Güncel |
G.Kurmay’a karargâh evleri ve darbe soruları |
İkinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsına bakan mahkeme, İP-Karargâh Evleri konusunda herhangi bir duyum, haber, bilgi ve soruşturma olup olmadığının, Genelkurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Askerî Savcılığı ve MİT Müsteşarlığından sorulmasını kararlaştırdı. Mahkeme, 2000-2009 yılları arasında Türk Silâhlı Kuvvetlerinde darbeye teşebbüs amacıyla bir örgütlenme olup olmadığının da Genelkurmay Başkanlığından sorulmasına karar verdi. Mahkemeden Genelkurmay’a sorular
İKİNCİ ‘’Ergenekon’’ davasına bakan mahkeme, 2000-2009 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) darbeye teşebbüs amacıyla bir örgütlenme olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını kararlaştırdı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın önceki günkü duruşmasında, mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, verilen aranın ardından alınan kararları açıkladı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Tuncay Özkan’ın talebi doğrultusunda, Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılmasını kararlaştırarak, 2000-2009 yılları arasında TSK içerisinde askeri darbeye teşebbüs amacıyla bir örgütlenme olup olmadığı konusunda inceleme, soruşturma yapılıp yapılmadığının tespiti ile, var ise her türlü istihbarat, bilgi, belge ve diğer evrakın onaylı suretlerinin gönderilmesinin istenmesini karara bağladı. Mahkeme, yine Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılarak, iddianamede belirtilen ‘’Sarıkız-Ay Işığı, Eldiven ve Yakamoz’’ adlı darbe senaryolarıyla ilgili mevcut olduğu takdirde her türlü bilgi ve belgenin gönderilmesinin istenmesini kararlaştırdı. ahkeme, ayıraca İP-Karargâh Evleri konusunda herhangi bir duyum haber, bilgi ve soruşturma olup olmadığının, Genelkurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı ve MİT Müsteşarlığından sorulmasını kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığı’ndan, 1998-2009 yılları arasında kurulan siyasi partilerin isimlerinin ve kimler tarafından kurulduğunun bildirilmesini de istedi. Duruşma, yarın saat 09.30’a ertelendi |
27.09.2009 |
Son Osmanlı duâlarla uğurlandı |
OSMANLI padişahlarından II. Abdülhamid’in İstanbul’da böbrek ve solunum yetmezliği sebebiyle vefat eden torunu Ertuğrul Osman (97), son yolculuğuna uğurlandı. ‘’Osmanlı Hanedanının Reisi’’ ve ‘’Son Osmanlı’’ olarak da anılan Ertuğrul Osman için Sultanahmet Camisi’nde tören düzenlendi. Cenazeye katılanlar, giriş kapılarında polisin yaptığı aramalardan sonra avluya alındı. Kâbe’nin eski örtülerinden bir parçasıyla örtülen tabuta, bir vatandaş tarafından Türk Bayrağı serilmek istendi. Türk Bayrağı, çevredeki vatandaşların da yardımıyla toplu iğneyle tabuta tutturuldu. Törende, Ertuğrul Osman’ın eşi Zeynep Osman, Harun, Bülent, Kayıhan, Orhan ve Selim Osmanoğlu’nun da aralarında bulunduğu Osmanlı hanedanı mensupları ile taziyeleri kabul etti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de törene katılarak hanedan mensuplarına başsağlığı diledi. Ertuğrul Osman için öğle namazının ardından cenaze namazı kılındı. Sultanahmet Camii Başimamı Emrullah Hatipoğlu tarafından kıldırılan namaza, çok sayıda vatandaş katıldı. Hatipoğlu, cenaze töreninde yaptığı konuşmada, her doğanın bir gün öleceğini belirterek, ‘’Dünyada bulunuş gayemiz Allah’ın rızasına nail olabilmektir. Onun razı olduğu şekilde yine ona dönmek, en büyük mutluluktur’’ dedi. Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Mensup olduğu Osmanlı Hanedanı, yaptıklarıyla tarih önünde, insanlık önünde onlar hakkında gerekli şehadeti yapıyor ve yapacaktır. Şu içinde bulunduğumuz Sultanahmet Camii gibi eserleri bize bırakanlara o eserler şahitlik ediyor. Çünkü onlar toprakların büyüklükleriyle değil, o topraklar üzerindeki hak, adalet ve insanlık değerlerinin zirve seviyesine çıkarıldıklarına şahitlik edeceklerdir.’’ Ertuğrul Osman’ın cenazesi, burada kılınan namazın ardından vatandaşlar tarafından omuzlara alınarak cami avlusundan çıkartıldı ve cenaze aracına konuldu. Bu sırada Atalay, Çiçek, Yazıcı ve Günay da tabuta omuz verdi. Osmanlı hanedanın reisi, duâlar eşliğinde II. Mahmud Türbesi Haziresi’nde defnedildi.
