesine ilişkin Kuruma ilerleme raporu sunmayan şirketler hakkında inceleme başlattı.

Edinilen bilgiye göre Kurulun geçen hafta aldığı karar çerçevesinde, EPDK’ya lisanslı projeleri hakkında ilerleme raporu sunmayan şirketlerden 15 gün içerisinde yazılı savunmalarını vermeleri ve raporlarını sunmaları istendi. Kararı bütün şirketlere yazıyla ileten EPDK, ilerleme raporu vermemekte ısrar eden şirketler hakkında idari para cezası uygulayacak. Taahhüt ettiği yatırım programını gerçekleştirmeyen şirketlerin lisansları da iptal edilecek. Kurul, hidroelektrik santralları ile ilgili başlattığı inceleme sürecini rüzgâr ve termik santrallarla devam ettirecek. EPDK Başkanı Hasan Köktaş, ‘’Şirketlerin lisans alıp bunları istismar etmesine izin vermeyeceğiz. Lisansın ticareti değil yatırımı yapılacak. Böylece 2009’da özel sektör yatırım gerçekleşmelerinde sağlanan başarıyı gelecek yıllara da yayacağız’’ diye konuştu.

16.11.2009


 

Otoyol gelirleri köprüleri solladı

Özelleştİrmelerİ gündemde bulunan Boğaziçi köprüleri ile işletmedeki yollar para basmaya devam ediyor.

Karayolları Genel Müdürlüğünün verilerine göre, Ekim ayı sonu itibariyle paralı otoyollardan 289 milyon 425 bin 448 lira gelir elde edilirken, aynı dönemde İstanbul Boğaziçi köprülerinden ise 127 milyon 323 bin 737 lira gelir sağlandı. Söz konusu dönemde paralı otoyol gelirleri, köprü gelirlerini ikiye katlamış oldu. Ekim ayı sonu itibariyle işletmedeki 6 paralı yoldan toplam 143 milyon 407 bin 814 araç geçiş yaparken, aynı dönemde her İstanbul 1. Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet Köprülerinden çift yönlü olarak geçiş yapan araç sayısı ise 120 milyon 225 bin 210 olarak gerçekleşti. Böylece yılın on ayında Boğaziçi Köprüleri ile otoyollardan çift yönlü olarak geçiş yapan toplam araç sayısı 263 milyon 633 bin 24 olarak kayıtlara geçti. Kasım-Aralık ay gelirleri ile birlikte Boğaziçi köprüleri ile otoyolların toplam yıl sonu gelirinin 500 milyon liraya ulaşması bekleniyor. Boğaziçi ve otoyolların 2008 yılı toplam net gelirleri ise 495 milyon lira olarak gerçekleşmişti.

16.11.2009


 

Tek tipçilik istemiyoruz!

MAZLUMDER Kütahya Şube Başkanı Lütfiye Özkul, “Kamusal alan bahanesiyle başörtülü olanlar yıllardır keyfi bir biçimde toplumdan dışlanıyor” dedi.

Lütfiye Özkul, Küçük Haman Parkı önünde yapılan basın açıklamasında şunları söyledi: “Ülkemizde yıllardan beri “kamusal alan” kavramı devletin vatandaşa hizmet verdiği alanlar olarak algılanmaktadır. Halkın üzerinde toplum mühendisliği yapmaktan çok hoşlanan cunta sever kimileri bu algılamadan hareketle, ülkemizdeki okullardan ve devlet kurumlarından başörtülü okumak ve hizmet etmek isteyen bu ülkenin vatandaşlarını uzaklaştırmışlardır. Her türlü kıyafetin serbest olduğu üniversitelerde sadece başörtüsü giremeyecek şekilde kılık kıyafet yönetmeliği düzenlenmiştir.

“Başörtüsü bir kimlik parçasıdır ve bu kimlik ülkemizde var olan başka dini ve etnik grupların kabul görmediği gibi; devlet tarafından özgür bir biçimde yer alamamıştır.

“Biz bir idealin peşindeyiz. Kişinin seçtiği veya seçmeyip doğuştan getirdiği tüm kimliklerin özgürce konuşulduğu, kimsenin düşüncesinden ve kimliğinden dolayı dışlanmadığı ve yargılanmadığı; yani hakların gözetildiği bir Türkiye istiyoruz. İnsanlar arasında ırk, din, dil, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan; sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakları yani “İnsan Hakları” meselesinin benimsenmesi ve kişinin kendi özüyle yaşayacağı bir ülke istiyoruz.

