09 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Küçülme yine hız kazandı

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan, 2009 Yılı Ağustos Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarına göre sanayi üretim endeksi, Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 5,7 geriledi.

Sanayi üretimi geriledi

Sanayİ üretimi ağustos ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,3 düşüş gösterdi. Sanayi üretimi, 2008 yılı Ağustos ayında yüzde 3,6 azalmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan, 2009 Yılı Ağustos Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarına göre sanayi üretim endeksi, Ağustos ayında bir önceki aya göre de yüzde 5,7 geriledi. Ana Sanayi Grupları Sınıflanmasına göre, Ağustos ayında geçen yılın aynı dönemine göre en yüksek düşüş yüzde 15,8 ile sermaye malı imalatında görüldü. Diğer gruplar incelendiğinde aramalı imalatı yüzde 7, dayanıksız tüketim malı imalatı yüzde 5,2 ve enerji yüzde 5 düştü, dayanıklı tüketim malı imalatı ise yüzde 11,5 arttı.

09.10.2009


 

MALİYE BAKANLIĞI RAPORUNUN ORTAYA KOYDUĞU TABLO

Maliye Bakanlığının Beklentiler Raporu, küresel krizin 2009 Merkezî Yönetim Bütçesindeki olumsuz etkilerini rakamlarla ortaya koydu. Rapora göre, bu yıl 266 milyar 752 milyon liraya ulaşan giderler, hedefin 7,8 milyar lira üstünde,; 203 milyar 928 milyon lirada kalması beklenen gelirleri ise hedefin 44,8 milyar lira altında gerçekleşecek. Vergi gelirleri 38.5 milyar lira düşecek. Bu çerçevede, 10 milyar 398 milyon lira olarak öngörülen 2009 bütçe açığının da, yıl sonunda 62 milyar 824 milyon lira olacağı belirtiliyor.

Kriz, bütçeyi vurdu

Ekonomİ yönetimi, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarının ardından yeniden 2010 Bütçe çalışmalarına yoğunlaşıyor. 287 milyar lira dolayında tutulması beklenen bütçede, yeni yılda vatandaşlardan 193,5 milyar lira vergi toplanacak. Maliye Bakanlığının Beklentiler Raporu, küresel krizin 2009 Merkezi Yönetim Bütçesini oldukça fazla etkilediğini ortaya koydu. Rapora göre, bu yıl bütçe giderleri, hedefin 7,8 milyar lira üstünde, bütçe gelirleri ise hedefin 44,8 milyar lira altında gerçekleşecek. Yıla 259 milyar 156 milyon lira ödenekle başlanan 2009 yılında, harcamaların yıl sonunda 266 milyar 752 milyon lira olması bekleniyor. Bütçede 248 milyar 758 milyon lira olarak yer alan bütçe gelirlerinin ise yıl sonunda 203 milyar 928 milyon lirada kalacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede, 10 milyar 398 milyon lira olarak öngörülen 2009 bütçe açığının da, yıl sonunda 62 milyar 824 milyon lira olacağı belirtiliyor. Bütçede 202 milyon 90 bin lira olarak yer alan vergi gelirlerinin de yıl sonunda 163 milyar 561 milyon lirada kalacağı anlaşılıyor. Bu şekilde yıl sonunda vergi gelirlerinde de 38 milyar 529 milyon liralık bir sapma öngörülüyor. Yıla başlarken 47 milyar 102 milyon lira faiz dışı fazla vermesi beklenen bütçede, yılın 7 milyar 324 milyon lira faiz dışı açıkla kapatılacağı da anlaşılıyor.

Orta Vadeli Mali Plan ile Merkezi Yönetim Bütçesinin dayandığı temel politikaların ve büyüklüklerin belirlenmesinin ardından genel ve özel bütçeli idarelerle yeni yıl ödeneklerine ilişkin toplantılar yapan Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü, gelen taleplerle ilgili değerlendirmelerini de sürdürüyor. Devlet Planlama Teşkilâtı (DPT) da, 2009 yatırım ödenekleriyle ilgili çalışmalara devam ediyor. 2010 yılı Bütçesinde, Orta Vadeli Malî Plandaki büyüklüklere bağlı kalınıyor. Ancak, Planda kuruluş bütçelerinde bazı değişiklikler olabileceği, kaydırmalar şeklindeki düzenlemelerle, bütçe büyüklüğünün aşılmamasına özen gösterildiği ifade ediliyor.

Bu çerçevede, 2010 Merkezi Yönetim Bütçesinin 286,8 milyar liraya bağlanması planlanıyor. Faiz dışı giderlerin 230 milyar lira dolayında bir yekün oluşturacağı belirlenirken, bütçedeki faiz harcaması da 56 milyar 750 milyon lira olarak belirleniyor. Personele yeni yılda 60,3 milyar lira tahsis edilirken, cari transferlerin 102,2 milyar lira, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderlerinin 11,1 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 25,9 milyar lira, sermaye giderlerinin 19 milyar lira, sermaye transferlerinin 3,2 milyar lira, borç verme kaleminin 6,9 milyar lira, yedek ödeneğin de 1,4 milyar lira olması öngörülüyor. 2010 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi Gelirlerinin de 236,8 milyar lira olacağı, bunun 193,3 milyar liralık bölümünü de vergi gelirlerinin oluşturacağı hesaplanıyor. Bu şekilde 2010 yılı bütçesinin 50 milyar lira açık vereceği ortaya çıkıyor. Bütçe ile devlet memuru, sözleşmeliler ve memur emeklilerine Ocak’ta yüzde 2,5, Temmuz’da da yüzde 2,5 olmak üzere toplam yüzde 5,06 oranında zam yapılması bekleniyor.

SAĞLIK HARCAMALARI BÜTÇE DIŞI

Bu arada 1 Ocak 2010’dan itibaren sağlık hizmetleri bütçe dışına çıkarılıyor. Yeşil kartlılar, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, er ve erbaşlar ile tutuklu ve hükümlüler dışındakilerin bütün sağlık harcamaları, tedavi ve ilâç giderleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) devrediliyor. Yeşil kartlıların sağlık giderleri için Sağlık Bakanlığı, milletvekilleri için TBMM, er ve erbaşlar için Millî Savunma Bakanlığı, tutuklu ve hükümlüler için de Adalet Bakanlığı bütçesine ödenek konuluyor. Alınan bilgiye göre, bütçe çalışmaları sırasında Maliye Bakanlığı, yeşil kartlıların sağlık ödemelerinin de SGK’ya devredilmesini istedi. Ancak yeşil kartlılarla ilgili işlemlerin halen Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilmesi, mevcut yeşil kartlarla ilgili tesbitlerin devamı ve SGK’nın yeni sisteme entegrasyonuna zaman verilmesi gibi sebeplerle yeşil kartlıların sağlık hizmetlerinin yeni yılda da Sağlık Bakanlığı bünyesinde yürütülmesi kararlaştırıldı. İleride, yeşil kartlıların tedavi ve ilâç ödemelerinin de SGK’ya devredileceği bildirildi.

