Kültür-Sanat

Ressamın fırçasından Osmanlı hanedanı

OSMANLI hanedanının portrelerini 3 yıllık bir çalışmayla tuvale aktaran ressam Abdurrahman Kaplan’ın sergisi sanatseverlerle buluştu.

Sanatçının 36 Osmanlı padişahını tuğralarıyla birlikte işlediği sergide, padişahların 20 metrekarelik dev boyuttaki soy ağacı da yer alıyor. Hacettepe Üniversitesi Sanat Müzesinin ev sahipliği yaptığı ‘’Padişahların Zaferi’’ isimli sergide, 623 yıl hüküm süren, çağ açıp çağ kapatan Osmanlı hanedanı, tuval üzerine akrilik portrelerle izlenime sunuluyor. Sanatçı, çalışmalarında minyatür sanatının renkçi yüzey estetiğini kullanırken, 36 büyük boy portrenin her birinin altında padişahların özgün tuğraları da bulunuyor. Geleneksel portre çalışmalarından farklı olarak, tuvallerin farklı dış formlarıyla da dikkat çektiği sergide, Osmanlı kültürünü simgeleyen, çadır, cami, padişah kaftanı, surlar gibi ögeler de kullanılıyor. Sergi, 30 Kasım’a değin Hacettepe Üniversitesi Sanat Müzesinde sanatseverlerle birlikte olacak.

GELENEKSEL SULTAN

PORTRELERİ DEĞİLLER

Ressam Abdurrahman Kaplan, ‘’Padişahların Zaferi’’ adlı sergisiyle ilgili bilgi verirken, sergide 36 sultan portresini kendi imgelem ve hayal dünyasıyla bütünleyerek bir kompozisyon oluşturduğunu söyledi. Sergi üzerinde 2006 yılından bu yana çalışma yürüttüğünü ifade eden Kaplan, ‘’Aslında bunlar öyle 3 yıl içerisinde ortaya çıkacak şeyler de değil. Fikir aşaması uzun süreden beri devam ediyordu’’ dedi. Çocukluk yıllarından bu yana tarihe ilgi duyduğunu anlatan sanatçı, ‘’Çocukluğumdan beri kültürüyle, coğrafyasıyla, doğasıyla, insanımızla ilgili resim yapmak istiyordum. Bu yönde pek çok çalışmam oldu. Bu sergi de onlardan biri’’ sözleriyle çalışmasına ilişkin bilgi verdi. Sergide yer alan portrelerin 36 büyük boy çalışmadan oluştuğunu, her birinin kendine ve işlediği padişaha ilişkin nitelikler taşıdığını aktaran Kaplan, ‘’Bunlar, geleneksel sultan portreleri de değiller. Bir yandan hayal dünyamla birleştirirken, diğer yandan da ‘Osmanlı simgeleri’ diye tabir edilen çadır formu, minyatür, kaftan formu gibi ögeleri de resmettim’’ diye konuştu.

29.10.2009

Hilmi Ziya Ülken, 35. vefat yıl dönümünde anılıyor

TÜRKİYE’DE felsefeden sosyolojiye,Türk- İslâm düşüncesi ve çağdaş Türk düşüncesinden, bilim ve eğitim psikolojisine kadar birçok alanda eser veren Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, vefatının 35. yıl dönümünde düzenlenen bir sempozyumla anılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen, İBB Kültür A.Ş. tarafından gerçekleştirilen sempozyum, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde 31 Ekim Cumartesi günü yapılacak.

29.10.2009

Işığın peşinde, 50 yıl

ELLİ yıldır fotoğraf sanatına gönül vermiş, Türkiye’de bu sanatın en yetkin isimlerinden ve baş figürlerinden İbrahim Zaman karış karış kat ettiği Anadolu’nun en renkli ve gizli kalmış köşelerini, Mısır ve Hindistan gibi onlarca masal ülkesinden en güzel fotoğrafları İstanbullu sanatseverlerle paylaşıyor.

İbrahim Zaman’a göre fotoğraf sanatı için önce ışık gelir. Fotoğraf iki boyutlu bir nesnedir. Onu üçüncü boyut ortamına taşıyan başlıca öge ışıktır. Acıbadem Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde 5 Kasım-14 Aralık 2009 tarihleri arasında açık kalacak sergide, Anadolu ve yurt dışından bütün güzellikleri ışığın raksıyla sunan, tek bir kare içinde büyüleyici bir dünyanın kapılarını aralayan İbrahim Zaman’ın 50 yıllık fotoğraf hayatının en güzel örnekleri görülebilecek.

