Güncel |
Açılım, kültürel zenginliğinizi gösteriyor |
Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, demokratik açılımla ilgili olarak ‘’Bunun izlenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu bize Türkiye’nin köklerinin ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Bu ülkede seyahat ederken zaten bunu görüyorsunuz. Türkiye çok zengin kültürel köklere sahip bir ülke, bu açılım da bunu ifade ediyor’’ dedi. Açılım, kültürel zenginliğiniz
ALMANYA'NIN Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, demokratik açılım çalışmalarının ‘’Türkiye’nin köklerinin ne kadar zengin olduğunu’’ gösterdiğini söyledi. Büyükelçi Cuntz, Adana Valisi İlhan Atış’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Cuntz, Adana’nın Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri olduğunu, İstanbul’dan sonra en çok bu şehri ziyaret ettiğini belirtti. İki ülke arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığını anlatan Cuntz, Almanya’nın Adana’da hem ekonomik, hem de kültürel alandaki faaliyetlerinin giderek hız kazandığını, bu ilişkilerin gelişmesinin memnuniyet verici olduğunu belirtti. Cuntz, bir gazetecinin ‘’demokratik açılımı’’ değerlendirmesini istemesi üzerine, ‘’Bunun izlenmesi gereken konu olduğunu düşünüyorum. Bu bize Türkiye’nin köklerinin ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Bu ülkede seyahat ederken zaten bunu görüyorsunuz. Türkiye çok zengin kültürel köklere sahip bir ülke, bu açılım da bunu ifade ediyor’’ diye konuştu. Vali Atış da Almanya’nın dost ve müttefik ülke olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Her ne kadar istemiyorlarsa da, (Almanya), AB’de birlikte olabileceğimiz bir ülke... Biz Alman halkını seviyoruz, Alman halkının da Türkleri sevdiğine inanıyorum. Şu anda Almanya’da 4 milyon Türk vatandaşının olduğunu biliyoruz. Artık biz akrabayız, öyleyse beraber olmak zorundayız.’’ Atış, enerji yatırım merkezi özelliğine kavuşan Adana’da dünyanın en gelişmiş ülkelerinden olan Almanya’yı görmek istediklerini de kaydetti. |
22.10.2009 |
OLUMLU BAŞLANGICIN ARKASI GELMELİ |
PKK militanlarının dağdan iniş sürecinde ilk deneme niteliğindeki girişlerin genel olarak problemsiz ve sakin bir şekilde tamamlanması ve gelenlerin tamamının serbest bırakılması, olumlu bir başlangıç olarak değerlendirildi. Sorguları uzayan örgüt mensuplarının, yasaları zorlayan söylemlerden vazgeçmeleri konusunda DTP lideri tarafından ikna edilmeleri de dikkat çekici bulundu. HERKES ÇOK DİKKATLİ DAVRANMALI
Bu olumlu başlangıcın dağdan iniş ve teslim olma sürecini teşvik edip hızlandırabileceği ifade edilirken, ilgili tarafların ve kamuoyunun bu hassas süreçte çok dikkatli davranıp, provokasyon girişimlerine malzeme verebilecek tavırlardan kaçınmaları gerektiği hatırlatılarak, önemli olanın, akan kanın artık durması olduğu gerçeğinin idrak ve sorumluluğu içinde hareket edilmesi gerekiyor. |
22.10.2009 |
Powell’ın pişmanlığı |
Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM Güvenlik Konseyi toplantısında ‘Irak’ta kitle imha silâhları var’ demesinden önce, istihbarat birimlerinin İngiltere ve diğer ülkelerden aldıkları istihbaratla kendilerine Saddam’ın kitle imha silâhlarına sahip olduğundan kesinlikle emin olduklarını bildirdiklerini söyledikten sonra, “Ama aslında istihbarat birimlerinin yanıldığını öğrendik. Kandırılmıştık ya da kendimizi kandırmıştık. Silâhlar orada değildi. Bu sonuçtan her zaman pişmanlık duyuyorum” diye konuştu. Powell’in pişmanlığı
ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell, “(ABD’nin Irak’ta kitle imha silâhı olduğu iddiası) silâhlar orada değildi. Bu sonuçtan her zaman pişmanlık duyuyorum’’ dedi. Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) tarafından düzenlenen ‘’Anneler Teröre Karşı’’ konferansında bir konuşma yapan Powell, bir soru üzerine ‘’Demokratık Açılım’’la ilgili, ‘’Doğru araç kombinasyonları kullanılırsa başarılı olacağını düşünüyorum. Eğer başarılı olursa sadece dünyanın bu kısmına değil, tamamına etki edecektir’’ dedi. Colin Powell, ‘’2003 yılında BM Güvenlik Konseyi toplantısında ‘Irak’ta kitle imha silahları var’ dediği’’ hatırlatılarak yöneltilen bir soruyu cevaplandırırken o toplantıdan 3 ay önce istihbarat birimlerinin İngiltere ve diğer ülkelerden aldığı istihbaratla kendilerine Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğundan kesinlikle emin olduklarını bildirdiklerini anlattı. ‘’Sonuçlarından emin olmadığı bu çatışmadan kaçınmayı çok istediğini’’ ifade eden Powell, bunun akabinde düzenlenen kongrede Başkan ve diğer yetkililerle bu endişeyi paylaştıklarını dile getirdi. Powell, ‘’Ama aslında istihbarat birimlerinin yanıldığını öğrendik. Kandırılmıştık ya da kendimizi kandırmıştık. Silahlar orada değildi. Bu sonuçtan her zaman pişmanlık duyuyorum. Bu bilgi yanlıştı, orada silah yoktu. Ve oradaki üs çatışma amaçlı değildi, ama bize söylenen bu şekilde. Böyle inanarak, istihbarat birimlerinin bize verdiği doğrultuda hareket ettik’’ diye konuştu. |
22.10.2009 |
Habur’daki olay olumlu bir adım |
AB Dönem Başkanı İsveç’in Ankara Büyükelçisi Christer Asp, “Habur’da yaşanan olay, demokratik açılımla ilgili olumlu bir ilk adımdır” dedi. Trabzon Valisi Recep Kızılcık’ı ziyaret için valiliğe gelen AB büyükelçilerinden, dönem başkanı İsveç’in Ankara Büyükelçisi Asp, basın mensuplarının, Türk hükümetinin demokratik açılım politikası ve terör örgütü PKK’nın mensuplarının Türkiye’ye gelerek teslim olmasına ilişkin sorularını cevapladı. Büyükelçi Asp, Türk hükümetinin bir demokratik açılım süreci ilan ettiğine işaret ederek, “AB, her türlü demokratik açılımı desteklemektedir. Bizler şimdi bu açılımla ilgili ne gibi somut adımlar atılacağını görmek istiyoruz. Bulunacak çözümün, şiddetten uzak ve barış getirecek bir sonuç olması gerekiyor. Habur’da yaşanan olay, demokratik açılımla ilgili olumlu bir ilk adımdır” diye konuştu. “Sümela Manastırı’nın ibadete açılmasına” ilişkin soru üzerine de Asp, şunları söyledi: “Türkiye’nin sahip olduğu kültürel varlıkların nasıl kullanılacağına Türkiye karar verir. Türkiye, kültürel zenginlikler bakımından zengin bir ülke. Bu kültürel zenginliklerin gelecek nesillere aktarılması lâzım.” |