“Bizler birey olarak, varlığımızı gösterdiğimiz hayat alanları içerisinde kangrene dönüşmüş bir takım akıl dışı uygulamaları, değişen ve dönüşen zaman içerisinde mantıken aynı köke dayanan, ancak yeni yüz ve şekiller ile kendisini gösteren baskı ve uygulamaları tesbit ve teşhir ederek, bunların karşısında durmaya devam edeceğiz.

“Tek tip bir vatandaş modelinin dayatılarak haksızlıkların yaşanmasını değil; farklılıkların var olabileceği demokratik bir toplum istiyoruz.”

İnançlara açılım ne zaman?

SAKARYA Adâlet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi’nden Sâhir Akça, yaptığı açıklamada başörtüsü yasağının sona ermesini istedi. Şahir Akşça yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Ülkemizde ise; bazı kurum ve kuruluşlarca garimüslimlere gösterilen ihtimam, inanç ve ibadetlerine verilen müsâadeler, iş Müslümanlara gelince anında despotik bir hal alarak, hakaretlere bile varan muameleler yapılıyor. Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu olarak soruyoruz: İnançlarından, fikirlerinden dolayı hemen anında işlerine son verilenler, kılık kıyafetlerinden dolayı hor ve hâkir görülenler, bu memleketin aslî vatandaşları olarak, yapılan şu açılım projesinden ne zaman ve nasıl istifade edecekler?

16.11.2009


 

Sanal kumarla mücadele

SANAL kumarla mücadele çerçevesinde son 3 yılda, internette oyun oynatan 121 siteye erişim engellendi.

Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden edinilen bilgiye göre, Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 1997 yılında kumarhanelerin kapatılmasının ardından teknolojideki hızlı gelişmeler, fizikî mekânlardaki talih oyunları işletmelerini internet ortamına taşıdı. Sanal ortamda yasa dışı kumar ve bahis oyunu oynatan sitelerin sayısı hızla artarken, özellikle çocuk ve gençlerin bu sitelere erişiminin kolaylığı, bağımlıların sayısındaki artış ve devlet gelirlerinin korunması gerekliliği, konuya ilişkin yeni tedbirleri zorunlu kıldı. Bu çerçevede, sanal ortamda oynatılan yasa dışı kumar ve bahis oyunlarının engellenmesi ve reklâm yayınlarının durdurulması amacıyla Millî Piyango İdaresi bünyesinde Talih Oyunları Daire Başkanlığı faaliyete geçirildi. Daha sonra da Millî Piyango İdaresinin koordinatörlüğünde ilgili kamu ve özel kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri ve üniversite temsilcilerinin katılımıyla çeşitli toplantılar gerçekleştirildi ve Türkiye’de de hızla yayılan sanal kumarla mücadele yöntemleri arandı. Sanal kumar ve bahis oyunlarıyla mücadelenin başlamasından bu yana haklarında işlem istenen site sayısı 295, inceleme sonrası erişimi engellenen site sayısı da 121 olarak belirlendi.

16.11.2009


 

İUE’de açılış heyecanı

AVRUPA İslâm Üniversitesi (Islamic University of Europe), 2009-2010 eğitim-öğretim yılının açılışını çok sayıda konuğun dâvetli olduğu bir törenle yeni binasında gerçekleştirdi.

Hem akademik eğitim yılının, hem de yeni okul binalarının açılış heyecanını aynı anda yaşayan öğrenciler gecede, yeni binanın kendilerine sunduğu imkânların memnuniyetini dile getirirken, geceye konuk olarak katılan öğrenci yakınları ise üniversite personelinin gösterdiği ilgiden memnun kaldıklarını ifade etti. İUE’un açılış törenine Avrupa İslâm Üniversitesi’nin Belçika ve başta Türkiye olmak üzere uzaktan eğitim programlarinin icra edildiği bir çok ülkeden temsilciler dâvetli olarak katıldı. Yeni adresi, Rotterdam Central İstasyon’a yürüyerek sadece üç dakikalık bir mesafede bulunan Avrupa İslâm Üniversitesi’nin hizmet vereceği yeni binası, programa katılan konukların beğenisini topladı. Bundan böyle Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımız İUE’nin eğitim-öğretim faaliyetleri, kültür-sanat ve panel, konferans, sempozyum gibi sosyal aktivitelerini Statenweg 200, 3033 JA-Rotterdam açık adresinde bulunan yeni binasında takip edebilecek.