09.10.2009


 

İstihdamda kan kaybı arttı

TİSK, bu yılın ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre üretim ve verimlilikteki düşüşün hızının azaldığını, buna karşılık istihdamdaki düşüş hızının arttığını gösterdiği kaydetti.

TİSK: İstihdamda kan kaybı hızlandı

Türkİye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), bugün açıklanan sanayi üretimi rakamlarının, istihdamda kan kaybının hızlandığının göstergesi olduğunu savundu. TİSK’ten yapılan yazılı açıklamada, sanayi üretimi verilerinin, bu yılın ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre üretim ve verimlilikteki düşüşün hızının azaldığını, buna karşılık istihdamdaki düşüş hızının arttığını gösterdiği belirtildi. Üretim ve verimlilikteki gerilemenin yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre azaldığına, ancak geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,1 ile başlayan istihdamdaki gerilemenin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 10,6’ya, ikinci çeyreğinde ise yüzde 12,4’e çıktığına işaret edildi. Dünyada ve Türkiye’de ‘’istihdam artışı sağlanmadığı sürece krizin devam edeceği’’ yönünde fikir birliği bulunduğu kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: ’’Kriz süresince Türkiye’de alınan önlemler istihdam üzerinde yeterli etkiyi yaratmamıştır. İstihdam tedbirlerinin önemli bir bölümü ilâve istihdama ilişkindir. Oysa bugün işveren kesiminin önceliği, çalıştırdığı işçilerin istihdamını korumaktır. Bunun için de sosyal sigorta işveren primleri ve kıdem tazminatı gibi temel yüklerde hafifletme şarttır.’’

09.10.2009


 

Sanayici vergi indirimi istiyor

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, sanayi üretim rakamlarına ilişkin yazılı açıklamasında, sanayi üretiminin geçen yılın Ağustos ayında küçülmeye başladığını hatırlatarak, bunun baz etkisiyle, bu yılın aynı ayında önceki yıla göre küçülmenin, yüzde 6,3’te kaldığını, bunun beklenen bir gelişme olduğunu kaydetti.

Küçük, ’’Küçülmenin önümüzdeki aylarda da devam edeceği endişesini taşımaktayız, önlem alınması gerekmektedir. Bir önceki aya göre endeksteki, 5 aylık olumlu gidişat, büyük ölçüde ÖTV-KDV indirimlerinin sonucudur. ÖTV-KDV indirimleri tekrar gündeme gelmeli ve iç piyasayı canlandıracak başka tedbirlerle de desteklenerek mutlaka devam etmelidir.’’

09.10.2009


 

Anlaşma olsa da, olmasa da IMF var

Türkİye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen), siyasî iradenin anlaşma olsun ya da olmasın ağır IMF programlarını uyguladığını belirterek, “AKP hükümeti varken, verdiği kredilerin geri dönüşünü garanti etmek için dar gelirlilerin sırtına yeni yükler bindirilmesini isteyen IMF’ye gerek yoktur” dedi.

Türkiye Kamu-Sen’den yapılan açıklamada, IMF ile yeni bir kredi anlaşmasının yapılıp yapılmaması yolunda tartışmaların, Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer oluşturduğu ifade edilen açıklamaya, şöyle devam edildi: “Son dönemde Hükümetin IMF’siz Türkiye’de yaptığı uygulamaların IMF’ye rahmet okutacak türden olduğu görülmektedir. Siyasi irade anlaşma olsun ya da olmasın zaten ağır IMF programlarını uygulamaktadır. Dolayısı ile vatandaşları her fırsatta ezen, maaşlara zam yapmayan, istihdam artırıcı ve tüketim kesimini destekleyecek tedbirler almak yerine finans ve rantiye kesimini destekleyen bir AKP Hükümeti varken, verdiği kredilerin geri dönüşünü garanti etmek için dar gelirlilerin sırtına yeni yükler bindirilmesini isteyen IMF’ye gerek yoktur.”

09.10.2009


 

Kapı dolaştıran zihniyet sona ermeli

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘’Vatandaşa sunulan hizmetlerde özellikle kamu kurumları arasındaki bilgi belge alışverişinde vatandaşı aracı kılan ve kapı kapı dolaştıran zihniyetin sona ermesi lâzım’’ dedi.

Bakan Yılmaz, İnterpromedya tarafından düzenlenen ‘’Bilişim Zirvesi’09’’ kapsamında düzenlenen E-Devlet Konferansı’nda yaptığı konuşmada, altyapıların etkin kullanımının çok önemli olduğunu söyledi. 2003 yılında haberleşme sektörünün büyüklüğü 8,5 milyar dolar civarındayken 2008 yılının sonu itibariyle 17 milyar dolar seviyesine ulaştığına ve aynı dönemde bilgi teknolojileri sektörünün büyüklüğünün 2 milyar dolardan 5,5 milyar dolara yükseldiğine dikkati çeken Yılmaz, ‘’Bu veriler dikkate alındığında bilgi iletişim teknolojileri sektörünün 2003-2008 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 17 civarında büyüdüğünü görüyoruz. Tabii bunun çok daha yukarılara çıkması lâzım’’ diye konuştu.

09.10.2009


 

Demokratik tepkiye evet, şiddete hayır

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası toplantılarının dünyanın hangi şehrinde yapılırsa yapılsın protesto gruplarını bu şehirlere taşıdığını belirterek, ‘’Sivil toplum kuruluşları, sendikalar çok doğaldır muhalefet yapabilirler, gösteriler düzenleyebilirler.