22.10.2009 |
Teröre desteği kesmek önemli |
İNGİLTERE'NİN Ankara Büyükelçisi David Reddaway, terörle mücadelede en büyük hedefin sıradan insanların teröre verdiği desteği kesmesini sağlamak olduğunu söyledi. Geçen ay göreve başlayan Reddaway, bir grup Türk gazeteciyle tanışma toplantısı yaptı. Türkiye’nin terörle mücadele ve açılım tartışmalarıyla ilgili sorularla karşılaşan Reddaway, daha önce İrlanda Cumhuriyeti’nde büyükelçilik yaptığı için Kuzey İrlanda’daki normalleşme sürecinden örnekler verdi. Türkiye’de demokratik açılım ve terör örgütüne dair gelişmeler sorulunca, “Teröristlerin oksijeni olan halk desteğini kesmek gerek” diyen Reddaway, halkın büyük çoğunluğunun terörizmin ters etkileri ve zararlarını görmesini sağlamayı amaçlamak gerektiğini belirtti. Birçok toplumda normal siyasi alanda faaliyet göstermek istemeyecek aşırı gruplar olabileceğini belirten Reddaway, halkın geniş bölümünün terörizmi reddetmesini sağlamanın şart olduğunu kaydetti. Reddaway, “Sıradan insanlar sorunlarını meşru kanallarla ifade edebileceklerini görürse, teröre halk desteği kesilir” dedi. |
22.10.2009 |
Huzura yardım edecek herşey iyi karşılanmalı |
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olmasıyla ilgili olarak, ‘’Türkiye’nin barışına, ülkenin huzuruna, sükûnuna yardım edecek her şeyin, herkes tarafından iyi karşılanması gerekir’’ dedi. Türkiye 11. Enerji Kongresi ve Sergisine katılan Demirel, bir gazetecinin, ‘’Terör örgütü PKK üyelerinin teslim olmasıyla ilgili muhalefetin sert tepkileri bulunduğunu, bu konuda kendi görüşünün ne olduğunu’’ sorması üzerine ‘’Türkiye’nin barışına, ülkenin huzuruna, sükununa yardım edecek her şeyin, Türkiye’de herkes tarafından iyi karşılanması gerekir. İnşallah sonu iyi olur’’ diye konuştu. Demirel, ‘’Azerbaycan’ın Türkiye’ye tepkilerini nasıl değerlendirdiği’’ yönündeki soruya da ‘’Türkiye, Azerbaycan’a zarar verecek hiçbir şey yapmaz. Azerbaycan, Türkiye’yi değerlendirmekte acele etmemeli. Azerbaycan, Türkiye’ye küsemez, Türkiye de Azerbaycan’a küsemez. Bunlar kardeş ülkelerdir. Birbirlerini anlamak durumundadırlar. Türkiye ne söylediyse, onu yapacaktır’’ cevabını verdi. |
22.10.2009 |
‘Kimseden talimat almadık’ |
ERGENEKON dâvâsı savcılarından Mehmet Ali Pekgüzel, ‘’Cumhuriyet savcıları olarak kimseden talimat almadık. Talimat almadığımız gibi iftira ve tehdit olaylarıyla da karşılaşıyoruz’’ dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın çapraz sorgusuna ara verilmesinin ardından sanık ve avukatların talepleri alındı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Sevgi Erenerol’un avukatı Vural Ergül, tahliye talebinde bulundu. Ergül, ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsında tutuklu sanık Tuncay Özkan’ın bilgisayar ekranında yer alan ‘’Asrın davası, Ergenekon avukatına soruşturma, savcılara hakaret etmişti’’ yazılı bir televizyon kanalına ait dondurulmuş görüntüyü kendisinin koyduğunu söyledi. Duruşmada taleplerin alınmasının ardından savcı Mehmet Ali Pekgüzel, görüşünü açıkladı. Pekgüzel, tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in duruşmada ‘’AB ve ABD’nin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne talimat verdiğini, Ergenekon soruşturmasının uluslar arası bir komplo olduğunu’’ söylediğini belirterek, ‘’Cumhuriyet savcıları olarak kimseden talimat almadık. Talimat almadığımız gibi iftira ve tehdit olaylarıyla da karşılaşıyoruz’’ dedi. Pekgüzel, savcılık makamının AB’nin bu dâvâya yönelik açıklamalarından etkilenmediğini ifade etti. |
22.10.2009 |
Ergin: Yargılamaya etki etmem mümkün değil |
ADALET Bakanı Sadullah Ergin, terör örgütü PKK üyelerinin nasıl serbest bırakıldığı sorularına karşılık, ‘’Bir bakan olarak benim bu süreçte yapılan yargılamaya şu ya da bu şekilde etki etmem mümkün değil’’ dedi. Ergin, TBMM’de gazetecilerin, ‘’PKK’lıların nasıl serbest kaldığı merak ediliyor. Etkin pişmanlıktan yararlanmadıkları söyleniyor’’ demesi üzerine, şunları söyledi: ‘’Mahkemelerin aldığı kararların ya da savcılıkların vermiş olduğu kararların nasıl olduğunu bana soruyorsanız, bugüne kadar gene sorun. Bunlar, soruşturmalar tamamen savcılıklar tarafından yapılıyor, kararlar mahkemeler ve hakimler tarafından alınıyor. Dolayısıyla bir bakan olarak benim bu süreçte yapılan yargılamaya şu ya da bu şekilde etki etmem mümkün değil. Müdahale etmem, değerlendirme yapmam doğru olmaz’’ Bir gazetecinin İmralı’ya yeni mahkûmların ne zaman gideceği sorusuna, ‘’Çalışılıyor’’ karşılığını veren Ergin, ‘’Belli olduğunda sizinle paylaşılır zaten’’ dedi. Ergin, bir başka soru üzerine de, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘’Etkin pişmanlık’’ maddesinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise ‘’Şu anda elimizde öyle bir şey yok’’ diye konuştu. |
22.10.2009 |
Türk “diasporası” kuruluyor |
DEVLET Bakanı Faruk Çelik, soydaşlar ve akraba toplulukları için bir başkanlık kuracaklarını bildirerek, ‘’Başkanlık, dış Türkler ve akraba topluluklarına yönelik bir anlamda diaspora, Türkiye’nin diasporası diyebileceğimiz bir yapılanma’’ dedi. Bakan Çelik, yaptığı açıklamada, 50 yıllık işçi göçü sonucunda bugün artık bulundukları ülkelerde kalıcı olan 5 milyona yakın Türk vatandaşı olduğunu belirtti. Yurt dışındaki vatandaşların, yaşadıkları ülkelere ve Türkiye’ye ekonomik ve sosyal katkılarının göz ardı edilemeyeceğine işaret eden Çelik, bu vatandaşlara sahip çıkmak için pek çok kurumun sorumluluğu olduğunu ancak vatandaşların muhatap olacağı, tek telefonla ulaşabilecekleri bir birimin bulunmadığını dile getirdi. Dış Türkler ve akraba toplulukları için de hassasiyet ve özene ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, bu bölgelerdeki hizmetlerin daha ayrıntılı bir şekilde ele alındığı, planlama ve koordinasyonun sağlandığı, kurumsal hafızanın oluşması ve sürekliliğin temini için ülke ve bölge masalarının bulunduğu bir başkanlığa ihtiyaç olduğunu ifade etti. Bu çerçevede, ‘’Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’’ adıyla bir kurum oluşturacaklarını belirten Çelik, yasa tasarısını Başbakanlığa sunduklarını bildirdi. Kurumun bir başkan, 2 başkan yardımcısı, 5 daire başkanlığı, 3 kurul ve uzmanlıklardan oluşan bir yapıyı teşkil ettiğini anlatan Çelik, kuracakları başkanlığın ‘’bürokratik ve hantallıktan uzak, uzmanlık ve dinamizmin öncelendiği bir yapı’’ olacağını söyledi. Başkanlıkla, hem yurt dışında yaşayan vatandaşların haklarını korumayı, hayat kalitelerini artırmayı, yaşadıkları yerde organize olmalarını sağlamayı, hem de soydaş ve akraba topluluklarıyla sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Bakan Çelik, ‘’Başkanlık, dış Türkler ve akraba topluluklarına yönelik bir anlamda diaspora, Türkiye’nin diasporası diyebileceğimiz bir yapılanma. