29 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Soruşturmayı Ergenekon savcıları yapsın

ASDER Genel Başkanı Adnan Tanrıverdi, kamuoyunda “İrtica ile mücadele eylem planı” olarak bilinen, orijinali ihbarcı bir subay tarafından Ergenekon savcılarına gönderilen ve “ıslak imza” tartışmalarına konu olan belgeyle ilgili olarak, “Çözüm, meselenin, tarafsızlığı konusunda kamuoyunun kuşkusu bulunan askerî yargı tarafından değil de; Ergenekon konusunda birikime sahip savcılar ve mahkemeler tarafından incelenme imkânının açılması ile mümkün olabilir” açıklamasında bulundu.

‘Planı, sivil yargı soruştursun’

Adaletİ Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın ağır bir suç içerdiğini belirterek, çözümün, olayın tarafsızlığı konusunda kamuoyunun kuşkusu bulunan askerî yargı tarafından değil de, Ergenekon konusunda, birikime sahip savcılar ve mahkemeler tarafından incelenme imkânının açılması ile mümkün olabileceğini söyledi.

ASDER Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Tanrıverdi, yaptığı açıklamada, “İrtica İle Mücadele Eylem Planı”nın tekrar gündeme geldiğini hatırlatarak, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un gerek 24 Haziran tarihli ilk açıklamasında ve gerekse 26 Ekim 2009 tarihli açıklamalarında ısrarlı bir şekilde, belgeyi reddettiğini, ilgili personeli koruduğunu söyledi. Gerçekten, Genelkurmay Başkanlığının bu belgeden haberi olmayabileceğini ya da Ergenekon Örgütünün etkili bir komplosu ile karşı karşıya olunabiliceğini ifade eden Tanrıverdi, Genelkurmay Başkanı’nın kendini ve ekibini yargı önüne çıkaracak bir yargılamanın önünü kesmek istiyor olabileceğini dile getirdi. Tanrıverdi, olayın ağır bir suç içerdiğini, soruşturulup yargılanmadan üzeri kapatılamayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Taraflarına baktığımız zaman, iddialar ve savunmalar inandırıcıdır. Çözüm, meselenin, tarafsızlığı konusunda, kamu oyunun kuşkusu bulunan askerî yargı tarafından değil de, Ergenekon konusunda, birikime sahip savcılar ve mahkemeler tarafından incelenme imkânının açılması ile mümkün olabilir. Genelkurmay Başkanımız sivil soruşturmaya yardımcı olmalıdır. Aksi takdirde, konuyu emeklilik tarihi olan 30 Ağustos 2010 tarihine kadar sürüncemede bırakmış ve fakat kendisinin de o tarihten sonra yargıçlar önüne çıkarılması için gerekçeler hazırlamış olur.”

29.10.2009


 

CUMHURİYET DEMOKRASİYLE TAÇLANSIN

Son dönemdeki tartışmaların temelinde ''Cumhuriyet otoriter mi, yoksa demokratik bir yöne doğru mu ilerleyecek?'' sorusunun yattığını kaydeden Hak-İş Başkanı Salim Uslu, 86 yıllık Cumhuriyetin şanına uygun bir demokrasi uygulamasıyla taçlandırılması gerektiğini belirterek, ''Türkiye'nin hâlâ darbeler ve cuntalarla anılması büyük bir ayıptır. Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalıdır'' dedi.

MÜDAHALELER ÜLKEYİ GERİYE GÖTÜRDÜ

Türk demokrasi tarihinin yarısının ihtilâl, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerle, bir o kadarının da bunların konuşulması ve daveti ile geçtiğini hatırlatan Uslu, “Demokratik sürece ve siyasî işleyişe yapılan müdahaleler sonunda ülkemiz, temel hak ve özgürlükler, ekonomi, siyaset ve sosyal açıdan geriye giderken, uluslararası demokratik platformlarda ikinci sınıf ülke muamelesi görmüştür'' dedi.

Cumhuriyet, cunta ayıbından kurtulmalı

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, 86 yıllık Cumhuriyet’in şanına uygun bir demokrasi uygulamasıyla taçlandırılması gerektiğini belirterek, ‘’Türkiye’nin hala darbeler ve cuntalarla anılmasının büyük bir ayıptır. Türkiye, artık bu ayıptan kurtulmalıdır’’ dedi.

Uslu, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Cumhuriyet’in geride kalan 86 yılda demokratikleşme, çağdaşlaşma, hukuk devletini gerçekleştirme, ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeleri kaydetme noktasında önemli mesafeler katettiğini belirtti. Türk demokrasi tarihinin yarısının ihtilâl, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerle geçerken, bir o kadar süresinin de bunların konuşulması, çağrı ve daveti ile geçtiğini belirten Uslu, ‘’Demokratik sürece ve siyasî işleyişe yapılan müdahalelerin sonunda ülkemiz, temel hak ve özgürlükler, ekonomi, siyaset ve sosyal açıdan geriye giderken, uluslar arası demokratik platformlarda ikinci sınıf ülke muamelesi görmüştür’’ dedi. Cumhuriyet’in artık 86. yılında kimse tarafından tartışma konusu yapılmadığını vurgulayan Uslu, Cumhuriyet’in, yediden yetmişe toplumun bütün kesimleri tarafından benimsendiğini, içselleştirildiğini ve yetkinliğini kanıtladığını ifade etti. Şu anda yürütülen tartışmaların da Cumhuriyet’in yönüne ve referanslarına yönelik olduğuna dikkati çeken Uslu, bütün tartışmaların temelinde ‘’Cumhuriyet otoriter bir yöne doğru mu ilerleyecek, yoksa demokratik bir yöne doğru mu ilerleyecek’’ sorusunun yattığını kaydetti. Açıklamasında ‘’Bütün bunları sanki Cumhuriyet tartışılıyormuş gibi takdim edenlerin ve örtülü bir biçimde darbe ve muhtıralardan medet umanların otoriter yönetimden yana oldukları bilinmelidir’’ ifadelerini kullanan Uslu, demokrasi ve hukuk standartlarının yükseltilmesinden bahsedenlerin ise tek talebinin demokratik bir Cumhuriyet olduğunu belirtti. Uslu, açıklamasında şunları kaydretti: ‘’Kendi bölgesinde rol model olan, uluslar arası diplomatik girişimlere ve toplantılara ev sahipliği yapan Türkiye’nin hala darbeler ve cuntalarla anılması büyük bir ayıptır. Türkiye, artık bu ayıptan kurtulmalıdır. Cumhuriyet daha çok güçlendirilmeli ve 86 yıllık Cumhuriyetin şanına uygun bir demokrasi uygulaması ile taçlandırılmalıdır. Bizler, çalışanlar olarak, ancak demokratik gelişmiş ve kalkınmış bir ülkede hakkımızı alacağımıza inanıyor, Cumhuriyeti ve demokrasiyi tartışmaya açanlara karşı duruşumuzu sürdürüyoruz.’’