Ancak, işi şiddete dökmek tolere edilecek bir iş değil’’ dedi. Babacan, düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. İstanbul’daki protesto gösterilerine ilişkin bir soru üzerine Babacan, bu toplantılar Washington’da da yapılsa, başka ülkelerde de yapılsa kendine özgü bir protesto eylemci grubunun protesto yapabileceğini söyledi. “Bu toplantılar adeta protesto grubunu da dünyanın hangi şehrinde yapılırsa yapılsın, bu şehirlere taşıyor’’ diyen Babacan, kendisinin 2002-2007 döneminde katıldığı yıllık ve bahar toplantılarında da hep bu tür protesto gösterilerinin olduğunu anlattı. Gösterilerin olmadığı ya da çok az olduğu toplantıların Singapur toplantıları olduğunu belirten Babacan, o toplantılarda da Singapur Hükümeti’nin gösterilerin yapılmasına baştan izin vermediğini söyledi. Babacan, bu durum nedeniyle pek çok eleştirinin de gündeme geldiğini kaydederek, ‘’İfade özgürlüğü, gösteri yapma özgürlüğü yapma konusunda tabii çok yoğun eleştiriler oldu. Toplantılar çok sakin, strelize bir ortamda gerçekleşti ama öte yandan bu tür uygulamaların başka sonuçları oldu’’ dedi.

09.10.2009


 

Diyanet-Sen: Yasaklar kalksın yasamıza kavuşalım

Türkİye Diyanet Ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Genel Başkanı Ahmet Yıldız, Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik’in Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Kur’ân öğrenimine getirilen yaş sınırının kaldırılmasına yönelik açıklamalarını olumlu ve geç kalmış bir karar olarak değerlendirdi.

Yaptığı açıklamada, yasa tasarısının bir an önce çıkarılarak gerek bu anlamsız yasağın kaldırılması, gerekse 30 yıldır yasası bulunmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Teşkilat Yasasına artık kavuşması için gerekli adımların atılmasını istediklerini söyleyen Yıldız, “Bilindiği gibi 1999’da Kur’ân eğitimine 12 yaş sınırı getirilmiştir. Bu yasayla on iki yaşından küçüklerin camiye gitmesi, kendi isteğiyle veya ebeveyninin arzusuyla din ve Kur’ân eğitimi alması yasaklanmıştır. Kur’ân Eğitimine getirilen bu yaş sınırı Anayasamıza ve ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmelerde kişilere tanınan din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır” dedi. Yıldız, anayasanın Din ve vicdan hürriyeti başlıklı 24. maddesine rağmen bu anlamsız yasağın yıllarca uygulandığına dikkat çekti.

09.10.2009


 

Genç Siviller’den yeni mahya teklifleri

İSTANBUL'UN kurtuluşu yıl dönümü dolayısıyla selâtin camilerine asılan mahyalar Genç Sivillerce Süleymaniye Camii önünde protesto edildi.

Genç Siviller üyesi Şehadet Çitil tarafından okunan basın açıklamasında, ezanın Türkçeleştirilmesinden bu yana camilerin bu kadar zulüm görmediği ifade edilerek, “İstanbul’un kurtuluşu yıl dönümü için kafa kafaya verip bu ırkçı sloganları camilere asanları Allah’a havale ediyoruz. Dağlardan kaldırılsın dediğimiz sözler, İstanbul’un semasına asıldı” denildi. “Buradan işin sorumlularına sesleniyoruz” diyen Çitil, işin sorumlusu olarak nitelendirdikleri İstanbul Valiliği’ne çağrıda bulunarak, “ Biz onlar için düşündük. Önümüzdeki resmî bayramlarda, devletimizin bekası için önemli gün ve gecelerde bu mahyaları camilerde görmek istiyoruz” dedikleri mahya örneklerini ise şöyle sıraladılar: “Darbe yap sıhhat bul, Camiler laiktir laik kalacak, Hoş geldin ey şerr-i milliyetçilik, Ey asker bizi tut, Ya sev, ya terk eyle, Tehlikenin farkında mısınız.”

09.10.2009


 

Mahya skandalının hesabı sorulsun

Özgürder Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay: “Camiler, Allah’ın rızasını kazanmak adına ibadet maksadıyla Müslümanlar tarafından inşa edilmekte ve korunmaktayken nasıl olur da ırkçı-ulusalcı devlet politikalarının icra edileceği alanlara dönüştürülmeye çalışılır? Konuyla ilgili olarak Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğünden; Vakıflar Genel Müdürlüğünden ve Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Bülent Arınç’tan açıklama bekliyoruz.”

Sorumlulara hesap sorulsun

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER) Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, “Camiler, Allah’ın rızasını kazanmak adına ibadet maksadıyla Müslümanlar tarafından inşa edilmekte ve korunmaktayken nasıl olur da ırkçı-ulusalcı devlet politikalarının icra edileceği alanlara dönüştürülmeye çalışılır?” dedi.Kenan Alpay, İstanbul camilerine asılın mahyalarla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Adeta Özel Harp Dairesi’nin psikolojik savaş planlarını yürürlüğe koyacağı mekânlar haline nasıl getirilir? İslâm’a, Müslümanlara ve insanî değerlere karşı tertiplenen bu zalimane fiilin azmettiricileri kimlerdir? Bu kirli, karanlık ve ahlâk dışı saldırının failleri mutlaka kamuoyu önünde hesap vermelidir. Bu bağlamda mutlaka Ergenekon cuntasının söz konusu kurumlar içindeki uzantıları soruşturulmalı ve açığa çıkarılmalıdır. Konuyla ilgili olarak Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden; Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ve Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Bülent Arınç’tan açıklama bekliyoruz.”

ARINÇ: ELEŞTİRİLERE KATILABİLİRİZ

Öte yandan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kanal 24’te canlı yayınlanan programa katılarak gündemdeki konularla ilgili soruları cevapladı. Arınç, bugün İstanbul’daki bazı camilerdeki mahyalarda verilen mesajların ‘’Demokratik Açılım’’ çalışmalarına gölge düşürdüğü şeklinde haberler çıktığını da belirterek, cami mahyalarına İstanbul’un kurtuluş yıl dönümü nedeniyle bir takım mesajlar yazıldığını söyledi. Mahyaların ulusal günlerde İstanbul’da uzun zamandır uygulanan bir gelenek olduğunu anlatan Arınç, ‘’Vecizelerin daha iyisi, kapsayıcısı mutlaka olabilirdi. Herkesi kapsayacak, kucaklayacak bir anlam ifade etmiyor diye eleştiriliyor, eleştirilere katılabiliriz’’ dedi.

09.10.2009


 

“Camiler, resmî ikonların ilân tahtasına dönüşmemeli

ÖZERK Diyanet Evkaf Sendikası Genel Sekreteri Abdurrahim Çelik, camilerin resmi ikonların ilan tahtasına dönüşmemesi gerektiğini söyledi.