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar hem soydaşların hem de akraba toplulukların bulunduğu bir coğrafyaya parçalı, klâsik bir dışa bakış mantığıyla hizmet sunmanın yeterli olmadığına inanıyorum’’ diye konuştu. |
22.10.2009 |
Protokol Mecliste |
Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller, “Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’’ adıyla TBMM Genel Kuruluna geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu'nun bilgi vermesinden sonra parti sözcüleri protokol ve tasarıya ilişkin görüşlerini açıkladılar. Protokoller Meclis’te
Türkİye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller, TBMM Başkanlığına sunuldu. Protokoller, ‘’Türkiye ile Ermenistan Arasında Diplomatik İlişki Kurulmasına Dair Protokol ile Türkiye ile Ermenistan Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’’ adıyla TBMM Başkanlığına geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da dün öğleden sonra TBMM Genel Kurulunda, protokollere ilişkin bilgi verdi. Kanun tasarısı, TBMM Başkanlığınca Dışişleri Komisyonuna sevk edilecek. Tasarı, Komisyonda kabul edilmesi halinde Genel Kurulda ele alınacak. Tasarının gerekçesinde, ‘’İki protokolün Türkiye’nin komşu ülkelere yönelik izlediği ‘sıfır sorun’ siyasetiyle uyumlu şekilde, bölgesinde istikrar, barış, güven ve refahın sağlanması amacına hizmet edeceği değerlendirilmektedir. Türkiye; uluslar arası hukuk ilkeleri zemininde kapsamlı ve kalıcı barışın sağlanması için, mevcut ihtilâfların barışçı yollardan çözümlenerek bölgede güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesini, uyuşmazlıkların, bölgesel işbirliği ve refahın önünde teşkil ettiği engellerin, millî menfaatlere halel getirilmeksizin, ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir’’ denildi.
PROTOKOL İSVİÇRE’DE İMZALANMIŞTI İsviçre’nin Zürih şehrinde imzalanan protokol, özetle, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngörüyor. Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan, gerek ikili, gerekse uluslar arası ilişkilerinde, ‘’eşitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı’’ ilkelerine saygılı olacak. İki ülke protokolle ayrıca, aradaki mevcut sınırı uluslar arası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıyarak, ortak sınırın açılmasını kararlaştırıyor. Protokole göre iki ülke, terörizmin bütün biçimlerini, şiddeti ve aşırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teşvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karşı mücadelede işbirliğine gitmeyi taahhüt ediyor. |
22.10.2009 |
Cumhurbaşkanı Gül, Aliyev’i aradı Yanlış anlamalar giderildi |
CumhurbaşkanI Abdullah Gül’ün, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir telefon görüşmesi yaptığı ve iki lider arasında, ‘’zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği’’ bildirildi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bugün bir telefon görüşmesi yaptı. Gül, uzun ve kapsamlı gerçekleştirilen görüşmede, sırasıyla ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması konusunda yaptığı görüşmeler hakkında Aliyev’i bilgilendirdi. Gül ve Aliyev arasında, ‘’Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde zafiyet varmış gibi bir görüntünün yanlışlığı konusunda görüş birliğinin teyit edildiği’’ ve ‘’zorlu bir süreçten geçerken ortaya çıkan bazı duygusal tepkilerin yol açtığı yanlış anlama ve algıların giderildiği’’ kaydedildi. |
22.10.2009 |
DAVUTOĞLU, BUGÜN BAKÜ’YE GİDECEK |
Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Dışişleri Bakanları Toplantısına katılmak üzere Azerbaycan’ın başşehri Bakü’ye gidecek. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Davutoğlu’nun bugün Bakü’de düzenlenecek olan toplantıya katılmak amacıyla bu ülkeye gideceği belirtildi. Davutoğlu’nun bu çerçevede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile de görüşmesinin öngörüldüğü bildirildi. Öte yandan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyet de, Azerbaycan Millî Meclisinin dâvetlisi olarak 25-28 Ekim tarihleri arasında Azerbaycan’a gidecek. |
22.10.2009 |
Belediyeler, bütçelerinde 7 milyar lira açık verdi |
İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, yerel yönetimlerin 2008 yılında bütçe gelirleri toplamının 39 milyar lira, harcamaların ise yaklaşık 46 milyar lira olduğunu ifade ederek, 7 milyar liralık açık bulunduğuna dikkat çekti. Bakan Atalay, Bilkent Otel’de düzenlenen ‘’II. Yerel Yönetimlerin Malî Yönetimi Forumu’’nun açılışında yaptığı konuşmada, yerel yönetimlere aktarılan kaynağın kendi dönemlerinde arttırıldığını dile getirerek, 2002’de merkezi bütçeden belediyelere aktarılan kaynağın 4,7 milyar lira olduğunu, 2008’de 15,8 milyar lirayı bulduğunu ifade etti. Atalay, yerel yönetimlerin malî yapısıyla ilgili bilgi verirken de 2008 yılı bütçe gelirleri toplamının yaklaşık 39 milyar lira, harcamaların ise 46 milyar lira olduğunu ifade ederek, oluşan 7 milyar liralık açığa dikkati çekti. Bunun ciddî bir açık olduğunu belirterek, bakanlığa gelen kredi talepleri ve belediye başkanlarıyla yapılan görüşmelerden edinilen intibayla bu açığın da artma eğilimi bulunduğunu söyledi. Atalay, belediyelerin denk bütçe ilkesine dikkat etmelerini istedi. Mahallî İdarelerde 2009 ağustos ayı itibariyle toplam 301 bin 500 kişinin istihdam edildiğini, bunun 258 bin 891’inin belediyelerde, 37 bin 539’unun il özel idarelerinde, 5 bin 70’inin mahalle idare meclislerinde çalıştırıldığını ifade eden Atalay, bunun diğer ülkelerle kıyaslandığında görece düşük kalabileceğini, ancak Türkiye şartlarında bazı belediyelerde istihdam edilen personel sayısının ‘’sorun’’ oluşturduğunu kaydetti. Atalay, yerel yöneticileri, fazla personel istihdam etmemeleri ve imar değişikliğine fazla gitmemeleri, süreci şeffaf yönetmeleri konusunda uyard |