29.10.2009


 

Krizi, benzin zammıyla mı aşacaksınız?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, 2010 yılı bütçesini ‘’krizden çıkış bütçesi’’ olarak sunduğunu kaydeden DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, hükümetin krizden çıkışı akaryakıt ve doğalgaz üzerinden alınacak yüksek vergilerden gerçekleştirmeyi düşünüp düşünmediğini sordu.

Başbakan Erdoğan’a benzin vergisi sorusu

DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, akaryakıt ürünlerinden elde edilen vergi gelirlerini sordu. Başbakan Erdoğan’ın cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi sunan Ağırbaş, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisinin (KDV) en fazla alınan ürünün akaryakıt olduğunu belirterek, bu sebeple akaryakıtın rafine çıkış fiyatının 4 katı bedelle tüketiciye ulaştığını kaydetti. Son 3 yılda akaryakıt ürünlerinden elde edilen vergi gelirlerinin tutarını soran Ağırbaş, ‘’Son 3 yılda akaryakıt üzerinden alınan vergilerin toplam dolaylı vergi tutarlarına oranı nasıl gerçekleşmiştir?’’ dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, 2010 Yılı Bütçesini ‘’krizden çıkış bütçesi’’ olarak sunduğunu kaydeden Ağırbaş, Hükümetin krizden çıkışı akaryakıt ve doğal gaz üzerinden alınacak yüksek vergilerden gerçekleştirmeyi düşünüp düşünmediğini sordu. Ağırbaş, Hükümetin vergi gelirlerini akaryakıt üzerindeki yüksek vergilerden elde etmek yerine, vergiyi tabana yayacak ve vergi kaçağını önleyecek bir ‘’vergi açılımı’’ yapmayı düşünüp düşünmediği konusunda bilgi istedi.

29.10.2009


 

SGK, vatandaşa güleryüzlü davranacak

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Ankara İl Müdürlüğü, vatandaşların verilen hizmetten memnun kalması için çalışan personeline halkla ilişkiler eğitimi verdi.

Kurum’dan yapılan açıklamada, ilçelere açtığı sosyal güvenlik merkezleri ile hizmeti vatandaşın ayağına götürüldüğünü, bununla da vatandaşın verilen hizmetten memnun olması için çalışmalarına devam ettiği bildirildi. Vatandaşların sıcak bir ortamda güler yüzlü kurum çalışanlarıyla karşılaşmasını hedefleyen Ankara İl Müdürlüğü, sosyal güvenlik merkezlerinde vatandaşla birebir görüşerek hizmet veren ve bankolarda duran 300 personeline halkla ilişkiler eğitimi verdi. Halkla ilişkiler uzmanları Muhammet Alpkent ve Tarkan Zengin’in konuşmacı olarak katıldığı eğitimde, vatandaşla etkili bir iletişim kurmanın yolları anlatıldı. SGK başkanlığındaki konferans salonunda verilen eğitimin açılışında konuşan SGK Ankara İl Müdürü Ali Pekten, il müdürlüğünün kurulduğu günden itibaren vatandaşların rahat bir ortamda, kaliteli hizmet almaları için çalıştıklarını söyledi.

29.10.2009


 

Kurtulmuş: Sonuna kadar gidilmeli

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, hiçbir kamu görevlisinin milletten almadığı bir yetkiyi kullanmaya, demokrasiye müdahale etmeye hakkı bulunmadığını belirterek, millete komplo planının üzerine sonuna kadar gidilmesi gerektiğini söyledi.

SP Genel Başkanı Kurtulmuş, yaptığı açıklamada, milletin elbette kendi güvenliğini sağlayacak güçlü bir ordunun olması gerektiğine inandığını, ama aynı zamanda TSK’nın siyasete müdahalesini de asla tasvip etmediğini ifade etti. Bu aşamada TSK’ya ve Genelkurmay Başkanı’na tarihî bir görev düştüğüne dikkat çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bu belgenin arkasında kimler varsa sonuna kadar üzerine gidilmeli ve böylece TSK belli zamanlarda siyasete ve demokrasiye müdahale eden kurum imajından kurtarılmalıdır. Sayın Genelkurmay Başkanı bu süreçte ortaya koyacağı demokratik ve şeffaf tavır ile TSK’yı millet nezdinde ibra etmelidir. Çünkü millet iradesine, siyasî yapıya ve demokrasiye müdahale anlamına gelecek bu tür girişimler asla tasvip edilemez. Elbette Türkiye’de güçlü, caydırıcı, vatan savunmasını yapan ama asla ve asla iç politikaya karışmayan bir TSK’ya ihtiyaç vardır. Elbette Türkiye’de işlerini milletin gösterdiği yolda yapan bir hükümete ihtiyaç vardır. Adil ve hızlı karar veren bir yargı sistemine ihtiyaç vardır. Millet iradesini her şeyin üstünde tutan bir Parlamento’ya ihtiyaç vardır. Bunlar bir vücudun organları gibidir. Birbirine karşı değil birbiriyle uyum içerisinde çalışmalıdır. Ancak hepsinden önemlisi bütün bu organlara hükmeden beyindir. Ve o beyin de millettir. Hepsi, hükümet, yargı, sivil ve asker bürokrasi milletin emrinde olmak zorundadır.” Kurtulmuş, ilk şartın hükümetin milletin esenliği olan, millet iradesini esas alan, şeffaf ve sivil bir anayasa yapmak olduğunu vurguladı.