2 AY ÖNCE VATANINA GELMİŞTİ
OSMANLI'NIN sarayda doğan son veliahdı Ertuğrul Efendi, iki ay önce ziyaret için Türkiye’ye gelmişti. Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki 39 numaradaki Erel Apartmanı’ndan bir daire kiralamıştı. Çok istemesine rağmen 70 yıl boyunca ülkesine dönemeyen Osmanoğlu, 1912’de dünyaya geldiği Nişantaşı’nda vefat etmişti. Hayatının önemli bir kısmını Amerika’da geçiren son Osmanlı’nın en büyük hayali Türkiye’ye gömülmekti. Vasiyetine uygun olarak Sultan II. Mahmud Türbesi Haziresi’nde bir yer ayarlandı. Osmanoğlu Ailesi, bugün ve yarın 14.00 ile 16.00 arasında taziyeleri kabul edecek. |
27.09.2009 |
Hristofyas anlaşmaya sadık kalsın |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada müzakere sürecinin başında üzerinde anlaştıkları noktalardan saptığını belirterek, ‘’Buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum. Anlaştıklarımıza sadık kalsın, anlaştıklarımıza sadık kalmazsa Kıbrıs sorununu bitirmemiz mümkün olmayacak ve sorumlu da kendisi olacak’’ dedi. M. Ali Talat: Hristofyas anlaşmaya sadık kalsın
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada müzakere sürecinin başında üzerinde anlaştıkları noktalardan saptığını belirterek, ‘’Buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum. Anlaştıklarımıza sadık kalsın, anlaştıklarımıza sadık kalmazsa Kıbrıs sorununu bitirmemiz mümkün olmayacak ve sorumlu da kendisi olacak’’ dedi. New York’ta düzenlenen İslam Konferansı Teşkilâtı’nın 40. yıl dönümü resepsiyonuna katılan ve burada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşen Talat gazetecilerin New York’taki temaslarıyla ilgili sorularını cevapladı. Talat, bir soru üzerine Kıbrıs Rum tarafı lideri Dimitris Hristofyas’ın konuşmalarıyla ilgili olarak bütünlüklü bir cevap vermek istemediğini belirterek, ‘’Kendisine bir çağrı yapmak istiyorum, üzerinde anlaştığımız hususlar vardı, bu süreci başlatırken anlaştıklarımız vardı. Demiştik ki biz Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki kesimli, iki halkın siyasi eşitliğine dayalı, iki kurucu devletin olacağı ve bu iki kurucu devletin birbiriyle eşit olacağı bir federasyon arıyoruz, bu bir ortaklık olacak ve bu ortaklık uluslar arası tek temsiliyete, kimliğe sahip olacak, bunun üzerinde anlaştık. Ancak Sayın Hristofyas Genel Kurulda yaptığı konuşmada, federasyonun üniter devletin evrimi yoluyla gerçekleşeceğini, ayrıca varılacak olan anlaşma ile bir federasyon kurulacağını ve o federasyonun iki otonom bölgesi olacağını söyledi. Yani anlaştıklarımızdan saptı ve dolayısıyla buradan kendisine çağrı yapmak istiyorum. Anlaştıklarımıza sadık kalsın, anlaştıklarımıza sadık kalmazsa Kıbrıs sorununu bitirmemiz mümkün olmayacak ve sorumlu da kendisi olacak.” |
27.09.2009 |
Vize kalktı geçişler arttı |
TÜRKİYE ile Suriye arasında yaşanan olumlu gelişmeler, zaman içerisinde tel örgüler arkasında bayramlaşmadan, sınır ötesi bayramlaşmaya, ardından vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasıyla doruk noktaya ulaştı. Uzun yıllar dini bayramlarda tel örgüler arkasında bayramlaşmalarına izin verilen sınır bölgelerindeki iki ülke vatandaşı akrabalara, yaklaşık 10 yıl önce sınır illerinin valilikleri arasında imzalanan protokolle, 48 saatliğine sınır ötesi geçiş yapma imkanı tanındı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın 10 gün önce Türkiye’yi ziyaretinde, iki ülke arasında vize uygulamasının kaldırılması kararlaştırıldı. Sınır ötesi bayramlaşma uygulamasının da devam ettiği Ramazan Bayramı’nda, vizesiz pasaportla geçişler de başladı. Uygulamada yalnızca Şanlıurfa’nın Akçakale Sınır Kapısı’ndan 300’ün üzerinde kişi, pasaportla Suriye’ye giriş yaptı. Vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının, sınırın iki tarafında yaşayan akrabalar arasında diyaloğu arttırdığı, sosyal ilişkileri de güçlendirmeye başladığı belirtildi. Uygulama sayesinde daha sık görüşme imkânı bulacaklarını düşünen Suriyeliler, siyasî alanda yaşanan sürecin, sınırların kaldırılmasıyla taçlandırılması gerektiğini dile getirdi. Suriye’nin en büyük ticaret merkezlerinden Halep’te şehirler arası otobüs firmalarından birinde işletmecilik yapan Faris Al Hamid de vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının ekonomik ilişkileri güçlendireceğine inandıklarını belirtti. Uygulamanın taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren esnafı heyecanlandırdığını ifade eden Al Hamid, bu sayede iş potansiyellerinin biraz daha artmasını temenni ettiklerini kaydetti. |
27.09.2009 |
Karargâh Evlerini soruşturan askerî savcı Üçok tutuklandı |
ERGENEKON iddianamesinde de yer alan İP-Karargâh Evleri soruşturmasını yürüten askerî savcı Albay Ahmet Zeki Üçok, sahte çürük raporu operasyonu kapsamında tutuklandı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne önceki gün sabah saatlerinde, İstanbul Merkez Komutanlığı’na bağlı sivil giyimli askerler gözetiminde, sivil araçla getirilen Üçok, Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta’ya ifade verdi. Üçok, saat 20.30 sıralarında, ‘’suç örgütü üyeliği’’ ve ‘’yağmaya azmettirmek’’ iddiasıyla tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Üçok, tutuklandı. Aynı operasyonda gözaltına alınan 13 kişinin ise Pazar günü adliyeye sevk edileceği öğrenildi. |
27.09.2009 |
C. G’ye yardıma 3 tutuklama |
MÜNEVVER Karabulut cinayetinin katil zanlısı C. G’ye firarı sırasında yardımcı oldukları öne sürülerek gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen 4 kişiden 3’ü tutuklandı. Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz tarafından sorgulanan 4 kişiden H. Ç. serbest bırakılırken, katil zanlısı C. G’nin babası N. G’nin şoförü A. B, aile şirketinin satın alma müdürü M. K. ve şirket çalışanı H. K, nöbetçi mahkemede hakim karşısına çıktı. Mahkeme, A. B, M. K. ve H. K’nın tutuklanmasına karar verdi. Tutuklanan 3 kişi, Metris Cezaevi’ne gönderildi. Zanlıların, ‘’suçluyu kayırma’’ ve ‘’delilleri karartma’’ iddiasıyla tutuklandıkları öğrenildi. |
27.09.2009 |
Nehir kenarında mühimmat |