22.10.2009 |
3 aylık esarette mutlu son |
Aden Körfezi’nde kaçırıldıktan 89 gün sonra korsanlarla yapılan anlaşma sonucu serbest bırakılan ‘’Horizon 1’’ gemisinin 17 mürettebatı uçakla İstanbul’a geldi. Ürdün’ün başşehri Amman’dan kalkan uçakla, dün sabah saatlerinde Atatürk Havalimanı’na inen mürettebat yakınları tarafından sevinçle karşılandı. Geminin 4. Kaptanı Aysun Akbay, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ‘’İlk başta çok korktuk. Aklımızın ucundan bile geçmezdi, böyle bir şey yaşayacağımız. Kumanya, su gibi şeylerde sıkıntı oldu. Onun dışında çok şükür bir sıkıntı yaşamadık’’ dedi. Aden Körfezi’nde çok zor günler geçirdiklerini belirten Akbay, ‘’Çok yorgunum, dinlenmeye ihtiyacım var. Aileme ‘çok iyiyim, iyiyim’ dedim ama anlatamadım. Çok korktular, inanmadılar. Ama iyiydim çok şükür sağ salim geldik. Kısaca anlatmam gerekirse sadece çok zor diyebilirim’’ diye konuştu. Bir gazetecinin geminin tek bayan mürettebatı olarak ‘’korsanların size yaklaşımı nasıldı?’’ şeklindeki sorusu üzerine Akbay, çok farklı bir yaklaşımın söz konusu olmadığını, sıkıntı yaşamadığını söyledi.’’Çalışmaya devam edip etmeyeceği’’ sorusu üzerine Akbay, ‘’Aden Körfezi’ne kesinlikle tekrar gitmeyi düşünmüyorum. Fakat tekrar gemide çalışacağım’’ dedi. Akbay, ‘’En çok neyi özlediniz?’’ sorusuna, ‘’Özgürlük’’ cevabını verdi. ‘’Horizon 1’’ gemisindeki 23 mürettebattan 17’si bugün İstanbul’a gelirken, 4 kişinin gümrük işlemlerindeki sıkıntılar sebebiyle Ürdün’de kaldığı, 2 kişinin ise gemiyle daha sonra geleceği bildirildi. |
22.10.2009 |
İstanbul’da, 10 okulda 16 öğrencide domuz gribi |
İstanbul Valisi Muammer Güler, ‘’İstanbul’da 10 ayrı okulda 16 öğrencide H1N1 virüsünün referans tahlil laboratuvarları sonuçları itibarıyla tesbit edildiği ortaya çıktı’’ dedi. Valilikte basın mensuplarına açıklama yapan Güler, dün domuz gribine yakalanan öğrenci sayısının 6 olarak açıklandığını hatırlatarak, dün rakamın 16’ya çıkmasının bir günde meydana gelen artış olmadığını vurguladı. Güler, ‘’Bu öğrenciler, son 5 günden beri, yani cuma gününden beri evlerinde tedavileri sürmekte olan öğrencilerden tahlil sonuçları alınanlarla ilgidir’’ diye konuştu. Virüs tesbit edilen çocukların tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğünü, yakın temas içinde olanların tedavilerine de başlandığını anlatan Vali Güler, ‘’Grip emaresi olan çocukların okullara gönderilmemesi velilere tavsiye edilmektedir’’ dedi. Bu çocukların, farklı sınırlarda olduğunu kaydeden Güler, ‘’Şu anda okulların tatil edilmesini gerektiren bir durum yoktur’’ ifadesini kullandı. Domuz gribi vak'asıyla ilgili İstanbul’da 30 Nisandan beri takibinin sürdürüldüğünü, 14 Mayısta ilk vak'anın görüldüğünü hatırlatan Güler, o zamandan bu yana 1300’e yakın tahlilin gerçekleştirildiğini ve bunlardan 258’inde virüs tesbit edildiğini ve bunlardan çoğunun yurt dışından gelen kişiler olduğunu belirtti. İstanbul Valisi Güler, İstanbul’daki referans kabul edilen Çapa Hastanesi laboratuvarında şu anda 40 kişinin tahlilinin sürdüğünü, bunlardan 22’sinin 18 yaş altı olduğunu söyledi. |
22.10.2009 |
Bizi etnik unsurlar ayıramaz |
AğrI’da toplu açılış törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Türkiye’nin çok önemli süreçlerden ve tarihi günlerden geçtiğini’’ vurguladı. ‘’Çok daha aydınlık, çok daha mutlu ve müreffeh bir geleceği hep beraber inşa edeceğiz’’ diyen Erdoğan, başlattıkları demokratik açılım sürecini ‘’akamete uğratmak, önünü kesmek, baltalamak, kardeşliğin, huzurun önüne geçmek için çabalayanlar bulunduğunu’’ söyledi. Erdoğan, ‘’İşte önceki gün Habur’da, umutlarımızı arttıran bir gelişme yaşandı. 34 kişi geldi, sorgulandı ve yasalarımız çerçevesinde, suça karışmadıkları için serbest bırakıldı. Ama, dikkatlerinizi bir noktaya çekmek istiyorum. Habur’daki o anlamlı manzarayı, sorumsuzca, kaygısızca, düşüncesizce kışkırtanları da gördünüz. Bizi bu alt kimlik, etnik unsurlar ayıramaz, ayırmamalı. Ben Rize’liyim. Eşim Siirt’li. Bak biz buluştuk. Demek ki oluyor. Ama bizim ayrılığımız, gayrılığımız yok. Çünkü biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevdik’’ dedi. |
22.10.2009 |
Zekeriya Karaman ifade verdi |
Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürüten Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının talebi doğrultusunda talimatla Ankara Adalet Sarayında ifade verdi. Talimat Bürosu Savcısı Mehmet Taştan tarafından ifadesi alınan Karaman, adliyeden ayrılışı sırasında basın mensuplarının soruları üzerine, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. Derneği soruşturması kapsamında ifade vermek için geldiğini söyledi. Karaman, ‘’İfade sırasında susma hakkınızı kullandınız mı?’’ sorusunu ise ‘’evet’’ diye cevapladı. Basın mensuplarının, aynı yöndeki soruda ısrar etmesi üzerine Karaman, ‘’Dosyada gizlilik kararı var biliyorsunuz. Savcıya sorun’’ dedi. |
22.10.2009 |
4 yılda bir seçim Komisyondan geçti |
