Haberler |
HERKES İÇİN ADALET |
Fatih Saraçhane Parkında başörtüsü yasağını protesto eden Özgür-Der üyeleri, “Yasakçılar Silivri’de, yasakları yürürlükte!” yazılı dövizle darbe ve Ergenekon ruhunun yaşadığına dikkat çektiler. Eylemde “demokratik açılım”ın başta başörtüsü olmak üzere tüm hakları kapsaması gerektiği ifade edilerek herkes için adalet çağrısı yapıldı. KENDİLERİ İÇERİDE, AMA
Derneğin Yönetim Kurulu üyesi Kenan Alpay, 28 Şubat darbecilerinin ve başörtüsü yasakçılarının bugünün Ergenekoncuları olduğunu belirterek, darbeci yasakçıların bir kısmı Silivri’de yargılanıyor olsalar da, bulundukları muhtelif görevlerde iken onların etkisiyle alınan yasakçı ve otoriter kararların hâlâ yürürlükte olduğunu kaydetti.
RAMAZAN ayı boyunca başörtüsüne özgürlük için her Cumartesi Fatih Saraçhane Parkı’nda toplanma çağrısında bulunan Özgür-Der, bu Ramazanın ilk eyleminde Kürt sorununun çözümü noktasında hak, adalet ve kardeşlik temelli adımlara destek vereceğini ifade etti. Ramazan ayının başlamasıyla her hafta Özgür-Der tarafından Fatih Saraçhane Parkı’nda başörtüsü için yapılan eylemler de başladı. Özgür-Der mensuplarına, Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar da destek verdi. “Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!” yazılı pankartın yanı sıra gündemdeki “Kürt açılımı”na ilişkin “Irkçı, İnkârcı Dayatmaya Hayır! Hak ve Adalet Temelli Çözüme Hayır!” yazılı pankart açan Özgür-Der üyeleri, ellerinde taşıdıkları “Yasakçılar Silivri’de, Yasakları Yürürlükte!” yazılı dövizle de darbe ve Ergenekon ruhunun yaşadığına dikkat çektiler. “Hak ve Adalet Temelli Çözüme Evet!” yazılı bir dövizin Kürtçesinin de taşındığı eylemde Kürt sorununun çözümü noktasında atılması gereken adımların hak, adalet, kardeşlik ve özgürlük çerçevesinde olması gerektiği vurgulandı ve bu adımların destekleneceği ifade edildi. Ancak eylemde “demokratik açılım”ın başta başörtüsü olmak üzere diğer bütün hak ihlâllerini de kapsaması gerektiği ifade edilerek herkes için adalet çağrısında bulunuldu. Özgür-Der adına hazırlanan ve aşağıda tam metni yer alan basın metninde de Kürt sorununun çözümüne ilişkin atılması gereken adımlara yer verildi. Eylemin sunumunu yapan Ahmet Murat Kaya, Ramazanın Müslümanlar için taşıdığı öneme dikkat çekerek, başörtüsünün de oruç gibi namaz gibi Allah’ın emri olduğuna vurgu yaptı. Bütün dünya Müslümanlarının verdiği mücadeleyle başörtüsü mücadelesinin birbirinden ayrılamayacağını ifade eden Kaya, Ramazan ayının Müslümanlar için hayırlar getirmesini niyaz etti. Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak’a Org. Güven Erkaya’nın ölümünün ardında kaleme aldığı yazısından dolayı mahkeme kararı ile evinin haczedilip satılması kararının da kınandığı eyleme destek veren Abdurrahman Dilipak, “demokratik açılım”ın öncelikle darbe anayasalarının tasfiyesiyle başlaması gerektiğine dikkat çekerek, inanca saygı ve düşünceye özgürlük çerçevesinde atılması gereken çok sayıda adım olduğuna işaret etti. Dilipak, açılımın mümkün olabilmesi için Hükümetin öncelikle darbeyi mümkün kılan EMASYA protokolü ve TSK İç Hizmet Kanunu 135. Maddesini kaldırması gerektiğini ifade etti. Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar ise ülkede ciddi bir Türk sorunu olduğunu, mevcut sorunun kaynağını Türkleştirme baskısının oluşturduğunu söyledi. Hak ihlâllerinin külliyen tasfiye edilmesi gerektiğini belirten Sarıyaşar, Mazlumder’in bu konulardaki çalışmalarına değinerek çalışanların Cuma namazı kılma hakkıyla çocuklara din eğitimi hakkı konusunu misal olarak verdi. Sarıyaşar, sözlerini, adaletin herkes için olması gerektiği vurgusuyla tamamladı. Son olarak Özgür-Der adına söz alan Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesi Kenan Alpay da başörtüsü yasakçıları ile