KIRIKKALE'DE ırmak kenarında mühimmat bulundu. Bulunan muhimmat arasında top mermisi ve obüs mermisi bulunuyor. Alınan bilgiye göre, Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesi TOKİ blokları karşısındaki Kızılırmak kenarında boş arazide mühimmat bulundu. Bir vatandaşın ihbarı üzerine olay yerine gelen Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü ekipleri ve bomba imha uzmanları, çevrede güvenlik önlemi aldı. Arama sürdürülürken, başka mühimmat bulunması riskine karşı uzmanlar, basın mensuplarını alandan uzaklaştırdı. İtfaiyenin de çağrıldığı bölgede, toprak altından yaklaşık 3 saatlik çalışma sonucu çıkarılan, 105 milimetrelik top mermisinin menşeinin tespit edilemediği, diğer ikisinin ise MKEK’ye ait obüs mermisi olduğu bildirildi. Çok eski ve kullanılamaz durumda olduğu belirtilen mühimmatın, imha edileceği belirtildi. Arama çalışması sona erdirildi. |
27.09.2009 |
Nişan dönüşü kaza: 4 ölü |
ADANA'NIN Ceyhan ilçesindeki trafik kazasında aynı aileden 4 kişi öldü. Alınan bilgiye göre, Nazım Gündal (35) yönetimindeki 51 DF 859 plakalı otomobil, Osmaniye-Ceyhan otoyolunun 26’ncı kilometresinde, sürücüsünün ismi henüz belirlenemeyen 73 DA 274 plakalı TIR’a çarptı. Kazada otomobil sürücüsü ile araçtaki 5,5 aylık hamile eşi Nazan Akarsu Gündal (35), Fadime Akarsu (70) ve Cemal Akarsu (75) olay yerinde hayatını kaybetti. Kaçan TIR sürücüsünün yakalanması için çalışıldığı bildirildi. Cenazeler otopsi için Adana Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Öte yandan Nazım Gündal’ın Antalya Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olduğu, eşi Nazan’la 6 ay önce evlendiği ve eşinin 5,5 aylık hamile olduğu öğrenildi. Ölen aile fertlerinin, Osmaniye’deki bir akrabalarının nişan töreninden döndükleri ve Niğde’ye gitmek istedikleri kaydedildi. |
27.09.2009 |
Her okula bir polis |
İSTANBUL Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ‘’Her okulda polis olacak. Velilerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak’’ dedi. Çapkın yaptığı açıklamada, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıkları arasında 2007’de imzalanan ‘’Okullarda Güvenli Eğitim Ortamlarının Sağlanması, Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Artırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü’’ kapsamında, 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde İstanbul’da hazırlanan çalışma planı hakkında bilgi verdi. İstanbul’un 39 ilçesinde polis bölgesindeki 1941 ilk ve orta öğretim okulunun güvenliğiyle ilgili protokolde öngörülen ‘’Okullarda Güvenli Ortam Projesi’’nin revize edilerek daha aktif hale getirildiği belirten Çapkın, proje kapsamında resmi üniformalı polislerin yanı sıra okul yönetimiyle irtibatı sağlayacak ‘’Okul İrtibat Görevlileri’’ uygulamasının başlatıldığını kaydetti. Okulların, kategorilerine göre, irtibat görevlileri tarafından haftada 1 gün, 3 gün ya da ayda 1 gün ziyaret edileceğini ifade eden Çapkın, ‘’Her okulda polis olacak. Ailelerin gözü arkada kalmayacak. Öğrencilerimizin huzurlu ve güzel bir şekilde eğitim alması sağlanacak’’ dedi. |
27.09.2009 |
Belirsizlik ve risk sürüyor |
Dünya Bankası (DB) Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, kendisi de dahil dünyada birçok insanın 2010 yılının, 2009’dan daha iyi olacağını düşündüğünü belirterek, ‘’Ama şunu da düşünüyorum ki hâlâ çok büyük bir belirsizlik de var. Ve hâlâ dünya ekonomisinde ve finans sisteminde önemli bir risk var’’ dedi. Zachau, TRT Türk’de katıldığı bir programda ekonomiye ilişkin soruları cevapladı. Küresel krizde en kötünün geride kaldığına ilişkin görüşler bulunduğunun hatırlatılarak, ‘’Siz, bu görüşlerin neresindesiniz?’’ sorusuna verdiği cevapta Zachau, bu soruya verilecek cevaplardan birinin ekonomik göstergeler ve rakamlarla ilgili olduğunu söyledi. Çok sayıda insanın, dünyada ve Türkiye’de büyük ihtimalle 2010 yılının, 2009’dan daha iyi olacağını, ekonomik büyümenin tekrar başlayacağını düşündüğünü belirten Zachau, kendisinin de böyle düşündüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: ‘’Muhtemelen böyle olacak. Ama şunu da düşünüyorum ki, hala çok büyük bir belirsizlik de var. Ve hâlâ dünya ekonomisinde ve finans sisteminde önemli bir risk var. Yani bunun bu şekilde olmama ihtimali de çok yüksek. Elbette ki pozitife doğru gidecek şeyler var. Ama belirsizlik hâlâ yerinde duruyor. Yani ülkeler ve insanlar daha da kötüleşirlerse şaşırmasınlar. Toplam rakamlara baktığınız zaman, ekonominin genel büyümesine baktığınız zaman birçok insan, birçok aile bundan sıkıntı çekti. Çünkü, işlerini kaybettiler. Ailede ekmek kazanan insanlar işini kaybetti. İnsanlar iş bulamıyorlar. Meselâ Türkiye’de iş gücü piyasasına bu yaz girmiş olan insanlar şu anda iş bulamıyorlar. Şu anda üniversiteye gidenler aslında üniversitede eğitimlerini devam ettiriyorlar. Çünkü, iş bulamayacaklarını düşünüyorlar. Üniversite düzeyinde bu böyleyken daha düşük düzeyde de bu böyle. Ailelere baktığınız zaman aile bireyleri işlerini kaybetmiş bu etki devam edecek. Görünen o ki bu 2010 yılında bu şekilde devam edecek.’’ |
27.09.2009 |
37 gazeteci cezaevinde |
Türkİye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Türkiye’de cezaevindeki gazeteci sayısının 37’ye ulaştığını bildirdi. TGS’nin Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ile birlikte ‘’Türkiye’de İfade Özgürlüğü Değişim İçin Gazeteci Sendikalarının Güçlendirilmesi’’ adlı AB hibe programı kapsamında düzenlediği ‘’İnsan Hakları Gazeteciliği’’ konulu eğitim semineri, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda başladı. Seminerin açılışında konuşan İpekçi, Türkiye’de genelde gazetecilere yönelik saldırı ve gözaltıların gündemde olduğunu ancak bunun yanı sıra gazetecilerin de kişilik hakkı ihlallerine yol açtığını ifade etti. İpekçi, Mayıs-Ağustos döneminde 11 gazeteciye yönelik fiili saldırı yaşandığını vurguladı. ‘’Türkiye’de Ocak-Mayıs döneminde 29 gazeteci cezaevindeyken şimdi bu sayı 37’ye ulaştı’’ diyen İpekçi, resmî rakamlara göre ise kendini ‘’basın mensubu’’ olarak ifade eden 18 kişinin cezaevinde bulunduğunu kaydetti. Yayın yasakları ve gazete kapatmalara da değinen İpekçi, 2007 yılından bu yana 2 bin 601 internet sitesine erişimin engellendiğini de söyledi. Avrupa Gazeteciler Federasyonu uzmanı Pamela Moriniere de eğitim semineriyle insan hakları gazeteciliği konusunda bilinç düzeyinin arttırılmasının amaçlandığını belirtti. İngiliz gazeteci Peter Mc Intyre ise gazetecinin ana görevlerinden birinin vatandaşlara hakları olan kendini ifade etme özgürlüğünü sağlamak olduğunu söyledi. Türkiye’deki yasal yapıyı da eleştiren Mc Intyre, demokrasinin, denetim ve tartışma yoluyla güçlü hale gelebileceğini söyledi. 2 gün sürecek seminerde, ‘’ifade özgürlüğü ve işleyen bir demokrasinin gerçekleştirilmesi için gazetecilerin ihtiyacı olan hakları ve neler yapılması gerektiği’’ ile ‘’İnsan hakları gazeteciliği’’ gibi konular ele alınacak. |
