Güncel |
KENTLERİN ŞEKİLLENMESİ RANT GÜÇLERİNE BIRAKILDI |
Şehir Plancıları Odası: “Bugün kentlerimizin içinde bulunduğu karanlık çıkmaz sokağa 12 Eylül 1980'de girilmiştir. Üniversiteleri ve meslek örgütlerini baskı altına alan bilinçli müdahale kentlerin şekillendirilmesini tümüyle rant güçlerine bırakmış, bilimin ve aklın yol göstericiliği ve denetiminden arındırılan kentlerin ‘kasaba yönetimi' anlayışına teslim edilmiştir. Eşitsizliklerin pençesinde, kentlerin cadde ve sokakları, güvensizliğin mekânları haline gelmiştir.” OTORİTER KENTLEŞME BİÇİMİ 12 EYLÜL'E DAYANIYOR
“Bugün kentlerimizin içine düştüğü durum ortadadır. Okyanuslara taşımayı vaad ettikleri 'Kültür Başkenti ve Dünya Kenti İstanbul' bir derede boğulmuştur. Otoriter kentleşme biçiminin ve yönetim anlayışının kökenlerinde 12 Eylül 1980 darbesi vardır. 12 Eylül düzeni bütün temsilcileri ve kalıntıları ile tasfiye edilmeden, toplumsal adalet, eşitlik ve gerçek demokrasiye dayanan bir kentsel yaşamın kurulması mümkün değildir.''
TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu, toplumsal geri gidiş ve çöküntünün faturasını başta şehirlerin ödediğini belirterek, ‘’bugün kentlerimizin içinde bulunduğu karanlık çıkmaz sokağa 12 Eylül 1980’de girilmiştir’’ açıklamasında bulundu. TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada, 12 Eylül’ün 29. yılında bulunulduğu hatırlatılarak, sendikaları, dernekleri, siyasal partileri kapatan, seçilmiş toplumcu belediye başkanlarının ve üniversitelerdeki toplumcu öğretim üyelerinin görevlerine son veren, TMMOB ve diğer demokratik kitle örgütlerine baskı ve sindirme politikası uygulayan otoriter rejimin, siyasal ve toplumsal yaşamda büyük boşluklar oluşturduğu belirtilerek, ‘’Bugün bu boşlukların kimler tarafından ve nasıl doldurulduğunu ve maliyetinin ne derece büyük olduğunu biliyoruz. Bu toplumsal geri gidiş ve çöküntünün faturasını başta kentlerimiz ödemektedir’’ denildi. Üniversiteleri ve meslek örgütlerini baskı altına alan, toplumcu belediyecilik anlayışlarını tasfiye eden bilinçli müdahalenin, şehirlerin şekillendirilmesini tümüyle ‘’rant güçlerine’’ bıraktığının, bilimin ve aklın yol göstericiliği ve denetiminden arındırılan şehirlerin ‘’kasaba yönetimi’’ anlayışına teslim edildiğinin ifade edildiği açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Şehir Plancıları Odası’na ‘kümes peyzajı çizdirmeyeceğini’ söyleyen ve katlı kavşakları kendisi tasarlayan ve kamu kaynaklarıyla inşa eden belediye başkanları, TMMOB’ye bağlı meslek odalarının şehirleri savunmasını ‘siyasî-ideolojik’ bulup karalayan iktidarın en yetkili ağızları, arsa pazarlıklarına aracılık eden milletvekilleri, 12 Eylül karanlığının içinden, baskı rejiminin olanak ve yönetim tekniklerinden yararlanarak, bugün bulundukları konumlara gelmiştir. Bu durumun bir sonucu olarak bugün kentlerimizin içine düştüğü durum ortadadır. Okyanuslara taşımayı vadettikleri ‘Kültür Başkenti ve Dünya Kenti İstanbul’ bir derede boğulmuştur. Park isteyen vatandaşını azarlayan belediye başkanları, bir asker mantığı içinde, seçimle geldiklerini ve Anayasal özerkliklerini unutup, başbakandan talimat beklemektedir. Hiç kuşku yok ki, bu otoriter kentleşme biçiminin ve yönetim anlayışının kökenlerinde 12 Eylül 1980 darbesi vardır. Bugün kentlerimizin içinde bulunduğu karanlık çıkmaz sokağa 12 Eylül 1980’de girilmiştir.’’ TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulunun açıklamasında, ‘’12 Eylül düzeni bütün temsilcileri ve kalıntıları ile tasfiye edilmeden, toplumsal adalet, eşitlik ve gerçek demokrasiye dayanan bir kentsel yaşamın kurulması mümkün değildir’’ denildi. Ankara / aa |
13.09.2009 |
Şehirler sil baştan inşa edilmeli |