darbeciler arasındaki paralelliğe dikkat çekti. Konuşmasında 28 Şubat darbecilerinin, başörtüsü yasakçılarının bugünün Ergenekoncuları olduğunun altını çizen Alpay, darbeci yasakçıların bir kısmının Silivri’de olmakla birlikte bulundukları muhtelif görevler döneminde onların etkisiyle alınan yasakçı ve otoriter kararların hâlâ yürürlükte olduğunu kaydetti. Sonuç olarak darbeci zihniyete karşı çıkmanın darbecilerin en somut icraatı olan başörtüsü despotizmine karşı çıkmayı gerektirdiğini belirten Alpay, militarist-darbeci zihniyetle köklü bir hesaplaşmanın yolunun da başörtüsü yasağına son vermekten, gasp edilmiş hakları iade etmekten geçtiğini kaydederek konuşmasını tamamladı. Eylem bir sonraki Cumartesi yine 13.30’da toplanılmak üzere alkışlı protestoyla sona erdi. İstanbul / YENİ ASYA |
24.08.2009 |
Çocuklar şöhrete |
Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Dr. Budak, televizyonlardaki yarışmalarda “çocuk şarkıcılar” ortaya çıkarılmaya çalışıldığını ifade ederek, “Şöhret sarhoşluğu içinde olan çocuk kimlik karmaşası yaşar. İlgiyi kaybettiğini fark ettiği anda da psikolojik sorunlarla karşılaşır” dedi. ŞÖHRET GEÇİCİ, BİLGİ VE EMEK KALICIDIR “Popüler olmak ya da şöhret dediğimiz şeyler geçicidir. Kalıcı olan bilgidir, emektir” diyen Dr. Füsün Budak, kolay ulaşılan şeylerin çabuk kaybedildiğini, çaba ve emek vererek ulaşılanların daha değerli ve önemli olduğunu sözlerine ekledi. Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Dr. Füsun Budak, televizyonlardaki yarışmalarda ‘’çocuk şarkıcılar’’ üretilmeye çalışıldığını ifade ederek, “Şöhret sarhoşluğu içinde olan çocuk kimlik karmaşası yaşar. İlgiyi kaybettiğini fark ettiği anda da psikolojik sorunlarla karşılaşıyor’’ dedi. Budak, yaptığı açıklamada, son yıllarda görsel medyanın da öncülük ettiği, çok fazla emek harcamadan popüler olma ve kısa yoldan para kazanma düşüncesinin ön plana çıkarıldığını söyledi. Televizyonlardaki yarışmalarda “çocuk şarkıcılar’’ üretilmeye çalışıldığını kaydeden Budak, bu tür programlarla aniden gelen şöhretin insanı şaşkına çevirdiğini belirtti. Bir anda kendini yükseklerde bulan ve her gün gündemde yer alan insan kısa bir süre sonra da aniden yok olduğunu savunan Budak, şunları kaydetti: “Şöhret sarhoşluğu içinde olan çocuk kimlik karmaşası yaşar. İlgiyi kaybettiğini fark ettiği anda da psikolojik sorunlarla karşılaşır. Çünkü aniden gelen şöhret, geldiği gibi de gidiyor. Şöhret insanın herkes tarafından tanınması ve bilinmesi, meşhur olmasıdır. Bu ne sağlar? İnsana toplumsal, ekonomik ve psikolojik yarar sağlar. Nedir bu toplumsal, ekonomik ve psikolojik yararlar? Statü, güç, hayranlık, ilgi, kendine güven, ego tatmini, para, lüks hayat, heyecan, var olduğunu gösterebilme gibi.’’ Toplumsal değişimle birlikte insan için önemli olan değerler ve isteklerin de farklılaştığını anlatan Budak, tüketimin ve popülaritenin değer kazandığı bir yapı oluştuğunu söyledi. İnsan tabiatında var olan ‘’ilgi, onay ve kendini var etme’’ çabasıyla birleşince de ortaya şöhret tutkunlarının çıktığını belirten Budak, ‘’İşi, kariyeri, eğitimi ve kültür düzeyi ile kendini gösteremeyen kişiler, kendilerini gösterebilmek ve var edebilmek için kısa sürede şöhret olmanın yollarını aramaya başladı. Görsel medyanın da etkisiyle o yarışma senin bu yarışma benim gezer oldular’’ dedi. Bu eğilimin özellikle çocuk ve gençler üzerinde oldukça etkili olduğunu savunan Budak, okuyup, çalışıp bir meslek sahibi olmanın uzun bir zaman gerektirdiğini söyledi. ‘’Kapitalizmin parayı ön plana çıkardığını, eskiden doktor, öğretmen olmak önemliyken, şimdi şarkıcı, futbolcu ya da daha kolay para kazanılan mesleklerin ön plana çıktığını’’ ifade eden Budak, şöyle devam etti: ‘’Şöhret sahibi insanların lüks hayatları anlatılırken, bu duruma nasıl geldikleri ya da perde arkasındaki şöhretin yol açtığı zararlara hiç değinilmemektedir. Çocuk ve gençleri etkilemekten öte eğitim ve kültür düzeyi düşük anne babalarda çocuklarını şöhret yaparak, hayat biçimlerini değiştirme yolunu seçmektedirler. Çocuklarının yaşayacağı psikolojik travmaları görmezden gelmektedirler. Medya reyting rekorları kırmak isterken, anne babalarda zengin olma hayalleri kurmaktadır.’’ |