29.10.2009

Okuma tutkunu bakkaldan, 27 bin kitap

KAYSERİ’DE dükkânının camında başlattığı bilgi yarışmasını televizyona taşıyan bakkal Ali Peker, 5 yılda izleyicilerine 27 bin kitap hediye etti.

Eski Sanayi Sitesi’nde bakkal işleten Ali Peker, 6 yıl önce sitede çalışan çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için dükkânının camında bilgi yarışması düzenledi.

Dükkânının camına yapıştırdığı genel kültür sorularını bilen çocuklara çikolata veya meşrubat hediye eden Peker, yoğun ilgi gören yarışmasını 5 yıl önce televizyon ekranına taşıdı. Kayseri’de yerel olarak yayın yapan televizyon kanalı Kay-Tv’de haftada bir gün ‘’Bakkal camından renkli cama’’ isimli yarışma programını sunan Peker, 5 yıldır yayında olan programında genel kültür ağırlıklı sorularına doğru cevap veren izleyicilerine kitap hediye ediyor.

HEDEFİ 100 BİN KİTAP

Okumayı çok sevdiğini ve insanlara bu sevgiyi aşılamak istediğini belirten Peker, dükkânının camında başlatıp daha sonra televizyon ekranına taşıdığı yarışmanın bu amacına ulaşmak için önemli bir araç olduğunu kaydetti. Televizyon programının da yoğun ilgiyle izlenmesinin kendisini son derece sevindirdiğini ifade eden Peker, şunları söyledi:

‘’6 yıl önce bakkalımın camına sorular asmış, sanayideki iş yerlerinde çırak olarak çalışan çocukların soruları bilmelerini istemiştim. Çocuklar, sorulara doğru cevap verip çikolata veya meşrubat kazanmak için kitaplar veya ansiklopediler karıştırmaya başladılar. Böylece onlara okuma alışkanlığı kazandırmaya çalıştım. 5 yıldır ise televizyon ekranından bu amacıma ulaşmaya çalışıyorum. Dükkân camına astığım sorularla başlayan yarışmanın, bu kadar büyüyüp ilgi göreceğini o zaman tahmin bile edemezdim. Televizyon programında ilk zamanlar esnaf arkadaşlarımın desteğiyle topladığım kitapları izleyicilere dağıtıyordum. Şimdi, yayınevlerini arayıp kitap göndermelerini istiyorum. İzleyicilerime bugüne kadar hediye ettiğim kitap sayısı 27 bine ulaştı.’’

Televizyon programını son bir yıldır şair ve sunucu Ayşe Konur ile birlikte sunduklarını hatırlatan Peker, ‘’Bütün amacım yaşam kıyısında bir iz bırakmak. İnsanlara kitap okuma sevgisini kazandırabiliyorsam ne mutlu bana. Hedefim, 100 bin kitaba ulaşmak’’ dedi.

29.10.2009

Eskişehir’deki kazıda, 1500 yıllık ayakkabı çıkarıldı

ESKİŞEHİR’İN Han ilçesindeki ‘’Yeraltı Şehri Kazısı’’nda 1500 yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen bir çift deri ayakkabı gün yüzüne çıkartıldı.

Kazı çalışmalarını yürüten Anadolu Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Alp, Han’daki kazılara 2004’ten beri devam ettiklerini belirterek, buradan farklı dönemlere ait eşyalar ile çeşitli buluntuları ortaya çıkarttıklarını kaydetti. Kazılar sırasında bazen kendilerini bile şaşırtan eşyalar bulduklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Alp, şöyle konuştu: ‘’Kazılarda açılmamış mezarlara rastlıyoruz. Bu yılki kazılarda bir mezardan yaklaşık 1500 yıllık olduğunu düşündüğümüz deriden yapılmış bir çift ayakkabıya rastladık. Ayakkabı kalıntılarına ülkedeki arkeolojik kazılarda pek rastlanmıyor. Çünkü, ayakkabı deriden yapıldığı için çabuk bozuluyor. Bu ayakkabılar o dönemin günlük yaşamına ve giyim tarzına ışık tutacak. Ayakkabıları parçalı bir şekilde bulduk. Ülkemizde deri konservasyonu konusunda yetişen bir uzman olmadığı için şimdilik çıkarıldığı gibi muhafaza ediyoruz. ”

29.10.2009