16.11.2009


 

Dükkân sayısına kota isteği

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, esnafın son yıllarda işlerinin düşmesinin en başında dükkan ve esnaf enflasyonunun geldiğini belirterek, ‘’İşporta gibi her yerde dükkân açılmamalı.

İhtiyaçtan fazla dükkân için kota konmalı’’ dedi. Özgenç, yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde dükkân sayısının çok fazla olduğunu, bundan dolayı esnaf arasında yok edici bir rekabet yaşandığını, haksızlık boyutuna ulaşan rekabetin işlerin düşmesine sebep olduğunu, bütün meslek gruplarının ayakta kalma mücadelesi verdiğini söyledi. Esnafın son yıllarda işlerinin düşmesinin nedenlerinin en başında ‘’dükkân ve esnaf enflasyonu’’ geldiğini ifade eden Özgenç, ‘’Çünkü bağını bahçesini, aracını satan, emekli ikramiyesini alan işporta tezgâhı gibi olur olmaz yerlerde dükkân açıyor. Bu nedenlerden dolayı birçok meslek erbabı sıkıntılı günler geçiriyor. Cadde ve sokak aralarında bulunduğu yerin kapasitesinin çok üstünde iş yerleri açılması diğer esnafı olumsuz etkiliyor dolayısıyla mesleklerin kontrolü sağlanmalı ki önüne gelen herkes bir masa bir kasa dükkân açmasın’’ dedi.

16.11.2009


 

3 kongre bir arada

FİGÜR Kongre ve Turizm’in organize ettiği 26.Türk Nefroloji Derneği (TND)’nin 26. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi ve 19. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi ile 9. BANTAO Kongresi 18-22 Kasım 2009 tarihleri arasında Antalya’da yapılacak.

İkinci kez ülkemizde yapılacak olan BANTAO Kongresi’nin önemli bilimsel katkılar sağlayacağına inanılıyor. Ortak kongre programında Temel ve Klinik Nefroloji, Böbrek Hastalıkları Epidemiyolojisi, Diyaliz, Transplantasyon ve Hipertansiyon konuları ele alınacak.

16.11.2009


 

B'iota yerliler arasında lider

ŞAMPUAN pazarında BIOBLAS ve BIOXCIN markaları ile faaliyet gösteren B’IOTA, şampuan sektöründe yerli-yabancı bütün şirketler arasında ciro olarak yüzde 7,4 ile 4’üncü, adet bazlı olarak yüzde 2,5 ile 8’inci sırada yer alıyor. Sıralamada ilk üçü global firmalar P&G, Unilever ve L’oreal alıyor.

B’IOTA yerli firmalar arasında ise ciro bazında lider, adet bazında 4. sırada bulunuyor. Bu arada Biota firmasına 3 marka daha katıldığı açıklandı. Deracine – kadınlara yönelik dermo – kozmetik ürün eczane kanalında; erkeklere özel saç ve cilt bakım serisi Biomeen ve Kadınlara özel saç bakım serisi Bioblas ise market ve parfümeri kanalında satışa sunuldu.

16.11.2009


 

TAVAK, sempozyum düzenliyor

TÜRK Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen 10-13 Aralık tarihleri arasında İzmir Çeşme'de, Almanya ve Türkiye'den çok sayıda temsilcinin katılacağı bir sempozyum yapacaklarını açıkladı.

Prof. Dr. Faruk Şen, “2008 yılında kurulan Türk-Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) olarak, İzmir’de kuracağımız eğitim dili Almanca olacak olan Türk-Alman Üniversitesi'nin çalışmalarına hız vermiş bulunuyoruz. Buna bağlı olarak, Aralık ayı içerisinde düzenleyeceğimiz uluslar arası bir sempozyum ile üniversitemizin kültürel ve tarihsel misyonu, hedef ve amaçlarının yanı sıra eğitim ve ders programları üzerine Türk ve Alman meslektaşlarımızla fikir alış verişi yapmak istiyoruz" dedi. Sempozyum bünyesinde Iktisadî ve İdarî Bilimler, Siyasal Bilimler, Hukuk, Kitle İletişim ve Kültür vb. 7 ana gündem altında dâvetliler çeşitli çalışma gurupları içerisinde 4 gün boyunca içsel ve yapısal tartışmalar yürütecekler.