24.08.2009 |
Ramazan tiryakiler için de fırsat |
Sigarayı bırakmak isteyen tiryakiler için de Ramazan ayı önemli bir fırsat. Uzmanlar sigarayı bırakma düşüncesi olan kişilerde Ramazan’ın kolaylaştırıcı bir faktör olacağına dikkat çekiyor. Sakarya Üniversitesi Tütün Koordinasyon Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pınar Pazarlı, sigarayı bırakmak için hazırlık zamanını geçirmiş ve fiilen hazır olan kişiler açısından Ramazan’ın vesile olabileceğini söyledi. Uzmanlar sigarayı bırakma düşüncesi olan kişilerde Ramazan’ın kolaylaştırıcı bir faktör olacağına dikkat çekiyor. Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tütün Koordinasyon Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pınar Pazarlı, sigarayı bırakmak için hazırlık zamanını geçirmiş ve eylemde bulunmaya hazır olan kişiler için Ramazan’ın vesile olabileceğini söyledi. Pazarlı, “Sigarayı bırakmak isteyenler için Ramazan kolaylaştırıcı faktör olacaktır. Motivasyon çok önemli. İnsanların dini motivasyonla gün içinde hiç sigara içmiyorlar. Buna dayanabiliyorlar. Bunun üstesinden gelebiliyorlar. Yapabildiklerini de görebiliyorlar. Kafalarındaki bırakma düşüncesi ve o motivasyon sigarayı bırakmak için fırsat oluşturabilir” diye konuştu. “Sigarayı bırakmak için önceden bir plan yapmak lâzım” diyen Pazarlı, şunları söyledi: “Sigara içenler ben yarın bırakıyorum deyip sigarayı bırakamazlar. Önce kafalarında hazırlanmaları lâzım. Hazırlanma zamanını geçirmiş artık eylemde bulunmaya hazır olan insanlar, Ramazanı vesile kılabilirler. ‘Ben artık bu Ramazan sigarayı bırakacağım’ diyerek Ramazan’ı uygun hale getirebilirler.” Sakarya / cihan |
24.08.2009 |
MAHKûMLARIN YILLIK ZARARI 808 MİLYON TL |
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, 2009 mali yılında bir tutuklu ya da hükümlünün devlete olan bir günlük maliyetini belirledi. Buna göre, bir tutuklu ve hükümlünün günlük barınma maliyeti 24 TL. Devlet bu paranın sadece 4 TL’sini yemek parası olarak tahsil ederken, 20 TL zarar ediyor. Devlet cezaevi sakinleri için her yıl bir servet harcıyor. 2009 malî yılı hesaplamasına göre devlet mahkûm başına günlük 24 TL masraf ediyor. Türkiye’de 368 ceza infaz kurumunda 30 Temmuz tarihi itibariyle 112 bin 217 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Tutuklu ve hükümlülerin devlete günlük maliyeti 2 milyon 693 bin 208, yıllık maliyeti ise 969 milyon 554 bin 880 TL’yi buluyor. Bu paranın sadece 4 lirasını yemek parası olarak tahsil etmeye çalışıyor. Yemek parasının tamamı tahsil edilebildiği takdirde 161 milyon 592 bin 480 TL alınıyor. Devletin yıllık zararı ise 807 milyon 962 bin 480 TL’yi buluyor. Devlet, tutuklu ve hükümlülerden yer kirası, yatak, yastık, battaniye, çarşaf, su ve genel aydınlatma parası almıyor. Yemekler genelde cezaevlerinde pişiriliyor ya da ihale yoluyla yemek firmalarından karşılanıyor. Genel aydınlatma dışında koğuş ya da odalarda tüketilen elektrik kişi başına bölünerek yine tutuklu ve hükümlüden tahsil ediyor. |
24.08.2009 |
Siyaset tabularla yürümez |
‘Kürt açılımı’ konusundaki sorularımızı cevaplandıran Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Bostancı siyasetin tabularla yürümeyeceğini söyledi. Ezberlerin bozulması gerektiğini söyleyen Bostancı “Gerçeklerle yüzleşmeler yapılmazsa siyasetin imkânlarından yeteri kadar faydanılmamış olur” diye konuştu.
