Ramazan |
Duâya dair |
Şaban, Hicretin 7. Senesi, Medine
Peygamberimiz (asm), her zamanki gibi bizi eğitmek üzere mescide yanımıza gelmişti. Mescide girerken şöyle duâ etti: “Allah’ın adıyla. Allah’ın Resûlüne selâm olsun. Allah’ım, günahlarımı bağışla, bana rahmetinin kapılarını aç.” 1 Yanımıza gelip, oturduğunda hemen ona sordum: “Ey Allahın Resûlü, duâ ettiğimiz zaman nasıl duâ edelim?” Efendimiz (asm) anlatmaya başladı: “Şehadet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir, dersiniz. Sonra da her biriniz hoşuna giden duâyı seçip, onunla duâ etsin.” “Peki, ey Allahın Resûlü bize bir duâ öğretir misin?” Teşehhüdü öğretir gibi şu duâyı öğretmeye başladı: “Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızdaki geçimsizliği düzelt. Bizi selâmet yollarına sevk et, zulümattan nura kavuştur. Bizi çirkinliklerin açık ve gizli olanlarından uzak tut. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, zevcelerimizi ve çocuklarımızı hakkımızda mübarek ve hayırlı kıl. Tövbelerimizi kabul et, sen Rahîm’sin, tövbeleri kabul edersin. Bizleri verdiğin nimetlere şâkir, onlarla senâ edici, onları kabul edici kıl, onları ahirette de nasip ederek hakkımızda tamamla.” 2 “Peki, duânın bir adabı var mıdır ey Allah’ın Resûlü?” “Duâ ederken diz üstü oturun, sonra ‘Ey Rabbim, Ey Rabbim’ deyin.3 Biriniz duâ ettiğinde kararlı olsun. ‘Allah’ım dilersen bana ver’ demesin. Şüphesiz Allah’ı zorlayan hiç kimse yoktur.4 Duâ ettiğinizde kendi duânıza ‘Âmin’ deyin” buyurdu.
Dipnotlar: 1- Ebu Davud, Salat: 18; Nesei, Mesacid: 36. 2- Kütüb-i Sitte, 8:2625. 3- Ebu Avane ve Bağavi’den. 4- Buhari, Daavat: 21, Müslim, Zikir: 9. |
Salİha Ferşadoğlu 24.08.2009 |