ÇUKUROVA Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, dünyada son yıllarda önemli iklim değişikliklerinin yaşandığına dikkati çekerek, hayat alanlarının bu değişikliklere göre yeniden oluşturulması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Düzenli, yaptığı açıklamada, tabiatta son yıllarda çok hızlı bir değişime şahit olunduğunu belirterek, buna bağlı olarak buzulların erime hızının arttığını, tsunami, sel veya kuraklık sebebiyle toprak kayıplarının yaşandığını ifade etti. İklim değişikliğinin ortaya çıkmasıyla mevsimlerde kaymaların meydana geldiğini kaydeden Düzenli, bu durumdan her ülkenin çeşitli tabiat olaylarıyla etkilendiğini bildirdi. Tabiat olaylarından en az oranda etkilenmek için acilen tedbir alınması gerektiğini anlatan Düzenli, şöyle konuştu: ‘’Depremden, selden veya tam tersi kuraklıktan en az oranda etkilenmek için bu tabiat olaylarıyla yaşamayı öğrenmek gerekir. Tabiî afetlerde neler yapılması gerektiği bilinmelidir. Ayrıca, dünya son yıllarda önemli iklim değişikliklerine sahne oluyor. Hayat alanlarımızı bu değişikliklere göre yeniden planlamalıyız. Bu amaçla uzun süredir çalışmalar yapan ülkeler var. Artık insanoğlu yaşayacağı yeri tercih ederken yalnız iyi bir işe, eşe, aşa bakmıyor. Oranın havasına, suyuna, toprağına ve de tabiî afetlerle ilişkisine bakıyor. Zaten bu değişiklikler karşısında da onlara bakmak zorunda.’’
AFET HARİTALARI ÇIKARTILMALI
Düzenli, değişen dünyada Türkiye’nin çok daha yaşanılabilir bir ülke olarak ön plana çıktığını belirterek, son tabiî olayların da göz önünde bulundurularak en uygun hayat alanlarının belirlenmesi gerektiğini söyledi. Tabiî afet haritalarının çıkartılması gerektiğine dikkati çeken Düzenli, şöyle devam etti: ‘’Türkiye’de çok farklı özellikleri bulunan hayat alanları var. Buraların tabiî olaylar karşısındaki muhtemel meydana gelebilecek değişiklikleri belirlenmeli. Şehirler buna göre planlanmalı. Son yaşanan sel olaylarından artık ders çıkarmamız gerekir. Unutmayalım ki tabiat ile oyun oynanmaz. Geç kalırsak zararı telâfi etmeye gücümüz yetmeyebilir.’’
CANLILAR DEĞİŞİME UYUYOR
Düzenli, dünyadaki değişimin tabiattaki canlıları da etkilediğini belirterek, hayvanların bu değişime göre hayat şartlarını oluşturmaya başladıklarını bildirdi. Ağustos böceklerinin sayısının artmasının, arıların azalmasının, tabiî canlıların yeni yerleşim alanlarını oluşturmaya başladıklarının en önemli örneği olduğunun altını çizen Düzenli, ‘’Tabiattaki canlılar değişikliklere uymak için harekete geçmişken bizler yerimizde sayarsak bedelini öderiz’’ dedi. |
13.09.2009 |
Açılıma anayasadan başlanmalı |
Binlerce şehit verilen ve 400 milyar TL'yi aşan faturaya ulaşan terör belâsından kurtulmak için atılan adımların Türkiye'nin önemli bir konusu olduğunu belirten Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, ''Demokratik açılım başta olmak üzere millet iradesi ve kardeşliğin önündeki engellerin kaldırılması çabalarında anayasa bir maddesiyle engel çıkaracaksa, önce tepeden, anayasadan başlamak lâzım'' dedi. Memur-Sen konfederasyonu ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, millet iradesinin saygın olabilmesi için esas açılımın demokratikleşme şeklinde Anayasa’dan başlatılması gerektiğine inandıklarını belirtti. Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen Adana 2 Nolu Şubesinin dâvetlisi olarak geldiği Adana’da yaptığı açıklamada, ‘’demokratikleşme’’ ve ‘’demokratik açılım’’ adı altında, binlerce şehit verilen ve 400 milyar TL’yi aşan faturaya ulaşan terör belâsından kurtulmak için atılan adımların Türkiye’nin önemli bir konusu olduğunu söyledi. Millet iradesinin saygın olabilmesi için esas açılımın, demokratikleşmeye yönelik olarak Anayasa’dan başlatılması gerektiğine inandıklarını vurgulayan Gündoğdu, ‘’Demokratik açılım başta olmak üzere millet iradesi ve kardeşiliğin önündeki engellerin kaldırılması çabalarında Anayasa’mız bir maddesiyle engel çıkaracaksa, önce tepeden, Anayasa’dan başlamak lâzım’’ dedi. ‘’Demokratikleşememe’’ olarak ortaya çıkan bu sorunun, özgürlüklerin, kalkınmanın ve millet iradesinin saygın olmasının önündeki en büyük engel olduğunu belirten Gündoğdu, şöyle devam etti: ‘’Bir tarafta teröre doğrudan destek verenler, teröristi yol haritası olarak gösteren, terörist başının muhatap alınmasını isteyenler; diğer tarafta her türlü açılıma kapalı, ancak terörün oluşturduğu açıdan sendikal ya da siyasî istismarla rant elde etmeye çalışanlar var. Bu iki yapılanmanın oyuncağını elinden alalım. Bu, bin yıllık kardeşliğimize engeldir. Ülkenin millî gelirinin bu millet adına harcanmasına, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada lider ülke olmasına engeldir.’’ Adımlar atılırken, çözüm merkezinin millet, TBMM ve legal kurumlar olması gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, ‘’Reçete oluşturulurken de şehitlerimizin yakınları üzülmemeli, mağdur edilmemeli. Bütün bunlar için darbe iklimiyle yazılmış bu Anayasa değiştirilmelidir’’ diye konuştu. Adana / aa |
13.09.2009 |
Eski savcının suçladığı Ertosun’dan cevap |
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi Ali Suat Ertosun, gazetemizin 2 Ağustos 2009 tarihli nüshasının 1 ve 4’üncü sayfalarında yer alan “Eski savcıdan şok suçlamalar” başlıklı haberle ilgili cevabî bir açıklama göndererek eski savcı Necati Özdemir’in suçlamalarına cevap verdi. Sayın Mustafa DÖKÜLER Yeni Asya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü
Gazetenİzİn 2 Ağustos 2009 tarihli nüshasının 1 ve 4' üncü sayfalarında yer alan “Eski Savcıdan Şok Suçlamalar” başlıklı haberde, Afyon Cumhuriyet Savcısı olup, Bayrampaşa Ceza ve Tevkifevi Eski Geçici Yetkili Cumhuriyet Savcısı iken meslekten çıkartılan Necati ÖZDEMİR’in, şahsıma yönelik, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan suçlama ve açıklamaları yayımlanmış bulunmaktadır. Necati ÖZDEMİR hakkında 1997 ve 1998 yıllarında Adalet Müfettişi Özcan TURAN ile birlikte soruşturma yapılmıştır. Özetle bunlar; 1- Ceza ve Tevkifevinde yasa, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile Bakanlık genelge ve talimatlarına uymayarak; etkili ve güçlü tutuklu ve hükümlülere tavizler vermek suretiyle cezaevini âdeta onlarla birlikte yönetmek, idareye ait telefonlarla görüştürmek; koğuş, blok ve şebeke kapılarını açtırarak kadın ve erkek hükümlü ve tutukluların cezaevinde serbestçe dolaşmalarına ve istedikleri koğuşlara gitmelerine müsaade etmek; aramalarda ele geçen telefonlardan üç tanesini kendisi almak ve bir kısmını da personele dağıtmak; terör örgütleri mensuplarının siyasî eğitim yapmalarına, pankart, afiş ve flamalarını asmalarına, faaliyetlerini sürdürmelerine engel olmamak gibi eylemlerle görevini kötüye kullanmak, 2- Gazete ve televizyonlara, Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun manevî şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif edici nitelikte demeç vermek ve konuşmalar yapmak, 3- a) Kendisi, kardeşi, eşi ve çocukları ile yakınlarının istanbul Hâkimevine olan konaklama ve yiyecek bedelini ödemeyerek aleyhinde icra takibine neden olmak, b) 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca bildirmesi gereken iki otomobili yasal süre içerisinde beyan etmemek, c- Ziyaretine gittiği dönemin Adalet Bakanı tarafından kabul edilmemesi üzerine gazetelere verdiği demeçlerle anlayışsızlıkla suçlayarak küçük düşürmek, d- TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 15.1.1998 günlü cezaevleri sorununun tartışıldığı toplantıda ve daha sonra bazı gazete ve televizyon kanallarına yaptığı açıklama ve verdiği demeçlerle dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ile onu atayanları küçük düşürmek, e- İlgili makamlardan izin almaksızın gazete ve dergilere demeçler vermek, televizyon kanallarındaki çeşitli programlara katılarak açıklamalar yapmak ve basın mensuplarını cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerle görüştürmek, 4- Hükümlü ve tutuklu bir bayana şahsî kamerasını vererek kadınlar koğuşu, idare ve dış bahçede çekim yaptırmak, cezaevinde serbestçe dolaşmasına müsaade etmek ve makam odasında özel görüşmek suretiyle aralannda gönül ilişkisi bulunduğuna dair basına da yansıyacak şekilde söylenti çıkmasına sebebiyet vermek, 5- Cezaevi mutfağı ile Jandarma Koruma Tabur Komutanlığı binasının mermer yapım işinde, ihale kardeşinin ortağı