29.10.2009


 

Camilere ideolojik mahyalardan sonra şimdi de bayrak asıldı

İstanbul’un kurtuluşunun yıl dönümü kutlamaları gerekçe gösterilerek, tarihî camilere din dışı ifadelerin mahya olarak asılması girişiminin ardından şimdi de bayrak asıldı.

Camilerin mahyalarında dindışı ve millî muhtevalı ögelere yer verdirmenin ardından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında da bazı camilere “bayrak” asıldı. Tek parti döneminde kalma (1923-1946) ‘ideolojik’ mesajlar içeren mahya uygulamasının bir benzeri daha hayata geçirilmiş oldu. İstanbul’un kurtuluşunun yıl dönümü kutlamaları kapsamında tarihî camilere asılan ideolojik kavramların yer aldığı mahyalar kamuoyunun tepkisini çekmişti. Sultanahmet Camii’nde “Ordumuza şükran borçluyuz”, Eminönü Yeni Cami’de “Millî birlik esastır”, Süleymaniye Camii’nde “Ne mutlu Türküm diyene”, Üsküdar Yeni Cami’de “Kurtuluşun kutlu olsun”, Eyüp Camii’nde “Önce vatan” cümleleri mahyalara yansımıştı.

29.10.2009


 

Sürece katkı herkesin görevi

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin AB üyeliği sürecini hızlandırmada hem Türkiye’deki siyasi iradeye hem Türk özel sektörüne hem de Avrupa Birliği siyasetçilerine büyük görev düştüğünü belirtti.

Yalçındağ, Tekfen Tower Konferans Salonunda, TÜSİAD’ın düzenlediği ‘’Gümrük Kanunu Sonrası Düzenlemeler; Beyan Esası ve Piyasa Gözetim ve Denetim Uygulamaları’’ konulu seminerde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne 14 yıl önce, AB’ye girmeden imza atan tek ülke olduğunu hatırlattı. Yalçındağ, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmesiyle rekabet gücünün arttığını dile getirerek, bunun hem Avrupa Birliği hem de Türkiye için bir etkileşim meydana getirdiğini kaydetti. Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları söyledi:

‘’Bu süreci hızlandırmada hem Türkiye’deki siyasi iradeye hem Türk özel sektörüne hem de Avrupa Birliği siyasetçilerine büyük görev düşmektedir. Türkiye’de yatırımları bulunan Avrupa birliği sanayisi açısından bakıldığında da Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin bir an önce gerçekleşmesinin getireceği yararlar aşikardır. Bu nedenle Avrupa iş dünyasının da Avrupa Birliği politika yapıcıları nezdinde etkin bir iletişim sağlayabileceğini düşünüyoruz. Diğer taraftan bazı başlıkların müzakere süresince askıya alınmasının bizi ilerlemeden alıkoymamasını ve Türkiye’nin bu başlıklardan uyum sürecini kendi içinde devam ettirmesi 2014 yılında tam üyelik hedefi dikkate alındığında ülkemizin yararına olacaktır. Yarın 86. kuruluş dönemini büyük coşku ve gururla kutlayacağımız Cumhuriyetimizin değer ve hedefleriyle uyumlu izlenebilecek en anlamlı yolun Avrupa Birliği olduğunu düşünmekteyiz.’’

Yalçındağ, Avrupa Birliği’nin dünyada getirdiği normların, standartları ve denetim mekanizmalarıyla Türkiye için hala bir medeniyet projesi olduğunu belirtti.

29.10.2009


 

Türkiye, AB için büyük avantaj

Avusturya Uluslararası İlişkiler Enstitüsünden Doç. Dr. Paul Luif, Türkiye’nin Irak, İran ve diğer İslâm ülkeleriyle ilişkilerinin çok iyi olduğunu ve Nabucco gibi projelerle de AB’ye büyük bir avantaj olabileceğini söyledi.

“Türkiye’nin Avrupa’daki Yeri: Avusturya Perspektifiyle Ampirik Bir Analiz” adlı konferans, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfında yapıldı. Konferansta Luif, Türkiye’den Avusturya’ya gelen göçmenlerin diğer göçmenlerle kıyaslandığında AB ve Avusturya’ya daha az entegre olduğunu savundu. İslâmiyetin Avusturya’da 1912’den beri ülkenin resmî dinlerinden biri olarak kabul edildiğini belirten Luif, “Türklerin Avrupa ve Avusturya’ya daha az entegre olmalarının” nedeni olarak, Türklerin dini kuralları Avusturya yasalarının üzerinde tutması olarak gördüğünü ifade etti. Türkiye’nin AB’ye girmesinin Avrupa için büyük bir avantaj olabileceğini söyleyen Luif, “Türkiye’nin Irak, İran ve diğer İslâm ülkeleriyle ilişkileri çok iyi ve Nabucco gibi projelerle de Türkiye, AB için büyük bir avantaj olabilir” dedi. Luif, “Türkiye’nin büyük nüfusuyla AB’nin içinde olması AB’ye çok şey kazandırabilir. Eğer Türkiye AB’ye girerse, Fransa ve Birleşik Krallık’a göre AB ülkelerine daha yakın olur” dedi.

29.10.2009


 

Başvuru değerlendirilmeyecek

İstanbul Valisi Muammer Güler, Avrupa’dan gelecek terör örgütü mensupları için yapılmak istenen karşılama gösterisi başvurusuna ilişkin, ‘’Dilekçede herhangi bir tarih belirtilmediği için değerlendirmeye alınmayacaktır’’ dedi.