Çelik, Allah’ın bütün insanlık için kurduğu ibadethanelerde, ayrımı ve yereli çağrıştıran kabullere yer verilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Çelik, yaptığı açıklamada, “Ne Mutlu Türküm Diyene” mahiyyesi gibi uygulamaların daha önce de var olduğunu hatırlatarak, “İslam dünyasında da bu örnekler hem de daha ileri boyutlarda mevcuttur. Sözgelimi düne kadar Irak camilerinde Saddam’ın portreleri asılıydı. Oysa camiler resmî ikonların ilân tahtasına dönüşmemeli” dedi. Camiler veya kilise, havra, sinagog bütün ibadet mekânlarının, dünyanın neresinde olursa olsun hâkim düşüncenin etkisinden uzak olması gerektiğini belirten Çelik, “Mahiyye krizi tek parti döneminin afişlerini çağrıştırmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, ‘mahiyyelerin bilgisi dışında vakıflar eliyle asıldığını ve krizin sorumlusu olmadığını’ söylüyor. Ancak bir cümle ile yapılan işin doğru olmadığına, dinen sakıncalı olduğuna değinilmesi beklenirdi” diye konuştu.

09.10.2009


 

MHP’den muhtarlara maaş zammı teklifi

MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, muhtarların geçimlerini sağlamaları için en az asgarî ücret kadar maaş almalarını öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu.

Tanrıkulu ve 23 arkadaşının imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan teklife göre, muhtar maaşlarından damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacak; emekli aylığı alanların muhtar seçilmesi durumunda emekli aylığı almaya devam edecek, aynı zamanda her muhtar sigortalı sayılacak.

09.10.2009


 

Güney mahkemeye ifade vermedi, dosyası kapandı

DANIŞTAY ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ‘’Ergenekon’’ davasının 115. duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda yapılan yargılamanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar Erkut Ersoy, Kahraman Şahin, Ergün Poyraz, Erol Ölmez, Ümit Oğuztan, Hayrettin Ertekin ve Ümit Sayın katılmadı.

Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 23 tutuklu sanık geldi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nun kendisinde olduğunu belirten eski başbakanlardan Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz’dan istenen raporun gönderildiğini belirtti. Yılmaz’ın, avukatı aracılığıyla, Susurluk Raporu ve ek belgelerin kendisinde olan kısımlarını mahkemeye sunduğu kaydedildi. Başkan Şengün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından, şüpheli Tuncay Güney ile ilgili yapılan işlemlerin sonucu konusunda istenen yazıya da cevap verildiğini bildirdi.

Buna göre, Adalet Balkanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden savcılığa gönderilen yazıda, Güney’in ifadesinin alınması için Kanada adli makamlarına yazılan yazıya cevap verildi. Kanada adli makamlarınca gönderilen evrakta, ‘’Güney ile kendi istediği takdirde mülâkat için görüşmede bulunulduğu, Güney’in ifade vermeyi reddettiği’’ belirtildi. Kanada yasalarına göre, kişinin ifade vermeye zorlanamayacağının ifade edildiği evrakta, ‘’Bu nedenle de Güney ile ilgili Kanada’daki dosyasının kapandığı ve adli yardım yapılamadığı’’ vurgulandı.Duruşma, sanık ve avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam edildi.

09.10.2009


 

Erdoğan, Bahçeli’ye tazminat dâvâsı açtı

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ankara İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, ‘’kişilik haklarına saldırıda bulunduğu’’ gerekçesiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aleyhinde 50 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı.

Alınan bilgiye göre, Erdoğan’ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davanın dilekçesinde, Bahçeli’nin, 4 Ekim 2009 tarihinde, MHP’nin Ankara İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Erdoğan’ı ‘’ağır bir biçimde suçlayıcı ve küçük düşürücü ifadeler’’ kullandığı belirtildi. Dilekçede, Bahçeli’nin konuşmada, ‘’Sayın Başbakan siz ak değilsiniz, siz adalet ve kalkınmayla da alakanız kalmamış, siz artık aldatan, kandıran, yalan saldırılarla rakiplerinizi yok etmeye çalışan, haksız rekabet içerisinde yaşayan bir siyasetçisiniz’’ şeklinde ifadeler sarf ettiği aktarıldı. Davanın dilekçesinde, Devlet Bahçeli’nin, ‘’Her türlü imkanı kullanarak Türkiye’yi 36 etnik gruba ayırarak Sayın Cumhurbaşkanı ile rol paylaşarak farklılıkları demokrasinin gereği gibi takdim ederek ayrışmaya, netice alamazlarsa çatışmaya, netice alamazsa terörist başı gibi kendileri de siyasi bölücü başlığına talip olmaktadırlar. Sayın Başbakan bu yoldan vazgeç... Bölücü başı gibi onların taleplerini karşılayarak siyasi bölücü başı olmaya heves etme. Tarihe ihanete düşmüş bir bölen Başbakan olarak geçme diye Milliyetçi Hareket Partisi sizi bir kez daha uyarıyor’’ şeklindeki sözlerine de yer verildi. Bahçeli’nin beyanlarının, eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı ileri sürülen dilekçede, Bahçeli’den, yasal faiziyle birlikte 50 bin TL manevi tazminat talebinde bulunuldu.

09.10.2009


 

İbrahim Özdabak’a dâvâ

Bağcılar Savcısı Ali Çakır, Sincan 1. Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz'ın şikâyeti üzerine, gazetemizde çıkan bir karikatürü sebebiyle İbrahim Özdabak'a hakaret dâvâsı açtı. 21 Mayıs 2009 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan karikatürde, tank üzerinde oturan bir kişi tasvir edilmişti.

Karikatüristimiz İbrahim Özdabak’a dâvâ açıldı

YENİ Asya’nın 21 Mayıs 2009 sayısında yayınlanan karikatürde, tank üzerinde oturan bir kişi tasvir edilmişti. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan dâvânın ilk duruşması 30 Aralık 2009 saat 10:25’de yapılacak.