Mİlletvekİlİ seçimlerinin 4 yılda bir yapılmasını ve nüfusu 2 milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili hüküm de içeren yasa teklifi, TBMM Anayasa Komisyonunda kabul edildi. AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan Komisyonda, AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ile AKP Bayburt Milletvekilleri Ülkü Güney ve Fettani Battal’ın Milletvekili Seçimi Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifleri birleştirilerek görüşüldü. Kabul edilen teklif, 2007 yılında Anayasada yapılan değişikliğe paralel olarak Milletvekili Seçim Kanunu’nda düzenleme yapılmasını içeriyor. Buna göre, milletvekili seçimleri 4 yılda bir yapılacak. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son Pazar günü oy verilecek. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak 90 günlük sürenin ilk günü, seçimin başlangıç tarihi olacak. Teklifle, nüfusu 2 milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerle ilgili de düzenleme yapılıyor. Düzenlemeyle, nüfusu 2 milletvekili çıkarmak için yeterli olmayan illere iki milletvekili çıkarma hakkı tanınıyor. |
22.10.2009 |
Danıştay’a katsayı başvurusu |
İzmİr 29. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Erhan Atlı, lise son sınıfta okuyan kızı için, yeni sistemin 2010 yılındaki üniversite sınavında uygulanmaması istemiyle Danıştaya başvurdu. Hakim, dava dilekçesinde, tek katsayı uygulamasının Matematik-Fen grubu öğrencilerine bariz şekilde avantaj sağladığını öne sürdü. Hakim Atlı, Danıştaya sunulmak üzere İdare Mahkemesi Başkanlığına verdiği dava dilekçesinde, YÖK’ün 21 Temmuz 2009 tarihli kararıyla, kendi alanından bölüm seçen öğrenciler ile alan dışı tercih yapan öğrenciler arasında uygulanan katsayı farkının kaldırıldığını belirtti. Kendisi gibi hukukçu olmak isteyen kızı Bornova Anadolu Lisesi öğrencisi Banu Atlı’nın, Türkçe, matematik, tarih, coğrafya ağırlıklı eğitim gördüğünü ve Türkçe-Matematik bölümünü seçtiğini belirten Atlı, dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: ‘’Kızım, Türkçe-Matematik bölümünü seçtiği 2007-2008 yılındaki kurallara göre alan seçmiş ve geleceğine yön vermiştir. Bu yıl sınava katılacaktır. Yükseköğretim Kurulunun tesbit ettiği kurallar ile başladığı yarışın son bölümünde kural değişikliğiyle karşılaşmıştır. Yeni kurallar kızımın durumunda olan öğrenciler yönünden değil, bir yıl sonra üniversite sınavına girecek, yani 2010-2011 yılında sınava girecek öğrenciler yönünden uygulanması gerekir.’’ Getirilen yeni sistemle pek çok sayısal öğrencisinin tercihlerini fen grubundan hukuk, siyasal gibi okullara yönelttiğini kaydeden Erhan Atlı, ‘’Bu durum dershanelerdeki bölüm ayrışmalarından da açıkça bellidir. Yeni sistem çok bariz şekilde sayısal eğitimi alan, 2009-2010 eğitim yılında üniversite sınavına girecek öğrenciler açısından avantaj sağlamıştır. Kamu kurum ve kuruluşları yaptıkları işlemlerde, hukuk devleti, eşitlik, güvenilirlik ilkelerini zedelememelidir’’ dedi. Daha önce konulan kurallara göre hazırlık yapan öğrenciler yönünden son anda yapılan kural değişikliğiyle, bir kısım öğrencilerin daha avantajlı duruma getirilmesinin ‘’hukuka uygunluk’’ prensibi ile de bağdaşmadığını savunan Atlı, eskisi gibi kendi alanını tercih eden öğrenciler için 0.8, alan dışı tercihler için de 0.3’lük katsayı uygulamasının bu yıl da sürmesini talep etti. |
22.10.2009 |
DERSHANE ÖĞRETMENLERİ RESMÎ OKULLARDA DERS VEREMEYECEK |
Dershane öğretmenleri, resmi okullarda ders veremeyecek, ancak özel öğretim kurumlarında ders saati ücretli olarak derse girebilecek. Millî Eğitim Bakanlığı Özel Dershaneler Yönetmeliği, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe göre, Dershane öğretmenleri, resmi okullarda ders veremeyecekler ancak özel öğretim kurumlarında ders saati ücretli olarak derse girebilecekler. Bir haftada girebilecekleri toplam ders saati sayısı, mevzuatta belirtilen haftalık ders saat sayısını aşamayacak. Dershanelerde, Seviye Belirleme Sınavına hazırlık programları 200 ders saatinden az, yüksek öğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları ise 250 ders saatinden az olamayacak. |
22.10.2009 |
3 YENİ DOMUZ GRİBİ LABORATUVARI AÇILACAK |
İstanbul, İzmir ve Adana’da Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’ne (RSHM) bağlı, domuz gribi virüsünün analizini yapacak üç yeni laboratuvar kurulacak. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, halen A(H1N1) virüsünün analizlerinin yapılabildiği, biri RSHM bünyesinde diğeri de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde iki viroloji laboratuvarı bulunduğunu söyledi. RSHM’nin kapasitesinin yılda 3-4 bin örneğe bakmak için yeterli olduğunu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin de yılda 2 bin örneğe bakabilecek kapasiteye sahip bulunduğunu anlatan Ertek, hem ulaşım kolaylığının sağlanması hem de kapasitenin arttırılması açısından üç ilde daha RSHM müdürlüklerine bağlı laboratuvarların hizmete gireceğini bildirdi. Ertek, İstanbul, İzmir ve Adana’daki yeni laboratuvarların 1 Kasım’da faaliyete başlamasının planlandığını belirtti. |
22.10.2009 |
BUPS’da eğitim tekrar başladı |
Domuz gribi dolayısıyla bir hafta tatil edilen Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulunda eğitime yeniden başlandı. BUPS İlköğretim Okulu, öğrencilerde domuz gribi virüsü tesbit edilmesi sebebiyle bir hafta eğitime ara vermişti. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Okulun Genel Müdürü James Swetz, ‘’Kaç öğrencide domuz gribi virüsü tesbit edildi?’’ sorusuna Swetz, ‘’Şu ana kadar 26 öğrencide H1N1 virüsü için pozitif yanıt verdi. Ama hepsinin şu ana kadar iyileştiğini biliyoruz’’ cevabını verdi. Başka tür grip ve soğuk algınlığı geçiren pek çok öğrencinin olduğunu belirten Swetz, ‘’Onun için kaç tanesi budur, kaç tanesi değildir. Bunu söylemek çok zor’’ dedi. Hasta çocukların evde tutulması gerektiğini vurgulayan Swetz, ailelerin doktorlarıyla beraber buna karar vereceklerini söyledi. Swetz, ‘’Okul olarak herhangi bir tedbir aldınız mı?’’ sorusu üzerine, ‘’Kapalı olduğumuz, hafta boyunca bu konuda eğitim için çalıştık. Velilerimize mesajlar yolladık. Hasta olan çocukların okulda tutulmayacağını biliyoruz. Burada doktorlarımız ve hemşirelerimiz var. Eğer bir acil durum olursa onlar da her zaman müdahale etmeye hazırlar. Semptomları iyi bir şekilde anlattık ki hasta olan çocuklar evde tutulabilsin’’ diye konuştu. Swetz, dedikodulara mahal vermemek için velileri güncel olarak sürekli bilgilendirdiklerini de kaydetti. BUPS İlköğretim Okulu’nun toplam 597 öğrencisi bulunuyor. |