Güler, Taksim Meydanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, önceki gün bir tertip komitesinin, söz konusu etkinlik için valiliğe başvuruda bulunduğunu hatırlattı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre, bu tip eylemler için yapılacak başvurularda tarihin açıkça belirtilmesi gerektiğini kaydeden Vali Güler, ‘’O nedenle bu dilekçede herhangi bir tarih belirtilmiş olmadığı için değerlendirmeye alınmayacaktır. Çünkü Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda müracaatın nasıl yapılacağı açıkça bellidir. Buna rağmen boş bırakılarak verilmiştir. Bu nedenle değerlendirmeye alınmayacaktır’’ diye konuştu. Habur sınır kapısında yaşanan olumsuz görüntülerin İstanbul’da sahnelenmeyeceğini daha önce söylediğini kaydeden Güler, ‘’Bu olumsuz görüntülerin yaşanmasına müsaade edilmeyeceğini burada açıkça ifade ediyorum. Tekrar ediyorum, tekrar söylüyorum değerlendirmeye alınmayacaktır. Bunun ötesinde başka bir şey söyleyemem’’ dedi.

29.10.2009


 

Birleşme kongresi, 31 Ekim’de yapılacak

Demokrat Parti ve Anavatan Partisi’nin kongreleri 31 Ekimde yapılacak. Kongrelerde, Anavatan Partisi’nin tüzel kişiliğinin sona ermesi ve iki partinin ‘’Demokrat Parti’’ adı altında birleşmesi bekleniyor.

DP’nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Demokrat Parti’nin 6. Olağanüstü Büyük Kongresi 31 Ekim Cumartesi günü saat 11.00’de, Anavatan Partisi’nin 10. Olağan Büyük Kongresi de aynı gün saat 10.00’da Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda toplanacak. Kongrede, 20 Mayıs 1983 tarihinde kurulan Anavatan Partisi’nin DP ile birleşmesi amacıyla tüzel kişiliğinin sona ermesine karar alınması bekleniyor.

29.10.2009


 

Manisa’daki ölüm domuz gribinden değil

Manİsa’da domuz gribinden vefat ettiğinden şüphelenilen kişiden alınan numune üzerinde yapılan A (H1N1) testinin negatif çıktığı bildirildi.

Sağlık Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, söz konusu kişinin domuz gribinden vefat edip kaybetmediğinin belirlenmesi amacıyla, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Viroloji Laboratuvarı’nda yapılan testler sonuçlandı. Buna göre, bu kişiden alınan numune üzerinde yapılan A(H1N1) testi negatif çıktı.

29.10.2009


 

İstanbul'da elektrik kesintisi

İstanbul’un Anadolu yakasındaki bazı semtlerde 30 ve 31 Ekim ile 1, 2, 3 ve 4 Kasım günlerinde elektrik kesintisi yapılacak.

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş’den (AYEDAŞ) yapılan açıklamada, Sancaktepe Samandıra, Kartal Soğanlık ve Kadıköy Erenköy işletme müdürlükleri hizmet alanındaki trafo merkezlerinde bakım ve onarım çalışmaları gerçekleştirileceği bildirildi.

29.10.2009


 

3 ilde silâh ve mühimmat bulundu

İstanbul’da, Erzincan ve Kütahya’da silah ve bol miktarda mühimmat bulundu. Edinilen bilgiye, İstanbul’da, Gaziosmanpaşa’da bir evde iki kalaşnikof uzun namlulu tüfek, 4 el bombası ve yüzlerce mermi bulundu.

Silah ve mühimmatın, bir bavul içinde ele geçirildiği bildirildi. Erzincan Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ve Terörle Mücadele ekiplerine yapılan ihbar doğrultusunda yapılan aramada, merkeze 15 kilometre uzaklıkta bulunan Çatalarmut köyü mevkiinde bulunan Göyne Barajı’nda, baraj gölü su seviyesinin düşmesi sonucunda göle atılmış el bombaları ortaya çıktı. Yapılan ilk incelemelerde baraj gölünde 15 el bombası, 4 bombaatar, aydınlatma fişekleri ve yaklaşık 300 kalaşnikof ile M16 mermileri bulundu. Baraj gölü ve çerçevesinde Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nden getirilen 5 kişilik dalgıç ekibi, mühimmat arama çalışmaları yaptı. Kütahya’nın Altıntaş ilçesinde ise bir evin bahçesinde bulunan patlamamış el bombası, imha edildi.

29.10.2009


 

Başbuğ: Birliğimize kastdenlerin karşısındayız

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğüne ve ulusal birliğine kast eden tüm çabalar karşısında, daima çelikten bir duvar gibi yükseleceğini söyledi.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Cumhuriyet Bayramı mesajında, Cumhuriyet, milletin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasında itici güç olmasının yanında; ulus-devlet, üniter-devlet ve laik-devlet nitelikleriyle ulusal birlik içinde huzurun ve mutluluğun da güvencesi olduğunu söyledi. Başbuğ, mesajında şunları kaydetti: “Değerlerini tarihten, gücünü milletinden alan Türk Silahlı Kuvvetleri, Edirne’den Hakkari’ye kadar vatanın her köşesinden gelen vatan evlatlarının oluşturduğu güçlü bir kadroya sahiptir. Ulusumuzun tüm katmanlarının aynı ortamda buluştuğu ve ortak değerleri paylaştığı yer olan Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin özüdür. Bağrından çıktığı yüce ulusunun güveninden aldığı destekle yükselen Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihten gelen sorumluluğu ve ‘güçlü ordu, güçlü Türkiye’ bilinciyle sergilediği sağduyulu duruşuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğüne ve ulusal birliğine kast eden tüm çabalar karşısında, daima çelikten bir duvar gibi yükselecektir.”