16.11.2009


 

Hasta ve çocuklara aşı bugün başlıyor

Kronik organ yetmezliği, bağışıklık sistemi ve kan hastalığı bulunanlarla 6 ay ile 5 yaş arası çocukların “domuz gribi”ne karşı aşı uygulaması bugün başlıyor. Bu kapsama girenlerden aşı yaptırmak isteyenlerin sağlık ocakları veya aile sağlığı merkezlerine başvurularında kendi beyanları yeterli olacak, herhangi bir belge istenmeyecek.

Hasta ve çocuklara aşı bugün başlıyor

KRONİK organ yetmezliği, bağışıklık sistemi ve kan hastalığı bulunanlarla 6 ay ile 5 yaş arası çocukların “domuz gribi”ne karşı aşı uygulaması bugün başlıyor. Bu kapsama giren, aşı yaptırmak isteyenlerin sağlık ocakları veya aile sağlığı merkezlerine başvuruların kendi beyanları yeterli olacak, herhangi bir belge istenmeyecek. Bugünden itibaren aşı yaptırabilecek olanlar şunlar:

l“Kronik bronşit, KOAH ya da astım gibi kronik akciğer hastaları,

lKronik kalp-damar hastaları, kalbinde doğumsal delik, damar ve kapak darlığı, kalbin bölümleri arasındaki bağlantı bozukluğu gibi rahatsızlığı olanlar,

lÖzellikle diyalize giren kronik böbrek hastaları,

lŞeker başta olmak üzere metabolik hastalığı bulunanlar,

lSiroz başta olmak üzere kronik karaciğer hastaları,

lAnemi ve lösemi gibi kan hastalığı bulunanlar,

lKanser hastaları,

lBağışıklık sistemini baskılayan diğer rahatsızlıkları olanlar.”

6 ay ile 5 yaş altındaki çocuklara da aile onayı alındıktan sonra aşı yapılacak.

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, domuz gribi aşılarının gönüllülük esasına göre yapıldığını, bu konuda herhangi bir zorlama olmadığını vurguladı.

16.11.2009


 

Trafiğe 10 yılda, 1 milyon 444 bin yaralı

KARAYOLU Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı İhsan Memiş, ‘’Türkiye genelinde son 10 yılda meydana gelen trafik kazaları dikkate alındığında, yaklaşık 1 milyon 444 bin kişi yaralanmış, bunların 216 bini geçici, 72 bin 200’ü daimi sakatlığa mahkûm olmuştur’’ dedi.

İhsan Memiş, 16 Kasım Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, trafik kazalarının Türkiye’nin en önemli sorunlarından olduğunu söyledi.

Türkiye’de geçen yıl trafik kazalarında 183 bin 841 kişinin yaralandığını belirten Memiş, şöyle konuştu: ‘’Bu vatandaşlarımızın ortalama yüzde 15’i geçici sakatlık yaşamaktadır. Yani ortalama 3 ila 6 ay arasında iyileşmekte ve işine dönmektedir. Bu, Türkiye için gerek tedavi masrafları gerekse iş gücü kaybı açısından büyük bir yekûn tutmakta, ortalama yılda 27 bin insanımız 3 ila 6 aylık geçici sakatlıkla hayatının bir bölümünü aileleriyle mağdur olarak yaşamaktadır.’’

Memiş, kazalarda yaralananların ortalama yüzde 5’inin ise daimi sakatlık yaşadığını, bunun rakamsal değerinin ise 9 bini geçtiğini söyledi. Uzun yıllara bakıldığında tablonun daha da ağırlaştığını ifade eden Memiş, şunları kaydetti: ‘’Türkiye de son 10 yılda meydana gelen trafik kazaları dikkate alındığında, yaklaşık 1 milyon 444 bin kişi yaralanmış, bununda 216 bini geçici, 72 bin 200’ü de daimi sakatlığa mahkûm olmuştur. Kazalarda yaralanan çoğu kişinin iyileşmesi mümkün olmayıp kol ve bacak veya belden sakat kalmakta ve bir kısmı da tekerlekli sandalyeye mahkûm olmaktadır. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olanların kol veya bacaklarına metal takılarak hayatlarına devam etmeleri sağlanmaktadır. Bu daimî sakat kalanların bilgi, beceri ve ekonomiye katkıları sıfırlanırken ömür boyu ailelerine, eşlerine veya anne, babalarına, ayrıca devlete büyük yük getirmektedir.’’

16.11.2009


 

4 aydır yolcu bekliyorlar

ANTALYA’NIN Gazipaşa ilçesinde 2 C referans koduyla geçen Temmuz ayında hava trafiğine açılan ve 40 personelin görev yaptığı Gazipaşa Havaalanı’na ilk yolcu uçağının ne zaman ineceği merakla bekleniyor.