olduğu şirkette kalmış gibi evrak düzenlemek; fatura bedeli ödenmeyince başka bir firmanın teklif ve faturasını koymak suretiyle ödemeyi sağlayarak Devlet İhale Kanununa aykırı davranmak, 6- a) Cezaevine yakıt alımı ile ilgili ihale sözleşmesinin feshinden sonra yapılan ikinci ihale sonucu oluşan ıskonto farkı ve önceki ihalede taahhüt edilen bağışın yapılmaması nedeniyle gerçekleşen Hazine zararının giderilmesi için girişimde bulunmamak ve kalorifer yakıtı yerine tuzlu su ve sintine satan firmanın yetkili ve sorumlusu hakkında işlem yapmamak, b) Hükümlüler tarafından hakarete uğrayan ve müessir fiilde bulunulan görevli iki infaz ve koruma memurunun mağdur olduğu olaylardan dolayı işlem yapmamak, 7- Cezaevine ait resmî aracı tahsis olunduğu amaç dışında, şahsıyla birlikte aile fertlerinin, bazen de kendisi katılmaksızın sadece eş ve çocuklarının Afyon’a gidiş ve gelişleri için 15 kez kullanmak ve ayrıca üç-dört defa çocuklarının diş muayeneleri için Ankara’ya göndermek suretiyle Taşıt Kanununa aykırı davranmaktır. 1 ve 2'nci bentlerle ilgili olarak Hâkimler ve Savcılar Kanununun 69'uncu maddesi uyarınca verilen iki ayrı meslekten çıkarma cezası kesinleşmiş; 3'üncü bentle alâkalı olarak anılan Kanunun 68/a maddesi uyarınca verilen yer değiştirme cezası itiraz aşamasında 4455 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun uyarınca işlemden kaldırılmış; 4, 5 ve 6 ncı bentlerde yazılı eylemleriyle ilgili olarak açılan davalar 4616 sayılı Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun uyarınca ertelenmiş; 7 nci bentte yazılı Taşıt Kanununa aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet karan Yargıtay Ceza Genel Kurulunca onanarak kesinleşmiş; disiplin dosyaları 4455 sayılı Kanun gereğince affa uğramıştır. Necati ÖZDEMİR hakkında yapılan soruşturmalar sırasında tüm kanıtlar toplanmıştır. Aldığı disiplin cezalan nedeniyle avukatlık yapamayan Necati Özdemir’in şahsıma olan kızgınlığının ve aleyhime devamlı olarak demeç vermek suretiyle suçlamalarda bulunmasının nedeni hakkında yaptığım soruşturmalardır. Adı geçenin yönelttiği derin devletle bağlantılı olduğuma ilişkin suçlamaların hiçbir dayanağı yoktur. Hayata Dönüş Operasyonu, Necati ÖZDEMİR hakkında yaptığımız soruşturmalardan üç yıl sonra gerçekleştirilmiştir. İleri sürülen iddialar, komplo teorilerinin de ötesinde hayal mahsulüdür. Her türlü yasal hakkım saklı kalmak kaydıyla, 5187 sayılı Basın Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca bu cevabımın ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayınlanması ricasıyla, çalışmalarınızda başarılar dilerim. 3.9.2009 Ali Suat ERTOSUN
ADRES: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi Adalet Bakanlığı Ek Bina Kat-1 Milli Müdafaa Caddesi No-22 ANKARA |
13.09.2009 |
İstanbul’da dün yine dere taştı, sel baskını oldu |
İstanbul’da dün yeniden etkili olan şiddetli yağış sebebiyle Sarıyer’deki Kilyos Deresinin taşması sonucu çevredeki bazı ev ve iş yerlerini su bastı. Yağışlar, Anadolu yakasında Anadolu Hisarı, Beykoz, Kanlıca, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Ümraniye Kadıköy ve Fenerbahçe’de etkili oldu. MARMARA ve Ega bölgelerinde etkili olan şiddetli yağış hayıtı olumsuz etkiledi. Alınan bilgiye göre, Sarıyer ve çevresinde öğle saatlerinde başlayan yağış sonucu Kilyos Deresi taştı. Dereden taşan sular, çevredeki bazı ev ve iş yerlerine doldu. Sel sularının dolduğu evlerde ve su birikintilerinin oluştuğu yollarda mahsur kalanlar, itfaiye araçlarından uzatılan merdivenlerle kurtarıldı. İstanbul Büyükşehir ve Sarıyer belediyelerine bağlı çok sayıda ekip, bölgedeki çalışmalar yaptı. Yağışlar, Anadolu yakasında ise Anadolu Hisarı, Beykoz, Kanlıca, Kuzguncuk, Beylerbeyi ve Ümraniye Kadıköy, Acıbadem, Fenerbahçe ve Göztepe’de etkili oldu. Sağanak yağış, İstanbul’un bazı bölgelerinde ulaşımın aksamasına sebep oldu. Yağış sebebiyle E-5 Karayolu Bostancı kesiminde su birikintisi oluştu. Bu nedenle bölgede araçların geçişleri tamamen durdu. Bölgede oluşan su birikintileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerince tahliye edilmeye çalışıldı.Tekirdağ’ın Saray ilçesinde görülen kuvvetli yağış sebebiyle şehir merkezindeki tedbir amaçlı boşaltılan bazı evleri su bastığı bildirildi. Keşan'da ise sabah başlayan sağanak, ilçede hayatı olumsuz etkiledi. Zaman zaman şiddetini artıran sağanak sebebiyle Kemalpaşa Mahallesi'nde 50'ye yakın evin bodrum katı su altında kaldı. Bu arada, sağanak nedeniyle şehir içi trafiğinde de aksamalar yaşandı. Bu arada Tekirdağ'ın Malkara ile Edirne'nin Keşan ilçeleri arasındaki Kadıköy Köprüsü'nde aşırı yağıştan dolayı çökme meydana geldi. |
13.09.2009 |
Vefat etmeden iki saat önce Müslüman oldu |
İngiltere’den tatil için geldiği Fethiye’deki bir köye yerleşen 64 yaşındaki İngiliz uyruklu Melvyn Morris, ölmeden iki saat önce köyün imamı Ramazan Boztaş’ın yanında kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu ve İslâmî usullere uygun olarak defnedildi.
|
13.09.2009 |
ŞANLIURFA’DA BEDİÜZZAMAN SERGİSİ |
Bediüzzaman Said Nursî'nin hayatını konu alan Barla ve Kastamonu Yılları sergisi Şanlıurfa Rizvaniye Medresesi’nde açıldı. BEDİÜZZAMAN Said Nursî’nin hayatından önemli bir kesiti mercek altına alan ve o günlerden kalma belge ve hatıraları günümüze taşıyan Barla ve Kastamonu Yılları sergisi Şanlıurfa Rizvaniye Medresesinde, Bediüzzaman’ın talebelerinden Mehmet Fırıncı ve Abdulkadir Badıllı tarafından gerçekleştirildi. Barla Platformu tarafından hazırlanan serginin kapsadığı dönem, Bediüzzaman’ın Isparta hayatıyla başlıyor ve Eskişehir ile Denizli hapislerini ve Kastamonu’daki sürgün yıllarını içine alıyor. Sergide, o dönemin hikâyesiyle beraber, o günlerden kalma eser ve belgeler yer alıyor. Bu eserler arasında, koğuştan koğuşa kibrit kutuları içinde gizlice ulaştırılan mektup ve risâlelerin orijinalleri de var. Sergideki en önemli eşyalardan biri de, Bediüzzaman’ın “bin kalemli kâtip” sözüyle tarif ettiği teksir makinesi. Bu makine, Ahmet Nazif Çelebi ile oğlu Salâhaddin Çelebi tarafından İnebolu’ya getirilen ve Risâlelerin çoğaltılmasında bir çığır açan orijinal makinenin ta kendisi.O dönemi Bediüzzaman Said Nursî ile birlikte yaşayan ve Risâle-i Nur’ların birçok yerinde adları geçen kahramanlar da sergide ayrıca tanıtılıyor. Bu kahramanlardan hayatını Bediüzzaman uğruna feda eden Binbaşı Âsım Bey, Hafız Ali ve Hasan Feyzi ile ilgili belge ve bilgiler ise, “Üç Şehitler” adlı bir özel bir odada ziyarete açıldı. Serginin bir özel bölümü de hanımlara ait. Risâle-i Nur hizmetinin ilk yıllarında büyük emekleri bulunan ve Risâlelerde adları geçen bu hanımlarla ilgili belge ve hatıralar, “Nur Hizmetinin Anneleri” başlıklı bölümde yer alıyor. Barla ve Kastamonu Yılları Sergisi 16 Eylül tarihine kadar Balıklıgöl Rizvaniye Medresesinde ziyaret edilebilir. |
NİHAT ÇİÇEK / ŞANLIURFA 13.09.2009 |
4 EVDEN SADECE 1’İ SİGORTALI |
Türkiye’deki 13 milyon konutun 3,5 milyonunun depreme karşı sigortalı olduğu bildirildi. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, Türkiye topraklarının yüzde 98’inin farklı oranlarda deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Türkiye’de 10 yıl öncesine göre daha fazla kişinin depreme karşı sigorta yaptırdığını, ancak sigorta yapılmış konut sayısının riske göre yeterli olmadığını ifade eden Serdar, şu bilgiyi verdi: ‘’Türkiye’nin değişmez gerçeği olan depremle yaşamayı öğrenmek, depremden korunmaya yönelik önlemleri almak zorundayız. Bu önlemlerin başında da konutlarımızın, iş yerlerimizin depreme karşı dayanıklılığına dikkat etmek geliyor. Türkiye’de net istatistiki veriler olmamakla birlikte zorunlu deprem sigortası (ZDS) kapsamına giren konut sayısının yaklaşık 13 milyon olduğu tahmin ediliyor. Bugün Türkiye’deki konutların yüzde 26’sı, yani yaklaşık 3,5 milyonu ZDS ile güvence altına alındı. 10 yıl öncesine kıyasla bu sayı büyük bir gelişmeye işaret etse de DASK’ın amacı, yüzde 98’i deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde tüm konutları güvence altına almak.’’
