BİR ÂYET, BİR YORUM |
Allah, her şeyi, sonsuz ilim, irade ve kudretiyle yarattı - Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI “O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir tavan yaptı. Gökten size bir su indirdi. O su sebebiyle size türlü meyvelerden ve ekinlerden bir rızık ihsan etti. Bunları bilerek sakın Allah’a ortaklar koşmayın.” (Bakara: 3/ 22)
Cenâb-ı Hak dünyayı insanların yaşamasına elverişli bir şekilde yaratmıştır. Bu elverişliliği ifade etmek için “döşek” tâbiri kullanılmıştır. Döşek insanın rahat edeceği, huzur bulacağı bir ev eşyasıdır. Yeryüzü gerçekten de insanın hizmetine sunulmuş bir döşek gibidir. Yeryüzünün tamamen kayalardan, ya da tamamen sudan, buzdan ibaret olmayıp, bir kısmının toprak olması Allah’ın dünyada yaşayan canlılara, özellikle de insana bir lütfudur, ihsanıdır. Bu dünya neden bütünüyle kayalardan ibaret olmamıştır, neden tamamen su ile kaplı olmamıştır da toprak ve su ile dizayn edilmiştir? Elbette bunu böyle yapan Allah’tır ve bunu yüce iradesi ve kudretiyle yapmıştır. Sadece toprak olsa da, su olmasa idi, yine bir anlamı olmayacaktı. Çünkü toprak su ile beslenmediği takdirde dünya kupkuru, ekilip dikilmeye müsait olmayan bir çöl haline gelecekti. Halbuki bu dünyada insanlar, insanlara hizmet edecek olan bitkiler ve hayvanlar yaşayacaktı. Bu yüzden onların sadece yaratılması yetmeyecek, ihtiyaç duydukları rızıklarının da onlara her zaman ihsan edilmesi gerekecekti. Dünya bir hikmet yeri olmasından dolayı da, insanların ve diğer canlıların rızıkları, toprak ve su vasıtasıyla gönderiliyor. Toprak ve suyun akılsız, şuursuz, güçsüz bir varlık, bir sebep olduğunu düşünemeyen kimseler, Allah’ı unutup çeşitli putlara tapabiliyorlar. Halbuki bu dünyayı kim insanın yaşamasına uygun hale getirmişse, ibadet edilmeye lâyık olan da odur. Diyelim ki dünya toprak ve su olarak yaratıldı. İnsanlar da bu kendileri için hazırlanmış dünyada yaşamaya başladılar. Eğer gökyüzü bir tavan gibi yapılmasaydı, bu dünya sarayı çatısız olsaydı, gökyüzünden inecek cisimler bu değerli misafiri, yani biz insanları rahatsız edecekti. Gök taşları, meteorlar dünyayı yaşanmaz hâle getirecekti. İnsan her an başına büyük bir taşın düşeceği korkusu ile yaşayacaktı. Bu yüzden Allah, bu dünya sarayını yaparken, ona muhteşem de bir tavan yapmıştır. Bu tavan henüz insanlığın yapamadığı, yapmasının da mümkün olmadığı bir tavan modelidir. Hem cam gibi şeffaftır. Bu şeffaflık sayesinde bizler, tavanın diğer tarafında parlayan yıldızlardan, aydan, güneşten istifade ederiz, onları seyreder, Sahibini düşünürüz. Hem de bu tavan gazdan oluşmasına rağmen, dünyaya zarar verecek hiçbir şeyi bırakmıyor. Dünyanın etrafında bulunan bu gaz tabakalarına genel olarak atmosfer diyoruz. Atmosferde bulunan gazların herbirinin dünyamızı koruyacak önemli özellikleri vardır. Meselâ su buharı dünyadaki sıcaklık ve soğuklukların ayarlanmasına sebep oluyor. Karbondioksit atmosferin güneş ışınlarını emme ve saklama yeteneğini artırır. Ozon gazı, dünyaya güneşten zararlı morötesi ışınların gelmesini engeller. Buna benzer atmosferde bulunan bütün gazların dünyamızı koruma gibi ayrı bir görevi vardır. Bütün bunlar, biz insanların müdahalesi olmaksızın gerçekleşiyor. Atmosferdeki gazlara düzenli bir şekilde dünyayı değişik şekillerde koruma görevini kim vermiştir? Bunların akılları şuurları olmadığına, akıllı ve şuurlu bir insanın da bunları yapmasının mümkün olmadığına göre, bunu bizi yaratan bizim nasıl korunacağımızı bilen bir Allah yaratmıştır. İşte bunu bildikten sonra, insan nasıl olur da Allah’ın dışındaki varlıklara tapar, ya da dünyanın tesadüfen yaratıldığını, atmosferin tesadüfen, ya da doğa denilen şuursuz varlık tarafından var edildiğini iddiâ eder? Aklı gaflet sarhoşluğunda boğulmamış bir insan, bütün bunların hepsini Allah’ın sonsuz ilmi, iradesi ve gücü ile yarattığı sonucuna varır. |
12.09.2009 |