Sincan 1. Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz’ın ‘müşteki’ olduğu davanın Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır tarafından hazırlanan iddianamede şöyle denildi: “Halen Sincan 1. Ağır Ceza Başkanı olarak vazife yapan şikâyetçi hedefe alınmak suretiyle, kamuoyunda kayıp trilyon davası olarak bilinen soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen Takipsizlik kararında adı şüpheli olarak adı geçen Sn. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile alâkalı verilen takipsizlik kararına itiraz üzerine yapılan inceleme neticesinde; takipsizlik kararının kaldırılmasına dair Sincan 1. A.C.M.’nin vermiş oludğu 15/05/2009 tarihli kararına duyduğu tepkiyi çizmiş olduğu karikatür ve kullandığı ifadelerle yazıya döküp; Şikâyetçinin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı sıfatıyla verdiği karar ile alay edilip; kendisi Yargıç cübbesiyle askeri tank üzerine yerleştirilen duruşma kürsüsünde gösterilmesi suretiyle, Sincan Bulvarı... Ergenekon bulvarı... şeklinde ok ile yol gösterdiği.. Getirmiş olduğu yorumlarını karikatürde yazıyla da vererek; Küçültücü ve aşağılayıcı değer yargılarına yer verilmesi suretiyle, T.C. Anayasasının basına tanıdığı hak ve özgürlükleri hukaka aykırı kulanılarak; şikâyetçinin ifade ettiği Hakimlik görevi gereği olarak verdiği karara duyulan kin ve öfke neticesinde; şahsı ve mesleği hedef alınarak, basına tanınan denetim hakkı (...) aşılmak suretiyle; kişi hak ve hürriyeti, meslek onur ve haysiyetine yönelik aşağılayıcı betimlemelerle saldırılarak hakaret edildiği... (...) anlaşıldığından Şüpheli hakkında mahkemenizde yüklenen suçtan yargılama yapılarak leh ve aleyhine gösterilen delillerin takdir ve değerlendirilemesiyle, suçun sübutu halinde eylemine uyan (...) yasa sevik maddelerince cezalandırılmasına ve oluşa uygun düşecek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur.” Karikatüristimiz İbrahim Özdabak, 5187 SK. 11/2. Mad. TCK 125/1-2-3a-4 ve 53 Maddeler gereğince cezalandırılmak isteniyor.

09.10.2009


 

Yetimler, İstanbul’da buluşacak

İHH İnsanî Yardım Vakfı, İstanbul’da 4. Uluslararası Yetim Buluşması’nı düzenliyor. 17 Ekim 2009 tarihinde Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek buluşmaya 10 ülkeden yetimler katılacak.

Saat 19:00’da başlayacak buluşmaya sponsor aileler de katılacak.

Girişlerin ücretsiz olacağı programda yetimler, kendi ülkelerinin yerel folklorik gösterilerini sergileyecekler, ilâhî ve ezgiler söyleyecekler. Yetimler kendi dillerinin yanı sıra bir Türkçe ezgi de okuyacaklar. Buluşmaya Lübnan, Filistin, Irak, Etiyopya, Sudan, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Pakistan, Makedonya ve Türkiye’den yetimler katılacak. Buluşmaya ayrıca yurt dışından ve yurt içinden san'atçılar katılarak sevilen şarkılarını yetimler için söyleyecekler. Türkiye’den Ömer Karaoğlu, Amerika’dan Tyson Amir ve Baraka Blue, Almanya’dan Ammar, Lübnan’dan Fırkat el Emjad buluşmaya katılacak. İHH İnsanî Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım “Bu buluşmalarla Türkiye ve Türkiye dışındaki yetim ve kimsesiz çocukların hem kendi sıkıntılarını hem de ülkelerindeki sıkıntılarını halkımızın gündemine getirmeyi ve ülkemizde yetimlilik olgusunu yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Sadece Irak’ta 5 milyon yetimin olduğunu düşünürsek önümüzde önemli bir problem olduğunu görüyoruz. Özellikle savaşların, işgallerin yaşandığı ülkelerde yüzlerce yetim çocuk, organ mafyaları ve insan tacirlerinin eline düşebiliyor. Bu yetimleri korumaya alarak, sağlıklı ve güvenli ortamlarda yetişmeleri için çabalıyoruz. Bizim hedefimiz yüz binlerce yetime ulaşmak. Bunun için yetimlere sponsor aile sistemini başlattık. Yurt içi ve yurt dışında sponsor aile sistemi ile sürekli bakmakta olduğumuz yetim sayısı 15 bine ulaştı. Bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz” dedi.

09.10.2009


 

Aylık 4 bin TL’ye çoban bulunmuyor

ÇUKUROVA Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Göncü Karakök, yetiştiricilerin aylık 4 bin TL ücretle bile çoban bulamadığını, bu sebeple diplomalı işsizler yetiştirmek yerine üniversitelerin bünyesinde çoban yetiştiren yüksek okullar açılması gerektiğini bildirdi.

Karakök, çeşitli kuruluşlarca yapılan araştırmalara göre, Türkiye’nin nüfusu son 20 yılda yaklaşık yüzde 7 artmasına rağmen hayvan varlığının yaklaşık yüzde 34 azaldığını, bunun hayvancılık sektöründe faaliyet gösterenlerin para kazanamamalarından kaynaklandığını söyledi.

Besiciliğin maliyetli bir iş kolu olduğuna dikkati çeken Karakök, maliyetleri düşürmek için mera varlığı ile bu meralarda hayvanları otlatacak çobana ihtiyaç duyulduğunu belirterek, ‘’ancak, buna rağmen gerek mera varlığımız gerekse çoban sayısında yetersiz durumdayız’’ dedi.

Son yıllarda ön plana çıkan en önemli konuların başında gelen çoban sıkıntısının büyük boyutlara ulaştığını, besicilerin hayvanlarını ahırlara hapsedip yemle beslemek zorunda kaldığını anlatan Karakök, ‘’yetiştiriciler, aylık 4 bin TL ücretle bile çoban bulamamaktan yakınıyor’’ dedi.

Karakök, yüksek okullar aracılığıyla eğitimli çobanların olmasının Türk hayvancılığına büyük katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.

09.10.2009


 

Malatya’da kuduz karantinası

MALATYA'NIN Doğanşehir, Pütürge ve Doğanyol ilçeleri ile merkeze bağlı Konak Mahallesi’nde, hayvanlarda kuduz vak'alarına rastlandı.