EN DUYARLI BÖLGE MARMARA
Türkiye’deki ZDS’lilik oranının bölgelere göre farklılık gösterdiğine işaret eden Serdar, ‘’Marmara Bölgesi yüzde 34’lük ZDS’lilik oranı ile başı çekerken, yüzde 33 ile İç Anadolu Bölgesi ikinci, yüzde 24 ile Ege Bölgesi üçüncü sırada yer alıyor. Bunları yüzde 19 ile Akdeniz, yüzde 16 ile Karadeniz, yüzde 12 ile Doğu Anadolu, yüzde 11 ile Güneydoğu Anadolu bölgeleri takip ediyor’’ dedi. Sigortalı konut oranlarının il bazında incelendiğinde değişkenlik gösterdiğine dikkati çeken Serdar, en fazla sigortalı konutun bulunduğu şehrin Ankara olduğunu kaydetti. Malatya’nın da 1. derece deprem bölgesinde olduğunu ifade eden Serdar, konutlarının yüzde 12’sinin sigortalı olan şehrin yüzde 26 olan Türkiye ortalamasının da altında olduğuna vurgu yaptı. Malatya / aa
Konya’daki depremde 16 konut hasar gördü
KONYA’DA yaşanan depremlerin ardından 42 mimar ve inşaat mühendisinden oluşan hasar tesbit komisyonu sarsıntılarda zarar gören binaları incelemeye aldı. Depremde 16 konutun hasar aldığı tesbit edildi. Konya’da merkez ilçeleri gezen komisyon, Karatay ilçesinde 8, Meram ilçesinde 3, Selçuklu ilçesinde ise 5 olmak üzere toplan 16 konutun hasar gördüğünü tesbit etti. Bunun dışında gar müdürlüğüne ait bir lojmanın da orta hasarlı olduğu belirlendi. Konya / cihan |
13.09.2009 |
250 bin öğretmen adayı atanmayı bekliyor |
EĞİTİM fakültelerinden mezun olan öğretmen adaylarıyla Millî Eğitim Bakanlığı’nın atamasını yaptığı öğretmen sayıları karşılaştırıldığında, ilginç bir tablo ortaya çıktı. Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM), Eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmen adaylarının durumunu mercek altına aldı. Araştırmaya göre, KPSS’ye giren öğretmen adaylarının sadece yüzde 15-20’si atanabiliyor EBSAM’ın yaptığı araştırmaya göre, 2008-2009 öğretim yılı itibariyle Eğitim fakülteleri, diğer Eğitim fakülteleri ve Eğitim Bilimleri enstitülerinden mezun olan öğrenci sayısı 48.869. Bu rakamlarla birlikte 2009’da KPSS’ye giren öğretmen adayı sayısı 250 bine ulaşıyor. Sınava giren öğretmen adaylarının o yıl içerisinde yüzde 15-20’si öğretmen olarak atanabiliyorken, yüzde 75-80’i ise ya yeniden KPSS’ye hazırlanıyor ya dershanelerde düşük bir ücret karşılığında mesleğini icra ediyor veya mesleği dışı işlerde çalışıyor. Fatih Karagöz / Ankara |
13.09.2009 |
Üniversiteliden evrak bedeli diye para istendi |
AKDENİZ Üniversitesi’ne (AÜ) başlayacak birinci sınıf ve hazırlık sınıfı öğrencileri, kendilerinden 50 TL alındığını, bu parayı yatırmayan öğrencilerin ise okula alınmadıklarını iddia etti. Soyadlarının yazılmasını istemeyen AÜ öğrencileri Gamze E, Egemen A. ve Fadime A. AÜ’ye bağlı fakültelerin ilân panolarına, ‘’İlk defa kayıt yaptıracak enstitü, fakülte, yüksekokul ve meslek yüksek okulu öğrencilerinin katkı payı dışında Türkiye İş Bankası Akdeniz Üniversitesi Şubesi 6202-0551482 numaralı hesaba 50 TL dosya ve evrak bedeli yatırmaları gerekmektedir’’ yazısının asıldığını ileri sürdüler. Öğrenciler, söz konusu duyurunun, üniversitenin internet sitesinde de yayınlandığını belirterek, 50 TL dosya ve evrak bedelinin yatırıldığına dair banka dekontu olmayan öğrencilerin fakültelerine dahi alınmadıklarını, üniversitede görevli memurlar tarafından dekontu getirmeyen öğrencilerin kayıtlarının geçersiz sayılacağının bildirildiği iddiasında bulundular. Antalya / aa |