29.10.2009


 

Trafik’te, boş gezen taksiye izin yok

‘’TİcarÎ Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi’’, Ulaşım Koordinasyon Merkezinin (UKOME) onayıyla yürürlüğe girdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Ulaşım Daire Başkanlığı Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü tarafından hazırlanan yönergeyle, toplu ulaşımda hizmet kalitesini ve ulaşımın etkinliğini arttırmak için taksilerin trafikte boş gezerek trafik yoğunluğunu arttırmalarının önlenmesi amaçlanıyor. İstanbul’da taksi ve taksi dolmuş olarak hizmet veren araçların ruhsat sahipleriyle şoförlerin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen yönerge, araçların taşıması gereken şartları, uyması gereken kuralları, taksi duraklarının standart, teknik özellik ve işletim sistemlerinin yapılması, açılması, tadil edilmesi, indirme, bindirme ve bekleme yerlerinin düzenlenme kurallarını belirliyor. İstanbul’da taksilerin yüzde 40’ı bir durağa bağlı çalışırken, yüzde 60’ı ise durağa bağlı olmaksızın kent içinde sürekli dolaşıyor ve trafik yoğunluğunu gereksiz yere artırıyor. Taksi sürücüleriyle yapılan görüşmelerde, ‘’taksilerin bir günde yaptıkları kilometrenin 3’te birini müşterileri olmaksızın boş halde dolaşarak yaptıkları’’ belirlendi. Bu, ayda 7 bin 500 kilometre yapan bir taksi için 2 bin 500 kilometreye tekabül ediyor. Ayrıca, bu nedenle atmosfere yayılan zararlı emisyonlar da çevre kirliliğine sebep oluyor.

29.10.2009


 

Resepsiyonda “halk açılımı”

Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Cumhuriyet resepsiyonuna sadece bürokratları değil, şehit yakınlarını, hayırseverleri ve esnafları da davet etti.

Konya’da Cumhuriyet resepsiyonundaki davetliler listesine önceki yıllardan farklı olarak halk da eklendi. Bakkal, manav, ayakkabıcı gibi çeşitli esnaf adına hazırlanan davetiyeler, Vali Doğan’ın talimatıyla sahiplerine ulaştırıldı. Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, önceki görev yaptığı ilde de böyle bir uygulama yaptığını belirterek, Konya’da da resepsiyona halktan temsilcilerin geleceğini belirtti. Yıllarca resepsiyona sadece kamu görevlilerinin davet edildiğini söyleyen Aydın Nezih Doğan, bu yıl katılımı farklılaştıracağını dile getirdi. Resepsiyonda bir takım değişiklikler yaptığını ifade eden Vali Doğan, “Cumhuriyet resepsiyonuna genellikle belli kamu görevlileri katılır. Ben toplumun her kesiminden insanların orada olmasını istiyorum. Sonuçta ‘Cumhur’ halkı ifade eder, amacımız da halkın her kesimden insanı orada görmektir” dedi.

29.10.2009


 

Din adamlarından Dündar’a kınama

Her insanın istediği dini seçmesi ve dinî ibadetlerini yerine getirebilmesinin anayasal bir hak olarak güvence altına alındığını belirten Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, namaz kılan çocuklara suçlu muamelesi yapan Uğur Dündar’ı din görevlileri olarak kınadıklarını açıkladı.

Konuyla ilgili yazılı basın açıklaması yapan Din-Bir-Sen Genel Başkanı Şenocak, dinî özgürlüklerin anayasal güvence altında olduğuna işaret ederek, ders saati dışında dinî yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşların terör eylemi yapmış gibi dakikalarca gösterilmesine tepki gösterdi. Dinî yükümlülüklerine yerine getiren insanların medya tarafından suç işliyormuş gibi gösterilmesinin insanlar tarafından namaz kılmanın bir suçmuş gibi algılanmasına yol açtığını söyleyen Şenocak, “Her insanın istediği dini seçmesi ve dinî ibadetlerini yerine getirmesi anayasal bir hak olarak güvence altına alınmışken, ders saati dışında namaz kılmanın bir suçmuş gibi ana haber bülteninde bu şekilde çarpıtılarak verilmesi, basın yayın ilke ve ahlâkıyla bağdaşmamaktadır. Halkın gözünde dinî ibadetleri suçmuş gibi çarpıtarak veren Star TV’yi ve Ana Haber Bülteni sunucusu Uğur Dündar’ı din görevlileri olarak kınıyoruz” diye konuştu.

DİNİ EĞİTİM ALAN GENÇ TOPLUMA FAYDALI OLUR

BİR öğrencinin ders saati dışında namaz kılmasının değil, sınıfta öğretmenin gözü önünde içki içmesinin bir suç ve toplumsal bir sorun olduğuna işaret eden Şenocak, dinî eğitimin önemine dikkat çekti. Şenocak sözlerine şöyle devam etti: “Dinî görevlerini yerine getirmeye çalışan bir öğrenci, iyi bir kul olmayı başardığı gibi toplum için de iyi bir birey olacaktır. Adalet, söze sadakat, çevre bilinci, yardımseverlik gibi insanî mefhumlar ancak ahlâkı en güzel bir şekilde vazeden dinin öğretilmesiyle kavranılabilir. Nitekim dinî eğitimin yeterli derecede verilmesine paralel olarak toplumlarda insanî mefhumların kabulünde yükselme, suç işleme oranlarına ise azalma olmuştur. Yeni kuşakların yeterli derecede din eğitimi almamaları toplumda ki suç işleme oranlarının artmasında etkili olmuştur. Öyle ki günümüzde işlenen adi vak'aların temelinde yetersiz din eğitimi yatmaktadır. Manzara

toplumsal dokuyu ve ahlâkî yapıyı tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır.”

NAMAZ KILMAK DEĞİL, SINIFTA İÇKİ İÇMEK

SUÇTUR

Namaz kılan öğrencileri suç işlemişlercesine ana habere taşıyan Star TV ana haber sunucusu Uğur Dündar’ın aynı gün bir haber sitesinde yayınlanan İstanbul’daki bir lisede, öğrencilerin öğretmenin de sınıfta olduğu sırada, bira içip kadeh tokuşturduğu görüntüleri yayınlamamasını ise basın etiğine aykırı bir davranış olarak niteleyen Şenocak, “Doğru, tarafsız ve ilkeli habercilik anlayışıyla bağdaştıramadığımız bu çifte standart kabul edilebilir bir davranış değildir. Ders dışında Cuma namazı kılan öğrencilerin bu eylemlerini bir terör suçu işlemiş gibi haber bülteninde dakikalarca gösteren Dündar, ders saati içinde sınıfta bira içen öğrencileri niçin haber konusu yapmamıştır? Ders saati içinde sınıfta bira içmenin haber değeri Dündar’a göre yok mudur? Dündar’ı ilkeli ve dürüst gazetecilik yapmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

29.10.2009


 

Eğitim Bir-Sen’den, örgütlenme çağrısı

Eğİtİmcİler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Diyarbakır Şubesi Üniversite Bakanı Doç. Dr. Musa Bağcı, sendikalaşmanın en az olduğu yerlerin üniversiteler olduğunu belirterek, örgütlenme çağrısı yaptı.