27.09.2009 |
Karşılıksız çek, yüzde 43,7 arttı |
Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı, 2009 yılının sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43,7 artarak 1 milyon 366 bin 2’ye çıktı. Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı 2008 yılının sekiz aylık döneminde 950 bin 573 adet idi. Aynı dönemde, mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre ise, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da yaklaşık yüzde 5 azalarak 50 bin 532’den 48 bin 16’ya indi. Bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan, karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı 2009 yılının sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26,1 artarak 611 bin 109’dan 770 bin 615’e çıktı. Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 15 artarak 141 bin 954’e çıktı. Karşılıksız çek sayısı 2008 yılı Ağustos ayında 123 bin 472 adet idi. |
27.09.2009 |
Kredi kartı borçluları Temmuz’da artış gösterdi |
Kredİ kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı Temmuz ayında, yaklaşık yüzde 19,5 artarak 106 bin 225’e çıktı. Aynı ay, ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 22,5 yükselerek, 50 bin 424’den 61 bin 770’e çıktı. Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, Temmuz ayında, bir önceki aya göre yüzde 20,6 oranında arttı. Verilere göre, 2009 yılının yedi ayında ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 894 bin 187 olarak belirlenirken, bunun 552 bin 959’u kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 341 bin 228’i de ferdi kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu. Bir kişinin bütün yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 1 milyon 744 bin 845 oldu. Bu kişilerin 545 bin 1’ini ferdi kredi borcunu, 1 milyon 199 bin 844’ünü de kredi kartları borcunu ödemeyenler oluşturdu. |
27.09.2009 |
SPK’dan, Doğan Grubu’na suç duyurusu |
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Doğan Boyner ile Ali Rıza Temuroğlu hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. SPK’nın haftalık bültenine göre, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. (Hürriyet) ve Milliyet Gazetecilik A.Ş. (Milliyet), (Yeni unvanı Doğan Gazetecilik A.Ş.)’nin ihtiyacı olan gazete kağıdı ve baskı malzemelerinin doğrudan üretici/satıcı firmalar yerine, gazete kâğıdı ve baskı malzemesi tedarik işlemlerine fiili olarak herhangi bir katkısı bulunmayan ve Doğan Ailesine ait Sortal Trading Company Limited ve Shawcliff Trading Limited unvanlı şirketler üzerinden üretici/satıcı birim fiyatlarından daha yüksek bedellerle ithal edildiği kaydedildi. Kurul, bunun sonucunda hisse senetleri İMKB’de işlem gören Hürriyet ve Milliyet’in gazete kâğıdı ve baskı malzemesi birim maliyetlerinin makul bir karşı edim olmaksızın yükseltilerek Hürriyet ve Milliyet’in kârının ve dolayısıyla mal varlığının faiz hariç toplam 33 milyon 117 bin 914 TL azaltılmasında sorumluluğu bulunan, Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Doğan Boyner, Ali Rıza Temuroğlu ve savcılık makamınca yapılacak soruşturma sırasında bu kişilerin fiillerine iştirak ettiği tesbit edilen diğer şahıslar hakkında, SPK’nın ilgili düzenlemeleri kapsamında işlem yapılmak üzere ilgili yer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. |
27.09.2009 |
Topkapı Sarayı dış karakol binası açıldı |
Restore edilen Topkapı Sarayı birinci avludaki dış karakol binası hizmete açıldı. Açılışta konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, binanın 1900’lü yılların başında yapıldığını, daha önce Topkapı Sarayı’nın mutfakları ve ısınma ihtiyaçları için odun deposu olarak kullanıldığını, daha sonraki yıllarda da karakol binası olarak hizmet verdiğini belirtti. Karakol binasının 1960’lı yıllardan sonra sahipsiz kaldığını anlatan Günay, bakanlık görevine başladığı ilk bir kaç ay içinde fark ettiği binanın bakımsız ve kirli bir görünüme sahip olduğunu dile getirdi. Arka bahçeye ilk kez baktığında gördüklerine inanamadığını belirten Günay, ‘’Topkapı Sarayı’nın avlusunun içinde gecekondu yapılaşmaları vardı. Bazı görevliler arka bahçeye gecekondu yapmakta bir beis görmemişler. Kimse de fark etmemiş, fark edenler de uyarmamış, önlem almaya kalkmamış’’ dedi. Topkapı Sarayı’nın son yıllarda unutulmuşluğa maruz kaldığını belirten Günay, ‘’Bütünüyle bu mücevheri, üzerindeki tozları silkeleyerek ortaya çıkarmaya çalışıyoruz’’ dedi. |
27.09.2009 |
Derelerin, risk haritası çıkarılacak |
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “Türkiye’deki tüm derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanması ve acil ihtiyaç listesine göre bunların yatırım programına alınması talimatını verdik” dedi. Bakan Eroğlu, Muş Belediye Başkanlığını ziyareti sırasında 15 gün önce DSİ Genel Müdürlüğünde bir toplantı yaptıklarını belirterek, Türkiye’deki bütün derelerle ilgili taşkın risk haritası hazırlanması ve acil ihtiyaç listesine göre bunların yatırım programına alınması talimatını verdiklerini söyledi. Bu konuda büyükşehirlerde bazı problemlerle karşılaştıklarını ifade eden Bakan Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyükşehir sınırları içerisinde su ve kanalizasyon idarelerinin bu dereleri ıslâh etmesi, geri kalan kara havzalarının da Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından ıslah edilmesi için çalışma yapılıyor. Seferberlik eylem planı hazırladık. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında bir toplantı yapıldı. Diğer bakanlıkların da yapacağı çalışmalar masaya yatırıldı.” |