Gazipaşa Havaalanı Müdürü Cengiz Aşıklı, yaptığı açıklamada, havaalanının, 13 Temmuz 2009 tarihinden beri hava trafiğine açık olduğunu, 150-160 kişilik uçakların istendiği zaman buraya inebileceğini söyledi. Gazipaşa Havaalanı’na bu uçakların inmesinin teknik olarak mümkün olmasıyla birlikte havayolu şirketlerinin, bu kategorideki havaalanlarını tercih etmediğini dile getiren Aşıklı, bu sebeple Mart ayına kadar bazı çalışmaları tamamlayarak havaalanını 3 C referans koduyla yeniden hizmete açmayı planladıklarını kaydetti. Aşıklı, o zaman bu havaalanının, yolcu uçakları tarafından daha kolay tercih edileceğini bildirdi. Aşıklı, bazı havayolu şirketlerinin, kendilerine şifahî olarak başvurarak yaz sezonunda sefer düzenlemek istediklerini belirtti.

16.11.2009


 

Karadeniz’de “hamsi” takibi

KARADENİZ’DE Türk karasularında yaklaşık 1,5 ay önce İnebolu açıklarında başlayan ve Hopa’da sona erecek olan balıkçıların hamsi avı takibi, bu günlerde yoğun olarak Giresun açıklarında sürüyor.

Giresun Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Yılmaz Necipoğlu, yaptığı açıklamada, Karadeniz’de bu sezon İnebolu açıklarında başlayan hamsi avının bugünlerde yoğun olarak Giresun açıklarında sürdüğünü ifade ederek, ‘’Mevsiminden önce başlayan hamsi avı, havalar sertleşmediği takdirde 15 gün içinde hamsi sürülerinin Hopa’ya ulaşmasıyla biter’’ dedi. Hamsinin soğuk ve sert havayı sevdiğini, bu şartların oluşması halinde avının süresinin de uzadığını anlatan Necipoğlu, şunları söyledi:

‘’Bundan kısa bir süre önce yaşanan soğuk hava, hamsinin Türk karasularındaki göçünün hızını kesti. Bu hızın tamamen kesilmesi için havaların soğuması ve denizin sertleşmesi gerekmektedir. Hamsi şu sıralar 10 mil açıkta avlanıyor. Eğer havalar sertleşirse hamsi kıyıya 1 mile kadar iner ve böylece avlanma süresi de uzar. Ancak havalar sıcak giderse hamsi sürüleri 15 güne kalmaz Hopa açıklarına kadar ulaşır. Çünkü hamsi günde 8 saat yol alabiliyor.’’

Necipoğlu, Karadeniz’de hamsi sürülerini takip eden irili ufaklı 300’e yakın takım bulunduğunu belirterek, ‘’Bugüne kadar Karadeniz’de 30 bin ton dolayında hamsi avlandığını tahmin ediyoruz. Bu, önceki yıllara baktığımızda önemli bir miktar değil. Kıyılarımızda hamsinin sevdiği hava yaşanırsa avı da Şubat ayına kadar sürer ve böylece avlanan hamsi miktarı da geçmiş yılları aratmayacak şekilde büyük artış gösterir’’ diye konuştu.

BALIKÇILAR DA SOĞUK

HAVAYI BEKLİYOR

Giresun Limanı’na demirleyen takımlardan Kerem Balıkçılık sahibi Ali Küçük ise hamsi avında bu sezon ne iyi ne de kötü denilebilecek bir avlanma süreci yaşadıklarını dile getirerek, ‘’Rızkımızın peşindeyiz. Daha önce her biri 2 parçadan oluşan 3 takımım vardı. Şimdi 3 parçadan oluşan tek bir takımım var. Yıllarımı denize verdim. Geldiğimiz ve yaşadığımız durum ortada’’ dedi.

Diğer takım sahiplerinin de durumunun aynı olduğunu savunan Küçük, ‘’Benimle birlikte takımda çalışan ve karada hamsi aktarımını sağlayan araçlarda çalışan yaklaşık 70 kişi ekmek yiyor. Durumumuz her geçen yıl daha kötüye gidiyor. Geçen sene kısa ama bol hamsi avı oldu. Süresi az olduğu için de bundan bir şey anlayamadık. Şimdi İnşallah havalar sertleşir ve denizde sert fırtınalar olur da en az 2 ay daha hamsi avı yaparız. Süre ne kadar uzun olursa bundan hem biz hem de ucuz balık yeme fırsatı bulacak vatandaşlarımız memnun olur’’ diye konuştu.