Kuduz vak'ası görülen bölgeler, karantinaya alındı. Tarım İl Müdür Yardımcısı Ramazan Aytekin, söz konusu bölgelerde kedi, köpek ve sığırlarda kuduza rastlandığını söyledi. Kuduz vak'ası görülen 4 bölgenin karantina altına alındığını bildiren Aytekin, şöyle konuştu: ‘’Bu uygulama 3 ile 6 ay arasında değişmekte. Bu süre sığır kuduzlarında 6, köpek kuduzlarında 3 ayı bulmakta. Karantina uygulanan bölgelere hayvan giriş ve çıkışları yasaklanmıştır. Bölgede bulunan sahipli kedi ve köpeklerin aşılama çalışmalarına başlanmıştır. Sahipsiz kedi ve köpekler de toplanarak, toplama merkezlerine götürülüp müşahede altına alınıyor.’’ Malatya Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ertuğrul Özdemir de vatandaşların bu konuda panik yapmamaları gerektiğini belirtti.

09.10.2009


 

Kur’ân’ı okudu, Müslüman oldu

ANTALYA'NIN Manavgat ilçesinde, Hint asıllı İngiliz Sıkh dinî mensubu bankacı ile Alman televizyon programı yapımcı asistanı Katolik bayan Müslüman oldu.

Manavgat Müftülüğü’nde yapılan ihtida töreninde İslâm dinini seçen Alman televizyon programı yapımcısı Anna Marina (65) Meryem ismini alırken, Hint asıllı Gill Daljeet (40) isminin Hintçe’de temiz kalp anlamını taşıdığı için değiştirmeyi düşünmediğini belirtti. Manavgat Müftüsü Halil Taş, Müslüman olan İngiliz ve Alman bayana İngilizce ve Almanca Kur’ân-ı Kerim hediye etti. İslâm dinini seçmesinde eşinin Müslüman olmasının etkili olduğunu belirten Gill Daljeet, tatil için Side’ye geldiklerinde Fatih Camii İmam Hatibi Hasan Hüseyin Güner ile eski İngilizce öğretmeni İbrahim Özdemir’in hidayetine vesile olduğunu ifade etti. 2 yıldır İslâm diniyle ilgili araştırma yaptığını belirten Daljeet, bir defa İngilizce Kur’ân okuduğunu ifade etti. Daljeet, “Müslüman olmayı tamamen kendi gönül rızamla seçtim. Hiç kimsenin telkini olmadı. Yeni dinimim icaplarını yerine getirmek için Müslüman olan eşimden yardım alacağım. Türkiye’de Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olduğum için ayrıca mutluyum” diye konuştu. Alman Anna Marina da, Side’de bir Türk arkadaşının hediye ettiği Almanca Kur’ân-ı Kerim’i okuduktan sonra Müslüman olmaya karar verdiğini ifade etti. Müftü Halil Taş, 1991 yılında bu yana Manavgat Müftülüğü’nde ihtida töreniyle 108 gayri Müslümin Müslüman olduğunu, bunun 14’ünün ise 2009 yılı ilk 10 ayı içinde gerçekleştiğini kaydetti.

09.10.2009


 

Ek yerleştirme başvurusu için, son gün

ÜNİVERSİTELERDEKİ boş kontenjanlara yapılacak ek yerleştirmeler için 5 Ekimde başlayan başvurular bugün sona erecek.

2009-ÖSS sonuçlarına göre merkezi yerleştirme ile kayıtlardan sonra boş kalan kontenjanlara ve üniversitelerde yeni açılan bölümlere, 2009-ÖSYS sonuçlarına göre öğrenci yerleşti- rilecek. Adaylar, ek yerleştirme kılavuzunu ÖSYM sınav merkezi yöneticiliklerinden 3 TL karşılığında alabilecek. Kılavuz, ÖSYM’nin www.osym.gov.tr internet adresinden de görülebilecek. Tercih formları başvuru merkezleri aracılığıyla veya kişisel olarak internet üzerinden ÖSYM’ye ulaştırılabilecek. Ek yerleştirme yapılacak toplam kontenjan sayısı 161 bin 465 olarak belirlendi.

09.10.2009


 

Fatih, İstanbul’da üniversitesiyle yaşayacak

VAKIFLAR Genel Müdürlüğü, Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu vakfın eğitim şartını yerine getirmek için san'at ve sosyal bilimler alanında eğitim verecek bir üniversite kuruyor.

İstanbul’u fethettikten sonra Fatih Sultan Mehmet Han Vakfını kurarak, ‘’Sahn-ı Seman Medresesi’’nde en ileri düzeyde eğitim verilmesini sağlayan Fatih’in vasiyetini devam ettirmek isteyen Vakıflar Genel Müdürlüğü, onun adını taşıyan üniversite ile yaklaşık 600 yıllık mirasa sahip çıkıyor. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin ‘’vasi üniversitesi’’ olmak üzere İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne başvuran Vakıflar Genel Müdürlüğü, vasi üniversitenin belirlenmesinden sonra, yeni üniversitenin Mütevelli Heyet listesi ile YÖK’e başvuruda bulunacak. YÖK’ün başvuruyu kabul etmesi halinde, üniversitede güzel sanatlar, mimarlık, mühendislik, hukuk, iletişim, sosyal bilimler, iktisadî ve sosyal bilimler fakülteleriyle güzel san'atlar ve sosyal bilimler enstitüsü yer alacak.

09.10.2009


 

1990 doğumlulara askerlik yoklaması uyarısı

MİLLÎ Savunma Bakanlığı, 1990 ve daha yaşlı doğumluların son yoklamalarını 31 Ekim 2009 tarihine kadar Askerlik Şubesi Başkanlıklarına müracaat ederek yaptırmaları gerektiğini bildirdi.

Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliğinden yapılan yazılı açıklamada, 1990 ve öncesi doğumluların son yoklamalarının 1 Temmuz-31 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılacağının 12-15 Haziran 2009 tarihleri arasında TRT aracılığıyla duyurulduğu hatırlatıldı. TRT duyurusu tebligat niteliğinde olduğundan, yükümlülerin adreslerine ayrıca son yoklama çağrı pusulası gönde- rilmeyeceği belirtilen açıklamada, ‘’Bu nedenle; son yoklamalarını 31 Ekim 2009 tarihine kadar yaptırmayan vatandaşlarımız 1 Kasım 2009 tarihinden itibaren tebligatlı yoklama kaçağı durumuna düşeceklerinden, 31 Ekim 2009 tarihine kadar Askerlik Şubesi Başkanlıklarına müracaat ederek son yoklamalarını yaptırmaları gerekmektedir’’ denildi.

09.10.2009


 

Meyve-sebzeye “kış zammı”

HAVALARIN soğumaya başlamasıyla birlikte örtü altı üretime bağlı olarak meyve ve sebze fiyatlarının önümüzdeki günlerde yüzde 30 oranında artması bekleniyor.