27.09.2009 |
Edirne’de, 37 kaçak yakalandı |
Edİrne’de, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen yabancı uyruklu 37 kaçak yakalandı. Alınan bilgiye göre, jandarma ve sınır devriye ekiplerince il merkezine bağlı Bosna Köyü ile İpsala ve Enez ilçelerinde yapılan kontrollerde, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen Filistin, Myanmar ve Fas uyruklu toplam 37 kaçak yakalandı. Yabancı uyruklular, sınır dışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine götürüldü. |
27.09.2009 |
Bakan Ergün, futbol oynarken ayağını burktu |
Sanayİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Van’da gazetecilerle futbol oynarken ayağını burktu. Bakan Ergün, ayağını burktuktan sonra Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Acil Servisine gitti. Sağ ayağındaki burkulma sebebiyle aksayarak yürüyen Bakan Ergün, yaklaşık 10 dakika hastanede kaldı. Hastane çıkışında Bakan Ergün kendisini bekleyen gazetecilere, ‘’Doktorları görünce ayak iyileşmeye başladı’’ dedi. Ayağındaki rahatsızlık sebebiyle Organize Hayvancılık ve Tarım İşletmesi’ndeki programını iptal eden Bakan Ergün, hastaneden İki Nisan Polisevi’ne giderek bir süre dinlendi. Bakan Ergün, daha sonra Ankara’ya gitmek üzere uçakla Van’dan ayrıldı. |
27.09.2009 |
Eğitimde okula uyum, başarının ilk adımıdır |
OKULUN ilk yıllarında akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, uyum ve ortamdan hoşlanmasının önemli olduğu bildirildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, yaptığı açıklamada, okulun ilk yıllarının, çocuğun gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğunu söyledi. Okulda uyulması gereken kurallar, yerine getirilmesi gereken görevler, yeni arkadaşlar ve öğretmenlerin, çocukların alışma güçlüğü çekeceği gelişmeler olduğunu belirten Yurtal, birinci sınıfta geçirilen yaşantıların, öğrencilerin hem okul başarılarını hem de sosyal hayatlarını olumlu ya da olumsuz etkilediğini vurguladı. Yurtal, okula uyum sağlamada aile ve öğretmenin çocuğa vereceği desteğin, eğitimde ilk adımı kolaylaştıracağına işaret ederek, ‘’Yapılan bir araştırma, birinci sınıf çocuklarının okul çalışmalarından altıncı sınıf çocuklarına göre daha fazla hoşlandıklarını göstermektedir. Bu da okulun ilk yıllarının önemini ortaya koymaktadır’’ dedi. Bu durumun, çocuğun eğitiminin ilk yıllarında önem verilmesi gereken bazı noktaları işaret ettiğini bildiren Yurtal, şöyle konuştu: "İlk yıllarda akademik başarıdan çok çocuğun okulu sevmesi, okula uyum sağlaması ve okul ortamından hoşlanmasını önemli hale getirmek gerekir. Çocuk bunu başardığı zaman akademik başarı da arkasından gelecektir. Eğitim öğretime hazırlık çalışmalarının önemine ilişkin yaptığımız araştırma sonuçları göstermektedir ki; okula başlarken hazırlık çalışmalarının yapılması okulun ilk gününden veli ve çocukların, okula karşı olumlu izlenimler edinmesine, öğretmen ve öğrencilerin birbirlerini yakından tanımasına, öğrencilerin kendilerini daha güvende hissetmelerine ve okulda daha rahat hareket etmelerine katkıda bulunduğunu göstermektedir.’’ Yrd. Doç. Dr. Yurtal, öğrencilerle birlikte yapılan faaliyetlerin, okulun hem eğlenceli bir yer olarak algılanmasını sağladığına hem de öğrenci ve öğretmen ilişkisini arttırdığına dikkati çekerek, ‘’Ayrıca uygulamalara velilerin de katılmış olması hem veli öğretmen ilişkisini arttırmakta, hem de velilerin birbirlerini tanımalarını sağlamaktadır’’ dedi. Yurtal, çocuğun okula uyum sağlamasında aile ve öğretmenin tam desteği gerekli olduğunu ifade etti.
ÖĞRETMEN VE AİLELERE UYARILAR
‘’Her çocuk aynı değildir’’ diyen Yrd. Doç. Dr. Filiz Yurtal, okula yeni başlayan çocuklar konusunda öğretmenlere şu uyarılarda bulundu: ’’Çocuğu ailesi, geldiği sosyal çevre ve kültürünü dikkate alarak değerlendirmeliyiz. Her yeni başlangıç kaygı ve heyecan meydana getirir. Okula başlamanın çocuk açısından duygusal yönüne dikkat etmeli ve onlarla ilk karşılaşmanın etkisini göz ardı etmemelidir. Kibar ve destekleyici karşılama bu etkiyi olumluya çevirir. Okula uyum bir günde oluşmaz. Yavaş yavaş alıştırarak yapılan etkinliklerle çocuk okula alıştırılmalıdır.’’ Yurtal, çocukları en iyi ailelerin tanıdığını ve çocuğun başarısı için öğretmen-aile ilişkisinin önemine dikkati çekerek, aileleri de şöyle uyardı: ’’Yeni ortama alışmada çocukların ailelerinin desteğine ihtiyacı vardır. Ailelerin çocuklarına gösterecekleri sevgi ve sabır, süreci daha keyifli ve kolay hale getirecektir. Anne babalar çocuğunun okula hazır olduğunu düşünseler bile, okula yeni başlamanın çocuğun hayatında büyük bir değişiklik meydana getireceği unutmamalıdır. Aileler çocuğun sadece zihinsel olarak değil duygusal ve sosyal olarak da hazır olması gerektiğini unutmamalıdır.’’ |
27.09.2009 |
Medya okuryazarlığı zorunlu ders oluyor |
RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, ilköğretim ikinci kademeye devam eden öğrenciler ve velilerine, ‘’medya okuryazarlığı dersini seçmeleri’’ çağrısında bulundu. Dursun, yaptığı açıklamada, medya okuryazarlığı dersinin ilköğretimin ikinci kademesinde 2006’dan itibaren seçmeli ders olarak okutulduğunu, 5 pilot okulda başlayan uygulamanın 3 yılda bütün Türkiye’ye yayıldığını hatırlattı. Geçen yıl öğrencilerin yüzde 27’sinin medya okuryazarlığı dersini seçtiğini belirten Dursun, bu yıl da dersin yüzde 50’ye yakın bir oranda tercih edilmesini beklediklerini söyledi. Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun da yeni eğitim-öğretim yılı açış konuşmasında medya okuryazarlığı dersinin önemine vurgu yaptığını hatırlaatan Dursun, bunun önemli bir gelişme olduğunu dile getirdi. Yeni ders yılının başladığını ve öğrencilerin ders seçme telâşında olduklarını ifade eden Dursun, ‘’Bugünlerde ders seçecek öğrencilerimizin ve onları yönlendirecek velilerimizin medya okuryazarlığı dersini tercih etmelerini, öğrencilerin medya konusunda belli bir eğitim almalarını önemsiyoruz’’ diye konuştu.