H. Hüseyin Kemal’in röportajının devamını okumak için tıklayın. |
24.08.2009 |
104. duruşma bugün |
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin 8 sanıklı dâvâ dosyasının birleştirilmesiyle 94 sanıklı hale gelen birinci ‘’Ergenekon’’ dâvasının görülmesine, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün yapılacak 104. duruşmayla devam edilecek. DANIŞTAY ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin 8 sanıklı dava dosyasının birleştirilmesiyle 94 sanıklı hale gelen birinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının görülmesine, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün yapılacak 104’üncü duruşmayla devam edilecek. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen dâvânın 4 Ağustos’ta yapılan duruşması, 20 gün sonraya ertelenmişti. Birinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının, İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel tarafından hazırlanan, 450 klâsörden oluşan 2 bin 455 sayfalık iddianamesinde, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün, ‘’kişiyi, yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmeye azmettirmek’’ ve ‘’cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’’ suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor. Küçük’ün diğer suçlamalarla ilgili olarak da 194 ile 435 yıl arasında hapsi talep edilen iddianamede, Doğu Perinçek’in de ‘’cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor. Dâvâda, Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, Kuvayımilliye Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, İÜ Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, avukat Kemal Kerinçsiz ve 79 sanık bulunuyor. İstanbul / aa |
24.08.2009 |
Milletimizin, devletle kucaklaşmasına çalışıyoruz |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB’ye uyum kapsamında, milletin devletiyle kucaklaşmasını sağlamaya yönelik girişimleri hayata geçirdiklerini ve yasalarda düzenlemeler yapıldığını söyledi. ‘’Demokratik açılım’’ çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Bağış, sorunların kardeşlik, birlik, beraberlik standartları içinde çözülmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Bu açılım sayesinde artık terör belası bitecek. İnsanlar arasındaki kamplaşmalar sona erecek. Akan kanın durması için yapılan mücadeleye kimileri ‘hainlik’ dedi. ‘Onları Allah ıslâh etsin’ diyorum. Bu ülkede üniter yapımızı koruyarak, barış adına, kardeşlik adına doğru bildiklerimizi yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin kronikleşen sorunlarını nasıl çözdüysek bu sorunu da hep birlikte çözeceğiz. Her birinizin duâsına ve katkısına ihtiyacımız var.’’ Bağış, hukuk kuralları içerisinde Türkiye’deki bütün legal kuruluşlarla, siyasî partilerle, odalarla, düşünce kuruluşlarıyla el ele vererek, demokratik açılım üzerinde çalışıldığını, bunun, Türkiye’nin huzuru, barışı için çok önemli bir süreç olduğunu kaydetti. Bu çerçevede hiç kimsenin kendi düşüncelerini yönlendirme hakkı olmadığını vurgulayan Bağış, ‘’Türkiye’de artık hepimizin kardeş olduğumuzu, hepimizin ortak yarınlarda daha çağdaş bir ülkede, yüksek standartlarda yaşayabilmenin ortak hakkı olduğu inancıyla bu sorunların üstesinden gelebileceğimizi ümit ediyorum. Türkiye’deki herkesi bu sürece katkıda bulunmaya davet ediyorum’’ diye konuştu. AB’ye uyum kapsamında, milletin devletiyle kucaklaşmasını sağlamaya yönelik girişimleri hayata geçirdiklerini ve yasalarda düzenlemeler yapıldığını vurgulayan Bağış, ‘’Ülkemiz, Kürtçe yayın yapan televizyon kanalını halkın hizmetine açtı. AB ülkelerinin de imzaladığı protokollere katılım sağlandı. İlk kez 1 Mayıs’ı sancısız geçirdik. Nazım Hikmet’in Türk vatandaşlığına iadesi sağlandı. Kısacası vergilendirme mevzuatından demokratikleşmeye kadar birçok kanun çıkartıldı’’ diye konuştu. Bağış, AB sürecinde reformlara devam edeceklerini belirtti. İstanbul / aa |