13.09.2009 |
Lapsekİ sular altInda |
Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde önceki gece yarısı başlayan ve sabah saatlerine kadar aralıklarla devam eden etkili yağış, hayatı olumsuz etkiledi. İlçenin büyük bölümünü etkileyen sağanak yağış nedeniyle bazı mahallelerdeki ev ve iş yerlerinin giriş katlarını su bastı. Balıkesir'in Marmara ilçesine bağlı Avşa beldesinde (Avşa Adası) etkili sağanak sebebiyle belediye binasının yanı sıra çok sayıda ev ve iş yerinin alt katlarını su bastı, dere yataklarının taşması sebebiyle tarım alanlarını da sular altında kaldı. Muğla’nın Datça İlçesi’nde ise öneki gün gece esen kuvvetli lodos, hasara yol açtı. Denizde sürüklenen bir tekne karaya vurdu, bir tekne de battı. Aydın'ın Didim ilçesinde sabah saatlerinde başlayan ve öğleye kadar aralıksız devam eden sağanak nedeniyle elektrikler kesildi. Avcılar Çukuru mevkisinde bazı binaların zemin katlarını su bastı. Su akıntıları nedeniyle Valiler İlköğretim Okulu'nun bahçe duvarının bir bölümü yıkıldı. İstanbul- Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir / aa |
13.09.2009 |
Londra’da cami önünde gösteri |
LONDRA'NIN kuzeyindeki bir caminin önünde gösteri yapan, “Avrupa’nın İslâmlaşmasına Dur” adlı grubun mensuplarının yol açtığı olaylarda 10 kişi gözaltına alındı. Polis sözcüsü, gözaltına alınanlardan 9’unun, yasa dışı saldırı silâhı taşımakla, birinin ise huzuru bozmakla suçlandığını belirtti. Akşam saatlerindeki olaylarda, gösterici gruptan yaklaşık 20 kişi, Harrow Merkez Camiinde namaz için toplanmaya başlayan, yüzlerce kişilik kalabalığa yaklaşmak istedi. Polis, grubun bu çabasına engel oldu. Londra / aa |
13.09.2009 |
Feshane’de, yapraklar san'atla buluştu |
YAPRAKLARIN üzerine hat nakşeden ünlü hat san'atçısı Mehmet Yörükoğlu’nun tabloları “Yaşayan Yapraklar” adlı sergide Feshane san'at koridorlarında, kanserli çocuklar için açıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü tarafından Ramazan boyunca düzenlenen “Uluslararası Ramazan Etkinlikleri 2009 Kandiller Yanarken” faaliyetleri kapsamında “Yaşayan Yapraklar” adlı sergi Feshane’de açıldı. Yaprakların üzerine hat nakşeden Ünlü hat san'atçısı Mehmet Yörükoğlu’nun tabloları, Ramazan ayı boyunca Feshane Sanat Koridoru, Lale Salonu’nda san'atseverlerle buluşacak. Feshane ziyaretçilerinin ücretsiz olarak gezeceği sergide, eserler ayrıca satın alınabilecek. İstanbul / AHMET CEYLAN
C |
13.09.2009 |
Yağışlar, şemsiye satışını arttırdı |
TÜRKİYE'NİN batı bölgelerinde son günlerde etkili olan şiddetli sağanak yağışlar, şemsiye satıcılarına yaradı. Özellikle Marmara Bölgesi’nde 4 gündür aralıklarla devam eden ve zaman zaman şiddetlenen yağmura yakalanan vatandaşlar, ıslanmamak için şemsiye alıyor. Şemsiye satıcısı Hasan Musa, yaptığı açıklamada, güneşli günlerin ardından gelen yağmurlu havalara vatandaşları hazırlıksız yakalandığını söyledi. Vatandaşlar kadar şemsiye satıcılarının da bu duruma hazırlıksız olduğunu belirten Musa, deposunda yeterli miktarda stoku olmayanların yağmurlu havalardan yararlanamadıklarını dile getirdi. Musa, şemsiye satışlarının mevsim geneline göre yüzde 50 oranında arttığını ifade ederek, ‘’Şemsiye almadan çarşıya, pazara çıkan vatandaşlar ya da yağmura dışarda yakalanan vatandaşlar, ıslanmamak için ilk gözüne çarpan yerden şemsiye alıyor. Tabiî bu da şemsiye satıcılarının yüzünü güldürüyor.’’ dedi. Şemsiyeye talep artınca, şehirlerin büyük bulvar, meydan ve caddelerindeki işlek yerlerde, her 100 metrede bir şemsiye satıcısına rastlandığını dile getiren Musa, seyyar tezgâhlarda genelde Çin’den gelen ucuz şemsiyelerin satıldığını, bunların kalitesinin de ‘’kullan-at’’ şeklinde olduğunu söyledi. Musa, şemsiye fiyatlarının kalitesine göre 2 TL’den başlayıp 25 TL’ye kadar çıktığını belirterek, çocukların kullanımı için satılan küçük şemsiyelerin fiyatlarının ise 2-10 TL arasında değiştiğini bildirdi. Alınan kaliteli bir şemsiyenin uzun ömürlü olması için mutlaka kurutularak kaldırılması gerektiğini anlatan Musa, ıslak şekilde kaldırılan şemsiyenin daha çabuk yıprandığını sözlerine ekledi. Bursa / aa |
13.09.2009 |
Discovery, dünyaya döndü |
UZAY Mekiği Discovery, Uluslararası Uzay Üssüne malzeme taşıma amaçlı 14 günlük görevinin ardından, 7 kişilik mürettebatıyla dünyaya döndü. Perşembe ve Cuma günleri Florida’ya indirilmeye çalışılan mekik, Kennedy Uzay Üssü yakınındaki yağmur ve fırtınadan ötürü Kaliforniya’daki yedek piste yönlendirildi. Mekik, Mojave Çölü’ndeki Edwards Hava Üssü’ne indi. Mekiğin Florida’ya indirilmesi, Kaliforniya’dan getirilmesi için yapılacak milyonlarca dolarlık masrafın ortaya çıkmasını engelleyecek, hem de yeni uzay görevi hazırlıklarının, şimdiki duruma göre yaklaşık bir hafta erken başlamasını sağlayacaktı. Washington / aa |
13.09.2009 |
Safranbolu’nun ‘safranlı’ camii |
KARABÜK'ÜN tarihî konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde, safran bitkisinin soğanının tasvir edildiği Dizdar Camii, mimarisiyle de ilgi görüyor. İlçedeki iş adamlarından Şefik Dizdar, ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen, kozmetik, gıda ve ilâç endüstrisi gibi çok geniş sektörlerde kullanım alanı bulunan safran bitkisinin soğanının kubbe şeklinde tasarlandığı cami yaptırdı. Yaklaşık 2 yıl önce hizmete açılan 400 kişi kapasiteli cami, ibadetler için kullanılmasının yanı sıra ilginç mimarisiyle de turistlerin ilgisini çekmeye başladı. İçerisinde Safranbolu ahşap işçiliğinden örneklerin de yer aldığı camiyi, tarihi konakları görmeye gelen çok sayıda turist de gezerek mimarisiyle ilgili bilgiler alıyor. İş adamı Şefik Dizdar, yaptığı açıklamada, caminin ibadet edilen alanının üzerinin safran soğanı şeklinde kapatıldığını, iç süslemelerinin de estetik biçimde yapıldığını söyledi. Tarihî konakları ve anıt eserleriyle binlerce turistin geldiği Safranbolu’nun kültürünü yansıtacak güncel yapıların da ilgi gördüğünü anlatan Dizdar, şöyle dedi: ‘’Altınla eş değer tutulan safran çiçeği soğanlarının bir su damlası şeklinde bereketi simgelemesi beni çok etkiledi. Yaptırdığımız caminin mimarisinde bu unsurlara ver verdik. Alış veriş merkezimizin önüne insanların ibadet etmeleri için inşa ettirdiğimiz cami, turistik alanda da hizmet veriyor. İlçenin simgesi safran bitkisinin soğanını yansıtması açısından turistler camiyi ilginç bularak geziyorlar.’’ Karabük / aa |
13.09.2009 |