BU DERS, AB SÜRECİNE OLUMLU KATKI YAPACAK RTÜK olarak başından beri dersin zorunlu olmasını savunduklarını ancak müfredatta hemen değişiklik yapmanın çok kolay olmadığını ifade eden Dursun, dersin önce seçmeli olması, belli bir tecrübe sağlandıktan sonra zorunlu hale getirilmesi yönünde bir politika belirlendiğini anlattı. Talim Terbiye Kurulunun geçen hafta yaptığı toplantıda, dersin zorunlu olması ve iletişim fakültesi mezunu öğretmenlerce okutulması yönünde bir karar aldığını bildiren Dursun, önümüzdeki yıllarda ilköğretimin ikinci kademesinde medya okuryazarlığının zorunlu ders olarak okutulacağını kaydetti.
TOPLUM, BU DERSLE TANIŞMALI Toplumun bütün kesimlerinin bu dersle tanışması gerektiğini belirten Dursun, sadece ilköğretimin ikinci kademesinin değil, ilk kademenin, hatta okul öncesinin bile basitleştirilmiş bir müfredatla bu dersten yararlanabileceğini söyledi. Dursun, medyanın doğru anlamlandırılması için yetişkinlere yönelik programlar da düzenlenebileceğini dile getirdi. RTÜK’ün medya okuryazarlığı dersini tavsiye eden spot filmler hazırlayarak televizyon kanallarına gönderdiğini bildiren Dursun, önümüzdeki günlerde spot filmlerin yayımlanmaya başlayacağını anlattı. Dursun, ayrıca yayın durdurma cezası verilen programların yerine TV kanallarına sağlanan ikame programlarda da medya okuryazarlığı dersinin muhtevasını tanıtıcı konulara yer vereceklerini kaydetti.
ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZ
‘’Çocuklarımız toplumumuzun geleceği... Yayıncılar da ebeveynler de özenli olmalı” diyen Dursun, “Sembolik işaretler, sıradan şeyler değil. İzleyiciyi bilgilendirmeye yönelik çabalar. Çocuklarımızın ona göre ekran karşısında durmalarına müsaade etmeliyiz. Burada görev ebeveynlere düşüyor.’’ RTÜK’ün bir sansür kurumu olmadığını vurgulayan Dursun, televizyonlarda gösterilen sinema filmleri, diziler, müzik eğlence programlarının, ilgili yasalara ve normlara aykırı unsurlar bulunması durumunda raporlandığını anlattı. Dursun, bu raporların üst kurulda değerlendirildiğini, gerekli durumlarda müeyyide uygulandığını kaydetti. Zaman zaman ‘’bu programı niye kaldırmıyorsunuz’’ gibi söylemlerle karşılaştıklarını dile getiren Dursun, ‘’Biz asla programı yayından kaldırma ya da program içeriğini önceden kontrol etme yetkisine sahip değiliz. Program yayımlandıktan sonra ihlâl içeren durumları değerlendiriyoruz. İlgili kurumları uyarıp, para cezası ya da program durdurma cezası veriyoruz’’ diye konuştu. |
27.09.2009 |
Bu yıl eğitim ve öğretim dönemi çok zorlu geçecek |
TÜRK Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Anadolu Meslek ve Meslek Liselerinde günde 9 saat ders uygulamasından vazgeçilmesini istedi. Yeni eğitim ve öğretim yılı büyük sıkıntılarla başladığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yaptığı yazı açıklamada şunları kaydetti: “Bir tarafta 200 binden fazla öğretmen açığı ve bir tarafta haddinden fazla derslik açığı. 80-100 öğrencinin tıkıştırıldığı sağlıksız sınıflar. Üstüne üstlük Anadolu Meslek ve Meslek Liselerinde günde 9 saat ders zorunluluğu ve 5 dakikalık teneffüsler. İdarecilikten bihaber 30 bin vekil müdür ve müdür yardımcısı. Bu yıl eğitim ve öğretim dönemi çok zorlu geçecek." Bostan, “Günde 8 saat dersin ‘pedagojik, psikolojik, biyolojik, sosyal, ulaşım ve güvenlik açılarından’ sakıncalı olduğu hususundaki raporların Millî Eğitim Bakanlığı’na gönderilmesine rağmen Talim Terbiye Kurulu’nun ders saatini azaltacağı yerde arttırması eğitim camiasında şaşkınlıkla karşılandı” dedi. Bostan, günde 9 saat ders yapılması ve teneffüslerin 5 dakikaya indirilmesinin öğrencilerin başarısını ve öğretmenlerin performansını olumsuz olarak etkileyeceğini ifade etti. |
27.09.2009 |
Zafer Havalimanı için ihale hazırlıkları tamam |
KÜTAHYA, Afyonkarahisar ve Uşak’ın ihtiyacını karşılaması amacıyla Kütahya’nın Altıntaş ilçesinde bölgesel çapta inşa edilecek ve Türkiye’nin dördüncü büyük havalimanı olması planlanan Zafer Havalimanı için ihale hazırlıklarının tamamlandığı bildirildi. Alınan bilgiye göre Zafer Havalimanı, Kütahya il merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta, Altıntaş’a bağlı Alibey ve Kuyucak Köyleri arazisinde inşa edilecek. Pusan mevkiinde 10 bin metrekare üst yapı kapalı alanı, ikişer yurt içi ve yurt dışı kapısı bulunacak, aynı anda 4 uçağın inip kalkabileceği, 3 bin 500 metre pist uzunluğu, 45 metre pist genişliği, 228x120 metre apron genişliğine sahip olacak havalimanı için proje çalışmalarına 2007 yılında başlandı. Havalimanı kurulacak 3 milyon 700 bin metrekare arazinin 2 milyon 700 bin metrekaresi takas yoluyla alındı. 1 milyon metrekare bölümde sahiplerine ulaşılamayan 204 parsel için kamulaştırma çalışmaları tamamlandı ve arazi ihaleye hazır hale getirildi. Türkiye’de ilk kez bir havalimanı inşaatı için takas işlemleri Altıntaş’ta gerçekleştirilerek, arazinin yaklaşık üçte ikisi bu yolla elde edildi. Yaklaşık 87 milyon lira harcanması planlanan Zafer Havalimanı’nda öncelikle yurt dışına tarifesiz (charter) uçuşlar yapılması, daha sonra tarifeli uçuşların başlatılması hedefleniyor. Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü’nün 2009 Yılı Yatırım Programı’nda yer alan Zafer Havalimanının, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve Antalya’dan sonra Türkiye’nin dördüncü büyük havalimanı olması bekleniyor. İç ve dış hatlar olmak üzere yılda 2 milyon kişinin geçiş yapması düşünülen havalimanı projesinin, Kütahya, Afyonkarahisar ve Uşak’taki termal merkezlere ekonomik hareket kazandıracağı değerlendiriliyor. |