24.08.2009 |
Ramazan’da yoksullar payını almalı |
DEVLET Bakanı Selma Aliye Kavaf, Ramazan ayının ‘’her zaman Türk milletinin derin köklerinde yatan dayanışma ve yardımlaşma ruhunun ortaya çıktığı zamanlar’’ olduğunu söyledi. Selma Aliye Kavaf, partisinin Denizli il başkanlığı tarafından verilen iftar yemeğinden sonra Ramazan eğlencelerinin yapıldığı alan ve parkları ziyaret etti. Gümüşler’de teravih namazından sonra gerçekleştirilen mehter gösterisini izleyen ve halkla sohbet eden Kavaf, İncilipınar’daki Vali Recep Yazıcıoğlu Parkı’nda çocuklara pamuk şeker sundu. Kavaf, burada yaptığı konuşmada, ‘’Ramazan ayı her zaman Türk milletinin derin köklerinde yatan dayanışma ve yardımlaşma ruhunun ortaya çıktığı zamanlar olmuştur. Bu mübarek ayda dargın olanlar barışmış, kırgınlıklar unutulmuş olmalıdır. Cömertliğimizden çocuklar, yoksullar ve kimsesizler payını almış olmalıdır’’ dedi. Denizli / aa |
24.08.2009 |
Hayırseverler sıraya girdi |
Muğla Belediyesi tarafından şehir merkezinde kurulan çadırda, Ramazan ayı boyunca iftar vermek isteyen yaklaşık 300 hayırseverin sıra beklediği bildirildi. Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, yaptığı açıklamada, 7 yıldır aralıksız olarak iftar çadırı kurduklarını anlatarak, ‘’Bu sene 8. defa bu çadırı kuruyoruz. Burada önemli olan nokta şu; iftar çadırına Muğla bütçesinden önemli bir para gitmiyor. Biz, çadırın kurulması ve yemeklerin hazırlanması işini üstleniyoruz, iftarı hayırsever vatandaşlarımız veriyor’’ diye konuştu. Gürün, Ramazan ayında yardımlaşma, hoşgörü, güler yüz ve insanların birbirlerine karşı olan iyi ilişkilerinin en üst seviyeye çıkması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: ‘’Dünyada yaşanan ekonomik krize rağmen hayırseverlerin yardımlarında bir azalma söz konusu değil. Bu sene, Ramazan ayında iftar vermek isteyen hayırsever sayısında ciddî bir artış söz konusu. Ramazan ayı boyunca iftar vermek isteyen yaklaşık 300 hayırsever sıra bekliyor. Elimizde bir yemek listesi var, hayırsever vermek istediği yemeğin malzemeleri alıp bize teslim ediyor veya biz verilen para ile malzemeleri alıp, makbuzunu hayırsever vatandaşımıza teslim ediyoruz. Yardımda bulunanların bir çoğu adının bilinmesini istemiyor.’’ Muğla / aa |
24.08.2009 |
Gezici Aşevi, paylaşmayı arttırıyor |
İHH’nIn gezici aşevi Ramazan’ın ilk günü Adana’da 3 bin kişiye iftar yemeği verdi. Aşevi Ramazanın ikinci gününde ise Gaziantep’te 2 bin 500 kişiye iftar saatinde sıcak yemek dağıttı. Ramazan’ın gelmesiyle birlikte ihtiyaç sahiplerinin yüzü gülmeye başladı. Belediyeler aşevleriyle ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek dağıtırken İHH İnsanî Yardım Vakfı geleneksel hale getirdiği gezici aşeviyle ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. “Aşımızı Paylaşıyoruz” sloganıyla İstanbul’dan yola çıkan İHH’nın gezici aşevi Ramazan’ın ilk günü Adana’da 3 bin kişiye iftar yemeği verdi. Aşevi Ramazanın ikinci gününde ise Gaziantep’te 2 bin 500 kişiye