Bağcı, örgütlenmenin ekonomik, sosyal, kültürel, özlük ve meslekî hakkı geliştirdiğini savundu. Türkiye’deki sivil toplum bilincinin yetirince gelişmemesinden yakınan Doç. Dr. Bağcı, “Tam demokratik ve özgür Türkiye’den söz etmenin yolu da ‘sivil toplum, sivil siyaset ve sivil medya’dır. Bu üç unsur oluşmadan kendimizi özgür ve tam demokrat saymıyoruz” ifadesiyle sivilleşmenin önemine dikkat çekti. Darbe anayasasının ürünü olan YÖK’ün ağır baskısı yüzünden şimdiye kadar üniversitelerde istenen seviyede sendikal örgütlenmenin gerçekleşemediğini iddia eden Bağcı, “YÖK’ü kuran 82 Anayasası’nın bürokratik oligarşiye fırsat vermesiyle oluşan baskı, üniversitelerimizde gerek akademik özgürlüğün gerekse sendikalaşmanın önüne bir set çekmiştir. Eğitim çalışanlarının örgütlenme oranına baktığımızda, Millî Eğitim’de sendikalaşma oranı yüzde 55 iken, üniversitelerde bu oran maalesef yüzde 20’leri bile bulmamıştır. Bu durum üniversitelerde antidemokratik yaklaşımın nasıl hüküm sürdüğünün bir göstergesidir” diye konuştu. Üniversite mensuplarına “örgütlenin” çağrısı yapan Bağcı, ancak bu şekilde ülkenin gelişmesine katkı sağlanabileceğini vurguladı.

29.10.2009


 

‘Gribe karşı limon tüketilsin’ teklifi

Erdemlİ Ziraat Odası (EZO) Başkanı Adnan Dölek, gribal enfeksiyonlarından korunmada başta limon olmak üzere bol narenciye tüketilmesinin yararlı olacağına dikkati çekerek, bu yıl rekoltenin bol ve fiyatların ucuz olmasının bu açıdan değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Dölek, son günlerde ülkemizde de artış gösteren ‘’domuz gribi’’ de dikkate alınarak C vitamini deposu narenciyenin tüketiminin tabiî ve sağlıklı bir yöntem olarak teşvik edilmesini istedi. Dölek, narenciye ürünlerinin gribal rahatsızlıklara karşı ilâç kadar etkili olduğunun bilimsel olarak ispatlandığını ifade etti.

29.10.2009


 

Sarımsak domuz gribine karşı etkili olabilir

Her gün çiğ sarımsak yemenin domuz gribinden korunmak için yararlı olabileceği bildirildi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yalçın Tekol, her gün yenecek orta boyda 3-4 diş çiğ sarımsağın, domuz gribinden korunmak için yararlı olabileceğini söyledi. Sarımsağın domuz gribi virüsüne etkisinin özel olarak test edilmediğini belirten Tekol, ‘’Ancak, daha önce yapılan denemelerde sarımsağın grip virüsünün çeşitli tiplerine karşı etkili olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla domuz gribinden korunmak için de sarımsak etkili olabilir’’ dedi. Tekol, sarımsağın koruyucu etkisinin kısa sürdüğünü, bu sebeple her gün yenilmesi gerektiğini söyledi.

29.10.2009


 

Domuz gribi aşısında tereddütler giderilmeli

Domuz gribi aşısı ile ilgili tereddütlerin sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarını endişeye sevk ettiğini kaydeden Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci “ Domuz gribi ülkemizde hızla yayılıyor.

Süreç böylesine hızlı ilerlerken gribinden korunmak için uygulanması düşünülen aşı ile ilgili ise kafalar karışmış durumdadır. Sağlık çalışanları ve vatandaşlar aşı ile ilgili tereddüt yaşamaktadırlar” dedi. Kahveci, tereddütlerin giderilmesi için Yüksek Sağlık Şûrâsı’nın toplanması gerektiğini belirterek, “Bu süreçte Hıfzıssıhha Enstitüsü ve diğer referans laboratuarların sonuçları da dikkate alınmalı, vatandaşlara bir yol gösterilmelidir. Aksi takdirde aşı siyasi bir malzeme konusu yapıldıkça toplumda endişe gittikçe artacaktır” diye konuştu. Sağlık çalışanları için hastalığa karşı kişisel hijyen önlemlerinin artırılmasını isteyen Kahveci hastanelerde sıkı bir hijyen denetiminin de başlaması gerektiğini belirtti. Kahveci, domuz gribine karşı özellikle okul ve hastane tuvaletlerinin temiz tutulması gerektiğini vurguladı.

29.10.2009


 

Suudi Arabistan’da çalışacak işçiler aşı olacak

Dİyanet İşleri Başkanlığının, ‘’Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu Kararı Doğrultusunda Hac Döneminde Suudi Arabistan’da Çalışacak Geçici İşçiler’’ ile ilgili tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Tebliğe göre, hac mevsiminde geçici işçi olarak Suudi Arabistan’a işçi götürecek işveren veya vekilleri, götürülecek işçilere hac mevsimi süresince geçerli olmak üzere 10 TL tutarında ferdi veya toplu kaza ve ölüm sigortası yaptıracak, götürecekleri işçilere, Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığınca zorunlu tutulan Menenjit, Mevsimsel Grip ve Domuz Gribi aşılarını yaptıracak.