27.09.2009 |
Kalkan ilçesi, Avrupalı turistlerin gözdesi |
ANTALYA'NIN Kaş ilçesi Kalkan beldesi, Türkiye’ye yerleşen Avrupalı turistlerin gözde mekânı oldu. Kalkan Belediye Başkanı Saim Karakurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kalkan’ın coğrafi olarak mükemmel bir yapıya sahip olduğunu söyledi. Karakurt, yıllar önce Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığı küçük bir kasaba olarak kurulan Kalkan’ın günümüzde başta İngilizler olmak üzere Avrupalıların yerleştikleri bir yer haline geldiğini ifade etti. Kalkan’da Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden bine yakın kişinin ev aldığını belirten Karakurt, Türklerle yerleşik yabancılar arasında herhangi bir huzursuzluğun yaşanmadığını kaydetti. Kalkan’da tatil yapan İngiliz turist Julie Sindair, beldeye 6 yıldır geldiğini belirterek, Kalkan’ı ‘’dünyada gördüğü en güzel yer’’ olduğu için her yıl tercih ettiğini söyledi. |
27.09.2009 |
Otları, kurdukları teleferikle taşıyorlar |
VAN'IN Bahçesaray ilçesi Altındere Köyünde yaşayan vatandaşlar, arazinin engebeli olması dolayısıyla hayvanları için topladıkları otları, kendi geliştirdikleri 3 kilometre uzunluğundaki teleferikle taşıyor. Ağır kış şartları yüzünden yolu yılın 8 ayı ulaşıma kapanan Bahçesaray’ın 2 bin 500 rakımlı köylerinden olan Altındere’de vatandaşlar, besledikleri hayvanlar için kış hazırlıklarını sürdürüyor. Köye yaklaşık 3 kilometre uzaktaki dağların eteklerinden topladıkları otları getirebilmek için büyük çaba harcayan köylüler, bu iş için köy halkından Tahir Sezer’in televizyondan görerek yaptığı teleferiği kullanıyor. Teleferiğin kurulma işini tek başına ve 3 saatte tamamlayan Tahir Sezer, bu işi yaparken de son derece zorlanıyor. Sezer, yaptığı açıklamada, köylünün her yıl dağdan ot indirirken büyük zorluklar yaşaması ve kazaların olması dolayısıyla bu teleferiği kurduğunu belirtti. Köylülerden Fikri Çağrıcı ise teleferik sisteminin işlerini çok kolaylaştırdığını söyledi. |
27.09.2009 |
Erzurum YURT-KUR’da, '2011 Universiade' bereketi |
YÜKSEK Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURT-KUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, ‘’Erzurum, 2011’de yapılacak organizasyon öncesinde, Kredi ve Yurtlar Kurumu açısından toplam 60-65 trilyonluk bir yatırımı alacak’’ dedi. Genel Müdür Albayrak, YURT-KUR’da yaşanan değişim sürecini ve Erzurum’da yapılan yatırımları değerlendirdi. 2011 Dünya Üniversiteler Kış Spor Oyunları (UNIVERSIADE) öncesi Erzurum’da oyunlar köyünün ev sahipliğini kendilerinin yapacağını ve hazırlıkların son sür'at devam ettiğini belirten Albayrak, ‘’Erzurum’a hak ettiği yatırımı yapıyoruz. 2011 UNİVERSİADE’de oyunlar köyünün ev sahibi biziz. Bununla ilgili çalışmalarımız son hız sürüyor. İşte bugün güçlendirme çalışmaları yaptığımız yurtlarımızı önümüzdeki aylarda süit odalar haline getireceğiz. Bunun ihalesini de Şubat ayında yapacağız.’’ diye konuştu. Albayrak, 2011’de yapılacak organizasyon öncesinde, Erzurum'a 60-65 trilyonluk civarında harcama yapacaklarını bildirdi. |
27.09.2009 |
Bismil’de, 8 bin yıllık tarih gün yüzüne çıktı |
DİYARBAKIR’IN Bismil ilçesindeki Hakemi Use’de yapılan kazılarda, günümüzden 8 bin yıl öncesine ait mal giriş çıkışını kontrol altına alan bulgular ile silolar gün ışığına çıktı. Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin’in başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen Hakemi Use kazısının bu yılki bölümü tamamlandı. Kazılarda günümüzden 8 bin yıl öncesine ait 5 tahıl silosu ile mal giriş çıkışının kontrol altına alındığını ispatlayan kil nesneler, geometrik damga ve mühür baskılar bulundu. Kazı Başkanı Doç. Dr. Halil Tekin, yaptığı açıklamada, Dicle Nehri üzerinde inşası süren Ilısu Barajı Gölü altında kalacak kültür varlıklarını kurtarmaya yönelik proje kapsamında yürütülen Hakemi Use kazısında bu yıl da önemli buluntuların çıkarıldığını bildirdi. Kazılarda daha önce Neolitik döneme ait özellikle de tarımcı ve köy topluluğunun önemli bir evresini tesbit ettiklerini belirten Tekin, Mezopotamya uygarlığının çok önemli bir döneminin varlığını Türkiye sınırları içerisinde ortaya çıkardıklarını hatırlattı. Bu dönemin, arkeoloji literatüründe ‘’Hassuna Dönemi’’ olarak bilindiğini hatırlatan Tekin, ‘’Tarımcı bir topluluk. Basit bir yaşam biçimi sürüyorlar. Kerpiç tam olarak henüz kullanılamamış ama onun yerine dökme çamurdan, dörtgen planlı, birkaç odadan oluşan mekânlarda yaşıyorlar ya da bu mekânları kullanıyorlar’’ dedi. Doç. Dr. Halil Tekin, bütün bu arkeolojik verilerin, Hakemi Use’nin, günümüzden 8 bin yıl önce karmaşık bir ticaret ve depolama sisteminin varlığına işaret ettiğini vurguladı. |