22.10.2009 |
Çorum’da 3.5 şiddetinde deprem |
Çorum’da gece saatlerinde 3.5 büyüklüğünde hafif şiddetli deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi’nden alınan bilgiye göre, hafif şiddetteki depremin merkez üssü Çorum olarak bildirildi. Gece saat 3.18 sıralarında kaydedilen ve şiddeti 3.5 olarak ölçülen depremin, yer yüzeyinin 5.0 kilometre altında meydana geldiği belirtildi. Hafif şiddetli deprem, özellikle yüksek binalarda hissedildi. |
22.10.2009 |
Yaz saati uygulaması hafta sonu sona eriyor |
Yaz saati uygulaması bu hafta sonunda sona eriyor. 25 Ekim Pazar günü 04.00’de saatler 1 saat geri alınacak. Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00’de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da 7 Mart tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ‘ileri saat’ uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00’de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00’de saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Türkiye Elektrik İletim A.Ş’nin (TEİAŞ) hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 500-600 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor. |
22.10.2009 |
3 Öğün, Aydın Üniversitesi’nde |
AydIn Üniversitesi yemek hizmetlerinde Üçöğün Hazır Yemek ve Ziyafet Hizmetleri A.Ş.’yi tercih etti. Yeni başlayan öğretim yılında Aydın Üniversitesinin Floryadaki kampüsünde, Üçöğün tarafından oluşturulan Food Court sayesinde günde 18 bin öğrenciye, dünya mutfaklarından lezzetler sunulacak. Türkiyedeki Üniversiteler arasında bir ilk olan Food Court’da, 5 restaurant, 2 cafeterya ve 6 kantin’den oluşan farklı bir konsept uygulanıyor. İtalyan mutfağı, inegöl köfte, Osmanlı mutfağı, fast food gibi degişik damak zevklerine uygun restaurantların yanısıra, campüs cafe, vitamin bar ile öğrenciler için oyun salonları, play station, internet vs. gibi sosyal ve eğlence imkânlarda sunularak, kampüs içinde sosyal paylaşım alanı oluşturulması hedefleniyor. |
22.10.2009 |
Anız yangınları sıkıntı oluşturabilir |
TahIldan sonra, Çukurova’da mısırda başlayan ve çevrede ciddî kirlenmeye yol açan anız yangınlarının, duman görüntülerinin uyduya takılması nedeniyle Kyoto Protokolü’ne taraf olan Türkiye’yi sıkıntıya sokabileceği bildirildi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, ‘’Anız yangınının, atmosferdeki karbon emisyonunu arttıracak ve iklim değişikliğine neden olacak etkisi var. Kyoto Protokolü’ne imza atan ülkelerdeki bazı kuruluşlar ve BM, atmosferdeki karbon gazı oranını yükseltme etkisine karşı Türkiye’yi bu konuda önümüzdeki dönemlerde ciddî şekilde uyarabilir. Çünkü karbon kotası diye bir konu var. Bu kota da Türkiye’yi zorlayabilir. Türkiye’ye, ‘Siz çevreyi anız yangınıyla çok kirletiyorsunuz’ diye baskı yapabilirler’’ diye konuştu. |
22.10.2009 |
Domuz gribi evde tedavi edilebiliyor |
DİyarbakIr Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat, domuz gribi olan kızının tedavisini evinde yapıyor. Kubat, grip olan 23 kişiden biri olan ilköğretim ikinci sınıf öğrencisi kızı M.K’yi evinde tedavi ediyor. ‘’Bu hastalık evde de tedavi edilebiliyor’’ diyen Kubat, sadece çocuğun dinlendirilmesi, ateşine dikkat edilmesi ve bunun yanı sıra sıvı gıdaların verilmesinin tedavide çok önemli bir yer tuttuğunu vurguladı. Sanıldığı kadar panik yapılacak bir hastalık olmadığını da ifade eden Kubat, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Ben de sonuçta doktorum. Ama bunun haricinde şu ana kadar çocuğuma uyguladıklarımın dışında hiç bir şey yapmadım. Evde gerek ben gerek annesi ateşini takip ediyor ve sıvı gıda veriyoruz. Annelerimizin özellikle temizliğe çok dikkat etmeleri gerekiyor. Özellikle kendi ellerini çok temiz tutmalılar. Ailenin diğer fertleri de el temizliğine çok dikkat etmeliler. Ayrıca havalandırmanın iyi yapılması gerekiyor. Çocuğun maske kullanması da büyük bir önlem olduğunu belirtmek istiyorum.’’ |
22.10.2009 |
Meclise pedal çevirecekler |
‘’350 Ankara Hareketi’’ üyelerinden Önder Algedik, yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin etkilerinin bütün dünyada hızla arttığını ve Türkiye’de de İstanbul ve Karadeniz’de yaşanan sel felâketleri, Konya Ovasının çölleşmesi, 2007 kuraklığı ile kendisini gösterdiğini söyledi. Bu aşırı iklim olaylarına karşı hâlâ bir şeyler yapmak için geç olmadığını, ancak zamanın bütün canlıların, hayatlarına mal olacak şekilde aleyhine işlediğini anlatan Algedik, bu kapsamda Aralık ayında bütün hükümetlerin iklim değişikliği konusunda görüşmeler yapmak ve sorumluluklarını belirlemek için Kopenhag’da toplanacaklarını hatırlattı. Algedik, Türkiye’nin de bu toplantıda yer alacağını belirterek, ‘’Hükümetleri karar ve sorumluluk almaya zorlamak için bu bizim son şansımız. Bütün dünyada 4000’den fazla şehirde eylemler yapılacak ve iklim değişikliğini durdurmak, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunu milyonda 350 parçacığa düşürmek için Kopenhag’da karar alınması istenecek. Şu an da bu rakam 387 ve hızla artmaya devam ediyor. Yaşanan felâketleri önlemek, ülkemizi de zorlayarak sorumluluk almalarını sağlamakla mümkün. Bu nedenle bizler 350 Ankara olarak bu taleplerimizi hükümete duyurmak için 24 Ekim Cumartesi günü saat 12.00’de bisikleti olanlarla Ulus’da-Gençlik Parkı’nda buluşup, saat 13.00’de bisikletli ve bisikletsizlerle birlikte Meclis Park’ta olacağız. Ellerimizde 350 flamaları taşıyacağız, meclis parkına vekillerimizi de davet edeceğiz. Eğer bir şeyler yapmazlarsa geleceğimizi yok edeceklerini hatırlatacağız.’’ |
22.10.2009 |
İmamın vaazıyla, okulda süt dağıtımı başladı |
BURDUR’UN Bucak ilçesi Seydiköy’de, köy imamının okuldaki çocuklara her gün süt içirilmesi vaazı üze-rine, ilköğretim okulunda öğrencilere süt dağıtılmaya başlandı. Seydiköy İmamı Hüseyin Güven, geçen hafta Cuma günü camide vatandaşlara ‘’paylaşım ve sadaka’’ konusunda vaaz verdi. İmam Güven, vaazın ardından vatandaşlara, öğrencilere hen gün teneffüste süt içirilmesi teklifinde bulundu. Seydiköy Kalkınma Kooperatifi tarafından karşılanan sütler, okulda kaynatıldıktan sonra 60 öğrenciye te-neffüslerde dağıtıma başlandı. |