iftar saatinde sıcak yemek dağıttı. Gezici Aşevi, Gaziantep şehir merkezindeki Demokrasi Meydanı’nda konuşlandı. Burada yemek almak isteyen vatandaşlar, uzun kuyruklar oluşturdu. Yemek dağıtım görevlileri, 2 saat süreyle vatandaşlara, aşevinde hazırlanan ve plastik kaplara konulan pilav, kavurma, ayran, su ve ekmekten oluşan mönüyü dağıttı. İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Ahmet Sarıkurt, Gezici Aşevi projesinin insanları birbirine yaklaştırdığını, insanlar arasında sosyal dayanışma ve paylaşma duygularını arttırdığını belirtti. Aşevinin Adana ve Gaziantep’ten sonraki durakları, Konya, Adıyaman, Aydın, Bingöl, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Gümüşhane, İnegöl, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Malatya, Muş, Nevşehir, Sivas, Trabzon ve Uşak olacak. İstanbul / Yeni Asya |
24.08.2009 |
Otellere atık yağ uyarısı |
Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, deniz kenarında bulunan işletmeleri, atık yağlarını denize boşaltmamaları konusunda uyardı. Alınan bilgiye göre, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğüne, ‘’sahil kenarlarındaki bazı işletmelerin atık yağlarını denize döktüğü yönünde’’ şikâyetler ulaştı. Bunun üzerine, genel müdürlük denize kıyısı olan 26 ilin çevre ve orman müdürlüklerine birer yazı göndererek, sürekli denetim yapılması ve mevzuata aykırı davrananlara ceza kesilmesi talimatı verdi. Ankara / aa |
24.08.2009 |
Ormana ve su havzalarına zarar verilmeyecek |
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Boğazı’na yapılması planlanan 3. köprüye ilişkin, ‘’Ormana, çevreye ya da su havzalarına zarar vermek gibi bir durum söz konusu değildir’’ dedi. Birlik Vakfı’nın Çemberlitaş’taki merkezinde düzenlenen geleneksel iftar yemeğine, Veysel Eroğlu’nun yanı sıra Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de katıldı. Bakan Dinçer, iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada, ‘’Devletimizi ve hükümetimizi, insanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kullanmasının önündeki engelleri kaldıracak ve yönünü halka döndürecek şekilde yeniden yapılandırmaya çalışıyoruz. Birçok gerçeğimiz var ama bunlarla tek başına baş etmemiz mümkün değil. Desteğinize ve duanıza ihtiyacımız var’’ diye konuştu. Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu da bir gazetecinin, İstanbul Boğazı’na yapılması planlanan 3. köprüyle ilgili sorusu üzerine, köprünün ormana zarar vermeyecek biçimde yapılacağını, bunun için büyük çaba sarfettiklerini bildirdi. Eroğlu, ‘’Ulaştırma Bakanı ile bizzat görüştüm. Biliyorsunuz, daha önce de İSKİ’de görevliydim. Bildiğiniz gibi çevreye karşı çok duyarlı ve hassasım. Ormana, çevreye ya da su havzalarına zarar vermek gibi bir durum söz konusu değildir’’ dedi. İstanbul / aa |
24.08.2009 |
Balıkçılar, balığın yolunu gözlüyor |
Avlanma yasağının kalkacağı 1 Eylül’de ‘’Vira Bismillah’’ diyerek denize açılacak balıkçılar, Karadeniz’den Akdeniz’e doğru yola çıkan balıkların yolunu gözlüyor. Bursa’nın Gemlik İlçesi Balıkçılar Derneği Başkanı Hüseyin Dalarel, 15 Nisan’da başlayan yasağın sonuna yaklaştıklarını belirterek, 1 Eylül’de denize açılmaya hazırlandıklarını söyledi. Gemlik’te 15-40 metre arasında uzunluğa sahip 55, 8-15 metre arasında ise 200’ün üzerinde tekne bulunduğunu belirten Dalarel, ‘’Toplamda irili ufaklı 500’e yakın balıkçı teknesi var. Binlerce kişi bu işten ekmek yiyor. Ağlarımızı, teknelerimizi bakımdan geçirdik. 