HAMSİ NEREDE, BALIKÇI ORADA

Müslim Emrah takımı kaptanı Mehmet Karademir de her sezona büyük umutla başladıklarını, çok avlanmadan dolayı bazen mutlu, az avlanmaktan dolayı da bazen mutsuz olduklarını anlatarak ‘’Sezonun ilk günlerinde mutsuz olduk, ancak son günlerde av bollaşınca yüzümüz biraz gülmeye başladı. Rızkımız için hamsi nerede biz oradayız. İnşallah bu sezon hamsi avı uzun ve bereketli geçer. Tüm temennimiz bu yönde’’ dedi. DAR GELİRLİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜYOR GİRESUN Balık Hali’nde satıcılık yapan Orhan Yılmaz ise Karadeniz’de hamsinin bir balıkçı için ‘’her şey’’ olduğunu kaydederek, ‘’Bu hem yakalayan hem de satan içindir. Hamsi avı süresi ne kadar uzun olursa biz de o kadar uzun süre hamsi satarız. Burada hem tutan, hem satan, hem de tüketen vatandaşımız mutlu olur. Etin kilogramı 20 lira, hamsinin kilogramı ise 2 lira. İkisi de gıda maddesi. Dar gelirli vatandaşın yüzünü hamsi güldürüyor’’ diye konuştu.

16.11.2009


 

İkinci kez sandığa gittiler

BURDUR’UN Gölhisar ilçesine bağlı mahalle statüsüne dönüştürülen ancak idare mahkemesinin kararıyla yeniden belediye teşkilatı kurulan Yusufça beldesinde yerel seçim heyecanı yaşanıyor.

Belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçimleri için 6 siyasî partinin aday gösterdiği belde de sabah 08.00’dan itibaren oy kullanma işlemi başladı. 29 Mart seçimlerinde Gölhisar ilçesine bağlı mahalle olarak oy kullanan vatandaşlar, idare mahkemesinin kararıyla buranın yeniden beldeye dönüşmesiyle ikinci kez sandığa gitti. Vatandaşlar, belediye başkanını ve belediye meclis üyelerini seçmek için 2 oy pusulası kullandı. Vatandaşların sandığa ilgi gösterdikleri görüldü. Yaşlı olduğu için gözleri iyi görmeyen ve iki koltuk değneği ile yürüyebilen Ayşe Öztürk adlı vatandaş, kızı Gülsüm Karagöz’ün yardımıyla oyunu kullandı.

16.11.2009


 

Yağ fabrikasında patlama: 7 yaralı

EDİRNE’DE ayçiçek yağı fabrikasının egzan yüklü tanklarında gaz sıkışması sonucu meydana gelen patlamada 4’ü ağır 7 işçi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Havsa yolu üzerindeki Sezer Kardeşler Ayçiçek Yağı Fabrikası’nın ekstrasyon bölümündeki egzan gazı yüklü tanklarda patlama oldu. Patlamada ağır yaralanan Savaş Mızga, Recep Gülmez, İsmail Gök, Serkan Dövüncü ile hafif yaralı Bahattin Çalar, Erdoğan Demir ve Caner Sünnetçi Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastane yetkilileri, Mızga, Gülmez, Gök ve Dövüncü’nün yanık ünitesi olan Tekirdağ ya da İstanbul’daki hastanelere sevk edilebileceğini bildirdi. Patlamanın ardından çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede söndürüldü.

16.11.2009


 

Sözleşmeli sağlıkçıya kötü haber

SAĞLIK Bakanlığı, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığını bildirdi.

Alınan bilgiye göre, Türk Sağlık-Sen’in, TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığına, 4924 sayılı kanun ve Devlet Memurları Kanunu’nun 4/b maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli 15 bin sağlık personelinin kadroya geçirilmesi talebiyle yaptığı başvuruya cevap geldi. TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının sendikaya gönderdiği kararda, Sağlık Bakanlığının konuya ilişkin olarak komisyona gönderdiği yazıya yer verildi. Bakanlığın yazısında, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi halinde sözleşmeli personel istihdamıyla sağlanan kazanımların yok olacağı gibi sağlık personelinin ülke sathına dengeli dağılımı konusunda kat edilen mesafenin geriye gideceği vurgulanarak “Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, kanuni düzenleme gerektirmekle birlikte, açıklanan nedenlerle bakanlığımızca bu konuda herhangi bir çalışma yapılmamaktadır” denildi. TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının cevabında, idarece beyan olunan açıklama dışında başka bir işlem yapılamayacağına karar verildiği kaydedildi.