29.10.2009


 

Şehit ve malûllere devlet ödünç madalyası

Görev yaparken vefat eden ve malûl olan 226 Türk Silâhlı Kuvvetleri mensubu ve yakınlarına Devlet Övünç Madalyası verilecek.

Resmî Gazete’de yayımlanan Başbakanlık Tebliği’nde, gösterdikleri sorumluluk ve görev anlayışı içinde feragat ve fedakârlık, başarı ve yararlılık dolu çalışmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti adına haklı gurur kaynağı teşkil ederek malul ve şehit olan Türk Silâhlı Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı mensuplarından malûl olanlara ve şehit olanların mirasçılarına ‘’Devlet Övünç Madalyası’’ verilmesinin Bakanlar Kurulunca kararlaştırıldığı belirtildi. Tebliğe göre, TSK mensuplarından toplam 108, Jandarma Genel Komutanlığı mensuplarından toplam 118 kişiye ‘’Devlet Övünç Madalyası’’ verilecek.

29.10.2009


 

Yolların ömrü uzayacak

Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Mimarlık Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karaşahin, Türkiye’nin kara yolu ağında sathi kaplamaların iyileştirilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğüyle ortaklaşa hazırladıkları projede olumlu gelişmeler yaşandığını bildirdi.

Prof. Karaşahin, yaptığı açıklamada, Karayolları Genel Müdürlüğü ve üniversite işbirliğinde haziran ayında, Sathi Kaplamaların Performans İyileştirme Projesi’ne başladıkları ve projenin yüzde 50’lik kısmını tamamladıklarını belirtti.

Ankara’da, 18-19 Kasım tarihlerinde 5. Ulusal Asfalt Sempozyumu yapılacağını ifade eden Karaşahin, sempozyumda Sathi Kaplamaların Performans İyileştirmesi Projesi’nin gündeme geleceğini ve kendisinin bu projede gelinen nokta hakkında bilgi vereceğini söyledi.Türkiye’deki kara yolları ağının yüzde 80’lik bölümünün sathi kaplama olduğunu anlatan Karaşahin, sathi kaplamaların ömürlerinin çok kısa olduğuna dikkati çekti.

Kara yollarının ömrünü uzatmak amacıyla böyle bir proje hazırladıklarını dile getiren Karaşahin, proje kapsamında ilk olarak asfalt yolun ömrünün neden kısa olduğu yönünde araştırma yapıldığını ve iklim şartları göz önünde tutularak alternatifler üretilmesi konusunda inceleme yaptıklarını bildirdi.

Karaşahin, şöyle konuştu:’’Kara ulaşımını sağlayan yollarımız, en fazla iki yıl dayanabiliyor. İklim şartları, vasıtaların ağırlıkları, yolların ömrünü kısaltıyor. SDÜ olarak, sathi kaplama yolların ömrünü uzatmak amacıyla alternatifler araştırıyoruz. Nedenleri üzerinde yaptığımız çalışma sonrasında şimdi deneme çalışmalarına başladık. İlk olarak hızlandırılmış sathi kaplama profilini hazırladık. Hızlandırılmış sathi kaplama simülasyon cihazını kurduk. Bununla birlikte çekip-çıkarma cihazı dediğimiz mıcır ile asfalt yapışma testini gerçekleştiriyoruz. Yolda kullanılması gereken taş kriterlerini deniyoruz. Dokuz farklı kesim oluşturduk. Buradan çıkan sonuçlara göre yeni denemeler yapıyoruz.’’

Proje için hazırladıkları cihazların ardından yol yapımında kullanılan mıcır konusunda araştırma yapmaya başladıklarını vurgulayan Karaşahin, Keçiborlu, Erzurum, Konya, Trabzon, Antalya, İzmir, Manisa gibi çeşitli yörelerden taşlar getirdiklerini ve asfalt üzerinde döşediklerini söyledi. Bu döşemelerin, çekip çıkarma cihazıyla, asfalt kaplamasından ne derece koptuklarını ve dayanıklılıklarını ölçtüklerini anlatan Karaşahin, asfalt üzerine yerleştirdikleri mıcırları, hızlandırılmış sathi kaplama simülasyon cihazından geçirdiklerini vurguladı. Karaşahin, burada da malzemenin ne kadar ağırlığa dayanıklı olduğunu ölçtüklerini anlattı.

Karaşahin, şu anda taşların deneme aşamasında olduğunu ve yaptıkları karışımları ilk olarak Sivrihisar’da uyguladıklarını ve sonuçlarını izlediklerini belirtti. Karaşahin, ‘’İlk deneme çalışmasını Sivrihisar’da gerçekleştirdik ve iyi yolda ilerlediğimizi gördük. Burada BZK denilen asfalt bezon üzerine sathi kaplama tekniğini uyguladık, olumlu sonuç aldık’’ dedi. Projenin bir milyon 160 bin 984 TL’lik bir çalışma olduğunu kaydeden Prof. Dr. Karaşahin, projenin bir yıl 8 ay sonra sona ereceğini kaydetti. Proje sonuçlarını Ulaştırma Bakanlığına sunacaklarını bildiren Prof. Dr. Karaşahin, sunları kaydetti: ‘’Bu projeden çıkacak sonuçlar, Türkiye genelinde uygulanacak. Türkiye’ye mal olmuş bir çalışma. Sonuçlara göre, Uzun Ömürlü Sathi Kaplama Şartnamesi geliştirilecek. Yol yapım şartları güncellenecek, yeni yapım teknikleri uygulanacak. Projeden çıkacak sonuçlar Türkiye genelinde yapılacak yol yapım şartnamesini değiştirebilecek ve yol yapımı bu proje sonucuna göre uygulanacak.’’

Projeden çıkacak sonuçlar sayesinde yolların ömrünün uzatılmasıyla giderlerin de ekonomiye kazandırılacağını söyleyen Karaşahin, bu şekilde ciddî bir tasarruf sağlanacağını sözlerine ekledi.