1 Eylül’ü bekliyoruz’’ dedi. Dalarel, 1 Eylül ile birlikte ‘’Vira Bismillah’’ diyerek denize açılacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Son 2 yıldır umutla beklediğimiz av döneminden, umduğumuzu bulamadık. Küresel ısınma yüzünden son yıllarda denizden az balık çıkar oldu. Buna bir de ‘kaykay’ denilen bir hastalık eklendi. Bu hastalık yüzünden gırgır, karides ve küçük balıkçı tekneleri elleri boş dönmek zorunda kaldı. Ağlara zarar verdi. Bu yıl da tek korkumuz kaykay ve balıkların az gelmesi.’’ Dalarel, balıkların Karadeniz’den Akdeniz’e doğru yolculuğunun başladığını bildirdi. Bursa / aa |
24.08.2009 |
Kepirli yeniden Nurs olacak |
Bedİüzzaman Said Nursî Hazretlerinin doğduğu ve sonradan adı Kepirli olarak değiştirilen Nurs Köyü nihayet gerçek ismine kavuşacak. Bitlis İl Genel Meclisi, 29 Mart seçimlerinden önce Kepirli’nin adının Nurs olarak değiştirilmesi için karar aldı. Kararın İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanması halinde Kepirli’nin ismi Nurs olarak değişecek. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, köyün adının yüzyıllarca Nurs olarak bilinmesine rağmen ‘Kepirli’ olarak değiştirildiğini belirtirken, ‘Kepirli’nin ne anlama geldiğini kimse bilmiyor” dedi. |
24.08.2009 |
KOBİ’ler, ‘perakendecilik yasası’nı bekliyor |
Adana Ticaret Odası Gıda Komisyonu Başkanı Erdinç Güneyli, uzun bir süredir gündemde olan perakendecilik yasasının çıkmamasının haksız rekabetin yanı sıra girişimciliğin önünde de en büyük engeli oluşturduğunu bildirdi. Güneyli, dünyada yaşanan ekonomik krizle birlikte KOBİ’lerin desteklenmesinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını, bu destek çabasının da gündeme getirilmesine rağmen KOBİ’ler için büyük sıkıntı olan perakendecilik yasasının bile çıkarılamadığını, bu durumun girişimciliğin önünde de engel olduğunu savundu. Büyük marketlerdeki raf giriş bedellerinin yüksekliği sebebiyle KOBİ’lerin ürünlerini sergileme fırsatı bile bulamadıklarını ifade eden Güneyli, ‘’Büyük marketlere değil, haksız rekabete karşıyız. Perakendecilik Yasası çıktığı takdirde haksız rekabet önleneceği gibi girişimciliğin de önü açılacak’’ dedi. Güneyli, bu sıkıntıların, sadece gıda perakendecileri, distribütörleri veya sanayicilerini değil aynı zamanda beyaz eşya, hırdavat, inşaat malzemeleri, elektronik ve tekstil ürünlerini satanları da ilgilendirdiğini belirtti. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy da Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yasa tasarısı hazırlığı yaptığını kaydetti. Adana / aa |
24.08.2009 |
DEVLET ALACAĞININ PEŞİNİ BIRAKMIYOR |
Devlet alacağının peşini bırakmıyor. Yemek ücreti 6 ayda bir tutuklu ve hükümlüye ya da vasisine tebliğ edilerek tahsil edilmeye çalışılıyor. Ödenmeyen alacaklar ise cumhuriyet başsavcılığı kanalıyla defterdarlık ve mal müdürlüğünce takip ediliyor. Hükümlü ve tutuklunun borçları kendisi ya da vasileri fakir olsa bile silinmiyor. Borçların tahsili için zaman zaman kamu kuruluşlarından gerekli mal varlıkları soruşturuluyor. Fakirlik ilmuhaberi alınsa bile 6 ayda bir soruşturma yapılması şartıyla şahsi dosyasında bekletiliyor. |
24.08.2009 |
CEZAEVLERİNDEKİ KAPASİTE AŞILDI |
Kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilenen afla neredeyse boşalan cezaevleri yine tıklım tıklım doldu, kapasite aşıldı. Türkiye’de 368 ceza infaz kurumunun toplam kapasitesi 104 bin 323. Ancak 30 Temmuz itibariyle cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 112 bin 217’ye çıktı. Sakarya / cihan |