16.11.2009


 

Sobacılar teknolojiye direniyor

ÇORUM’DA sayıları her geçen gün azalan sobacılar, gelişen teknoloji karşısında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Çorum Çilingirciler, Sobacılar ve Tenekeciler Odası Başkanı Halil Taşkaldıran, bir dönem kalaycılık ve bakırcılık gibi tercih edilen meslekler arasında yer alan sobacılığın, gelişen teknoloji karşısında unutulmaya yüz tuttuğunu belirtti.

Önceki yıllarda sektörün bu kadar durgun olmadığını, kış aylarının yaklaştığı bugünlerde satış yapamadıklarını vurgulayan Taşkaldıran, Çoum’da sayıları 15’e düşen sobacı esnafından çoğunun siftah yapamadan dükkânını kapattığını ifade etti. Şehirde doğal gazın yaygınlaşması, kalorifer sistemli yapıların çoğalması, elektrik sobaları ve güneş enerji sistemlerinin kullanımının artmasıyla birlikte el yapımı soba satışlarında önemli ölçüde azalma olduğunu anlatan Taşkaldıran, hava sıcaklıklarının beklenenin aksine mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin de sobacıların iş yapamamasına sebep olduğunu söyledi. Vatandaşların ekonomik ve kullanışlı olduğu için fırınlı sobaları tercih ettiğini belirten Taşkaldıran, ‘’Sektör bitme noktasına geldi, ancak var gücümüzle buna direniyoruz’’ dedi. Haksız rekabetin de sektörü olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Taşkaldıran, 200 lira maliyetle ürettikleri bir sobayı 5-10 lira karla satmak zorunda kaldıklarını söyledi.

16.11.2009


 

Cenaze töreninden etkilenip Müslüman oldu

ALMANYA'DAN Osmaniye’nin Kadirli ilçesine gelen Klara Gisela, katıldığı cenaze töreninden etkilenerek Müslüman oldu.

Eşi Mehmet Sekin ile Kadirli Müftülüğü’ne gelen Klara Gisela, Müftü Orhan Öncü’nün makamında Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. İsmini Gülseren olarak değiştiren bayana Müftü Orhan Öncü din değiştirme belgesi ve Kur’ân-ı Kerim hediye etti. Gülseren’i Müslüman olduğu için kutlayan Öncü, “Müslüman olan hanımefendi gibi biz de çok sevinçliyiz. Kendi isteğiyle Müslümanlığı tercih etti” diye konuştu. Eşi Mehmet Sekin’in vefat eden babası İbrahim Sekin’in cenazesine katıldığını anlatan Gülseren, “Cenazede gördüğüm birlik ve beraberlik beni çok etkiledi. Almanya’da cenazeleri aile yakınları kaldırır. Fakat Türkiye’de cenazeye aile dışında da herkes katılıyor. Bu olay beni çok etkiledi ve Müslüman olmaya karar verdim.” dedi. Eşi Klara Gisela’nın babasının 1 yıl önce vefat ettiğini söyleyen Mehmet Sekin ise, “Eşimin babası vefat ettiğinde cenazeye ben de katılmıştım. Almanya’da cenazelere aile yakınları dışında fazla katılan olmaz. Türkiye’de cenazelerdeki birlik ve beraberlik eşimi çok etkiledi ve Müslüman oldu” şeklinde konuştu.

16.11.2009


 

Cildi soğuktan korumak için iyi nemlendirmeli

KIŞIN, soğuk, kirli hava ve azalan nem cilt hastalıklarının artmasına sebep oluyor. Havadaki nemin azalması ve rüzgârında etkisiyle deride kurumalar, çatlamalar ve kabuklanmaların oluştuğunu, bunun da yaşlanmayı arttırdığını belirten uzmanlar, derinin iyi nemlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirtiyor.

Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermetoloji (cildiye) Polikliniği Uzman Doktoru Mahizer Yaldız, kışın azalan güneşin yaşlanmayı geciktiren melatorin hormonunun azalmasına sebep olduğunu bunun sonucunda depresyon ve strese bağlı olarak egzama, sedef ve vitiligo (ciltte beyaz lekeler) gibi cilt hastalıklarının artış gösterdiğini söyledi. Kışın etkenlerine bağlı olarak özellikle yaşlılar ve çocuklarda deri kuruluğunun arttığını ifade eden Yaldız, “Kışın derinin yapısı daha sık değişiyor. Soğuk derinin kabuklanmasını artırarak, nem oranını azaltıyor.” diye konuştu. Kış döneminde derinin çok iyi nemlendirilmesi gerektiğine işaret eden Yaldız, dışarı çıkmadan ve suyla temastan sonra ellerin ve vücudun nemlendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

16.11.2009


 

Parlak zekâ için günde 3 ceviz

Gazİosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Yaşar Akça, bir programa katılmak için geldiği Bursa’da yaptığı açıklamada, Türkiye’de ceviz üretiminin istatistiklerde yer aldığının aksine 70 bin tonla sınırlı olduğunu belirtti.

Üretiminin az olması sebebiyle yüksek fiyatının da etkisiyle ceviz tüketiminin az olduğuna dikkati çeken Akça, böylesine önemli bir ürünün ülkedeki çocukların önemli bölümü tarafından tüketilemediğini bildirdi. Akça, cevizin insan sağlığı ve beslenmesinde çok önemli bir yer tuttuğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: ‘’Özellikle kış aylarında en önemli enerji kaynaklarından biri olan cevizin 100 gramından 700 kilokalori enerji elde edilebiliyor. Mineral, protein, vitamin ve yağ açısından oldukça zengin bir ürün. Halen üzerinde ciddî araştırmalar yapılıyor. Kolesterolü düşüren, tansiyonu düzenleyen, kalp ve damar sağlığı açısından büyük faydaları bulunan cevizin en önemli özelliği zekâyı geliştirmesi. Beyin ve ceviz, şekil açısından olduğu kadar muhteva olarak da çok benziyorlar. İnsan vücudunda gümüşü kullanan tek organ beyindir. Bu açıdan gümüş içeren ceviz, özellikle çocukların zekâ gelişiminde büyük rol oynuyor.’’

“Cevizdeki gümüşün, beynin sağ ve sol tarafındaki bilgi alış verişinin hızını arttırdığını’’ belirten Akça, ‘’Fazla ceviz tüketenlerde zekâ gelişiminin yüksek olduğu bir gerçek. Özellikle Türkiye’deki cevizler, gübreleme ve ilâçlama olmadığı için tamamen organik. Bu açıdan da Türkiye’de üretilen cevizlerin insana en küçük bir zararı yok’’ dedi.

Akça, cevizin çocukların beslenmesine mutlaka girmesi gereken çok önemli bir ürün olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Sağlıklı ve zeki bir nesil için okullarda sadece süt değil çocukların ceviz, badem ve fındık tüketmesi de sağlanmalı. Bu, Millî Eğitim ve Sağlık bakanlıklarınca ulusal politika haline getirilmeli. Her sabah, bir ilköğretim çocuğu masaya oturduğunda mutlaka 3 ceviz içi yemeli. Bu tüketim badem ve fındık gibi ürünlerle desteklenmelidir.’’ Yetişkinlerin ise günde 5 ceviz içi yemelerini öneren Akça, ‘’Dünyanın en iyi kalpçileri mutfağa 5 ceviz girmesini öneriyor. Ceviz üretimini ve tüketimini arttırmamız gerekiyor. Sağlıklı bir gelecek için cevize daha büyük önem vermeliyiz. Gelişmiş ülkeler, sabah kahvaltısında ceviz tüketiyor. Dondurmalarında bile ceviz kullanıyorlar’’ diye konuştu.

16.11.2009


 

Açlığa dikkat çekmek için oruç tutuyor

DÜNYA Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Başkanı Jacques Diouf, dünyadaki açlığa dikkat çekmek için başladığı “orucu” sürdürüyor.

Diouf, FAO’nun Roma’daki merkezinin lobisinde önceki akşam 20.00’de başlattığı açlık grevini 24 saat sürdürecek. Diouf, geceleri bina ısıtılmadığı için geceyi pijamalarının üzerine giydiği palto ve başında şapkasıyla geçirdi. FAO, daha önce geçtiğimiz hafta sonu yapacağı eyleme herkesin katılması çağrısını yapan Diouf’un amacının, kronik açlık çeken 1 milyar insanla dayanışma olduğunu belirtti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un da, yine açlığa dikkat çekmek üzere bugün oruç eylemine katılması bekeniyor.

16.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.