Mersin Hal Müdürü Atilla Gümüşoğlu, her yıl kış aylarına doğru sera ürünlerinin tüketiciyle buluşmaya başladığını söyledi. Sera üretiminin normal üretime oranla daha masraflı olduğunu, bu sebeple kış aylarında tüketicinin meyve sebzeyi daha pahalıya tükettiğini belirten Gümüşoğlu, geçen yıl halde işlem gören ürünlerde ortalama yüzde 50 fiyat artışı yaşandığını vurguladı. Söz konusu durumun bu yıl da kaçınılmaz olduğunu anlatan Gümüşoğlu, 10 güne kadar fiyatların yüzde 30 oranında artmasının beklendiğini bildirdi. Artışın bazı ürünlerde kendisini göstermeye başladığına dikkati çeken Gümüşoğlu, ‘’Mesela patlıcan, fasulye ve limonda şimdiden ortalama yüzde 25’lik artış yaşandı bile’’ dedi.

09.10.2009


 

Dünyada 1.57 milyar Müslüman yaşıyor

Pew Din ve Kamu Hayatı Forumu adlı kuruluş tarafından yapılan ve kuruluş yetkililerince “şimdiye kadar din üzerine yapılmış en kapsamlı araştırma” olarak nitelenen araştırmanın sonuçları, dünyada her 4 kişiden 1’inin Müslüman olduğunu ortaya koydu.

Dört kişiden biri Müslüman

Pew Dİn ve Kamu Hayatı Forumu adlı kuruluş tarafından yapılan ve kuruluş yetkililerince “şimdiye kadar din üzerine yapılmış en kapsamlı araştırma” olarak nitelenen araştırmanın sonuçları, dünyada her 4 kişiden 1’inin Müslüman olduğunu ortaya koydu. Merkezi ABD’nin başşehri Washington’da bulunan kuruluş tarafından 3 yıldır yürütülen araştırmanın 232 ülke ve bölgedeki nüfus sayımı bilgilerine, demografik çalışmalara ve genel nüfus analizlerine dayanılarak yapıldığını belirten yetkililer, sadece birkaç yılı kapsayan verilerin bulunduğu yerlerde ise bu verilerin 2009 yılında ulaşacağı rakamların hesaplandığını kaydetti. Üzerinde pek çok tahminin yapıldığı Müslüman nüfus hakkında ilk kez kesin bir rakam veren araştırma, dünyadaki Müslümanların genel bir portresini de çizdi. Müslüman nüfusun 3’te 2’sinin 10 ülkede yaşadığını ortaya koyan ve Türkiye’yi de Asya kıtası içinde gösteren araştırma sonuçlarına göre, bu ülkelerden 6’sı Asya’da (Endonezya, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, İran ve Türkiye), 3’ü Kuzey Afrika’da (Mısır, Cezayir ve Fas) 1’i de Sahra Altı Afrikası’nda (Nijerya) bulunurken, dünyada Müslüman nüfusun en yoğun olduğu ülke ise 203 milyon Müslüman nüfusun yaşadığı Endonezya. Araştırmada bu ülkede yaşayan Müslüman nüfusun bütün dünya nüfusunun yüzde 13’ünü oluşturduğuna dikkati çekildi. İslâm’ın kalbinin attığı yerin Orta Doğu olmasına karşın Müslüman nüfusun en yaygın olarak Asya kıt'asında yaşadığını ortaya koyan araştırmaya göre, dünyadaki Müslüman nüfusun yüzde 60’ından fazlası Asya kıt'asında bulunuyor. Dünyadaki Müslüman nüfusun yüzde 20’si Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da, yüzde 15’i Sahra Altı Afrikası’nda, yüzde 2,4’ü Avrupa kıt'asında, yüzde 0,3’ü Kuzey ve Güney Amerika kıt'asında yaşıyor. Araştırma sonuçları, Asya’daki Müslüman nüfusun Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Müslüman nüfustan fazla olmasına karşın, Müslüman çoğunluğa sahip en fazla ülkenin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da bulunduğunu ortaya koydu. Nüfus yapısındaki eğilimlerinin çok iyi ortaya çıkarılmasına karşın azınlık olarak yaşayan çok sayıdaki Müslüman hakkındaki incelemenin nüfus eğilimleri kadar iyi yapılamadığına dikkati çekilen araştırmanın sonuçlarına göre, dünyadaki Müslüman nüfusun 5’te birini oluşturan 317 milyon kişi Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde yaşıyor. Araştırmaya göre, azınlık olarak yaşayan Müslümanların 4’te 3’ü Hindistan (161 milyon), Etiyopya (28 milyon), Çin (22 milyon), Rusya (16 milyon), Tanzanya’dan (13 milyon) oluşan 5 ülkede bulunuyor. Dünyadaki en kalabalık 3’üncü Müslüman nüfusu barındıran Hindistan’da Müslümanların genel nüfusa oranı ise sadece yüzde 13. Projenin üst düzey araştırmacısı Brian Grim konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İnsanların çoğu Müslümanların genelde Müslümanların çoğunlukta bulunduğu ülkelerde yaşadığını düşünüyor ama Hindistan’da bu kanaat altüst oluyor” derken, araştırmanın sonuçlarını inceleyen Princeton Üniversitesi doçenti Amaney Jamal de “Bu araştırma dünyadaki ‘Araplar Müslümandır ve Müslümanlar Araptır’ şeklindeki yaygın kanaati basitçe ortadan kaldırdı” yorumunda bulundu. Avrupa’nın 5’te 1’i, Müslüman AraştIrmanIn diğer çarpıcı sonuçlarına göre, Avrupa kıt'asının toplam nüfusunun 5’te birini Müslümanlar oluşturuyor. Avrupa’da yaşayan Müslüman nüfusu 38 milyon olarak gösteren araştırmada, 4 milyon Müslümanın yaşadığı Almanya’daki Müslüman nüfusun neredeyse Kuzey ve Güney Amerikada yaşayan 4,6 milyon Müslüman nüfusa eşit olduğuna dikkati çekiliyor. Araştırma sonuçları, Fransa’da yaşayan Müslümanların sayısının Almanya’dakilerden daha az olduğunu, buna karşın bu ülkedeki Müslüman nüfusun ülkenin genel nüfusa oranının Almanya’dakinden daha yüksek olduğunu gösterdi. Pew Forumu’ndan yapılan açıklamada, kuruluşun, sonuçları 2010 yılında açıklanacak yeni projesinde ise şimdiki araştırmada açıklanan veriler esas alınarak, Müslüman nüfusun büyüme oranları ile gelecekteki nüfus eğilimlerinin hesaplanacağı belirtildi. Kuruluş tarafından yapılan açıklamada, ayrıca dünyadaki Hristiyan nüfus hakkında benzer bir araştırmaya gelecek yıl başlanacağı duyuruldu.