22.10.2009 |
Tarihî Taşköprü, trafiğe açılmasın |
Adana Kent Konseyi, ‘’Tarihî Taşköprü’nün trafiğe açılmaması ve kaçak yapılaşmanın önlenmesi için ilçe belediye başkanlarına yasal görevlerinin hatırlatılması, aksi takdirde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı’’ yönünde karar aldı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın da katıldığı ve yaklaşık 3,5 saat süren Kent Konseyi Genel Kurulu’nda, iki maddelik gündem tartışmaya açıldı. Kent Konseyi Genel Sekreteri Fevzi Acevit’in yönettiği toplantıda, Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın Taşköprü’nün araç trafiğine yeniden açılması yönünde yaptığı başvuru hatırlatılarak, bu konuda kent meclisi üyelerinin görüşleri soruldu. Toplantıda söz alan ve aralarında Çukurova Turistik Otelciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı Tayyar Zaimoğlu, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Sadi Sürenkök, TURSAB Bölge Yürütme Kurulu Üyesi Nesrin Göçhan’ın da bulunduğu konuşmacılar, Taşköprü’nün trafiğe açılması konusunun tartışılmasına bile gerek olmadığını, kesinlikle yaya trafiğinde kalması yönünde görüş bildirdiler. Konuşmacılar, ayrıca, Taşköprü’nün turistik eşyaların satıldığı bir çarşı ya da sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir merkez olarak değerlendirilmesi, bunun yanı sıra köprünün iki ayağında düzenleme yapılarak buranın bir bütün olarak yeniden ele alınması gerektiği görüşünü savundular. Toplantıda söz alan bazı konuşmacılar da Yüreğir’de Seyhan’a ya da Seyhan’dan Yüreğir’e tek yönlü geçiş verilebileceği, bu konuda köprüye ihtiyaç duyanların büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirttiler. Söz alan konuşmacıları dinleyen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, 1661 yıllık tarihî Taşköprü’nün yeniden trafiğe açılması konusuna karar verme yetkisinin UKOME’de (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) olduğunu belirtti. |
22.10.2009 |
Kimseye haber vermeden belediyenin borcunu ödedi |
ISPARTA Belediyesi’nin Ramazan ayında 500’e yakın fakir aileye 30 gün boyunca verdiği iftar yemeğinden kaynaklanan borcunu, Ispartalı hayırsever bir iş adamı, kimseye haber vermeden yemeğin satın alındığı şirkete ödedi. Alınan bilgiye göre, Isparta’da halı yıkamacılığı yapan Yavuz Ali Ergün, Isparta Belediyesi’nin bir yemek fabrikasına olan borcunun büyük bir kısmını kapattı. 150 bin liralık borcun 120 bin liralık bölümünü belediyeye haber vermeden ödeyen esnafın kim olduğunu araştırarak öğrenen Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın, Ergün’e teşekkür plâketi verdi. Gazetecilere açıklama yapan 80 yaşındaki Ergün, uzun süredir hayır yapmayı planladığını belirtti. Ergün, ‘’Sessiz sedasız bir hayır yapmak istiyordum, belediyenin de Ramazan ayından kalan borcunun olduğunu öğrendim ve kapatmak istedim ama duyuldu’’ dedi. Belediyenin bütün Isparta’ya hizmet verdiğini kaydeden Ergün, özellikle Ramazan ayında yapılan bir hayrın borcunun beklememesi gerektiğini düşündüğünü ve bu nedenle borcu kapattığını bildirdi. Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın ise ‘’Bu davranış karşısında çok duygulandım, iş adamımız bu dünyada hâlâ böyle insanların var olduğunu bize gösterdi’’ dedi. |
22.10.2009 |
İneklerine hayat sigortası yaptırdı |
SAMSUN’UN 19 Mayıs ilçesinde geçimini iki ineğinden elde ettiği sütü satarak sağlayan bir kişi, ahırında bulunan ineklerine ‘’hayat sigortası’’ yaptırdı. Edinilen bilgiye göre, 19 Mayıs ilçesine bağlı Dereköy Beldesinde yaşayan Recep Öztürk (36), ahırında bulunan ve sütlerini satarak geçimini sağladığı iki ineğini hayat risklerine karşı güvence altına almak istedi. Bunun üzerine bir si-gorta şirketine ineklerin 6 ay sonraki değeri üzerinden ‘’hayvan hayat sigortası’’ yaptırdı. Öztürk, yaptığı açıklamada, ahırdaki ineklerini her türlü riske karşı güvence altına almak istediğini söyledi. Düzenli bir işi olmadığı için kendi sosyal güvencesinin de düzenli olmadığını belirten Öztürk, ‘’Ekonomik durumum çok iyi değil. Tarım sigortam vardı onu da düzenli ödeyeme-dim. Tek varlığım ve sermayem olan ineklerimin başına bir hal gelirse başka inek alacak durumum yok. Bu nedenle inekleri sigortalattım’’ dedi. Ahırında bulunan iki ineğini ilk etapta 6 ay sonraki değeri üzerinden sigortalattığını anlatan Öztürk, bir ineğinin bugünkü değerinin bin 200 lira olduğunu, 6 ay sonraki değerinin ise bin 500 lira olarak hesaplanarak sigortaladığını kaydetti. Öztürk, yaşadığı ilçede ilk kez ineklerini sigortalatan kişi olduğunu da ifade etti. |
22.10.2009 |
Verimlilik eğitimine sadece 4 kişi katıldı |
KASTAMONU Ticaret ve Sanayi Odasında (KATSO) gerçekleştirilen verimlilik eğitimine sadece 4 kişi katıldı. Millî Prodüktivite Merkezi (MPM) tarafından KATSO’da gerçekleştirilen verimlilik eğitimlerinde “Aile Şirketlerinde Yönetim Sorunları ve Kurumsallaşma” konusunda eğim verildi. MPM Uzmanı Dicle Yılmaz tarafından verilen eğitimde aile şirketlerinin yapısı, yönetim şekilleri, avantaj ve dezavantajları ile kurumsallaşması konuları anlatıldı. KATSO ve MPM işbirliği ile Nisan ayında başlayan Verimliliği Artırma Projesi kapsamındaki eğitimlere katılım gün geçtikçe düşüyor. Belirlenen 13 konu başlığı altında yapılmaya başlanılan eğitim seminerlerinin genel katılıma açık olmasına rağmen vatandaşlar ilgisiz kaldı. İlk günlerden itibaren belirli sayıda katılımla gerçekleştirilen eğitimlere, dün, sadece dört kişinin katıldı. |
22.10.2009 |
Besihane yangınında kışlık yemler yandı |