24.08.2009 |
İzmir, 3.4 şiddetinde sallandı |
İzmİr’İn Buca ilçesinde 3.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, saat 22.21’de meydana gelen ve merkez üssü Buca ilçesi olan depremin büyüklüğü 3.4 olarak ölçüldü. İzmir merkez olmak üzere çevre il ve ilçelerde hissedilen hafif şiddetteki depremde can ve mal kaybı yaşanmadı. İzmir / aa |
24.08.2009 |
NBŞ, hem cebimize hem sağlığımıza zararlı |
Şeker-İş Sendikası Türkiye’deki nişasta bazlı şeker üretimi ve bunun etkileri konusunda rapor hazırladı. Raporda, Türkiye’de kişi başına 5, 27 üyeli AB’de kişi başına 1 kilogram nişasta bazlı şeker (NBŞ) düştüğü belirtilerek, ‘’Hem cebimizi ve sağlığımızı hem de ülkemizin kaynaklarını riske atmamak için tüketiciler bilinçlendirilmeli, kişisel ve toplumsal tercihlerin pancar şekerinden yana kullanılması sağlanmalı’’ uyarısında bulunuldu. Ankara / aa |
24.08.2009 |
Sigarayla oruç açılmaz |
Ramazan ayında en çok tartışılan konuların biri de sigarayla oruç açmak. Uzmanlar, her yıl yüz binlerce kişinin ölümüne sebep olan sigaranın boş olan midede büyük tahribata yol açtığına vurgu yaparken, orucun su ile açılması gerektiğine dikkat çekiyor. Hurma veya zeytin ile de orucun açılabileceğini kaydeden uzmanlar, “Sigarayla oruç açmak vücuda zarar verir” uyarısında bulunuyor. Medical Park Bursa Hastanesi Diyetisyeni Gülşah Esensoy, orucun mümkünse su ile açılması gerektiğini söyledi. Esensoy, “Su, birdenbire midenin yemekle doldurulmasını engeller. Bunun yanı sıra 1 adet hurma veya zeytin ile oruç açmanın da bir sakıncası yoktur. Tatlı gibi şekerli besinler ile oruç açmak ise iştahı kapayabilir. Fazla tüketildiğinde ise gereksiz enerji alımına sebep olur. Bu durum da kilo alımına sebebiyet verir. Ama sigarayla asla oruç açılmamalı.” dedi. Esensoy, kola gibi asitli içeceklerle de oruç açılmaması gerektiğini dile getirdi. Bursa / aa |
24.08.2009 |
İranlı turistler Türkiye’yi seviyor |
İranlI turistlerin Türkiye’yi, hem halkının Müslüman olması, hem İran’a yakınlığı hem de alış veriş imkânlarının çok olması sebebiyle çok sevdiği bildirildi. İran’dan Türkiye’ye turist getiren ve merkezi Antalya’da bulunan Bilban Turizm’in İran Temsilcisi Nehir Abdolalipour yaptığı açıklamada, İran’da turizm altyapısının yeterli olmaması sebebiyle İranlı turistlerin daha çok yurt dışına tatile gittiklerini söyledi. İranlıların, Avrupa ülkelerine gitmekle beraber daha çok Türkiye’yi tercih ettiğine işaret eden Abdolalipour: “Türkiye bir İslâmî ülke olduğu ve dünyada da turizm cenneti olarak bilindiği için İranlı turistler tarafından çok seviliyor. En büyük sebeplerden birisi de vize olmaması ve Türkiye’nin İran’ın yakınında olması’’ dedi. Antalya / aa |
24.08.2009 |
Yeni yüzüyle gülümsedi |
İspanya’nIn ilk yüz nakli yapılan kişisinin gülümseyebildiği bildirildi. Hastane yetkilileri, ülkenin ilk ancak yeni dil ve çene naklini de ihtiva etmesi sebebiyle dünyada da ilk olan yüz nakli hastasının yeni görünüşünü çok beğendiğini ve gülümsediğini açıkladı. Yaklaşık 10 yıl önce radyoterapi tedavisi yüzünden yüzünün bir kısmını yitirdiği açıklanan hastanın, 10 yıl aradan sonra yemek yemeyi ve konuşmayı öğrenebileceği belirtildi. Ülkenin doğusundaki Valencia şehrinde geçen hafta ameliyat edilen 43 yaşındaki kişinin 1 hafta içinde taburcu olacağı kaydedildi. Madrid / aa |
24.08.2009 |