27.09.2009 |
Sertifikasız atmacacı kalmayacak |
Pazar Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile Rize Çevre ve Orman Müdürlüğüne bağlı Millî Parklar Şube Müdürlüğünce ilçede atmacacılık kursu açılacak. Atmaca yakalamak, bulundurmak ve atmaca ile avlanmak için bu kursa katılarak sertifika almak gerekiyor. 328 üyesi bulunan Pazar Atmaca ve Atmacacılık Kültürünü Koruma-Yaşatma Derneği’nde 185 avcının sertifikası bulunduğu belirtildi. Pazar Atmaca ve Atmacacılık Kültürünü Koruma-Yaşatma Derneği Başkanı Kamil Görmüş, açılacak kurs sayesinde hem atmacacılığa yeni ilgi duyanlar hem de mevcut üyelerin sertifika almaya hak kazanacaklarını ifade ederek, “Kurslara katılabilmek için 18 yaşını doldurmak ve derneğe kayıt olmak gerekli. Atmacacılığa yeni başlayacak olanlara atmacacılık kültürünün doğaya zarar vermeyecek şekilde sürdürülmesi için esas ve usuller, avcılık, ilk yardım, silâh kullanma, atmacanın eğitilmesi, tabiatla ilgili ve normal tüfek avcılığı hakkında da bilgi verilecek’’ dedi. Görmüş, kursa katılmak isteyenlerin derneğe müracaat etmeleri gerektiğini söyledi. Açılacak kursla, Doğu Karadeniz’de geleneksel avcılığın en popülerlerinden biri olan atmacacılığın gelişmesi ve bu kültürünün tabiata zarar vermeyecek şekilde sürdürülebilmesi amaçlanıyor. |
ABDULLAH UZUN 27.09.2009 |
Ağaç dikerek işe kavuşacaklar |
KOCAELİ Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR) ortaklaşa düzenlediği ‘’Toplum Yararına Çalışma Programı’’ projesi kapsamında Kocaeli’de 250 işsize 6 ay boyunca 1 milyon ağaç diktirilmesi hedefleniyor. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, düzenlediği basın toplantısında, işsizliğe çözüm bulmak amacıyla hazırlanan proje kapsamında 250 işsizin 6 ay süreyle asgari ücretle çalışarak, ağaç dikeceğini söyledi. Projenin toplam maliyetinin 1 milyon 39 bin TL olduğunu ifade eden ve ‘’Hedefimiz 250 kişiye iş, Kocaeli’ye 1 milyon ağaç kazandırmak’’ diyen Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, çalışanların şehrin belirlenen bölgelerinde ağaç dikerek hayırlı bir iş yapacaklarını ifade etti. |
27.09.2009 |
Afet risk haritası şart |
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Afet İzleme ve Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Hakan Kutoğlu, ‘’Yerel yönetimler ciddî tedbirler almak istiyorlarsa şehirlerimizin acilen afet risk haritalarını oluşturması ve buna uygun acil eylem planlarını uygulamaları gerekir’’ dedi. Doç. Dr. Kutoğlu, laboratuvarın uzaydan konumlama ve görüntüleme teknolojilerini kullanarak, afetler öncesi erken uyarı yapabilmeyi amaçladığını söyledi. Dr. Kutoğlu, “Yerel yönetimlerden destek bekliyoruz’’ dedi. |
27.09.2009 |
Denizli’de çevre toplantısı yapılacak |
Pamukkale Üniversitesi’nin (PAÜ), TÜBİTAK ve Bağlantısızlar ve Diğer Kalkınmakta Olan Ülkeler Bilim ve Teknoloji Merkezi (NAM S&T CENTRE) ile işbirliği yaparak düzenlediği, ‘’Uluslararası Şehirleşme, Arazi Kullanımı, Arazi Tahribatı ve Çevre Çalıştayı’’na (ULE 2009) 4 kıt’adan 200 bilim adamının katılacağı bildirildi. PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halil Kumsar, rektörlük binasında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan çevre çalıştayına Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ve NAM S&T CENTRE Başkanı Prof. Dr. Arun Kulshreshtha’nın da dâvet edildiğini ve olumlu cevap aldıklarını belirtti. Prof. Dr. Halil Kumsar, çevre çalıştayının Denizli’de 28 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasında yapılacağını ifade etti. |
27.09.2009 |
Kaş’ta av yasağı isteği |
Antalya’da, Kaş Turizm Tanıtma Derneği yetkilileri, denizde av yasağı başlatılmasını istedi. Dernek Başkanı Mustafa Eriş, yaptığı yazılı açıklamada, balık popülasyonunun gelişmesi ve su altı güzelliklerinin artmasının, ilçe balıkçısının ekonomisine de katkı sağlayacağını belirterek, Çukurbağ yarımadası burnu ile Kepez burnu arasında kalan bölgenin balıkçılığa kapanması ve denizde av yasağı getirilmesi için Kaş Kaymakamlığına başvurduklarını bildirdi. Deniz canlılarına vurulan her darbeyi ‘’Kaş turizminin baş tacı olarak bilinen dalış turizmine vurulmuş bir zıpkın’’ olarak nitelendiren Eriş, denizde av yasağı uygulanmadığı sürece caretta carettalar gibi pek çok canlı neslinin tehlike altına gireceğini vurguladı. Eriş, Kaş su altı turizminin sürekliliği ve canlıların yaşama hakkına duydukları saygı sebebiyle denizde av yasağı uygulanması için mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti. |
27.09.2009 |