MANİSA’NIN Selendi ilçesinde meydana gelen yangında, Ege Bölgesi’nin en büyük besihanesi olarak kurulan Selendi Tarım Kooperatifi’nde bulunan büyükbaş hayvanların kış boyunca tüketmeleri için depolanan yemler yandı. Edinilen bilgiye göre, Selendi Tarım Kooperatifi’nin inşaatı devam eden bölümlerinde kaynak yapıldığı sırada çıkan kıvılcımlar, yem deposunun bulunduğu alanda yangına sebep oldu. Kooperatif çalışanlarının ve itfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangında, koope-ratifte bulunan 300 büyükbaş hayvan ile yakın zamanda gelecek hayvanların kış aylarında tüketmeleri için depolanan kaba yem, yonca ve silaj yandı. Kooperatif Ticaret İşleri Müdürü Metin Ekim, gazetecilere, kooperatif üyelerinin bütün maddî birikimlerini bu girişime yatırdıklarını, yangının kendilerini çok üzdüğünü kaydetti. Kooperatifte 300 olan hayvan sayısının artacağını, bu sebeple çok miktarda yem depoladıklarını ifade eden Ekim, ‘’150 ile 200 bin TL arasında maddî zararımız var. Yapacağımız hiçbir şey kalmadı’’ dedi. |
22.10.2009 |
Buca’da, Atık ilâç Merkezi hizmete girdi |
İZMİR Eczacı Odası ve Buca Belediyesi işbirliğinde hazırlanan ‘’Evsel Atık İlâç Toplama ve Bertarafı’’ projesi çerçevesinde, ‘’Atık İlaç Ayrıştırma ve Veri Analiz Merkezi’’ hizmete girdi. Buca Belediyesi Yeni Kültür Sarayı’nda düzenlenen törende konuşan Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, Türkiye’de ilk defa evsel ilâç toplanması ve bertarafı projesinin uygulandığını ve projenin İzmir Kalkınma Ajansı tarafından desteklendiğini söyledi. Tatı, sosyal belediyecilik çerçevesinde bu tür projeler içerisinde olduklarını, halkın yararına olan her proje içerisinde yer alacaklarını da sözlerine ekledi. Proje Koordinatörü Şule İlkkurşunlu da miadı geçmiş ilâçların çevreye zararını önlemek ve ülke ekonomisine katkı sağlamak amacıyla projenin hazırlandığını ve uygulamaya konulduğunu söyledi. |
22.10.2009 |
Geleceğin enerjisi hidrojen |
Bahçeşehİr Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Alnıak, ulaştırma sektöründe hidrojen enerjisine talebin arttığını belirterek, ‘’Hidrojen enerjisiyle çalışan otomobillerin 2013’ten sonra ticarileşeceği ve 2020’den sonra da pazarın genişleyeceği bekleniyor’’ dedi. Prof. Dr. Alnıak, yaptığı açıklamada, dünyanın enerji ihtiyacının büyük bölümünün fosil kaynaklardan karşılandığını, fosil kaynakların sona erme ihtimali dolayısıyla alternatif enerji kaynaklarının araştırılmasını gerektirdiğini söyledi. Alternatif enerji kaynaklarının fosil kaynaklarla mukayesesinin enerji piyasası kurumları arasında rekabeti ön plana çıkardığını bildiren Prof. Dr. Alnıak, rekabetin şiddeti sebebiyle küresel güçlerin konuyla doğrudan ilgilendiğini ifade etti. Bu yüzyılda hidrojen enerjisi üzerinde çalışmaların yoğunlaştığını belirten Prof. Dr. Alnıak, şunları söyledi: ‘’Dünyada hidrojen enerjisi araştırmalarına ABD, Japonya ve Avrupa öncülük ediyor. Hidrojen enerjisi talebi özellikle ulaştırma sektörü üzerinde yoğunlaşıyor. Hidrojen enerjisiyle çalışan otomobillerin 2013’ten sonra ticarileşeceği ve 2020’den sonra da pazarın genişleyeceği bekleniyor. Özellikle Avrupa Birliği’nin gelecek dönem vizyonu, 20-30 yıllık periyotta ulaştırmanın yüzde 5’inin hidrojen enerjisi ile sağlanması yönündedir. 2009 yılı itibariyle dünyada her yıl 50 milyon ton hidrojen üretilmekte, depolanmakta, taşınmakta ve kullanılmaktadır. En büyük kullanıcı kimya sanayi, özellikle de petrokimya sanayidir.’’ Hidrojen ekonomisinin, taşıtların ve elektrik dağıtım şebekesinin dengelenmesi için ihtiyaç duyulan enerjinin, hidrojen olarak depolandığı varsayılan bir ‘’gelecek ekonomisi’’ olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oktay Alnıak, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Hidrojen ekonomisi, fosil yakıtlar yerine temel enerji kaynakları ile biokütlelerden hidrojen yakıtı üretilmesini öngörüyor. Diğer bir deyişle hidrojen ekonomisi terimi başlıca enerji taşıyıcısının hidrojen olduğu bir ekonomiye geçişi ifade ediyor. Otoriteler geleceğin enerjisi olarak hidrojen enerjisini, geleceğin ekonomisi olarak da hidrojen ekonomisini kabul ediyor.’’ Prof. Dr. Alnıak, ayrıca hidrojen ekonomisinin oluşturulmasında aşılması gereken sorunlar olduğunu da sözlerine ekledi. |
22.10.2009 |
Aya nükleer reaktör planı |
NASA 2020 yılında ayda küçük bir nükleer reaktör kurmayı planlıyor. Ayda nükleer reaktörün kurulmasından 4 yıl sonra burada astronotlar sürekli bir şekilde görev yapacak ve aydaki bu “üssü” gelecekte yapılacak insanlı uzay yolculukları için kullanılabilir hale getirecek. Ayda görev yapacak astronotlar için gerekli olan enerjinin sağlanabilmesi amacıyla bu nükleer reaktöre ihtiyaç duyulduğu, bu konuda araştırma yapan bilim adamlarının, ürettikleri “ay reaktörünün” güvenli ve verimli bir şekilde çalışacağından emin olduğu belirtildi. |
22.10.2009 |
Çin’den Everest’te deprem üssü |
Çİnlİ bilim adamları, Everest Dağı’nda inşa edilen bir deprem istasyonunu kullanmaya başladı. Çin medyasının verdiği bilgiye göre, Bölgesel Sismoloji Bürosu Direktör Yardımcısı Şang Rongbo, Tibet’teki Tingri Bölgesinde 4255 metrede bulunan istasyonun hafta sonunda faaliyete geçtiğini belirtti. Şang, istasyonun Çin-Nepal sınırı boyunca meydana gelen sismik olayların gerçek zamanlı verilerini uydu aracılığıyla bir başka yerdeki araştırma merkezine ileteceğini kaydetti. |
22.10.2009 |
Ağ örücü dev örümcek keşfedildi |
Bİlİm adamları, Afrika ve Madagaskar’da yaşayan, ağ örücü dev bir örümcek türü keşfettiler. Araştırmacılar, bunun bilinen en büyük ağ ören örümcek olduğunu, bu türün dişilerinin, çapı 1 metreyi bulan ağ örme yeteneğine sahip olduğunu bildirdiler. Bu türün sadece dişilerinin çok büyük olduğu, gövdelerinin 4 santimetre genişliğine, bacak açıklıklarının 12 santimetreye vardığı belirtildi. Yeni örümcek türü Slovenya Bilimler ve Sanatlar Akademisinde biyolog Matjaz Kuntner ile Washington’daki Smithsonian Enstitüsüne bağlı Millî Doğal Tarih Müzesi’nden Jonathan Coddington tarafından keşfedildi. Dev dişi örümceğin, Güney Afrika’daki Pretoria Bitki Koruma Araştırma Enstitüsüne ait bir koleksiyonda bulunduğu belirtildi. Bunun hiçbir tanımlanan türe uymadığını gören Dr. Kuntner, 37 müzedeki 2500 türü daha inceledi ve bu türe rastlamayınca dev örümceğin soyunun tükendiği sonucuna vardı. Ancak Güney Afrika’daki bir meslektaşı bu örümcekten 3 adet daha keşfedince, bunların aynı türe ait olduğu anlaşıldı. Örümceğin hayat alanının Maputaland ile Madagaskar arasındaki bölge olduğu belirtildi. |
22.10.2009 |