29.10.2009


 

Kadınlar silâhla nöbette

MALATYA’NIN Hekimhan ilçesine bağlı İğdir Köyünde, kadın ve erkekler, köyün yakınlarındaki dağlarda yaşayan keçi, geyik ve kuşları yasa dışı avlamaya gelenleri engellemek amacıyla tüfekli nöbet tutuyor.

Köyde nöbet tutan kadınlar, dağlarda doğal ortamda yaşayan çok sayıda yaban keçisi, ayı, domuz ve kuş türlerinin avlanmasını engellemek için uğraş veren erkeklere destek vermek için silâhlanarak nöbet tutmaya başladı. Yasa dışı avlanmaya gelenleri fark eden kadınlar havaya ateş ederek köylüyü haberdar ediyor. Gece köye yakın bölgelerde nöbet tutan kadınlardan en yaşlı olanı Elif İğdir (78), nöbet tutmanın zor olduğunu, ancak hayvanların öldürülmesini istemedikleri için buna katlandıklarını belirti. İğdir Köyü Muhtarı Hıdır Ekici de uzun süreden beri yetkili kurumlara ve kaymakamlığa yazı yazarak bölgede avlanmanın önüne geçilmesini talep ettiklerini, ancak hiçbir çalışmanın olmadığını söyledi.

29.10.2009


 

Umurbey’e, Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi

MEYVE üretim merkezi durumundaki Çanakkale’nin Lapseki ilçesine bağlı Umurbey Belde Belediyesi, 1 milyon liraya Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi kurdu.

Belediye Başkanı Ahmet Vedat Özkan, yaptığı açıklamada, küçük bir beldenin belediye başkanı olarak çevre ile ilgili sorunu çözdüklerini belirtti.Umurbey beldesinin adeta meyve üretim merkezi olduğunu bildiren Özkan, yörede yetişen kirazın yüzde 60’ının, şeftalinin ise yüzde 40’ının ihrac edildiğini kaydetti. Daha önce beldenin kanalizasyonunun meyve fidanlıklarının arasına aktığına işaret eden Özkan, bu durumun kokuya, sineklerin çoğalmasına ve görüntü kirliliğine sebep olduğunu belirtti. Tesisin yapımı için hibe kullanmadıklarını dile getiren Özkan, belediyenin İller Bankası’na 1 milyon TL borçlanarak tesisi kendi gücüyle yaptığını bildirdi. 3.5 dönümlük alanda kurulan tesisin 1.5 ay önce faaliyete geçti.

29.10.2009


 

Kısa yapılan mendirek, balıkçıları zora soktu

GİRESUN’UN Bulancak ilçesi Yalıköy Balıkçı Barınağı’nın ana mendireğinin kısa yapılması sebebiyle girişinin kumla dolması sonucu, barınaktaki 36 tekne ve motor güçlükle denize açılabiliyor.

Giresun Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Yılmaz Necipoğlu, yaptığı açıklamada, Yalıköy Balıkçı Barınağı inşaatına 1974’te başlandığını, aradan geçen 34 yılın ardından yapımının geçen yıl tamamlandığını hatırlattı. Barınak yapılırken yetkilileri 110 metre olarak projelendirilen ana mendireğinin 70 metre daha uzatılması konusunda uyardıklarını ancak dikkate alınmadığını savunan Necipoğlu, ‘’Barınak inşaatı tamamlandıktan sonra ısrar ettiğimiz konudaki haklılığımız ortaya çıktı. Denize açık bırakılan barınağın giriş ağzı sürekli kumla doldu. Şimdi balıkçı denize çıkamaz oldu. Çıkan ise canını ve malını riske atarak çıkıyor’’ dedi. Necipoğlu, barınak girişinde 3 metre olan derinliğin dolan kumla 30 santimetreye kadar düştüğünü söyledi.

29.10.2009


 

Kurban Bayramı, Egeli turizmciye umut olacak

KURBAN Bayramının, hem global kriz hem de domuz gribi endişesiyle daralma yaşayan turizm sektörüne hareket getirmesi bekleniyor.

Bayram için şimdiden rezervasyon almaya başlayan Egeli turizmciler, bayrama çeşitli kampanyalarla hazırlanırken, otellerde yüzde 100’e yakın doluluk beklentisi içine girdiler. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Veysi Öncel, Çeşme’de açık olan otellerin bayrama özel kampanyalar düzenlediğini ve müzikli programlar hazırladıklarını söyledi. ‘’Her yıl olduğu gibi Çeşme’de açık olan otellerimizin bayramı yüzde yüz dolulukla geçirmesini bekliyoruz’’ diyen Öncel, Çeşme’de termalin bulunmasının büyük bir avantaj olduğuna dikkati çekti. Rezervasyonların başladığını, ancak taleplere ilişkin bir şey söylemek için henüz erken olduğunu belirten Öncel, ‘’Bayram için fiyatlarımız oldukça cazip. Üç günlük paket programlar yaptık. Bu sene de bayramda Türkiye’de en çok tercih edilen yerlerin başında Çeşme gelecek’’ dedi.

29.10.2009


 

Isparta’dan yurt dışına elma ihracatı

TÜRKİYE’NİN elma bahçesi olarak nitelendirilen ve yılda 600 bin ton elma üretiminin gerçekleştirildiği Isparta, son iki yıldır yurt dışına da elma ihraç etmeye başladı.

İhracatçı Eğirdir Gülbudak Soğuk Hava Deposu Sahibi Ali Gülbudak, yaptığı açıklamada, bu yıl Isparta genelinde 600 bin tonluk elma üretiminin gerçekleştiğini bildirdi. Firma olarak bu yıl 30 TIR’la yurt dışına elma satışı yaptıklarını kaydeden Gülbudak, ‘’Ürdün, Irak, Suriye, Ürdün, Mısır, Libya ve Almanya gibi ülkelere elma satışlarımız başladı. İhracattaki amacımız şu aşamada kar etmek değil, bilâkis varlığımızı göstermek, buralara girerek, ‘Elmada biz de varız’ diyebilmek’’ diye konuştu. Gülbudak, yurt içinde de elma ihtiyacının büyük bölümünün Isparta’dan karşılandığını ifade etti.

29.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.