09.10.2009


 

Mobil internet, sabit interneti solluyor

Mobİl geniş bant internet kullanıcı sayısının, yıl sonunda sabit geniş bant internet kullanıcısı sayısından fazla olacağı tahmin ediliyor.

Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği araştırmasına göre, cep telefonu ve dizüstü bilgisayar gibi cihazlardan mobil olarak geniş bant internete ulaşanların sayısı yıl sonunda 600 milyona ulaşırken, sabit geniş bant internet abone sayısı 500 milyon civarında olacak. Verilere göre, mobil abone sayısı, sabit abone sayısına göre ortalama yüzde 50 hızla ilerliyor. Mobil geniş bant internet erişiminin birçok yerde sabit hatlara göre daha yavaş, veri sınırlı ve daha pahalı olmasına rağmen bu kadar çok ilgi görmesi, kısıtlamaların azaltılması ya da ortadan kaldırılması durumunda mobil geniş bandın katlanarak artacağı şeklinde yorumlanıyor. Araştırmaya göre, dünya nüfusunun yüzde 25’i internet kullanıyor. Ancak örneğin kıt'a Afrika’sında her 1000 kişiden biri geniş bant internete sahipken, kıta Avrupa’sında her 1000 kişiden 200’ü geniş bant internet erişimi üzerinden sanal dünyaya erişiyor.

09.10.2009


 

Türkiye’nin CERN’ini uzmanlar inceliyor

Türkİye’de, İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezinde (CERN) yürütülen bilimsel araştırmaların benzerlerinin yapılması amacıyla kurulan ‘’Türk Hızlandırıcı Merkezi’’nin çalışmalarını değerlendirmek üzere 14 kişilik uluslar arası uzmanlar heyeti bir araya geldi.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Senato Salonu’ndaki toplantının açılışında konuşan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Ankara’nın, Türkiye’nin en modern şehirlerinden, Ankara Üniversitesinin de en köklü eğitim kurumlarından biri olduğunu söyledi. Taluğ, Devlet Planlama Teşkilâtının projesi kapsamında, Avrupa’daki hızlandırıcı merkezleri ile TAEK ve TÜBİTAK’ın desteğiyle kurulan merkezin çalışmalarını değerlendirmek üzere bir araya gelen uzmanlara teşekkür etti. Konuşmanın ardından, ‘’Türk Hızlandırıcı Merkezi Projesi Uluslararası Bilimsel Danışma Komitesi’’ üyelerince yapılan sunumlara geçildi. 2011 yılında tamamlanması öngörülen Türk Hızlandırıcı Merkezi Projesi kapsamında çeşitli ülkelerdeki uzmanlardan oluşan bir Uluslararası Bilimsel Danışma Komitesi oluşturulmuştu.

09.10.2009


 

NASA, yarın ay’ı bombalayacak

Amerİkan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), su bulma umuduyla Ay’ın güney kutbunu yarın erken saatlerde “bombardıman edecek.

” “space.com” internet sitesinde yer alan habere göre, NASA’nın “Lunar Crater Observation and Sensing Satellite” (LCROSS) adı verilen uzay aracı, ikiye ayrılarak, birkaç dakika arayla Ay’a çarpacak. Uzay aracının ilk önce üst katı güney kutbundaki Cabeus kraterine çarparak, Ay’dan 15 km öteye enkaz ve toz bulutu çıkmasına yol açacak. Ardından enkaz bulutunun üzerinde uçacak LCROSS’un geriye kalan parçası, bunları toplayıp analiz edecek ve saatte 8 bin km hızla Ay’a çarpmadan önce su izlerini araştıracak. Ayrıca dünya ve uzaydaki teleskoplar da çarpışma anını izleyecek. Ay’da su olduğu daha önceki araştırmalarda belirlenmesine karşın, bu “bombardımanla” suyun keşfi burada kalıcı bir üs kurmak ihtimalini arttıracak.

09.10.2009


 

Yağ zihni açıyor

Yağin, zihni açtığı ve refleksleri güçlendirdiği ortaya çıktı.

ABD Silâhlı Kuvvetleri’nin yaptığı bir araştırmaya göre, yağ, özellikle reflekslerin hızlandırılmasına büyük katkı sağlıyor. Araştırma için eğitimdeki genç pilotlar değişik diyetlere tabi tutuldu. En yağlı yiyeceklerle beslenen genç pilotların, sadece psikolojik testlerde en hızlı olmakla kalmayıp, ayrıca zor şartlar altındaki uçuşlarda en az hatayı yaptıkları belirlendi. Karbonhidrat ağırlıklı beslenen pilotların ikinci sırada yer aldıkları, protein ağırlıklı beslenenlerinse sonuncu olduğu görüldü.

09.10.2009


 

Tarihî seccade 6.5 milyon TL’ye satıldı

Londra’dakİ Sotheby’s Müzayede evinde yapılan açık arttırmada 16. yüzyıldan kalma olduğu sanılan bir İran seccadesi 6,5 milyon TL’ye alıcı buldu.

“İslâm Dünyası Sanat Eserleri” adı altında yapılan açık arttırmada satılan seccadenin 4 kenarı, Sultan Murat’a atıfta bulunulan Farsça dizelerle süslü. İsviçre Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan testler sonucu 1450-1640 yılları arasında yapıldığı belirlenen seccade, ipek, metal ve yün iplik işlemeleri ile dikkati çekiyor. Antropoloji Profesörü Rudolf Martin’in koleksiyonundan ailesine miras kalan halının yeni sahibinin ismi açıklanmadı. Yaklaşık 200 bin TL’den satışa çıkan 163 cm’ye 110 cm ölçülerindeki halıya sahip olmak için 5 alıcı kıyasıya yarıştı. Tanıtım yazısında, tarihî seccadenin, İran Şah’ından Sultan III. Murat’a barış hediyesi olarak verildiğinin sanıldığı belirtilirken, antropoloji profesörü Rudolf Martin’e nasıl geçtiği hakkında ise bir açıklama yapılmadı.

09.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.